Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şirket Emvalinin Devri - Haciz İşlemi Yapılması

Yanıt
Old 31-07-2007, 17:32   #1
hırs

 
Varsayılan Şirket Emvalinin Devri - Haciz İşlemi Yapılması

Borçlu şirket mağzasını kapatıp burada ki tüm malları diğer şirket ortağı adına sonradan açılan mağazaya taşıyor.İcra dosyasında tebligat 35.maddeye göre
yapılıyor.Sonradan açılan bu mağzada haciz yapılabilir mi? Ayrıca borçlu şirket
iki kardeş ortaktan kurulu....Buranın borç tarihinden sonra açılmış olması,şirketle arasındaki organik bağ haciz yapılmasına olanak sağlar mı?
Old 01-08-2007, 02:59   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

BORÇLAR KANUNU
V;Bir Mamelekin veya bir işletmenin devralınması
Madde 179 - (DEĞİŞİK MADDE 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan hükümlerin aynıdır.

İCRA VE İFLAS KANUNU
Zarar verme kastından dolayı iptal:
Madde 280 - (DEĞİŞİK MADDE:18/02/1965 - 538/115 md.)
(Değişik başlık Kanun NO: 4949/66 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184) (KOD 2)
(DEĞİŞİK FIKRA:Kanun NO: 4949/66 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184) (KOD 1)
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.
(YÜRÜRL.KALD FIKRA Kanun NO: 4949/103 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184) (KOD 3)

(DEĞİŞİK FIKRA 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
Ticareti terk edenler:
Madde 44 - (DEĞİŞİK MADDE:18/02/1965 - 538/22 md.)
Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.
Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir.
Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez.
Üçüncü şahısların zilyedlik ve tapu sicili hükümlerine dayanarak iyi niyetle elde ettiği haklar saklıdır. Ancak karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasındaki iktisaplarda iyi niyet iddiasında bulunulamaz.
(DEĞİŞİK FIKRA Kanun NO: 4949/11 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184) (KOD 1)
Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir.
Bozulmaya maruz veya muhafazası külfetli olan veya tayin edilen kanuni müddet içinde değerinin düşmesi kuvvetle muhtemel bulunan mallar hakkında, tacirin talebi üzerine, mahkemece icra memuru marifetiyle ve bu kanun hükümleri dairesinde bu malların satılmasına ve bedelinin 9 uncu maddede yazılı bir bankaya depo edilmesine karar verilebilir.
B - Üçüncü şahsın zilyetliği:
Madde 99 - (DEĞİŞİK MADDE:03/07/1940 - 3890/1 md.)
Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra memuru o şahıs aleyhine tetkik merciine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hakimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır.
T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/3206
Karar: 2005/9598
Karar Tarihi: 17.10.2005
ÖZET: Borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi devralan davacı da borçlar kanunun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan 3.kişinin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

(2004 S. K. m. 44, 96, 97, 280) (818 S. K. m. 179)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı karşı davacı (Alacaklı) vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H. Aydınlı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: Uyuşmazlık 3. kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının İİK.'nun 97/17.maddesine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1- Haciz borçlu şirket tarafından 25.12.2002 tarihinde davacı 3.kişiye devredilen fabrika işyerinde yapılmıştır. Borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK'nun 44 ve BK. 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilememiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi devralan davacı da borçlar kanunun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan 3.kişinin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
2- Alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasına gelince;
Davalı-Karşı davacı alacaklı icra takibini 18.11.2002 tarihli buğday satışına dayalı müstahsil makbuzuna dayanarak yapmıştır. İptali istenen tasarruf ise 25.12.2002 tarihli olup borç doğumundan sonradır. İİK.'nun 280/son maddesi hükmünce bir ticari işletmenin devri halinde işyerini borcun doğumundan sonra devralan şahsın borçlunun alacaklarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Üçüncü kişi bu karinenin aksini, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir tarihinde devri satışlarının da en az 3 ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla birlikte Ticaret Sicil Gazetesinde bu olmadığı takdirde tüm alacaklıların öğrenmelerini sağlayacak şekilde uygun vasıtalarla ilan edildiğini ispat ederse çürütmüş olur. Somut olayda yasaca öngörülen karinenin aksi savunularak ispat edilmediğinden mahkemece davanın kabulü yerine yasaya uygun düşmeyen gerekçelerle reddi doğru değildir.
O halde, davalı- karşı davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 1992/5009
Karar: 1992/4759
Karar Tarihi: 14.10.1992


Dava: Taraflar arasındaki davanın Mersin Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek reddine dair verilen 6.11.1991 tarih ve 196-497 sayılı hükmün temyizden tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı banka vekili, müvekkil bankanın (53.891.792) liralık kredi alacağı için davalılardan borçlu şirket aleyhine yaptığı icra takibinde, borçlunun borcunu ödememek amacı ile, taşıt araçlarını diğer davalı şirketlere muvazaalı suretle satış yaptığının anlaşıldığını, borçlu şirket ortakları ile diğer davalı şirket ortaklarının aynı kişilerin eş ve çocukları bulunduğunu, satışların çok düşük değerlerle yapıldığını ileri sürerek tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, iddiaların yersiz bulunduğunu, satışların gerçek olduğunu, araçların iyi niyetle iktisap edildiklerini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre muvazaa ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Davalı ve araçları satın alan şirketlerin dosyada mevcut ana sözleşmelerinden ortaklarının, borçlu şirket ortaklarının kardeşleri, eşleri ve reşit olmayan çocukları olduğu anlaşılmaktadır. Bu şirketlerin kuruluş tarihleri ve aralarındaki yakın akraba ilişkileri nedeniyle, borçlu şirketin ödeme güçlüğü içine düştüğünü, mallarını kaçırdığını ortaklarının bildiklerinin kabulü gerekmektedir. O halde İcra İflas Kanununun 280/1-2 maddesi hükümleri gereğince yapılan tasarruflar batıldır. Kaldıki hurda olduğu iddia edilmeyen araçların satış bedellerinin çok düşük olduğu, hiç bir duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık bir gerçektir. Bu durumda dahi yapılan satışlar İcra İflas Kanununun 278/2. maddesi hükmü uyarınca batıldır.
Bu itibarla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken uygulamada düşük değer gösterilen noterdeki emsal satışların esas alınması suretiyle davanın reddi yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.10.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ltd Şirket Ortaklarının Borçtan Sorumluluğu/Haciz uye9493 Meslektaşların Soruları 10 20-01-2012 01:00
3.kişilerdeki hak ve alacağın ölümden sonra haciz yapılması nedeniyle reddedilmesi? Av.Şule Pınar Narin Meslektaşların Soruları 0 14-06-2007 16:08
Ihtiyati Haciz - işyerinin devri - mal kaçırma av.asen öznur Meslektaşların Soruları 2 21-02-2007 15:23
sapanca'da haciz yapılması v.o. Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 26-09-2006 13:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02524400 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.