Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

6502 Sayılı Yasada Belirtilen Sözleşmeler Görevli Mahkeme

Yanıt
Old 12-09-2015, 08:56   #1
avrecepefe

 
Varsayılan 6502 Sayılı Yasada Belirtilen Sözleşmeler Görevli Mahkeme

Sevgili Meslektaşlarım,
Malum olduğu üzere 6502 Sayılı TKHK'de bir takım sözleşmeler ismen zikredilmiş. Eser, taşıma vb. Meslektaşlarımla bir sohbetimizde Yargıtay'ın Mayıs 2015 tarihli bir kararından bahsettiler ve ismen sayılmış bu sözleşmelerle ilgili her türlü uyuşmazlıkların artık Tüketici Mahkemelerinde görüleceğine dair bir içtihat oluşturulduğundan bahsettiler. Tıpkı mutlak ticari davalar gibi. Tabi ki kararın künyesini bilmedikleri için okuma imkanı bulamadık. Yaptığım araştırmalarda da böyle bir karara rastlamadım. Kanaatimce meslektaşlarım duyuma dayalı konuşuyorlar ama ısrarcı olduklarını gördüm. Kanaatim odur ki ismen bir takım sözleşmeler zikredilse de tüketici ve tüketici işlemi kavramının hiç bir biçimde gözden kaçırılmaması lazım. Sözleşmenin iki tarafının da ticari ve mesleki kaygılarla hareket ettiği bir eser sözleşmesinin mutlak biçimde Tüketici Mahkemesinin görev alanına sokulması Diğer mahkemelerin görev alanına da ciddi bir müdahale olacaktır ve Tüketiciyi koruma hedefinde olan kanun hükümleri özel anlamını yitirebilecektir. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabilirseniz mutlu olacağım. Saygılarımla.
Old 12-09-2015, 14:45   #2
ugurtrbrs

 
Varsayılan

Merhabalar,
Söz konusu kararı aramama rağmen ben de bulamadım. Fakat İstanbul Barosu internet sayfasında bu konuda bir yazı yayınlanmış. Yazı, vekalet ücretinden kaynaklanan davada, müvekkil tüketici kapsamında ise davanın tüketici mahkemesinde görüleceği; tüketici tanımına uymamakta ise asliye hukuk mahkemesinde görüleceği belirtilmiş. Diğer sözleşmeler açısından düşündüğümüzde, yazıda belirtilen Yargıtay kararı gereğince, mal veya hizmet alan tüketici tanımı kapsamında ise dava tüketici mahkemesinde görülecektir. Yazının aktif linkini ekliyorum.
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...tID=1&ID=10289
Kolay gelsin...
Old 12-09-2015, 15:19   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Kanun maddelerini değerlendirici ve açıklayıcı bir karar.

23.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/96
Karar: 2015/1657
Karar Tarihi: 16.03.2015

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı vekili, davalı yüklenicilerin taraflar arasındaki düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkiline teslim ettiği 9 adet dairede yüklenicilerin kusurundan kaynaklanan pek çok sorun meydana geldiğini ileri sürerek, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi ve gizli ayıp sebebiyle uğranılan 17.644,76 TL zararın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, iddia ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; davacının taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunduğu, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3. maddesi gereğince davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak tazminat istemidir.

28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve geçici birinci madde hükmüne göre bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davaları bu Kanun'un kapsamına alan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; bu Kanun'un amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu açıklanmış;" Kapsam" başlıklı 2. maddesinde de aynen; "Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde tüketicinin, " Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi" ; (I) bendinde tüketici işleminin, "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi," ; (h) bendinde malın, " Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,"(d) bendinde ise hizmetin, "Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu," ifade edeceği belirtilmiştir.

6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/k maddesine göre tüketici, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. Bu tanımdan hareketle, her alıcının tüketici olmadığını söylemek mümkündür. Kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, ticari olarak kullanma vs. gibi amaçlarla da alıcı olunabilir. Bir mal veya hizmeti, bu amaçlarla satın alanlar, tüketici sayılmaz.

Ticari veya mesleki amaç, alıcının amacına göre belirlenir. Amaç (saik), işlemin niteliğini belirleyen bir unsurdur.

Tüketilmek üzere piyasaya sunulan ürün ve işleri, bedeli karşılığında, edinmek, kullanmak, bu ürün ve işlerden yararlanmak, bir tüketim işlemidir. Burada özellik objektiftir ve karine, tüketme işlemidir. Tüketici de, bu işlemi yapan kişidir (İlhan, Cengiz, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun-Şerh, Ankara 2006, 1. Baskı, s.20).

Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı/sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Görülmektedir ki, 6502 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı/sağlayıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur.

Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 6502 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya/sağlayıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.

6502 sayılı Kanun'un 73/1. maddesi, "Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir." hükmünü taşımaktadır.

4077 sayılı Kanun'da tüketici işlemi, mal ve hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem olarak tanımlandığı halde, 6502 sayılı Kanun ile, tüketici işlemi kavramının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre tüketici işlemi; "eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder." şeklinde yeniden tanımlanmıştır. (6502 s.K. m. 3/1) Bu değişikliğe ilişkin 6502 sayılı Kanun'un gerekçesinde ayrıntılı bir açıklama yapılmamış, "Böylece uygulamada ortaya çıkan ve tüketici sözleşmelerinin kapsamının daraltan yorumların da önüne geçilmiş olacaktır." denilmekle yetinilmiştir.

Somut olayda, davacı arsa sahibi tarafından davalı yüklenici ile aralarında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince teslim edilen 9 adet dairede gizli ayıp bulunduğu ileri sürülmektedir. 6098 sayılı TBK'nın 470. vd maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan "arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi", iş sahibinin bir arsanın muayyen bir payının bedel olarak devri veya devri taahhüdü karşılığında, yüklenicinin bir inşa (yapı) eseri meydana getirmeyi taahhüt ettiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen, ivazlı, çift tipli bir karma sözleşmedir. Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden davacı tarafa 9 adet bağımsız bölüm verildiği anlaşılmıştır.

Her ne kadar 6502 sayılı Yasa'nın 3/1 bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık 9 adet bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden sözedilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değildir. Güdülen amaç, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması ve edinilecek daireleri satma veyahut kiraya verme sureti ile değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü işbu ticari saikinin, 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Yasa'nın amacı, kapsamı, 3. maddesindeki tanımlar bütün olarak okunup değerlendirildiğinde ve taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilmesi, kapsamı ve karmaşıklığı da dikkate alındığında Yasa koyucunun, salt kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikteki (kullanacağı evi için dolap yaptırmak, badana-boya yaptırmak, şahsi aracını tamir ettirmek...vb. gibi) dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan eser sözleşmelerini, 6502 sayılı Yasa'nın 3/1. maddesi kapsamına aldığı ve Tüketici Mahkemeleri'nce bakılmasını öngördüğünün kabulü icap eder. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin kapsamı, karmaşalığı ve üst düzey teknolojisi gerektirmesi karşısında, bu davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulmasının sakıncaları da gözardı edilmemelidir. (Dairemizin 22.12.2014 tarih ve 10480 E, 8330 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)

Bu durumda mahkemece, somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa ise kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, tarafların tacir olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde TBK'nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı gözetilerek uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulü doğru olmamıştır.

2- Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

3- Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve 115/2 madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6502 sayılı Tüketici Kanunun yürürlük tarihi law in law Meslektaşların Soruları 2 19-11-2014 20:17
6100 Sayılı Hmk ' ya göre Trafik İş Kazalarında Görevli Mahkeme tiryakim Meslektaşların Soruları 10 29-05-2012 13:51
2022 sayılı kanun, görevli mahkeme av.duyguf Meslektaşların Soruları 5 26-09-2011 08:16
sözleşmede belirtilen görevli ve yetkili mahkeme mnokay Meslektaşların Soruları 4 18-06-2007 12:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04472709 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.