En çok CEO'lar ve avukatlar psikopat oluyor

Sosyal etkileşim uzmanı Kevin Dutton tarafından
yazılan, Psikopatların Bilgeliği adlı kitaba göre en
fazla psikopat CEO'lar ve avukatlar arasından
çıkıyor...

En çok CEO lar ve avukatlar psikopat oluyor

DIŞ HABERLER 14.11.2012

Sosyal etkileşim uzmanı Kevin Dutton tarafından yazılan ;Psikopatların Bilgeliği; adlı kitaba göre en fazla psikopat CEO'lar ve avukatlar arasından çıkıyor. Psikopatlar, çoğu insan tarafından seri katillerle bağdaştırılıyor. Aslında psikopat, ahlakdışı veya anti-sosyal davranışları olan, egosu fazla yüksek kişiye veya insanlarla sağlıklı ilişki kuramayan empati yoksunu insanlara deniyor. Bu tür kişilik bozukluğu olan psikopatlık; duygusuzluk, korku hissetmemek, strese karşı dayanıklılık, suçluluk duygusu hissetmemek, sorumsuzluk gibi davranışlarla öne çıkıyor. Psikopatlar, iş arkadaşları üzerinde üstünlük kurmaya çalışıyor. Uzmanlara göre psikopatlar, başkalarını üzerek tatmin oluyor ve hiçbir şekilde suçluluk duygusu hissetmiyor. Dutton kitabında, psikopatların 21'inci yüzyılda başarılı olmanın tüm özelliklerini taşıdıklarını belirtiyor. Dutton, Onlar korkusuz, merhametsiz ve odaklı. Günümüz toplumunda başarılı olmanın en önemli özellikleri bunlar diye yazdı. Dutton'a göre; işlerin çoğunda kişilerin, insanlarla ilişkilerini geliştirme, başkalarının duygularını önemseme gibi özelliklere ihtiyacı var. Psikopatlar bu tür işleri beğenmiyor veya onlarda başarılı olamıyor. Genelde başkaları üzerinde güç kurmaya dayalı işlerde ise başarı sağlıyorlar.

Psikopatların sevdiği meslekler:
1. CEO
2. Avukat
3. TV veya radyo çalışanı
4. Satış elemanı
5. Cerrah
6. Gazeteci
7. Polis memuru
8. Dini görevli
9. Şef
10. Devlet memuru.

En az psikopat olan meslekler:
1. Bakıcı
2. Hemşire
3. Terapist
4. Zanaatkâr
5. Güzellik uzmanı/Stilist
6. Yardım kuruluşu çalışanı
7. Öğretmen
8. Sanatçı
9. Doktor
10. Muhasebeci.

http://www.sabah.com.tr/Dunya/2012/1...sikopat-oluyor

Psikopat, sevdiği bir mesleği seçti; mesleğin psikopatı düzeltmesi gerekir. Düz bir insan aynı mesleği seçti; meslek seçeni psikopat yaptı. Bir insan kendine sorabilir: bu zaman ve zeminde, eğer psikopat olmadıysam, demek ki, ben de bir nev'i başka psikopatım diye... Dutton, acaba ne düşünüyor, bu hususta...
Saygılarımla...

Haber sayesinde Amerikan - Türk Hukuk Sistemleri (Avukatları) arasındaki farkı bir kez daha gözlemledik sanıyorum. Yazıda belirtilen psikopatlık belirtilerine bakarsak Türk Avukatların bu belirtileri edinme lüksü yok gibi:

Türk Avukatları "anti-sosyal olma" ayrıcalığına sakip değildir, çevre edinemezse aç kalır. Strese karşı dayanıklı olma şansları yoktur, stres mesleğin ta kendisidir. Korku hissetmemeleri güçtür, geçinme korkusu bir yana, en azından ilk gittikleri icra takibinde silahlar çekilince "ölüm korkusunu" hissederler. Egoları çok yükselirse, bir iki fırça yerler, egoları "normal" seviyesine indirilir. İnsanlarla sağlıklı ilişki kuramazlarsa hiçbir resmi dairede hiçbir iş takip edemeyip boylarının ölçüsünü alırlar.Kendilerini üzmekten başkalarını üzerek tatmin olmaya sıra gelmesi kolay değildir.İş arkadaşları üzerinde üstünlük kurmak için önce iş arkadaşları olması gerekir, ama çoğu "yalnız kurttur". Suçluluk duygusu hissetmemelerine izin verilmez, "dava kazanılırsa müvekkil haklıdır, kaybedilirse avukat suçludur".

Belirtilere (ve Amerikan Avukatlarının yaşam standartlarına) bakınca insanın "psikopat olma" isteği olmuyor değil, ancak sanırım bu dahi Türk Avukatları için lüks.

Normal insan kavramının hakikate uygunluk değeri sadece nazaridir. Bir çokları müteselsil veya muayyen veya muayyen olmayan aralıklarla husule gelen ruhî fonksyonlar içinde insan psikolojisinin tek esası «değişmezdir. Bu sebeple birbirinden ayrı ve ekseriya zıt ruh durumunda bulunan insanın «normal» veya «anormal» sayılması için gereken « değişmez unsur > yani tasnif imkânı mevcut değildir. Bu sebeple « normal insan > kavramı sadece fikrî bir mahsuldür. Griesinger'in dediği gibi «şu adam delidir veya değildir» sözü ekseri hadiselerde hiç bir mana ifade etmez [1].

Heyecanlar ve ihtiraslar hakkındaki araştırma ve incelemeler aynı şahsın bütün hayatı boyunca «normal» sayılmasına imkân olmadığını göstermiştir.

Eğer «normal»liğin ölçüsü alınan ihsasın doğru ve «normal» ligin ülçüsü de yanlış «idrak» ise yani hakikatta var olan ile muhayyeleden gelen unsurların karıştırılmaması veya muhayyel olanı hakikî imiş gibi idrak etmemek «normal» ligi ve bunun aksi «anormalliği teşkil ediyorsa umumiyetle her insanda bulunabilen heyecanlar ve ihtiraslar «normal» bir durumun varlığına imkân bırakmazlar.

O halde Adalet psikolojisinde umumî neticeler çıkarmaktan ziyade muayyen ruh durumu içinde bulunan insanın psikolojik hususiyetlerini tayine ve tanımağa çalışmak daha doğrudur. (Doçent. Dr. Faruk EREM- çok uzun yıllar evvel-) Merhum Hocam, kibarca, normal insan yoktur mu demek istemiş? Saygılarımla…

Alıntı: Yazan Admin Haber sayesinde Amerikan - Türk Hukuk Sistemleri (Avukatları) arasındaki farkı bir kez daha gözlemledik sanıyorum. Yazıda belirtilen psikopatlık belirtilerine bakarsak Türk Avukatların bu belirtileri edinme lüksü yok gibi: Türk Avukatları "anti-sosyal olma" ayrıcalığına sakip değildir, çevre edinemezse aç kalır. Strese karşı dayanıklı olma şansları yoktur, stres mesleğin ta kendisidir. Korku hissetmemeleri güçtür, geçinme korkusu bir yana, en azından ilk gittikleri icra takibinde silahlar çekilince "ölüm korkusunu" hissederler. Egoları çok yükselirse, bir iki fırça yerler, egoları "normal" seviyesine indirilir. İnsanlarla sağlıklı ilişki kuramazlarsa hiçbir resmi dairede hiçbir iş takip edemeyip boylarının ölçüsünü alırlar.Kendilerini üzmekten başkalarını üzerek tatmin olmaya sıra gelmesi kolay değildir.İş arkadaşları üzerinde üstünlük kurmak için önce iş arkadaşları olması gerekir, ama çoğu "yalnız kurttur". Suçluluk duygusu hissetmemelerine izin verilmez, "dava kazanılırsa müvekkil haklıdır, kaybedilirse avukat suçludur". Belirtilere (ve Amerikan Avukatlarının yaşam standartlarına) bakınca insanın "psikopat olma" isteği olmuyor değil, ancak sanırım bu dahi Türk Avukatları için lüks.

Koyu cümlenizin devamında belirttiğiniz şartlar, insanı gayri ihtiyari olarak anti sosyal vs., ya da tekrar ede ede birşeyler (ezcümle, çileden çıkma) yapamaz mı?
Saygılarımla...

Alıntı: Yazan C_OKYAY Normal insan kavramının hakikate uygunluk değeri sadece nazaridir. Bir çokları müteselsil veya muayyen veya muayyen olmayan aralıklarla husule gelen ruhî fonksyonlar içinde insan psikolojisinin tek esası «değişmezdir. Bu sebeple birbirinden ayrı ve ekseriya zıt ruh durumunda bulunan insanın «normal» veya «anormal» sayılması için gereken « değişmez unsur > yani tasnif imkânı mevcut değildir. Bu sebeple « normal insan > kavramı sadece fikrî bir mahsuldür. Griesinger'in dediği gibi «şu adam delidir veya değildir» sözü ekseri hadiselerde hiç bir mana ifade etmez [1]. Heyecanlar ve ihtiraslar hakkındaki araştırma ve incelemeler aynı şahsın bütün hayatı boyunca «normal» sayılmasına imkân olmadığını göstermiştir. Eğer «normal»liğin ölçüsü alınan ihsasın doğru ve «normal» ligin ülçüsü de yanlış «idrak» ise yani hakikatta var olan ile muhayyeleden gelen unsurların karıştırılmaması veya muhayyel olanı hakikî imiş gibi idrak etmemek «normal» ligi ve bunun aksi «anormalliği teşkil ediyorsa umumiyetle her insanda bulunabilen heyecanlar ve ihtiraslar «normal» bir durumun varlığına imkân bırakmazlar. O halde Adalet psikolojisinde umumî neticeler çıkarmaktan ziyade muayyen ruh durumu içinde bulunan insanın psikolojik hususiyetlerini tayine ve tanımağa çalışmak daha doğrudur. (Doçent. Dr. Faruk EREM- çok uzun yıllar evvel-) Merhum Hocam, kibarca, normal insan yoktur mu demek istemiş? Saygılarımla…

İnsanlık hali demek istemiş..

Alıntı: Haber sayesinde Amerikan - Türk Hukuk Sistemleri (Avukatları) arasındaki farkı bir kez daha gözlemledik sanıyorum. Yazıda belirtilen psikopatlık belirtilerine bakarsak Türk Avukatların bu belirtileri edinme lüksü yok gibi: Türk Avukatları "anti-sosyal olma" ayrıcalığına sakip değildir, çevre edinemezse aç kalır. Strese karşı dayanıklı olma şansları yoktur, stres mesleğin ta kendisidir. Korku hissetmemeleri güçtür, geçinme korkusu bir yana, en azından ilk gittikleri icra takibinde silahlar çekilince "ölüm korkusunu" hissederler. Egoları çok yükselirse, bir iki fırça yerler, egoları "normal" seviyesine indirilir. İnsanlarla sağlıklı ilişki kuramazlarsa hiçbir resmi dairede hiçbir iş takip edemeyip boylarının ölçüsünü alırlar.Kendilerini üzmekten başkalarını üzerek tatmin olmaya sıra gelmesi kolay değildir.İş arkadaşları üzerinde üstünlük kurmak için önce iş arkadaşları olması gerekir, ama çoğu "yalnız kurttur". Suçluluk duygusu hissetmemelerine izin verilmez, "dava kazanılırsa müvekkil haklıdır, kaybedilirse avukat suçludur".

Üstadım kanaatimce psikopatlığın bize özgü sebeplerini belirtmişsiniz,ya da belirttikleriniz Dutton'a göre psikopatlığın ilmi göstergeleri olmuyorsa biz başka bir şeyiz ama ne...

Alıntı: Yazan Av.Ufuk Bozoğlu İnsanlık hali demek istemiş..

Öte yandan, şimdi, nereden bulacaksınız böyle esaslı kelimeleri de böyle bir paragraf yazabileceksiniz; bu cümleleri kuracaksınız! Kendi fikrim olarak, yazık! diyorum.
Saygılarımla...

Alıntı: Yazan C_OKYAY Öte yandan, şimdi, nereden bulacaksınız böyle esaslı kelimeleri de böyle bir paragraf yazabileceksiniz; bu cümleleri kuracaksınız! Kendi fikrim olarak, yazık! diyorum. Saygılarımla...

Türk avukatı, daima kendine haksızlık edendir.

Saygılarımla...

Alıntı: Yazan C_OKYAY Öte yandan, şimdi, nereden bulacaksınız böyle esaslı kelimeleri de böyle bir paragraf yazabileceksiniz; bu cümleleri kuracaksınız! Kendi fikrim olarak, yazık! diyorum. Saygılarımla...

Şimdiki konumuz "dil" olmamakla birlikte; .... "ifade-i meram" ve " erbab-ı kalem" Avukata , Hukukçuya mahsus kavramlardır. . Üç beş cümlelik açıklamalarla, bazen bir dosyanın ne olduğunu anlamak, pekâla mümkün olabiliyor. Saygılarımla...

Alıntı: Yazan Av.Ufuk Bozoğlu Türk avukatı, daima kendine haksızlık edendir. Saygılarımla...

SBF, Siyasal da duvar komşumuz du ya; gel gel diyordu.. Saygılarımla...

Alıntı: Yazan C_OKYAY SBF, Siyasal da duvar komşumuz du ya; gel gel diyordu.. Saygılarımla...

Hatırlattığınız iyi oldu; politikacıları bilge psikopatlar grubunda göremiyorum..

Psikopat ve psikopati kavramları psikyatride kişilik bozukluğu olarak tanımlanir. Psikopatlar ne ölçüde normal, normal olduklarına inanan kimseler ne ölçüde kişilik bozukluğundan nasibini almış konularına değinme istemiyorum.
Buna rağmen: elimdeki Psikyatri ve Tıp Psikolojisi Sözlüğü 43 psikopatlık çeşidinin tanımını veriyor.

Merakımı çeken tek şey bu alanın başlığı:
En çok CEO'lar ve avukatlar psikopat oluyor.

Soru:
söz konusu kişilier psikopat oldukları için mi mesleklerini seçmişler,
yoksa
meslekleri mi onları psikopatlaştırmış?

Saygılarımla

Alıntı: Yazan Gemici Psikopat ve psikopati kavramları psikyatride kişilik bozukluğu olarak tanımlanir. Psikopatlar ne ölçüde normal, normal olduklarına inanan kimseler ne ölçüde kişilik bozukluğundan nasibini almış konularına değinme istemiyorum. Buna rağmen: elimdeki Psikyatri ve Tıp Psikolojisi Sözlüğü 43 psikopatlık çeşidinin tanımını veriyor. Merakımı çeken tek şey bu alanın başlığı: En çok CEO'lar ve avukatlar psikopat oluyor. Soru: söz konusu kişilier psikopat oldukları için mi mesleklerini seçmişler, yoksa meslekleri mi onları psikopatlaştırmış? Saygılarımla

Sayın Gemici, gelin şu 43 çeşidi, 5- 6' ya indirelim de işin içinden çıkabilelim. Zaten 43 çeşit adam var.

Koyulaştırdığım sorunuzu ben de soruyorum; önemli bir soru ve hattâ ankete konu olabilecek... Saygılarımla

psikopatım o halde avukatım

Bana kalırsa, her iki mesleğin de insanların sorunlarını çözme noktasında etkin rol oynamaları ve bunu yaparken bire bir etkileşimde bulunmaları nedeniyle meslekleri nedeniyle psikopatlaşıyor olabilirler. Ancak bu durumda hekimler, hemşireler, öğretmenler vb. meslek mensuplarının da psikopat olma riskini en az taşıyanlardan değil, en çok taşıyanlardan olmaları beklenirdi.

Alıntı: Yazan Av. Engin EKİCİ Bana kalırsa, her iki mesleğin de insanların sorunlarını çözme noktasında etkin rol oynamaları ve bunu yaparken bire bir etkileşimde bulunmaları nedeniyle meslekleri nedeniyle psikopatlaşıyor olabilirler. Ancak bu durumda hekimler, hemşireler, öğretmenler vb. meslek mensuplarının da psikopat olma riskini en az taşıyanlardan değil, en çok taşıyanlardan olmaları beklenirdi.

Bu durumda Sayın Dutton; sadece meslek seçimi yaparken psikopat mıyız değil miyiz sorusunun cevabını araştırmış diyebiliriz.

Yani her dava açıldığı tarihteki şartlara göre görülür. Sonradan ıslah da mümkün ama onda da olayları değiştiremiyorsunuz zaten..

Neyse, herkesin psikopatlığı kendine..

Peki, psikopatlık nedir, cezayı müstelzim midir? Gelsin Adalet Psikolojisi.

Alıntı: Yazan Av.Ufuk Bozoğlu Neyse, herkesin psikopatlığı kendine..

Elinde ihtiyaç fazlası psikopatlık olanın, başkalarını nemalandırmasında hukuki bir sakınca var mı?
İhtiyaç fazlasını alan daha iyi avukat olur belki de.

Saygılarımla

Kendi dertlerin ve sorunların yetmezmiş gibi kalkıp hiç tanımadığın onca insanın sorunlarını da çözmeye uğraşmak için az buçuk psikopat olmak gerekebilir.Sonra avukat olarak mesleğe başlarsın,psikopatlığın doktora seviyesine yükselirsin.Meslek değil de, mesleğin icrasında karşılaşılan durumlar daha etkili diye düşünüyorum.Bu tür vakalar olmasa pamuk gibi insanlar olacağız