Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

BoŞanamama Davasi

Yanıt
Old 05-10-2008, 22:29   #1
Av.Hkn

 
Varsayılan BoŞanamama Davasi

9 Yildir Ayri YaŞayan Davali Kadindan BoŞanamayan MÜvekkİlİmİ Bu Ayri YaŞama Dayali BoŞanma Karari Ariyorum.teŞekkÜrler
Old 05-10-2008, 23:04   #2
üye18332

 
Kitap

T.C.YARGITAYHUKUK DAİRESİ 2
Esas No.2005/9764Karar No.2005/12222Tarihi19.09.2005
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/164/185.3/186/195
TERK NEDENİYLE BOŞANMA
ÖZETTERK EDİLEN EŞ, HALLERİNE UYGUN, OTURMAYA ELVERİŞLİ, BAĞIMSIZ BİR EVLERİ VARSA TERK EDEN EŞİ ORTAK KONUTA ÇAIRMAKLA YÜKÜMLÜDÜR. BÖYLE BİR EVLERİ YOKSA TERK EDEN EŞİN BU DAVRANIŞI HAKLI SEBEBE DAYANIR
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Taraflar ortak konutu ayrı ayrı terk etmişler, davet edilen konut birlikte seçilmemiştir.
Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için öncelikli şart davalı eşin haklı bir sebep olmadan en az dört aydan beri evlilik birliği dışında kalmasıdır. Tarafların birlikte seçtikleri (TMK. md. 186) veya Türk Medeni Kanunu'nun 188. maddesi şartlarının oluşması sebebiyle eşlerden birinin seçtiği, ya da hakim tarafından belirlenen (TMK. 195) hallerine uygun, oturmaya elverişli, bağımsız bir evleri yoksa, birlik dışında bulunan eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır.
Terk edilen eş (TMK. md. 164) diğerini yukarıda açıklanan kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür. Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar (TMK. md. 185/3). Bu itibarla kanunda gösterilen (TMK. md. 164) sürelerin başında tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun olmadığı anlaşıldığından ihtar geçersiz olmakla, davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır.












T.C.
YARGITAYHUKUK GENEL KURULU
Esas No.2001/599Karar No.2001/655Tarihi03.10.2001
743-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/132
TERK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASINAFAKA İSTEMİHER DAVA AÇILDIĞI GÜNKÜ ŞARTLARINA TABİ OLMASI GEREĞİNAFAKA DAVASINDA KADININ AYRI YAŞAMADA HAKLILIĞININ KABUL EDİLMESİ
ÖZETHER DAVA AÇILDIĞI GÜNKÜ ŞARTLARINA TABİDİR. NAFAKA DAVASINDA KADININ AYRI YAŞAMADA HAKLILIĞI KABUL EDİLMİŞ VE NAFAKAYA HÜKMEDİLMİŞTİR. GERÇEKTEN, BİR TARİHE KADAR DEVAM ETMEYECEĞİ AÇIKTIR. KOCA EŞİNİ HAZIRLADIĞI BAĞIMSIZ EVE DAVET ETMİŞ GEREKLİ YOL GİDERLERİNİ DE KARŞILAMIŞTIR. DAVALI HAKLI BİR SEBEPLE DAVETE UYMADIĞINI İSPAT EDEMEMİŞTİR. MEDENİ KANUNUN 132. MADDESİNİN ARADIĞI ŞARTLAR GERÇEKLEŞMİŞTİR. MAHKEMECE BOŞANMAYA KARAR VERİLMESİ GEREKİR.
Dava: Taraflar arasındaki "Terk nedeniyle boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karadeniz Ereğlisi 1. Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının, reddine karşılık nafaka talebinin kısmen kabulüne dair verilen 28.3.2000 gün ve 1995/381 E., 2000/108 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.10.2000 gün ve 2000/9001 E., 12425 K. sayılı ilamı ile; (...Her dava açıldığı günkü şartlarına tabidir. Nafaka davasında kadının ayrı yaşamada haklılığı kabul edilmiş ve nafakaya hükmedilmiştir. Gerçekten, bir tarihe kadar devam etmeyeceği açıktır. (Y.H.G.K. 26.1.1994 T. 2/774-8 sayılı ve Y.2.H.D.'nin 12.4.1995 T. 3542-4456 sayılı, 17.2.1995 T. 999-1991 sayılı kararları) Koca eşini hazırladığı bağımsız eve davet etmiş gerekli yol giderlerini de karşılamıştır. Davalı haklı bir sebeple davete uymadığını ispat edememiştir. Medeni Kanunun 132. maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekir. Bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.




T.C.YARGITAYHUKUK DAİRESİ 2
Esas No.2005/4344Karar No.2005/6468Tarihi21.04.2005
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/164
BOŞANMAİHTARIN SAMİMİ OLMAMASITERK NEDENİYLE BOŞANMA
ÖZETTOPLANAN DELİLLERDEN VERİLEN SÜRE İÇİNDE DAVALI KADININ DAVET ÜZERİNE EVE GİTTİĞİ ANCAK DAVACININ ONU İSTEMEDİĞİNİ VE ALIN GÖTÜRÜN DEDİĞİ SABİTTİR. İHTARIN SAMİMİ OLMADIĞI KANITLANMIŞTIR
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Terk nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ihtarın samimi ve dürüst bir arzunun ürünü olması gerekir. Toplanan delillerden verilen süre içinde davalı kadının davet üzerine eve gittiği ancak davacının onu istemediğini ve alın götürün dediği sabittir. İhtarın samimi olmadığı kanıtlanmıştır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı kadının ayrı yaşamada haklılığının kanıtlanmış bulunması karşısında, 19.10.2002 tarihinde açmış bulunduğu nafaka davasının da kabulü ve uygun nafaka takdiri gerekirken, yazılı şekilde reddi de uygun bulunmamıştır.





Sayın Meslektaşım;


Konuyu çok yüzeysel sorduğunuzdan bir kaç karar ekledim umarım yardımı olur...Saygılarımla,
Old 06-10-2008, 07:33   #3
m_argun

 
Varsayılan

Daha önce başımıza gelmiş benzer dayanaktaki ( 5 yıldır ayrı yaşama nedeniyle) şiddetli geçimsizlik nedeyile boşanma davamız reddedildi. Bu yüzden şiddetli geçimsizlik nedenine değil de terk nedenine dayanmak en etkili çözüm olacaktır.

HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/2-752


K. 2006/30

T. 1.3.2006

• BOŞANMA DAVASI ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenine Dayalı Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği )

EVLİLİKBİRLİĞİNİNTEMELİNDENSARSILMASI ( Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği - Boşanma Davası )

• YETERSİZ GEREKÇE ( Boşanma - Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenine Dayalı Aynı Maddi Olgular İleri Sürülmek Suretiyle Açılıp İspatlanamamış Olması Nedeniyle Reddedilen Önceki Davadan Sonra Taraflar Bir Araya Gelmediklerine Göre Taraflar Arasında Geçimsizlikten Söz Edilemeyeceği )

4721/m.166

ÖZET : Davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak, aynı maddi olgular ileri sürülmek suretiyle açılıp, ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilen önceki davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine göre, taraflar arasında geçimsizlikten söz edilmesi olanaklı değildir. Boşanma isteminin reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K. 1. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10. 12.2003 gün ve 371-462 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.9.2004 gün ve 8127-10439 sayılı ilamı ile;
( ...Davacı tarafından aynı nedenlere dayanılarak açılıp red ile sonuçlanan önceki davadan sonra davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığı kanıtlanmadığı gibi, terk nedenine dayanılarak açılmış bir davada yoktur.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek y.etersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerinde geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı vekili; seksen yaşında ve kalp hastalığı bulunan müvekkilinin, 1988 yılında davalı ile evlendiğini, tarafların müşterek çocukları bulunmayıp her ikisinin de ikinci evliliği olduğunu; ancak, evliliğin devamı süresince müvekkiline özen, şefkat ve sevgi göstermeyen davalının, 1995 yılında müşterek haneyi terk ettiğini; bunun üzerine 1998 yılına kadar yalnızlığa dayanan müvekkilinin huzurevinde yaşamaya başladığını, davalının ise müvekkilini görmeye ancak para almak amacıyla huzurevine geldiğini, müvekkilinin yaşlılığından istifade ederek menfaat sağlamaya çalışan davalının bu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin de katkısı bulunan bir daire ile davacının kendisine ait diğer taşınmazları ve bu arada birlikte oturdukları evi sattığını; taşınmazların bir kısmından elde ettiği para ile davacının, ilk evliliğinden olan oğluna üç tane ev satın aldığını ve kendi isteğiyle huzurevine gittiğini; davacının taşınmazları satmasına sesini çıkarmayan müvekkilinin, barınacak bir konutu bulunmaması nedeniyle çocuklarının yanına döndüğünü; müvekkili ile birlikte yaşamak isteyen davacı kocanın, yakınlarının baskısı nedeniyle bu isteğini açığa vuramadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin, "davalının, yaşlı ve bakıma muhtaç hale gelen davacı kocaya karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacının huzurevine yerleşmek zorunda kaldığı, bu itibarla taraflar arasında şiddetli geçimsizlik oluştuğu sonucuna varıldığı" gerekçesiyle "davanın kabulüne" dair verdiği karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, "davalının evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmemek amacıyla müşterek konuttan ayrıldığı, bu nedenle davacının huzurevinde yaşamak zorunda bırakıldığı; diğer taraftan, davacı tarafça aynı nedenle açılıp reddedilen önceki davada, davacının 22.04.1996 feragat tarihinden itibaren üç yıllık fiili ayrılık süresi dolduğu halde tarafların bir araya gelmedikleri anlaşılmakla, her iki yönden boşanma kararı verilmesi gerektiği" gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Uyuşmazlık; davacı tarafından aynı nedenlere dayanılarak açılıp red ile sonuçlanan önceki davadan sonra, davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanıp kanıtlanamadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.
Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlanmamalıdır. Esasen böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.
Dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarına göre davacı koca, tarafların müşterek ikamet ettikleri evin de aralarında bulunduğu, kendi adına kayıtlı tüm taşınmazları satmış; bu nedenle müşterek haneden ayrılan davalı kadın aleyhine, 19.10.1995 ve 19.09.1996 tarihlerinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle, 22.12.2000 tarihinde fiili ayrılık nedeniyle boşanma davaları açmış ve davalar reddedilerek kesinleşmiştir.
Davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak, aynı maddi olgular ileri sürülmek suretiyle 19.9.1996 tarihinde açılıp, ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilen önceki davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine göre, taraflar arasında geçimsizlikten söz edilmesi olanaklı değildir.
Her ne kadar davacının, bakıma muhtaç hale gelmesi nedeniyle davalı tarafından huzurevinde yaşamak zorunda bırakıldığı ileri sürülmüş ise de, davacının tüm malvarlığını elinden çıkardıktan sonra kendi isteğiyle huzurevine yerleştiği, davalının her hangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Direnme gerekçesine gelince; davacı dava dilekçesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanarak, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilmesini istemiş; davacı vekili duruşmada, T.M.K'nun 166/son maddesinde öngörülen fiili ayrılık nedenine dayanmadıklarını açıkça ifade etmiştir. Görüldüğü üzere, fiili ayrılık nedeniyle açılmış bir dava bulunmadığı halde; Mahkemece yanlış temele dayalı olarak, aynı nedenle açılıp reddedilen önceki davadan sonra üç yıllık fiili ayrılık süresinin geçip geçmediği irdelenmiş ve yanılgılı gerekçeyle, bu yönden de boşanma kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan olgular karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Yerel mahkemece, aynı yönlere işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayıHUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 01.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 06-10-2008, 10:17   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Ayrı yaşamakta haklı olan eşe karşı açılan boşanma davasının reddi gerekecektir.Bu şiddetli geçimsizlik nedeni ile ve terke dayalı olarak açılan boşanma davasında da bu şekilde sonuçlanacaktır.

Ancak, açılan bu davanın reddi ve kesinleşmesinden itibaren üç yıl sonunda, taraflar biraraya gelmez ve aile birliğini tesis etmez ise,bu üç yılın sonunda tekrar medeni kanun 166/4 e dayalı dava açılıp tarafların boşanması gerçekleştirilebilir.

Saygı ile.
Old 06-10-2008, 11:56   #5
kanune

 
Varsayılan terk'de makul süre önemi

terk sebebinde elbette haklılık önemli
ama Yargıtay aradan uzun süre geçmişse hakkılığa dikkat etmeyebiliyor. bununla ilgil çok karar var.
ben birini aktarıyorum:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ


Esas No.
1997/1620
Karar No.
1997/3267
Tarihi
25.03.1997


İLGİLİ MEVZUAT
743-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/132


KAVRAMLAR
TERK SEBEBİYLE BOŞANMA
EVİN HAKLI SEBEPLE TERKEDİLMESİ


ÖZET
MAKUL SÜRE SONUNDA TERK SEBEBİ ETKİSİNİ KAYBEDECEĞİNDEN DOLAYI, EŞİN SÜREKLİ AYRI YAŞAMA HAKKI YOKTUR.


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden tebligata rağmen gelmedi. Karşı taraftan Fadime Alıcı bizzat geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Terke dayalı boşanma davasında davanın reddi için terk eden eşin müşterek haneyi terkte haklı olması yeterli değildir. Terkte haklılık terk eden eşe sürekli ayrı kalma hakkı vermez. O olayın etkisi makul süre sonra geçer. Şu halde kendisine ihtar gönderilen eşin dönmemekte de haklı olması gerekir. Davacının iyi niyetli olmadığı boşanmayı sağlamak için davalıyı davet ettiği de davalı tarafından ispatlanamamıştır. Medeni Kanunun 132. maddesindeki koşullara uyularak dava açılmıştır. Davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 25.3.1997
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfİ Tespİt Davasi &alacak Davasi av.murat kılıç Meslektaşların Soruları 2 25-01-2010 11:02
Alacak Davasi Mi İŞÇİ AlacaĞi Davasi Mi tolga doğan Meslektaşların Soruları 4 07-05-2008 10:58
Tahlİye Davasi Devam Ederken BaŞka Bİr Sebeple BaŞka Tahlİye Davasi AÇilirmi FAITHFULLY Meslektaşların Soruları 2 12-09-2007 12:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07002211 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.