Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şirketin noterden devri yapılmış ancak durum ticaret siciline işletilmediyse?

Yanıt
Old 15-01-2008, 14:51   #1
avukat erdoğan

 
Varsayılan Şirketin noterden devri yapılmış ancak durum ticaret siciline işletilmediyse?

Müvekkilimiz şirketini başka bir şahsa devir etmiş ve bu işlemi noterde yapmış ancak söz konusu devir işlemini ticaret siciline işletmeyi atlamış ve şirket ticaret sicilinde kendi adına gözükmeye devam etmiş.Bu durumda noterdeki devir işleminden sonra şirkete gelen vergi borçlarından müvekkilimiz sorumlu olur mu?
Old 15-01-2008, 15:00   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. Danistay
3.Dairesi

Esas: 2002/662
Karar: 2004/411
Karar Tarihi: 20.02.2004

ÖZET : 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan Limited Şirketin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı göz önüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal edilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

(6183 S. K. m. 13, 35) (6762 S. K. m. 33, 38, 39, 511, 520)

İstemin Özeti : Paylarını 21.5.1996 tarihli ve 12089 sayılı hisse devir sözleşmesiyle devrederek, ortaklığından ayrıldığı limited şirketin 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait vergi borçlarının şirketin varlığından tahsil imkanı kalmadığının anlaşılması üzerine, amme alacağının güvence altına alınması amacıyla valilik oluruna istinaden davacının 1.030.000.000.- lira tutarındaki ev eşyasına uygulanan ihtiyati haczi; 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve 35'inci maddeleri uyarınca, amme alacağının sermaye hisseleri oranında ortakların mal varlığından tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle şirket mal varlığından ve kanuni temsilcilerden aranması gerektiği, her ne kadar hisse devri Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmemişse de, Türk Ticaret Kanununun 520'inci maddesine uygun olarak limited şirketteki hissesinin tamamını ihtiyati hacizden çok önce noterde onaylı hisse devir sözleşmesi ile ...'e devrettiği ve bu devrin karar defterine kaydedildiği anlaşılan davacının, ortak sıfatını kaybettiği için şirketle hiçbir hukuki bağı kalmadığından ve hisse devrinden sonraki dönemlere ait vergi borçlarından sorumlu tutulması mümkün olmadığından malları üzerine konulan ihtiyati hacizde yasaya uygunluk görülmediği, amme alacağının bir kısmı davacının şirket ortağı olduğu 1996 takvim yılına ilişkin bulunmakta ise de davacının hisse devrinde muvazaa bulunduğu ve sadece vergi borçlarından kurtulmak amacıyla yapıldığı veya devir mukavelesinde, devirden önceki şirket borçlarından davacının sorumlu olacağı yönünde bir kayıt bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davacının malları üzerine ihtiyati haciz konulmasında bu yönden de hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin 15.11.2001 gün ve E: 2001/ 807, K: 2001/1238 sayılı kararının; Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesi uyarınca ortaklardaki değişikliğin şirket mukavelesi değişikliğini de gerektirdiği, aynı Kanunun 515'inci maddesinde de limited şirketlerin mukavele değişikliklerinin tescil ve ilan edilmesinin zorunlu kılındığı ve mukavelenin değiştirilmesi hakkındaki kararların üçüncü şahıslar hakkında ancak tescil tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği kurala bağlandığından, tescil ve ilan edilmeyen ortak değişikliği kararının idareyi bağlamayacağı, kaldı ki 2000 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde davacının halen ortak olduğunun bildirildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1'inci madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Dairelerince oluşturulan müşterek kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca limited ortaklıkların ödenmeyen ve şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarında sorumlu tutulan limited şirket ortaklarının, bu maddede 4369 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle yapılan değişiklik sonucu 29.7.1998 tarihinden itibaren, sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince cebren takip edilecekleri kurala bağlanmıştır.

Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesinde, ortaklar ve müdürlerin ad, soyad, ikametgah ve tabiiyetleri ile ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları tescil ve ilan olunacak hususlar arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun ticaret sicili ve tescili düzenleyen ikinci faslında yer alan 33'üncü maddede, tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliğin de tescil olunacağı, 38 ve 39'uncu maddelerinde ise ticaret sicili kayıtlarının üçüncü kişiler hakkında ancak kaydın ilana mahsus gazetede ilan edilmesinden sonra hüküm ifade edeceği, tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir hususun, ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı ileri sürülebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Yasanın 520'nci maddesinin son ve ilk fıkralarında ise belirtilen genel düzenlemeden ayrı olarak; limited şirkete ait bir payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşme yazılı şekilde yapılmak ve imzası notere onaylatılmış olmadıkça ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği; pay devrinin şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek koşuluyla hüküm ifade edeceği; ikinci fıkrasında da devrin pay defterine kaydedilebilmesi için esas sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paya da sahip olmaları koşuluyla ortakların dörtte üçünün pay devrine muvafakat etmesi aranmıştır.

Davacının, şirketteki hissesini 21.5.1996 tarihinde noterde düzenlenen pay devri sözleşmesiyle devrettiği ve bu durumun karar defterine aynı tarihte kaydedildiği, dolayısıyla şirketin vergi borçlarından davacının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek dava açılmışsa da dosyada bulunan 30.10.2001 tarih ve ... sayılı ... Ticaret Sicili Memurluğu yazısında, davacının şirketin kurucu ortağı olduğu ve kuruluş tarihinden bu yana yapılmış herhangi bir devir işleminin tescil edilmediğinin bildirildiği, 2000 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde de davacının şirket ortağı olarak bildirildiği anlaşılmaktadır.

Değinilen yasa hükümleri uyarınca vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmemiş hisse devrinin, tescil edilip Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmedikçe üçüncü kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından şirketin alacaklısı konumunda bulunan vergi dairesi başkanlığı tarafından davacının şirketin ortağı kabul edilmesinde ve 2000 takvim yılına ilişkin beyanname ve eklerinde ortak olarak gösterilmesi nedeniyle şirketin vergi borçlarından bu sıfatla sorumlu tutulmasında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

Kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve izleyen maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz için Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinde sayılan nedenlerle bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanması yeterli görülmüş ve hakların da ihtiyati haciz uygulananların ancak, bu haczin nedenine ve miktarına itiraz edebilecekleri kurala bağlanmıştır. 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan ... Limited Şirketinin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı göz önüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal eden kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle ... Vergi Mahkemesinin 15.11.2001 gün ve E: 2001/807, K: 2001/1238 sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin ( j ) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 20.2.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 16-01-2008, 20:02   #3
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Sayın avukat erdoğan,

Sorunuz çok somut ve net değil.Daha somut ve net olarak soarabilirseniz yardımcı olmaya çalışalım.

Sanırım, şirketini değil, (hissesini) payını devretmiş demek istediniz sanırım.

Yaygın ve yanlış bilinenin aksine,öncelikle genel olarak pay devrinin ticaret siciline tescili diye bir zorunluluk yok. Özel haller hariç. Öte yandan 2001 yılından itibaren, zaten noterlerin pay devirlerini vergi dairelerine bildirmeleri zorunluluğu getirildi. Dolayısıyla pay devri şirketin vergi dairesindeki dosyasında vardır.

01. Şirketin türü nedir? (AŞ., LTD. ŞTİ. vb.)
02. Devir öncesinde, müvekkiliniz, şirketin kanuni temsilcisi mi?
03. Ortaklık payını şirkete ödemiş midir?
04. İmza yetkisi bulunmayan sade ortak mıdır?
05. Devir tarihi nedir? (çünkü mevzuatta değişiklik oldu)
06. Şirket borcu hangi döneme ait? (devir öncesine mi, devir sonrasına mı?)
07. Vergi alacağının doğduğu tarih nedir?
08. Pay devri şirketin kayıtlarına işlenmiş mi?
09. Vergi Dairesi şirket alacağının tahsili için,şirket nezdinde ahngi işlemleri yapmış?

gibi, daha somut bilgilere göre verilecek cevaplar da daha net olur.
Old 16-01-2008, 22:42   #4
Jaap

 
Varsayılan

yine de öz olarak TTK 520 nin iyive okunmasında yarar vardır.Soru dada kanaatimce LTD şirket sorulmuş.. kanun hükmü çok açık. Sorumluluktan kurtulamıyor. Kaldı ki; vergi hukukunun genel ilkelerindendir. "Devlet alacağına şahin borcuna karga gözüyle bakar". Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Araç Devri - Noterden Satış - Alıcının Aracı Üstüne Geçirmemesi carnerion Meslektaşların Soruları 21 04-01-2024 07:41
Noterden devri olmaksızın yapılan araç satışı Kadir COŞKUN Meslektaşların Soruları 39 02-07-2012 10:25
kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve noterde düzenleme şeklinde yapılmış taşınmaz devri melis aksu Meslektaşların Soruları 7 28-01-2009 17:43
Ticaret Siciline Tescilin Mahiyeti aqua Meslektaşların Soruları 3 01-01-2009 19:25
Şirketin Ticaret Siciline Yanlış Adres Bildirimi mehmetseyrek Meslektaşların Soruları 1 04-10-2006 10:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03612494 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.