Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

TMSF'ye karşı açılan davada zamanaşımı ile ilgili

Yanıt
Old 04-11-2011, 10:58   #1
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan TMSF'ye karşı açılan davada zamanaşımı ile ilgili

Baktım uzun zamandır konu açmamışım, müsaadeniz olursa ..

Davacı asil, TMSF'ye karşı kendisinin açtığı davada, dava dışı Yurtbank A.Ş.'ye yatırmış olduğu paranın vade tarihi olan 20.01.2000 tarihinde ödenmediğini, bu paranın aslının 4.750,00-TL olduğunu ve dava tarihinde yaklaşık 50.000,00-TL olduğunu ancak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bu paranın şimdilik 6.500,00-TL'sini talep ettiğini iddia ederek 2008 yılında davasını açmış, mahkeme mudinin talebi doğrultusunda taleple bağlı kalarak 2010 yılında 6.500,00-TL'nin tahsiline karar vermiş ve karar 2011 yılı Ekim ayında kesinleşmiştir. Bugün itibarı ile BK 125 ve Bankacılık Kanunundaki mevduat için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi, bakiye talep için dolmuş görünüyor. Devlet mudisini kendisi gibi görmediğinden 20 yıllık zamanaşımı süresini vatandaşa kabul etmemiş zamanında.

1-HMK'nın zamanaşımına ilişkin yeni düzenlemesinin bana bir faydası olur mu? HMK 448 anlamında tamamlanmamış iş midir?

2-Araştırmamda aşağıdaki karara ulaştım. Bu vatandaş 2008 yılına kadar çeşitli tarihlerde bankaya ve hatta sonrasında TMSF'ye dilekçeler vererek parasının iadesini talep etmiş. Bu durumda acaba diyorum zamanaşımı itirazının kabul görmesini engelleyebilir miyim? Düşüncelerini ve bilgilerini paylaşan meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

3-Sonradan aklıma geldi, mesajıma ekleme yapıyorum. Asıl alacak ve 6.500-4.750 = 1.750 TL için 2008 yılında dav açarak zamanaşımını kestiğine göre, bakiye faiz talebi için bugünden geriye doğru 10 yıllık zamanaşımını düşünmem yanlış değildir herhalde. Yani bugün açacağım bir belirsiz alacak ve tespit talepli dava ile bugünden geriye doğru 10 yıldır asıl alacağa işlemiş faizi talep etmem halinde zamanaşımı itirazı haklı görülür mü?



T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/8695

K. 2010/154

T. 11.1.2010

• BANKA ŞUBESİNE YATIRILAN MEVDUATIN TAHSİLİ ( Sadece TTK’nun 68/Son Md. Hükümlerine Dayalı Savunma İle Mevduatta Bulunan Paranın Ödenmesinden Kaçınılamayacağı )

• ZAMANAŞIMI DEF’İ ( Banka Şubesine Yatırılan Mevduatın Tahsili - Mahkemece Davalı Tarafın Zamanaşımı Def'inin Buna Göre Değerlendirilerek Neticesine Göre Bir Karar Verilmek Gerektiği )

• TİCARİ DEFTERLERLE İLGİLİ SAVUNMA ( Banka Şubesine Yatırılan Mevduatın Tahsili - Davalının Ticari Defterlerle İlgili Savunmasının Elinde Banka Cüzdanı Bulunan Davacının Hakkını İleri Sürmesine Engel Teşkil Etmesinin Mümkün Olmadığı )

6762/m.68/son

5411/m.42,62

3182/m.36

ÖZET : Dava, davalı bankanın Ankara Merkez Şubesi ve Yozgat Şubesi'ne yatırılan mevduatın tahsiline ilişkindir. Mahkemece davalı tarafın zamanaşımı def'inin buna göre değerlendirilerek neticesine göre bir karar verilmek gerekir.

Açıklanan yasal mevzuat uyarınca bir işlem yapıldığı davalı tarafça kanıtlanmadan sadece TTK.nun 68/son maddesi hükümlerine dayalı savunma ile mevduatta bulunan paranın ödenmesinden kaçınılamaz. Davalının ticari defterlerle ilgili savunmasının elinde banka cüzdanı bulunan davacının hakkını ileri sürmesine engel teşkil etmesi de mümkün değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 28.12.2007 tarih ve 2006/617-2007/543 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sultan Gümüş Başaran tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 1973 yılında davalı T. İş Bankası'nın Ankara Merkez Şubesi'nde 333722-T nolu vadeli mevduat hesabı açtırarak 09.10.1973 tarihinde 12.144 DEM, aynı bakanın Yozgat Şubesi'nde açtırdığı hesaba da 22.05.1978 tarihinde 11.000 DEM yatırdığını, vade tarihinde faizlerin hesaba işlendiği ve hesapta hareket olduğu yönünde inandırıldığını, 14.10.2005 tarihinde davalı bankaya müracaat ettiğinde olumsuz yanıt aldığını, aynı şekilde davalı Fon ve TCMB'na müracaatlarının da sonuçsuz kaldığını, zamanaşımı nedeniyle parasından mahrum kalmasının yasal olmadığını, davalıların oluşan zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, davalı T. İş Bankası nezdinde açtırdığı hesaplardaki paranın dava tarihindeki Euro ve YTL karşılığının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 3.500 Euro karşılığı 6.154,00 YTL'nın 09.10.1973 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı T.İş Bankası vekili, zamanaşımı definde bulunarak, banka kayıtları incelendiğinde davacının iddia ettiği hesaplara ilişkin hiçbir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, hesapların açıldığı tarihten 2005 yılına kadar herhangi bir başvuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı TCMB vekili, husumet itirazında bulunarak 10 yıl süreyle takip edilmeyen hesaplardaki paraların Fon hesabına aktarıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuştur.

Davalı TMSF vekili, zamanaşımı definde bulunmuş ve ayrıca da davanın esastan da reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dayandığı hesap cüzdanlarındaki en son hesap hareketlerinin 1973 ve 1978 yıllarında olduğu, bundan sonra hesapların işlem gördüğüne dair davacının elinde yazılı bir belge bulunmadığı gibi, davalı T.İş Bankası kayıtlarında da hesaplara ulaşılamadığı, TTK.nun 68, Bankalar Hakkındaki 70 sayılı KHK.nin 36, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10, 5411 sayılı Yasa'nın 42. ve 62. maddelerinde zamanaşımı süresi olarak 10 yıllık süre belirlendiği ve son işlem tarihlerinden yaklaşık 34 yıl ve 29 yıl geçtikten sonra davacının başvurusunda zamanaşımı süresinin dolduğu, sahiplerince aranmayan paraların tasarruf yetkisinin 1985 yılı itibari ile TCMB'nın görev alanından çıktığı gerekçesiyle davalılar T.İş Bankası ve TMSF aleyhine açılan davaların zamanaşımı nedeniyle, davalı TCMB hakkında açılan davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı ve davalı TMSF vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davalı bankanın Ankara Merkez Şubesi ve Yozgat Şubesi'ne yatırılan mevduatın tahsiline ilişkin olup her ne kadar mahkemece davalı T.İş Bankası ve TMSF aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de dava konusu olayda uygulanması gereken 3182 sayılı Yasa'nın 36. maddesi uyarınca son işlem tarihinden itibaren 10 yıl geçmesinden sonra hesap sahibine mektup gönderilmesi ve buna rağmen müracaat olmadığı taktirde bir liste mukabili paranın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesi ve bu hususun mevduatın bulunduğu banka tarafından kanıtlanması icap eder.

Davacı adına davalı T.İş Bankası'nın Ankara Merkez Şubesi'nde ve Yozgat Şubesi'ndeki hesapların kapandığı savunulan tarihte yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun mevduatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesinde, her türlü mevduat son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde, sahipleri tarafından aranmamış olan mevduatları, sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra, bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankası'na devredileceği; aynı fıkranın 3 ncü bendinde ise tutar ve değeri 1.500.000 TL'yi aşanların, Resmi Gazete ile ilan edileceği, bu ilandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklarının bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Açıklanan yasa hükümleri karşısında bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek tebligatın yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemiz uygulamaları da bu yönde olup ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 16.11.2009 tarih ve 2008/7590 E. 2009/11913 K. sayılı ilamı ), benzer bir düzenleme dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 5411 sayılı Kanunun 62. maddesinde de yer almaktadır.

Bu itibarla, mahkemece davalı tarafın zamanaşımı def'inin buna göre değerlendirilerek neticesine göre bir karar verilmek gerekir. Yukarıda açıklanan yasal mevzuat uyarınca bir işlem yapıldığı davalı tarafça kanıtlanmadan sadece TTK.nun 68/son maddesi hükümlerine dayalı savunma ile mevduatta bulunan paranın ödenmesinden kaçınılamaz. Davalının ticari defterlerle ilgili savunmasının elinde banka cüzdanı bulunan davacının hakkını ileri sürmesine engel teşkil etmesi de mümkün değildir. Mahkemece, anılan yönler gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, davalı TMSF vekilinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı TMSF vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-11-2011, 11:21   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Av. İbrahim YİĞİT;
Alıntı:
1-HMK'nın zamanaşımına ilişkin yeni düzenlemesinin bana bir faydası olur mu? HMK 448 anlamında tamamlanmamış iş midir?
Belirttiğiniz durum kanaatimce HMK 448 kapsamında değerlendirilemez. Zira tamamlanmamışı bırakın, bakiye alacakla ilgili herhangi bir talepte bulunulmamış olduğundan "başlanmamış iş" olarak dahi bakılabilecektir.
Alıntı:
2-Araştırmamda aşağıdaki karara ulaştım. Bu vatandaş 2008 yılına kadar çeşitli tarihlerde bankaya ve hatta sonrasında TMSF'ye dilekçeler vererek parasının iadesini talep etmiş. Bu durumda acaba diyorum zamanaşımı itirazının kabul görmesini engelleyebilir miyim?
Kararda, 10 yıllık sürenin geçmesinin ardından banka tarafından ilgililere tebligat yapılması durumundan bahsediliyor. Oysa somut olayda mudi, 10 yıllık süre dolmadan önce girişimlerde bulunmuş, dava açmış vs.. Kısacası banka, tebligat yapılmasını gerektiren bir yükümlülükten kurtulmuş görünüyor. Dolayısıyla BK 125 uyarınca 10 yıllık zamanaşımı bakiye alacak için dolmuştur diye düşünüyorum.
Alıntı:
3-Sonradan aklıma geldi, mesajıma ekleme yapıyorum. Asıl alacak ve 6.500-4.750 = 1.750 TL için 2008 yılında dav açarak zamanaşımını kestiğine göre, bakiye faiz talebi için bugünden geriye doğru 10 yıllık zamanaşımını düşünmem yanlış değildir herhalde. Yani bugün açacağım bir belirsiz alacak ve tespit talepli dava ile bugünden geriye doğru 10 yıldır asıl alacağa işlemiş faizi talep etmem halinde zamanaşımı itirazı haklı görülür mü?
Bu durumda asıl alacağa işlemiş faizi talep edebileceğinizi düşünüyorum.

Saygılarımla..
Old 04-11-2011, 11:34   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
...Bu durumda asıl alacağa işlemiş faizi talep edebileceğinizi düşünüyorum.

Saygılarımla..

Evet, bu kısım sonradan aklıma geldi. Bu adam asıl alacağın zamanaşımı süresi içinde talepte bulunmuş ve asıl alacağı henüz ödenmemiş olduğuna göre, sadece faize yönelik açılacak dava zamanaşımı itirazı ile karşılaşmaz. Zira sadece fazi talebi ile açılacak davada zamanaşımı süresi, asıl alacağa uygulanacak zamanaşımı süresi kadar dava açıldığı günden geriye doğru devam eder. Yani 2012'de faiz talebi ile davayı açsanız, 2002 yılından bu yana işlemiş faizi talep edebilirsiniz diye aklıma geldi.
Old 03-10-2012, 17:51   #4
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

slm,
henüz davasını açmadığım olayda ;
kişi ; 16.06.1987 tarihinde hesaba 1.000 TL
14.03.1988 tarihinde 7.750 TL yatırmış ve bakiye 8.750 TL olarak gözüküyor,
elimizde sadece hesap cüzdanı var, kişi sanırım uzun süre yurtdışında kaldığından hesabı unutmuş, dava açıp açmama hususunda tavsiyelerinizi bekliyorum. şayet dava açmalıysam eğer ;
davayı ticaret mahkemesinde ilgili banka ve TMSF' ye mi açayım,,
isteyebileceğim ana para , faiz ve güncel karşılığına ne istemeliyim,
hangi tarihten başlatmalıyım,,
ilginize şimdiden teşekkür ederim..
Old 18-07-2014, 17:33   #5
duyguisler

 
Varsayılan

Merhaba

Müvekkil yurt dışında olması sebebiyle bankadaki parasını unutanlardan.Bankaya yazışmalarımız sonucunda 2012 yılında zamanaşımına uğradığını, 2013 yılında tmsf'ye aktarıldığını öğrendik.2013 yılında iadeli taahhütlü evrak yollanmış ancak hiç biri müvekkile ulaşmamış, zamanaşımına uğraması için tebligat yapılmış olması gerekmiyor mu? Miktarda yüksek.Tmsf ve ilgili bankaya dava açmak istiyorum ama, dava açıp sonuç alan var mı acaba?
İyi çalışmalar dilerim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Belediyeye karşı açılan alacak davasında zamanaşımı Av.akintay Meslektaşların Soruları 1 23-08-2011 14:15
Vergi Usül Kanunu 359/1-b gereği açılan davada zamanaşımı. MURAT ACER Meslektaşların Soruları 1 30-03-2011 22:03
personele karşı açılan davada zamanaşımı av.İzgi Meslektaşların Soruları 0 26-11-2010 10:54
Açılan pilot davada saklı tutulan kısma ilişkin zamanaşımı guyar Meslektaşların Soruları 1 24-02-2010 17:16
hakaret nedeniyle açılan davada karar! (ilgili yargıtay kararı??) zeynepozay Meslektaşların Soruları 0 18-06-2008 20:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05446506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.