Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Dünyanın En Cesur Gazetecisi Ayşe Önal'dan " Niçin Öldürdüler?"

Yanıt
Old 29-05-2011, 12:49   #1
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan Dünyanın En Cesur Gazetecisi Ayşe Önal'dan " Niçin Öldürdüler?"

Çin’de bile yanıtını arayan soru niçin öldürdüler

Ali DAĞLAR/adaglar@hurriyet.com.tr

29 Mayıs 2011

‘Dünyanın En Cesur Gazetecisi’ ödülüne sahip tek Türk gazeteci olan Ayşe Önal’ın 2008 yılında yazdığı ‘Niçin Öldürdüler’ adlı kitabı şimdi de Çince’ye çevriliyor. Namus cinayeti işleyenlerle hapishanede konuşan Önal’ın kitabı 25 dile çevrildi ve dünyanın pek çok ülkesinde sayısız ödül aldı.

AYŞE ÖNAL’IN TÖRE CİNAYETLERİNİ ANLATAN KİTABI 25 DİLE ÇEVRİLDİ, TÜRKİYE’DE BASILAMADI

Türkiye hariç! Çünkü bu kitabı yayımlamaya hiçbir yayınevi yanaşmadı... Yedi bölgeden 10 cezaevinde 50 hükümlüyle görüşen Önal, kitabında pek çok can yakıcı hikayeye yer verdi

Mardin Kızıltepe’de 2004 yılında evli bir adamdan hamile kalan Şemse Allak taşlanarak öldürüldü. Oradaydım ve bu olay insanlıkla ilgili bütün düşüncelerimi değiştirdi. Ben bu insanlarla aynı ülkede mi yaşıyorum diye düşündüm. Şemse öldürüldü, adam için devreye kabile girip önemli bir para ödeyerek onu kurtardı. Adamın kurtulduğuna üzülmüyorum tabii ama haram seks suçsa ortak bir suç; ikisine aynı cezayı verirsin. Bu çok ağır geldi bana, kalbimi yaktı. O günden sonra gazeteci gibi değil, insan hakları için aktivist olarak savaşmalıyım diye düşündüm. Artık gazetelerde siyasi haberleri değil, kadın haberlerini okumaya başladım.

SORUN, İSLAMİ NAMUS ANLAYIŞINDAKİ YANLIŞ ALGI

Namus cinayetlerini araştırmak için Adalet Bakanlığı’ndan bir yıl izin bekledim. Türkiye’de hiç kimseyi kadına şiddet konusunda harekete geçiremiyorsun. Kimsenin umurunda değil bu zavallılar. En liberal erkek entelektüelin bile damarında garip, katı, dinsel bir İslami namus anlayışı vardır. O İslami namus anlayışı da temiz kadından geçer. Yani yolsuzluk yapabilirsin, hırsızlık yapabilirsin, her şeyi toplum kabul eder. Çapkınlık yapsan da kabul eder. Bakın şimdi MHP’lilere. Benim için sakıncası yok, hiç ilgilenmem ama onlar toplum içinde elini kolunu sallayarak dolaşabilir. Aynı şeyi bir kadın yapsaydı dolaşamazdı. Ahlak anlayışının değişmesi lazım. Senin kamuya karşı yaptığın şey ahlaksızlıktır. Yolsuzluk yapan adam Mercedes’e binecek, hem itibar görecek, hem de diğerlerine tepeden bakacak, ama öte yandan vergisini vermeyecek, bir de belediye bu yolları yapmamış diye yakınacak. Ahlaksızlık tam olarak bu. Eğer ahlaksızlığa bakıyorsan, cinselliği ahlaksızlık sınıfında tanımlayamazsın modern toplumda. O senin ailenden aldığın görgüyle ilgili bir şey.

SÜNNİLİĞİN BİR OYUNU BU

Görüştüğüm hükümlüleri Türkiye’nin yedi bölgesinden seçtim. Çünkü bunun dinle olan bağını hafızadan silmek için töre cinayeti diyorlar. Sünniliğin oyunu bu.
Kim öldürüyor, Kürtler öldürüyor, töre cinayeti demek Kürt geleneği demekmiş; hayır. Tabii ki Kürtlerde de var, daha çözülmemiş, daha kapalı toplum oldukları için ama Filistin dünyanın en ağır cinayetlerinin olduğu, en sabıkalı ülkelerinden biri, Kürt mü var orada? Pakistan en sabıkalı ikinci ülke, Kürt mü var orada? Edirne’de Kürt mü var? Herkes Filistin-İsrail savaşında ayağa kalkıyor, ama Filistin’de öldürülen kızlar için kimse ayağa kalkmıyor. İsrail senin çocuğuna bomba atıyor diye kıyameti koparıyorsan, öldürülen kimsesiz kız için de kıyamet koparmalısın. Kızın canı yok, İsrail bomba atınca kıyamet.

ÇOK DERİN VE DİNİ BİR BASKI

Adıyaman Cezaevi’nde annesini öldürdüğü için yatan Murat benim için olağanüstü bir adam. Çok etkilenmiştim, şöyle demişti: “Ben Allah indinde suçluyum çünkü annemi öldürdüm. Toplum indinde suçluyum, çünkü annemi öldürdüm. Kendi vicdanımda suçluyum, çünkü annemi öldürdüm. Ama bana annemi öldürmem gerektiğini söyleyen hiç kimse suçlu çıkmadı.” Kimse itiraf edemiyor korktuğu için ama çok derin, çok dini bir baskıdır bu. Yoksullukla açıklanıyor bir de. O zaman Alevilerde niye töre cinayeti yok? Aleviler de çok muhafazakar.
Bu çocuklar cezaevinde dokunulmaz suçlu olarak kabul ediliyorlar. Kız kardeşini öldürmüş, içeri kahraman gibi giriyor, ilk yıl öyle geçiyor, sonra bunun yükünü taşıyamıyor. Gayet kelli felli aslan gibi bir adam, “Evet kardeşimi öldürdüm” diyor, böbürleniyor. Bir süre sonra gömlek cebinden bir fotoğraf çıkarıyor. Öldürdüğü kız kardeşinin resmini burada taşıyor ve ağlamaya başlıyor. Kalpleri, beyinleri her şeyi yaralı onların. Aileler de dağılıyor. Onun için ben bütün konferanslarda şunu söylüyorum: Din adamlarıyla, sosyologlardan oluşan bir grup, bu suçu işleyip tahliye olmuşları toplayıp, böyle bir atölye çalışması yapmalı.

GİDER ÖLDÜRÜRDÜM

Bu hikayelerde en çok neye şaştın diye sorarsanız, Remziye’nin kocasının adı İsmail. Kız kaçmış ona, bir koca aşiret peşinde, ölümden defalarca kıl payı kurtuldular. İsmail’e dedim ki; “Senin kız kardeşin birisine aşık olsa, kaçsa, sen artık çok olgun davranırdın değil mi?” “Olur mu, gider öldürürdüm” dedi. Benim için hikaye budur. Bütün bu hikayenin özü, İsmail’in bu cümlesidir. Çok etkileyici.
Güldünya öldürüldü, bir çocuğu kaldı ortada. Onun ilişki kurduğu, çocuğunun babası olan adam
bedel ödeyerek kurtuldu. Tıpkı Şemse’de olduğu gibi. Elbette kurtulsun ama Güldünya da kurtulsun. Güldünya için izin alamadım Adalet Bakanlığı’ndan, sanki PKK’lı gibi derin yasak koymuşlar. Halbuki bütün bu hikayeler içinde en çok eğitecek olan buydu toplumu. Ama nedense bakanlık toplumun bu konuda eğitilmesini istemedi.

GÖZYAŞLARINIZ SİZİ MAHCUP EDEBİLİR

Ayşe Önal’ın kitabı İngiliz gazetesi Guardian’ın kitap bölümünde de tanıtıldı. Nicholas Lezard, “Bu kitap hafif değildir; kumsalda veya halka açık herhangi bir alanda okunacak bir kitap değildir, gözyaşlarınız sizi mahcup edebilir” sözleriyle başlıyor: “Kitapta, birbirinden pek farklı olmayan mutsuz aileler dizisi var. Hatta mutsuzluklarını tek bir sebebe bile indirgeyebiliriz: Müslüman toplumlarda kadınlara karşı var olan baskıcı tutum. Önal, bu kitapta mahkumlarla sadece sohbet etmiyor, onların yaşamlarını, sırlarını, günlüklerini, aile anılarını kısaca yaşamlarına dair her şeylerine dahil oluyor.”

PARA VERİP Mİ BASTIRAYIM

Fransız bir kadın “Kitabınız niye Türkiye’de basılmıyor” diye sordu. Ne yapayım, ben mi para verip bastırayım? Töre cinayetleri Türklerin sorunu değil onu anladım. Almanların, Norveçlilerin sorunu. 1996’da ‘Dünyanın En Cesur Gazetecisi’ ödülünü aldım. Bu ödülü en çok İrlandalı mafyanın öldürdüğü bir kadın gazeteciyle aldığım için onurluyum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
" Devletin Dili ", " Resmi Dil ", " Ortak Dil "... Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 12 14-11-2012 18:12
delil listesi kesin süre: "-ihtarına" denmesine fakat "(ihtar yapıldı)" ibaresinin olmaması Av.Hayrullah ÇUHADAROĞLU Meslektaşların Soruları 2 27-03-2011 00:57
Aynı anda "gerçek hasma tebliğ" ve "idari mercie tevdii" kararları birlikte verilebilir mi? Av.Dursun KARACA Meslektaşların Soruları 0 21-01-2011 23:47
Matbu bono metni üzerindeki "malen" kelimesinin üzeri çizilerek "nakden" yazılması Av.Özgür Özlem Öngel Meslektaşların Soruları 9 26-02-2008 18:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06984591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.