Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

vekaletnamede yetki olmamasına rağmen para çekilmesi halinde bankanın sorumluluğu

 
Old 31-08-2006, 12:42   #1
minerva

 
Önemli vekaletnamede yetki olmamasına rağmen para çekilmesi halinde bankanın sorumluluğu

herkese merhaba

Vekaletnamede yetki verilmemiş olmasına rağmen bankadan para çekilmesi durumunda bankanın bir sorumluluğu var mıdır?Varsa bankaya karşı hangi hukuki yollara başvurulabilir?cevaplarınız için şimdiden teşekkürler
Old 31-08-2006, 16:12   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Banka batıl olan bir hukuki işlem gerçekleştirmiştir, yetki olmadan ödenen ücretlerden banka sorumludur.

Eğer temsil yetkisi olamdan sizin nam ve hesabınıza işlem yapan şahsın yaptığı işleme icazet vermezseniz, yapılan işlem sizi bağlamaz banka size paranızı ödemek zorundadır...

Ödemezse bankaya karşı, alacak davası, sözleşmeye aykırılıktan dolayı tazminat davası açabilirsiniz...
Old 31-08-2006, 17:17   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Balku'yu teyiden...


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1980/11-2802
K. 1983/1047
T. 2.11.1983
• VEDİA ( Bankaya Yatırılan Paranın Banka Tarafından Ödenmemesi Gereken Birine Ödenmesi Dolayısıyla Açılan Davada Uygulanacak Zamanaşımı )
• ZAMANAŞIMI ( Bankaya Yatırılan Paranın Banka Tarafından Ödenmemesi Gereken Birine Ödenmesi Dolayısıyla Açılan Davada Uygulanacak )
• BANKADAKİ PARANIN YETKİSİZ BİRİNE ÖDENMESİ ( Davada On Yıllık Akdi Zamanaşımının Uygulanacağı )
• BANKANIN SORUMLULUĞU ( Yatırılan Paranın Ödenmemesi Gereken Birine Ödenmesi )
• AKDİ ZAMANAŞIMI ( Bankaya Yatırılan Paranın Banka Tarafından Ödenmemesi Gereken Birine Ödenmesi Dolayısıyla Açılan Dava )
818/m.125,463
1086/m.76
ÖZET : Taraflar arasındaki hukuki ilişki vedia sözleşmesine dayandığına göre, zamanaşımı süresi borçlar yasasının 125. Maddesi gereğince 10 yıldır.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Ankara Onikinci Asliye Hukuk Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 26.10.1978 gün ve 1978/59-494 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 9.2.1979 gün ve 1979/560- 594 sayılı ilamıyla; ( ..Davacı, davalı bankaya yatırdığı paranın davalı tarafından ödenmemesi gereken kimseye ödeme yapmak suretiyle kendisini, zarara uğrattığından söz ederek bu zararın tazminini dava etmiştir.

Davacı ile davalının yatırdığı parayı kabul eden banka arasındaki hukuki ilişki vedia akdine dayanmaktadır. BK.nun 464/2. maddesi hükmü gereğince, mudi, ıda ( emanet nedeniyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini isbat etmedikçe tazmin ile yükümlüdür. bu itibarla:

1 - Taraflar arasındaki hukuki ilişki vedia akdine dayandığına göre zamanaşımının BK.nun 125. maddesi hükmü gereğince, 10 yıl olduğu gözönünde bulundurulmayarak davanın zamanaşımı yönünden reddi doğru görülmemiştir.

2 - Davalı, paranın davacı müstahdemine ödenmesinde kusuru olmadığını savunmuş ise de, bu savunma gereği gibi incelenmemiştir. Bu bakımdan paranın kim tarafından bankaya yatırıldığı ve para çekmeye yetkili imzaların kimler olduğunun saptanmasından sonra dava konusu olayda davacı müstahdeminin neye dayanarak parayı çektiğinin parayı çekerken yetkili kimseler tarafından kendisine bir vekalet verilmiş olup olmadığının, bu talimat ile ödeme yapılmış ise, bu talimat altındaki imzaların para çekmeye yetkili davacı temsilcilerinin imzalarını taşıyıp taşımadığının davalı tarafından araştırılıp araştırılmadığı hususları araştırılıp incelenmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması uygun bulunmamıştır.. ) gerekçesiyle bozulması ve karar düzeltme isteği de; ( .. 1 - HUMK.nun 76. maddesi gereğince hakim tarafların hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, Türk kanunlarını re'sen uygulamakla yükümlüdür. Hakimin tarafların bildirdikleri vakıalar ile bağlı olması bu kurala aykırı değildir. Çünkü tarafların bildirdikleri ve vakıalara uygulanacak hukuk kaidesini bulmak ve uygulamak tamamen hakimin işidir. Taraflar ileri sürdükleri vakıaların mahiyeti hakkında yapmış oldukları hukuki tavsif ve sebepler hakime yardımcı olursa da hakim bunlarla asla bağlı değildir. ( Bkz. Prof Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Üçüncü Baskı Sayfa 348; Prof. Dr. Saim Üstündağ, Medni Yargılama Hukuku Cilt: 1, Sayfa 200 ).

2 - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.11.1967 tarih, 4/375 esas, 567 karar sayılı içtihadı da bu görüşü doğrulamakta ve davacı getirdiği maddi vakıaların dayanması gereken hukuk kuralına dayanmamış ve aksine dayanılan kural gösterilen maddi olaylar ile ilgili bulunmamış ise; mahkemenin uygulanması gereken hukuk kuralını re'sen uygulamakla yükümlü olduğunu öngörmektedir. ( Bkz. Resmi Kararlar Dergisi 1968, sayı 3-4 Sayfa 27 ).

3 - Dava konusu olayda hakların telahuku da sözkonusu değildir. Bir olayda yasanın iki hükmünün uygulanması olanağı bulunan hallere hukuk dilinde ( hakların telahuku ) denilmektedir. Böyle bir halin kabulü için uygulanma olanağı bulunan hükümlerden birinin diğerine göre özel hüküm niteliğinde bulunmaması şarttır. Çünkü genel hükümle özel hüküm karşılaştığı zaman, olaya özel hükmün uygulanabilmesi, hukukun genel kurallarındandır. 4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da bu doğrultudadır ( Bkz. Resmi Gazete 1.10.1958 ). Dava konusu olayla, haksız fiil genel hüküm ve vedia akdi de özel hüküm olduğuna göre, hakların telahukundan söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.

Biran için aksi görüş varayım olarak kabul edilse bile, hakim davacının bildirdiği hukuki nedenle bağlı olmayıp, davacının bildirmiş olduğu dava sebebine yani vakıaya uygulanacak yasa hükmünü re'sen kendisi araştırıp bulmak ve uygulamakla mükellef olduğundan, davacının hakların telahuku halinde de telahuk eden kanun hükümlerini noksan göstermiş veya hiç göstermemiş olmasının sonuca etkisi yoktur. Hakim davaya uygulanacak yasa hükmünü re'sen kendisi araştırır, bulur ve uygular. Burada gözönünde tutulacak kural; hakimin telahuk eden kanun meddelerinden davacı için daha elverişli olan hükmü re'sen uygulamasıdır ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, aynı eser sayfa 283- 284 ).

Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK.nun 440. maddesinde sayılan hallerde hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekir.. ) gerekçesiyle reddedilmesi üzerine, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : 1 - Bilindiği gibi zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden ( dava edilebilme ) niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve dolayısıyla az yukarıda değinildiği gibi "alacağın dava edilebilme niteliği"ni ortadan kaldırır.

Zamanaşımı, BK.nun 140. maddesinde yer alan ( .. ileri sürülmezse, hakim bunu kendiliğinden gözönüne alamaz... ) kuralında da vurgulandığı gibi, kişisel bir savunma nedeni olup, bütün öteki savunmalarda da olduğu gibi ve özellikle itiraz nedenlerinden farklı olarak, savunulmadığı zaman mahkemece re'sen gözetilemez ve uygulanamaz ( HUMK.nun 75/1 ). Demek oluyor ki, zamanaşımının davayı etkisiz bırakması kendiliğinden gerçekleşmemekte ve ancak borçlunun iradesine bağlı bulunmaktadır.

Bu itibarla, zamanaşımı savunması ileri sürüldükte, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme nitliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Mahkemenin bu kurala aykırı olarak, davayı hm zamanaşımı ve hem de esastan reddetmiş olması yasaya aykırıdır.

2 - Gerçekten, 4.6.1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de vurgulandığı veçhile, bir olayda yasanın iki hükmünün dahi uygulanması mümkün bulunan hallerde ( hakların telahuku halinde ) hangi isteğin ileri sürüldüğü davanın dayandığı olgular ile belirlenir. Bu konuda, kesin bir tavsif mümkün olmaz ise, o takdirde yukarıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilke doğrultusunda davacının yararına olan hükme dayandığı kabul edilmelidir ( Tuhr - Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı - Cilt: 1-2; Cevat Edege Çevirisi - Yargıtay Yayını No : 15 - 1983 - sayfa: 40 vd. na ayrıca Bkz. ).

Temyize konu bu olayda, davacı tarafından verilen 25.1978 günlü dava dilekçesi okunduktan, davacının açıkça aralarındaki sözleşme hükümlerine ( Vedia sözleşme BK. m. 463 ) dayandığı ve olayda "davalı bankanın göstermesi gereken özeni gerekli şekilde göstermediği; özellikle belgeleri yeteri gibi tahkik etmediği, imzaları imza sirküleri ile karşılaştırmadığı ve sahteciliğin banka yetkilerinin kusuru ile meydana geldiği ve olayda Bankanın sorumluluğunun açık olduğu" hususunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, bu davaya uygulanacak zamanaşımının sözleşme zamanaşımı olduğunda kuşku ve duraksama olmamak gerekir. Bu ileri sürülüşe göre artık, hakların telahuku durumunun bu davada sözkonusu olup olmadığı hususunun tartışılmasına gerek görülmemiştir.

O halde, yukarıda ve özel daire bozma ilamında açıklanan nedenlerle bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), 2.11.1983 gününde oybirliği ile karar verildi.
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ödemelerde Bankanın Sorumluluğu avmusa Meslektaşların Soruları 12 30-04-2015 13:34
icra dosyasından para çekilmesi zamanaşımını keser mi? Kibitzer Meslektaşların Soruları 7 24-07-2013 11:38
Olmayan Şirket İçin Verilen Çek- Bankanın Sorumluluğu Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 14 29-10-2009 18:37
Çekte bankanın sorumluluğu Burak Demirci Meslektaşların Soruları 16 25-01-2008 13:57
bankanın sorumluluğu balturk Meslektaşların Soruları 2 23-07-2006 23:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05362892 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.