Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Mal Rejimi / Katkı Payı-Katılım Alacağı/Değer Artış Payı/Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 30-03-2005, 21:43   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mal Rejimi / Katkı Payı-Katılım Alacağı/Değer Artış Payı/Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/13-289
K. 2005/306
T. 4.5.2005

• ALACAK DAVASI ( Davacı Eşin Adına Kayıtlı ve 3. Kişiye Sattığı Kooperatif Hissesinin Davalıca Tapusunun İptal Edilerek Adına Tescil Edildiği - Taraflar Arasında Akdi Bir İlişki Kurulduğu/Katkılarını Birbirlerine Bağışlamış Olmadıkları )

• EŞLERİN TAŞINMAZ EDİNMELERİ ( Aralarında Mal Ayrılığı Rejimi Bulunan - Bu Rejimin Aralarında Borçlar Kanunu Kapsamında Akdi İlişki Kurulmasına Engel Olmadığı/Kendilerine ve Çocuklarına Daha İyi Bir Gelecek Hazırlama Amacı )

• AKDE AYKIRILIK ( Eşlerin Taşınmaz Edinmeleri/Davacının Adına Kayıtlı ve 3. Kişiye Sattığı Kooperatif Hissesinin Davalıca Tapusunun İptal Edilerek Adına Tescil Edildiği - Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk Hükümlerinin Kıyas Suretiyle Uygulanacağı )

• HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUK HÜKÜMLERİ ( Akde Aykırı Davranılması Halinde Kıyas Suretiyle Uygulanacağı - Davacı Eşin Adına Kayıtlı ve 3. Kişiye Sattığı Kooperatif Hissesinin Davalıca Tapusunun İptal Edilerek Adına Tescil Edildiği/Alacak Davası )

4721/m. 706
743/m. 634
1086/m. 293
818/m. 244/2

ÖZET : Davacı kendi adına kayıtlı olan ve üçüncü kişiye satmış olduğu kooperatif hissesinin davalı tarafından açılan dava sonunda üçüncü kişi adına olan tapusunun iptal edilerek davalı adına tescil edildiğini, bu nedenle alıcıdan aldığı satım bedelini iade etmek zorunda kaldığını, oysa kooperatif hissesine ilişkin tüm ödemeleri kendisinin yaptığını, davalının hiçbir katkısı olmadığını ileri sürerek kooperatif hissesinin dava tarihindeki rayiç bedelinden şimdilik 10.000.000.000 TL.nin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Taraflar, kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama bakımından aralarında akdi bir ilişki kurmuşlardır. Taşınmazın edinme sebebi budur. Eşler katkılarını birbirlerine bağışlamış değillerdir.

Haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk hükümleri kıyas suretiyle akde aykırı davranılması halinde de uygulanacaktır. Bu da alacaklının olumlu ( müspet ) ve olumsuz ( menfi ) zararını içerir.

Mahkemece yapılacak iş, davacı ve davalının taşınmazdaki katkı oranını tespit etmek, dava tarihindeki değerleri bulmak, belirlenen oran kadar talebi de gözönünde tutarak karar vermekten ibarettir.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.7.2003 gün ve 274-499 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 10.5.2004 gün ve 170266929 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı kendi adına kayıtlı olan ve üçüncü kişiye satmış olduğu kooperatif hissesinin davalı tarafından açılan dava sonunda üçüncü kişi adına olan tapusunun iptal edilerek davalı adına tescil edildiğini, bu nedenle alıcıdan aldığı satım bedelini iade etmek zorunda kaldığını, oysa kooperatif hissesine ilişkin tüm ödemeleri kendisinin yaptığını, davalının hiçbir katkısı olmadığını ileri sürerek kooperatif hissesinin dava tarihindeki rayiç bedelinden şimdilik 10.000.000.000 TL.nin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, tüm ödemelerin davacı tarafından yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalının hissedar olduğu kooperatife ilişkin aidatların davacı tarafından ödendiği, davalı adına olan kooperatif hissesinin bilahare davacı kocaya geçtiği ve onun tarafından üçüncü kişiye satıldığı ancak E. O. tarafından, eşi H. O. 'nün başkanı olduğu kooperatife ve hisseyi satın alan üçüncü kişiye karşı açılan Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/68 Esas, 1999/219 Karar sayılı dava sonunda, hisse devrinin Kooperatifler Kanununun 19. maddesine aykırı olması nedeniyle geçerli olmadığı, bu nedenle üçüncü kişiye satışın da geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı E. O. 'nün kooperatif üyesi olduğunun tespitine, üçüncü kişi adına kayıtlı olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği, kararın 21.9.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kooperatif üyesi davalı olduğuna göre, davacı tarafından davalı adına verilen aidat ödemelerinin davalıya hibe olarak yapıldığının kabulü gerekir. Borçlar Kanununun 244/2. maddesine göre de bağışlamadan dönmenin şartları oluşmadığına göre davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir... )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacının İsteminin Özeti: Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, birlikte yaşadıkları dönemde davalı E. 'nin ilk birkaç yıl çalıştığını, daha sonra işinden ayrıldığını, ev kadını olarak yaşantısını devam ettirirken tüm masraflarının davacı tarafından karşılandığını, isteğe bağlı SSK primleri ödenmek suretiyle emekliliğe hak kazandığını, miras bırakanından kalan Manisa'daki taşınmazının satışı sonucu elde edilen para ile Balıkesir'de davalı E. üzerine bir daire alındığını; dava konusu Burhaniye İlçesi, Üren Mahallesi, Kumtepe Mevkiinde kain 652 Ada, 1 parselde kayıtlı 12/576 arsa paylı, C blok, 3 no'lu bağımsız bölümün, kooperatif yoluyla iktisabına ilişkin tüm maddi yükümlülüklerin davacı tarafından yerine getirildiğini, tapunun davalı adına oluştuğunu ileri sürerek taşınmazın dava tarihindeki değerinin, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000.000.000 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının Cevabının Özeti: Davalı, davacı tarafın iddialarını Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/68 E., 1999/210 sayılı dava dosyasında ileri sürdüğünü, mahkemece itibar edilmeyerek kooperatif hissesinin kendisi adına tesciline karar verildiğini, evliliğinin ilk yıllarında çalıştığını; ayrıca, babasının ev almaları için para verdiğini, aldığı para ve önceki birikimleriyle taşınmaza malik olduğunu; davacının gelirinin hem evi geçindirmeye hem de aidatları ödemeye yetmeyeceğini, davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkemenin Kararının Özeti: Yerel mahkemece, kooperatif aidatlarının davacı tarafından ödendiği, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme: Yerel mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm Özel Dairece, yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Mahkemece öncelikle, direnmeye esas kararın kesinleşmesinden sonra temyiz edildiği, temyiz süresinin geçtiği; ayrıca, aidatların davalıya bağışlandığı hususunda davalının savunması bulunmadığı, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, böyle bir sonuca ulaşılamayacağı sonucuna varılarak davanın kabulü yönünde direnme hükmü kurulmuştur.

Ön Sorun: Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında öncelikle, direnmeye esas ilk kararın davalı yana usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin, ön sorun olarak tartışılmasına gerek görülmüştür.

Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse. tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine. varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

( 7201 Madde 21-Ek fıkra: 19.3.2003-4829/5 md. ) Muhtar İhtiyar heyeti azaları zabıta amir ve memurları, yukarıdaki fıkra uyarınca, kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar..."

Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi ise Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..." hükmünü içermektedir.

Yerel mahkemece, direnmeye esas olarak verilen ilk kararın tebligat çıkarılan adresten davalının ayrılması nedeniyle, muhtardan alınan yeni adrese, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği; tebligatın arkasına "muhatabın tevziat saatlerinde bulunmaması sebebiyle tebligat ilgili mahalle muhtarlığına imza mukabili teslim edildi. Keyfiyet bildirilen ihbarname adresinin kapısına asıldı. Durumu muhataba haber vermesi için en yakın komşusu K. A. ya haber bırakıldı... açıklamasının yazıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılmakla birlikte; tebligata, Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca yakın komşu K. A.'nın imzasının alınmadığı görülmüş, anılan nedenle tebligatın usulüne uygun olmadığı, davalının temyiz isteminin süresinde olduğu sonucuna varılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

Gerekçe: Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalının üyesi olduğu kooperatife ilişkin aidatların davacı tarafından ödendiği, davalı adına olan kooperatif hissesinin daha sonra davacı kocaya geçtiği ve onun tarafından üçüncü kişiye satıldığı;

Ne var ki davalı E. tarafından eşi H. Ö. 'nün başkanı olduğu kooperatife ve hisseyi satın alan üçüncü kişiye karşı açılan Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/68 E., 1999/219 karar sayılı dava dosyasında, hisse devrinin Kooperatifler Kanunu'nun 19. maddesine uygun olmaması nedeniyle geçerli olmadığı, üçüncü kişiye satışın da geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne; E. O.'nün kooperatif üyesi olduğunun tespitine, üçüncü kişi adına kayıtlı olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 9.12.1999 tarih,1999/8269 E., 10097 K. sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmaktadır.

Karı-koca olan taraflar arasında mal ayrılığı rejimi bulunmaktadır. Bu rejim, aralarında Borçlar Kanunu kapsamında akdi ilişki kurulmasına engel değildir. Davacı, evlilik birliği devam ederken dava konusu taşınmazı kendisinin ödediği aidatlarla edindiklerini, ancak bu yere ait tapunun davalı adına olduğunu ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur.

Gerçekten 7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere "aralarında mevcut olduğu iddia edilen akdi bir münasebete müsteniden tapuda malik sıfatıyla mukayyet bulunan bir şahıstan sicildeki kaydın namına tashihini isteyen kimsenin Medeni Kanunun 634. maddesine uygun şekilde davalı ile beyinlerinde inikat etmiş muteber bir akde istinat etmesi lazımdır. Böyle bir akdin inikat etmediği davacının beyanından anlaşıldıktan sonra kanunun mevcut olmadığını kabul ettiği bir halin ispatı da artık mahkemece düşünülemez. Bu gibi hallerde davanın hukuki sebepten mahrum bulunması bakımından... " ayın isteği dinlenemez. Ancak, İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi eşler, aralarında akdi bir münasebet bulunduğunu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca tanıkla ispat edebilirler. Bu akdi ilişkiye aykırı hareket edilmiş olmasından kaynaklanan tazminatın istenmesini önleyen bir kanun hükmü de yoktur.

Somut olayda taraflar, kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama bakımından aralarında akdi bir ilişki kurmuşlardır. Taşınmazın edinme sebebi budur. Eşler katkılarını birbirlerine bağışlamış değillerdir.

Haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk hükümleri kıyas suretiyle akde aykırı davranılması halinde de uygulanacaktır. Bu da alacaklının olumlu ( müspet ) ve olumsuz ( menfi ) zararını içerir.

Mahkemece yapılacak iş, davacı ve davalının taşınmazdaki katkı oranını tespit etmek, dava tarihindeki değerleri bulmak, belirlenen oran kadar talebi de gözönünde tutarak karar vermekten ibarettir.

Yerel mahkeme kararı açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 4.5.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-08-2005, 22:50   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/4837
K. 2005/6657
T. 25.4.2005

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Kadının Düzenli Bir Gelirinin Bulunmadığı ve Boşanma İle Birlikte Yoksulluğa Düşeceğinin Anlaşılması - Takdiri Gereği )

• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ( Kocanın Kooperatif Hissesi ve Bankadaki Müşterek Hesaptan Doğan Alacak İddiası İle Açtığı Davanın Bu Nitelikte Olduğu - Görevli Mahkeme )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Mal Rejiminin Tasfiyesi - Kocanın Kooperatif Hissesi ve Bankadaki Müşterek Hesaptan Doğan Alacak İddiası İle Açtığı Dava )

4721/m. 175, 179
4787/m. 4

ÖZET : 1-Toplanan delillere göre davacı-davalı kadının düzenli bir gelirinin bulunmadığı ve boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi şartlarının gerçekleştiği nazara alınarak kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası takdiri gerekir.

2-Davalı-davacı kocanın kooperatif hissesi ve bankadaki müşterek hesaptan doğan alacak iddiası ile açtığı dava malların tasfiyesi ile ilgili olup, 5133 Sayılı Kanunla değişik 4787 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca davaya bakma görevi Aile Mahkemesine aittir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Toplanan delillere göre davacı-davalı kadının düzenli bir gelirinin bulunmadığı ve boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi şartlarının gerçekleştiği nazara alınarak kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.

3-Davalı-davacı kocanın kooperatif hissesi ve bankadaki müşterek hesaptan doğan alacak iddiası ile açtığı dava Türk Medeni Kanununun ikinci kitabında ifadesini bulan malların tasfiyesi ile ilgili olup, 5133 Sayılı Kanunla değişik 4787 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca davaya bakma görevi Aile Mahkemesine aittir. Bu yön nazara alınmadan görevsizlik kararı verilmesi de doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 04-12-2005, 19:10   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/7671
K. 2005/10010
T. 27.6.2005

• EDİNİLMİŞ MAL ( 1.1.2002'den Sonra Gönderilen Para İle Alınan Altınların Bu Nitelikte Olduğu/Aynen Değilse Bedellerini Talep - Mahkemece Açılan Boşanma Davası Sonucunu Beklenerek Buna Göre Bir Karar Verileceği )

• KİŞİSEL EŞYALARI TALEP ( Aynen Değilse Bedellerini - Mahkemece Eşyaları Tanık Beyanları ve Alınma Tarihlerine Göre Belirlemek Kanıtlanan Kişisel Eeşyalar Yönünden Davayı Kabul Etmek Gereği )

• MAL REJİMİNİN SONA ERMEMESİ ( Bu Konuda Karar Verilmesine Yer Olmadığı Şeklinde Hüküm Kurulması Gereği/Kesin Hüküm Oluşturacak Şekilde Ret Hükmü Kurulmasının Doğru Olmadığı - Kişisel Eşyalar ve Edinilmiş Malları Talep İstemi )

4721/m. 202

ÖZET : Davacı kişisel eşyalarını ve gönderdiği para ile alınan altınların mevcutsa aynen değilse bedellerinin yasal faiziyle davalıdan taksilini istemiştir. 1.1.2002 tarihinden sonra gönderilen para ile alınan altınlar varsa bu altınların edinilmiş mal olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş kişisel eşyalarla, edinilmiş malları tanık beyanları ve alınma tarihlerine göre belirlemek, kanıtlanan kişisel eşyaları yönünden davayı kabul etmek, dava konusu edinilmiş mallar varsa bu mallar ile ilgili açılan boşanma davası sonucunu beklemek, buna göre bir karar vermekten ibarettir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Olayları açıklamak, taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. ( HUMK.md.76 ) Davacı kişisel eşyalarını ve gönderdiği para ile alınan altınların mevcutsa aynen değilse bedellerinin yasal faiziyle davalıdan taksilini istemiştir. 1.1.2002 tarihinden sonra gönderilen para ile alınan altınlar varsa bu altınların edinilmiş mal olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş kişisel eşyalarla, edinilmiş malları tanık beyanları ve alınma tarihlerine göre belirlemek, kanıtlanan kişisel eşyaları yönünden davayı kabul etmek, dava konusu edinilmiş mallar varsa bu mallar ile ilgili açılan boşanma davası sonucunu beklemek, buna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

2-Kabule göre de, mal rejimi sona ermediği takdirde bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ret hükmü kurulması da doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------
Old 04-12-2005, 19:11   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/7002
K. 2005/9838
T. 23.6.2005

• KİŞİSEL MALLARA YÖNELİK ALACAK DAVASI ( Görevli Mahkemenin Aile Mahkemesi Olduğu )

• ALACAK DAVASI ( Kişisel Mallara Yönelik - Görevli Mahkemenin Aile Mahkemesi Olduğu )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Kişisel Mallara Yönelik Alacak Davası )

4721/m. 222, 226
4787/m. 4/1

ÖZET : Dava, 23.1.2003 tarihinde açılmış ve kişisel mallara yönelik bir alacak davasıdır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönüne alınır. Görevli mahkeme aile mahkemesidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, 23.1.2003 tarihinde açılmış ve kişisel mallara yönelik bir alacak davasıdır. 5133 Sayılı Yasa ile değişik 4787 Sayılı Yasanın 4/1. maddesi gereğince 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ( üçüncü kısım hariç ) ikinci kitabından kaynaklanan davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönüne alınır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 222-226. maddeleri gereğince işlem yapılması için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyize konu edilen hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz yönlerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------
Old 05-05-2006, 11:39   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mal Rejimi Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/16726
K. 2006/1095
T. 7.2.2006


• MAL REJİMİ ( Mal Ayrılığı Rejimine Tabi 4721 S.K.'dan Önce Edinilmiş Mal - Davacının Davalıya Ait Kişisel Malın Edinilmesinda Ziynetlerini Bozdurarak ve Babasından Aldığı Parayı Koyarak Katkıda Bulunduğu İddiası/Aile Mahkemesinin İncelemesi Gereği )

• DEĞER ARTIŞ PAYI ( Mal Ayrılığı Rejimine Tabi 4721 S.K.'dan Önce Edinilmiş Taşınmaz - Katkıda Bulunan Eşin Tasfiye Sırasında Ortaya Çıkan Değer Artışı İçin Katkısı Oranında Alacak Hakkına Sahip Olacağı )

• KATKI PAYI ALACAĞI ( Mal Ayrılığı Rejimine Tabi 4721 S.K.'dan Önce Edinilmiş Taşınmaz - Katkıda Bulunan Eşin Tasfiye Sırasında Ortaya Çıkan Değer Artışı İçin Katkısı Oranında Alacak Hakkına Sahip Olacağı )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Mal Ayrılığı Rejimine Tabi 4721 S.K.'dan Önce Edinilmiş Mal - Davacının Davalıya Ait Kişisel Malın Edinilmesinda Ziynetlerini Bozdurarak ve Babasından Aldığı Parayı Koyarak Katkıda Bulunduğu İddiası/Katkı Payı Alacağı )

4721/m.202,218,219,220/2,227/1
4722/m.10/1
743/m.170

ÖZET : 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadarki dönemde geçerli rejim mal ayrılığıdır. ( 743 s. MK m. 170 ) Bu tarihten sonra ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( TMK m. 202 )

Edinilmiş mallara katılma rejimi; edinilmiş mallar ( TMK m. 219 ) ile eşlerden her birinin kişisel mallarını ( TMK m. 220 ) kapsar. ( TMK m. 218 )

Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır. ( TMK m. 220/2 )

Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. ( TMK m. 227/1 )

Davacı, davalıya ait kişisel malın edinilmesi sırasında ziynetlerini bozdurarak ve babasından aldığı parayı koyarak katkıda bulunduğunu, katkısının, malın o tarihteki rayiç değerinin üçte biri oranında olduğunu ileri sürdüğüne göre, istek, Türk Medeni Kanununun 227. maddesine dayanmaktadır. Bu madde ise Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Davacının; alımında katkıda bulunduğunu iddia ettiği taşınmaz, 06.08.1998 tarihinde koca tarafından üçüncü kişiden kooperatif üyeliği devralınmak suretiyle iktisap edilmiştir. Taraflar 31.10.1980'de evlenmişlerdir. Boşanma davası ise 14.09.2004 tarihinde açılmış olup devam etmektedir.

Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında, bu tarihe kadar, tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. ( 4722 sayılı Yürürlük Kanunu m. 10/1 ) Şu halde, evlenme tarihinden, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadarki dönemde geçerli rejim mal ayrılığıdır. ( 743 s. MK m. 170 ) Bu tarihten sonra ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( TMK m. 202 )

Edinilmiş mallara katılma rejimi; edinilmiş mallar ( TMK m. 219 ) ile eşlerden her birinin kişisel mallarını ( TMK m. 220 ) kapsar. ( TMK m. 218 )

Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır. ( TMK m. 220/2 )

Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. ( TMK m. 227/1 )

Davacı, davalıya ait kişisel malın edinilmesi sırasında ziynetlerini bozdurarak ve babasından aldığı parayı koyarak katkıda bulunduğunu, katkısının, malın o tarihteki rayiç değerinin üçte biri oranında olduğunu ileri sürdüğüne göre, istek, Türk Medeni Kanununun 227. maddesine dayanmaktadır. Bu madde ise Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir. O halde işin esasının incelenmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 25-05-2006, 13:25   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/12451
K. 2005/14803
T. 25.10.2005

• MAL REJİMİNİN SONA ERMESİ ( Kesinleşen Boşanma Davasının Açıldığı Tarihte Sona Ereceği - Mal Rejiminin Sona Ermesi Ve Tasfiye Halinde Her Eş Diğer Eşte Bulunan Mallarını Geri Alabileceği )

• MALLARIN İADESİ ( Eşler Arasındaki Yasal Mal Rejimi Kesinleşen Boşanma Davasının Açıldığı Tarihte Sona Ereceği - Mal Rejiminin Sona Ermesi Ve Tasfiye Halinde Her Eş Diğer Eşte Bulunan Mallarını Geri Alabileceği )

4721/m.202/1,225/2,226/1

ÖZET : Eşler arasındaki yasal mal rejimi kesinleşen boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye halinde her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Taraflar 25.6.2003 tarihinde evlendiklerine ve mal rejimi sözleşmesi yapmadıklarına göre aralarında yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunda tereddüt bulunmamaktadır ( TMK. md. 202/1 ). Mahkemece evliliğin iptal ve boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi halinde mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer ( TMK. md. 225/2 ).

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye halinde her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır ( TMK. md. 226/1 ). Daha sonra ( 15.4.2004 tarihinde ) açılan boşanma davası sonucu tarafların boşanmalarına karar verildiğine ve bu karar 19.4.2005 tarihinde kesinleştiğine göre, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 15.4.2004 tarihinde sona ermiştir. Davanın başında mevcut olmayan, dava koşulu yargılama sırasında gerçekleşmiştir. Tarafların gösterdikleri deliller toplanarak işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, 16.5.1956 tarihli 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına yanlış anlam verilerek yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün gösterilen sebeplerle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 25-05-2006, 13:27   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1208
K. 2005/4267
T. 17.3.2005
• KADININ KATKI BEDELİ İSTEMİ ( Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak/Boşanmanın Eki Niteliğinde Olmadığı - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
• BOŞANMANIN EKİ OLMAYAN TALEP ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
• DAVANIN TEFRİKİ ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
• BEKLETİCİ MESELE ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
1086/m.45
ÖZET : Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu bulunmasına göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacı-davalı kadının borsadaki işlemler yönünden delil olarak gösterdiği İstanbul Menkul Kıymetler Takas ve Saklama Bankası A.Ş. ile Türkiye İş Bankası Tarsus Şubesindeki 6621300001180964 numaralı hesaptaki hesap hareketleri araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı-davacı kocanın mal rejimine ilişkin temyizinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, tarafların diğer temyiz itirazlarının 1.bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-08-2006, 10:58   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/18332
K. 2006/2485
T. 28.2.2006

• BAŞVURMA HARCI ( Yatırılarak Mal Rejiminin Tasfiyesini Talep Ettiği Davada Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )

• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ( Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )

• NİSPİ HARÇ ( Davacının Başvurma Harcını Yatırarak Mal Rejiminin Tasfiyesini Talep Ettiği Davada Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Müşterek Çocuk İçin Karar Verilirken Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Nafakanın Niteliği ve Günün Ekonomik Şartları Gözönüne Alınması Gereği )

4721/m.212,214,4
492/m.30,32

ÖZET : Taraflar arasındaki davada, müşterek çocuk için iştirak nafakasına karar verilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve günün ekonomik şartları gözönüne alınmalıdır. Davacının, başvurma harcını yatırarak mal rejiminin tasfiyesini talep ettiği davada, boşanma kararının kesinleştiği gözetilerek mahkemece, nispi harç tamamlatılıp toplanan deliller değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm mal rejimi tasfiyesi, nafakalar, tazminatlar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın tüm, davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, küçük Egemen için takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

3- Davacı kadın dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesini istemiş, başvurma harcını yatırmıştır. Mahkemece, nispi harç tamamlattırılarak ( Harçlar Kanunu md. 30-32 ) boşanma hükmünün kesinleştiği de gözönüne alınarak delillerin değerlendirilip sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentlerde gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), tarafların sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ( ONANMASINA ), temyiz peşin harcını yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-08-2006, 11:06   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16299
K. 2006/467
T. 30.1.2006

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( Devam Ettiği Sürece Eşlerin Katkı Nedeniyle Değer Artış Payı Talep Edemeyecekleri/İstek Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına Hükmedilmesi Gereği )

• DEĞER ARTIŞ PAYI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Devamı Sırasında Talep Edilemeyeceği - Eşler Arasındaki Mal Rejiminin Sona Ermesi Halinde İstenebileceği )

• ZİYNET EŞYASINA YÖNELİK İSTEM ( Edinilmiş Malara Katılma Rejiminin Devam Etmekte Olmasının Aynen İadesini Veya Bedelinin İadesini İsteme Hakkını Engellemeyeceği - Kişisel Malın İadesi )

• KİŞİSEL MAL ( Ziynet Eşyasının İadesi İstemi - Edinilmiş Malara Katılma Rejiminin Devam Etmekte Olmasının Aynen İadesini Veya Bedelinin İadesini İsteme Hakkını Engellemeyeceği )

4721/m.218,220,227

ÖZET : Davacı, halen evli olduğu davalı eş adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkı nedeniyle değer artış payı talep etmektedir.

Değer artış payı eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde istenebilir.

Olayda, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi devam ettiğinden istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmelidir.

Öte yandan, davacının ziynet eşyasına yönelik isteği kişisel malın iadesine ilişkin olup edinilmiş malara katılma rejiminin devam etmekte olması kişisel malının aynen iadesini veya bedelinin iadesini isteme hakkını engellemez.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm ziynet eşyaları ve değer artış payı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı kadın 01.04.2004 tarihinde açtığı davayla; halen evli bulunduğu davalı eşi adına trafikte kayıtlı otomobilin 04.12.2002 tarihinde alımı sırasında yaptığı katkı bedelini, davalıda kaldığını ileri sürdüğü ziynet eşyalarının aynen iadesini ve yanında bulunan müşterek küçük çocuk yararına nafakaya hükmedilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme; müşterek çocuk yararına nafakaya karar vermiş, diğer istekleri ise; tarafların halen evli oldukları ve aralarında yasal mal rejiminin geçerli olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacının, davalı eşi adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkıya dayalı isteği ""değer artış payına"" ( TMK m. 227 ) yöneliktir. Bu isteğin esası, eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi durumunda incelenebilir. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği anlaşıldığından; ""bu istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına"" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ""isteğin reddine"" biçiminde karar verilmesi doğru değildir.

2- Davacının ziynet eşyasına yönelik isteği ""kişisel malın"" ( TMK m. 220 ) iadesine yöneliktir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ( TMK m. 218-241 ) eşlerden her birinin diğer eşte kaldığını veya diğer eş tarafından kullanıldığını ileri sürdüğü kişisel malının aynen iadesini veya bedelinin iadesini isteme hakkını engellemez.

Eşler, kişisel mallarıyla ilgili isteklerini rejim sona ermeden, tasfiye sözkonusu olmadan da ileri sürebilirler. Bu nedenle; davacının ziynet eşyasına yönelik isteğinin esasının incelenip olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde usulden reddedilmesi yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 15-02-2008, 09:30   #10
halikilic

 
Varsayılan

açıklamalar ve yargıtay kararları içn teşekkürler.
av hasan ali kılıç
Old 03-04-2008, 20:43   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/9383

K. 2007/1228
T. 5.2.2007

• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Dava Tarihi İle Boşanma Hükmünün Kesinleştiği Tarih Arasında Bir Yıldan Fazla Zaman Geçtiği Gerekçesiyle Davanın Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilemeyeceği )

• MAL REJİMLERİNE YÖNELİK ALACAKLAR ( Zamanaşımı Başlangıcının Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih Olduğu - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI ( 4721 S. Türk Medeni Kanunu'nda Hüküm Bulunmadığı - Borçlar Kanunu Md. 125 Uyarınca Kural Olarak Alacak Davalarının On Senelik Zamanaşımına Tabi Olduğu )

• ZAMANAŞIMI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi Davası - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )

4721/m. 178, 225, 231
818/m. 125

ÖZET : Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.

Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.

Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından "TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.

Çekişme nedir?;

Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) tabi oldukları ( 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II ) bellidir.

Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın katılma alacağına ( TMK m. 231 ) ilişkin istemini ne zaman gerçekleştirebilir?

Ne sebepten doğmuş olursa olsun "her türlü alacak" kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan ( EREN, s. 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, s. 445 ) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı ( Verjaehrung ) söz konusu olur. ( EREN, s. 1232, OĞUZMAN/ÖZ, s. 442, TEKİNAY, s. 829 )

Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin katılma alacağından ( TMK m. 231 ) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

1 ) ZAMANAŞIMI SÜRESİ

BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez.

Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükmü uygulanır. ( BECKER, s. 138, OĞUZMAN/ÖZ, s. 451 )

Hemen belirtmeliyiz ki dönüştürme davası ( TMK m. 206 ) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse ( TMK m. 203 ) katılma alacağı ( TMK m. 231 ) evlilik sırasında da doğar.

Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

A ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında kural mal rejiminin ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) uygulanması asıl ise de eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 242-243 ), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 244-255 ), mal ortaklığı rejimini ( = TMK. m. 256-281 ) kabul edebilecekleri ( TMK m. 202 ) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler. ( KILIÇOĞLU, s. 76 )

Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, sadece medenî hukuk ilişkilerinde değil Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır. ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 131 )

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "varsa" katılma alacağı yönünden zamanaşımı süresi BK. m. 125 gereği "sözleşmelerden doğan" talep haklarının zamanaşımı süresi olarak doğal olarak "on yıldır". ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, s. 1958 )

B ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi:

- Bir yıllık süre : Mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) ve katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,

- On yıllık süre : Her durumda mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlar.

a ) BİR YILLIK SÜRE Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) "ve" katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren "bir yıldır".

Eksik katılma alacağında da ( TMK m. 241 ) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmadığından ( HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr.29, ZEYTİN, s. 247 ) benzer şekilde katılma alacağında da ( TMK m. 231 ) ) hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmamaktadır. ( Aksi görüşe göre bir yıllık sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, s. 391. )

b ) ON YILLIK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi "her durumda" mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlamak üzere "on yıldır."

2 ) DOĞRUDAN ON YILLIK SÜRE KANUNUN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on yıllık zamanaşımı süresinin benimsenmesi Kanunun sistematiğine de aykırıdır.

a ) BOŞANMA SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK Katılma alacağı ( TMK m. 231 ) boşanma davalarının fer’i niteliğinde değildir.

Ancak TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden "bir yıl geçmekle" zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.

Bir yıllık süre için madde gerekçesinde;

"Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır.Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin ‘yıllar sonra’ maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır." açıklaması vardır.

Boşanma evliliği ( Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 63 ) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin "yıllar sonra" maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi sebeplerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Kanun Koyucunun katılma alacağında ( TMK m. 231 ) farklı düşünmesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu sistematiği ile de bağdaşmaz.

b ) EKSİK KATILMA ALACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE AYKIRILIK Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, "katılma alacağını" karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin "sona ermesinin" üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Eksik katılma alacağı davasında ( TMK m. 241 ) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.

3 ) DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ

Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi "sözleşmesinin" yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" bile kısa süre ( =bir yıl ) olmaksızın/olmadan doğrudan "on yıl" olarak benimsenmesi eşleri "yıllar sonra" karşı karşıya getirmektir.

Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise kanıtlama güçlüğüdür.

Zamanaşımının dayandığı esas;

- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,

- Tarafları ise delilleri ( =makbuz, senet vb. ) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır. ( EREN, s. 1233, OĞUZMAN/ÖZ, s. 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, s. 600, TEKİNAY, s. 830, BGE 90 II 428 )

Ölüm sebebiyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 yıllık evlilikten sonra 10 yıl zamanaşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.

Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;

- mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir "maddî tazminat",

- boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan "manevî tazminat" olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,

- boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafakayı ( =yoksulluk nafakası ) "10 yıl sonra isteyememesi" gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.

Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması adalet duygusunu da asla zedelemez. ( EREN, s. 1233, TEKİNAY, s. 830 )

Değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" açıkladığım sebeplerle katılmıyorum.

Karar Kazancı'dan alınmıştır.
------------------
Old 03-04-2008, 20:43   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/9383

K. 2007/1228
T. 5.2.2007

• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Dava Tarihi İle Boşanma Hükmünün Kesinleştiği Tarih Arasında Bir Yıldan Fazla Zaman Geçtiği Gerekçesiyle Davanın Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilemeyeceği )

• MAL REJİMLERİNE YÖNELİK ALACAKLAR ( Zamanaşımı Başlangıcının Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih Olduğu - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI ( 4721 S. Türk Medeni Kanunu'nda Hüküm Bulunmadığı - Borçlar Kanunu Md. 125 Uyarınca Kural Olarak Alacak Davalarının On Senelik Zamanaşımına Tabi Olduğu )

• ZAMANAŞIMI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi Davası - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )

4721/m. 178, 225, 231
818/m. 125

ÖZET : Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.

Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.

Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından "TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.

Çekişme nedir?;

Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) tabi oldukları ( 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II ) bellidir.

Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın katılma alacağına ( TMK m. 231 ) ilişkin istemini ne zaman gerçekleştirebilir?

Ne sebepten doğmuş olursa olsun "her türlü alacak" kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan ( EREN, s. 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, s. 445 ) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı ( Verjaehrung ) söz konusu olur. ( EREN, s. 1232, OĞUZMAN/ÖZ, s. 442, TEKİNAY, s. 829 )

Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin katılma alacağından ( TMK m. 231 ) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

1 ) ZAMANAŞIMI SÜRESİ

BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez.

Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükmü uygulanır. ( BECKER, s. 138, OĞUZMAN/ÖZ, s. 451 )

Hemen belirtmeliyiz ki dönüştürme davası ( TMK m. 206 ) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse ( TMK m. 203 ) katılma alacağı ( TMK m. 231 ) evlilik sırasında da doğar.

Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

A ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında kural mal rejiminin ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ( = TMK. m. 202 f.I, 218-241 ) uygulanması asıl ise de eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 242-243 ), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ( = TMK. m. 244-255 ), mal ortaklığı rejimini ( = TMK. m. 256-281 ) kabul edebilecekleri ( TMK m. 202 ) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi ( yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi ) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler. ( KILIÇOĞLU, s. 76 )

Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, sadece medenî hukuk ilişkilerinde değil Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır. ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 131 )

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "varsa" katılma alacağı yönünden zamanaşımı süresi BK. m. 125 gereği "sözleşmelerden doğan" talep haklarının zamanaşımı süresi olarak doğal olarak "on yıldır". ( Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, s. 1958 )

B ) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi:

- Bir yıllık süre : Mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) ve katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,

- On yıllık süre : Her durumda mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlar.

a ) BİR YILLIK SÜRE Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi ( TMK. m. 225 ) "ve" katılma alacağının ( TMK m. 231 ) varlığının öğrenilmesinden itibaren "bir yıldır".

Eksik katılma alacağında da ( TMK m. 241 ) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmadığından ( HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr.29, ZEYTİN, s. 247 ) benzer şekilde katılma alacağında da ( TMK m. 231 ) ) hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmamaktadır. ( Aksi görüşe göre bir yıllık sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, s. 391. )

b ) ON YILLIK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı ( TMK m. 231 ) yönünden zamanaşımı süresi "her durumda" mal rejiminin sona ermesinden ( TMK. m. 225 ) başlamak üzere "on yıldır."

2 ) DOĞRUDAN ON YILLIK SÜRE KANUNUN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on yıllık zamanaşımı süresinin benimsenmesi Kanunun sistematiğine de aykırıdır.

a ) BOŞANMA SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK Katılma alacağı ( TMK m. 231 ) boşanma davalarının fer’i niteliğinde değildir.

Ancak TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden "bir yıl geçmekle" zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.

Bir yıllık süre için madde gerekçesinde;

"Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır.Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin ‘yıllar sonra’ maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır." açıklaması vardır.

Boşanma evliliği ( Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 63 ) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin "yıllar sonra" maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi sebeplerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Kanun Koyucunun katılma alacağında ( TMK m. 231 ) farklı düşünmesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu sistematiği ile de bağdaşmaz.

b ) EKSİK KATILMA ALACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE AYKIRILIK Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, "katılma alacağını" karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin "sona ermesinin" üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Eksik katılma alacağı davasında ( TMK m. 241 ) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.

3 ) DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ

Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi "sözleşmesinin" yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" bile kısa süre ( =bir yıl ) olmaksızın/olmadan doğrudan "on yıl" olarak benimsenmesi eşleri "yıllar sonra" karşı karşıya getirmektir.

Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise kanıtlama güçlüğüdür.

Zamanaşımının dayandığı esas;

- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,

- Tarafları ise delilleri ( =makbuz, senet vb. ) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır. ( EREN, s. 1233, OĞUZMAN/ÖZ, s. 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, s. 600, TEKİNAY, s. 830, BGE 90 II 428 )

Ölüm sebebiyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 yıllık evlilikten sonra 10 yıl zamanaşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.

Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;

- mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir "maddî tazminat",

- boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan "manevî tazminat" olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,

- boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafakayı ( =yoksulluk nafakası ) "10 yıl sonra isteyememesi" gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.

Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması adalet duygusunu da asla zedelemez. ( EREN, s. 1233, TEKİNAY, s. 830 )

Değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" açıkladığım sebeplerle katılmıyorum.

Karar Kazancı'dan alınmıştır.
------------------
Old 21-11-2008, 11:01   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T
.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/2698
K. 2006/12452
T. 26.9.2006


DEĞER ARTIŞ PAYI ( Davacıdan Dava Değeri Sorulup Nisbi Harcın Tamamlattırılması İle Bu Hususun Mal Rejiminin Sona Ermesine Bağlı Olması Sebebiyle Değer Artış Alacağına İlişkin Davanın Tefrik Edilerek Boşanma Davasının Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• NİSBİ HARCIN TAMAMLATTIRILMASI ( Bu Hususun Mal Rejiminin Sona Ermesine Bağlı Olması Sebebiyle Değer Artış Alacağına İlişkin Davanın Tefrik Edilerek Boşanma Davasının Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• BOŞANMA ( Davacıdan Dava Değeri Sorulup Nisbi Harcın Tamamlattırılması İle Bu Hususun Mal Rejiminin Sona Ermesine Bağlı Olması Sebebiyle Değer Artış Alacağına İlişkin Davanın Tefrik Edilerek Boşanma Davasının Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

492/m.30,31,32
4721/m.225

ÖZET : Davacı kadının değer artış payına yönelik davasında başvurma harcı yatırılmıştır. Davacıdan dava değeri sorulup nisbi harcın tamamlattırılması ile, bu hususun mal rejiminin sona ermesine bağlı olması sebebiyle değer artış alacağına ilişkin davanın tefrik edilerek boşanma davasının sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden N.K ile vekili Av. N.G. ve karşı taraf İ.K.vekili Av. A.B.geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının davacı eşini istemediğini söylediği, çocuğunun hastalığı ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md. 166/1 )karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

2- Davacı kadının değer artış payına yönelik davasında başvurma harcı yatırılmıştır. Davacıdan dava değeri sorulup nisbi harcın tamamlattırılması ile ( Harçlar K. mad. 30-32 ), bu hususun mal rejiminin sona ermesine bağlı olması sebebiyle değer artış alacağına ilişkin davanın tefrik edilerek boşanma davasının sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( TMK.mad.225 )

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. ve 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 450 YTL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 21-11-2008, 11:05   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/13383
K. 2006/14624
T. 31.10.2006

• BOŞANMA ( Katılma Alacağının İstenebilmesi İçin Eşler Arasındaki Geçerli Bulunan Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi Gerektiği )

• KATILMA ALACAĞI ( İstenebilmesi İçin Eşler Arasındaki Geçerli Bulunan Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi Gerektiği - Boşanma )

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( Boşanma Davasının Açıldığı Tarihten İtibaren Sona Ereceğinden Katılma Alacağı İstemi Konusunda İnceleme Yaparak Sonucu Uyarınca Bir Karar Vermek Gerektiği )

4721/m.166/1,218,225,231,241

ÖZET : Davacı kadının dava dilekçesinde boşanma isteminin yanı sıra katılma alacağı isteminin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

Katılma alacağının istenebilmesi için eşler arasındaki geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi gerekmektedir. Mahkemece yapılacak iş, katılma alacağı davasını tefrik etmek, tefrik edilen katılma alacağı davasında boşanma davasının sonuçlanmasını beklemek, boşanma kararı verildiği takdirde eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren sona ereceğinden katılma alacağı istemi konusunda inceleme yaparak sonucu uyarınca bir karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı kadının dava dilekçesinde boşanma ( TMK. md. 166/1 )isteminin yanı sıra katılma alacağı ( TMK. md. 231 )isteminin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

Katılma alacağının istenebilmesi için eşler arasındaki geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejiminin ( TMK. md. 218 - 241 )sona ermesi ( TMK. md. 225 )gerekmektedir.

Dava dilekçesinde boşanma isteminde de bulunulduğu gözetildiğinde mahkemece yapılacak iş, katılma alacağı davasını tefrik etmek, tefrik edilen katılma alacağı davasında boşanma davasının sonuçlanmasını beklemek, boşanma kararı verildiği takdirde eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren ( TMK.md. 225/2 )sona ereceğinden katılma alacağı istemi konusunda inceleme yaparak sonucu uyarınca bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde katılma alacağı isteminin esası hakkında karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2.bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, hükmün temyize konu diğer bölümlerinin 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 21-11-2008, 11:38   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/7011
K. 2007/111
T. 22.1.2007
• KATILMA PAYI ALACAĞI ( Davalının %75 Ltd. Şti. Hissesinin Kurulma Tarihi İtibarıyla Değerinin Kişisel Malı Olduğu - Katılma Alacağı Hesabından Çıkartılıp 1.1.2002'den Sonraki Sürüm Değerinin Edinilmiş Mal Olarak Dikkate Alınması Gereği )

• EDİNİLMİŞ MAL ( Katılma Payı Alacağı/Davalının %75 Ltd. Şti. Hissesinin Kurulma Tarihi İtibarıyla Değerinin Kişisel Malı Olduğu - Katılma Alacağı Hesabından Çıkartılıp 1.1.2002'den Sonraki Sürüm Değerinin Edinilmiş Mal Olarak Dikkate Alınması Gereği )

DEĞER ARTIŞ PAYI ( Otomobilin Elden Çıkartılmış Bulunması Nedeniyle Hakimin Diğer Eşe Ödenecek Alacağı Hakkaniyete Uygun Olarak Belirleyeceği )

4721/m. 220/2, 227/2, 236

ÖZET : Davacı, dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı dava konusu mallara yaptığı katkının yanı sıra katılma alacağını da istemiştir. Mahkemece; davalı adına %75'i kayıtlı bulunan limited şirketin kurulma tarihi itibarıyla değerinin davalının "kişisel malı" olup "katılma alacağı" hesabından bunun çıkartılıp, 1.1.2002 tarihinden sonraki sürüm değerinin "edinilmiş mal" olarak dikkate alınması, otomobilin elden çıkartılmış bulunması nedeniyle değer artış payı hesabında Türk Medeni Kanunu madde 227/2 hükmünün gözetilmesi gerekirken; bunlar yapılmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 26.12.2006 günü temyiz eden Mustafa Karahallı vekili Av. Ergin Özaçmak ve karşı taraf vekili Av. Muzaffer Akyol geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı Fatma, davalı eşi adına ticaret sicilinde %75 hissesi kayıtlı bulunan limited şirketin ve 35 .... 87 plakalı otomobilin yarı paylarının edinilmesinde kendisinin de katkısı bulunduğunu ileri sürerek; katkısı ve yeni yasadaki mal rejimi uyarınca 1/2 bedelini istemiş, yerel mahkemenin kısmen kabul kararı davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Dosyadaki kanıtlara göre; tarafların 11.04.1984 tarihinde evlenip 26.04.2005 tarihinde boşandıkları, davalının %75'inde pay sahibi bulunduğu şirketin 24.04.2000 tarihinde kurulduğu, otomobilin 1.2.2002 tarihinde satış nedeniyle davalı adına trafikte tescil edilmişken 4.3.2005 tarihinde üçüncü şahsa devredildiği, temyize konu davanın ise 22.12.2004 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu şirketin davalı adına kayıtlı bulunan %75 hissenin boşanma tarihindeki "sürüm değeri" ile otomobilin en son satış tarihindeki kasko değeri esas alınmıştır.

Tarafların daha önce "mal ayrılığı rejimine" tabi iken 1.1.2002 tarihinden itibaren "Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine" ( TMK. md. 218-241 ) tabi oldukları ve bu rejiminde boşanma davasının açıldığı 26.02.2004 tarihinde sona erdiği, boşanmaya dair kararın 26.04.2005 tarihinde kesinleşmesiyle de; "Değer Artış Payı" ( TMK. md. 227 ) ve "Katılma Alacağı" ( TMK. md. 236 ) davasının esasının incelenebilme koşulunun gerçekleştiği yönleri sabittir.

Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. ( TMK. md. 219/1 ) Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kanuna göre kişisel malıdır. ( TMK. md. 220/2 ) Değer artış payı ve katılma alacağı hesabında "tasfiye tarihi" değerleri esas alınır. ( TMK. md. 227, 235 ) Tasfiye tarihi ise boşanma ve mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya değer artış payına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihidir. Değer artış payı davasına konu olan mal, daha önce elden çıkartılmışsa hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. ( TMK. md.227/2 )

Davacı, dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı dava konusu mallara yaptığı katkının yanı sıra katılma alacağını da istemiştir. Mahkemece; davalı adına %75'i kayıtlı bulunan limited şirketin kurulma tarihi itibarıyla değerinin davalının "kişisel malı" olup "katılma alacağı" hesabından bunun çıkartılıp, 1.1.2002 tarihinden sonraki sürüm değerinin "edinilmiş mal" olarak dikkate alınması, otomobilin elden çıkartılmış bulunması nedeniyle değer artış payı hesabında Türk Medeni Kanunu madde 227/2 hükmünün gözetilmesi gerekirken; bunlar yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir edilen 500 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 21-11-2008, 11:41   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/6845
K. 2006/14701
T. 1.11.2006


KATKI İDDİASI ( 4721 S.K.'nun Yürürlüğünden Önce Alınan Mesken - Davacının Ev Hanımı Olduğu Katkıyı İspatlayamadığı/Meskenin Davalı Kocanın Kişisel Malı Olduğu )

EDİNİLMİŞ MAL ( Emekli İkramiyesi ve Bununla Alınan Aracın Bu Nitelikte Olduğu - Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarihte Bundan Sonraki Döneme Ait İradın Peşin Sermayeye Çevrilmiş Değerinin Hesaplanması Tasfiye Hesabının Bu Esaslarla Değerlendirilmesi Gerektiği )

• MAL REJİMİNİN SONA ERMESİ ( Emekli İkramiyesi ve Bununla Alınan Aracın Edinilmiş Mal Niteliğinde Kabulü/Bundan Sonraki Döneme Ait İradın Peşin Sermayeye Çevrilmiş Değerinin Hesaplanması - Tasfiye Hesabının Bu Esaslarla Değerlendirilmesi Gerektiği )

EMEKLİ İKRAMİYESİ VE BUNULA ALINAN ARAÇ ( Edinilmiş Mal Niteliğinde Bulunduğu - Tasfiye Hesabının Buna Göre Değerlendirilmesi Gerektiği )

4721/m. 202, 225, 228/2

ÖZET : 1- Dava konusu mesken 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden önce alınmıştır. Kadının ev hanımı olduğu, katkısı olduğu hakkındaki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu mesken davalının kişisel malıdır.

2- Alınan emekli ikramiyesi edinilmiş mallardandır. Dava konusu araçta edinilmiş malla ( emekli ikramiyesi ile ) alınmıştır. Mahkemece; kocaya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte ( boşanmanın dava tarihinde TMK. 225.md. ) bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesaplanması, aracın ise edinilmiş mallardan kabul edilmesi, tasfiye hesabının bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi, gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınması ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dava konusu 1243 ada 2 parseldeki 25 nolu mesken 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden önce 24.11.2000 tarihinde alınmıştır. Kadının ev hanımı olduğu, katkısı olduğu hakkındaki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu mesken davalının kişisel malı olup, bu dönemde 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin 186-190 maddelerinde ifadesini bulan mal ayrılığı hükümleri geçerlidir.

Bu konudaki talebin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

2- Araç hakkındaki talebe gelince;

1.1.2002 tarihinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmiş, edinilmiş mallara katılma rejimi, yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. ( TMK. 202.md. )

Yasal mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte ( 7.5.2004 ) sona ermiştir. ( TMK.225/son )

Davalı koca 29.1.2003 tarihinde emekli olmuş, Oyak ve Emekli Sandığı tarafından kendisine toplu ödeme yapılmıştır. Davaya konu 34 ... 46 plakalı araç ise, davalı koca tarafından 15.5.2003 tarihinde alınmış ve 28.5.2003 tarihinde koca adına tescil edilmiştir.

Kocanın aracın emekli ikramiyesi ile alındığı hakkındaki savunmasının aksi de kanıtlanmamıştır.

Alınan emekli ikramiyesi edinilmiş mallardandır. Dava konusu araçta edinilmiş malla ( emekli ikramiyesi ile ) alınmıştır. Mahkemece; kocaya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte ( boşanmanın dava tarihinde TMK. 225.md. ) bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesaplanması, aracın ise edinilmiş mallardan kabul edilmesi, tasfiye hesabının bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi, gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınması ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. ( TMK.m.228/2 ) Bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Hükmün 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamına göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 04-02-2009, 01:37   #17
echokosmos

 
Varsayılan

sayın meslekteşım form yöneticisi av. habibe YLMAZ KAYAR hanımefendiye bu yargıtay kararlarını emek harcıyarak yayınlaması ve öz veride bulunmasından dolayı şahsım adına kendisine tşk.ederim ..çok yararlandım..saygılar
Old 09-02-2009, 14:27   #18
BaharB

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2007/10436
KARAR NO:2008/8191

YARGITAY İLAMI


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
l-Davalının katılma yolu ile temyizinin harcı ve kaydı bulunmadığından incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacı kadının temyizinin incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bent kapsamı dışına kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Davalı adına kayıtlı olan ticarethane, taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde alınmış olup, bu ticari işletme edinilmiş mallara katılma rejiminde davalının kişisel malıdır. Bu işletmenin 1.1.2002'den sonraki geliri ise edinilmiş maldır. (TMK.219/3)(*) Boşanma davası 7.6.2004 tarihinde açılmış olup, boşanma ile sonuçlanmıştır. O halde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği 7.6.2004 tarihleri arasındaki davalıya ait ticarethanenin gelirinin gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tesbiti ve taraflar arasında Türk Medeni Kanununun 221. maddesi gereğince yapılmış olan bir sözleşme olup olmadığı da araştırılıp sonucu uyarınca bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 2/b bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 2/a bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, davalı kocanın temyizinin 1. bentte gösterilen nedenlerle incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.06.2008 (pzt.)


Kaynak: Mahkeme dosyası.
(*)TMK.219/4 denilmek istenmiştir.
Old 13-02-2009, 10:47   #19
BaharB

 
Varsayılan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararı

.....
Temyiz incelemesi İkinci Hukuk Dairesi tarafından yapılmakta olan, eşler arasındaki, gerek 743 sayılı Türk Kanunu Medenisindeki gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunundaki mal rejimlerinden kaynaklanan (TMK.m.202-281) davaların temyiz incelemesinin 02.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere Sekizinci Hukuk Dairesince yapılmasına,
....
Yukarıda belirtilen iş bölümünden kaynaklanan görev değişikliklerine dair inceleme yükümlülüklerinin 02.02.2009 tarihinde Yargıtay'a gelen işler bakımından yerine getirilmesine,
Dairelerce bir dava dosyasının incelenerek eksiklik saptanması halinde, bu eksikliklerin tamamlanması için mahalline geri gönderilmiş olmasının, geri çevirme sonrasında o dosyanın, bu kararla görevlendirilen dairesine gönderilmesine engel teşkil etmemesine,
....
http://www.ankarabarosu.org.tr/uploads/tbb2009-15.pdf
Old 14-02-2009, 14:29   #20
avmurat

 
Varsayılan

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin bu konudaki içtihatları yeni yeni oturmaya başlamışken bu konunun hiç ilgisi bulunmayan 8.H.D'ne verilmesini anlamak çok zor ve üzücü.2.Hukuk Dairesi, bu yasanın hazırlanmasında bile katkı sağlamıştır. Bu denli konunun içindedir.Üstelik bu konu karmaşık ve detaylıdır.Bu güne kadar bu konularda hiç temyiz incelemesi yapmamış bir dairenin konuya ne kadar hakim olacağından şüpheliyim.Üstelik de her iki dairenin işbölümleri değerlendirildiğinde konuya bakış açılarının aynı olamayacağını düşünüyorum. 2.H.D aile hukuku ağırlıklı dosyalara bakmaktayken 8.H.D.mülkiyet ve gayrimenkul hukukuna ilişkin dosyalara bakmaktadır.Sanırım içtihatlar yeniden şekillenecek.
Old 10-03-2009, 21:14   #21
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Çalışmayan Kadın/değer artış payı / tasfiye payı

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/2-432
Karar: 2008/444
Karar Tarihi: 18.06.2008

ÖZET: Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz.

(4721 S. K. m. 170, 186, 189, 220, 225, 227, 229, 230, 236, 239) (743 S. K. m. 152, 153)

Dava: Taraflar arasındaki <boşanma ve katılma alacağı> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tazminat talebinin reddine dair verilen 5.10.2004 gün 2003/253 E., 2004/1356 K. sayılı karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.5.2005 gün 5977-8233 K. sayılı ilamı ile boşanma yönünden onanmış tazminat yönünden bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen 6.3.2007 gün ve 2005/876 E., 2007/221 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 4.6.2007 gün ve 8774-9394 sayılı ilamı ile;

(...Taraflar 27.04.1989'da evlenmişler, boşanma davası 18.04.2003 tarihinde açılmış boşanma yönünde oluşan hüküm 06.07.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Keçiören'deki ev 11.04.1995'te, otomobil ise 19.08.1997 tarihinde alınmıştır.

Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz. O halde, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Birleşen davalar, boşanma ve katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Davacı-K.Davalı Fatma Ataş vekili, tarafların boşanmalarına, nafakaya, manevi tazminata, ev ve arabanın alımına yapılan katkı nedeniyle maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme, tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin babalarına verilmesine, Fatma Ataş'ın tüm taleplerinin reddine karar vermiş, Fatma Ataş'ın temyizi üzerine Özel Daire boşanma, nafaka ve manevi tazminata ilişkin hükmü onamış ancak tazminat istemi araç ve eve katkıya ilişkin olup bu istek boşanmanın eki olmadığından nisbi harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunamayacağı nedeniyle hükmü bozmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu mahkemece katkı alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş, Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkeme kararında direnmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık kadının ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olmasının Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken, taraflar; evlenme mukavelesiyle kanunda muayyen diğer usullerden birini, kabul etmediklerine göre, aralarında yasal rejim olan mal ayrılığı geçerlidir. (TKM. m.170) Taşınmaz ve araç, taraflar arasında bu rejim geçerli iken edinilmiştir.

Mal ayrılığında; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir. (TKM. m.186/1) Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir. (TKM. m.189)

743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi gereğince evin intihabı, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi kocaya aittir. 153 üncü madde gereğince de eve kadın bakar. Başka bir ifade ile, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisine göre; kadının eve bakması ve ev işlerini yapması yasal ödevidir. 743 sayılı yasada, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eş katkı yapmış ise, sağladığı bu katkı karşılığını isteyebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, Yargıtay kararları ile; katkıyı sağlayan eşin, diğerinden katkısı karşılığı genel hükümlere göre bir tazminat talep edebileceği kabul edilmiştir. Şayet, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Başka bir ifade ile kadının, ev işlerini yapması ve çocuklara bakmış olması, diğer eşin edindiği mala katkı sayılamaz. Sonuç olarak; 1.1.2002 tarihinden önce, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, kadın veya kocanın diğerinden katkı payı karşılığı bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle bir katkısının olması gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 227. maddesinde getirdiği düzenleme ile, bundan önceki yasadaki boşluğu doldurmuştur. Evvelce Yargıtay kararlarıyla doldurulan boşluk, açık hüküm konularak yasal hale getirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 227'nci maddesi gereğince; <eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında, bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşma ile değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.> Kuşkusuz, sözü edilen hüküm gereği değer artışı nedeniyle alacak talep edebilmek için de, talepte bulunan eşin, diğer eşe ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir katkı sağlamış olması gerekir. Çalışmayan ve herhangi bir kazancı ve geliri bulunmayan kadının, ev işlerinde harcadığı emeği, bu maddeye göre yine katkı sayılmaz ve kadın bu emeğine dayanarak yine değer artışı için alacak talep edemez.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, evi dışında çalışmayan ve herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan kadının, ev işlerinde sarfettiği emeğini, yasal rejim olan <edinilmiş mallara katılma rejiminde> diğer eşin bu mal rejiminin devamı süresince edinilen malları üzerinde, <katılma alacağı> hakkı (TMK. m. 236 ve 239) tanımak suretiyle yasal karşılığa bağlamıştır. Yasanın 236'ncı maddesinde yer alan hüküm gereği; <her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.> 231 inci madde <artık değerin> ne olduğunu ve nasıl bulunacağını göstermiştir. <Artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.> (m. 231) Katılma alacağının hesabında <eklenecek değerler> yasanın 229'ncu maddesinde, denkleştirmeden elde edilen miktarlar da Yasanın 230'ncu maddesinde gösterilmiştir.

Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime (edinilmiş mallara katılma) kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. (TMK. m. 220/2) Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz. Taraflar arasındaki 1.1.2002 tarihinden itibaren başlamış olan edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı 18.4.2003 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2) Kocanın kişisel mallarının, yeni rejim döneminde geliri varsa (kişisel malların geliri edinilmiş maldır) kadın ancak, bu edinilmiş mal üzerindeki varsa <katılma alacağını> (TMK. m. 236 ve 239) isteyebilecektir. Davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek katılma alacağının tahsiline ilişkin bir davası ise bulunmamaktadır.

Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene iadesine, 18.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 14-03-2009, 12:28   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/18422
K. 2008/15343
T. 18.11.2008

• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ( Evin “Dava Tarihine” Göre Tespit Edilecek Sürüm Değeri ( Rayiç Değer ) İle Davacının “Katkı Oranı” Çarpılmak Suretiyle Hükmedilecek “Katkı Payı Alacağının” Bulunması Gerektiği )

• EVİN DEĞERİ ( Mal Rejiminin Tasfiyesi - Evin “Dava Tarihine” Göre Tespit Edilecek Sürüm Değeri ( Rayiç Değer ) İle Davacının “Katkı Oranı” Çarpılmak Suretiyle Hükmedilecek “Katkı Payı Alacağının” Bulunması Gerektiği )

• KATKI PAYI ALACAĞI ( Mal Rejiminin Tasfiyesi - Evin “Dava Tarihine” Göre Tespit Edilecek Sürüm Değeri ( Rayiç Değer ) İle Davacının “Katkı Oranı” Çarpılmak Suretiyle Hükmedilecek “Katkı Payı Alacağının” Bulunması Gerektiği )

4721/m.152

ÖZET : Dava konusu ev yeni Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce edinildiğinden; yapılacak bilirkişi incelemesiyle önce evin alımındaki tarafların “katkı oranları” 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi 152. madde hükmü de dikkate alınmak suretiyle belirlenmeli, daha sonra ise evin “dava tarihine” göre tespit edilecek sürüm değeri ( rayiç değer ) ile davacının “katkı oranı” çarpılmak suretiyle hükmedilecek “katkı payı alacağı” bulunmalıdır. Açıklanan bu yönler gözetilmeden eksik araştırmayla “tasfiye tarihi” değerine göre karar verilmesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün katkı payı alacağı, faiz ve bu alacağa yönelik vekalet ücreti yönünden eşya iadesi davası yönünden ise hükmedilen bedele ilişkin olarak temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı tebligata rağmen gelmedi. Temyiz eden karşı taraf davacı-davalı S.K.vekili Av. A.İ. geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1 ) Davalı-davacı İ.’ın davası; kendisine ait olduğunu iddia ettiği ev eşyalarının aynen iadesi, bu mümkün olmazsa bedellerin ödenmesine yönelik olduğu halde; istek dışına çıkılarak ve “ortaklığın giderilmesi” sonucunu doğuracak şekilde yarı bedelleri toplamına hükmedilmesi doğru değildir. Ancak kararın bu kısmı temyiz edilmediğinden; bozma sebebi sayılmayarak yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.

2 )Temyiz itirazları yönünden kararın incelenmesine gelince;

a ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle eşya iadesine yönelik karşı davanın değerinin davalı S.’in temyizinde ileri sürdüğü gibi 40.000 YTL değil, 12.370,50 YTL olduğunun ve vekalet ücretinin de kabul ve red oranlarına göre bu değer üzerinden hesaplanacağının anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı S.’in bu kısma yönelik temyiz itirazları yersizdir.

b ) Tarafların 1993 yılında evlenip 17.7.2003 tarihinde açılan boşanma davası sonucu 18.5.2006 tarihinde boşandıkları, “katkı payı alacağı” davasına konu evin, davalı-karşı davacı İ. tarafından evlilik birliği içinde, önceki 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlükte bulunduğu dönemde 26.1.1999 tarihinde üçüncü kişiden satın alınarak adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı İ.’ın evliliğin devamı ve dava konusu evin alınması sırasında sigortalı olarak bir şirkette çalıştığı, davacı-karşı davalı S.’in ise terzilik yaptığı dosyadaki maaş bordroları, tanık beyanları ve diğer delillerle gerçekleşmiştir. Dava konusu ev yeni Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden önce edinildiğinden; yapılacak bilirkişi incelemesiyle önce evin alımındaki tarafların “katkı oranları” 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi 152. madde hükmü de dikkate alınmak suretiyle belirlenmeli, daha sonra ise evin “dava tarihine” göre tespit edilecek sürüm değeri ( rayiç değer ) ile davacı S.’in “katkı oranı” çarpılmak suretiyle hükmedilecek “katkı payı alacağı” bulunmalıdır. Açıklanan bu yönler gözetilmeden eksik araştırmayla “tasfiye tarihi” değerine göre karar verilmesi doğru değildir.

c ) Davalı-karşı davacı İ.’ın ev eşyalarına yönelik davasında; dava konusu eşyaların “dava tarihindeki değerleri “ üzerinden hüküm kurulması gerekirken yanlış değerlendirme sonucu “tasfiye tarihi” değerlerinin esas alınması usul ve yasaya aykırıdır.

d ) Kabule göre; davacı-karşı davalı S.’in “katkı payı alacağına” yönelik faiz isteği hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda 2. maddenin ( b ) ve ( c ) bentlerinde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, vekalet ücretine yönelik temyizin 2/a bendinde açıklanan nedenle reddi ile hükmün bu bölümünün ONANMASINA, bozma sebeplerine göre tarafların katkı oranlarına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 14-03-2009, 14:52   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/15136
K. 2008/14789
T. 10.11.2008

• KATILIM ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI ( Akti İlişkiden Doğan Alacak ve Akte Aykırı Hareketler Nedeniyle Tazminat İstekleri de Kanunda Başka Surette Bir Hüküm Mevcut Olmadığına Göre 10 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olduğu )

• AKTİ İLİŞKİDEN DOĞAN ALACAK VE AKTE AYKIRI HAREKETLER ( Nedeniyle Tazminat İstekleri de Kanunda Başka Surette Bir Hüküm Mevcut Olmadığına Göre 10 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olduğu )

• KARI KOCADAN BİRİNİN DİĞERİ ZİMMETİNDE OLAN ALACAKLARI ( Nikah Devam Ettiği Müddetçe Zamanaşımı İşlemediği - Katılım Alacağı )

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Akti İlişkiden Doğan Alacak ve Akte Aykırı Hareketler Nedeniyle Tazminat İstekleri de Kanunda Başka Surette Bir Hüküm Mevcut Olmadığına Göre 10 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olduğu )

4721/m.170
818/m..125
ÖZET : Davacı, evlilik birliği içinde davalıya ait ev ve aracın edinilmesine kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek temin etmek amacıyla katkıda bulunduğu, boşanma sonucu ev ve aracın davalıda kaldığını ileri sürdüğüne, bu nedenle katkısı karşılığı tazminat talep ettiğine göre tazminat isteği evlilik birliğinin devamı sırasında eşler arasında birlikte mal edinme konusunda akti bir ilişki kurulmuş olduğuna dayalıdır. eşlerin aralarında mal ayrılığı rejiminin geçerli olması açıklanan nitelikte akti ilişki kurmalarına engel değildir. Akti ilişkiden doğan alacak ve akte aykırı hareketler nedeniyle tazminat istekleri de kanunda başka surette bir hüküm mevcut olmadığına göre BK.125 maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında zamanaşımı işlemez.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonucunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Taraflar 7.3.1984 tarihinde evlenmişler 14.3.2002 tarihinde boşanma davası sonucu boşanmalarına karar verilmiştir. Karar 21.3.2003 tarihinde kesinleşmiştir.

Eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( TMK 170 ) bu tarihten geçerli olmak üzere de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tartışmasızdır.

Dava, evlilik birliği içinde taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde edinilen davalıya ait evin ve aracın alımına sağlanan katkı sebebiyle tazminat isteğine ilişkin olup 27.6.2007 tarihinde açılmıştır.

Mahkemece dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.

Davacı, evlilik birliği içinde davalıya ait ev ve aracın edinilmesine kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek temin etmek amacıyla katkıda bulunduğu,boşanma sonucu ev ve aracın davalıda kaldığını ileri sürdüğüne, bu nedenle katkısı karşılığı tazminat talep ettiğine göre tazminat isteği evlilik birliğinin devamı sırasında eşler arasında birlikte mal edinme konusunda akti bir ilişki kurulmuş olduğuna dayalıdır. eşlerin aralarında mal ayrılığı rejiminin geçerli olması açıklanan nitelikte akti ilişki kurmalarına engel değildir. Akti ilişkiden doğan alacak ve akte aykırı hareketler nedeniyle tazminat istekleri de kanunda başka surette bir hüküm mevcut olmadığına göre BK.125 maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında zamanaşımı işlemez.

O halde işin esasının incelenmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, 10.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 12:58   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/18781
K. 2008/15860
T. 25.11.2008

• KATKI PAYI ( Birleştirilen Dava İse Aynı Davacı Tarafından Aynı Taşınmaz Hakkında Aynı İddiaya Dayanılarak “Ek Dava” Şeklinde Olduğu - Hangi Davanın Ne Kadarlık Bölümünün Hangi Tarihten Geçerli Faiziyle Kabul Edildiğinin Gösterilmesi Gerektiği )

• ASIL VE EK DAVA ( Katkı Payı - Aynı Davacı Tarafından Aynı Taşınmaz Hakkında Aynı İddiaya Dayanılarak Açıldığı - Hangi Davanın Ne Kadarlık Bölümünün Hangi Tarihten Geçerli Faiziyle Kabul Edildiğinin Gösterilmesi Gerektiği )

• İNFAZDA TEREDDÜT ( Asıl ve Ek Davanın Aynı Davacı Tarafından Aynı Taşınmaz Hakkında Aynı İddiaya Dayanılarak Açıldığı - Hangi Davanın Ne Kadarlık Bölümünün Hangi Tarihten Geçerli Faiziyle Kabul Edildiğinin Gösterilmemesi )

1086/m.388
743/m.152

ÖZET : Asıl dava “katkı payı” iddiasına dayalı tazminat istemiyle, birleştirilen dava ise aynı davacı tarafından aynı taşınmaz hakkında aynı iddiaya dayanılarak “ek dava” şeklinde açılmıştır. Dava tarihleri farklı olan iki ayrı dava bulunmaktadır. Hangi davanın ne kadarlık bölümünün hangi tarihten geçerli faiziyle kabul edildiği gösterilmeden infazda duraksama yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden davalı vekili Av. Yıldıran Tunç geldi.Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tanığı Şaban Öztürk’ün 27.07.2005 tarihinde Orhaneli Asliye Hukuk Mahkemesinde talimatla dinlenmiş bulunmasına, davacının konfeksiyon atölyesinde çalışması, bozdurulan ziynet eşyalarıyla 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 152. madde hükmü gözetilerek katkı oranının bulunduğunun anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Asıl dava 12.02.2004 tarihinde “katkı payı” iddiasına dayalı 10.000 YTL. tazminat istemiyle, birleştirilen dava ( 2004/485 esas sayılı ) ise aynı davacı tarafından aynı taşınmaz hakkında aynı iddiaya dayanılarak 12.11.2004 tarihinde “ek dava” şeklinde açılmış; mahkemece: “ davanın kısmen kabulüne, 34.770,60 YTL nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınmasına” şeklinde hüküm kurulmuştur. Dava tarihleri farklı olan iki ayrı dava bulunmaktadır. Hangi davanın ne kadarlık bölümünün hangi tarihten geçerli faiziyle kabul edildiği gösterilmeden yazılı olduğu şekilde infazda duraksama yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyize konu diğer yönlerin l. bentte açıklanan sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 550.00 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 20-06-2009, 08:52   #25
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi-Tasfiye

·
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/10436
K. 2008/8191
T. 9.6.2008
• BOŞANMA ( 1.1.2002 Tarihinden Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Erdiği 7.6.2004 Tarihleri Arasındaki Davalıya Ait Ticarethanenin Gelirinin Gerektiğinde Bu Konuda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )

• EDİNİLMİŞ MALLARIN KAPSAMI ( 1.1.2002 Tarihinden Rejimin Sona Erdiği 7.6.2004 Tarihleri Arasındaki Davalıya Ait Ticarethanenin Gelirinin Gerektiğinde Bu Konuda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )

• KİŞİSEL MALLAR ( 1.1.2002 Tarihinden Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Erdiği 7.6.2004 Tarihleri Arasındaki Davalıya Ait Ticarethanenin Gelirinin Gerektiğinde Bu Konuda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )

4721/m.219, 221

ÖZET : Boşanma davası 7.6.2004 tarihinde açılmış olup, boşanma ile sonuçlanmıştır. O halde, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği 7.6.2004 tarihleri arasındaki davalıya ait ticarethanenin gelirinin gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tesbiti ve taraflar arasında yapılmış olan bir sözleşme olup olmadığı da araştırılıp sonucu uyarınca bir karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Davalının katılma yolu ile temyizinin harcı ve kaydı bulunmadığından incelenmesine yer olmadığına,

2-Davacı kadının temyizinin incelenmesine gelince;

a- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bent kapsamı dışına kalan temyiz itirazları yersizdir.

b- Davalı adına kayıtlı olan ticarethane, taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde alınmış olup, bu ticari işletme edinilmiş mallara katılma rejiminde davalının kişisel malıdır. Bu işletmenin 1.1.2002′den sonraki geliri ise edinilmiş maldır. ( TMK.219/3 ) Boşanma davası 7.6.2004 tarihinde açılmış olup, boşanma ile sonuçlanmıştır. O halde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği 7.6.2004 tarihleri arasındaki davalıya ait ticarethanenin gelirinin gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tesbiti ve taraflar arasında Türk Medeni Kanununun 221. maddesi gereğince yapılmış olan bir sözleşme olup olmadığı da araştırılıp sonucu uyarınca bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2/b bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 2/a bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, davalı kocanın temyizinin 1. bentte gösterilen nedenlerle incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 20-06-2009, 09:01   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kişisel Malların İadesi

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/16345
K. 2008/16155
T. 27.11.2008

• KİŞİSEL MALLARIN GERİ ALINMASI ( Kişisel Malların Bu Nitelikte Olduklarının Kanıtlanması Koşulu İle Geri İstenebilmesi İçin Mal Rejiminin Sona Ermiş Olmasının Gerekmediği )

• MAL REJİMİ ( Kişisel Malların Geri Alınması İstemi - Kişisel Malların Bu Nitelikte Olduklarının Kanıtlanması Koşulu İle Geri İstenebilmesi İçin Mal Rejiminin Sona Ermiş Olmasının Gerekmediği )

• İSPAT / KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ ( Kişisel Malların Geri Alınması İstemi - Kişisel Malların Bu Nitelikte Olduklarının Kanıtlanması Koşulu İle Geri İstenebilmesi İçin Mal Rejiminin Sona Ermiş Olmasının Gerekmediği )
4721/m.220/1-2

ÖZET : Dava, kişisel malların geri alınmasına ilişkindir. Kişisel malların, bu nitelikte oldukları kanıtlanması koşulu ile geri istenebilmesi için mal rejiminin sona ermiş olması gerekmez. Tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilip bu istekler hakkında olumlu olumsuz bir karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı davalı kocanın tüm; davalar davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalı karşı davacı kadın, evliliğin başlangıcında kocasının evine götürdüğü çeyiz eşyalarının iadesini talep etmiştir. İstek kişisel malların ( TMK. md. 220/1-2 ) geri alınmasına ilişkindir. Kişisel malların, bu nitelikte oldukları kanıtlanması koşulu ile geri istene bilmesi için mal rejiminin sona ermiş olması gerekmez. Tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilip bu istekler hakkında olumlu olumsuz bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalı karşılık davacı kadın yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, bozma nedenine göre davacı davalı kocanın vekalet ücretine yönelik temyizinin incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı harcın O.’a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran E.’ya geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 13-07-2009, 17:09   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Taşınmazın Edinilme Tarihindeki Kocanın İaşe Yükümlülüğü

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/19321
K. 2008/17090
T. 16.12.2008

KATKI PAYI ALACAĞI ( Ödemenin Ne Kadarlık Bölümünün Evlilik Birliği İçinde Yapıldığının Tespiti ve Yapılan Ödemelere Taşınmazın Edinilme Tarihindeki Kocanın İaşe Yükümlülüğü de Gözetilerek Bilirkişiden Yeniden Rapor Alınması Gerektiği )

EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÖDEME ( Ne Kadarlık Bölümünün Yapıldığının Tespiti ve Yapılan Ödemelere Taşınmazın Edinilme Tarihindeki Kocanın İaşe Yükümlülüğü de Gözetilerek Bilirkişiden Yeniden Rapor Alınması Gerektiği )

KOCANIN İAŞE YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Katkı Payı Alacağı - Ödemenin Ne Kadarlık Bölümünün Evlilik Birliği İçinde Yapıldığının Tespiti ve Yapılan Ödemelere Taşınmazın Edinilme Tarihindeki Kocanın İaşe Yükümlülüğü de Gözetilerek Bilirkişiden Yeniden Rapor Alınması Gerektiği )

743/m.152
4722/m.10/1

ÖZET : Katkıya dayanan alacak davasına konu olan taşınmazın, tarafların evlenmelerinden önce ipotekli konut kredisi kullanılarak davalı tarafından satın alındığı, konuta ilişkin kredi borcunun ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalının bankaya olan kredi borçlarının ödenmesine katkıda bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, bankadan alınan bu kredi ilgili sözleşme örneği ve geri ödemelere ilişkin ödeme kayıtları getirtilerek, ödemenin ne kadarlık bölümünün evlilik birliği içinde yapıldığının tespiti ve yapılan ödemelere, taşınmazın edinilme tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 152. maddesinde yer alan kocanın iaşe yükümlülüğü de gözetilerek davacının geliri ile sağlayabileceği katkı miktarı yönünden bilirkişiden yeniden rapor alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden davacı vekili Av. Sema Pekdaş ve karşı taraf temyiz eden davalı Galip Uğur Benli geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle davalı tarafından “katkı payı alacağına” yönelik usulüne uygun harcı yatırılarak açılan bir dava ve karşılık dava bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Tarafların boşanmalarına ilişkin karar, 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Aralarında 1.1.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı” ( TKM. m.186-190 ), bu tarihten boşanma davasının açıldığı 4.9.2002 tarihine kadar “edinilmiş mallara katılma rejimi”nin geçerli olduğu tartışmasızdır. ( 4722 s. Yürürlük K. m.10/1 )

Katkıya dayanan alacak davasına konu olan taşınmazın, tarafların evlenmelerinden önce ipotekli konut kredisi kullanılarak davalı tarafından satın alındığı, konuta ilişkin kredi borcunun en son 27.6.2002 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalının bankaya olan kredi borçlarının ödenmesine katkıda bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, bankadan alınan bu kredi ilgili sözleşme örneği ve geri ödemelere ilişkin ödeme kayıtları getirtilerek, ödemenin ne kadarlık bölümünün evlilik birliği içinde yapıldığının tespiti ve 1.1.2002 tarihine kadar yapılan ödemelere, taşınmazın edinilme tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 152. maddesinde yer alan kocanın iaşe yükümlülüğü de gözetilerek davacının geliri ile sağlayabileceği katkı miktarı yönünden bilirkişiden yeniden rapor alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre “katkı payı alacağına” ilişkin diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan ve incelenmeyen yönler haricindeki kısımların yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 26-07-2009, 18:00   #28
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Kişisel mal/ katılma alacağı

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/1097
Karar: 2007/17749
Karar Tarihi: 25.12.2007

ÖZET: Araç ve ziynetlerin katkı tarihindeki değerleri belirlenip davacının katkı oranının tespiti, daha sonra aracın tasfiye tarihindeki değeri esas alınarak değer artış payının be*lirlenmesi gerekir. Ayrıca tarafların varsa kişisel mallarının katılma alacağı hesabından düşülmesi, her eşin edinilmiş mallarından bu mallara ilişkin borçların çıkarılması suretiyle artık değerin belirlenmesi ve artık değerin yarısı üzerinde diğer eşin hak sahibi olduğu düşünülmelidir. Son olarak gerekirse konuda bilirkişi raporu alınarak kazanılmış haklarda gözetilerek karar vermek gere*kir.

(4721 S. K m. 218, 219, 220, 225, 227, 231, 236, 241) (1086 S. K. m. 275)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mah*kemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı, davalı tarafından 05.07.2002 tarihinde satın alınan 06 C ... plakalı minibüsün edinilmesine ziynetlerini satmak suretiyle katkıda bulun*duğundan bahisle, değer artış payı (TMK m. 227) alacağı isteminde bulunduğu gibi, aynı zamanda söz konusu aracın evlilik birliği içerisinde edinildiğini, edinilmiş mal olduğunu, mal rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağı (TMK m. 231/1) isteminde bulunmuştur.

Mahkemece yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.

Toplanan delillerden tarafların 08.10.2000 tarihinde evlendikleri, 11.06.2003 tarihinde açılan boşanma davasının boşanma ile sonuçlandığı, kararın 04.04.2005 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanma dava tarihi olan 11.06.2003 tarihinde sona erdiği (TMK m. 225) anlaşılmaktadır.

Davacının ziynetleri satılmak suretiyle davaya konu aracın edinilmesine katkıda bulunduğu kanıtlanmıştır (TMK m. 227/1). Araç, evlilik birliği sırasında taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK m. 218-241) geçerli bulunduğu 05.07.2002 tarihinde edinilmiştir. Mahkemece, araç ve ziynetlerin katkı tarihindeki değerleri belirlenip davacının katkı oranının tespiti, daha sonra aracın tasfiye tarihindeki değeri esas alınarak değer artış payının be*lirlenmesi gerekir.

Katılma alacağı isteğinde ise, edinilmiş mal her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir (TMK m. 219/1). Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır (TMK m. 220/2). Bu ilkeler doğrultusunda tarafların varsa kişisel mallarının katılma alacağı hesabından düşülmesi, her eşin edinilmiş mallarından bu mallara ilişkin borçların çıkarılması suretiyle artık değerin (TMK m. 231) belirlenmesi ve artık değerin yarısı üzerinde diğer eşin hak sahibi olduğu düşünülmelidir (TMK m. 236).

Değer artış payı (TMK m. 227) ve katılma alacağı (TMK m. 231, 236) hesabında tasfiye tarihinin boşanma ve mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya değer artış payına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihi olduğu göz önüne alınmalıdır. Mahkemece bu yönler üzerinde durularak gerektiğinde yanlar, yargıç ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak varılacak sonuç uyarınca kazanılmış haklarda gözetilerek karar vermek gere*kirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görül*memiştir.

Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.12.2007 tarihinde oy*birliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 26-07-2009, 18:02   #29
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Değer artış payı alacağı/ davanın reddi/ harç/avukatlık ücreti

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/1075
Karar: 2009/2003
Karar Tarihi: 27.04.2009

ÖZET: Davacı 1998 yılında alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Mahkemece davalı yararına davanın görüldüğü mahkemeye göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerekir. Ayrıca davanın reddi halinde maktu harca hükmedilmesi gerekirken maktu miktarı geçecek şekilde nispi avukatlık ücreti ile nispi karar ve ilam harcının davacıya yükletilmiş olması isabetsizdir.

(4721 S. K. m. 206, 225, 227) (492 S. K. 1 Sayılı Tarife)

Dava ve Karar: İsmail Yiğitsoy ile Elif Yiğitsoy aralarındaki katkı payından dolayı alacak davasının reddine dair Konya 2. Aile Mahkemesinden verilen 10.05.2007 gün ve 735/423 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı 1998 yılında alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Tarafların 1966 yılında evlendikleri halen evliliklerini sürdürdükleri ve aralarında boşanma davasının da bulunmadığı toplanan deliller ve dosya kapsamıyla anlaşıldığına, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermediğine göre; (TMK. 206-225 md) TMK.nun 227. maddesinde ifadesini bulan değer artış payı istenemeyeceğinden mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında aşağıda belirtilen husus dışında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından hükmün esasının ONANMASINA,

Mahkemece davanın reddi ile 8.300 YTL vekalet ücreti ve 4.050 YTL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacının davası mal rejiminin sona ermemiş oluşu diğer bir ifade ile dava ön şartının bulunmaması sebebiyle reddedildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince davalı yararına <davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması> gerekir. Ayrıca davanın reddi halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (1) sayılı Tarifesinin A) Mahkeme Harçları, bölümünün III. bendinin 2. maddesine göre maktu harca hükmedilmesi gerekirken maktu miktarı geçecek şekilde nispi avukatlık ücreti ile nispi karar ve ilam harcının davacıya yükletilmiş olması doğru olmamıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün avukatlık ücreti ile harca ilişkin bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15.60 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 27.04.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. Reşat İskender PEKDEMİR)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 15-08-2009, 14:03   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mal Rejimi Katkı Payı Zamanaşımı

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/873
K. 2009/2621
T. 26.5.2009

EVLİLİĞİN BOŞANMA İLE SONA ERMESİ ( Doğan Dava Hakları/Katkı Payı Talebi - Boşanma Hükmünün Kesinleşmesinin Üzerinden Bir Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğrayacağı )

BOŞANMA SONUNDA DOĞAN DAVA HAKLARI ( Boşanma Hükmünün Kesinleşmesinin Üzerinden Bir Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğrayacağı - Katkı Payı Talebi )

KATKI PAYI TALEBİ ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Hakları - Boşanma Hükmünün Kesinleşmesinin Üzerinden Bir Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğrayacağı )
• ZAMANAŞIMI ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Hakları - Boşanma Hükmünün Kesinleşmesinin Üzerinden Bir Yıl Geçmekle Zamanaşımına Uğrayacağı/Katkı Payı Talebi )

4721/m. 170,178,202/1
4722/m. 10/1

ÖZET : Davacı, davalı adına kayıtlı bağımsız bölümün alımındaki katkısı nedeniyle davalı eşinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden sonrasında ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.

TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : M.E.K. ile H.A. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Aydın Aile Mahkemesinden verilen 18.11.2008 gün ve 1041/1165 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı M.E. K. vekili, davalı adına kayıtlı 1463 ada 34 parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümün alımındaki katkısı nedeniyle davalı eşinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı H.A.vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı defi’nde bulunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi sona ermiştir ( TMK.nun 225/son ).

Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( TMK. m. 170. ), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( 4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1. ).

TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.

Davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin kabul kararının verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
yargıtay kararları sedaoner Hukuk Soruları Arşivi 0 17-03-2006 23:30
Aile İçi Şiddet ve Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 13-04-2004 10:34
Yargıtay Kararları onur Hukuk Soruları Arşivi 6 27-02-2002 03:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11573100 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.