Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yargıtay ve danıştay'ın birbirine zıt kararları

Yanıt
Old 06-12-2007, 12:01   #1
av.özlem önal

 
Mesaj yargıtay ve danıştay'ın birbirine zıt kararları

Değerli Meslektaşlarım;

Yargıtay, X İşyerindeki personelin işsizlik sigortası prim kesintilerinin yasal olmadığı ve bu sebeple kesintinin durdurulması ve kesilen primlerin iadesi ile ilgili olarak İş Mahkemesince verilen ve davacı lehine olan kararı onamış ve fakat aynı konudaki İdare Mahkemesi kararı, Danıştay tarafından bozulmuştur (Görev uyuşmazlığı bakımından bunun nasıl gerçekleştiği ayrı bir tartışma konusudur).

Her iki karar da kesinleşmiştir.

Kısaca şu anda aynı işyerinde çalışan aynı statüdeki iki kişi ile ilgili farklı iki uygulama doğmuştur. Bu durum hukukun ruhuna uygun değildir. Fakat ben yasal bir çözüm göremiyorum.

Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim ?

Teşekkürler.
Old 06-12-2007, 12:51   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

HUMK
ÜÇÜNCÜ FASIL: İadei Muhakeme
Madde 445 - Katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan kararlar hakkında aşağıdaki sebeplere binaen iadei muhakeme talep olunabilir;
.........................
10 - İki tarafı ve sebebi müddehit bir dava hakkında sadır olan bir ilama mugayir yeni bir ilam suduruna sebep olabilecek bir madde yokken yine o mahkeme veya diğer bir mahkeme tarafından evvelki ilamın hükmü hilafında bir hüküm ve karar verilmiş olup da her iki ilamın katiyet kesbetmesi,
..........................

İdari Yargılama Usulü Kanunu
Yargılamanın yenilenmesi
Madde 53 - 1. (Değişik ilk cümle: 05/04/1990 - 3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
..........................
h) (DEĞİŞİK ALT BENT: 10/06/1994 - 4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
...........................

Her iki usul kanununda da bu durum yargılamanın iadesi sebebidir. İki farklı mahkemeden birine başvurarak, bu nedenle yargılamanın iadesini talep etmelisiniz. Bu durumda başvurduğunuz mahkeme ya kendini görevsiz görerek görevsizlik kararı verecektir. Ya da görevli olduğunu düşünüyorsa dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine gönderecektir.

Bir başka yol olarak da görevsiz olduğunu düşündüğünüz karar için Kanun Yararına Bozma yolunu işletmeye çalışabilirsiniz.
Old 06-12-2007, 13:05   #3
av.özlem önal

 
Varsayılan

Çok teşekkür ederim Sayın Doğanel. Ben de bu maddeleri gözden geçirdim fakat, 'tarafların' aynı oluşu konusunda tereddütteyim. Evet davacıların statüleri aynıdır, ancak aynı işyerinde çalışan A ve B kişilerinin açtığı davalar sözkonusu. Sizce tarafların aynı olması koşulu gerçekleşmiş midir ?
Old 06-12-2007, 13:31   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İki farklı kişi olduğuna dikkat etmemişim. O zaman öncelikle görevsiz olduğunu düşündüğünüz mahkemenin verdiği karar hakkında Kanun Yararına bozma yolunu işletmeye çalışmalısınız. Anladığım kadarı ile İdari Yargının görevsiz olduğunu düşünüyorsunuz.
Old 06-12-2007, 14:14   #5
av.özlem önal

 
Varsayılan

Aslına bakarsanız tam tersine İdari Yargının görevli olduğunu düşünüyorum. Hatta eminim. İdari yargıdaki davaları da ben açtım. Adli yargıdaki karar benim kararların kesinleşmesinden sonra çıktı. O davanın tarafı değilim. Onun için birşey yapamam. Üstelik İdare Mahkemesinde bir değil onlarca dava var. Durum vahim anlayacağınız.
Old 07-12-2007, 11:40   #6
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sn.av.özlem önal,
TPAO,Tedaş gibi bazı kuruluşlarda aynı işyerinde aynı işi yapan fakat sözleşmeleri gereği farklı statü ve dolayısıyla farklı mevzuata tabi işçi ve personeller olabilmektedir.(Örneğin TPAO da Kapsam Dışı Personel memur gibi idari yargıya tabi)
Sorunuzdan, acaba işçilerin bu tür bir işyerinde ve farklı tür sözleşmeler ile mi çalıştığı aklıma geldi.Bunu kontrol ettiniz mi?
Selamlar
Av.M.Aydın Bilen
Old 07-12-2007, 11:53   #7
av.özlem önal

 
Varsayılan

İyi günler Sayın Bilen. Öncelikle ilginiz için teşekkür ederm. Davacıların çalıştıkları işyeri TÜPRAŞ. İşaret ettiğiniz gibi bu işyerinde kapsam içi ve kapsam dışı personel statüsünde çalışan iki grup işçi var. Kapsam içi personel toplu iş sözleşmesi çerçevesinde ve İş Kanunu'na tabi olarak çalışıyor. Kapsam Dışı işçiler ise 399 sayılı KHK'ya tabiler. Bu konuda pek çok Danıştay kararı var. İş Mahkemelerinin görevli olduğu ve İdari Mahkemelerinin görevli olduğu durumlar var. İşe iade kurumu sözkonusu. İşsizlik ödeneğinden faydalanmaları mümkün değil (bu yazdıklarım ve dava özelleşme öncesi döneme ilişkin). Zaten bu sebeple işsizlik sigortası pimi kesilmemesi ve kesilen primlerin iadesi davası açmıştık.

Ne yazık ve tuhaf ki, İş Mahkemesi Kararı da İdare Mahkemesi Kararı da sözünü ettiğim kapsam dışı statüdeki personele ilikin.

Tekrar teşekkür eder, saygılar sunarım.
Old 07-12-2007, 18:03   #8
av.özlem önal

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.M.Aydın Bilen
Sn.av.özlem önal,
TPAO,Tedaş gibi bazı kuruluşlarda aynı işyerinde aynı işi yapan fakat sözleşmeleri gereği farklı statü ve dolayısıyla farklı mevzuata tabi işçi ve personeller olabilmektedir.(Örneğin TPAO da Kapsam Dışı Personel memur gibi idari yargıya tabi)
Sorunuzdan, acaba işçilerin bu tür bir işyerinde ve farklı tür sözleşmeler ile mi çalıştığı aklıma geldi.Bunu kontrol ettiniz mi?
Selamlar
Av.M.Aydın Bilen

Sayın Bilen;

Öncelikle emeklerinize teşekkür ediyorum. Benden mi sistemden mi kaynaklandığını anlayamadığım bir sebeple yanıtım ulaşmamış. Özür diliyor ve tekrar yanıtlıyorum.

Sizin de işaret ettiğiniz gibi, davacılar; hem ‘kapsam içi’ olarak adlandırılan ve toplu sözleşme kapsamında ve buna bağlı olarak İş Kanunu hükümlerine göre çalışan işçilerin, hem de ‘kapsam dışı’ olarak adlandırılan ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında ve kimi halde İş Mahkemelerinin kimi halde İdare Mahkemelerinin görev alanına giren işçilerin çalıştığı (dava sonrasında özelleştirilmiş) bir işyeri.

Gerek İdare Mahkemesinin ve gerekse İş Mahkemesinin kararları tuhaftır ki bu kapsam dışı işçilerle ilgili. Esasen bu konuda İdare Mahkemesinin görevli olduğuna dair pek çok Danıştay Kararı var.

Kapsam dışı personelin işe iadesi sözkonusu olduğu için, işsizlik ödeneğinden yararlanmaları mümkün değil. Bu sebeple de işsizlik sigortası primi kesilmesi hukuka uzgun değil (bu yazdıklarım özelleştirme öncesi için geçerli). Davamız da bu primlerin kesilmemesi ve kesilen primlerin iadesi ile ilgili idi. Ancak emsal kararlara rağmen lehimize verilen tüm İdare Mahkemesi kararları bozuldu. Bu tarihten sonra da aynı işyerinde çalışan ve kapsam dışı statüde olan davacı hakkında her nasılsa İş Mahkemesi tarafından verilmiş kararla ilgili olarak Yargıtayın verdiği karar Danıştayın kararının tam tersine.

Umarım konuyu biraz daha aydınlatabilmişimdir.

Tekrar teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Old 07-12-2007, 18:10   #9
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Madem ki her iki karar da kesinleşmiş ise; Diğer davaların seyri açısından :

Kanun yararına bozma:

Madde 51 - 1. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/20 md.) Bölge idare mahkemesi karar-
ları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak
verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlık-
ların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun ya-
rarına temyiz olunabilir.
2. (Değişik: 5/4/1990 - 3622/20 md.) Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdir-
de karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan
mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete`de
yayımlanır.

////////////////////

Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
2005
106
2005
85
21/11/2005

KARAR ÖZETİ
5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN VE BU KANUN'UN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİH İTİBARİYLE İDARİ YARGI YERİNDE DAVA AÇILMAYAN İDARİ PARA CEZASINA KARŞI YAPILAN İTİRAZIN ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESİNİN GEREKTİĞİ HK. (28.12.2005 TARİH VE 26037 SAYILI R.G'DE YAYIMLANMIŞTIR.)
Old 07-12-2007, 20:04   #10
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Hatırlatma:
Kanun yararına bozma temyiz edilmeksizin kesinleşen kararlara karşı başvurulabilir.
Old 07-12-2007, 23:37   #11
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Soru ve açıklamalara göre 399 Sayılı KHK kapsamında ve kapsamdışı çalışanlar tanımlamalarında biraz karışıklık var gibi, aşağıdaki İdari Dava Daireleri Kurulu kararı konuyu özetliyor. Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C. Danistay
İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas: 2005/1499
Karar: 2005/2167
Karar Tarihi: 16.06.2005

ÖZET : İstihdam türleri dışında "kapsam dışı personel" adı altında, İş Kanununa tabi olarak çalıştırılan ve Sosyal Sigortalar Kanununa göre sosyal güvenlik yönünden sigortalı kabul edilip bu kurumla ilişkilendirilen davacının, ücretinden işsizlik sigortası primi kesilmesinde hukuka aykırılık görülmediği hakkındadır.

(4447 S. K. m. 46) (506 S. K. m. 2, 3)

İstemin Özeti : Danıştay Onuncu Dairesinin 4.6.2003 günlü, E:2001/5085, K:2003/2155 sayılı kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması davalı idarelerden Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı tarafından istenilmektedir.

Davacı Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Yakup Bal'ın Düşüncesi: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları öngörülmüştür.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 46. maddesinde ise yasanın amacının işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve sigortalılara işsiz kalmaları halinde bu kanunda öngörülen ödeme ve hizmetlerin yerine getirilmesi olarak belirtilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlere göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanların kanun kapsamında olmadığı belirtilmesine karşın bu fıkrada kapsamdışı personel sayılmamıştır.

Davacının 399 sayılı KHK'de belirtilen istihdam türleri dışında kapsamdışı personel adı altında İş Kanunu kapsamında çalıştırılıyor olması ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilişkilendirilmesi nedeniyle ücretinden işsizlik sigortası primi kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek temyize konu kararın davanın kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mehmet Karaoğlu'nun Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Onuncu Dairesince verilen Kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:

Karar: Dava, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında kapsamdışı personel olarak görev yapan davacının, maaşından işsizlik sigortası primi kesilmemesi ve daha önce kesilen işsizlik sigortası primlerinin iadesi için yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin işlem ile 29.6.2000 günlü, 24094 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 2 Nolu Tebliğ"in 1 inci maddesinin iptali, önceden tahsil edilen işsizlik sigortası primlerinin en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Danıştay Onuncu Dairesi 4.6.2003 günlü, E:2001/5085, K:2003/2155 sayılı kararıyla; Anayasanın 128 inci maddesi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22. maddesinden bahsederek, kapsamdışı personelin Anayasanın 128. maddesinde sözü edilen "diğer kamu görevlileri" olarak nitelendirilmesi gerektiği, kamu iktisadi teşebbüsü ve iktisadi devlet teşekküllerinde, 657 sayılı Kanun kapsamında yer alan kadrolarda bulunmayan, ancak kuruluşun yürüttüğü hizmetin gereğine göre belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştırılmak üzere oluşturulan kadrolarında bulunan ve toplu iş sözleşmesi ekindeki listede sayılan görevleri yürüten "kapsamdışı personel"in kamu görevlilerine tanınan kimi güvencelerden ve toplu sözleşme ile verilen kimi özlük ve sosyal haklardan yararlandırdığı bu statüleri gereği, 4447 sayılı Kanunun 4571 sayılı Kanunla değişik 46. maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan kamu görevlileri arasında kabulü gerektiği, davacının yukarıda yapılan belirlemeye uygun olarak "kapsamdışı personel" statüsünde görev yaptığı, bu durumda, davacının aylığından işsizlik sigortası kapsamı içinde bulunduğundan, bahisle işsizlik sigortası primi kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının idareye başvurduğu tarihten önceki altmış güne isabet eden tarihten itibaren maaşından kesilen işsizlik sigortası primlerinin idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle ( davacıya ) geri ödenmesi gerektiği, bu tarihten öncesine ait primlerin iadesinin ise, dava açma süresinin geçirilmesi nedeniyle iadesine olanak bulunmadığı, öte yandan, dava konusu tebliğin 1. maddesinde, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 4571 sayılı Kanunla değişik 46 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir husus görülmediği gerekçesiyle "4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 2 Nolu Tebliğ"in 1 inci maddesine yönelik davanın reddine, dava konusu uygulama işleminin, davacının aylığından işsizlik sigortası primi kesilmesi ve daha önce kesilen primlerin idareye başvuruda bulunduğu tarihten geriye doğru altmış güne isabet eden kısmının geri ödenmemesine ilişkin olarak iptaline, bu tarihten öncesine ait primlerin iadesi istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine, idareye başvuruda bulunduğu tarihten önceki altmış gün içinde kesilen primlerinin başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davacıya iadesine karar vermiştir.

Davalı idarelerden Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı kararın davanın kabulüne ilişkin kısmını temyiz etmekte ve bozulmasına karar verilmesini istemektedir.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 4571 sayılı Kanunla değişik 46. maddesinin üçüncü fıkrasında "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3 üncü maddesinde sigortalı sayılmayanlar, sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 2814 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre geçici personel statüsünde çalıştırılanlar bu kanun kapsamına dahil değildir." hükmü yer almaktadır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2. maddesinde; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları, 3 üncü maddesinde ise kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların sigortalı sayılmayacakları öngörülmüştür.

233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 5. maddesinin birinci fıkrasında bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listede bulunan teşebbüslerin ana statülerine ait koordinasyon kurulu kararları ile buna göre teşkilatlanmalarının, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayım tarihinden itibaren en geç iki ay içinde tamamlanacağı, beşinci fıkrasında ise yukarıdaki fıkralardaki düzenlemeler yapılıp yürürlüğe girinceye kadar bu Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılan hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları personelinin hizmete alınmalarını, görev ve yetkilerini, niteliklerini, atanma, ilerleme, yükselme, hak ve yükümlülükleriyle diğer özlük haklarını düzenlemek amacıyla çıkarılan 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/a maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, 3/b maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli görevlerinin; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli 1 sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle gördürüleceği, 3/e maddesinde ise işçilerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olmadığı, 12. maddesinde sözleşmeli statüde istihdam edilecek personelin 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olduğu, Geçici 9. maddesinde ise özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş olup, yönetim kademelerinde iş kanunları çerçevesinde personel çalıştıran ve ekli 1 sayılı cetvelde yer almayan teşebbüs ve bağlı ortaklık personeli hakkında, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları iş kanunu hükümlerinin uygulanacağı esası getirilmiştir.

399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/a maddesinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin; memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği öngörülmesine karşın "kapsamdışı personelle ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Yine aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 25. maddesinin ( c ) fıkrasında sözleşmeli personelin ücretinin nasıl saptanacağı, 26 ve devamı maddelerinde ise diğer mali ve sosyal hakları düzenlenmesine karşın bu düzenlemeler içinde kapsamdışı personele yer verilmemiştir.

Kapsamdışı personele ödenecek mali ve sosyal haklar ise davacının çalıştığı kurumca çıkartılan Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Bu nedenle kapsamdışı personel mali ve sosyal haklar yönünden 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere tabi bulunmamaktadır.

Yine 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun gerekçesinde de belirtildiği üzere 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2 nci maddesi esas alınarak, bir hizmet sözleşmesine dayalı bir veya bir kaç işyerinde çalışan tüm işçiler kanun kapsamında, yine 506 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilenler ile sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar kanunun kapsamı dışında kabul edilmiştir. Ayrıca 4447 Kanunun 46. maddesinin 3. fıkrasında işsizlik sigortası kapsamı dışında kalan kişilerin tabi oldukları kanunlar tek tek belirtilmiştir.

Belirtilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen istihdam türleri dışında "kapsamdışı personel" adı altında, İş Kanununa tabi olarak çalıştırılan ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sosyal güvenlik yönünden sigortalı kabul edilip bu kurumla ilişkilendirilen davacının, ücretinden işsizlik sigortası primi kesilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu durumda, Daire kararının; uygulama işleminin, davacının aylığından işsizlik sigortası primi kesilmesi ve başvurudan geriye doğru 60 güne isabet eden kısmın geri ödenmemesine ilişkin olarak iptalinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Onuncu Dairesinin 4.6.2003 günlü, E:2001/5085, K:2003/2155 sayılı kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, 16.6.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu kararının onanması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyoruz.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 10-12-2007, 17:49   #12
av.özlem önal

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ö.Erol Yavuz
Soru ve açıklamalara göre 399 Sayılı KHK kapsamında ve kapsamdışı çalışanlar tanımlamalarında biraz karışıklık var gibi, aşağıdaki İdari Dava Daireleri Kurulu kararı konuyu özetliyor. Faydalı olmasını dilerim.


Emekleriniz için çok teşekkürler Sayın Yavuz.

Benim sözünü ettiğim Danıştay kararı da sizin gönderdiğiniz kararla hemen hemen aynı. Ancak buradaki sorun, kararın içeriğinden ziyade, aynı konu ile ilgili tam tersine bir Yargıtay Kararının varlığı ve bunun sonucunda kapsam dışı personelin işsizlik sigortası primleri ile ilgili iki farklı uygulama ile karşı karşıya olunması. Bunun için Sayın meslektaşlarımızın değerli görüşlerinin toplamından çıkan sonuç o ki, temyiz neticesi karara bağlanan bu kararlarla ilgili olarak kanun Yararına Bozma yolu bile kapalı ve ortaya çıkan adaletsizlik karşısında hayıflanıp, müvekkillerin haksız hakaretlerine uğramaktan başka yapılacak birşey yok.

Kararın içeriği ayrı bir tartışma konusu. Kişisel olarak karara katılmıyorum. Bunun sebebi de yukarıda belirttiğim gibi, kapsam dışı personelin işe iadesi kurumunun olması. Elbette dilekçede hukuki temellerini açıkladım ama görüşüm kabaca şöyle; işe iade kurumundan dolayı işsiz kalması sözkonusu olmayan bir kişinin, işsizlik sigortasından da faydalanması mümkün değildir. Bu noktada da işsizlik sigortası primi kesilmesinin de yasal olmaması gerekir. Ki benim davalarımın karlarından önce, bu konuda benim görüşümü destekleyen kararlar mevcuttu. Danıştay kararı da oyçokluğu ile verilmiş, karşıoylar var ve Yargıtay zaten benimle aynı görüşte. Fakat ne çare sonuç değişmiyor.

Saygılarımla
Old 11-01-2008, 14:46   #13
bilgin

 
Varsayılan A.İ.H.M'e bu konuda başvurdum

Sayın Özlem hanım biraz geç olmakla beraber forumda açtığınız konuyu takip ettim, aynı konuda PETKİM'deki arkadaşlardan bana başvuranlardan bazıları için Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunda verilen karar ile Türkiye'de hukuk yolları kapandığı için A.İ.H.M.'ne geçen sene başvurdum neticeyi bekliyorum kararı üyelerle paylaşacağım.Ancak son derece açık bu haksızlığı TBMM'nin derhal kanun maddesine bir fıkra ekleyerek düzeltmesinin iyi olacağını düşünüyorum.Selamlar
Old 11-01-2008, 14:56   #14
av.özlem önal

 
Mesaj Sayın Bilgin

İlginiz için çok teşekkür ederim. Bu konu ile ilgili gelişmeleri paylaşabilirseniz minnettar olurum. Saygılar
Old 21-07-2009, 11:54   #15
av.zeynel

 
Varsayılan

telekom da kapsamdısı çalısanların toplu iş sözleşmesi hukumlerine aykırı olarak yapılan eksik odemelerın tazmini için idare mahkemsinde açılan davaların kabulu gerektiği yönünde danıştay idari dava daireleri kurulunun kararına karşın, aynı husuta iş mahkemelerinde acılan davaların reddi gerktiği yönünde yargıtay 4. hukuk dairesinin kararları var... burada bir hülüm uyuşmazlığından sözediyoruz. uyusmazlık mahkemesine bireysel başvuru yöntemi nasıldır?
Old 18-01-2010, 12:58   #16
bilgin

 
Varsayılan A.İ.H.M kararı

Daha önceki yazımda işsizlik sigortası hakkında ,aynı konumdaki(kapsamdışı) iki farklı kişi hakkında ,bir birine taban tabana, zıt danıştay ve yargıtayın kararlarının nasıl bizi hayrete düşürdüğünü belirtmiştim.Acaba A.İ.H.M. bu haksızlığı görürmü ,düşüncesi ile davayı götürdüğüm A.İ.H.M. bugün gelen yazı ile dava mı red etmiş ! bu kadar açık bir haksızlığın, görülememiş olması hayret değerlendirmeyi konuyu yakından takip eden hukukçu arkadaşlara bırakıyorum.Selamlar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mal Rejimi / Katkı Payı-Katılım Alacağı/Değer Artış Payı/Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 112 11-11-2019 17:51
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
yargıtay kararları sedaoner Hukuk Soruları Arşivi 0 17-03-2006 23:30
Aile İçi Şiddet ve Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 13-04-2004 10:34
Yargıtay Kararları onur Hukuk Soruları Arşivi 6 27-02-2002 03:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08526397 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.