Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İbranameden sonra açılan dava?

Yanıt
Old 01-11-2008, 22:56   #1
hukukcu34

 
Varsayılan İbranameden sonra açılan dava?

Değerli meslektaşlar,müvekkil şirkette çalışan işçi ibraname imzalamak suretiyle tüm işçilik alacaklarını alarak işten çıktıktan sonra iş mahkemesinde kıdem ihbar v.s alacaklar için dava açıyor.İmzalamış bulunduğu ibranamede alınan paraya ilişkin her hangi bir rakam yazmıyor.Bilindiği üzere ibranamede rakam bulunmaması ibranamenin geçerliliğini etkilememektedir.İbranamede ayrıca dava haklarından da feragat ettiğine dair bir ibare bulunmakta.Açılan davada işçi ibraname altındaki imzasını inkar etmiyor ancak işe girerken verdiği boş kağıdın ibraname olarak doldurulduğu iddia ediyor ve müvekkil şirketin tacir olması nedeniyle kendisine yapılan ödemenin şirket defterlerinde kayıtlı olması gerektiği iddiası ile ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyor.Ticari defterlerde ise işçiye yapılan ödemeyle ilgili her hangi bir kayıt bulunmamaktadır.İbranamenin ve dava hakkından feragatın varlığına rağmen;yapılan ödemenin defter kayıtlarında bulunmaması sebebiyle işçi bu davayı kazanabilir mi?İş hukukunda tecrübeli arkadaşların verecekleri cevaplar için şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
Old 02-11-2008, 11:29   #2
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

İşçiden haklarının ödendiğine dair belge alındığından,defter kayıtlarında ödemeye ilişkin kayıt bulunmaması bir önem arzetmez.
Old 03-11-2008, 11:46   #3
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

İş hukukunda önem arz eden tek husus vardır. O da işçinin tanıkları. Ne imzalarsa imzalasın hiçbir geçerliliği yok, emin olun.
Old 03-11-2008, 12:06   #4
savunman85

 
Varsayılan

iş hukukunda mahkemelerin ve yargıtay uygulaması gereği işçiden daha önce işe girerken alınmış belgeler varsa bunlar daha ziyade yok hükmünde sayılıp asıl durum araştırılıyor tabi burda ibraname ibraz etmiş olmanız ispat külfetinizi kaldırır ve işçinin bu belgenin işe girerken alındığını ispat etmesi gerekir ancak defterlerde ödemeye yönelik kayıt bulunmaması işçinin ispatını kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum bu konuda birde yargıtay kararı var yardımcı olabilir.

T.C.
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 1998/9953
KARAR NO : 1998/11357

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, davalıya ait işyerinde çalıştığını bildirerek kıdem
tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunmuş, davalı ibraname
düzenlenerek bu alacakların davacıya ödendiğini savunmuştur. Davacı imza
inkarında bulunmamıştır.Ancak anılan hakları almadığını bu konuda davalı
asıla yemin teklif ettiğini açıklamış, davalı asılda mahkemeye gelerek bu
yemini kabul ve eda etmiştir.
Mahkemece her iki konuda da ispat külfetinin davalı işverende olduğu
gerekçe gösterilerek eda edilen yemine rağmen alacaklar hüküm altına
alınmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki aslında mahkemenin düşünce tarzı
doğrudur. Gerçekten işcinin kıdem tazminatını hak etmeyecek şekilde
sözleşmenin bozulduğunu ve izin hakkının kullandırıldığını ispat yükümlülüğü
işverene aittir. Ne varki somut olayda davalı işveren ibraname ibraz etmek
suretiyle yükümlülüğünü yerine getirmiş bu aşamadan sonra davacı işçi
ibranemeyi geçersiz kılmak için yemin teklifinde bulunmuştur. Böyle bir
aşamada artık ispat külfetinin işverende olduğundan söz edilerek eda edilen
yeminin dikkate alınmamış olması hatalı olup hükmün bu nedenle bozulması
gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 6.7.1998
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-11-2008, 12:07   #5
AV.HANİFE

 
Varsayılan

aynı nitelikte işe girerken ibraname alınmış müvekkilim adına dava açtık.hafta tatili,fazla mesai,yıllık izin ücreti,bayram tatili çalışmasını talep ettik.Mahkeme talebimizi kabul etti.Fakat 9.Hukuk Dairesi fazla çalışma alacağı yönünden ibraname varlığı nedeni ile kararı bozdu.İbranamede ki imza inkar edilmemiş ise ;fazla mesaiye ilişkin makbuzların işveren tarafından sunulmamış olması ,ibranamenin sıhhatini (ETKİLEMEZ )diyordu özetle bozmna ilamında.Yani ibranamenin işe gireken BOŞ OLARAK VERİLDİĞİ ,sonradan doldurulduğunu ÖNEMLE ispatlamak zorundasınız.Aksi takdirde ibranamede yazan kalemler için talebiniz reddedilecektir.Tecrübe ile sabittir.Bu arada ibraname konsuunda kesin bilgisi olmadığı halde geçersizdir şeklinde görüş belirten meslektaşımıda kesin bilgi sahibi olmadığı konularda bu kadar kesin görüş belirtmemesi ve meslektaşlarımızı yanlış bilgilendirmeemsi yönünde uyarma ihtiyacı duyuyorum.
Old 03-11-2008, 12:19   #6
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

DAİRESİE. 2007/273

K. 2007/8421

T. 26.3.2007

• İŞE İADE DAVASI ( Davacının İşverence Matbu Tarihsiz İşe Giriş ve Çıkış Tarihleri Boş İbraname ve İşten Ayrılma Dilekçesi İmzalatıldığı İddiası - Sunulan Belgelerde Boşlukların Kalemle Doldurulduğu/Feshin Haksızlığı )

• İŞE GİRMEDEN ÖNCE İŞÇİYE İMZALATILAN MATBU BOŞLUKLAR BULUNAN BELGELER ( İş Akdinin Haksız Feshi - Davalı İşveren Tarafından Sunulan Belgelerde Boşlukların Kalemle Doldurulduğu )

• KURUMA VE MAHKEMEYE SUNULAN BELGELER ARASINDA ÇELİŞKİ ( İşe İade Davası - İş Sözleşmesinin Davalı İşveren Tarafından Feshedildiğinin Kabulü Gereği )

• İŞÇİYE İMZALATILAN MATBU BOŞLUKLAR BULUNAN BELGELER ( İşe Girmeden Önce - İş Akdinin Haksız Feshi/Davalı İşveren Tarafından Sunulan Belgelerde Boşlukların Kalemle Doldurulduğu )

4857/m. 17, 18, 41

ÖZET : Davacı, davalı işveren tarafından ibraname ve işten ayrılma dilekçesi sunulmadan önce, bu belgelerin matbu, tarihsiz, işe giriş ve çıkış tarihleri ile ücret hanesi boş bulunan, ancak önceden imzalatıldığını belirterek, bu hali ile onaylı örneklerini dava dilekçesi ekinde sunmuştur. Davalı işveren tarafından sunulan belgelerde ise, boşluk bulunan yerlerin kalemle doldurulduğu görülmektedir. Bu olgu, davacının iddiasını doğrulamaktadır. Ayrıca işverenin sunduğu bu kayıtlar kuruma bildirilen işten ayrılma bildirgesi ile çelişki teşkil etmektedir. İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğinin kabulü gerekir.
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, işyerinin Bayrampaşa'dan Beylikdüzü'ne taşındığını, yaklaşık 300 kişinin işyerinin uzaklığı nedeni ile kendi isteği ile ayrıldığını, davacının da dilekçe vererek ayrıldığını savunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından istifa etmek sureti ile sona erdirildiği, davacı tarafın boş dilekçe imzalattırıldığını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davalı işverence tanzim edilen işten ayrılma bildirgesinde, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca işveren tarafından feshedildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalı işveren tarafından ibraname ve işten ayrılma dilekçesi sunulmadan önce, bu belgelerin matbu, tarihsiz, işe giriş ve çıkış tarihleri ile ücret hanesi boş bulunan, ancak önceden imzalatıldığını belirterek, bu hali ile onaylı örneklerini dava dilekçesi ekinde sunmuştur. Davalı işveren tarafından belgelerde ise, boşluk bulunan yerlerin kalemle doldurulduğu görülmektedir. Bu olgu, davacının iddiasını doğrulamaktadır. Ayrıca işverenin sunduğu bu kayıtlar kuruma bildirilen işten ayrılma bildirgesi ile çelişki teşkil etmektedir. İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğinin kabulü gerekir. Davalı işveren fesih bildiriminde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 19 maddesindeki koşullara uymadığından, fesih geçersizdir. Davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalı bulunmuştur.
4857 sayılı iş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan gerekçe ile,
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacının yapmış olduğu 29, 00 YTL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 450,00-YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 26.03.2007 gününde oybirliğiyle Kabul edildi.
Old 03-11-2008, 16:54   #7
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1996/21778
Karar: 1996/22993
Karar Tarihi: 12.12.1996
ÖZET: Davacı ibranamenin işe girerken boşa imza attırılmak suretiyle düzenlendiğini ve bu nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Bu ibraname hakkında mahkemece bir değerlendirme yapılmadan söz konusu istekler kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece işyerinden aylık ücret bordroları da getirtilerek ibranamenin bir değerlendirmeye tabi tutularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

(1475 S. K. m. 35)
Dava: Davacı, ihbar, kötü niyet ve manevi tazminat, fazla çalışma parası, bayram tatili gündeliği ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalı işveren tarafından hizmet sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek fark ihbar tazminatı ile fazla mesai ve genel tatil günü çalışması karşılığı alacağı için dava açmıştır. Sözleşmenin davacının ihbar ve kıdem tazminatını hak edecek şekilde davalı tarafından feshedildiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık anılan alacakların tam olarak ödenip ödenmediği konusuna ilişkin bulunmaktadır. Dosya içeriği ve çalışma süresine göre davacı işçinin altı haftalık ihbar önelinden yararlanması gerekir. Oysa kendisine iki hafta üzerinden ihbar tazminatı ödenmiştir. Bu durumda fark ihbar tazminatının hüküm altına alınması doğrudur.
Fazla mesai ve genel tatil ile ilgili alacaklara gelince, davalı savunmasında bu alacakların ödendiğini belirterek ibranameye dayanmıştır. Davacı ibranamenin işe girerken boşa imza attırılmak suretiyle düzenlendiğini ve bu nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Bu ibraname hakkında mahkemece bir değerlendirme yapılmadan söz konusu istekler kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece işyerinden aylık ücret bordroları da getirtilerek ibranamenin bir değerlendirmeye tabi tutularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 12.12.1996 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 03-11-2008, 17:15   #8
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Polemiğe girmeye gerek yok ancak laf atıldığı için cevap verme ihtiyacı duyuyorum. Burada meslektaşlarımızı yanıltma iradem olmadığı gibi yanıltıcı bilgi de vermediğim kanaatindeyim. Her yıl yüzlerce işçi çıkaran bir belediyenin vekilliğini yapıyorum ve geçmiş yıllar dahil olmak üzere belediye aleyhine açılan yüzlerce davayıı takip ediyorum. Bu konuda 'kesin bilgim' olmadığı kanaatine nasıl ulaşıldı onu da bilemiyorum. Ancak ibraname ile ilgili Yargıtay'ın önceki yıllardaki görüşü karışık idi. 2006 yılında sonra Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlarla ibraname konusu açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre tespitler;
1 - İbraname de miktar belirtilmemiş olması ibranameyi geçersiz kılmaz
2 - Miktar belirtilen ibranameler makbuz hükmündedir ve bakiye alacak varsa bu alacak istenebilir
3 - İbranamenin geçerli olmadığı (imza inkarı,baskı altında alınması,boş belgenin doldurulması) ispat edilirse ibranameye itibar edilmez.

Üçüncü tespitte belirtilen hususun tanık ile ispatı mümkün olmaktadır. Bu tanıklar ise ilk cevabımda ifade ettiğim '3 tanıktır'. İlk cevabımda kesin bir yargıya varmamakla birlikte işçi tanıklarının her zaman işçinin lehine karar verilmesini sağlayabileceğini, aslında eleştirel bir yaklaşımla ifade etmeye çalıştım.

Bunun dışında dava haklarından feragati içeren bir sözleşmenin, dilekçenin hukuken geçerli olmadığını ifade etmeye gerek dahi duymuyorum.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/9-192 K. 2006/156 T. 12.4.2006

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 14.12.2004 gün ve 2004/1024-1048 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 3.10.2005 gün ve 2090-32009 sayılı ilamıyla;

( ... Davacı verdiği ibraname ile fazla mesai ücreti, hafta ve genel tatil ücreti alacaklarını ayrı ayrı zikrederek tamamen aldığını ifade etmiştir. Bu durumda sözü edilen ibranameye itibar edilerek dava konusu edilen isteklerin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değildir.

Miktar içermemesi başlı başına ibranamenin geçersizliği sonucunu doğurmaz. Fesihten sonra düzenlenen ve davacının imzasını taşıyan ibranamede, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin tam olarak ödendiği başkaca alacağın kalmadığı belirtildiğine göre, anılan ibranameye değer vermek gerekir. Dairemizin, Hukuk Genel kurulunca da benimsenen kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır. Bu durumda davacı taleplerinin ibraname dikkate alınarak reddine karar verilmelidir. Mahkemece davanın kabulü yoluna gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ait Etibank Cebeci Şubesinde 8.2.2002 tarihine kadar gişe yetkilisi olarak görev yaptığını, işin niteliği gereği fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve Ulusal bayram günlerinde ve genel tatil günlerinde de çalışması nedeniyle ödenmesi gereken; ancak, ödenmeyen alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı işveren davaya cevabında, davacının imzasını taşıyan ibranameye dayanarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, yukarıda açıklanan nedenlerle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Davalı, ibranameye dayanarak savunmada bulunmuş ise de; davacı işten 18.1.2002 tarihinde ayrılmasına rağmen, 22.1.2002 tarihli dilekçeyle kıdem, ihbar ve bakiye izin ücreti alacağının yatırılmasını işverenden istemiş, böylelikle anılan alacaklarını alabilmek için ibranameyi imzalamak zorunda bırakılmıştır. Öte yandan işveren bankanın fazla mesai yapılacağına ilişkin 18.11.1998, 25.11.1998, 31.12.1998 tarihli genelgeleri yayınlamış, Valilikten mesai saatleri dışında fazla mesai yapılacağı için, gerekli önlemlerin alınması amacıyla izin istemiştir.

Bu durumda, ibranameyle, dava konusu edilen alacakların davacı tarafından tamamen alındığının belirlendiği, bu nedenle davanın reddi gerektiğine ilişkin bozma ilamındaki gerekçe, yerinde değildir. Yerel mahkemenin direnme kararı, usul ve yasaya uygundur.

Ne varki, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı yerel mahkemenin direnmesi yerinde ise de esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 12.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/9-82 K. 2006/118 T. 29.3.2006

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Ankara Dördüncü İş Mahkemesi )nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.03.2005 gün ve 2003/1242-2005/95 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 04.10.2005 gün ve 2005/12538-32322 sayılı ilamı ile,

( ...1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçi, davalıya ait işyerinde haber müdürü olarak 5953 sayılı Yasaya tabi gazeteci sıfatıyla çalışmıştır. İş sözleşmesinin feshinden sonraki bir tarihte imzalanan ibranamede, fazla çalışma ile bayram genel tatil ücretlerinin ödendiği, izin hakkının da bulunmadığı ifade edilmiştir. Davacının konumu itibarıyla sözkonusu ibraname içeriğini bilebilecek durumda olduğu ve anılan ibraname ile bağlı bulunduğunun kabulü gerekir. Böyle olunca davacının fazla çalışma ile bayram ve genel tatili ücretlerine hak kazanması mümkün değildir. Anılan isteklerin günlük yüzde beş fazlası yönünden talebin de reddi gerekir. İbraname izin hakkı yönünden de yazılı belge niteliğinde olduğundan anılan isteğin de reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, bir kısım işçilik hak ve alacakları ile Basın İş Kanunu hükümleri uyarınca günlük %5 fazlası ile ödeme istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece; fark kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti, yıllık ücretli izin alacağı ile fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin süresinde ödenmemesi nedeniyle 5953 sayılı Basın İş Kanunu'ndan kaynaklanan %5 fazlalık alacağının tahsiline, ihbar tazminatı ile ilgili talebinin ve davalı-karşı davacının açmış olduğu karşı davasının reddine karar verilmiştir.

1- İbra sözleşmesi, iş hukukunda geniş bir uygulama alanına sahip olmasına, işçinin iş sözleşmesinden doğan tazminat ve diğer işçilik haklarının sona erdirmesine ve İsviçre Borçlar Kanunu'nun 115. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına karşın, Türk Borçlar Kanunu'nda yer almamış, İş Kanunlarında da bir düzenleme öngörülmemiştir.

İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona erer. Bunun sonunda borçlu da borcundan kısmen ya da tamamen kurtulur. ( Fikret Eren. Borçlar Hukuku 8. Baskı, s. 1222/1223 ).

İbraname yanında ödeme belgelerinin de bulunması durumunda, ödeme belgelerinde yazılı alacak kalemleri yönünden ibraname makbuz hükmünde sayılarak, bakiye miktarın istenebileceği kabul edilmeli, miktar içermeyen ve hakların tamamen ödendiğine, hiçbir alacağın bulunmadığına ilişkin kalemler yönünden ise ibra belgesi geçerli sayılmalıdır.

Dosyada bulunan ödeme belgesinden, miktarları belirtilerek kıdem tazminatı ve izin ücreti ödemesinde bulunulduğu görülmektedir. Anılan bu iki kalem alacak yönünden düzenlenen ibranamenin makbuz hükmünde bulunması karşısında, bakiye alacağın istenebileceği kabul edilmelidir.

Belirtilen nedenlerle, ibranamenin, izin ücreti yönünden hakkı ortadan kaldırmadığı yönündeki yerel mahkemenin direnme kararı isabetlidir.

2- Altındaki imzası kabul edilen, zor ve hile ile alındığı kanıtlanamayan ibranamede davacı, ""işten çıkış tarihine kadar doğmuş ve işlenmiş cümle kıdem tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, bayram tatili, yıllık ücretli izin haklarını tamamen almış bulunduğunu"" bildirmektedir. İbraname ile davacı, ödeme belgesi bulunmayan ( kıdem tazminatı ve izin ücreti dışındaki ) alacak kalemleri yönünden davalıyı tam anlamıyla ibra etmiş ve herhangi bir alacağı bulunmadığını ihtirazı kayıt öne sürmeden açıklamış ve imzalamıştır.

Kaldı ki, taraflar arasında imzalanmış olan hizmet sözleşmesinin 3/b maddesinde; ""Her ay imzalanacak aylık istihkak bordrosuna hiçbir kaydi ihtirazı dermeyan etmeksizin imza atılmış olması o ay bordroda yazılı miktarda fazla ücret alacak ve fazla mesai yapılmadığının kabulü anlamına gelecektir"" hükmü yer almakta olup, somut uyuşmazlıkta ibranamenin çelişkili bulunduğundan da söz edilemez.

Anılan nedenlerle, ibranameye itibar edilerek fazla çalışma ve bayram, genel tatil ücretleri ile anılan isteklerin günlük yüzde beş fazlası yönünden ödeme isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Belirtilen bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : 1- ( 1 ) numaralı bentte belirtilen nedenlerden dolayı davalı vekilinin ücretli izin alacağına ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının buna ilişkin bölümünün ( ONANMASINA ),

2- ( 2 ) numaralı bentte belirtilen nedenlerden dolayı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının HUMK'nın 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde bakiye iade harcının geri verilmesine, 29.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-11-2008, 17:22   #9
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/37456

K. 2006/5676

T. 7.3.2006

• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI ( İş Hukukunda İbranamenin Dar Yorumu İlkesi Geçerli Olduğu - İşçilik Hakları Açıkça İbranamede Yer Almadığı Sürece Genel Anlamda İbraya Dair Sözcüklerin Borcu Sona Erdirdiğinden Söz Edilemeyeceği )

• İBRANAME ( İşçilik Hakları Açıkça İbranamede Yer Almadığı Sürece Genel Anlamda İbraya Dair Sözcüklerin Borcu Sona Erdirdiğinden Söz Edilemeyeceği )

• İBRANAMEDE YAZILI OLMAYAN HAKLAR ( Genel Anlamda İbraya Dair Sözcüklerin Borcu Sona Erdirdiğinden Söz Edilemeyeceği - Kıdem İhbar Tazminatı )

4857/m. 32

1475/m. 14

ÖZET : İbranamede davacı işçinin kendi isteği ile işyerinden ayrıldığından söz edilmemiş ve davaya konu olan işçilik haklarının hiçbirine yer verilmemiştir. Bu davanın konusunu oluşturmayan ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, resmi tatil ücretlerinin ödendiği ibranamede belirtilmiştir. Başka bir alacağın kalmadığı şeklinde genel ifadelerin davaya konu işçilik haklarını kapsadığı söylenemez. İş hukukunda ibranamenin dar yorumu ilkesi geçerlidir. İşçilik hakları açıkça ibranamede yer almadığı sürece, genel anlamda ibraya dair sözcüklerin borcu sona erdirdiğinden söz edilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar, izin, vergi iadesi alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 7.3.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilm1ştir. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işçi ihbar ve kıdem tazminatlarıyla izin ücreti ve vergi iadesi alacaklarını talep etmiştir. Davalı işveren ise davacının işyerini terk ettiğini savunmuş ve ardından ibranameye dayanmıştır. Mahkemece davacının imzasını taşıyan ibraname sebebiyle davaya konu isteklerin reddine karar verilmiştir.
İbranamede davacı işçinin kendi isteği ile işyerinden ayrıldığından söz edilmemiş ve davaya konu olan işçilik haklarının hiçbirine yer verilmemiştir. Bu davanın konusunu oluşturmayan ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve resmi tatil ücretlerinin ödendiği ibranamede belirtilmiştir. Başka bir alacağını kalmadığı şeklinde genel ifadelerin davaya konu işçilik haklarım kapsadığı söylenemez. İş hukukunda ibranamenin dar yorumu ilkesi geçerlidir. İşçilik hakları açıkça ibranamede yer almadığı sürece, genel anlamda ibraya dair sözcüklerin borcu sona erdirdiğinden söz edilemez. Somut olayda da ibraname metninde davaya konu olan ihbar ve kıdem tazminatları ile izin ücreti ve vergi iadesi alacağına dair bir açıklama bulunmadığından, anılan isteklerin ibranameye dayanılarak reddi hatalı olmuştur. Mahkemece işin esasına girilerek, tarafların delilleri toplanmalı ve isteklere hak kazanılıp kazanılamayacağı noktasında bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA. peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine. 7.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 03-11-2008, 18:30   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanaatimce, Davalı işveren savunma dilekçesi ile ya da yaptıkları ile,ibranameyle çelişkili olmadığı sürece ya da işçi hata, hile ikrahı da ileri sürmezse veya ispatlayamazsa fesihten sonra düzenlenen ibranameye itibar edilmesi gerektiğini düşünüyorum.


9. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/18305
K. 2007/3195
T. 12.2.2007
DAVA : Davacı, fazla çalışma parası ile bayram, hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Aktin feshini müteakip düzenlendiği anlaşılan ve altındaki imza davacı tarafından kabul edilen hata ve ikrah ile alındığı kanıtlanamayan ibranamede davacı fazla mesai, hafta ve genel tatil alacaklarını aldığını ve işvereni ibra ettiğini bildirdiğinden, ibranamede ihtirazi kayıtta bulunmadığından ibraname sebebi ile anılan alacak isteklerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 12.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Davalı işveren çelişkiLİ durum yaratması nedeniyle ibranameye itibar edilmeyen durum:
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/19557
K. 2004/14884
T. 15.6.2004
• İBRANAME TARİHİNDEN SONRA KIDEM TAZMİNATININ ÖDENMİŞ OLMASI ( Tüm İşçilik Haklarının Ödendiğine İlişkin İbranameye Değer Verilememesi - Ödenmediği İddia Edilen İşçilik Alacaklarının Ödenip Ödenmediğinin Davalının Muhasebe Kayıtları ve Ticari Defterleri İncelenerek Tesbiti Gereği )
• İHBAR TAZMİNATI FARKI VE İZİN ÜCRETİ ALACAĞI TALEBİ ( Tüm İşçilik Alacaklarının Ödendiğine İlişkin İbranamenin Düzenlendiği Tarihten 12 Gün Sonra Kıdem Tazminatının Ödenmiş Olması - İbranameye Değer Verilerek Hüküm Kurulamaması )
• KIDEM TAZMİNATININ İBRANAME DÜZENLENDİKTEN 12 GÜN SONRA ÖDENMİŞ OLMASI ( Tüm İşçilik Alacaklarının Ödendiğine İlişkin İbranameye Dayanarak Hüküm Kurulamaması - İhbar Tazminatı Farkı ve İzin Alacağı Talebi Hakkında Davalının Ticari Defter ve Kayıtları İncelenerek Hüküm Kurulması Gereği )
1475/m.14,56
ÖZET : Davacı işçi, davalı işverence ihbar tazminatının eksik ödendiğini, izin ücretlerinin ise hiç ödenmediğini ileri sürerek anılan isteklerle ilgili bu davayı açmıştır. Mahkemece, davacının imzasını taşıyan ibranamede davaya konu işçilik haklarının tam olarak ödendiğinin belirtilmiş olduğu gerekçesiyle isteklerin reddine karar verilmiştir. Davacı işçi, kendisine ibranamenin imzalatıldığı tarihte hiçbir ödeme yapılmadığı ve daha sonra banka hesabına belirtilen miktarın yatırıldığı iddiasındadır. Buna karşın davalı işverence, ibranameden 12 gün sonra yapılan ödemenin nedeni açıklanmış değildir. Yapılan bu açıklamalara göre, ibranamede her türlü hakların ödendiği yazılı olmasına rağmen sonradan yapılan ödeme çelişkili bir durum oluşturmaktadır. Bu noktada salt ibranameye değer verilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz. Davalı işverenin muhasebe kayıtları ile ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak, ibranamede bahsi geçen davaya konu işçilik haklarının ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki kıdem, ihbar tazminatı ve izin ücretinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.6.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat I.B ile karşı taraf adına Avukat A.Ö. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı işçi, davalı işverence ihbar tazminatının eksik ödendiğini, izin ücretlerinin ise hiç ödenmediğini ileri sürerek anılan isteklerle ilgili bu davayı açmıştır.

Mahkemece, davacının imzasını taşıyan ibranamede davaya konu işçilik haklarının tam olarak ödendiğinin belirtilmiş olduğu gerekçesiyle isteklerin reddine karar verilmiştir.

Davacının imzasını taşıyan 5.4.2002 tarihli ibranamede kıdem tazminatı olarak 8.537.473.973 TL. İhbar tazminatı olarak 5.659.148.432 TL. ve izin ücreti olarak da i 1.939.546.640 TL. ödendiği belirtilmiştir. Bu tarihten 12 gün sonra davacının banka hesabına "tazminat avansı" açıklamasıyla 12.600.000.000 TL. yatırıldığı da dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. 5.4.2002 tarihli ibranameye rağmen davacıya yapılan bu ödemenin nedeni anlaşılamamıştır.

Davacı işçi, kendisine ibranamenin imzalatıldığı tarihte hiçbir ödeme yapılmadığı ve daha sonra banka hesabına belirtilen miktarın yatırıldığı iddiasındadır. Buna karşın davalı işverence, ibranameden 12 gün sonra yapılan ödemenin nedeni açıklanmış değildir.

Yapılan bu açıklamalara göre, ibranamede her türlü hakların ödendiği yazılı olmasına rağmen sonradan yapılan ödeme çelişkili bir durum oluşturmaktadır. Bu noktada salt ibranameye değer verilerek sonuca gidilmesi doğru olmaz.

Davalı işverenin muhasebe kayıtları ile ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak, ibranamede bahsi geçen davaya konu işçilik haklarının ödenip ödenmediği araştırılmalıdır. Şayet anılan işveren kayıtlarına göre ibranamede belirtilen ödemelerin yapılmamış olduğu belirlendiği taktirde yapılan ödemenin 12.600.000.000 TL.ile sınırlı olduğu kabul edilmeli ve buna göre davaya konu tazminat ile izin ücreti hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. İbranamede yazılı tutarların ödendiği belirlendiği takdirde şimdiki gibi isteklerin reddine karar verilmelidir. Eksik incelemeyle sonuca gidilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 375.000.000 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.6.2004 gününde oybirliği ile karar verildi
Old 03-11-2008, 20:56   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Bahadır Turan DURMAZ
İş hukukunda önem arz eden tek husus vardır. O da işçinin tanıkları. Ne imzalarsa imzalasın hiçbir geçerliliği yok, emin olun.

Bu cümlenizin doğruluğu bir anlığına kabul olsa, herhalde işveren kavramı çalışma yaşamından silinir, İş Kanunu ve mevzuatına da ihtiyaç kalmazdı. Adalet dağıtmak, teraziyi güçsüzden yana ağırlaştırmak anlamına gelmediği gibi, -görece- güçlü kabul edilenin, mahvına ve sözlere teslimiyetine izin vermek anlamına da gelmiyor.

Saygılarımla
Old 04-11-2008, 08:21   #12
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanaatimce sayın Durmaz, iş davalarında tanığın önemine vurgu yapmak istemiş. Tabi bazen yapılan genellemeler, pratik hukukta değerini yitirebilir, buna da dikkat etmek gerekiyor.
Old 04-11-2008, 12:25   #13
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Yukarda sayın Koray tarafından eklenen Yargıtay 9.hdnin 2003/19557 sayılı içtihada katılmıyorum.Ticari defterlerin delil kuvvetine ilişkin hükümler TTK 82/1 e göre tacirler arasındaki uyuşmazlıklar içindir.
Old 05-11-2008, 16:28   #14
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Bu cümlenizin doğruluğu bir anlığına kabul olsa, herhalde işveren kavramı çalışma yaşamından silinir, İş Kanunu ve mevzuatına da ihtiyaç kalmazdı. Adalet dağıtmak, teraziyi güçsüzden yana ağırlaştırmak anlamına gelmediği gibi, -görece- güçlü kabul edilenin, mahvına ve sözlere teslimiyetine izin vermek anlamına da gelmiyor.

Saygılarımla

Kesinlikle size katılıyorum. Vekilliğini yaptığım Belediye'ye karşı açılan davalarda; işçi iş akdini kendi sona erdirse, mazeretsiz işe devam etmese, verilen işleri yapmasa dahi hemen hemen hepsini tanıkların ifadeleri gerekçe gösterilerek kabul edildi. Şu halde güçlü olan işverenler değil işçilerdir. Hatta temyiz dilekçemden konuya ilişkin kısa bir alıntı yapayım;

" İşveren konumunda olanların maça her zaman 2-0 mağlup başladığı gerçeğinden hareketle bütün olguların işçi lehine yorumlanması, işverenleri artık mağdur etmeye başlamıştır. Zira eskiden nasıl işverenlerin hukuki kaideleri suistimal etmekte olduğu düşünülerek işçiyi korur nitelikte düzenlemelere gitme yoluna gidildi ise de, şimdi işçiler hukuki kaideleri suistimal etmektedirler. Her işten kendi isteği ile ayrılıp (iş akdini haksız olarak fesh edip daha yüksek maaşlı bir yerde işe başlayanın) sırf tanık beyanlarına dayanarak “işten çıkarıldı” diye kabul edilmesi durumunda, bir işçinin gerçekten işten kendi isteği ile ayrıldığı durumun ayırdımı nasıl yapılabilecektir. Bunun takdirini sayın mahkemeye bırakıyoruz."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Boşanma davasının reddinden sonra üç yıl geçmeden açılan yeni dava(ACİL) altiokebru Meslektaşların Soruları 9 12-07-2011 18:02
İdari Eylem Nedeniyle Açılan Davada İstenmeyen Faiz Daha Sonra İstenebilir Mi? parézer Meslektaşların Soruları 9 27-03-2010 18:55
boşanma davasının kesinleşmesinden 3 yıl sonra açılan davada Nafaka nasıl belirlenir? handas Meslektaşların Soruları 6 04-06-2009 15:39
icra mahkemsinde açılan dava ile ticaret mahkemesinde açılan dava birleştirlebilir mi avcigdem Meslektaşların Soruları 4 02-11-2008 09:11
ölümden sonra,vekaletname ile gayrimenkul satışı-45 yıl sonra dava Av.Hikmet ÖZLÜ Meslektaşların Soruları 1 03-04-2007 11:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06787109 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.