Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Suçsuz Bulunmama Rağmen Cezalandırıldım

 
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-12-2005, 14:41   #1
makinacı

 
Mutsuz Suçsuz Bulunmama Rağmen Cezalandırıldım

Merhaba sayın Hukukçular ve sayın ziyaretçiler;

Başıma gelen münferit bir hukuki durumla ilgili olsa da yazacağım konunun aslında pekçok kişiyi ilgilendireceğini sanıyorum. Aşağıda anlatacağım olayla ilgili dava tamamlanmış ve lehime sonuçlanmıştır.

2002 yılında eski işyerimden (A-firması) karşılıklı anlaşma ile sözleşmeyi feshederek ayrıldım ve başka bir firmada (B-firması) çalışmaya başladım. Daha sonra ise eski işyerimle aynı sektörde olan bir üçüncü firmaya (C-firması) geçtim. Benden sonra 2 kişi daha A-firmasında C-firmasına geçiş yaptı.

A-firmasından ayrıldıktan 2 yıl sonra A-firması bana karşı aşağıdaki suçlamaları yönelterek verdiği eğitimlerin karşılığı olarak 50.000 USD karşılığında bir tazminat davası açtı :
1) İşyerinden ayrılması sebebi ile firmanın maddi zarara uğraması
2) Teknolojik gizli bilgilerin C-firmasına verilmesi
3) Verilmiş olan eğitimlerin karşılığının alınmamış olması.
4) Başka kişilerin de A-firmasından C-firmasına geçişi için önayak olmak ve firmayı tekrar zarara uğratmak.

Aynı davayı diğer 2 kişiye daha açtı.

Benim ve diğer 1 kişinin davaları Aralık 2005 tarihinde Mahkemelerin verdiği kararlar ile düştü ve herhangi bir tazminat ödemeye mahkum edilmedik. Diğer arkadaşımızın davası ise devam etmekte olup büyük ihtimalle onun davası da aynı yönde sonuçlanacaktır. Çünkü gerek A-firmasının aleyhimize sunduğu deliller, gerekse halen A-firmasında çalışmakta olan ve davacı taraf adına ifade veren kişilerin ifadeleri göz önüne alındığında iddialarını ispatlayacak herhangi bir delil sunamamışlar ve bu durum bilirkişi raporlarında da açıkça beyan edilmiştir.

Tam bu davadan kurtulmanın rehavetini yaşayıp mutlu olmuşken Avukatımızdan aldığımız haber bizi şoke etti. Bu davaya baktığı için sadece benden 7500 YTL tutarında vekalet ücreti talep etmiştir. (Daha sonra yalvara yakara bu ücreti 6000 YTL’ye düşürdük)

Baştan herhangi bir ücret araştırması ve anlaşması yapmayışımızın sebebi avukatımızın bize verdiği güven sebebiyledir.

Foruma böyle uzun bir hikayeyi anlatarak başvurmamın sebebi ise aşağıdaki konularda görüşlerinizi almak:

1) Baştan bir anlaşma yapılmamış olsa dahi, avukatımızın, dava konusu paranın %10’unu oluşturan ücreti istemeye hakkı olduğunu öğrendik. Ben, bu ücrete karşı hiçbir hak iddia edemiyorum. Yasal düzenleme bildiğim kadarıyla aşağıdaki şekilde :

Resmi Gazete Tarihi: 04/12/2003
Resmi Gazete Sayısı: 25306
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi:

”GENEL HÜKÜMLER

Konu ve Kapsam
Madde 1 - Bütün hukuki yardımlarda avukat ile iş sahipleri arasında yazılı ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya avukatlık ücretinin kanun gereği karşı tarafa yükletilmesi gereken durumlarda, Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümleri uygulanır. Bu Tarifede belirlenen ücretlerin altında avukatlık ücreti kararlaştırılamaz. Aksine yapılan sözleşmelerin ücrete ilişkin hükümleri geçersizdir.”

Yani ben daha düşük ücrete baştan anlaşma yapmış olsam dahi bu hüküm uyarınca sözleşme geçersiz kalıyor ve benim gene %10 ücret ödemem gerekiyor. Böyle bir uygulama hangi nedenlere dayanmaktadır?

2) Mahkeme kararında A-firmasının, davalı vekiline (avukatıma) 6400 YTL ödemesi de öngörülüyor. Yani hem benden 7500YTL alacak hem de karşıdan 6400YTL alınacak. Bu durumda avukatımızın bu davadan kazancı yaklaşık olarak 13 900YTL. Ben suçsuz bulunmama rağmen, benim de ayrıca vekalet ücreti ödemek zorunda bırakılmam hangi nedenlere dayanmaktadır?

Sayın hukukçular;
Bu yazıyı lütfen avukatlık mesleğine veya alınan ücretlerin yüksekliğine dair bir eleştiri olarak değerlendirmeyin. Fakat, sabit bir ücretle ailesini geçindirmeye çalışırken, bütün yasalara uymama rağmen birilerinin ”çamur atması” yüzünden, aylarca uğraşıp kazanamadığım parayı ödemek zorunda kalmam benim cezalandırıldığım anlamına gelmiyor mu?.

Suçsuz tarafın zarardan korunması gerekmez mi?

Yorumlarınızı beklemekteyim.
Saygılarımla

Makinacı
Old 21-12-2005, 23:33   #2
esink

 
Varsayılan

Sayın Makinacı,
Öncelikle, sizin açınızdan hoş bir tecrübe olmasa da, yaşadıklarınızdan öğrenmiş olduğunuz bir husus var: her zaman ve her koşulda, anlaşmalarınızı yazıya dökmenizde sonsuz fayda var. Belki de, bu deneyiminiz sizi ilerde karşılaşabileceğiniz büyük sıkıntılardan kurtaracaktır.
İkinci olarak, bilmenizi isterim ki, avukatlık, tüm gelişmiş ülkelerde saygın bir meslektir ve özel bir statüsü vardır. Ama ne yazık ki, mesleğimiz, ülkemizde gereken saygıyı görmemektedir. (Ki aslında sizin yazınız da bunun bir göstergesidir.)
Avukatlık Kanununun 1.maddesi şu şekildedir: " Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir" Fırsatınız olursa Avukatlık Kanununu incelemenizi öneririm. Bu sayede, avukatlık mesleğinin pek çok ağır şarta ve sıkı kurallara tabi olduğunu göreceksiniz ve belki kanunu dikkatli okursanız sorularınızın cevaplarını bulabileceksiniz.
Yazınızda "Tam bu davadan kurtulmanın rehavetini yaşayıp mutlu olmuşken..." demişsiniz. Merak ediyorum, acaba, bu rehaveti yaşayabilmenizde, avukatınızın payını hiç düşündünüz mü?
Meslektaşımın talep ettiği rakam hakkında yorum yapmam söz konusu değil, dolayısı ile yapacağım yorumların hiçbirisi bu rakamla ilintili değildir. Asgari ücret tarifeleri yalnızca avukatlar için değil, doktorlar, diş hekimleri gibi meslek grubundakiler için de geçerlidir. Bunun pek çok nedeni var. Avukatlar (tıpkı saydığım diğer meslek gruplarında olduğu gibi) odaya yani baroya bağlı çalışmak zorundadırlar ve elbette baroya ödemek durumunda oldukları aidatlar söz konusudur. Yine, avukatlar, sizlere kestikleri makbuz üzerinden beyanda bulunmak ve vergi ödemek durumundalar. Dolayısı ile, sizinle, asgari ücret tarifesinin altında anlaşmaları kanunen yasaktır. Bir başka deyişle bu durum avukatınızın kişisel inisiyatifinden değil, kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Olayın bir başka boyutu yine avukatlara kanunla getirilen reklam ve rekabet yasağı.. Asgari ücret tarifesi ile, rekabetin önlenmesi de öngörülmüştür. Bilemiyorum bu açıklamalar sizi ne ölçüde tatmin eder? Kendinizi cezalandırılmış hissetmenize gelince, şöyle düşünün. Fiziksel bir rahatsızlığınız var. Doktora gidiyorsunuz. Öncelikle 10 dklık bir görüşme için ciddi bir muayene ücreti ödüyorsunuz. Dr. bir takım testler yaptırmanızı istiyor. Tüm bu testler için gereken ödemeleri de yapıyorsunuz. Ve sonra doktorunuz tüm bulguları değerlendiriyor... mesela fiziksel bir sorun olmadığı, şikayetinizin psikolojik kökenli olduğu ortaya çıkıyor. Doktorunuza, benim hiçbir sorunum yokmuş, bana boşuna bu testleri yaptırmışsınız, hem hasta değilim hem paramı aldınız diyebiliyor musunuz? Sanmıyorum.. peki, ben zaten haklıydım, avukatım nasıl benden ücret talep eder derken neden ve nasıl bu kadar rahatsınız?
Eğer, avukatınız davayı kaybetmiş olsaydı, bu kez de hem davayı kaybetti, haksız yere korkunç bir rakam ödemeye mahkum edildim, hem de avukatıma para veriyorum, bu nasıl adalet mi diyecektiniz?
Umuyorum, açıklamalarım, sizin sorularınıza cevap veremese de, sorularınızı yeniden gözden geçirmenizi sağlar.
Selamlar,
Old 22-12-2005, 13:44   #3
makinacı

 
Varsayılan

Merhaba Sayın Esink

Mesleğinize karşı saygısızlık ettiğim sonucuna varmışsınız fakat böyle bir yargıya kapılmanızı istemem. Elbette ki her alın teriyle hayatını kazanan meslek mensupları gibi sizin mesleğiniz de kutsal bir meslektir.

Hayata dair verdiğiniz dersler konusunda teşekkür ederim. Hakikaten bu bir ders oldu fakat dediğiniz gibi minimum fiyat çizelgesi altında yapılan anlaşmalar yasaklanmış değil mi?

Minimum ücret tarifesinin rekabet yasağından kaynaklandığını yazmışsınız. Doğrudur. Haklı olarak siz kendi ücretinizi savunacaksınız.

Doktora gidip de muayene olma örneğini vermişsiniz. Bence yanlış bir benzetme ve hiçbir anlam ifade etmiyor. Psikolojik bir rahatsızlık da sonuçta bir rahatsızlıktır ve tedavisi mümkündür. Ben böyle bir durumda aldığım hizmet için müteşekkir kalırım.

Sorumu tavsiyeniz üzerine gözden geçirip tekrar soruyorum :

- Tazminat ödemek üzere suçlanan bir kişi, beraat ettiğinde, avukatı niçin ücretinin tamamını karşı taraftan almamaktadır?
- Bir kişi hakkında haksız iddialarda bulunulduğu ve tazminat istendiği anda kişi suçsuz da olsa istenen miktarın %10’unu zaten doğrudan kaybediyor. Kişiyi bu maddi zarardan korumak için bir yasal düzenleme yok mu? (Bana 1 milyon dolarlık tazminat davası açılsa benim avukatıma 100 bin dolar ödemem mi gerekiyor. Benim bunu ödeyecek gücüm yoksa ne yapabilirim?)

Saygılarımla
Old 22-12-2005, 14:08   #4
Admin

 
Varsayılan

Doktor örneği çok isabetli bir örnek.. Doktora ödenen ücret tedavi olmanın bedeli değildir, tıbbi hizmet almanın bedelidir. Tedavi başarısız olsa ve hatta hasta ölse bile doktor verdiği emeğin karşılığı olan ücreti alır. Avukatlar için de aynı şey geçerli: Avukata ödediğiniz ücret avukatın verdiği emeğin karşılığıdır, davanın kazanılması, kaybedilmesi, sizin haklı ya da haksız olmanızla ilgili değildir. Siz haklı da olsanız, haksız da, davayı kazansanız da, kaybetseniz de avukat o dava için zamanını ve emeği harcamıştır. Elbette ücretini ödeyeceksiniz.
Old 22-12-2005, 22:09   #5
Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Doktora gidip de muayene olma örneğini vermişsiniz. Bence yanlış bir benzetme ve hiçbir anlam ifade etmiyor. Psikolojik bir rahatsızlık da sonuçta bir rahatsızlıktır ve tedavisi mümkündür. Ben böyle bir durumda aldığım hizmet için müteşekkir kalırım.


Bu örneğin yeterli olduğunu düşünürüz. Ancak sizi rahatlatabilir düşüncesiyle örneği şu şekild edeğiştirelim: Doktor, sizin psikolojik bir sorununuz dahi olmadığını, yani turp gibi olduğunuzu tüm tahlillerden sonra söyleseydi; siz: "Hayır, ben para vermem, ben turp gibiymişim!" diyebilir miydiniz?

Elbetteki hayır!

Olayın özü itibariyle haklı olduğunuz bir nokta var ki o da şu: Türk Hukuk sisteminde, avukat ile müvekkil arasında akdedilen vekalet ücretinin tam karşılığının davayı kaybedene yüklenmesi HUMK:421,422 vd. hükümleri ile hakime yetki olarak tanınmış olsa bile, bu yetkinin uygulamada kullanıldığına ben şahit olmadım!

İstisnasız tüm dilekçelerimde 15 yıldır talep etmeme rağmen bu talebim hiç bir davada kabul görmedi... Oysa yasa hükmü açık... karşı taraf açıkça dava hakkını kötüye kullanmış ve müvekkilimi lüzumsuz yere hem maddi hem de manevi zorluğa sürüklemişti... BUna rağmen hep asgari ücrete hükmedildi...

Bir de olayın diğer boyutu var, mahkemenin hükmettiği ve karşı tarafa yüklediği asgari vekalet ücreti avukata aittir...

Böyle bir durumda hakimin gerçekleşen tam ücrete hükmetmesi halinde, avukatın asgari ücreti talep hakkı sorununun nasıl çözüleceği de meçhuldür...

Kısaca; mantık olarak tamamen haklısınız!
Old 23-12-2005, 09:04   #6
makinacı

 
Varsayılan

Sorunumu anlayıp sağduyu ile cevap veren Sayın Avukat Dikici'ye teşekkürler ederim.

Her ne kadar yazdıklarımı "avukatlar ücret almadan çalışssın" şeklinde anlasalar da vakit ayırarak cevap yazdıkları için ayrıca Sn Admin ve Esink'ya da teşekkür ederim.

Umarım HUMK:421,422 vd. hükümleri ile hakime verilen yetkinin pratik olarak uygulamaya geçmesi ve "Suçsuz tarafın maddi zarardan korunması" için gerekli düzenlemeler yapılır, benim yaşadığıma benzer mağduriyetler ileride giderilir.

Hepinize başarılı günler dilerim.
Old 23-12-2005, 10:52   #7
Burhan Sezer

 
Varsayılan

Değerli üstadlar ve ziyaretçiler.
Benim de mağdur olduğum bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. İkamet ettiğim şehirden 200 km. uzaktaki bir şehirde açacağım ortaklığın giderilmesi davası için, o şehirden 30 km. mesafede görev yapan, arkadaşımın önerdiği bir avukatı vekil tayin attim. Talep ettiği ücreti pazarlıksız kabul adip %75 ini peşin ödedim.
İlk duruşmaya avukatım katıldı. Bir kaç gün sonra ayağından sakatlandı ve ayağı alçıya alındığı için yürümesi uzun süre mümkün olmayacaktı. Durumu bana bildirince ikinci duruşmaya ben gidip katıldım. Ayağı, alçıda uzun süre kalacağından, kendisinden beklentim haliyle bir meslektaşını vekil tayin etmesi idi. Fakat bu konuda hiç bir teşebbüsü ve niyeti olmadı. 3. ve 4, duruşmalara da girip sabırla bekledim. "İyileşmek üzere" olduğunu bildiriyordu. Sıradaki ilk duruşmaya katılabileceğini söyledi. Arabamla gelip, kendisini benim götürebileceğimi söyledim. Anlaştık. Fakat duruşma günü sabahı telefon ederek gelemiyeceğini söyledi. O anda anladım ki bu davayı ben tamamlayacaktım. Bir seneyi aşan bir dava süreci, benim gerek duruşma, gerek keşifler için 13 defa o şehire gidip gelmem hali ile avukatlık ücretinin 3 katına patladı. Neticede davayı sonuçlandırdım. Mahkeme, benim avukata ödediğim ücretin yarısı kadar bir ücreti de avukatlık ücreti olarak kendisine ödedi. Kendisinden hiç olmazsa mahkemenin tespit ettiği ücreti iade edebillir diye bekledim Fakat maalesef böyle bir düşüncesini iletmedi. Ben aradım. "Böyle bir şey düşünüp düşünmediğini" sordum. Öyle bir cevap verdi ki neredeyse borçlu çıkacaktım. "Bu dava için aldığı ücret hatır ücreti" imiş. Avukat ile ilk görüşmemizden önce, bu ücretin hiç de hatır ücreti olmadığnı, gerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden gerek rayiç ücret araştırmamdan tespit etmiştim. Benim mesleğim de avukatlık gibi serbest meslek faaliyetidir. Bu konuda hassas davrandığım için pazarlık dahi etmemiştim.
Avukata ödenen ücret, avukatın verdiği emeğin karşılığıdır. Buna hiç itirazım olamaz. Bana göre her meslekte "Emeksiz nimet, nimetsiz emek olamaz."
Bu olayımda emek var mıdır? Nimet hak edilmiş midir?
Saygılarımla.
Old 23-12-2005, 11:17   #8
Admin

 
Varsayılan

Olaya bir de şu açılardan bakarsanız:

1- Avukat davayı açtıktan sonra, müvekkil davadan vazgeçse ve tek bir celse yapılmasa dahi, avukat ücretin tamamına hak kazanır.

2- Avukat verdiği emek sadece duruşmalara girmek değildir. Olayı mütaalaa etmesi, sorularınızı yanıtlaması, dava dilekçenizi ve diğer lahiyalarınızı yazması da verdiği hizmetlerdir.

3- Avukatlık Asgari Ücret tarifesi adı üstünde asgari ücrettir ve pratikte bir değeri yoktur. O nedenle asgari ücret tarifesinin ÇOK üstünde alınan bir ücret bile davanın mahiyetine göre hatır için alınmış düşük bir ücret olabilir.

Bunları göz önünde tutmakla birlikte, hiçbir duruşmanıza girmemiş bir avukatın da ücret konusunda size karşı daha anlayışlı olmasını beklemenizin hakkınız olduğunu düşünüyorum.
Old 23-12-2005, 23:00   #9
esink

 
Varsayılan

Burhan Bey,
Açıkça fikrimi söyleyeyim: Anlatımlarınız çerçevesinde, meslektaşımızın tutumumunun savunulabilir bir yanının bulunmadığını düşünüyorum.
bu olay bana şunu düşündürdü. örneğin bir öğretmen, öğrencisini haksız yere dövdü, azarladı vs. çocuklar da bu durumu bir başka öğretmene şikayet etti. bu öğretmenin tavrı ne olur? içinden ne denli öflenirse öfkelensin, bu bakış açısını öğrencilerine yansıtmamaya çalışır. meslektaşını savunur veya sessiz kalır veya konuyu geçiştirir veya diğer öğretmen hakkında olumsuz bir şey söylememeye çalışarak çocuklara siz haklısınız mesajını vermeye çalışır. ama ne olursa olsun, öğrencilerinin yanında diğer öğretmene verip veriştirmez.
sanıyorum bazen bizler de aynı tutumu sergiliyoruz. bu tutum doğru veya değil miyi, etik mi değil miyi tartışmıyorum... sonuçta avukatlık bir meslek ve onu icra edenler de insan.
iyisi kötüsü doğrusu eğrisi bencili kurnazı mantıklısı adili elbette var, elbette olacak.
bir avukat, müvekkilinin hakkını korumakla yükümlüdür. iki kere iki dört.
bir boyacıyla anlaştınız, ayağı kırıldı, başladığı işi devam ettiremedi, çalıştığı döneme ait yövmiye dışında bir parayı hak eder mi? bir dr. teşhinizi koydu, tedaviyi devam ettiremedi, teşhis için hak ettiği para dışında bir bedel hak eder mi, çocuğunuza özel ders aldırdığınız öğretmen, vermediği derslerin parasını hak eder mi? hayır hayır hayır. avukat da, ancak verdiği hizmet kadar bedel hak eder. benim açımdan bu durum bu kadar net ve keskindir.
Old 23-12-2005, 23:24   #10
mskocak

 
Varsayılan

Tüm katılanlara iyi aksamlar.

Avukatlık Kanunu açık

Madde 164.- (4667 sayılı yasa ile değişik) Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.
İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. (5043 sayılı yasa ile değişik) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.
Old 23-12-2005, 23:50   #11
esink

 
Varsayılan

sanıyorum aynı kanunun diğer maddelerine de göz atmakta fayda var:
AVUKATLIĞIN AMACI

Madde 2 - ......Avukat bu amaçla hukukî bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

Madde 34.- (Değişik: 4667 - 2.5.2001 / m.20) Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.
GÖREVİ SAVSAKLAMA VE KÖTÜYE KULLANMA

Madde 62 - Türk Ceza Kanununun 294 ve 295 inci maddelerinde yazılı hallerden başka (Her ne şekilde olursa olsun) bu kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat sıfatı ile veya Türkiye Barolar Birliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi ihmal veya kötüye kullanan avukat Türk Ceza Kanununun 230 ve 240 ıncı maddeleri gereğince cezalandırılır.

İŞİ SONUNA KADAR TAKİP ETME ZORUNLULUĞU VE BAŞKASINI TEVKİL

Madde 171 - (Değişik 1. fıkra: 4667 - 2.5.2001 / m.83) Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.

Madde 174 - Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez
Old 24-12-2005, 00:19   #12
mskocak

 
Varsayılan

Evet mesleğin yükü ağır, sorumluluğu fazla hakkıyla yapana ne mutlu
Old 24-12-2005, 00:23   #13
mskocak

 
Olumlu

Evet mesleğin yükü ağır, sorumluluğu fazla işin ilginç yanı bir avukatın en az bilgi sahibi olduğu kanun Avukatlık Kanunu olduğu söylenir. İyi araştırma oldu.
Old 26-12-2005, 08:57   #14
makinacı

 
Varsayılan

Alıntı:
Olayın özü itibariyle haklı olduğunuz bir nokta var ki o da şu: Türk Hukuk sisteminde, avukat ile müvekkil arasında akdedilen vekalet ücretinin tam karşılığının davayı kaybedene yüklenmesi HUMK:421,422 vd. hükümleri ile hakime yetki olarak tanınmış olsa bile, bu yetkinin uygulamada kullanıldığına ben şahit olmadım!


Avukatıma HUMK 421. maddesinin bizim davamıza uygulanması için talepte bulundum. Kendisi, bunun ilginiç bir soru olduğunu ve bu konudaki uygulamalar konusunda araştırma yapacağını bildirdi.

HUMK 421. maddenin uygulaması ile ilgili bildiğiniz herhangi bir örnek dava var mıdır? Benim davamda 75000 YTL gibi yüksek bir miktarla şahsıma tazminat davası açılması fakat bunu ispatlayacak tek bir belgesinin dahi olmaması, davayı açan tarafın kötü niyet taşıması olarak adlandırılabilir mi?
Old 26-12-2005, 12:05   #15
Burhan Sezer

 
Varsayılan

Değerli üstadlara ve ziyaretçilere iyi günler.
Sayın Admin, sayın esink ve sayın mskocak ilgilerinize teşekkür ederim. Sayın esink'in öz eleştirisi bütün meslekler için örnek oluşturacak kadar güzel. Bu görüşleri için kendisine ayrıca teşekkür ederim.
Ancak, sayın Admin'in açıklamalarına yanıt vermek istiyorum.
1- Dikkat ederseniz ben davayı açtıktan sonra, davadan vazgeçmiş değilim. Davadan vazgeçildiğinde, ücretin iade edilmeyeceğine hiç bir itirazım olamaz.
2- Avukatın verdiği emek, tabii ki sadece duruşmalara girmek değildir. Peki, ücretini aldığınız fakat girmediğiniz duruşmalardan sonuç almanız mümkün müdür? Duruşmalara girmemekle Avukatlık Kanununun 171. maddesinde belirtildiği gibi "Üzerine aldığı işi sununa kadar takip etmiş" olur mu? Hizmetin en önemli bölümü "Duruşmalara katılmak" değilmi dir? Duruşmalar katılmamak görevi ihmal değil midir? Burada, davayı başka bir meslektaşına devretmesi gerekmez miydi?
3- "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ÇOK üstünde alınan bir ücret bile davanın mahiyetine göre hatır için alınmış düşük bir ücret olabilir" diyorsunuz. Bu göreceli bir ölçüdür. Buna şu şekilde katılmam mümkün değil. Benzer davalarda bir meslektaşınızın (5) birim ücret alırken diğeri (100) birim ücret alıyorsa bu ücret nasıl hatır ücreti olabilir. Benim davamda avukat tutmadan önce o yörede böyle bir dava için alınabilecek ücreti araştırdım ve benim ödediğim ücretin hiç de hatır ücreti olmadığını tespit ettim. Örf adet, yöre, emsal ücret, rayiç gibi daha bir çok kritere göre yerleşmiş ücretin çok üstündeki ücret bence hatır ücreti diye adlandırılamaz. Burada esas olan, benzer davalara benzer ücret olması gerekmez mi?
Sizler de gayet iyi bilirsiniz, halkımızın değil yargıda kendisini temsil edecek bir avukata vekalet vermesi, danışmak için dahi avukata başvurmak gibi bir alışkanlığı maalesef yok. Çevremde gözlemlediğim, ağırlıklı sebep "Avukat fazla para ister" şeklindeki düşüncedir. Fakat davasını avukat ile yürütmediğinden, yargının sonunda zarara uğrayan kendisi olur.
" DANIŞAN İNSAN AKILLI İNSANDIR"
Saygılarımla.
Old 27-12-2005, 00:04   #16
esink

 
Varsayılan

Sayın Makinacı "Her ne kadar yazdıklarımı "avukatlar ücret almadan çalışssın" şeklinde anlasalar da" sözünüze kişisel olarak üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Ne yazık ki bizler genel olarak toplumun avukatlar hakkındaki olumsuz ve çoğu zaman haksız yaklaşımlarından kişisel olarak nasibimizi alıyoruz. Burada sorularınıza gönüllü olarak yanıt arıyor olmamız dahi, ücret almadan çalışmaktan dolayı hiç gocunmadığımızın açık bir kanıtıdır kanımca ama görülen odur ki bu denli açık bir kanıt dahi üzerimizdeki yaftayı ortadan kaldıramıyor.
Her neyse, sorunuzun yanıtına gelince, maalesef kanunun ilgili maddeleri hakkında hiçbir Yargıtay kararı bulamadım. Ayrıca bir kararda sizin düşüncenizin aleyhinde bir ifadeye rastladım: "Avukatlık ücreti, yargılama giderleri arasında sayılmıştır." Bu cümleyi şu şekilde yorumlayabiliriz, dava sonucunda Mahkemenin karar verdiği vekalet ücreti, avukatınızla yaptığınız ücet sözleşmesinde yer alan vekalet ücretinden farklıdır ve yargılama gideri sınıfına girer.
Yine bilmeniz gerekir ki, hukuktaki ana kural gereği, bir husus özel bir kanunla düzenlenmişse, öncelikle o kanunun hükümleri uygulanır. dolayısıyla vekalet ücreti hakkında öncelikle avukatlık kanunu uygulanacaktır ancak konu hakkında avukatlık kanununda açıklık bulunmaması halinde, ilgili düzenlemeyi getiren kanun maddeleri uygulanır.
Yine de konuyu incelemeye değer bulduğumu ve araştırmaya devam edeceğimi bilmenizi isterim.
Sizin durumunuzu aydınlatmak için Avukatlık Kanunun 164.maddesinin sizinle ilgili bölümünü yeniden yazıyorum: Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.
Kolaylıklar diliyorum.
Old 30-12-2005, 17:34   #17
makinacı

 
Varsayılan

Minimum ücret çizelgesi bir avukatın emeği karşılığında alması gereken minimum ücreti belirliyor.

1) Yargılama gideri olarak mahkemenin tayin ettiği ve avukatın karşı taraftan alacağı ücret hangi hizmetin ya da neyin bedelidir?

2) Eğer yukarıdaki ücret avukatın hizmeti için kaybeden tarafa yüklenen ücretse, kazanan taraftan da ayrıca hizmet bedeli alınması gerektiği bir kanunda yazılı mıdır?

3) Bir hizmet için belirlenen miktarın her iki taraftan da alınması çifte ücretlendirme anlamına gelmez mi? (Bir hizmetin ancak bir bedeli vardır)
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çalışlar ve Altan suçsuz bulundu Seyda Hukuk Haberleri 0 20-12-2006 14:55
kabule rağmen red mi? yaşar Meslektaşların Soruları 1 26-04-2006 21:18
Başvuruda Bulunmama Rağmen Sigorta Edilerek Kredi Kartının borçlandırılması Cansel İpek Hukuk Soruları Arşivi 1 12-04-2006 10:48
Beraat'e Rağmen Bırakmama Av.Fahri ALİMOĞLU Hukuk Sohbetleri 3 29-04-2004 17:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06900001 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.