Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Şahsi İlişki

 
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-01-2005, 12:17   #1
hande

 
Varsayılan Şahsi İlişki

Merhabalar, Çocuğum ile babası arasındaki şahsi ilişki sonrasında çocuğum babası ve yakınları tarafından dövüldüğünü söylüyor. on günlük adli tıp kurumundan raporum var. Aile Mahkemesinin psikoloğunun yazmış olduğu raporda çocuğun olayı anlattığını babasının dövdüğünü, babasınındayken akrabaları tarafından dövüldüğünü ve tekrar gitmek ismediğini yazmış. Ancak psikolog raporun sonunda çocuğun yetişmesinde güçlü bir babanın önemli olduğunu ve şahsi ilişkinin kalkmamasını yazmış her yıl bir ay gibi uzun süre çocuğum babasının yanında kalıyor. Bu dayaklara katlanmak zorundamı.
Ben bu konu ile ilgili yargıtay kararı buldum. Ancak Aile Mahkemeleri ve Medeni kanun yeni değiştiği için 2003-2004 tarihli yargıtay kararı bulamadım. Yeni Medeni Kanuna göre Yargıtay Kararı bildirirseniz sevinirim.

Ayrıca çocuğunu döven güçlü bir babanın çocuğun gelişmesinde öneminede anlayamadım.
Old 29-01-2005, 18:36   #2
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan Ynt: Şahsi İlişki

Iyi gunler,

Cocugunuzun babasi tarafindan dovulmesi, ayni zamanda suc teskil eden bir eylemdir. Babasi da olsa, hic kimse bir baskasi, hele hele bir cocuk uzerinde siddet uygulamamalidir. Anlattiginiz kadari ile dovulme olaylari bir kereye mahsus bir durum da degil. Bu nedenle, suc teskil eden bu eylemden dolayi Cumhuriyet Savciligi'na basvurmanizi ve baba hakkinda kamu davasi acilmasini saglamanizi tavsiye ederim.

Suphesiz bosanmis da olsaniz cocugunuzun babasi olan bu kimseye karsi bu boyle bir suc duyurusunda bulunmak sizin ve cocugunuzun psikolojisi acisindan kolay olmayabilir. Yargilama surecinde bir cok zorlukla karsilasabilirsiniz. Hatta cocugunuzun, gizli bir celsede de mumkun olsa, tanik olarak dinlenmesi soz konusu olabilir. Bu sureci kolay tasiyamayabilirsiniz. Ancak bilemiyorum ama baba ruhsal hasta ise ya da ornegin alkol bagimlisi bir kimse ise bu gibi eylemleri surdureceginden emin olabilirsiniz. Bu tahminim dogru ise mutlaka bir care aramalisiniz. Aile Mahkemesi psikologlarinin gorusleri degismez gercekler olmayabilir.

Ancak unutmamaniz gereken bir nokta, babanin cocuguna karsi siddet uyguladigini bir ceza mahkemesi karari ile tespit ettirmeden, onun cocugunu gormesini engellemenizin sistemimiz icinde oldukca zor oldugudur. Aile Mahkemesi bu hususta baba aleyhine kesin bir ceza yargisi karari olmadan konuya belirli cekincelerle yaklasacaktir.
Belki baba ve onun ailesi ile bu konunun gorusmeniz ya da araci aile dostlarinizin gorusmesi ve yaptiginin bir suc oldugunu bildirmesi onun hareketlerine dikkat etmesine yolacabilir.
Yine, guvendiginiz aile dostlarinizla bu hususu konusmanizi, bagimsiz bir psikologla konusmanizi ve cocugunuzu da psikologa goturmenizi de tavsiye ederim. Uzman bir psikolog ve guvenilir aile dostlari size bu hususta yardim edebilirler. Konuyu aile icinde saklamayin. Uzerine gidin.

Saygilarimla,

Avukat Dr. Oyku D. Aydin


Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: hande
Merhabalar, Çocuğum ile babası arasındaki şahsi ilişki sonrasında çocuğum babası ve yakınları tarafından dövüldüğünü söylüyor. on günlük adli tıp kurumundan raporum var. Aile Mahkemesinin psikoloğunun yazmış olduğu raporda çocuğun olayı anlattığını babasının dövdüğünü, babasınındayken akrabaları tarafından dövüldüğünü ve tekrar gitmek ismediğini yazmış. Ancak psikolog raporun sonunda çocuğun yetişmesinde güçlü bir babanın önemli olduğunu ve şahsi ilişkinin kalkmamasını yazmış her yıl bir ay gibi uzun süre çocuğum babasının yanında kalıyor. Bu dayaklara katlanmak zorundamı.
Ben bu konu ile ilgili yargıtay kararı buldum. Ancak Aile Mahkemeleri ve Medeni kanun yeni değiştiği için 2003-2004 tarihli yargıtay kararı bulamadım. Yeni Medeni Kanuna göre Yargıtay Kararı bildirirseniz sevinirim.

Ayrıca çocuğunu döven güçlü bir babanın çocuğun gelişmesinde öneminede anlayamadım.
Old 31-01-2005, 12:21   #3
hande

 
Varsayılan

Sayın Öykü,
İlginize teşekkür ederim. Ancak Söylediklerinizin hepsini yapsın. Geçen yıl çocuğu teslim aldıktan sonra oğlumun vücutundaki morlukları farkettim ve çocuğum anlattıkları tekrar gitmek istemesi üzerine psikoloğa götürdüm. Yasa gereği bu yıl yine verdim. Vermeden önce kendisiyle konuşarak hatta çocuğu götürdüğüm psikoloğa birlikte gittik. Oda çocuğu götürmemesini söyledi Ama herşeye rağmen zorla götürdü.Teslim alırken vücutundaki yaraları gördüğüm için doktora götürdüm. Dolaylı olarak olay Savcılığa yansıdı. Bu yıl psikiyatride çocuğum tedavi görüyor. Mahkeme kaldırmazsa bu yıl tekrar gidecek.
Old 31-01-2005, 12:46   #4
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Sizi anliyorum.

Ancak "olay dolayli olarak savciliga yansidi" ifadesini anlamadim. Savcilik incelemesi soz konusu olsa idi mutlaka Sizin haberiniz olurdu.

Benim kastettigim dogrudan Sizin Savciliga gidip sikayette bulunmaniz geregi. Cocugunuzu doktora goturmussunuz, doktor da yasa geregi bir suc islendigini anlamis ise Savciliga bilgi vermek zorunda. Ancak gorulen o ki bir kopukluk olmus, olay savciliga yansimamis. Yansimis ise Sizin, cocugunuzun ve eski esinizin ifadeleri alinir, diger deliller toplanir ve gereken yapilirdi.

Cocugunuzu her teslim alisinizda vucudunda boyle morluklar goruyorsaniz, dogrudan Sizin Cumhuriyet Savciligi'na basvurmaniz gerekir. Cocugunuzun tedavi olmasi olumlu, ancak soz konusu olaylarin tekrarlanmamasi icin dogrudan Savciliga basvurmanizdan baska bir care goremiyorum.



Iyi gunler,

Dr. Oyku D. Aydin

Avukat



Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: hande
Sayın Öykü,
İlginize teşekkür ederim. Ancak Söylediklerinizin hepsini yapsın. Geçen yıl çocuğu teslim aldıktan sonra oğlumun vücutundaki morlukları farkettim ve çocuğum anlattıkları tekrar gitmek istemesi üzerine psikoloğa götürdüm. Yasa gereği bu yıl yine verdim. Vermeden önce kendisiyle konuşarak hatta çocuğu götürdüğüm psikoloğa birlikte gittik. Oda çocuğu götürmemesini söyledi Ama herşeye rağmen zorla götürdü.Teslim alırken vücutundaki yaraları gördüğüm için doktora götürdüm. Dolaylı olarak olay Savcılığa yansıdı. Bu yıl psikiyatride çocuğum tedavi görüyor. Mahkeme kaldırmazsa bu yıl tekrar gidecek.
Old 07-02-2005, 12:16   #5
hande

 
Varsayılan

Sayın Öykü,
Doktor olayı Polise intikal ettirdi. Bende Çocuk polisine ifade verdim. Çocuk polisi dosyayı savcılığa gönderdi.. Ancak Savcılık çocuğun yada benim tekrar ifademi almadan takipsizlik kararı verdi.
Old 07-02-2005, 17:51   #6
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Yeniden Cumhuriyet Savcisi'na gidip bizzat ihbarda bulunma hakkiniz var. Aslen, takipsizlik kararina karşı onbeş gün içinde Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz hakkı vardır. Ancak bu süreyi geçirmiş olabilirsiniz.

Her koşulda suçun sürdüğüne inanıyorsanız. Cumhuriyet Savcısı'na yeni bir dilekçe verin. Önce gidip Savcı ile görüşün ve bir ihbar dilekçesi verin. Yine takipsizlik olursa Ceza Mahkemesi'ne itiraz edersiniz.

Saygılar,

Öykü Didem Aydın

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: hande
Sayın Öykü,
Doktor olayı Polise intikal ettirdi. Bende Çocuk polisine ifade verdim. Çocuk polisi dosyayı savcılığa gönderdi.. Ancak Savcılık çocuğun yada benim tekrar ifademi almadan takipsizlik kararı verdi.
Old 11-02-2005, 12:19   #7
hande

 
Varsayılan

sayın Öykü.
İlginize çok teşekkürler, şu anda Ağır ceza Mahkemesine itiraz ettim sonucu bekliyorum. Belki oğlumun babası hukukçu yani olmasaydı adli rapor yeterli gelebilirdi. Ancak hakim bir babanın çocuğuna yaptıklarını ispatlamam sanıldığı kadar olmuyor. İlginize tekrar teşekkürler.
Old 11-02-2005, 12:41   #8
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Merhaba,

Cocugunuz kac yasinda? En onemli ispat araci magdurun kendisidir... Saygilarimla,

Dr. Aydin




Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: hande
sayın Öykü.
İlginize çok teşekkürler, şu anda Ağır ceza Mahkemesine itiraz ettim sonucu bekliyorum. Belki oğlumun babası hukukçu yani olmasaydı adli rapor yeterli gelebilirdi. Ancak hakim bir babanın çocuğuna yaptıklarını ispatlamam sanıldığı kadar olmuyor. İlginize tekrar teşekkürler.
Old 11-02-2005, 12:59   #9
hande

 
Varsayılan

6 yaşında ancak onun ifadesi alınmadı, ağır ceza mahkemesine yapmış olduğum itirazda Avrupa Çocuk sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler çocuk sözleşmelerine göre çocuğun ifadesinin alınması gerektiğini belirtttim.
Old 11-02-2005, 13:06   #10
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Suc devam ettigi surece yeni sikayette bulunabilirsiniz. Bu sikayetinizde, cocugunuzu da goturmek ve belki cocugun yetkililerle tek basina konusup durumu anlatmasini saglamak gerekir, Ama bunun icin oncelikle cocugun psikolojisini bozmamak, incelikli ve hazirlikli olmak gerekir.

Selamlar,

Dr. Aydin


alıntı]Alıntı yapılan mesajın sahibi: hande
6 yaşında ancak onun ifadesi alınmadı, ağır ceza mahkemesine yapmış olduğum itirazda Avrupa Çocuk sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler çocuk sözleşmelerine göre çocuğun ifadesinin alınması gerektiğini belirtttim. [/alıntı]
Old 11-02-2005, 13:22   #11
hande

 
Varsayılan

ilginize tekrar teşekkürler, babası şahsi münasebet tesisinin sadece yaz tatili 30 günlük süreyi kullanıyor. sürenin sonundada oğluma 15 günlük rapor rapor alınca çok uzun süre babasının yanında kalıyor. Oğlum geldiğinde fazlasıyla yıpranmış oluyor. Bunun için ben yaz gelmeden tesisin oğlum belirli bir yaşa gelinceye kadar kalkmasını istiyorum. Ben oğlumu 11 ay iyileştiyorum. Babasının yanında tekrar kötü geliyor. Her yıl aynı şeyleri yaşamak inanınki çok zor.
Old 11-02-2005, 13:32   #12
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Hande Hanım,

Sonuçta bu çocugu korumak istiyorsanız onun da ifade vermesini sağlamanız gerekir. Oğlunuz şu an yanınızda ise çocukla etraflıca konuşup olanı biteni başkalarına anlatmasını sağlamalısınız. Cocugunuzun yasi musait, kendisine yapilan dogru ile yanlisi, aci ile mutlulugu ayirabilecek yasta. Aksi durumda nasıl yardımcı olunabilir bilmiyorum. Saygilar. Aydin
Old 11-02-2005, 17:55   #13
ibrahimbey

 
Varsayılan

Sn. Hande;

Eşinizin hakim olmasından dolayı, adli merciilerin konuyla ilgilenmediklerini söylemek istiyorsunuz gibi geldi bana. Bu eğer doğruysa apaçık bir suç. Değilse iftira.

O zaman, çocuktaki açık darp izlerine rağmen, işlem yapmayan, tüm görevliler (hakim, savcı, doktor vs.) cumhuriyet savcılığına şikayette niye bulunmuyorsunuz? onu çözemedim.
Old 11-02-2005, 18:37   #14
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Merhaba,

Ibrahim Bey'e butunu ile katılıyorum. O daha doğrudan söylemiş. Gerçekten bu kadar ciddi bir suçun üzerine gitmek gerekiyor.

Hande Hanım çocuk bu derece ciddi zararlar görüyorsa gerekirse sivil toplum örgütlerinin de yardımı ile Ibrahim Bey'in söylediği gibi bu sorunun üzerine gitmeniz gerekiyor.

Saygılar,

Dr. D. Aydın

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: ibrahimbey
Sn. Hande;

Eşinizin hakim olmasından dolayı, adli merciilerin konuyla ilgilenmediklerini söylemek istiyorsunuz gibi geldi bana. Bu eğer doğruysa apaçık bir suç. Değilse iftira.

O zaman, çocuktaki açık darp izlerine rağmen, işlem yapmayan, tüm görevliler (hakim, savcı, doktor vs.) cumhuriyet savcılığına şikayette niye bulunmuyorsunuz? onu çözemedim.
Old 14-02-2005, 12:26   #15
hande

 
Varsayılan

konuyla ilgilendiğiniz için ikinize de teşekkür ederim. Ancak şu ana kadar yaptıklarımı anlatsam sayfalar dolar çünkü ben iki yıldır uğraşıyorum. Adli tıp raporu ile polisin savcılığa gönderdiği dosyaya hiç bir işlem yapılmadan,göndermesinden yaklaşık bir ay sonra eski eşim darp ve yanıkları benim yaptığım iddasıyla suç duyurusunda bulundu oğlum tekrar adli tıpa götürüldü ancak geçmiş ve izi kalmış yanıklara izi kalmış denilmedi sadece yaraların iyileşmek olduğu görüldü ve başka bir bulgunun olmadığı yazıldı. Üç hafta sonra tekrar adli tıp raporu istenildi. yanığın ve darpın düşmeden olduğu iddasıyla aynı adli tıp bu sefer olayın üzerinden zaman geçtiği için adli yolla tespit edilmesi diye rapor verdi,oysa oğlumun ifadesi alınmış olayları tam olarak anlatmıştı. Ancak ifadenin altına bir not düşülmüş çevresinden etkilenmişte olabilir olmaya bilirde diye.bütün bu yapılanlar benim dosyama değil eski eşimin şikayet dosyasına yapıldı. Benim dosyama sadece son adli yol ile tespit edilmesi yazılı olan adli tıp raporu ilave edildi . Babasının ifadesi alınmış ve yapmadığını söylemesi üzerine benim dosyama ve onun şikayet dosyasına takipsizlik kararı verildi. Şikayet etmeye gelince onuda yaptım. Sonuçta ben zararlı çıktım. Çünkü Savcı ve hakimler delil toplamak adına herşeyi yapabilirlermiş.
Old 14-02-2005, 16:09   #16
ibrahimbey

 
Varsayılan

Sayın Hande;

1) Mesajınızda diyorsunuz ki "ancak geçmiş ve izi kalmış yanıklara izi kalmış denilmedi sadece yaraların iyileşmek olduğu görüldü ve başka bir bulgunun olmadığı yazıldı". Yazdığınız bu iki şey bir birinden çok farklı. Doktorlar "yaraların iyileşmekte olduğu" dediğine göre, bu "geçmiş ve izi kalmış yanık" demek değildir. Yani halen iyileşmesi devam eden bir yara var demektir. Eğer gerçekten sadece "iyileşmiş ve izi kalmış bir yanık" var iken, doktorlar "iyileşmekte olan bir yanık"demiş ise, bunun anlamı, bulunduğunuz bölgedeki tüm insanlar size karşı bir cephe oluşturmuş demektir. Bu durumda da, sadece iki seçenek vardır: ya siz doğru söylemiyorsunuz, ya da dosyanıza bakan bütün doktor ve savcıları görevlerinden edecek bir skandal var demektir.

2) Savcıların verdiği "Takipizik" kararları, nihai-kesin karar değildir. İtiraz yolu mümkündür. Ağır Ceza Mahkemeleri, savcıların kararlarını bozabilir. Bunu denediniz mi?

3) En önemli soru: Neden bir avukat tutmadınız? Hadi ilk başta gerek yok diye düşündünüz, öyle facia tutumlar karşısında niye bir avukata gitmediniz?

4) Darp tamam da, yanığın, düşme etkisiyle nasıl oluştuğunu da anlayamadım?

5) Evet, oğlunuz dinlenebilir ama çocukların beyanları bence güvenilir beyanlar değildir. Çocuk kimin yanında kalıyorsa, onun lehine gerçek dışı şeyleri rahatlıkla söyleyebilir.

6) En son olarak, size karşı taraf tutan savcı ya da doktorları şikayet etmenize rağmen (bakanlık dahil), herkes sizi haksız buluyorsa;

Ya gerçekten siz haksızsınız;

Ya da tüm türkiye bütün kurumlarıyla size karşı cephe almış demektir. Bunun da malesef hukuk çerçevesinde bir çaresi yok.
Old 23-02-2005, 21:10   #17
UNLUTURK

 
Varsayılan

Sayın İbrahim Bey, Bir de meseleyi şöyle düşünsek. Karşınıza darp izleriyle 6 yaşında bir ÇOCUK geliyor. Masum ve küçük. Bir "manyak" kurbanı. Bir kişi (anne bile olmayabilir) şikayet ediyor. Sadece takipsizlikle yetinen (ifadeye göre) bir görevli güruhu. Yani istediği takdirde insanı canından bezdirecek yetkilerle donanmış bir makam. Ama onu çocuğun durumu ilgilendirmiyor. Yani "bunu yapan kim" demiyor. Anne bile olabilir ihtimalini bile değerlendirmiyor. Şimdi bizde bu annneye karşı bu tavrı "hukuk" adına savunmaya çalışıyoruz. Bence bu mızrak bu çuvala sığmaz.
Sağlıcakla kalın.
Old 24-02-2005, 23:30   #18
Gemici

 
Varsayılan

Sayın ÜNLÜTÜRK,

Mızrağın çuvala girmediğini sizden başkaları’da gördü zannedersem, ama kimseden ses çıkmadı. Siz yazmamış olsanız bende sesimi çıkarmıyacaktım. Her neyse çuvaldaki mızrakları gösterdiğiniz için candan teşekkürler.

Almanyanın Bavyera Eyaleti kendisini diğer Almanlardan farklı olarak görür ve bu farklılıktan kıvanç duyar; Bu farklılığı vurgulamak için’de ‘Bavyerada saatler tersine gider’ diye bir deyimleri vardır. Bu alanda tartışılan olayı görünce ‘Yasaların Türkiyede uygulanması diğer ülkelerdeki uygulamanın tersine oluyor’ diye düşündüm. Bu farklılığımızdan kıvanç mı duyalım, yoksa üzülelim mi?

Olayımızın çuvala sığmayan ilk mızrağı ve farklı/tersine uygulaması AİLE MAHKEMELERİ. Bu mahkemelerin kuruluş amacı aileyi ve bu arada çocukları korumak; Kanuna göre Aile Mahkemesi ‘bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü...’ gerektiğinde ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel bir sağlık kurumuna yerleştirmeye karar verir.

Aile mahkemelerine verilen bu görev bir yerde Türkiyenin 1990 yılında imzaladığı 20 Kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin uygulamaya geçirilişi. Anlaşmanın dokuzuncu maddesine göre sözleşmeyi imzalıyan devletler, çocuğun menfaati gerektirdiğnde, çocuğun aileden alınmasını garanti ediyor. Anlaşma böyle bir duruma örnek olarak, çocuğa kötü muamele yapılmasını ve çocuğun ihmal edilmesini gösteriyor.

Çocuğa yapılan kötü muamelelerin en başında dayak geliyor. Dayak sadece Türkiyede değil, diğer birçok Avrupa Ülkesinde de en başta gelen terbiye yöntemlerinden birisi halen. Zora geldiğinde, diğer bütün terbiye yöntemlerinin yetersizliğinde çocuğuna bir şamar atmayan ana ve babaların sayısı çok az bence. Kazara veya çaresizlikten atılan bir şamarın çocuk benliğinde açtığı derin yaraların etkisini hangimiz düşündük acaba? Çocuğun kişiliğinde ve zihinsel gelişmesinde menfi bir rol oynayan bu türden ufak tefek şamarlar çoğu zaman çocuğa verilen zararla kalır ve kimsenin haberi bile olmaz. Buna rağmen bu türden dayaklar bile kötü muameledir.

Bunun yanında bir de, eti senin kemiği benim, dayak cennetten çıkmadır türünden ...bilmem ne sudan gelinceye kadar atılan dayaklar var. Bunların çoğu dayak atılan kimsenin direncini ve kişiliğini kırmak için atılan dayaklardır. Avrupa ülkelerinde bu türden dayaklar, çocuğun aileden alınıp başka bir yere yerleştirilmesi için yeterli sebeptir. Nasılki yabancı bir kimseye karşı böyle bir fiil işlendiğinde failin cezalandırılması söz konusu ise aile içi dayakda cezalandırılması gereken müessir bir fiildir. Çocuğun herhangi bir yerinde bir morarma veya dayak izi gören öğretmeler ve bakıcılar durumu polise bildirmek zorundadır.

Olayımızdaki örnekten gördüğümüz kadarı ile Türkiyede durum tam tersine. Çocuğun menfaatini korumakla görevlendirilen bir uzman, çocuğun yetişmesinde güçlü bir babanın önemli olduğunu ve şahsi ilişkinin devam etmesi gerektiğini mahkemeye verdiği raporda belirtiyor. Sayın psikoloğun burada yaptığı birçok hata var, ama en önemlisi: dayakçı bir kimse hiçbir zaman güçlü değildir, çocuk terbiyesinden, çocuk psikolojisinden anlamıyan bir zavallıdır. Eğer belirtilenler doğru ise sayın psikologun bugünden tezi yok kendisine başka bir iş araması gerekir, en azından başka birisinin bunu ona söylemesi gerekir.

Türkiyedeki saatlerin tersine gitmesini önlemek istiyorsak ve çağdaş bir hukuk ve eğitim sistemi oluşturmak istiyorsak, dış ülkelerden sadece belirli kalıpları almanın yetmediğini bu kalıpların içeriğininde alınması gerektiğini bilmemiz gerekir.


Çuvala saklanmıyan ikinci mızrak:
anlatılanlardan anlaşıldığı kadarı ile savcılığa yapılan ve ciddiye alınmıyan şikayetler var. Yine anlatılanlardan çıkardığımız neticeye göre: birbiri ile çelişen doktor raporları var. Raporlardan anlaşıldığı, daha doğrusu raporlara dayanılarak aktarılanlardan anlaşıldığı kadarı ile hiçbir rapor yara veya yanık yok demiyor. Raporlar sadece yaraların yeniliği ve eskiliği yanık izi mi darbe izi mi olduğu konusunda açık değil. Hiçbir raporda yara yok denmiyor. İster ana ister baba isterse üçüncü bir kimse tarafından yapılmış olsun, kim tarafından yapıldığına bakılmaksızın büyle bir durumun şikayet konusu olması gerekmezmi?

Haa... birde baba hukukçu olduğu için, polisin, savcılığın, doktorların ve diğer ilgililerin olayla gerektiği gibi uğraşmadığı, işi savsakladığı, taraf tuttuğu iddiası var. İsterseniz ben bu konudaki fikrimi kendime saklıyayım ve cevabı herkesin kendi vicdanına bırakayım.

Türk hukukunun ve bu arada Türk hukukçularının saygınlığını istiyorsak bu gibi olaylar karşısında sessizliğe bürünmemek ve olayları açıklığa çıkarmak gerekir bence.

Saygılarımla
Old 25-02-2005, 01:05   #19
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Şimdilik sessiz kalınması bence daha doğru: Henüz yaza kadar zamanımız var. Oğlumuz babasına yazın gidecek.

Daha olayı anlayabilmiş değilken, küçük bir çocuğa işkence yapıldığı zehabıyla duygularımız şahlanmışken, hukuki görüş ileri sürmek yanılgıya yol açabilir.

Bu olay çok etkileyici. Bir çocuğun acısı ile feryat eden bir annenin sesinden etkilenmemek mümkün değil. Ama en iyisi Sayın Hande olayı daha ayrıntılı açıklasın. Sayın ibrahimbey'in tereddütleri ortadan kalksın da, sonra hep birlikte bir şey yapalım.

Ne yapacağımıza da birlikte karar veririz. Sayın Hande'nin anlatacaklarına bağlı olarak, ben şahsen ''atlar giderim''

İlgilisi ile yüz yüze görüşmek bir yarar sağlar umudundayım. Savcı, doktorlar, şikayetleri incelemekle görevli adalet müfettişi bu olayda ''ilgilisi'' sayılır.

Taraflarla yüz yüze görüşmeden, şimdiden babasını ve adalet sistemini suçlamak doğru olmaz: Ceza davalarında duruşma yapılması zorunluluğu bu nedenledir. Duruşma, anlaşmalı boşanma davalarında bile gereklidir.

Duruşma adaletsizliği durdurur.

Adaletin acelesi yoktur. (en azından yaza kadar)


Sayın hande,

Bir anne olarak çektiğiniz acı nedeniyle size sabır dilerim. Oğlunuzun anlattıkları gerçek olsun ya da olmasın, çektiğiniz acı gerçek.

Bir annenin acısı, hele iki yıldır sürüyorsa, büyüktür. Hem de çok büyük.. Teselli edilemeyecek kadar büyük.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 25-02-2005, 08:18   #20
denetim

 
Varsayılan

Bende problemli bir boşanma yaşıyorum yakın yaşlarda bir çocuğum var yazılanları ve bir çocuğa yapılanları okuyunca gözyaşlarımı tutamadım yardım eden hukukçuları kutluyor ve başarılar diliyorum..
Old 25-02-2005, 10:43   #21
ibrahimbey

 
Varsayılan

Sayın bir dost'un dediklerine aynen katılıyorum.

özellikle, somut olaylarda,karşı tarafı da dinlemeden, kişilere yönlendirici bilgi vermek sakıncalı olabilir.
Old 25-02-2005, 12:29   #22
UNLUTURK

 
Varsayılan

Sayın Üyeler,
Benim bu tartışmaya dahil olma sebebbim annenin BENCE samimi yakarışıydı. Öncelikle belirtmek isterim ki ben anne haklı veya baba haklı yorumu yapmadım. İbrahimbey'in olayı değerlendirmekten çok anneyi, sistem adına itham eden yazısına cevaptı.
Yine de iddia ediyorum ki anne haklı olmasa bile vücudunda yara izleri taşıyan çocuğa ilgisiz bir sistem tartışılmalı. Ayrıca ve özellikle belirtmek isterim ki "GELİŞMİŞ BATI" ülkelerindeki çocuk yuvalarının hali belli. Belçika'da "rezaletin" bile cılkı çıkmış. Malum İzmir'deki Çocuk Köyü rezaleti şahsen içimi YAKIYOR. Adana'da dayakcı anneden alınan çocuğun dünyasını parçalarcasına deden (hemde hali hazırda gerekçe yokken) kopartılmasının çocuğun dünyasında "terbiye tokatı" ile mukayese dahi edilemeyecek derin izer bırakacağını bilmek için uzman olmaya gerek olmadığı kanaatindeyim. Yani çözümün aile içinde aranması, İMKAN yoksa alternatif aranması gereğine inanıyorum.
Kaldı ki varsayalım, annede şiddet düşkünü neden baba müdahale etmiyor. Ve yine ne ilginçtir ki dayakcı anne yanında, 11 ay sorun yok 1 ay babanın yanında geçen süreden sonra anne çocuğa şiddet uyguluyor. Mantığımı da okşamıyor. Ancak burada benim iddiam annenin suçlu olup olmadığı değil onun feryadı. Buna rağmen bu sistem ne beklemektedir. İntihar etmiş bir kişi veya psikolojik bozukluk ile malül aile ferlerinin sansasyonel ve basına yansımış eylemlerinimi?
Bu arada acelesi olmayan adalet değilmi bizi bu hallere koyan? En kötü adalet gecikmiş adalet değilmi yoksa?
Her gün huzursuz olarak kalkılan yataktan akşam bir türlü başlanamayan uykuya çare olma çabası adaletin sorunu değilse kimin? Bu "huzur" işkencesinin adil yanını anlayamadım. Biri dinlenecekse ne bekleniyor? Çocuğun "manyağı" (herkimse) ile birlikte yaşamaya mecbur bırakılması adaletin sorunu değilse kimin? Bu çocuğun gerek kişisel gerek bedensel "inşa" döneminde ne kadar amacına hizmet eder bir yaklaşım bu? Bu ayrıca sorgulanmalı. Bir tokatı bile yıkım kabul eden sistem bunu nasıl hazmeder anlamış değilim.
Ayrıca belirteyim ki bir hukukcu olarak bu sitemden umutsuz olduğumu söyleyemem. Ancak bu ve buna benzer yanlışlıklar temizlenmeden umut da yeşermeye devam edemez. Bu sürekli ve vazgeçilemez bir mücadeledir. Bu şahsi sorunların "kısayoldan" halli olup, hukuka asalak olmuş kanını emen çözümlerdir. Ben bu olayda olduğu gibi yeni doğmuş bir bebeğin velayetinin anneden alınarak evde bile olmayan babaya (fiilen hukukcu dedeye) verilildiğini, annenin istisnasız her hafta İstanbul'dan Güney'e uçakla gidip otelde kalıp çocuğunu gördüğünü biliyorum. Kısca bu karşılaşılan olayların "olağan" şeylerden olmasını istemiyorum.
Hepsi bu. Yapılacak birşey varsa buyrun hep beraber el atalım.
Hepinize iyi çalışmalar.
Old 25-02-2005, 15:57   #23
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Ünlütürk,

Alıntı:
Bu arada acelesi olmayan adalet değilmi bizi bu hallere koyan? En kötü adalet gecikmiş adalet değilmi yoksa?


Annenin işkenceci olduğunu siz anladıysanız gerçekten gecikiliyor demektir. Ama ben böyle anlamadım.

"İncelenmeden acele verilmiş duygusal kararlara karşı olmak"" ile ""gecikmeden yana olmak"" aynı şey değil elbette.

Alıntı:
Çocuğun "manyağı" (herkimse) ile birlikte yaşamaya mecbur bırakılması adaletin sorunu değilse kimin?


Ben çocuğun bir "manyak" ile yaşadığını düşünmüyorum. Siz böyle düşünüyorsanız, size de sabır dilerim.

Alıntı:
Yine de iddia ediyorum ki anne haklı olmasa bile vücudunda yara izleri taşıyan çocuğa ilgisiz bir sistem tartışılmalı


Çocuğun yaraları dayaktan oluşmuşsa ve hukuk buna karşı sessiz kalmışsa hukukçuluğumdan utanırım. Devletin diğer organları buna sessiz kalmışsa, yurttaşlığımdan utanırım.

Konu çok rahatsız edici. Bu noktada size katılıyorum. Ama Sayın hande'nin açıklamalarını beklediğimiz bu aşamada utanmak için erken diye düşünüyorum.

Bu olaydan bağımsız olarak düşündüklerimi de paylaşmak isterim :

Çocuklara musallat hasta ruhlu insanlar her zaman, her toplumda bulunur. Bunun önüne hukuk geçemez; hukuk hep arkadan gelir: bu adamlar için cezaların caydırıcılığı olamaz. Zaten çocuğa olan olduktan sonra sanığa ceza verilmesi de vicdanları tatmin etmiyor.

Sizin saydığınız, çocuklara haksızlık edilen olaylardan kurtuluşu ben yaşarken göremeyeceğimi biliyorum. Çocuklara işkence yapılmasının insanlığın gelişmesi ile ortadan kalkacağına ilişkin, ancak uzak gelecekten umudum var.

Demek ki utanmam gereken şey hukukçuluğum, yurttaşlığım değil, bizzat "insanlığım"...

Saygılarımla

Bir Dost
Old 25-02-2005, 20:21   #24
ibrahimbey

 
Varsayılan

Sayın Ünlüturk;

Konu başlığı, "Türkiyede çocuklara yapılan kötü muamele ve önlenmesi" değil, "Hukuk Soruları" bölümünde ve soru sahibinin bize anlattığı somut olayda , kendisini haklı çıkaracak bir Yargıtay kararı arayan anne ve onun cevaplandırılmasıdır.

Ben ve diğer cevap veren arkadaşlar, sorulan sorudaki çelişkileri ortaya çıkarmak, samim olup olmadığını anlamak ve doğru bir cevap verebilmek için uğraşırken, yazmış olduğunuz cevap, asla medeni bir insanın itiraz edemeyeceği ve altına her zaman imza atabileceğimiz bir genel bir sorunu açarak, sanki bizler sizin dediklerine karşıymışız gibi bir hava yaratıyor.

Oysa tam aksine, ülkemizdeki aymazlıkları hepimiz biliyoruz. Ama bulanık suda balık da avlamamak gerek. Gerçek sorunları ve gerçek sorumluları aramak lazım. Bazı sorunlardan yola çıkarak, her şikayetçiyi de peşinen haklı kabul etmek de yanlış.

Zaten yazımı okursanız, anneyi ya da karşı tarafı ya da adalet mekanizmasını savunan bir yazı değil, aksine "kimin haklı olduğunu ortaya koymak için Yargıtay kararı" arayan soru sahibine, çelişkili doktor raporlarına rağmen bir anne olarak neden ortalığı bir birine katmadığı , neden bir avukat tutmadığı, neden açıkça taraflı bulduğu savcının kararlarına karşı üst merciilere itiraz etmediği, bu olayda ihmali bulunan kişileri neden en sonuna kadar şikayet etmediğidir.

Saygılarımla.
Old 02-03-2005, 12:36   #25
hande

 
Varsayılan

Sayın İbrahim Bey Avukatım var. Olayın üstünede gidebildiğim kadar gittim. Ancak sizlerden biraz daha hukuki yardım almak için siteye yazmıştım. Belki sizlere abartılı yada doğru gelmeye bilir. Ancak yaşadıklarım gerçek ben çocuğumu doğduğu günden beri bakıyorum onun anlattıklarınada inanıyorum. Babasıyla beraberken ben yanında değildim .Ancak Aradan bu kadar zaman geçmesine karşı halen aynı şeyleri anlatıyor. Şu anda Savcının kararınada itiraz ettik. Tekrar söylüyorum. Ben sadece sizlerden bilgi yardımı için yazmıştım. İlgilenenlere teşekkür ederim.
Old 02-03-2005, 12:49   #26
hande

 
Varsayılan

Olaya hiç kimse şu açıdan bakmıyor. Ben ayrıldım ancak çocuğum babasından ayrılmadı ve yaz tatilinde babası ile bebaber tatil yapacak, normal şartlarda ben neden karşı çıkayım. Ancak çocuğum geldiğinde kekeleyerek konuşuyor, vücudunda morluklar ve yanık yaralı bulunuyorsa ve bana bir daha gitmek istemediğini söylüyorsa bende elimden geleni yapmam gerekmiyormu. Yoksa yaşantımı neden adliye koridorlarında ve hastane köşelerinde geçireyim. Boşuna neden avukat ücreti ödüyeyim.
Old 03-03-2005, 21:55   #27
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Hande,

Elbette bir haklı nedeniniz vardır ki bu kadar mücadele ediyorsunuz. Bu ayrı bir mevzuu.

Ancak çocuğunuzun geleceğini de düşünüp, babası ile öncelikle sizin orta bir yol bulmanız doğru olmaz mı?

Çatışmayla, mahkeme vasıtasıyla şahsi ilişki kurulamaz. Salt mahkemenin kuracağı şahsi ilişki belirttiğiniz sıkıntıları da beraberinde getirir.

Bence, medeni iki insan olarak oturup çocuğunuzun geleceğini konuşun, karşılıklı olarak birbirinize anlayış gösterin... Olay çözülür.

Bir hakimin belirttiğiniz tavrı sergilemesi eşyanın tabiatına aykırı geliyor. Yani doğal bir durum değil.

Selamlar.
Old 08-03-2005, 13:46   #28
gyasar

 
Varsayılan

iyi günler ..
hande hanım mesle cok ciddi cocuğunuz şuan 6 yaşında imiş şu an yaşadıklarını ileride belki unutabilir ama durum böyle devam ederse ileride cocuğun unutamayacağı izler kalbilir burada yapılan yazışmalar size bir fikir verebilir ancak bir sonuç almak için yetersiz kalır onun için bence bir avukat la yüzyüze görüşmek daha faydalı olacaktır daha net cözümler üretilebilir saygılarımla unutmayınki hiçbirşey cocuğunuzdan daha önemli değil...
Old 08-03-2005, 18:51   #29
UNLUTURK

 
Varsayılan

Sayın Bir Dost
Bir çocuk kekeliyecek kadar psikolojik baskı görüp vücudunda darptan kaynaklanan yara ve bere taşıdığı gerçeği bu yazışmanın kesin yanı.
Uyuşulamayan ise "fail". Benim tespitim ise faile yönelik değil. Tekrar etmekte fayda görüyorum ister anne ister baba, ister 3. kişi bu baskı ve şiddeti yapan benim kanımca (hakaret anlamında değil tanımlama anlamında) "anomali" gösteren "sapan" kişi yani "sapık" veya "manyak".
Bu soruna çocuk boyutundan bakmayıp hala "sistemmi?" "annemi?" "babamı?" tartışması yersiz veya daha da önemlisi yetersiz. Ben bu haldeki bir çocuğu gören sistemin hareketindeki isteksizliğe dikkat çekmeye çalışıyorum. Bunu görüp takiple ve aydınlatmayla görevlilerin bunun müsebbipleri kadar vebal altında olduklarını düşünüyorum.
Bana dileğiniz sabır için de teşekkür ediyorum.
Ali Yaşar Ünlütürk
Avukat
İstanbul Barosu
Old 08-03-2005, 21:10   #30
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın UNLUTURK,

Her dediğinizde haklısınız.

'''Sistemin isteksizliği'' diye kibarca tanımladığınız acıklı durum dikkatlerden kaçmayacak kadar vahim bir hal aldı.

Savcılık hazırlık kalemlerinde aylardır bekleyen şikayet evrakları artık dolaplara sığmıyor; iplerle bağlanarak duvar diplerine konuyor.

Yeni TCK 'nun yürürlüğe girmesi ile olaylara bizzat müdahale etmesi gereken savcıların şimdiki sayısı 3 bin 700 kişiden ibaret. Yeni yasanın gereği gibi uygulanabilmesi için 30 bin savcıya ihtiyaç olduğu söyleniyor.

Bütün bunlar ortadayken sistemin savunulması mümkün değil. Bu savunmayı Adalet Bakanı bile yapamaz.

Ancak burada tartıştığımız konu sistem değil; acılı bir annenin somut sorunu.. Bu sorunu sistem içinde çözmekten umudumuz olmadığı içindir ki buradaki sıkışık alanda ne olup bittiğini anlamaya çalışıyoruz.

Ama anladığımız şu ki, olay iki soruşturma geçirmiş; hem annenin hem babanın şikayetleri ile savcılar adli tıp uzmanlarından görüş almışlar; psikologlar ilgilerini esirgememiş; raporlar hazırlamışlar. Sonuçta takipsizlik kararı verilmiş.

Soruşturmalardan kuşku duyulmamalı bence:
Hakim babanın hatırına annenin şikayeti ört bas edilseydi bile, hakim babanın hatırına hakim babanın şikayeti ört bas edilir miydi?

Sistem bu yaralı ve hasta halinde bile, elinden geleni yapmış. Her ne kadar savunulamayacak kadar yetersizlik içinde olsa bile, sistem bunca acımasızlıkla da suçlanmamalı.

Anlamadığımız bir şey var işin içinde. Bunu anlamak için de yaza kadar zamanımız var diye düşünüyorum.

Saygılarımla

Bir Dost
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastro Ve Muvazaadakı İlişki Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 12 17-04-2022 05:24
Çocukla Kişisel İlişki Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 32 19-11-2018 10:01
Tecavüz mü, İlişki mi? Ayşegül Kanat Kadın Hakları Çalışma Grubu 8 02-01-2007 22:49
İnfaz Giderleri ( Çocukla Kişisel İlişki) Av.H.Sancar KARACA Meslektaşların Soruları 2 30-06-2006 15:50
Evlilik Dışı İlişki Ve Çocuk Daruma Hukuk Soruları Arşivi 0 23-04-2005 18:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07978201 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.