Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Tv' lerde Avukatlık Mesleğinin Saygınlığını Zedeleyecek Yayınlar Yapılması

Yanıt
Old 28-08-2010, 16:48   #1
Av.İlker DOLGUN

 
Karar Tv' lerde Avukatlık Mesleğinin Saygınlığını Zedeleyecek Yayınlar Yapılması

27.08.2010 tarihinde star tv' de yayınlanan Umut Yolcuları isimli dizinin 2. bölümünde yer alan bir sahnede çocuğa atanan Müdafi Avukatın hiçbir şey bilmemesi, savunma yapamaması, hakim tarafından küçümsenmesi ve küçük düşürülmesini üzülerek izledim. Avukatlık gibi onurlu ve saygın bir mesleği izleyicilerin/toplumun gözünde yıpratmaya çalışan bu ve benzeri sahneleri yazanların, kayda alanların, yayınlayanların kınanması ve (en azından rtük tarafından) cezalandırılması, bir daha tekrarlanmaması, mesleğin saygınlık ve itibarının korunması için Barolar, Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı ve bütün meslektaşlarımı gereğini yapmaya ve bu duyarlılığa ortak olmaya davet ediyorum.

(http://www.diziseyret.com/index.php?...lüm&id=11503&p art=4&player=) (4. Kısım 03:25 - 06: 30 arasında geçiyor)
Old 28-08-2010, 17:34   #2
sultanahmet

 
Varsayılan

Hakikaten üzüntü verici ancak avukatların yaşadığı sorunların aktarılması yönünden de son derece gerçekçi olmuş. Kürsüdeki yüksek ego, tepeden bakma alışkanlığı aynen böyle değilmidir...
Old 28-08-2010, 17:42   #3
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Diziyi öncesinde izleme fırsatım olmamıştı. Sayın Av. İlker DOLGUN'un paylaştığı linki takip ederek "amacını aşan" görüntüleri izledim. Hakim ve süreçte görev alıp duruşmayı izleyen polis memurları, ellerinden gelen çabayı sarfetmiş olmanın (!) verdiği rahatlık ve özgüven içerisinde iken, şüpheli/suça sürüklenen çocuğa, sorulan soruyu yanıtlaması için "tuhaf şekilde" uyarıda bulunan, ardından "tercüman" isnadına maruz kalan, vakıf olmadığı halde telaşla dosya içeriğini incelemeye çalışan, "efendim" hitabı eşliğinde ayağa kalkarak el pençe divan duran ve "baro tarafından apar topar (!) görevlendirildim, dosyayı inceleme imkanım olmadı" diyen bir avukat, bu yanıt karşısında yorumlar yapan bir hakim..

Bir meslek grubunun "yetersizliği" "insani duygulardan uzak oluşu" "alay konusu olmasının normalliği" gibi olumsuzlukların kanıksandığı bir yapım eleştirilmelidir. Eleştirilmenin dışında, daha dikkatli olunması için meslek kuruluşları tarafından gerekli uyarılarda bulunulmalı, tekrarlanmaması için gerekli hassasiyet oluşturulmalıdır. Her meslek grubu için aynı duyarlılık gösterilmelidir. Mesleğinin gereğini layıkıyla yerine getirme gayreti içinde hizmet veren meslek mensuplarının da topyekün zan altında bırakılması yanlışlığının farkına varılmalıdır..

Dizide canlandırıldığı şekilde duruşmaların zaman zaman cereyan edebildiğini görmekteyiz. Ancak, hakimin "hakim" gibi, savcının "savcı" gibi, avukatın da "avukat" gibi olduğu davaların duruşmalarında bu tarz -af buyurun- saçmalıkların yaşanmadığını, yaşanma ihtimalinin de bulunmadığını da kabul etmek gerekir.

Saygılarımla..
Old 28-08-2010, 19:57   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.İlker DOLGUN
Avukatlık gibi onurlu ve saygın bir mesleği izleyicilerin/toplumun gözünde yıpratmaya, aşağılamaya çalışan...ların kınanması ve (en azından rtük tarafından) cezalandırılması..
Sayın Av.İlker Dolgun

Düşünceniz çok güzel ama bu örnek için geçerli değil diye düşünüyorum:

Ceza vermek için kasta bakılır.
Adresini verdiğiniz dizinin yazarı, kayda alanı, yayınlayanı avukatlığı aşağılama amacı mı taşımaktadır? Bence hayır.
Mesleği değil de mesleği kötü yapanları mı aşağılamaktadır? Bence evet.

''Mesleğin saygınlık ve itibarının korunması için Barolar, Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı ve bütün meslektaşlarımı gereğini yapmaya'' davetiniz de yerinde. Lakin gereği nedir? Gereği dizilerle mi ilgilidir? Bence hayır. Gereği mesleğini kötü yapan meslektaşlarla mı ilgilidir? Bence evet.

Bir kralın saygınlığı tacıyla değil, adaletiyle ölçülür. Bu ölçü avukatlar için de geçerlidir.

Saygılarımla
Old 29-08-2010, 16:30   #6
üye34660

 
Varsayılan

Na yazık ki barolar görevlerini tam yapmadıklarından, avukatlık mesleği yönünden genelde vatandaşlar arasındaki izlenim de zaten pek olumlu değil. Ancak bunun nedeni avukatların geneli olmayıp, sayıları az olmakla birlikte yine meslektaşlarınızdır.

Avukatlık mesleğinin daha saygın olması için baroların görevlerini daha ciddi yapmaları gerekir.Saygılar
Old 31-08-2010, 11:28   #7
Av.Hayrullah ÇUHADAROĞLU

 
Varsayılan

bazen bir haber izleriz, hemşireler derneği, dekolte hemşire kıyafeti ile poz veren manken Z'yi kınayarak, hemşirelerin bu şekilde giyinmediklerini, toplum için çok saygın bir görevi yerine getirdiklerini vs vs diyerek bir basın açıklaması yaparlar. her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da meslek mensuplarınıın bu tür tepkiler vermsi doğaldır.Avukat İlker Bey'in bu serzenşine katılmakla beraber, "kınanması ve (en azından rtük tarafından) cezalandırılması, bir daha tekrarlanmaması," isteğine anlam veremedim.Bir avukat olarak başka bir meslek mensubunun aynı şartlarda olumuş bir durumun davaya dönüştürülmesini isteseydi dilekçe içeriği sanırım biraz zorlama olurdu diye düşünüyorum. Dizi ve filmlerde hemen her meslekten kişilerin kötü adam dediğimiz rollerine rastlamaktayız. Sayın Armağan KONYALI'nın bu onudaki yaklaşımı daha bilimsel bir bakış açısı. İyi Çalışmalar..
Old 31-08-2010, 12:09   #8
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Verilen mesajı doğru buldum, öncelikle çocuğun menfaati gözetlenmelidir:

Deneyimsiz, ne istediğini bilmeyen, dosyaya hazırlanmayan, girdiği mahkemenin konusuna giren 5395 sayılı yasadan dahi bihaber bir avukat, ne şekilde çocuğun menfaatini gözetebilir ki...

Dizi bu anlamda başarılı olmuş.

Başarısız nokta ise, çocuk meseleleri ile ilgilenen polis, hakim, savcı, kurum personeli, avukatlardan daha hassas ve özverili gösterilmesidir...

Umarım bu dizi, suça sürüklenen çocuk ve mağdur çocuk müdafiilerinin halini genel anlamda doğru göstermekle edindiği tutumu, bir savcı, bir polis, bir hakim gerçeği hakkında da sürdürür.


Kolay Gelsin...
Old 01-09-2010, 11:59   #9
Av.İlker DOLGUN

 
Varsayılan

Yakınmalarımız bazı meslektaşlarımız tarafından “mesleğin değil görevini kötü yapan meslektaşların kötü gösterildiğinden ve bununda son derece normal olduğundan” bahisle eleştirilmiştir. Eleştirilere saygı duymakla beraber katılmadığım ve anlatmak istediğim husus; iki kelimeyi bir araya getiremeyecek, savunma yapamayacak, hukuku ve ilgili kanunları bilemeyecek kadar meslekte yetersiz / özgüvensiz ve görevini kötü yapacak bir meslektaş (hukukçu) olacağına asla ihtimal vermiyorum ve bu şekilde gösterilmesini eleştiriyorum. Son zamanlarda dizi ve filmlerde avukatların para için her şeyi yapan, iddia ve savunmasını yalan üzerine kuran, gerek müvekkili ve gerekse hakim/savcılarca azarlanan ve sesini çıkaramayan kişiler olarak gösterilmesi nedeniyle toplumda oluşturulan olumsuz ve kötü imajın düzeltilmesi için yukarıda saydığım ilgili kişi ve kurumlarca gerekenlerin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta; avukatların asabi/duygusal/heyecanlı/telaşlı vs. gibi insani özelliklerinin veya günlük hayattaki yoğunluklarının, koşuşturmacalarının adliye koridorlarında yaşadıkları ilginç olayların “senaryo gereği” abartılarak yayınlanması doğaldır ve eleştirdiğimiz konu bu değildir.

Saygılar..
Old 01-09-2010, 12:38   #10
av.knel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.İlker DOLGUN
Yakınmalarımız bazı meslektaşlarımız tarafından “mesleğin değil görevini kötü yapan meslektaşların kötü gösterildiğinden ve bununda son derece normal olduğundan” bahisle eleştirilmiştir. Eleştirilere saygı duymakla beraber katılmadığım ve anlatmak istediğim husus; iki kelimeyi bir araya getiremeyecek, savunma yapamayacak, hukuku ve ilgili kanunları bilemeyecek kadar meslekte yetersiz / özgüvensiz ve görevini kötü yapacak bir meslektaş (hukukçu) olacağına asla ihtimal vermiyorum ve bu şekilde gösterilmesini eleştiriyorum. Son zamanlarda dizi ve filmlerde avukatların para için her şeyi yapan, iddia ve savunmasını yalan üzerine kuran, gerek müvekkili ve gerekse hakim/savcılarca azarlanan ve sesini çıkaramayan kişiler olarak gösterilmesi nedeniyle toplumda oluşturulan olumsuz ve kötü imajın düzeltilmesi için yukarıda saydığım ilgili kişi ve kurumlarca gerekenlerin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta; avukatların asabi/duygusal/heyecanlı/telaşlı vs. gibi insani özelliklerinin veya günlük hayattaki yoğunluklarının, koşuşturmacalarının adliye koridorlarında yaşadıkları ilginç olayların “senaryo gereği” abartılarak yayınlanması doğaldır ve eleştirdiğimiz konu bu değildir.

Saygılar..

Amerikan sinema-dizi endüstirisinin avukatlara yönelik ürettiği diziler ve filmler düşünüldüğünde size katılmamak mümkün değil.
Old 01-09-2010, 13:41   #11
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.İlker DOLGUN
iki kelimeyi bir araya getiremeyecek, savunma yapamayacak, hukuku ve ilgili kanunları bilemeyecek kadar meslekte yetersiz / özgüvensiz ve görevini kötü yapacak bir meslektaş (hukukçu) olacağına asla ihtimal vermiyorum ve bu şekilde gösterilmesini eleştiriyorum.
.

CMK müdafiiliği yapan büyük bir çoğunluk aynen bahsettiğiniz şekildedir.

Bununla birlikte bu tür davalarla alakalı olan hakimlerin, savcıların, personellerin durumu da maalesef bundan farklı değil.

Bahsettiğim büyük çoğunluk kişisel olarak kötü niyetli değiller, şartlar ve sistem onları bu şekilde hizmet etmeye zorluyor, bu aşamadan sonra toptan özverili bir çalışma ile sorunların üstesinden gelinebilir, bu hususu da maalesef kimseden bekleyemiyoruz.

Kolay Gelsin...
Old 01-09-2010, 16:49   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Cevap-1

Bence avukatlık mesleğinden önce diğer mesleklere ve kişilere daha fazla aşağılamada bulunulmuştur.. 1- İyiniyetli ve güleryüzlü polisimiz çocuğun lehine olan delilleri toplamamış, sadece öğüt vermiş; infaz koruma memuruna teslim etmiş, çocuğun arkasından bakarken infaz k.memurunun çocuğun ensesinden sıkı sıkıya kavrayarak ve sarsarak götürmesine ses çıkarmamış, çocuğun yalvaran bakışlarını görmezden gelmiştir.

2- İnfaz k. memuru az önceki davranışla yetinmemiş, yeni cezaevine düşmüş çocuğu koğuş ağasına teslim etmiş ve rüşvet aldığı ima edilmiştir.

3- Savcı mütalaa da bulunmayı unutmuştur.( Belki de ben niye buradayım diye protesto etmiştir.-Bknz aşağıdaki açıklamalar-)

4- Hakimlik mesleği aşağıda detaylı yazacağım şekilde alaya alınmıştır.
5- Böyle saçma bir senaryo yazarak aklı başında işini yapan tüm senaristler aşağılanmıştır.
6- 10 dakikalık özet görüntülerde bile bu kadar çok saçmalık varsa kalan senaryonun tamamı Türk televizyon izleyicisini aşağılamaktadır.

HAKİME HANIM’IN HATALARI:

1- Hakime Hanım, güleryüzlü biri olmakla birlikte eline tutuşturulan metne göre yargıçlık yapma yeteneğinden yoksundur. Avukata fırça attığı bölümde aynen şu şekilde konuşmaktadır:

“5395 Kanunun 7. maddesine göre Çocuk Koruma Kanunundan bahsediyorum” Doğrusu şu şekilde olmalıdır:

“5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununun 7.maddesinden bahsediyorum.” Ne demeye çalışmıştır oysa “Çocuk Koruma Kanununun 7. maddesine göre Çocuk Koruma Kanunundan bahsediyorum” ayrıca hiçbir hakim bir kanundan bahsederken “5395 Kanunun” demez, mutlaka “5395 Sayılı Kanunun…”der.

2- Çocuk hakkında tedbir kararı isteyebilecekler yasanın 7. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bunlar; çocuğun ana-babası,vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse,SHÇEK ve C.Savcısının istemi üzerine veya re’sen çocuk hakimi tarafından alınabilir.

Görüldüğü üzere sayılanlar arasında çocuk veya müdafisi bulunmamaktadır. CMK avukatı ne yapmalıydı? Hakimin re’sen alması gereken kararı, hakime hatırlatması mı gerekirdi?

3- Hakime Hanım “Koruyucu ve destekleyici tedbir kararının verilmesi ile ilgili talepleriniz var mı?” “Mahkeme sosyal güvenlik uzmanının görevlendirsin mi vs” dedikten ve avukattan”evet” yanıtını aldıktan sonra ne yapmıştır? Hatırlattığı hiçbir tedbir kararını almadan “Yaz, karar!” diyerek çocuğu tutuklayıp cezaevine göndermiştir. Hakime Hanım dua etsin ki, Kavili’ye müdafii rolü verilmemiştir.
4- Hakime Hanım tutuklamaya tek başına karar vermiş, C.Savcısından mütalaasını sormamıştır.


ÇOCUK HANGİ MAHKEMEDE YARGILANMAKTADIR?

Kürsüde bir yargıç bir de savcı bulunmaktadır. Oysa çocukları yargılayan 2 mahkeme vardır. 1- Çocuk Mahkemesi, 2- Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi. Çocuk adam öldürmekten yargılandığı için Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmalıydı. O halde heyette bulunması gereken 2 yargıca ne olmuştur? Senaryoyu okuduktan sonra kalp krizi mi geçirmişlerdir. Yoksa senaristin amacı çocuğu Çocuk Mahkemesinde mi yargılamaktır? O halde savcının kürsüde işi nedir? Eğer amaç Çocuk Mahkemesinde yargılama yapmak ise savcı olmadan tek hakim olmalıydı.

AVUKATIN HATALARI:

1- Avukat da dahil hiçbir meslekten yetişkin, mahkemedeyken yanındaki çocuğu azarlamaz. Bence tek aşağılama mevzuu budur.
2- Avukat “Baro tarafından apar-topar görevlendirildim” derken yalan söylemektedir. Çünkü 3,5 sayfa da olsa elinde dosya fotokopisi bulunmaktadır. Herkes biliyor ki, ceza dosyasından fotokopi almak için vekaletname/baro görevlendirme yazısı ve dilekçe gerekmektedir. Demek ki avukat duruşmadan önce yazılı başvurarak dosyadan fotokopi talep etmiştir. En azından THS’ye soracak vakti vardı. Bunu da yapamıyorsa senariste en azından “Saçmalamanın da bir sınırı var, kardeş” diyebilmeliydi.
Old 01-09-2010, 16:51   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Cevap-2

DİZİ YAPIMCI VE SENARİSTLERİNİN HATALARI:

Çoğu dizinin “Hukuk Danışmanı” bulunmaktadır. En azından jenerikte okuyoruz. Onlara danışmadan mı diziyi yayına sokmaktasınız.Danışıyorsanız ve böyle gaflar yapılıyorsa işinizi iyi yapmıyorsunuz, demektir. Eğer avukatla çalışmıyorsanız işinizi zaten ciddi yapmıyorsunuz, demektir. Başrole tanınmış bir yıldız koyarak, halkı salak yerine koymamalısınız. Artık 50-60 yıl önceki Türk filmlerinde gördüğümüz “sulh ceza mahkemesindeki” ya da “ağır ceza mahkemesindeki” boşanma davası sahnelerinden kurtulduk derken, sayenizde başka saçmalıkları seyretmek zorunda kalıyoruz.

SENARYODAKİ TEK DOĞRU ŞEY:

Senaristin ve yapımcının hakkını yemeyeyim. Tek doğru şey, mahkeme binası olarak gösterilen bina, gerçekten Gülhane'deki Çocuk Mahkemeleri binasıdır.

SAYIN SORU SAHİBİNE KARŞI BEYANLARIM:

Yukarıdaki açıklamalarımdan sonra hala aynı fikirde misiniz? Eğer öyleyse hangi meslek örgütüne kimi şikayet edeceğiz? CMK avukatlarını yeterli eğitim vermeden görevlendirenler onlar değil mi? Ben bizzat şahit oldum. Bir davada 3 sanık ve ben dahil 3 müdafii vardık. Sadece bende dosya fotokopisi vardı. Diğer ikisinde fotokopi filan yoktu. Onlar sadece “müvekkilin beyanlarına aynen katılırım” dediler. Sanıkların 3’ü de tutukluydu. Benim beyan ve taleplerimden sonra, onlar da aynı talepleri yinelediler. Unutmadan şunu da ekleyelim. Duruşmadan önce kendi aralarındaki konuşmaya şahit oldum. Hangi bölgenin CMK açısından verimli olduğunu tartışıyorlardı. Biri diğerine “Bir arkadaşım, Silivri Bölgesinde ayda 1.500 TL kazanıyor” dedi. Olay 3-4 yıl öncesi olmuştur. Genç meslektaşlarım bana kızacaklardır. Ama CMK görevini layıkıyla yerine getirmeyen, maddi sıkıntısını giderme aracı olarak gören çok meslektaşımız var. Ya sanık hakları???

Hangi meslek örgütüne kimi şikayet edelim. İzmir ve İstanbul Barosu’nda kadın ve çocuklar için merkezler kurulmuştu:KAHDUM. Gönüllülük temelinde kadın avukatlar aile hukuku alanında destek veriyorlardı. Önce İzmir Barosu bu merkezi kapattı sonra da İstanbul Barosu kapattı. KAHDEM adına Sayın Habibe Yılmaz Kayar ve ben ayrıca birçok STK yöneticisi Baro Başkanı ile görüşmeye gittik. Görüşme ayrıntıları KAHDEM alanında yer almaktadır. Özetle dedik ki, “aile hukuku özel bir alandır, CMK sıralaması şeklinde görevlendirme yapılırsa, çok hak kaybı olur. Zaten gönüllülük temelinde meslektaşlarımız çalışmaktadır. Eski yöntem devam etsin” Cevap olarak önce “Varsa bir yanlışlık düzeltilir” sonra STK’lar kastedilerek “Baronun işlerine karışmayın” dendi. Sonuç; Baroya müracaat eden kadın vatandaşlara sıradaki avukat meslektaş hukuki yardımda bulunmaya devam etmektedir.

BENİM HATAM:

Kendimi yine tutamadım. Çok yazdım. THS yönetiminden bir ricam olacak. Ya benzer konulara izin vermeyin. Ya da bu tür konulara benim erişimimi kapayın, lütfen.
Old 01-09-2010, 16:59   #14
av.knel

 
Varsayılan

Tek kelime ile bakış açınıza ve bu yazıyı yazma sabrınıza hayran kaldım.
Tek kelime olmadı ama....
Old 03-09-2010, 12:47   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Dün akşam Kavak Yelleri isimli diziden bir "anlaşmalı boşanma" davası mahkeme konuşmaları:

"Hakim davacıya sorar:

Davacı: Boşanmak istiyorum

Hakim davalıya sorar:

Davalı: Boşanmak istiyorum.

Hakim:
-Yaz kızım, davacı ve davalının evliliklerinin 11 ay olduğu; 1 yılı doldurmadığı için davanın REDDİNE;

Duruşmanın . Aralık 2010'a ertelenmesine karar verildi."

Şimdi bazı THS üyeleri "Hem davayı red etmiş hem de nasıl erteler" diyecektir.

Usul ekonomisi efendim, usul ekonomisi...Taraflar aralık ayında 1 yılı aşkın evli olacaklar.
Old 03-09-2010, 21:32   #16
urla

 
Varsayılan

''CMK müdafiliği yapan büyük bir çoğunluk'' yetersiz,özgüvensiz,hukuk normlarından bir haber olarak kendi meslektaşları tarafından kategorize edilip bir nevi günah keçisi ilan edilebiliyorsa (İzmir'de 2000'e yakın CMK müdafiliği yapan avukat var), zaten sıradan bir dizide avukatlık mesleğinin,hayali bir avukat karakteri üzerinden yerden yere vurulması şu an bana gayet normal geliyor.Peki bu çerçeveden avukatlık mesleği herkesin subjektif görüşüne göre kategorize edilebiliyorsa, bir avukatın yahut bir dizi senaristinin, kurum avukatlarını hedef alarak duruşmalarda ''takdir mahkemenin efendim''den ötesini yapamadığı/yapmadığı şeklinde kategorize etmesi doğrumudur?Öyle ya baro avukatı dahi değiller, salla başını al maaşını.Veya başka bir avukatın yanında, SSK'lı olarak çalışan büyük bir çoğunluğun, ''patron avukatın''! takip elemanı olarak görevini ifa ettiğini, bir nevi ara eleman olduğunu, patronu tarafından her türlü keyfi muameleye açık olduğunu ve bunu özgüvensizliğine, karakter yoksunluğuna bağlaması mümkün müdür?Öyle ya kendine güveni olsa aldığı üç beş kuruş uğruna bu kadar olumsuz ve ağır çalışma şartlarına razı olur muydu? Adliyede özellikle memurların ve hakim,savcıların avukatlara karşı saygıdan uzak tavırlarının sorumlusu olarak mesleğe yıllarını vermiş üstadlarımız hedef gösterilebilir mi?Öyle ya avukatlık mesleği saygınlığını üç günde yitirmedi yılların getirdiği bir doku kaybının sonucudur avukatlık mesleğinin bugün geldiği olumsuz nokta.Mesleğine ve meslektaşına sahip çıkan bir yapılanmanın oluştuğunu umarım bir gün görürüz.Kendi meslektaşlarını bu kadar acımasızca ve ön yargılı bir şekilde eleştirmek her avukatın bulunduğu şartlar üstünden ne kadar da kolay tabi dizi senaristleri içinde geçerli bu husus değil mi?Bırakın avukatlığı,bir grubun, bir toplumun yada herhangi bir etnisitenin tek bir kişiymişcesine tanımlandırılması ne kadar üzücü her şartta ve her çağda.Kendi kriterlerine uymayanları salt kendini kriter alarak dolaylı ya da doğrudan bir şekilde örselemek ötelemek ne kadar üzücü ve kolay.Avukatlık mesleği her şart ve her durumda toplumdaki en saygın meslektir ve meslektaşlarımı şöyle avukatlar ve böyle avukatlar diye asla ayırmadım ve ayırmayacağım. Buda benim kritize edişim olsun.Saygılarımla.
Old 06-09-2010, 12:18   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan urla
''CMK müdafiliği yapan büyük bir çoğunluk'' yetersiz,özgüvensiz,hukuk normlarından bir haber olarak kendi meslektaşları tarafından kategorize edilip bir nevi günah keçisi ilan edilebiliyorsa (İzmir'de 2000'e yakın CMK müdafiliği yapan avukat var), zaten sıradan bir dizide avukatlık mesleğinin,hayali bir avukat karakteri üzerinden yerden yere vurulması şu an bana gayet normal geliyor.Peki bu çerçeveden avukatlık mesleği herkesin subjektif görüşüne göre kategorize edilebiliyorsa, bir avukatın yahut bir dizi senaristinin, kurum avukatlarını hedef alarak duruşmalarda ''takdir mahkemenin efendim''den ötesini yapamadığı/yapmadığı şeklinde kategorize etmesi doğrumudur?Öyle ya baro avukatı dahi değiller, salla başını al maaşını.Veya başka bir avukatın yanında, SSK'lı olarak çalışan büyük bir çoğunluğun, ''patron avukatın''! takip elemanı olarak görevini ifa ettiğini, bir nevi ara eleman olduğunu, patronu tarafından her türlü keyfi muameleye açık olduğunu ve bunu özgüvensizliğine, karakter yoksunluğuna bağlaması mümkün müdür?Öyle ya kendine güveni olsa aldığı üç beş kuruş uğruna bu kadar olumsuz ve ağır çalışma şartlarına razı olur muydu? Adliyede özellikle memurların ve hakim,savcıların avukatlara karşı saygıdan uzak tavırlarının sorumlusu olarak mesleğe yıllarını vermiş üstadlarımız hedef gösterilebilir mi?Öyle ya avukatlık mesleği saygınlığını üç günde yitirmedi yılların getirdiği bir doku kaybının sonucudur avukatlık mesleğinin bugün geldiği olumsuz nokta.Mesleğine ve meslektaşına sahip çıkan bir yapılanmanın oluştuğunu umarım bir gün görürüz.Kendi meslektaşlarını bu kadar acımasızca ve ön yargılı bir şekilde eleştirmek her avukatın bulunduğu şartlar üstünden ne kadar da kolay tabi dizi senaristleri içinde geçerli bu husus değil mi?Bırakın avukatlığı,bir grubun, bir toplumun yada herhangi bir etnisitenin tek bir kişiymişcesine tanımlandırılması ne kadar üzücü her şartta ve her çağda.Kendi kriterlerine uymayanları salt kendini kriter alarak dolaylı ya da doğrudan bir şekilde örselemek ötelemek ne kadar üzücü ve kolay.Avukatlık mesleği her şart ve her durumda toplumdaki en saygın meslektir ve meslektaşlarımı şöyle avukatlar ve böyle avukatlar diye asla ayırmadım ve ayırmayacağım. Buda benim kritize edişim olsun.Saygılarımla.

Sayın urla,

Mesajınızda alıntı kullanmadığınız için kime veya kimlere hitaben yazdığınız anlaşılamamaktadır. Eğer benim mesajlarıma da atıf yaptıysanız, cevap hakkımı kullanmak isterim.
Old 07-09-2010, 15:38   #18
butterfly

 
Varsayılan

Bu diziyi ilk defa duyuyorum ve izliyorum ancak gerçekten mesleğimiz açısından aşağılayıcı görüntüler içeren bu tarz dizilerin yayınlanmasına çok öfkeleniyorum. Bu tarz diziler diyorum çünkü bu ilk değil. Her gün sabah akşam tekrarı yayınlanan "Arka Sokaklar" adlı dizinin, herhangi bir bölümünü izlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız sanırım. Her bölümde, yakalanan zanlı karakola götürülüyor ve şahıs "Avukatımı istiyorum" dedikten sonra, "Bir şey değişecek sanki, gelsin iyi" deyip avukat içeri alınıyor. Ancak asıl vahim kısmı, bundan sonrası; gözleri önünde tartaklanan müvekkilinin yasal haklarını sayan avukat, 2-3 polis memuru tarafından resmen aşağılanıyor. Avukat da önce sinirlenir gibi yapıyor ama sonra paşa paşa yediği laflarla oturuyor. Çok enteresan! Enteresan diyorum çünkü daha yeni mezun bir stajyer avukat olarak değil, 40 yıllık ağır ceza avukatlığı yapan bir babanın kızı olduğum için enteresan! Biz suçun ve suçlunun en fazla olduğu şehirlerden birinde büyüdük, karakollara da gittim, cezaevlerine de, bırakın bu dizilerdeki konuşmayı, aksine hep saygıyla karşılandık.

Sadece üzülmekle kalmayıp bu tarz dizileri gördüğümüz anda RTÜK'e şikayet edersek, belki bir sonuç alabiliriz.

Saygılarımla
Old 07-09-2010, 16:40   #19
urla

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın urla,

Mesajınızda alıntı kullanmadığınız için kime veya kimlere hitaben yazdığınız anlaşılamamaktadır. Eğer benim mesajlarıma da atıf yaptıysanız, cevap hakkımı kullanmak isterim.

Sn. Ergin ve sevgili meslektaşlarım ;

Mesajımı, mesleğini icra ederken herhangi siyasi bir partiden,baro yönetiminden,akçeli ilişkilerden ve başkasının gölgesinden istifade etmeden onur ve haysiyetiyle hareket eden,mesleki açıdan kendini sürekli geliştiren, mevzuatı takip eden, yeri geldiğinde müdafiliğini yaptığı sanık,suça sürüklenen veya şüpheli adına hiç bir haklı eylem ve savunmadan geri durmayan ve bunu alacağı üç kuruş için yapmayan CMK avukatlarına ithafen yazdım.Ey onurlu ve gururlu CMK avukatları bu mesleğin sıkıntısını siz çekiyorsunuz, cefasınıda siz çekiyorsunuz.Bürolarınızı ayakta tutabilmek için Cervantes'in cengaver şovalyesi gibi mücadele ediyorsunuz ve biliyorum ki bunu baroların avukat arayanlar sayfalarındaki ''analitik düşünebilen,yoğun çalışma şartlarına adapte olabilecek, ay içerisinde 20 farklı şehirde hacze çıkabilecek, 100 metreyi 10 saniyenin altında koşabilen, mümkünse dişleri sağlam ve sigara içmeyeninden olsun'' türü ilanlara itibar etmemek ve bağımsızlığınızı yitirmemek adına yapıyorsunuz.Varsın bunları kim söylerse söylesin, söyleyen değil, söyleten sistemdir sorgulanması gereken.Sadece mesleğinizi layıkıyla yapabilmek için elinizden geleni ardınıza koymayın yeter.CMK avukatı arkadaşlarım(CMK avukatı neyse? Herhalde bağımsız çalışan genç avukatlar kastedilen ve bende onlardan biriyim.)kimseye minnet etmiyorsunuz çok da iyi yapıyorsunuz size helal olsun!
Old 07-09-2010, 19:03   #20
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan urla
Sn. Ergin ve sevgili meslektaşlarım ;

Mesajımı, mesleğini icra ederken herhangi siyasi bir partiden,baro yönetiminden,akçeli ilişkilerden ve başkasının gölgesinden istifade etmeden onur ve haysiyetiyle hareket eden,mesleki açıdan kendini sürekli geliştiren, mevzuatı takip eden, yeri geldiğinde müdafiliğini yaptığı sanık,suça sürüklenen veya şüpheli adına hiç bir haklı eylem ve savunmadan geri durmayan ve bunu alacağı üç kuruş için yapmayan CMK avukatlarına ithafen yazdım

Bu yazdıklarınızın altına imzamı atarım. Benim amacım da, bütün avukatların bu şekilde davranmasının sağlanması için eleştiride bulunmaktı.
Old 09-09-2010, 11:21   #21
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

ben her konuda biraz daha rahat davranılması kanaatindeyim. her meslekte isini bilmeyen, terkeden yanlış yapan, kötüye kullananlar olabilir. rüşvet alan bir polisi o zaman oynatamaz, yanlış amaliyat yapan doktor oynanamaz, ekmekten çalan fırıncı da kurgulanamaz. bence genelleme yapılmadığı sürece her meslekten kişiye yönelik eleştiri getirilebilir geniş düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.
Old 09-09-2010, 20:01   #22
Av. Ediz Basak

 
Varsayılan

Ben de CMK görevleri alan bir avukat olduğum için bu başlığa katkı bulunmadan geçemeyeceğim.

CMK görevi alan avukatlar bilgisiz, yetersiz hatta kendine güvensizdir gibi genellemelerin nasıl ve hangi mantıkla yapıldığını bir meslektaşımız açıklarsa yaparsa çok memnun olurum.

Bir düşünelim bakalım acaba nasıl kriterlerle CMK Avukatı gibi bir genelleme yapılabilir. Mesleğinin 10. ,15. , 20. yılında olup da nöbet listelerinde sık sık gördüğümüz avukatlar mı? yoksa mesleğe yeni başlamış olup da aldığı işlerin çoğunluğu CMK görevi olan avukatlar mıdır? Herkesi cevap verme hakkı bakidir ancak sizlerin nezdinde kendi soruma kendi cevabımı vereyim. Hiçbir mantıklı gerekçe ya da kriter bu tarz genellemelerin yapılmasına imkan vermez.

Eğer mümkündür derseniz ben de bir iki genelleme ile katkıda bulunabilirim. Ben ve benimle beraber ruhsatımı alan arkadaşlarım mesleğe başlayalı 2 sene oldu diyebiliriz. Malesef stajımızdan itibaren adliyelerde işlerin nasıl yürüdüğüne nasıl ilişkiler kurulduğuna baronun, adliye mekanizmasının gözlerinin önünde cereyan eden bu olayları nasıl görmezden geldiğine çok büyük üzüntü ve hayal kırıklığı ile şahit olduk.

İşte bu aşamada sizlere bir genelleme ; "1 senelik staj dönemi ve senelik meslek hayatı döneminde adliyeleri bizler bu hale getiremeyeceğimize göre sicil numarası bizden küçük avukatların katkısı ile düzen bu hale gelmiş" demektir.

Mesleğine sigortalı olarak başlamayı tercih eden arkadaşlarımız yanlarında çalıştıkları avukatların "eee işler bu şekilde yürüyor vb yönlendirmeleri ile bu düzene uymak zorunda kaldılar. Hatta yine malesef diyerek bu çalıştıkların yerin tarzına uyan bu arkadaşlarımızın bir zaman sonra övünerek(!!!) "bizim işler anında halloluyor" şeklindeki ifadelerine şahit olmaya başladık. Şimdi sizlere ikinci genelleme ; "sicil numaraları bizden küçük avukatlar sadece düzenin bozulmasına değil yanlarında çalışan genç meslektaşların da bozulmasına katkıda bulunmuşlardır." diyebilir miyiz?

Mesleğe yani başlayıp da bu yollara sapmayan kendi bürosunu açan ve aldıkları diğer özel işleri dışında CMK görevi de alan avukatlar diyelim ki bilgi ve tecrübe eksikliğine sahiptir. Ancak Adliyeyi bu hale getirenler onlar değildir. Bilgi , tecrübe artırılabilecek hususlardır. Ama yukarıda durumların bir şekilde az ya da çok sorumlusu olanların kendi bünyesindeki kayıpların telafisi veya düzelmesi mümkün değildir.

Mesajın açılma nedeni olan dizide bir avukat rolü rüşvet verir şeklinde yansıtılsaydı. Nasıl bir genelleme yapılacaktı acaba? Kendinden genç avukatlara saldırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayanlar kendi yaşıtı ya da kendilerinden büyük avukatların aynı şekilde ikaz edebilmekte midir?

Staj derslerinde bizlere kullanacağımız tabela hakkındaki kurallara uymadığımız takdirde disiplin kuruludan vs… sine kadar birçok konuda uyarıldık verilen nutukları dinledik. Ancak daha sonra baro yönetimindekiler dahil kimsenin bu kurallara uymadığını baro tarafında bu konuda uyarılmadığı ya da uyarılamadığı da gördük. Tabi ki bu uygulanan çifte standart hakkında verebileceğim en hafif örnektir.

Bir kısım genç avukat ise kendi doğrularından şaşmamak sigortalı olarak çalışıp yine kendi meslektaşı olan kimselerin hoş olmayan davranışlarıyla karşı karşıya kalmamak için büyük bir cesaretle kendi bürolarında bağımsız olarak çalışmaya karar veriyorlar.

Ancak gelin görün rekabet şartları olabildiğince mesleğine yani başlayan ve kendi bürosuna sahip avukatların aleyhine ki bu avukatlar aldıkların özel işlerin yanında CMK görevi de almak zorunda kalıyorlar. Bu açıdan bakıldığında CMK görevi almak başlı başına yetersiz , bilgisiz genellemesi yapılmasına yeterli midir? Değildir…

Son olarak belirtmeliyim ki avukatlık mesleği hakkında bizlere her anlamda örnek ve destek olan tanıştığımız tanışmadığımız tüm üstadlarımızı yukarıda yazdığım olumsuzluklardan her zaman ayrı tutar, sonsuz saygılarımı sunarım.
Old 10-09-2010, 00:05   #23
Gemici

 
Varsayılan

Mesajların hepsini okudum aşağı yukarı. Ve Sayın Av.İlker DOLGUN'un verdiği linkten dizinin söz konusu bölümünü izledim. Hayır, hayır izlemedim, izlemeye çalıştım, ama diyalogların ve görüntünün sığlığı canımı sıktığı için bazı sahneleri atlayarak bir fikir edinmeye çalıştım.

Kimse kusura bakmasın ama 'bu ülkede, doğru dürüst araştırılmadan, doğru dürüst rol yapmasını öğrenmeden, doğru dürüst senaryo yazmadan, doğru dürüst rejisörlük yapmadan yapılan diziler ve filmler neden seyredilir' sorusunun sorulması gerekirken, avukatlara ve CMK avukatlarına getirilen eleştirileri anlamakta zorluk çekiyorum.

Avukatlık mesleğini hakkıyla yapmayan veya yapamayan kişilerin eleştirilmesinden ve meslek şövenizmine düşmeden konu üzerinde tartışılmasından yanayım. Ama bu tartışmanın yeri sırf para kazanmak gayesi ile hazırlanmış özenden uzak bir dizi üzerindeki tartışma platformunda olmamalı bence.

Aklıma gelmişken belirteyim, bu seneki Berlinale'de Altın Ayı Birincilik ödülü alan Semih Kaplanoğlu'nun Bal isimli filmi Almanya'da vizyona giriyor. Demek'ki Türk Sineması 'Umut Yolcuları'nın dışında eserlerde veriyormuş.

Not: Söz konusu dizinin ve ona benzeyen dizilerin yapılmasını önlemenin yolu sansür ve ceza değildir bence.

Saygılarımla
Old 10-09-2010, 11:27   #24
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sadece bir film. Süpermen gerçek olmadığı gibi, hepimiz Kara Murat da değiliz.
Old 15-02-2011, 16:41   #25
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Diziler evet sadece bir film ve bence umrumuzda değil.Ancak hakim ve savcıların ve hatta kalem memurlarının tutumu beni üzen.Çocuk ifadesi için savcılığa gittiğim de takipsizlik kararı ve serbest bırakma talebettiğimde ,savcı Bey heralde tutuklayacak halimiz yok deyip takipsizlik de bizim takdirimizde diye cevap veriyor.Takdir zaten sizde ama taleebetmek benim görevim.Bu rencide edici konuşmaya ne lüzum varsa...Kalem memurları hakim savcıları görünce ayağa kalkar ama biz dilekçe götürürüz dosyaya ,özel telefon görüşmesini dakikalarca sürdürür,belge isteriz duymaz gelir,illa tartışmak lazımdır.Müvekkille ilişki ayrı bir dert ,kalemi ayrı ,hakim savcıya zaten güç yetmez hata mı ettik bu mesleği seçmekle..sabır,sabır..
Old 15-02-2011, 17:57   #26
av.cemile

 
Varsayılan

Ben de herkesin saçmalama hürriyeti vardır diye düşünüyorum. Hakarete vardırmıyorsa, suç sayılacak bir aşağılama yok ise dizidir, ne yapsa yeridir demek lazım. Adamlar nihayetinde belgesel çekmiyorlar. Ben de dizilerde hakim cübbesi giyen avukatlara (tersi de oluyor), duruşmalardaki bariz usul hatalarına gülüp geçiyorum. Hatta eşim askerliğini cezaevinde yaptı, örev gereği bir sürü duruşmalara girmiş, o bile farkediyor, gülüp gülüp duruyoruz. RTÜK'e şikayet edip tuhaf dizilerin reklamını yapmayı ise hiç düşünmedim.
Eğer her meslek böyle RTÜK'e koşarsa nasıl eğleneceğiz değil mi ya...
Yeter ki sınırları belli olsun.
Old 06-05-2011, 12:34   #27
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

"Dava açmayın" demek niye yetmiyor da?

Önce aşağıdaki haberi okuyalım.

"Bizim davamızın sonucunu bekleyin"
İşçi-Memur-Bağ-Kur Emeklileri Derneği emeklilere eksik ödemelere ilişkin dava açmamaları çağrısında bulunarak, “Bizim davamızın sonucunu bekleyin” dedi.
Güncelleme:05 Mayıs 2011 13:02

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2002–2006 yılları arasında emekli maaşlarındaki eksik ödenmesine ilişkin verdiği usulden bozma kararı emekli dernekleri arasında gerginlik yarattı. İşçi-Memur-Bağ-Kur Emeklileri Derneği Genel Başkanı (İMBED) Hamdi Öz yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay’ın açılan davayı usulden bozmasının emekliler tarafından üzüntüyle karşılandığını belirtilerek, Ankara 17. İş Mahkemesi’ne açılan davanın usulüne göre açılmadığını savundu. İsim vermeden davayı açan “Türkiye Emekliler Derneği”ni eleştiren İMBED Genel Başkanı Öz, “İMBED’in açtığı dava devam ediyor. Anayasa Mahkemesi bizim davamızı ret edememiştir” diyerek kendilerinin açtığını sağlam delil ve belgelere dayandırıldığını savundu. Öz’ün yazılı açıklamasında emeklilere “Bizim açtığımız davanın sonucunu bekleyin” çağrısı yapılarak şu ifadelere yer verildi:

“Anayasa Mahkemesi, Ankara 5. İş Mahkemesi’ni yetkisiz kılarak, Anayasa ihlali yapmıştır. Bizim mahkeme müracaatımızda Anayasa Mahkemesi’nin davayı reddi halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitme taleplidir. Ankara 5. İş Mahkemesi de talebimizi kayda almıştır. Bizim İMBED olarak açtığımız işçi, memur, Bağ-Kur emeklilerini, 6.5 milyonu ilgilendiren davamız Yargıtay’dadır. Olumlu karar bekliyoruz. Aksi halde talebimiz doğrultusunda AİHM’e gideceğiz. Kimseye para vermeyin. Kimseye vekâlet vermeyin. Dava açmayın ve bizi takip edin.”(ANKA)

Haberdeki koyulaştırılmış cümleler dokundu bana. Bu dokunuşun müsebbibinin beyan sahibi olmadığını biliyorum.
Bu bir fotoğraftır ve fotoğrafçı kabahatli değildir.
Beyanatta bu iki cümle olmasa da maksat hasıl oluyor.
Peki o halde bu fazlalık niye, bu pekiştirme niye?
Old 06-05-2011, 13:06   #28
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kardan Adam
"

Haberdeki koyulaştırılmış cümleler dokundu bana. Bu dokunuşun müsebbibinin beyan sahibi olmadığını biliyorum.
Bu bir fotoğraftır ve fotoğrafçı kabahatli değildir.
Beyanatta bu iki cümle olmasa da maksat hasıl oluyor.
Peki o halde bu fazlalık niye, bu pekiştirme niye?

Fotoğrafçı ve fotoğraf makinesi tabii ki, gördüğünü çeker. Suç bence de ne fotoğrafçıda ne de makinada. Suç, manzara-i umumiyede üstadım.
Old 06-05-2011, 16:22   #29
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Televizyon önemli bir kitle iletişim aracı. Böyle bir araçta hukukun hassas bir konu olduğu gözardı edilerek olur olmaz herşeye malzeme yapılmaması gerektiği kanısındayım.

Tvde başarısız, kötü niyetli cani doktor görür insanımız O doktor kötü der kendi doktoruna yada TIP'a laf söyletmez. Ama söz konusu Tvdeki başarısız (hukukta başarı soyuttur bunuda belirtmeliyim), kötü niyetli Avukat, Hakim, Savcı ise hemen Hukuka ilişkin bir söylemde bulunur!

Bu yüzden ucu bir şekilde Hukuk'a dokunacak her türlü TV yayınına karşıyım.
Zarar verebileceklerini düşünmüyorlar belki. Belki kasıt yok! Ama fayda da yok...

Polisiye dizisi bir yandan mafya dizileri diğer yandan bir furyadır gidiyor.
Dizide polis komiseri "TUTUKLAYIN BUNLARI!" diyebiliyor...
Dizide savcı Mafya babasının yakın akrabası ve suçlarını bildiği halde kardeş kardeş geçinip gidiyor...
Dizide Suçlu "Savcı bizden... O konuda sıkıntı yok." diyebiliyor...
Daha neler neler...

Şeytanın Avukatı filmini izleyip Ben Avukat olacağım diyenleri bilirim. Halbuki filmde başrol oyuncusunun Rolü ŞEYTANDIR.

"Sui-misal emsal teşkil etmez" Ama gel gör ki halkıma anlat

Avukatım Şeytanla işim yok. Savcı Hakim amirim, üstüm değildir. Efendim demem Saygımı göstermek için "Siz" demem yeterlidir.

Avukatım Savunmak Mesleğimdir! Ruhumdur. Adaleti savunurum. Hukuk aracımdır. Avukata-Hakime-Savcıya inanç hukuka adalete inançtır.

Bu inanca zarar verecek herşeye özellikle bu absürt Tv yayınlarına karşıyım. Kim bilir belki THS'nde ki bu düşünceler bu yazılar ülkemizde yükselen ve yankılanan bir sese dönüşür.

Her zaman, Her yerde, Herkes için Adalet...
Old 07-05-2011, 11:11   #30
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Barolar avukatlıkla ilgili olmayan davaları takip ettikleri kadar avukatlık mesleğini daha ileri noktalara götürme gayretinde bulunsalar bu sorunları yaşamayacağız.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlık Mesleğinin Saygınlığı Giderek Azalıyor mu? aristo Hukuk Sohbetleri 47 17-03-2015 14:04
avukatlık mesleğinin maddi boyutu... hukkuk Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 2 25-05-2010 12:35
Avukatlık mesleğinin Türkiye'deki ve Avrupa'daki durumu hakkındaki görüşleriniz multipack Konumuz : Hukukçular 0 22-05-2010 01:18
avukatlık mesleğinin değerlendirilmesi ncolawyer Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu 2 03-08-2008 12:15
Avukatlık Mesleğinin Özgürce Uygulanmasına İlişkin Genel İlkeler Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 21-11-2004 14:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08243704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.