Av.Kanunu Yönetmenliği

Değerli katılımcılar,
20.6.2002 tarihinde Avukatlık Kanunu Yönetmenliği yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadırBirçok maddesi tartişma götürmekle birlikte beni rahatsız eden bir maddesini sizlerle paylaşmak ve tartişmak istiyorum
Yönetmenliğin 12 bölüm başliklı "Denetim"dendikden sonra"Barolar ve Türkiye Barolar Birliğinin Denetimi" başlikli 73 maddesi aynen şöyledir:
"Barolar ve T.B.Birliğinin İDARİ ve MALİ denetimi,hazırlanacak program dahilinde adalet müfettişlerince yapılır."
Madem biz avukatlar vede T.B.B liği Bakanlığın vesayetini kabul etmiyor vebuna karşi mücadele ettiğimizi söylüyorduk ,peki bunu kabul eden açık ikrar niteliğini taşiyan bu hükmü kendi hazırladığımız yönetmenliğimize niye koyduk.
Bügün devletin bile, 2821 sy Yasa ile faliyet gösteren Sendikalarda , idari ve mali denetimi yoktur.Baroların Sendikalar kadar değeri yokmudur.(Sakın burda sendikaları değersiz görüyor muş gibi bir düşüncemin olduğu sanılmasın)
Burda şu itiraz gelebilir, olan mevcut uygulama zaten bu yönde bunun ne sakıncası var diyebilirsiniz.O zaman sizde Barolar ve Birlik olarak bu vesayete karşi nasıl mücadele edeceksiniz sormak isterim.
Barolar ve Birliğe karşi devletin dayatmacı uygulamalarına karşi mücadele sözde değil eylemde olmalıdır.En azından bu yönetmenlik Birlik tarafından hazırlandığına göre bu konuda herhangi bir hüküm getirilbiyebilinirdi kanısındayım.
Saygılarımla
Av.Z.Levent Öge

Sayın Öge;

Söylediklerinize katılıyorum.

Ancak Barolar, T.B.Birliği bizden farklı insanlardan oluşmuyor. Ve hatta TBB Yönetim Kurulunun bir üyeside size çok yakın. İlinizde değerli bir meslektaşımız. Buralarda ki haklı sesimizi kendilerine iletelim.

Ve hatta,

Ve hatta,

Tirübünden değil, istemlerimizi, düşüncelerimizi sahaya inerek haykıralım.

4 Ekime 3 ay kaldı. Haydi sahaya.........

Av. Adil Giray Çelik

Selam ve saygılar.


Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir.

Merhaba,

Doğrusu yönetmelik değil midir ?

Yönetmenlik?

Sinema yönetmenliği oluyor ama.

Selam ve saygılarımla

Sayın Serinkan,Dikkatınız için teşekkürHata bende özür dilerim.

Sayın Giray,
Sahaya inmek !Güzel bir deyim.(yanılmıyorsam ilk ecevit 77-78 yıllarında kullanmişti)
Sahaya topluca inmek gerekli tek başina indiğinizde sahadakiler sizi tekrar tribüne gönderiyorlar.Çünkü sahadakiler kendi aralarında oynadıkları oyunlara seyircilerin karişmasını istemiyorlar
Yanlız, seyretmemiz vede eleştirmemizi kabul ediyorlar.Daha evvel bir forum konusunda yazmiştim."ben yeni mezunla birmiyim" diyen (Veya benzer bir ifade)yöneticiler gördük ve bunlar şimdi eski milletvekili vede siyasi parti yönetimindeler.Neden hala Baro başkanı olmak için 15 yıllık süre aranır.Niye T.B.B bunu değiştirmeyi kabul edemez? Yani sahaya inilmeside yine oyunu oynuyanların isteklerine ve arzularına bağli.
Ama temenni olarak güzel Saygı vede sevgilerimle.

Alıntı: Neden hala Baro başkanı olmak için 15 yıllık süre aranır.Niye T.B.B bunu değiştirmeyi kabul edemez

Sayın Öge;

Dünyanın bir çok ülkesinde ki avukatlık yasalarında Yönetim Kurulu ve Baro Başkanlığı için kıdem koşulu getirilmiştir.

Ayrıca Avukatlık Yasası 96/2 kıdem süresini yeniden düzenlemiştir.

Meslek Örgütü seçimlerinde Başkanlık olarak seçimi yapılan tek meslek odası Barolardır. Bu anlamda tarihsel süreçte ve günümüzde Baro Başkanlarında ayrı bir temsil gücü ve birikimi aranmaktadır.

Baro Başkanlığının Saint Nicolas döneminde başladığını, ilk sıralarda Baro Levhasinı kayıt sırası ile başkanlık yapıldığını görüyoruz.

Üstad Av. Ali Haydar Özkent in Baro Başkanlarına ilişkin değerlendirmesi şöyledir.

“Nice müdürler, nice vezirler, nice vekiller biliriz ki resmi vazifelerinden ayrıldıktan sonra en büyük sığınağı baroda bulmuşlardır. Halbuki Başkan, baro mabedinin mihrabı, avukatlık irtifaının zirvesidir.

Başına altından bir taç giymiş, elinde sembolik adalet asası, yarı ilahlar gibi, Adliye sarayındaki odasından meslektaşlarını ilim ve fazilet ışığıyla aydınlatır, onlardan ve hariçten gördüğü sevgi ve saygının kaynağı budur. Kendini bu mesleğe vermiş genç avukatın gözü daima bu şerefe erişmekte, başına bu tacı geçirmek ve bu tahtta oturmakta olmalıdır.

Bu şerefi kazanan bir avukat, son nefesinde gözünü huzur ve sükun ile yumabilir.”
Av. Ali Haydan ÖZKENT
(Avukatın Kitabı 1940)


Selam ve Saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik