Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Maddi hasarlı trafik kazası görevli mahkeme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-06-2012, 21:51   #1
law in law

 
Varsayılan Maddi hasarlı trafik kazası görevli mahkeme

Usul kanunu değişti ama dosyaların mahkemeler arasında gidip gelmesi değişmeyecek galiba.
Maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle Asliye Hukuk mahkemesinde hasar(maddi tazminat ) , değer ve kazanç kaybı talepli dava açtık. Karşı taraf işbölümü itirazında bulundu. mahkeme işbölümü itirazını kabul edip ticaret mahkemesine gönderme kararı verdi. Karar kesin yazıyordu bizde temyiz etmedik. Dosya kesinleştirildi ,ticaret mahkemesine gönderildi.Ticaret mahkemesi de kendiliğinden görevsizlik kararı verdi.
Bu karar temyize tabi. Temyiz etmekte yarar var mı?
Bu kararların hangisi doğru?
Araçların ikiside ticari araç. Davalılar yanlızca araç maliki ve sürücü.Sigorta aleyhine dava açmadık.

Cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.Saygılarımla.
Old 13-06-2012, 23:37   #2
av.buğra

 
İnceleme

kesinlikle temyiz etmelisiniz. ticaret mahkemesinde sigorta şirketine karşı dava açabilirdiniz. .
Sürücü ve araç malikine karşı asliye hukuk mahkemesinde maddi ve manevi tazminat açabilirdiniz. görev uyuşmazlığını yargıtay çözecektir...
Old 14-06-2012, 11:02   #3
yılmazkan

 
Varsayılan

Görev konusunu Yargıtay çözecektir, temyiz ediniz. Fikrimce olayda davayı doğru yerde açtığınız asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ticaret mahkemelerinin görev alanına girmesi için davaya konu olayın ticari iş sayılan bir işten kaynaklanması gereklidir. Trafik kazası ise ticari iş değil, borçlar kanununda düzenlenen haksız fiil esaslarına dayalıdır. Araçların ticari olması da meselenin aslına etkili değildir.
Old 14-06-2012, 13:03   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan law in law
Usul kanunu değişti ama dosyaların mahkemeler arasında gidip gelmesi değişmeyecek galiba.
Maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle Asliye Hukuk mahkemesinde hasar(maddi tazminat ) , değer ve kazanç kaybı talepli dava açtık. Karşı taraf işbölümü itirazında bulundu. mahkeme işbölümü itirazını kabul edip ticaret mahkemesine gönderme kararı verdi. Karar kesin yazıyordu bizde temyiz etmedik. Dosya kesinleştirildi ,ticaret mahkemesine gönderildi.Ticaret mahkemesi de kendiliğinden görevsizlik kararı verdi.
Bu karar temyize tabi. Temyiz etmekte yarar var mı?
Bu kararların hangisi doğru?
Araçların ikiside ticari araç. Davalılar yanlızca araç maliki ve sürücü.Sigorta aleyhine dava açmadık.

Cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.Saygılarımla.

Ticaret mahkemesinin "görevsizlik" kararı vermesi isabetli olmamış. Diğer üyelerin de belirttiği gibi dava "haksız fiil" nedeniyle açılmıştır. Ancak olaya karışan iki araç da ticari taksidir. Yani ticari işletmenin faaliyeti sırasında işlenmiştir. Bu nedenle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.

Kararı mutlaka temyiz etmelisiniz.
Old 14-06-2012, 13:24   #5
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Taraflar tacir değilse ve taşıma sözleşmesi de yoksa asliye hukuk mahkemesi görevlidir,maddi tazminat,değer,kazanç kaybı davası değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.İlk görevsizlik isabetsiz olmuş ama kesinleşmiş artık görev uyuşmazlığı temyiz edilecek,sonucu paylaşırsanız seviniriz
Old 14-06-2012, 13:40   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Konuyla ilgili karar

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/1028
K. 2006/1293
T. 24.4.2006
• ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Davanın Mutlak Ticari Davalardan Olması veya Her İki Tarafın Tacir ve Açılan Davanın Tarafların Ticari İşletmeleriyle İlgili Bulunması ve Davanın Açıldığı Yerde Ayrı Ticaret Mahkemesinin Kurulmuş Olması Halinde )
• HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN ALACAĞIN TAHSİLİ ( Tacir ya da Tacir Sayılan Taraflar Arasında - İcra Takibine Karşı Öne Sürülen İtirazın İptali İstemi )
• TİCARİ DAVA ( Davalının Yasal Cevap Süresi İçerisinde İş Bölümü İtirazında Bulunması Koşulu İle Bu Gibi Davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görevi İçinde Olduğu )
• İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI ( Davalı Taraf Süresinde Bulunmuş İse de İtiraz Yerinde Olmayıp Davanın Niteliği ve Taraftarın Davadaki Sıfatı Göz Önüne Alındığında Davaya Bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görevine Girdiğinden Verilen Görevsizlik Kararı Doğru Olmadığı )
6762/m.4,5
ÖZET : Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan alacağını tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.

TTK'nın 5. maddesine göre, davanın mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ve davanın açıldığı yerde ayrı ticaret mahkemesinin kurulmuş olması halinde davalının yasal cevap süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunması koşulu ile bu gibi davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi içindedir.

Davalı taraf süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş ise de, itiraz yerinde olmayıp davanın niteliği ve taraftarın davadaki sıfatı göz önüne alındığında davaya bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine girdiğinden verilen görevsizlik kararı doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenildiği, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da ( tacir sayılan ) taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan alacağını tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece dava konusu alacağın uygulamada haksız eylem olarak nitelendirilen kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığı gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç davanın saptanan niteliğine ve tarafların davadaki sıfatına uygun düşmemektedir.

Yerel mahkeme hükmünün gerekçesinde açıklandığı gibi haksız eylemden kaynaklanan davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Aksine açılan davanın Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi hükmünde açıklanan mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ve davanın açıldığı yerde ayrı ticaret mahkemesinin kurulmuş olması halinde davalının yasal cevap süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunması koşulu ile bu gibi davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, aynı Kanunun 5. maddesi hükmünde duraksamasız açıklanmıştır. Taraflar tacirdir. Alacak haksız eylemden kaynaklansa dahi her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Davalı taraf süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş ise de, itiraz yerinde olmayıp davanın niteliği ve taraftarın davadaki sıfatı göz önüne alındığında davaya bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine girmektedir.

SONUÇ : Hal böyle olunca davalı tarafın iş bölümü itirazının reddi ile işin esasın incelenmesi bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 24.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 17-02-2014, 23:16   #7
savunma

 
Varsayılan

Sayın Law In Law, maddi hasarlı trafik kazası için (benzer bir olay yaşamış bulunmaktayım )açmış olduğunuz davanın dilekçe örneğini rica etsen bana gönderebilir misiniz yada burada yayınlayabilir misiniz?
Old 18-02-2014, 11:58   #8
hakan_er82

 
Varsayılan

Davalılar arasında sigorta şirketi dahi olsa temelde olayın hangi sebepten kayankalandığına bakılmalıdır. Davalılar arasında sırf sigorta şirketi vardır bu dava ticaret mahkemesinde görülmelidir şeklinde bir yaklaşım doğru değil. Olay ticari nitelikli olmayıp haksız fiilden kaynaklı ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Bu konuda bir asliye ticaret mahkemesi hakiminin gerekçeli kararını sizlere sunuyorum.


Davacı vekili dava dilekçesinde 14/02/2013 günü saat 08:00 civarında müvekkilinin maliki olduğu 16 .... 92 plaka nolu araç ile Bursa, Yıldırım, Erikli mahallesinde bulunan Akpınar sokaktan merkez istikametinde seyrederken davalı ....... yönetimindeki 54....092 plakalı aracın hızlı bir şekilde çıkarak müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarptığını ve çarpmanın etkisiyle duramayarak kaldırımı aştığını, kaldırımda bulunan ağaca çarparak durabildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.00 TL araçta meydana gelen değer kaybı ve 900,00 TL araçta meydana gelen hasar olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminat tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesindeki teminat tutarları ile sınırlı olmak üzere) tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili başlangıçta davayı asliye hukuk mahkemesine hitaben açmış ise de Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda "davalılardan birinin ZMMS sigortacısı olduğu, davada ileri sürülen talebin trafik kazası nedeniyle maruz kalınan zararın sigorta şirketi tarafından poliçeye dayalı tahsili istemine ilişkin olduğu, bu niteliği itibariyle Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu" gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilmiştir.






Görevsizlik kararının temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dosyası incelenmiş, görevsizlik kararının dayandığı hukuki gerekçenin uygun olmadığı kanaatiyle karşı görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Görev kamu düzeninden olup her aşamada resen nazara alınması gerekir. Bu itibarla davaların görev uyuşmazlığı sebebiyle uzaması riskini ortadan kaldırmak için karşı görevsizlik verilmemesinin uzun vadede, yani hüküm başka sebeplerle olsa temyiz edildiğinde amacına aykırı sonuç doğuracağı değerlendirilmiştir. Uzun yargılama sürecinden sonra verilecek görevsizlik kararı veya bu yöndeki bozma davayı umulandan fazla uzatacaktır. O halde görev hususunun en hızlı biçimde karara bağlanması uygun olur.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede davanın ticari nitelikte olmadığı takdir edilmiştir. Davanın dayandığı hukuki temel "haksız fiil ve ölüm nedeniyle tazminat" talebidir. Davacılar veya davacılar murisi ile davalılar arasında hiçbir ticari ilişki söz konusu değildir. Yine davaya uygulanacak ticari bir hüküm de yoktur. Ancak ihtiyari dava arkadaşı olan davalılar arasındaki ilişki ticari niteliktedir. Bu ilişki davalıların sorumluluklarını belirleyen bir iç ilişki olmaktan öte anlam taşımaz.
İster sigorta sözleşmesiyle, isterse başka hukuki sebeplerle davalının sorumluluğunu paylaşan kişiler, asıl olarak davalı ile aralarındaki ilişki sebebiyle davalı sıfatını kazanmıştır. Bu ilişki akdi veya kanuni olabilir. Ancak bu ilişki davacıya bağlamayacaktır. Davacı isterse doğrudan asıl sorumluya dava açmak imkanına sahiptir. Somut olay özelinde söylemek gerekirse davacı sadece haksız fiile neden olan kişiye karşı dava açmış olabilir. O halde davada görev hususu değerlendirilirken davaya sebep olan temel ilişki esas alınmalıdır.
Zarar gören sadece zarar veren aleyhine dava açarsa dava asliye hukuk mahkemesinde görülecek, davacı dava sürerken başka bir dava açıp birleştirme isterse görevli mahkeme değişecektir.
Konunun izahı için örnek vermek yararlı olabilir. İşçi sıfatını taşıyan bir sürücünün sebep olduğu kazada, işverenin de işveren sıfatıyla sorumluluğu olabilir. Ancak işçi ve işveren arasındaki hizmet akdi sebebiyle davanın iş mahkemesinde görülmesi gerekmeyecektir. Bu örnek değiştirilir, haksız fiilin başka biçimde ortaya çıktığı, işverenin de kamu kurumu olduğu farz edilirse, bu kez yargı yolu da tartışılır hale gelir.
Kanaatimizce davalı tarafın sigortasının zorunlu yahut ihtiyari olması da sonuca etkili değildir. Yukarıda zikrettiğimiz üzere davalılar arasındaki sorumluluk akdi veya kanuni olabilir. Yasal bir zorunluluk sebebiyle yapılsa dahi sigorta şirketinin sorumluluğu bir haksız fiilden değil sigorta sözleşmesinden doğar. Zorunlu sigortalara ilişkin yasal düzenlemeler nazara alınarak sigortacının yasal-zorunlu davalı sıfatını taşıdığı söylenemez. Üstelik sigortacının sorumluluğu belli bir limitle sınırlı olup, zorunlu sigortalarda manevi zararları da içermez. Zorunlu mali mesuliyet sigortacısının durumunun Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı nazara alınarak değerlendirilmesi, maksadımızı daha anlaşılır kılacaktır.
Bir davanın sigorta davası niteliğinde sayılabilmesi için sigortacı ile sigorta ettiren arasında sigorta sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıktan söz etmek gerekir. Somut olayda ise haksız fiil hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık vardır. Hatta araç malikinin sorumluluğu da Karayolları Trafik Kanununundan doğmaktadır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre, davada görev hususunun karara bağlanması aşamasında davaya temel olan ve birincil nitelikte bulunan dava sebebi esas alınmalıdır. Zira hukuki ilişkilerde birden çok hukuki kurumun bulunması mümkündür. İç içe geçmiş hukuki kurumlar içinden taraflar arasındaki ilişkiyi tarif eden asıl olgu ne ise dava da ona göre tavsif edilmelidir. Somut olayda taraflar arasındaki temel ilişki haksız fiil ilişkisidir. Davacının davalı sigortalıya yönelik talep hakkı da sigorta ilişkisinden değil haksız fiil ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Haksız fiilin varlığı veya davalıların zararlandırıcı olayda kusurlu olduğu tespit edilemezse, davacının zararı bulunsa bile sigortacıya karşı talep hakkı da bulunmayacaktır. Halbuki sigorta ilişkisinde asıl olan riskin ve zararın doğmasıdır. Başka bir deyişle davanın sebebi sigorta sözleşmesinde teminat alınan riskin doğması sebebiyle sigortacının sorumluluğuna değil, sigorta sözleşmesinin tarafı olan bir kişinin riskin doğumuna neden olmasıdır.







Bir düşünce şekline göre zorunlu sigorta kurumunun zarar gören üçüncü kişiyi korumak için düşünülmüş olması, zorunlu sigortacı ile zarar gören arasında kanuni bir ilişki kurulduğu sonucuna varılmasına neden olabilir. Halbuki zarar görenin sigortacıya dava açmak gibi bir yasal zorunluluğu yoktur. Hatta sigorta şirketi her olayda farklı da olabilir. Elbette zorunlu sigorta zarar göreni korur. Ancak bu koruma zarara neden olanın ödeme gücünün olmadığı hallerde ve kısıtlı biçimde tezahür eder. Esasen zarar verenin mamelekinde meydana gelebilecek bir azalmayı ortadan kaldırır.
İlginç bir noktaya da temas etmekte yarar vardır. Kuralların düzgün işlediği bir hukuk ve toplum düzeninde zorunlu sigortacının davalı sıfatını alması bile istisnai olmalıdır. Zira zorunlu sigortanın temel mantığı, sorumlusunun kim olduğuna bakılmadan, zarar görenin zararının bir an önce tazmin edilmesidir. Sigortacıya hasar/zarar bildirimi yapıldığı anda sigortacı harekete geçmeli, eksper görevlendirmeli, kendi hesabına ve objektif tazminat kurallarına göre zarar miktarını belirlemeli ve zarar görene en kısa sürede ödeme yapmalıdır. Bilahare kusur durumuna istinaden ilgililere rücu hakkını kullanma hakkı da saklıdır.
Maalesef ülkemizde bu ilke neredeyse hiç uygulanmamakta, bilakis sigorta şirketleri dava açılmış olmasını bahane göstererek ödemeyi karar kesinleşme aşamasına kadar ertelemektedir. Buna rağmen ironik bir biçimde yerleşik uygulamada sigorta şirketlerinin sorumlu olduğu tazminata işletilecek faizin başlangıcı sigorta şirketleri lehine uygulanmakta, haksız fiil sahibinin faiz sorumluluğu haksız fiilin ika tarihinden başlatılırken sigorta şirketinin sorumluluğunda ihbar tarihi esas alınmaktadır. Halbuki trafik kazasında zarar görenin akdi bağı bulunmayan sigorta şirketine "ihbar" mükellefiyeti bulunmamaktadır. İhbar sorumluluğu sözleşme ile sigorta ettirene yüklenmiş bir sorumluluktur. Sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki halefiyet hali göz ardı edilmekte, sigorta şirketinin sorumluluğu daraltılmaktadır.
Davacı ile davalı sigortacı arasında hiçbir akdi ilişki yoktur. Davacıya talep hakkını veren şey, davalılar arasındaki hukuki ilişkidir. Bu ilişki de davayı tarif eden ilişki olmadığından, davayı tavsif ederken davacı ile davalı arasındaki ilişki esas alınmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta da son yıllarda daha yoğun biçimde tartışılan "yargıda ihtisaslaşma" fikridir. İçinde ticari şirketle veya ticari evrakla yahut sigorta ile ilgili bir husus bulunan her uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulması, içinde tüketici unsuru geçen her uyuşmazlığın tüketici mahkemesine yönlendirilmesi, ihtisaslaşma düşüncesine zarar veren neticeler doğuracaktır. Gerçekten davada ticaret hukuku mu uygulanacak, tüketici hukuku mu uygulanacak yoksa borçlar hukukunun temel kuralları mı uygulanacak diye bakmadan yapılan görev değerlendirmesi, bir süre sonra tüketici mahkemelerinin tapu iptal davalarına, sebepsiz zenginleşme davalarına, istirdat davalarına bakması, sonucunu doğurur. Nitekim bugün varılan nokta burasıdır. Üstelik yıllardır yerleşik anlayışın sebepsiz biçimde değiştirilmesi, yaygın bir biçimde dosyaların karşılıklı görev tartışması içinde gecikip uzaması sonucunu doğuracaktır. Haksız fiil hukuku da ticaret mahkemelerinin uzmanlık alanı değildir. Bu tür davaların ihtisaslaşma esasına göre asli unsurları esas alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Zorunlu veya ihtiyari sigorta halinin sözkonusu olduğu trafik kazalarında ticaret mahkemesinin görevli sayılması ticaret mahkemesi kurulu olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerince verilen kararları da tartışmaya açacak, işbölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüştüğü nazara alındığında, Yargıtay her zamanki uygulaması ile davanın esasına girmeden "davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmamış olmasını" gerekçe göstererek bozma kararları verecektir. Görev kamu düzeninden olduğuna göre, bu bozma sebebi göz ardı edilemez.












Bir temel yanılgı da eskiden beri süregelen "tacirler arası haksız fiil" kavramıdır. Kanaatimizce bu kavramın genel haksız fiil kavramı ile karıştırılması/harmanlanması sonucunda Yargıtay'ın yerleşik kararlarında tacirler arası her türlü haksız fiil hallerinde avans faizi uygulanagelmiştir. Halbuki olayın meydana geliş biçimi itibariyle ticari nitelikte haksız fiil kavramının varlığı araştırılmalıdır. Bir tacir ticari faaliyetini yürüttüğü sırada bu faaliyetle doğrudan ilişkili biçimde haksız fiil işlerse bu ticari nitelikte haksız fiil sayılır ve doğacak zarar için de avans faizi uygulanır. Uç bir örnek verirsek, bir tacirin diğer tacire yumruk atması sebebiyle açılacak tazminat davası ticari dava değildir.
Somut olayda davanın ticari nitelikte olmadığının bir göstergesi de, dava sonunda hükmedilecek faizin yasal faiz olmasıdır. Yerleşik uygulamaya göre davacı tacir olmadığına göre, sigorta şirketi aleyhine avans faizi hükmedilmeyecektir.
Sonuç olarak derdest davanın haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olduğu, ticari nitelikte de bulunmadığı nazara alınarak mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Old 18-02-2014, 15:07   #9
av.ayverdi

 
Varsayılan

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/3495 esas ve 2013/4422 karar sayılı ve 28.03.2013 tarihli ilamı ve ilgili diğer ilamlar göz önüne alındığında ve şu sonuca varılıyor;
Eğer ki talep edilen tazminat ZMSS 'den kaynaklanıyor ise Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir. Bunun nedeni ise;
6102 sayılı kanun 4/1-a dan bu kanunda ... öngörülen hususlardan uyuşmazlıklardan doğan davaların Ticaret Mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Sigorta hukuku ise TTK 'nın 6. kitabı olduğundan Asliye Ticaretin görevli olması gerekmektedir.
Old 02-04-2014, 16:14   #10
ümitkar

 
Varsayılan

Arkadaşlar benimde bir sorum olacak. Çeşitli yorumları okuyunca biraz kafam karıştı. Değer kaybı davasında görevli mahkeme, davanın türü belirsiz alacak davası mı, davayı araç sürücüsü mü yoksa ruhsat sahibimi açacak. Bir de limit var mı. Aracın yeni eski olması önemlimi sadece zmss ye açsak ne olur. Şimdiden teşekkürler.
Old 02-04-2014, 19:39   #11
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

Davayı zarar verenin ( ZMSS) sigortacısına ikame etmek daha isabetli olur. Görevli; Ticaret Mahkemesi ve Dava; Belirsiz Alacak. Aracın yaşı - bakım durumuna göre Bilirkişi belirler ( Sigortacı - Eksper doğruya yakın tespit / Otomotivci adı altında türeme Bilirkişi Atanırsa !!!! ) Ancak, bu son hal lehe de olabilir! Davayı işleten ( aracın ruhsat sahibi / vekili ) ikame edecek.
Old 16-06-2014, 09:57   #12
Av. Görkem Gökçen

 
Varsayılan görevli mahkeme sorunsalı

Taraflar şirket ise görevli mahkemenin asliye tic. olacağı kesin ama cevapları okuyunca birkaç sorun daha aklıma geldi...
1- Davayı davacı şirket hem sigorta şirketine hem de kazanın karşı taraf şahsa açtığında görevli mahkeme yine asliye ticaret olur mu?
2- Kazada kusurlu olan araç şirkete ait ise dava şirkete mi açılmalı yoksa kazayı gerçekleştiren şahsa mı?
Old 16-06-2014, 11:37   #13
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Görkem Gökçen
Taraflar şirket ise görevli mahkemenin asliye tic. olacağı kesin ama cevapları okuyunca birkaç sorun daha aklıma geldi...
1- Davayı davacı şirket hem sigorta şirketine hem de kazanın karşı taraf şahsa açtığında görevli mahkeme yine asliye ticaret olur mu?
2- Kazada kusurlu olan araç şirkete ait ise dava şirkete mi açılmalı yoksa kazayı gerçekleştiren şahsa mı?

1- Sigorta şirketini hasım gösteriyorsanız görevli mahkeme asliye ticaret.
2- araç malikinin(işletenin) 2918 sayılı yasadan doğan kusursuz sorumluluğu var, zorunlu dava arkadaşı değil ama tahsil kabiliyetini arttırmak için hem şoföre hemde araç malikine karşı dava açılabilir.
Old 17-06-2014, 10:28   #14
Av. Görkem Gökçen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan olgu
1- Sigorta şirketini hasım gösteriyorsanız görevli mahkeme asliye ticaret.
2- araç malikinin(işletenin) 2918 sayılı yasadan doğan kusursuz sorumluluğu var, zorunlu dava arkadaşı değil ama tahsil kabiliyetini arttırmak için hem şoföre hemde araç malikine karşı dava açılabilir.

Çok teşekkür ederim sayın Olgu... İyi çalışmalar diliyorum.
Old 24-01-2015, 14:23   #15
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/11559
K. 2014/11089
T. 10.7.2014
• GÖREVLİ MAHKEME ( Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Şirketinden Trafik Kazasından Kaynaklanan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İstemi - Davanın Türk Ticaret Kanunu'ndaki Hususlardan Olduğu/Uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi Görevine Girdiği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Görevli Mahkeme - Talebin Trafik Kazası Sebebiyle Maruz Kalınan Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Sigorta Şirketinden Tahsili İstemine Dair Olduğu/Uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi Görevine Girdiği Dikkate Alınarak Davanın Esasına Girilerek Tarafların Delillerinin Toplanması Gerektiği )
• TRAFİK KAZASI ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İstemi - Talebin Trafik Kazası Sebebiyle Maruz Kalınan Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Sigorta Şirketinden Tahsili İstemine Dair Olduğu/Davanın Türk Ticaret Kanunu'ndaki Hususlardan Olduğundan Uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi Görevine Girdiği )
• ZORUNLU MALİ MESULİYET SİGORTASI ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İsteminde Görevli Mahkeme - Uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi Görevine Girdiği Dikkate Alınarak Davanın Esasına Girilerek Tarafların Delillerinin Toplanması İddia ve Savunmalarının Değerlendirilerek Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği )
6102/m. 3,4,1483

ÖZET : Dava, davalı zorunlu mali mesuliyet sigortası şirketinden trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Somut olayda, talebin trafik kazası sebebiyle maruz kalınan destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketinden tahsili istemine dair olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği dikkate alınarak davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması iddia ve savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Old 21-10-2015, 11:16   #16
neziha

 
Varsayılan araçtaki değer kaybı

Hayırlı günler,
Öncelikle benimde müvekkiimin aracına park yerinde iken çarpılmıştır. Araç için müvekkil ekspertize değer kaybı yaptırmıştır. Müvekkil 0 kusurlu görülmüştür. Sigorta şirketine trafik kazası sonucunda oluşan değer kaybı başvurusu yaptık ve red edildi. Benim sorum
1-hem sürücü hem araç maliki hemde sigorta şirketine mi dava açmalıyım?
2-Haksız fiilin olduğu yer ve asliye hukuk mahkemesine mi açmalıyım?
3-3.500,00 TL değer kaybı ortaya çıkmış ve 300,00 TL ekspertiz ücretini talep ile davayı açmayı düşünüyorum, yanlış mı?
Sayın Meslektaşlarım konuyla ilgilenip beni bilgilendirirseniz sevinirim.Paylaşılan bilgileri okudum ama kafamda bu sorular netleşmedi.
Old 21-10-2015, 11:28   #17
av.ayverdi

 
Varsayılan

Naçizane tavsiyem sigorta tahkim komisyonun bu işin çözümünde tercih edilmesi evladır.
Old 21-10-2015, 11:33   #18
neziha

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.ayverdi
Naçizane tavsiyem sigorta tahkim komisyonun bu işin çözümünde tercih edilmesi evladır.
Neden bu yolu seçmeliyim meslektaşım. Dava açmış olursam uzun ve yorucu bir süreç olmasından dolayı mı yoksa davamızın red edilme ihtimaline binaen mi bu şekilde yapmamı önerirsiniz.
Old 21-10-2015, 11:52   #19
av.ayverdi

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan neziha
Neden bu yolu seçmeliyim meslektaşım. Dava açmış olursam uzun ve yorucu bir süreç olmasından dolayı mı yoksa davamızın red edilme ihtimaline binaen mi bu şekilde yapmamı önerirsiniz.


Daha hızlı sonuç almanızı sağlaması açısından önemli fakat; dava değeriniz kesin karar kapsamında. Eğer haklılığınızdan %100 eminseniz çok kısa sürede elinize karar ulaşır ve duruşma, bilirkişi raporu, temyiz süreci gibi hususları beklemek zorunda kalmazsınız. Bunun yanında masraf olarak dava sürecindeki masraf kadar yüksek bir masrafı bulunmamakta 5000 TL alto dava değeri için masraf olarak 50 TL alınmaktadır.
Old 20-04-2016, 13:15   #20
elfhukuk

 
Varsayılan

16000 TL lik bir hasar oluşmuş ve kasko tarafından karşılanmıştır.Karşı tarafın %100 kusurlu olduğu kazada işleten ve sürücü farklı olduğundan dolayı ZMSS'ye dava açmayı düşünüyorum.Belirsiz alacak olarak harca esas 1000 tl üzerinden zarar görenin yerleşim yeri asliye ticaret mahkemesinde dava açacağım.ANcak yorumları okuyunca kafa karışıklığı oldu.DOğru bir yol mu izlemekteyim.
Old 23-04-2016, 11:31   #21
olgu

 
Varsayılan

Kasko tarafından 16,000 TL lik zararın karşılandığını belirtmişsiniz.
açacağınız davada hangi zararı talep edeceksiniz?
zararınızı kasko şirketi karşıladıysa o müvekkilinizin zararı talep etme hakkına halef olmuştur. ödediği tazminatı ancak o talep edebilir.

Kasko şirketince karşılanmayan zararınız varsa o zarar da ZMMS kapsamı içindeyse asliye ticaret mahkemesinde talep edilebilir.
Old 23-04-2016, 15:13   #22
elfhukuk

 
Varsayılan

16000 liralık hasarı kasko karşıladığı için ben sadece değer kaybını zmss den talep ettim. Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak 1000 tl üzerinden asliye ticaret mahkemesinden talepte bulunduk.
Old 19-04-2017, 14:16   #23
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna,


Şeklinde bir karar verildi geçen gün. Anlamakta zorlanıyorum artık
Old 20-04-2017, 13:43   #24
av.ayverdi

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ
Davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna,


Şeklinde bir karar verildi geçen gün. Anlamakta zorlanıyorum artık

Davanın konusu poliçe eden ve ettiren arasındaki bir husumetten kaynaklanıyorsa yani; amiyane tabiriyle kendi sigortacınızla aranızdaki sigorta poliçesi nedeniyle husumetiniz varsa tüketici mahkemesi görevlidir.

Saygılarımla,
İyi çalışmalar dilerim.
Old 20-04-2017, 14:30   #25
Pablo

 
Varsayılan

Size bir mahkeme kararından ilgili bölümü göndereyim. Yardımcı olur umarım..
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, anılan kanunun 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hmk tapuda isism tashihi görevli mhk- tapu kaydında düzeltme görevli mahkeme denizizm Meslektaşların Soruları 8 13-03-2015 17:31
Görevli mahkeme miryusufhan Meslektaşların Soruları 5 28-11-2012 10:35
Acil- mirasın hükmen reddinde görevli mahkeme law in law Meslektaşların Soruları 2 30-05-2011 09:00
Çok acil menfi tespit davası görevli mahkeme outlawyer Meslektaşların Soruları 4 01-06-2009 19:37
Soybağının Reddine İlişkin Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması - Görevli Mahkeme seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 05-01-2007 10:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07768893 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.