Meslek Dayanışması - Meslek Etiği - Derdestlik

Geçenlerde duruşma beklerden bir meslektaş yanıma geldi ve aşağıdaki konuda benden görüş istedi;
Meslektaşımız x Adliyesinin 3 Aile Mahkemesinde boşanma davası açmış bu dava sürerken karşı tarafın avukatı da aynı adliyenin 4.Aile Mahkemesinde tarafları aynı olan bir başka boşanma davası açmış ve bu davayı karar aşamasına getirmiş.Meslektaşın müvekkili yurtdışında olduğundan ikinci davanın tebligatı yurt dışında konsolosluğa yapılmış.Fakat meslektaşın müvekkili tebligatı konsolosluktan almıyor ve ikinci davanın karar duruşmasında meslektaşın ikinci davadan haberi oluyor...Meslektaş yanımdan ayrılıyor,duruşmaya giriyor.
Ve meslektaşlar bu duruşmada birbirine giriyor.Biri ikinci bir dava açtığınızı neden bize haber vermiyorsunuz sizi baroya şikayet edeceğim diyor;diğeri ise davadan haberiniz olmalıydı, bilmiyorsanız bu cehaletinizden kaynaklanıyor diyor.Hakim de mahkemeye hakaret edildiğinden bahsediyor...

Düşüncelerinizi merak ettim.

Benimde maalesef en muzdarip olduğum konulardan biri ve bence önemle üzerinde durmamız gereken bir konu meslek etiği ve mesleki dayanışma. Çok sevdiğim meslektaşlarımdan bazılarının inanılmaz kırıcı ve üzücü davranışlarına ve hakaretlerine maruz kaldım. Ve hatta maalesef birini şikayet etmek zorunda kaldım. Avukatların birbirlerine neden bu kadar düşmanca davrandıklarını ve bazen hakarete varan kırıcı sözler söylediklerini anlayamıyorum. Hele bir duruşma esnasında ve hakim huzurunda böyle bir şeyin gerçekleşmiş olması çok üzücü ve meslek onurunu kırıcı. Avukatlık yasasında aynen belirtilmekte 'avukat yazarken ve konuşurken olgun ve objektif olmalı' diye ve yine meslektaşların birbirlerine davranışlarını düzenleyen özel maddeler mevcut. Ancak çok az meslektaşımız zaman ayırıp Avukatlık yasasını tümüyle okumuyor. Oysa o kadar önemliki!!. Ben özellikle haksız azil durumlarında meslektaşlarının ücretini ödetmemek için çırpınan meslektaşlarımıza çok içerliyor ve kızıyorum. Oysa biz aynı sıkıntıları aynı kaderi paylaşan kardeşler gibiyiz. Ve birbirimizi en iyi anlayacak olanlar da bizleriz. Bence özellikle staj döneminde mesleki dayanışma ve meslek etiği konusu üzerinde titizlikle durulmalı staj eğitim merkezi görevlisi meslektaşlarımızca. Uzun vadede mesleki saygınlığın korunmasında da çok faydası olacağına inanıyorum.
Yukarıda belirtilen olayda anlayamadığım ise hakim neden mahkemeye hakaret edildiğini düşünmüş garip.

Alıntı: Yazan salimengin Meslektaşın müvekkili yurtdışında olduğundan ikinci davanın tebligatı yurt dışında konsolosluğa yapılmış.Fakat meslektaşın müvekkili tebligatı konsolosluktan almıyor ve ikinci davanın karar duruşmasında meslektaşın ikinci davadan haberi oluyor...

Tebligat Tüzüğü'ne göre;

Alıntı: Madde 41 - ... ... Türkiye siyasi memuru veya konsolosu Türk vatandaşına tebligata tevessül eder ve fakat kendisine tebliğ yapılacak kimsenin davete icabet etmemesi veya bulunduğu yerin uzaklığı itibariyle esasen kendisinin davetine mahal görülmemesi gibi sebeplerle tebligat ifasına imkan bulunmazsa, evrak iade edilmiyerek yukarıki Madde hükmü tatbik olunur. Madde 40 - Yabancı memlekette tebliğ, o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.

Buna göre sanıyorum, Konsolosluğa gönderilen tebligatı, muhatabın konsolosluğa giderek almaması halinde durum tebellüğden imtina olarak düşünülemeyecek ve usulüne uygun bir tebligattan söz edilemeyecek.

Üçü şirket biri şahıs dört borçlu için ikame ettiği itirazın iptali suretiyle iflas davasında, itirazları iptal edilmekle, depo emri safhasına gelindiğinde, borçlular vekili, şahıs olan borçlunun tacir olmadığından iflasına karar verilemeyeceğini beyanı üzerine, konunun ticaret sicilinden araştırılmasına karar verildi. Bilahare, sicil cevabı sonrası, mahkemenin yetkisizliğini beyan etti, mahkeme, depo emri safhasında yetkisizlik kararı verdi. Dosya yetkili Kadıköy Tic.Mahkemesi'ne gittiğinde, diğer üç borçlunun (tacir olmadığını ileri sürdüğü şahıs dahil) iflasına karar verildiği saptandı. Borçlu vekilinin, Kadıköy Ticaret Mahkemesi'nde devam eden iflas davasını, İstanbul Ticaret Mahkemesi'ne bildirmemesi, keza, Kadıköy Ticaret Mahkemesi'nin iflasına karar verdiği şahıs için halen "tacir olmadığından" bahisle davanın reddini talep etmesi ne kadar "mesleki etik" ve "mesleki dayanışma" kapsamındadır.

Sonuç, bu tür olaylar devamlı olmaktadır. Avukat sayısı bu hızla artmaya devam ettiği sürece de, olmayada devam edecektir.