Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk ve Felsefe Hukukun felsefi yönüne dair sohbetler. Hak, Hakkaniyet, Adalet, Eşitlik kavramlarına hukuk felsefesi gözüyle bakış

themis heykeli neden bayan

Yanıt
Old 18-05-2008, 00:35   #31
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RıFaT
Etimolojik olarak erkek kelimesinin ‘er’den gelir.Er olgunlaşmış demektir.Çocukluktan çıkmış demektir.Yani rüşdünü ispatlamış demektir.Yani kısaca ‘er’liğin kadını erkeği olmaz.Er,aynı zaman da asker demek olduğunu da unutmayalım.’Er’den sonra erk gelir.Erk Kuvvet demektir.eskiden pazuuydu.Erkek ise kendi de bulunan kuvveti olgunlukla kullanan demektir.Erkek diye tanımlanan kaba kuvvete hoyratça kullanan değil,olgunlukla kullanan kimsedir.Erkek gibi kadın kasıt bu anlamdadır.

Bu durumda kadın nedir diye açıklama yapmıyacam.Her şey zıddı ile kaim olduğuna göre.(Zıdlık,tamamlama,’bir’leme,’bir’leşme anlamındadır. )

Erkeklik ve kadınlık, dişilik ve erillik sadece Türkçede değil bütün dillerde, daha doğrusu tabiatta var olan biyolojik bir olgudur. Eğer bu kelimelerin etimolojik kökenlerini arıyacaksak, diğer dilleri de hesaba katmalıyız. Kadın sadece erkeğin zıddımı dır, yoksa başlı başına bir olgumu dur?

Biyoloji bir bilim olarak olarak Türkçe kavramları mı kullanıyor dersiniz? Kelime kökü zaten Türkçe olmayan biyoloji bilimi, erkekliği ve dişiliği birbirinden ayırmak için, Latincede, eski Yunancada, İngilizce'de ve Farnsızcada başka bir kelime bulamadı da Türkçe'deki 'er' kavramını mı aldı dersiniz? Biyoloji keliemsinin kendisini biz batıdan almadık mı? Dişiliğin ve erilliğin ne olduklarını biz mi bulduk yoksa ilk olarak? Ne dersiniz dişiliğin ve erilliğin dilden önce var olduğu ve biyolojik bir gerçek olduğu düşüncesine? Er kavramının kadınlarıda(dişileri de ) kapsadığı fikri ilginç bence. Olayı bir de tersinden almaya ne dersiniz. Erkekliği (erliği) dişiliğin zıddı olarak görmeye? Mademki herşey kendi zıddı ile kaim, o zaman erkekliği kadınlığın zıddı olarak görsek nasıl olur?

Alıntı:
Yazan RıFaT
Köpernik konusuna gelince Mısırlıların veya Mayaların astronomi hesaplamalarına,bilgilerine biraz insafsızlık yapmış olmuyor muyuz?Şunu da unutmadan geçemiyecem kadim yunanın da felsefeyi mısır’dan almış olma ihtimallerini de…

Ben herhangi bir kimseye insaflı veya insafsız davranmak için herhangi bir iddia da bulunmuyorum. Sadece Kopernik'ın, Kepler'in ve Galile'nin bilim dünyasına getirdiği yeni dünya görüşünden bahsediyorum; eğer aksini iddia ediyorsanız, kimin ne zaman ne dediğini belirtin lütfen. Varmıydı Galileden önce dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen?

Alıntı:
Yazan RıFaT
Biyoloji tüm canlılar konusu iken tıp konusu ise sadece insanlardır.Tıp biyolojinin bir alt dalıdır.

Ben hayvan hastalıkları ile uğraşan veterinerleri de tıpla uğraşan kişiler olarak biliyordum? Yanlış mı?

Saygılarımla
Old 18-05-2008, 01:39   #32
RıFaT

 
Varsayılan

Sayın Gemici

Yukarda alıntı yaptığınız cümlelerim dişilik ve erilik tasnifi etimolojik bir ayırım olup biyolojik bir ayırım değilidir.
Latince,Arapça,Farsça,Fransızca bazı dillerde kelimeler dişil,eril ve nötrdür.Adalet Arapça bir kelime olup dişildir.Latince adalet anlamına gelen aequitas kelimesi de dişildir.

Ayrıca etimoloik olarak dişil ve eril tasnifi biyolojiyi tıbbı ilgilendir.Çocuk-kadın-erkek.Er sözcüğü çocuğu kapsamamaktadır.Velhasılı çocuk insandır,ama insan yavrusudur.Olgunlaşmamış insan,çocuktur.Erkek/dişi çocuktan kasıt ise cinsiyet olarak kendi cinsi yönünde olgunlaşacak insan yavrusudur.Er kişi nötrdür.Hukuki tanımı rüşdünü ispatlamış bireydir.

Her şey zıddıyla kaimdir önermesi ile çıkarılacak sonuç;kadın ve erkek ayrı ayrı birer cevher değil,bir cevherin iki parçasıdır.Birbirlerini tamamlarlar.Çift haline gelen değil 'bir' haline gelendir.

Güneş takvimini kullanmak demek ve o yönde hesaplamaları yapmak demek dünyanın güneş etrafında döndüğünü kkabul etmek demektir.

Hayvanlarla uğraşan bilim dalına zooloji dendiğini biliyordum ben de.

Saygılarımla...
Old 18-05-2008, 10:31   #33
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Hayvanlarla uğraşan bilim dalına zooloji dendiğini biliyordum ben de.

Köpeğiniz veya kediniz hastalanınca zoologa mı götürüyorsunuz siz?

Saygılarımla
Old 18-05-2008, 19:22   #34
RıFaT

 
Varsayılan

Herhangi bir hayvanın maliki değilim,eğer olsaydı tıp fakültesi hastanesine de götürmezdim.

Teşbihen bir soru(n):Ben mimarım,üniversitede de imar hukuku dersini aldım.İmar Hukuk'u alanıında bayağı iddalı bir konumdayım.İmar hukuku dersini almam beni hukukçu yapar mı?Eğer yaparsa baroya kaydımı nasıl yaptırabilirim?
Old 18-05-2008, 23:38   #35
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RıFaT
Herhangi bir hayvanın maliki değilim,eğer olsaydı tıp fakültesi hastanesine de götürmezdim.

Haklısınız tıp fakültesi hastahanesine ben de götürmezdim, eğer olmayan hayvanım hastalansaydı. Zoologa’da götürmezdim. Bir veterinere götürürdüm.

Veterinerin sözlük anlamını aşağıya aldım. Alıntılar Türk Dil Kurumu’nun internet sözlüğünden.
Veteriner: isim Fransızca vétérinaire Hayvan hastalıklarını tedavi eden uzman, baytar.
Veteriner hekimliği: isim Veterinerin işi
tıp –bbı: isim Arapça µibb Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, tababet:
hekim : isim Arapça §ak³m İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip:

Birde Almanca’da bizdeki ‚tıp’ kavramının karşılığı olan Medizin kelimesinin anlamını belirteyim.
Medizin: (Latince: ars medicina ‘tedavi sanatı’, ‘tedavi bilimi’de denir) insanların ve hayvanların hastalıklarının ve yaralanmalarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi ve insanların ve hayvanların sağlıklarının olanaklar ölçüsünde sağlanması bilimi. (Kaynak internet ansiklopedisi Wikipedia)

Sayın RıFaT ikimizde Türkçe yazdığımız halde, anlaşabilmemiz biraz zor oluyor. Bu anlaşamamanın sizin eski terimleri, benimse eski yeni karışımı terimler kullanmamla fazla bir alakası yok bence. Bir ‚biyoloji’ kavramının sınırlarını belirlemede bile anlaşamıyoruz. Buna bir de Alıntı: ‚Ruhun dişisi-erkeği olmaz. Çünkü ruh'un (nous) cinsiyeti olmaz. Ama nefsin (psyche) olur. Dişilik ve erkeklik şeklinde ikiye ayırdığımız cinsiyet (sexuality) gerçekte nefse ait bir keyfiyettir’ türünden,üzerinde felsefe var olalı beri tartışılan ve bu tartışmaya rağmen kesin bir sonuca varılamıyan bir konuda kesin bir tespitte bulunmanız eklenince iki ayrı dilde konuşuyormuşuz havası doğuyor.

Bu durumda ortak bir noktada buluşabilmemizin tek koşulu ortaya attığımız savların kaynaklarını belitmek bence. Ne dersiniz?


Saygılarımla
Old 19-05-2008, 14:35   #36
RıFaT

 
Varsayılan

Tıbb:Arapça ta-ba-be fiiilinden türeyen Türkçe anlamı iyileştirmek,doğrultmak anlamına gelen bir isimdir,bir ilmin ismidir.Ta-ba-be'nin ismi faili(öznesi) tabib'tir.Ferit Develioğlu'nun Osmanlıca Türkçe kamusunda ilm-ü tıbb'a hekimlik,doktorluk,tabiblik anlamını yükler.
Hekim:Arapça ha-ke-me fiilinden türeyen anlamı emir vermek,hükmetmek anlamındadır.İsm-i faili(öznesi) hakim,ism-i mefulu(nesne) mahkumdur.Türk mahkemelerinde yargıç anlamına gelen hakimler bu anlamdadır.Yine aynı fiilin sıfatı olan hakim(çoğulu hukema) ise;bilgelik sahibi,filozof,doktor,tabib anlamına gelir.Arapça hikmette aynı fiilden türemiştir.
Baytar:Ferit Develioğlu'nun kamusunda ise hayvan hekimliği diye tanımlama getirlmiş.

Zoolog ile baytarlık arasındaki fark açık ve seçiktir.
İlim ve irfan geleneğimizde;tıbbın konusu sadece insanlardır.Hekimliğin konusu ise hem insanlar hem de hayvanlardır.Kısaca her tabib,bir hekimdir.Ama her hekim bir tabib değildir.Türk Tabibler Birliği neden Türk Hekimler Birliği olarak ismini ilan etmemiştir?

Türkiyede tıpçılar(tabibler) baytarları olarak tabib olarak kabul etmezler.Hekim olarak kabul ederler.Hayvan hekimi.

Yukarıda alıntı yapmış olduğunuz cümleler ilk çıkış noktası Aristo olup geliştiren Farabi'dir.

Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Ruhum... Mısra çekiyorum haberin olsun.

Ahmet Arif

Ruh olmasaydı olur muydu sanat(çı)?

Hamiş:
Old 25-05-2008, 15:46   #37
Akheront

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar!internet ile aramdaki mesafeler henüz yeni yeni kısalıyor.Öncelikle bunu belirtmek istedim.birkaç gün önce bu siteye giriş yaptım ve biraz gezindim.Ve çok beğendim.Kimlerin emeği geçmiş ise ellerine sağlık.Bu kısacık giriş seramonisinden sonra ben de THEMİS(ki ben bunun nasıl okunduğunu bilmiyorum)neden kadın sorusuna kendimce yanıt vermek isterim.
Tüm söylenenlere katılmakla birlikte ek olarak şu birkaç hususun da gözönünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim:
1-Bu heykeli yapan kişi muhtemelen bir erkek ve her erkeğin de hayatında bir kadın vardır.Belki de bu heykeltraş amcamız heykeli yaparken sevgilisi olan kadına bir jest yapmak istemiştir,veya belki de bir özür yerine geçmek üzere çekiçi eline almıştır.
2-Veya belki de dönemin bakanlar kurulu alelacele bir adalet sembolü bulmak zorunda kalmışlardır(mesala tebaa senatonun önünde bangır bangır bağırıyor,heran bir isyan başlayabilir)ve içerine hemen konsülün yanında bulunan heykeli,işte bu,bu adalet sembolümüzdür!demişler ve sonuçlarını düşünmeye fırsat kalmadan bunu halka arzetmişlerdir.Takdir edersiniz ki bu heykel maaşlı zavallı bir saray heykeltraşı olan amca tarafından salt göze hitap etmesi için yani estetik kaygılarla yapılan THEMİS heykeldir.
3-Veya belki de ne bileyim kadınlardan(daha doğrusu erkek olmayanlardan!zira hem o dönemde ve hem de 18.yy a kadar kadınlar erkeklerin emrine amade birer eşya muamelesi görmüştür)daha fazla faydalanmak için(düşünsenize birileri sizi son derece güçlü bir şekilde pohpohluyor) düşünülmüş bir cinlik olabilir.Sonradan unutulmuş ve bugüne kadar intikal etmiş olabilir.
4-Ya da dönemin kralı heykeltraştan adalet için bir sembol yaratmasını istemiş ve heykeltraşta zalim ve kadına düşkün(aynı zaman da bir çöplükte iki horoz ötmez temel felsefesiyle hareket eden) kralının zulmünden kurtulabilmek için(tabi tabi!eğer kral heykeli beğenmezse amcayı kafasından mahrum bırakabilir) hem hoş(zira kadındır)ve hem de zararsız,güçsüz,horozlanamayacak(tamam kral biraz aptal ama neticede O bir kraldır)bir heykel yaratmış ve kamunun bilgi ve olmayan takdirine arzetmiştir.
5-Biraz(?) paranoyakça ama belkide THEMİS bir kadın değildir.Belki de O hem erkek hem kadındır yada ne kadın ne erkektir(çünkü o dönemde kadının elinde kılıç-kalkanla dolaşmaz,erkek te elinde adaletle dolaşmazdı)...
Benden şimdilik bu kadar örnekler çoğaltılabilir ama okuyan kişi "yeter be kes saçmalamayı" deyip sıkılabileceğinden kısa(?)kesiyorum.Sürçü lisan ettiysem(doğru yazdığımdan emin değilim)affola.Hepinize saygılar.

Old 25-05-2008, 18:54   #38
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Gemici ne diyorsa doğrudur diyesim geliyor. yazdıkları şiirsel diyebilirim.
Bu arada olayın mitolojik değil sosyolojik olduğunu savunmak daha doğru. bazı toplumlar ana erkil bazı toplumlar ata erkil ve bazı toplumlar da kadın ile erkeği eşit görürler. Eşit olmadıkları ise bir gerçek. Bu topraklarda yaşayan insanlar dikkat ederseniz kiril alfabesini kullanıyor ve mısır piramitlerindeki alfabe ile yakın benzerlik gösteriyor diye biliyorum(yanlışım varsa düzeltin). Krallık sistemine göre kurulan bu uygarlıklar ailevi hükümdarlıklara göre yönetiliyorlar. Bunlar yöneticilerine kral dememişler tanrı demişler. Çünkü tanrı kadın da olabilir erkek de. Başka yerde de imparatorluk denmiş. ancak sembolün bayan olması belki de hukuktaki veya yönetimdeki önemli değişiklerin bir bayan zamanında yapılmasından kaynaklanıyor olabilir.Belki de büyük katliamlara karar veren bir bayandı. Benimki bir yorumdan öteye gidemeyecek.
Bununla birlikte özgürlük anıtını ve meryam anayı da sorgulayabilirsiniz. sanırım doğu - batı farkı burada başlıyor
Old 30-05-2008, 22:18   #39
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RıFaT
Türkiyede tıpçılar(tabibler) baytarları olarak tabib olarak kabul etmezler.Hekim olarak kabul ederler.Hayvan hekimi.

Altta italik harflerle yazılanlar Türk Tabipler Birliği'nin internet sitesinden alınmıştır. Okuyunca Türkiye’de tıpçıların sadece 'baytarları'(benim tercihim Veteriner) değil kendilerini’de ‘‘Hekim’ olarak kabul ettiklerini göreceksiniz.

Alıntı: Türk Tabipleri Birliği (TTB ) Tarihçe
Türkiye'de Tabip Odaları Etibba Odaları adıyla "Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair 11 Nisan 1928 tarih ve 1219 sayılı kanuna müteferri Etibba Odaları Nizamnamesinin Maddei Muakkatesi ahkamına tevfikan"

kurulmuşlardır.

23.1.1953 tarihinde yürürlüğe giren 6023 sayılı kanunla Türk Tabipleri Birliği kurulmuştur.



....ve günümüz Türkiye’sinin tıp çevrelerinde ‘Tabip’ kelimesi neredeyse 1953 yılında çıkarılan bu yasaya münhasırdır. Türkiye’deki tıp çevreleri, küçük bir azınlığın dışında, sadece ve sadece ‘Hekim’ kelimesini kullanmaktadır. Türk Tabipleri Birliği(TTB) tamlaması bir ambalajdan, bir levhadan başka birşey değildir. TTB’nin tarihini ve gelişimini bilmeyenler için ambalaj ve levha yakıştırmaları garip gelebilir. Merak edip araştıranlar yazdıklarımın doğru olduğunu göreceklerdir. Bu konuda internette yeteri kadar kaynak var. En iyi kaynak bence TTB’nin allta verdiğim linki ve 64 ildeki Tabip Odaları’nın linkleri.

Aşağıya TTB’nin tarihçesinden birkaç örnek veriyorum(Kaynak TTB İnternet Sitesi):

1980 öncesi son Büyük Kongre (28. Kongre) 1979 Haziran'ında İstanbul'da yapılır,
Bu kongrede şu karar alınır:

Alıntı: 2-Yüksek Hekimler Kurulu
Israrla üzerinde durduğumuz, mesleğimiz için büyük bir güvence, örgütlü savaşımımız için büyük bir aşama olacak "Yüksek Hekimler Kurulu" bizzat Sayın Sağlık Bakanı'nın kamuoyuna açıkladığı gibi benimsenmiş durumdadır.

Alıntı: TTB 29. Büyük Kongresi Kararlar Komisyonu Raporu
.......
2-Günümüzde işkenceler konusunda daha aktif girişimlerde bulunulmasına ve Barolar Birliği ile birlikte davranılmasına,.....
....
7-Hekimin Sesi ve Toplum ve Hekim'in üyelerimizin istemlerine daha uygun bir niteliğe kavuşturulması,....


Alıntı:
1987-88 yıllarının geniş hekim eylemliliği örgüte canlılık katmıştır. 4 Eylül 1988'deki TTB Temsilciler Meclisi'nde geniş bir katılım olmuş ve "hekimlik onuru ve özlük hakları bildirgesi" yayınlanmıştır. Bunun ardından ATO'nun örgütlenme çabası ile 3 il'de geniş katılımlı beyaz yürüyüşler yapılmıştır. O dönemde odalarımızı canlandıran Ankara Tabip Odası'nın başlatığı bu eylemlerle ilgili Merkez Konseyi'nin yazıları şöyle:

Tarih:25.10.1988
Sayı:3254/3293-88
TABİP ODASI BAŞKANLIĞINA

Ankara hekimleri 23 Ekim 1988 günü Ankara'da hasta ve hekim haklarını savunduklarını duyurmak için görkemli bir yürüyüş yapmıştır. Ankara Tabip Odası'nın üçbin küsur üyesi olduğu hatırlanırsa, yürüyüşe ikibinden fazla hekimin beyaz gömlekleri ile katılması hekimlerimizin haklarını savunma konusunda kararlılığının kanıtıdır.


Kaynak: http://www.ttb.org.tr/



Haber:
Alegria 05-15-2007, 02:52 AM

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Başhekimlerden sonra hekimlerin de muayenehanelerini kapatacağız” sözleri, hekimleri ikiye böldü. Bazı hekimler, ücretlerinin iyileştirilmesi şartıyla bu öneriye katılırken, bazıları da tercih yapmak zorunda bırakılırlarsa muayenehaneyi seçeceklerini açıkladı

Helin Aygün/Ankara
Hekimler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Devlet hastanelerinde başhekimlerden sonra hekimlere de muayenehane açma yasağı getireceğiz” açıklamasını değerlendirdi. Bu kararın bıçak parası ve yatış parası gibi uygulamaları önleyemeyeceği görüşünde birleşen klinik şefleri ve öğretim üyeleri, muayenehanelerin kapatılması fikrine farklı yaklaştı. Görüşlerini aldığımız hekimlerin bir kısmı, kamuda tam zamanlı çalışan hekimlerin emeklerinin karşılığını alması koşuluyla bu görüşe sıcak yaklaşırken, bir kısmı da muayenehaneciliğin belirli fonksiyonları ve ihtiyaçları karşıladığını savundu.

http://www.starhackz.com/archive/t-11374.html


Alıntı:
Yazan RıFaT
Tıbb:Arapça ta-ba-be fiiilinden türeyen Türkçe anlamı iyileştirmek,doğrultmak anlamına gelen bir isimdir,bir ilmin ismidir.Ta-ba-be'nin ismi faili(öznesi) tabib'tir.Ferit Develioğlu'nun Osmanlıca Türkçe kamusunda ilm-ü tıbb'a hekimlik,doktorluk,tabiblik anlamını yükler.
Hekim:Arapça ha-ke-me fiilinden türeyen anlamı emir vermek,hükmetmek anlamındadır.İsm-i faili(öznesi) hakim,ism-i mefulu(nesne) mahkumdur.Türk mahkemelerinde yargıç anlamına gelen hakimler bu anlamdadır.Yine aynı fiilin sıfatı olan hakim(çoğulu hukema) ise;bilgelik sahibi,filozof,doktor,tabib anlamına gelir.Arapça hikmette aynı fiilden türemiştir.
Baytar:Ferit Develioğlu'nun kamusunda ise hayvan hekimliği diye tanımlama getirlmiş.

Bakın Sayın RıFaT,
Yazdıklarınızdan anladığım kadarı ile Siz dile ve etimolojiye önem veren birisisinz. Develli’den ‘Develi’ yapmamanız gerekir. Büyük Sözlükçü’nun adı Ferit Devellioğlu’dur, Develioğlu değil. Bildiğim kadarı ile Ferit Devellioğlu’nun en önemli eseri Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat adlı sözlüktür. İlk baskısı 1962`de yapılan sözlük Aydın Sami Güneyçal tarafından 1993`de yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiştir. Bende 1986 tarihli bir baskısı var. Benim bildiğim kadarı ile eser piyasaya çıktığı günden beri aynı ismi taşıyor. Herhangi bir baskısında ‘Osmanlıca Türkçe kamus’ diye adlandırılmşmıydı, yoksa sizin sözünü ettiğiniz başka bir eser mi?


Saygılarımla

Not: Fırsat bulursam 'ruh' konusuna da değinmek istiyorum. Ruh varmı dır yokmu dur, varsa ne gibi özelliklere sahiptir, ruhla madde arasında ne gibi bir ilişki vardır konusu felsefenin temel uğraşılarından birisidir çünkü. Ve değişik felsefe akımları ve dinler soruyu değişik şekilde cevaplandırmaktadırlar.
Old 30-05-2008, 23:39   #40
RıFaT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan RıFaT

İlim ve irfan geleneğimizde;tıbbın konusu sadece insanlardır.Hekimliğin konusu ise hem insanlar hem de hayvanlardır.Kısaca her tabib,bir hekimdir.Ama her hekim bir tabib değildir.Türk Tabibler Birliği neden Türk Hekimler Birliği olarak ismini ilan etmemiştir?



Türkiyede tıpçılar(tabibler) baytarları olarak tabib olarak kabul etmezler.Hekim olarak kabul ederler.Hayvan hekimi.





Sayın Gemici!
Türk Tabibler Birliğine hayvan hekimlerinin(veteriner) hatta diş hekimlerinin bile üye olamamasının sebebi nedir?

Haklısınız,özür diliyorum doğrusu F. Devellioğlu Ansiklopedik lugatı olacaktı.Yalnız lugat ile kamus arasında anlam olarak bir fark yoktur.Sözkonusu eserin bendeki baskısı 1970.
Old 30-05-2008, 23:45   #41
Opioid

 
Varsayılan

Sn.Gemici;
o kadar araştırma yapıp,doktorların kendilerine hekim dediklerini belgeli ve dolanbaçlı yollardan anlatmaya çalışmanızı anlamıyorum.
Tek örnek her hastanede resmi olarak ikamet eden "Başhekim" olarak verilir ve bitirilir bu konu.
Kullanımının yanlış olduğunu ben de hep pelesenk etmişimdir dilimde.
Devletin kendisi, yazışmalarda, görevlendirme yazılarında vs. ünvan olarak mesela "pratisyen hekim" demektedir ismin altına.
İktidar partisinin isminin kullanımı bile yanlışken bu ülkede, biz neyi düzeltmeye çalışıyoruz?
Saygılarımla..
Old 10-05-2011, 19:55   #42
Av. İlknur Çağın

 
Varsayılan

Themis, Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. İlahi adaletin tecessümüdür. Babaları Zeus olan, Horae ve Moirae'nin annesidir.Kendisi öfkeli veya cezalandırıcı değildir. Ona yeteri kadar saygı gösterilmediğinde veya adaletsizlik yapıldığında, o sessiz kalır ve onun yerine Nemesis gerekli karşılığı, cezayı verir. Themis, aynı zamanda kâhindir, kehânet gücü vardır, kehânet yeri olan Delphi tapınağını o inşa etmiştir. İlk dönemlerde tam zıddı olduğu Eris ile beraber ve benzer resmedilmiştir. Son dönemlerde ve daha sonraki çağlarda ise gözleri bağlı elinde bir terazi ile resmedilmiştir. Roma mitolojisindeki Iustitia (ilahi adaletin tecessümü) Themis'in roma mitolojisindeki karşılığıdır denilebilir.
Themis, doğada, mevsimlerin, yılların ve sanatların düzenini sağlayan bir Tanrıça üçlüsüyle canlı varlıklar arasında yaşamla ölüm dengesini kuran bir Tanrıça, bir Tanrısal varlıktır. Themis, yasadır, kuraldır. Ama gelip geçici bir yasa değil, Tanrılar dünyasında da insanlar dünyasında da değişmez evrensel ve ölümsüz doğa yasasıdır. Tanrısal yasadır, onun karşıtı insansal yasa ise Nomos Nemesis tir.
Themis, Olympos’ta yaşar, Tanrıların toplantılarına başkanlık eder, Olympos'taki düzeni o korur, Homeros’u da tanır, bilir onu, Hera ile Zeus’la konuştuğunu gösterir İlyada’da, ama çok söz edilmez Themis ten, efsanesi, öyküsü yoktur, Her yerde her zaman vardır. Ürettiği, tanrısal varlıklarla sürdürür etkisini, bu varlıklarlarda Tanrılardan daha güçlü oldukları için ehramın tepesinde oturur gibidir Themis. Adı da koymak, yerleştirmek, oturtmak anlamına gelen bir kökten türemiştir .
Kısaca belirtmek gerekirse; “Kılıç” adaletin verdiği cezaların caydırıcılığını ve gücünü, “Terazi” adaleti ve bunun dengeli bir şekilde dağıtılmasını simgeler. “Kadın” ve “Bakire” olması bağımsızlığı ifade eder. Ayrıca kadının gözü bağlıdır. bu da tarafsızlığını simgeler.Hukukun evrensel ilkelerini simgesel olarak taşıdığı için Themis heykeli adaleti en iyi şekilde ifade etmektedir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Neden bayan stajyer? Av.Nefer Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 67 19-02-2009 22:52
Stajyer Bayan Avukat Aranıyor segu24 Adliye Duvarı 11 31-12-2007 17:08
Bayan Stajyer Avukat aranıyor! Av.Pamuk Adliye Duvarı 0 08-08-2007 15:14
Stajyer Bayan Aranmaktadır. (Konya) Av.Nebi Adliye Duvarı 8 16-06-2007 19:23
Bir Sene Neden 12 Aydır Ve Şubat Ayı Neden Cüce Kalmıştır? Gemici Site Lokali 3 30-03-2004 08:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04456711 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.