Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

keşide tarihi gelmeden ihtiyati haciz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-07-2011, 12:49   #1
mertt_onn

 
Varsayılan keşide tarihi gelmeden ihtiyati haciz

herkese iyi günler...Elimde keşide tarihi gelmiş ve karşılıksız kaşesi vurulmuş 3 adet çek var.Ama müvekkilim keşide tarihi gelmeyen ve bankaya ibraz edilmeyen 3-4 adet daha çek oluğunu söylüyor ve borçlu hepsinde aynı.Borçlunun yüklü miktarda bir alacağının olduğunu öğrendik,bu yüzden keşide tarihi gelmeyen çekleri bankaya ibraz edip ihtiyati haciz almamız mümkün müdür acaba?? teşekkür ederim...
Old 14-07-2011, 13:18   #2
Av. Ferhat BÜYÜKADA

 
Varsayılan

İ.İ.K'ya göre ihtiyati haciz talep edebilmeniz için alacağın muaccel olması aranmaktadır.
Old 14-07-2011, 13:25   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mertt_onn
herkese iyi günler...Elimde keşide tarihi gelmiş ve karşılıksız kaşesi vurulmuş 3 adet çek var.Ama müvekkilim keşide tarihi gelmeyen ve bankaya ibraz edilmeyen 3-4 adet daha çek oluğunu söylüyor ve borçlu hepsinde aynı.Borçlunun yüklü miktarda bir alacağının olduğunu öğrendik,bu yüzden keşide tarihi gelmeyen çekleri bankaya ibraz edip (1) ihtiyati haciz almamız (2) mümkün müdür acaba?? teşekkür ederim...

(1) 5941 S.K. Geçici Madde 1: "...31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir..."

(2) İİK m.257: "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir "para borcunun" alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.

Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyatî haciz istenebilir :

1- Borçlunun muayyen ikametgâhı yoksa;
2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadile mallarını gizlemeğe,kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;

Bu suretle ihtiyatî haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder."

Saygılar...
Old 14-07-2011, 15:02   #4
Av. Alper KOÇ

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım keşide tarihi henüz gelmemiş olan çekleri bankaya ibraz etmek istesenizde 5941 sayılı kanun kapsamında bankanın çekler hakkında herhangi bir işlem yapma yetkisi yoktur. Şartların mevcut olduğunu düşünyorsanız borçlunun ikametinin muayyen olmadığı veya mal gizleme, kaçırma ya da hileli işlemleri bulunduğunu ispat ederek karşılıksız çıkan çekler ve henüz muaccel olmayan tüm çekler için ihtiyati haciz talebinde bulunmanızı öneririm. Bursa Ticaret Mahkemelerinden böyle bir karar aldığımı da belirtmek isterim.

Saygılarımla
Old 14-07-2011, 15:27   #5
mertt_onn

 
Varsayılan

vadesi gelmeyen çekler için karşılıksız kaşesi olmadan ihtiyati haciz talep edebilme imkanım var o zmn anladığım kadarıyla?
Old 14-07-2011, 15:52   #6
Av. Alper KOÇ

 
Varsayılan

Ben senede dayalı borçtan dolayı talepte bulunmuştum ancak çek içinde aynı talepte bulunabileceğinizi düşünüyorum. Önemli olanın taraflar arasındaki borç ilişkisinin ispatı ve vadesi gelmeyen borca dayalı ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşmiş olmasıdır.

Saygılarımla
Old 14-07-2011, 16:55   #7
mertt_onn

 
Varsayılan

teşekkür ederim yanıtlarınız için.Yarın ola hayrola ))
Old 13-07-2012, 14:32   #8
feyzaday

 
Varsayılan

Merhabalar, vadesi gelmemiş birçok çek için ihtiyati haciz talebinde bulunacağız. Bu konudaki kanun maddesi nedir? Uygulamada bu konu hakkında nelere dikkat etmemiz gerek? Öncelikle borçlunun dolandırıcılık kastı, adresinin belli olmayışı gibi hususları emniyette tutanak altına almayı düşünüyor, C.Savcılığına suç duyurusunda bulunmak istiyorum. sonra bu dilekçeleri ihtiyati haciz dilekçeme ekleyeceğim. Başkaca neler yapılabilir?
Old 24-03-2015, 20:41   #9
usta88

 
Varsayılan

Su an ayni durumla karsi karsiyayim. Elinde ornek karar olan meslektaşım var mı acaba?
Old 24-03-2015, 22:30   #10
Fatih Kabadayı

 
Varsayılan

Dayanak madde:

İ.İ.K.: İhtiyati haciz şartları:
Madde 257 – Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.

Yardımcı olabilecek karar:

19. Hukuk Dairesi 2008/4717 E., 2008/6504 K.

İHTİYATİ HACİZ
VADESİ GELMEMİŞ BORÇ

İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili Banka (Societe Generale) ile G.. K.. M..r Ticareti A.Ş. arasında, Bankaya ait kıymetli madenlerin konsinye olarak Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.’ye gönderilmesine ve akabinde mutabık kalınırsa satışına ilişkin 27.4.2005 tarihli “Kıymetli Maden Konsinye Sözleşmesi (Konsinye Sözleşmesi)” akdedildiğini, G.. Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş.’nin 16.6.2005 tarihinde Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.’ye garantör olduğunu, Konsinye Sözleşmesi uyarınca 25.1.2008-18.2.2008 tarihleri arasında 5.200 kg altının Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.’ye teslim edildiğini, 10.3.2008 ve 8.4.2008 tarihli ihtarlara rağmen altınların yerinin müvekkiline bildirilmediğini ve bedellerinin ödenmediğini, Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada Yönetim Kurulu Başkan vekilinin altınları aldıklarını ve borçlarını kabul ettiğini belirttiğini, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Altın Borsası Başkanlığı’nın dilekçe ekindeki yazılarında Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. yetkililerinin suç teşkil eder şekilde altınları sattığı ve banka hesaplarını boşalttığının belirtildiğini, aleyhine ihtiyati haciz istenen tarafın mal kaçırma girişiminde olduğunu, bu nedenle de Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından suç delillerinin tespiti amacıyla el koyma kararı verildiğini, İngiltere Ticaret Mahkemesinden ihtiyati tedbir kararı alındığını, tedbir kararlarının Türkiye’de tenfizinin mümkün olmaması nedeniyle Türkiye’de ihtiyati haciz talep ettiklerini belirterek, satılan altınların karşılığı olan 152.000.000.USD alacağın temini amacıyla ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, alacaklının talebine dayanak belgelerin kesin vadeyi gösteren belgeler olmadığı, fatura ve ihtarnameye bağlı alacağın varlığının tespitinin ancak yargılama ile mümkün olabileceği belirtilerek İİK’nın 257. maddesindeki koşullar oluşmadığından ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.

İhtiyati haciz isteyen vekili, G.. Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. ve G.. Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş. yetkililerinin mal kaçırmak amacıyla hesaplarını boşalttıklarını, eylemlerinde suç şüphesi bulunması nedeniyle Bakırköy 10. Sulh Ceza mahkemesi tarafından el koyma kararı verilmesine rağmen mal kaçırma konusunda somut veri bulunmadığının kabul edilemeyeceğini, alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir ihtilaf olmadığını, ihtiyati haciz koşulları arasında alacağın yargılamayı gerektirmemesi koşulunun bulunmadığını, altınların İstanbul Altın Borsasında satıldığının sabit olduğunu, söz konusu şirketlerin eyleminin haksız fiil teşkil ettiğinden bu eylemlerin gerçekleştiği tarihin vade tarihi olduğunu, zira gasp edenin daima temerrüd hâlinde bulunduğunu ve ayrıca ihtiyati haciz talebindeki iddia ve beyanlarını tekrarlayarak yerel mahkeme kararının bozulması istemiyle temyiz talebinde bulunmuştur.

Uyuşmazlık, Banka (Societe Generale) ile G.. Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. arasında, Bankaya ait kıymetli madenlerin konsinye olarak G.. Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.’ye gönderilmesine ve akabinde mutabık kalınırsa satışına ilişkin 27.4.2005 tarihli Konsinye Sözleşmesi uyarınca satışı yapılan altınların bedelinin ödenmesinin temini amacıyla talep edilen ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Söz konusu sözleşmenin (14/e) hükmünde “İşbu Sözleşme, İngiliz Kanunları tarafından yönetilmekte olup, buna göre yorumlanır. SG ve Konsinye Alıcısının her ikisi de İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin adli yetkisini kabul etmektedirler.” ifadesi bulunmaktadır. Bu hükme istinaden ihtiyati haczi talep eden Banka vekili tarafından İngiltere Ticaret Mahkemesinde dava açılmış ve ayrıca aynı mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu altınlarla ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Ancak ihtiyati tedbir kararının Türkiye’de tenfizinin mümkün olmaması nedeniyle Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş, yerel Ticaret Mahkemesi de 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu (İİK) hükümlerine göre yaptığı değerlendirme sonucunda ihtiyati haciz talebini reddetmiştir.

İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1.) Türk hukuku açısından etkin hukukî himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa’nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m.125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukukî himaye sağlama ödevini vermiş olduğu kuşkusuzdur. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. Geçici hukukî koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası sözleşmelerde de bu anlayışın, yerel hukukî korumanın gerektirdiği hâllerde geçerli olacağı şüphesizdir. Adaletin ve toplumsal barışın menfaati doğrultusunda alınacak geçici hukukî koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yetki sözleşmesi ile Türk Mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması Türk mahkemesinin geçici hukukî himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine engel değildir. Aksi bir görüşün kabulü hâlinde yabancıların etkin hukukî korumadan yoksun kalmaları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç doğar. Şahıs veya malvarlığı tehdit edilen kişilerin hukukî korumadan yararlanmamaları medeni milletlerin temel hukuk anlayışlarına aykırıdır. Toplum hayatının temel kuralları ve yabancıların haklarına saygı, esas davada yetkisiz olsalar bile geçici hukukî koruma tedbirleri söz konusu olduğunda mahkemeleri bu konuda yetkili kılmaktadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Ekşi, N.: Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, İstanbul 2000, s.229). 1982 Anayasasının 2’nci maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi ile güvence altına alınan, “bireylere etkin hukukî güvenlik sağlanması” esası, lex fori’nin aradığı belli şartların gerçekleşmesi hâlinde esas davada yetkili olmayan Türk Mahkemesi tarafından da dikkate alınmak zorundadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Şanlı, C. Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Çözüm Yolları, İstanbul 2005, s.179-183). Bu açıklamalar çerçevesinde yerel Ticaret Mahkemesinin, Bankanın Türkiye’de ihtiyati haciz talep etmeye hakkı olduğu ve söz konusu ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak İcra ve İflâs Kanunu'nun uygulanması yönündeki değerlendirmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.

İhtiyati haciz isteyen vekilinin ileri sürdüğü vakıalar, dilekçesine eklediği deliller ve ihtiyati haciz istemi dilekçesi ile temyiz dilekçesindeki ifadeleri değerlendirildiğinde; söz konusu talebin, İcra ve İflâs Kanunu'nun ihtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257’nci maddesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257,I hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257,II’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispat yüküne ilişkin İİK’nın 258’inci maddesi de somut olayımız açısından çok önemlidir.

İcra ve İflâs Kanunu'nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.

İcra ve İflâs Kanunu'nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 - Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 - Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
İcra ve İflâs Kanunu'nun 258’inci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257,II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir. İİK m. 257,II’deki hususlar, bir vakıaya veya üçüncü kişilerle yapılan işlemlere dayandığından, bu konuda mahkemeye kanaat verilmesi için gerekli her tür delilden yararlanmak mümkündür. Özellikle resmi makamlar tarafından düzenlenen ve bu konudaki tespitleri içeren resmî belgelerin dikkate alınması olanaklıdır.

İhtiyati haciz talep eden vekilinin talep ve temyiz dilekçelerinin incelenmesinde; ihtiyati haciz talebinin yukarıda açıklanan iki hukukî sebepten hangisine dayandığı konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte, ileri sürülen vakıalar dikkate alındığında, söz konusu talebin hem muaccel bir alacak hem de muaccel olmayan bir alacak için ihtiyati haciz koşullarının oluştuğuna ilişkin ifadelerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu istemin İİK’nın 257,I ve 257,II hükümleri dikkate alınarak ayrı ayrı incelenmesi uygun görülmüştür.

İİK’nın 257,I hükmüne istinaden yapılan incelemede; söz konusu garanti sözleşmesinde, müşteri olarak adlandırılan Goldaş Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.’nin “gerek vadede, gerek muacceliyet üzerine, gerekse başka şekilde” ödenmesi gereken borçlarının Goldaş Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş. tarafından garanti edildiği, altın teslimatına ilişkin faturalarda vade veya ödeme günü belirtilmeyip, “hesap görme tarihi” şeklinde bir ifade kullanıldığı, bu ifadenin “vade” veya “muacceliyet” şeklinde anlaşılmasının mümkün olmadığı kanısına varılmıştır. İİK’nın 258’inci maddesi uyarınca, alacağın varlığının yanı sıra vadesinin geldiği konusunda da mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi gerektiğinden, söz konusu ihtiyati haciz talebinin İİK’nın 257,I hükmündeki hukukî sebep açısından reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin Konsinye Sözleşmesine dayanması karşısında, haksız fiile ilişkin hükümlere istinaden muacceliyet iddiasının kabulünün olanaksız olduğu izahtan varestedir. Her ne kadar yerel mahkeme tarafından, “konunun yargılamayı gerektirmesi” şeklinde bir ifade kullanılmış ise de ihtiyati hacze konu alacakların, ihtiyati haczi tamamlayan merasim çerçevesinde (İİK m.264) genel ilke olarak yargılamayı gerektirdiği dikkate alındığında, bu ifadenin, ihtiyati haciz koşullarının (somut olayda muacceliyetin) oluştuğu hakkında mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulmamış olması şeklinde anlaşılması uygun olacaktır.

İİK’nın 257,II hükmüne istinaden yapılan incelemede; 1-İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukukî vakıalardan biri olan Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen “el koyma kararının” Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesince kaldırıldığı, bu nedenle söz konusu el koyma tedbiri ile bu tedbirin istenmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünün yazısındaki tespite, Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı nedeniyle itibar edilemeyeceği, 2-İstanbul Altın Borsasının 27.3.2008 tarihli yazısında alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir hâlin bulunmadığı, söz konusu Şirketlerin başka Bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı gibi bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği, 3- Aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin, alacağın mevcudiyeti dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı, sonucuna ulaşılmıştır.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ihtiyati haciz isteyenin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, 12.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-03-2015, 13:26   #11
usta88

 
Varsayılan

Sayın Fatih Kabadayı belirtmiş olduğunuz Yargıtay kararını da dayanak göstererek ihtiyati haciz talep ettik bakalım hakim ne karar verecek.
Old 26-08-2015, 10:17   #12
siloos

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Fatih Kabadayı
Dayanak madde:

İ.İ.K.: İhtiyati haciz şartları:
Madde 257 – Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.

Yardımcı olabilecek karar....


Avukat Bey, benim de size bir sorum olacak.
31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Denilerek bu süre 31.12.2011 tarihine kadar uzatılmıştır. demektedir.
Peki şuanda durum nedir? Düzenlenme tarihi gelmeden bir çekin arkası yazdırılıp icra takibe (ihtiyati haciz olmadan) konulabilir mi?
Buna ilişkin elinizde mevcut bir mevzuat veya karar varsa ve benimle paylaşırsanız sevinirim.
Şimdiden teşekkürler
Old 26-08-2015, 10:20   #13
siloos

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan siloos
Avukat Bey, benim de size bir sorum olacak.
31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Denilerek bu süre 31.12.2011 tarihine kadar uzatılmıştır. demektedir.
Peki şuanda durum nedir? Düzenlenme tarihi gelmeden bir çekin arkası yazdırılıp icra takibe (ihtiyati haciz olmadan) konulabilir mi?
Buna ilişkin elinizde mevcut bir mevzuat veya karar varsa ve benimle paylaşırsanız sevinirim.
Şimdiden teşekkürler

Sanırım biraz önce sorduğum sorunun cevabını kendim buldum

"YENİ ÇEK KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ
31/01/2012 tarihli TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Cumhurbaşkanının onayını müteakip resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek olan “Çek Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun” 5941 sayılı Çek Kanunu’na getirdiği değişiklikler , yenilikler ve bunların etkileri aşağıda açıklanmıştır.

1-İLERİ KEŞİDE TARİHLİ ÇEKLERİN İBRAZI 31/12/2017 TARİHİNE KADAR YASAKLANMIŞTIR.

Türk Ticaret Kanunu’muzda yer alan “çekte vade olmaz , çek görüldüğünde ödenir” düzenlemelerine rağmen keşideciler çekin üzerine düzenlenme tarihi olarak ileride gelecek olan bir tarihi yazarak, çekte vade uygulamasını fiilen gerçekleştirmektedirler. Hamil de çeki bu şekilde kabul ederek esasen çekin üzerinde yazılı vadeyi kabul etmiş olmaktadır. Ancak yaşanan genel ekonomik krizler esnasında hamillerin ellerinde bulunan ileri keşide tarihli çekleri Ticaret Kanunu’nun “çek ibrazında ödenir” hükmü gereğince bankalara (üzerinde yazılı keşide gününden önce) ibraz etmelerinin, keşidecilere dolayısıyla reel sektör ve ekonomiye etkisi sebebi ile 2009 yılından bu yana çıkarılan yasal düzenlemelerle ileri keşide tarihi taşıyan yani bir anlamda vade içeren çeklerin üzerinde yazılı gününden (vadesinden) önce ibrazı yasaklanmaktadır. Eski düzenlemeye göre 31/12/2011 tarihinde sona ermiş olan ibraz yasağı, bu yasa değişikliği ile 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır."
Old 07-09-2016, 17:30   #14
ugurtrbrs

 
Varsayılan

Merhabalar,
Konu ile alakalı benzer bir sorun ile karşı karşıyayım. Fakat benim sorunum ihtiyati haciz kararının sonrası ile alakalı. Mal kaçırma ihtimaline binaen vadesi gelmeyen çeklerle alakalı ihtiyati haciz kararını aldık. Fakat esas takibe geçerken hangi takip türü uygulanacak? Çeklerin vadesi gelmediği, bu nedenle de kambiyo vasfı taşımadığı nedeni ile genel haciz yolu ile ilamsız takip mi yoksa İİK.m.257/son'da belirtilen muacceliyet şartı gerçekleştiğinden bahisle kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip mi uygulanacak? Özellikle de Usta88 üstadım, tecrübenizi paylaşırsanız çok sevinirim. Şimdiden teşekkürler...
Old 09-09-2016, 08:36   #15
Av.Mahmut Kaplan

 
Varsayılan keşide tarihi gelmeden ihtiyati haciz

Mahkemeden tüm cirantaları, avalistleri ve müşterek borçluları kapsayacak şekilde ihtiyati haciz talebinde bulunduysanız ve mahkemede talebinizi kabul ettiyse bu aşamada tümü için ihtiyati haciz kararını uygulayabilirsiniz.Her ne kadar yasaya aykırı olsada elimizde bir mahkeme kararı mevcut.Aksi takdirde sadece keşideci hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılabilir.Bu halde diğer ciranta, müşterek borçlu ve avalistler için çeklerde kanaatimce ilamsız takip dahi yapılamaz Çek kanunun ilgili hükümleri buna engel olmaktadır.Ancak bono ve poliçelerde ayrıksı bir hüküm olmadığından dolayı ilamsız takibe ilişkin genel hükümler uygulanır.
Old 19-07-2018, 17:37   #16
Av. Suat

 
Varsayılan

Vadesi gelmemiş senetlerle ilgili olarak ihtiyati haciz kararı verildiğinde muacceliyet şartının da artık gerçekleştiği kabul edilmektedir. Kambiyo takibi yapılabilir..Kanımca Av Mahmut un da dediği gibi cirantalar bu kararın dışında tutulmalı sadece keşideciler için bu karar uygulanmalıdır.


Yargıtay 12. HD E:2009/28614 K:2010/10396 İçtihat

ÖZET: Takibin dayanağı ihtiyati haciz kararının İİK’nun 257. maddesinin hangi fıkrasına göre verildiği belirtilmemiş ise de kararın gerekçesinde; <ihtiyati haciz kararının borçluların mal kaçırma ihtimaline binaen> verildiği ve bu haliyle İİK’nun 257/2. bendindeki şartlar gereği alınmış olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle takip konusu vadesi gelmemiş senetlerle ilgili olarak muacceliyet şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı vekili tarafından altı adet bonoya dayalı olarak 17.07.2008 tarihinde Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/97D. İş esas ve 2008/97 karar sayılı 15.07.2008 tarihli ihtiyati haciz kararına dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı anlaşılmıştır.
Takibin dayanağı ihtiyati haciz kararının İİK'nun 257. maddesinin hangi fıkrasına göre verildiği belirtilmemiş ise de kararın gerekçesinde; verildiği ve bu haliyle İİK'nun 257/2. bendindeki şartlar gereği alınmış olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle HGK'nun 13.10.2004 tarih ve 2004/12-454 sayılı kararında da belirtildiği üzere takip konusu vadesi gelmemiş senetlerle ilgili olarak muacceliyet şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Öte yandan her dava açıldığı şartlara göre değerlendirilip sonuçlandırılacağından, itiraz tarihinde n daha sonra 20.11.2008 tarihinde ihtiyati haciz kararının itiraz üzerine kaldırılmış olması sonuca etkili değildir.
O halde mahkemece itirazın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çekin ibraz tarihi gelmeden üzerine haciz konulabilir mi ? üye22915 Meslektaşların Soruları 4 19-10-2010 11:07
vade ve keşide terihi bulunmayan senet için ihtiyati haciz lawyer24 Meslektaşların Soruları 9 14-07-2010 14:42
İş ortaklığı tarafından keşide edilen çek için ihtiyati haciz avadag Meslektaşların Soruları 5 13-11-2008 17:36
Senette tanzim tarihi olmamasına rağmen verilen ihtiyati haciz kararı Ayşe KARHAN AKÇADAĞ Meslektaşların Soruları 4 31-10-2008 16:43
kaldırılan ihtiyati haciz ve tekrar ihtiyati haciz başvurusu apple pie Meslektaşların Soruları 3 30-04-2008 18:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06312895 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.