Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekalet görevinin kötüye kullanımı mı muris muvazaası mı?

Yanıt
Old 15-02-2012, 13:17   #1
Av.Hüseyin Erdayandı

 
Varsayılan Vekalet görevinin kötüye kullanımı mı muris muvazaası mı?

Sayın Meslektaşlarım,
Muris, sağlığında çocuklarından birine vekalet veriyor ve kendi adına kayıtlı taşınmazı 3.bir kişiye satıyor(gerçek satış).Ne var ki satış bedelini vekili(oğlu) kendisine ödemiyor.Bu arada muris bu satış tarihinden 9 yıl sonra vefat ediyor.Sağlığında vekalet görevi kötüye kullanıldığına dair herhangi bir resmi talebi olmuyor.BK.126'ya göre vekilden talep etme hakkı 5 yıllık zamanaşımına tabi.Murisin ölümünden sonra mirasçıları anneleri adına yapılan bu satış nedeniyle satış bedelini iade etmeyen kardeşlerine(vekile) dava açmak istemektedirler.Ne öneririsniz? Selam ve Saygılar.
Old 15-02-2012, 18:59   #2
furugferruhzad

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8144

K. 2005/9826

T. 20.9.2005

• VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Tapu İptali ve Tescil - Miras Bırakan Adına Açılan Bir Davada Tüm Mirasçıların Davada Yer Almasının Zorunlu Olduğu Gibi Sonuç ve İsteğin de Terekeye İade Biçiminde Olmasının Zorunlu Olduğu )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması - Miras Bırakan Adına Açılan Bir Davada Tüm Mirasçıların Davada Yer Almasının Zorunlu Olduğu Gibi Sonuç ve İsteğin de Terekeye İade Biçiminde Olmasının Zorunlu Olduğu )

• MİRAS BIRAKAN ADINA AÇILAN DAVA ( Tüm Mirasçıların Davada Yer Almasının Zorunlu Olduğu Gibi Sonuç ve İsteğin de Terekeye İade Biçiminde Olmasının Zorunlu Olduğu - Tapu İptali ve Tescil )

818/m.390

ÖZET : Dava dilekçesi içeriğinden, iddianın ileri sürülüş biçiminden davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Miras bırakan adına açılan böyle bir davada tüm mirasçıların davada yer alması zorunlu olduğu gibi sonuç ve isteğin de terekeye iade biçiminde olması zorunludur. Pay oranında iptal tescil isteğinin dinlenebilmesine olanak yoktur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar,miras bırakanları Musa Yorgun'un davacı oğlu Mürsel ile davalı oğlu Musa'nın bankadan kredi alabilmeleri için ipotek tesis ettirebilmeleri amacıyla vekaletname verdiğini ancak davalı Musa'nın vekalet görevini kötüye kullanarak diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla çekişmeli 7 parsel sayılı miras bırakana ait taşınmazı karısı davalı Leyla'ya onun da diğer davalı Mehmet'e devrettiğini,davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek payları oranında iptal-tescil,olmadığı takdirde taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedelinin tahsilini istemişlerdir.
Davalılar, işlemlerin gerçek olduğunu, miras bırakının daha önce de bir çok taşınmazını sattığını,kaldı ki, davalı Mehmet'in iyiniyetle taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,vekaletin miras bırakanın iradesine uygun biçimde kullanıldığı, tüm mirasçıların davada yer alması gerekirken dava dışı mirasçı bulunduğu,davalı Mehmet'e taşınmaz muvazaalı devredilmişse de iptal ile davalı Leyla'ya döndürülmesinin davacılara hukuki yarar sağlamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla,duruşma günü olarak saptanan 20.9.2005 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat Ayhan Kocaköse ile temyiz edilen vs. vekili Avukat Ertan Ekşi geldiler,duruşmaya başlandı,süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi,duruşmanın bittiği bildirildi,iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Murat Ataker'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesi içeriğinden, iddianın ileri sürülüş biçiminden davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
Miras bırakan adına açılan böyle bir davada tüm mirasçıların davada yer alması zorunlu olduğu gibi sonuç ve isteğin de terekeye iade biçiminde olması zorunludur. Pay oranında iptal tescil isteğinin dinlenebilmesine olanak yoktur.
SONUÇ : Dava, reddedildiğine göre sonucu bakımından doğru olan hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerden ötürü ONANMASINA, 4.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren Avukat Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 400,00 YTL. duruşma Avukat parasının temyiz edenden alınmasına, 20.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Açılabiliyor,hepsi açacak ve talep terekeye iade şeklinde olacak ispat yolları ise tıpkı murisin dava açması durumunda dayanacağı deliller ile aynı(tanık,bedeller arasındaki fahiş fark,temlik edilen kişinin yakınlığı,iyi niyetli olup olmadığı v.s hal ve icaba göre her türlü delil.)


T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/14912
Karar: 2005/715
Karar Tarihi: 02.02.2005
ÖZET : Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılarak satış vaadinde bulunulduğu iddiasıyla sözleşmenin iptali ile tapu sicil kaydının iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Vekalet sözleşmesi, büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Şekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötüniyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden ( resen ) göz önünde tutulması zorunludur. Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile açılan davalarda kural olarak zamanaşımı söz konusu olamaz. Hal böyle olunca,işin esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Hal böyle olunca,işin esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.

(4721 S. K. m. 2, 3) (818 S. K. m. 390/2)
Dava : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan adına kayıtlı tapulu taşınmazlarda adlarına intikal işlemi yaptırmak üzere davalının annesini vekil tayin ettiklerini, ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak intikal edecek miras paylarını davalıya satış vaadi sözleşmesiyle sattığını, taşınmazlarda sonradan kadastro tespiti yapıldığını, taraf olmadıkları davalarda davalının bu satış vaadi sözleşmesine dayanarak adına hükmen tescillerini sağladığını ileri sürerek gayrimenkul sözleşmesinin iptali ile tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, davacıların miras bırakandan intikal eden paylarını erkek kardeşlerine sattıklarını, ancak dava konusu taşınmazların orman sınırları içine alınması nedeniyle tescil işlemi yapılamadığından ileride devrin gerçekleşmesini temin amacıyla vekaletname verdiklerini, davacıların satış vaadi sözleşmesinden haberdar olduklarını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, kendi adına oluşan hükmen tescil kararında zilyetliğinin gerekçe yapıldığını, kadastroda da taşınmazların zilyetliğinde olduğunun belirtilmiş olduğunu, tapu iptali istenen taşınmazların hazine adına kayıtlı olması nedeniyle husumet itirazı bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin iptali ile ilgili davanın zamanaşımı yönünden tapu iptali ve tescil davasının husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılarak satış vaadinde bulunulduğu iddiasıyla sözleşmenin iptali ile tapu sicil kaydının iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;davacıların dava dilekçesinde belirttikleri taşınmazların kadastro sonucu hükmen 11 ve 5 parsel sayısıyla hazine adına tapuya tescil edildiğine göre, mahkemece iptal ve tescil davasının husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine gelince;bu sözleşmenin 28.3.1989 tarihli vekaletnameye dayalı olarak 30.3.1989 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden ( resen ) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile açılan davalarda kural olarak zamanaşımı söz konusu olamaz.
Hal böyle olunca,işin esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç: Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,2.2.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
ZAMANAŞIMI DA YOK (5 YIL DEĞİL YANİ AMA AKSİ KARARLAR VE KARŞI OYLAR DA OKUMUŞTUM.)KOLAY GELSİN.
Old 15-02-2012, 21:08   #3
denizizm

 
Varsayılan

vekaletin kötüye kullanılması-muris muvazaası ile ilgili benim de bir sorum vardı link http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=70461 yardımı olabilir mi?
Old 21-02-2012, 14:34   #4
denizizm

 
Varsayılan

sayın furugferruhzad : yargıtay karaında (Miras Bırakan Adına Açılan Bir Davada Tüm Mirasçıların Davada Yer Almasının Zorunlu Olduğu Gibi Sonuç ve İsteğin de Terekeye İade Biçiminde Olmasının Zorunlu Olduğu )diyor.bu durumda olayda taşınmaz satımı var ise ve iyiniyetli 3.kişiye de intikal etti ise ne yapılabilir?yukarıda verdiğim linkteki sorum konusunda hala netleşemedim.teşekkürler
Old 23-02-2012, 15:30   #5
Av.Hüseyin Erdayandı

 
Varsayılan

Yargıtay 1.H.D.si muris muvazaası ile ilgili iptal kararlarında,1974 tarihli Y.İ.B.K.na dayanarak B.K.18 m.si gereği görünüşteki işlem satış olarak gösterildiği murisin gerçek iradesinin ise bağış olduğu ve şekil şartına uyulmadığı için diğer mırasçılardan mal kaçırıldığı iddiasını kabul etmektedir.Ancak murisin parasını bizzzat vererek çocukları üzerine satışını aldığı taşınmazlarda bu hüküm uygulama alanı bulmamaktadır.Diğer bir deyişle 1974/1-2 sayılı Y.İ.B.K.sınırlı durum ve olaylara uygulanmakta;buna benzer farklı yollarla diğer mirasçılardan mal kaçırma kastıyla yapılan bağışlama türlerini kapsamamaktadır.Tartışmaya açtığım konuda muris,sağlığında verdiği vekaletle adına kayıtlı taşınmazı iyiniyetli 3.bir kişiye tapudan satmakta,vekil olan oğlu ise satış bedeli olan parayı murise iade etmemekte;muris de ölünceye kadar buna sessiz kalmaktadır.Satış ile murisin ölüm tarihi arasında 8 yıl geçmiştir.Şimdi mirasçılar(saklı pay sahibi)iade edilmeyen taşınmazın satış bedelini vekilden talep etmek istemektedirler.Bu durumda vekalet görevinin kötüye kullanımından dolayı iade talebinde bulunulsa B.K.126/4'e göre zamanaşımı sıkıntısı var;muris muvazaası sebebine dayanılarak dava açılsa 1974/1-2 Y.İ.B.K.ile bire bir örtüşen bir durum yok.Murisin satılan taşınmazın bedelini istemiyerek veya almayarak gizli bağışta bulunduğu tartışmasız.Bu konuda deneyimi olan arkadaşlardan yanıt bekliyorum.Konuya ilişkin yargıtay kararı varsa paylaşırlarsa sevinirim.Saygılarımla.
Old 25-04-2012, 16:01   #6
denizizm

 
Varsayılan

Tartışmaya açtığım konuda muris,sağlığında verdiği vekaletle adına kayıtlı taşınmazı iyiniyetli 3.bir kişiye tapudan satmakta,vekil olan oğlu ise satış bedeli olan parayı murise iade etmemekte;muris de ölünceye kadar buna sessiz kalmaktadır.Satış ile murisin ölüm tarihi arasında 8 yıl geçmiştir.Şimdi mirasçılar(saklı pay sahibi)iade edilmeyen taşınmazın satış bedelini vekilden talep etmek istemektedirler.Bu durumda vekalet görevinin kötüye kullanımından dolayı iade talebinde bulunulsa B.K.126/4'e göre zamanaşımı sıkıntısı var;
bu durumda vekil kendi oğluna satış yaparsa sonra oğlu 3kişiye satış yaparsa diğer mirasçıların bedel isteme hakkı var mıdır ?
Old 03-05-2012, 12:30   #7
denizizm

 
Varsayılan

sayın av.hüseyin erdayandı sorularınıza yanıt buldunuz mu?aşağı yukarı aynı konuyu araştırdığımı yazmıştım.farklı bi bilgi edindiyseniz paylaşırsanız svnrm
Old 04-05-2012, 10:44   #8
av m bayraktar

 
Varsayılan

üstad konuya vekalet ilişkisi bünyesinde bakarsanız 5 yıllık zmanaşımı süresine takılarak davayı kaybedersiniz zira zmanaşımı net olarak ortada ben size tenkis ve mahfuz hisseye tecavüz yönünden konuyu bi degerlendirmenizi tavsiye ederim bu yönden bakın bence
Old 04-05-2012, 13:48   #9
yılmazkan

 
Varsayılan

Sayın Bayraktar'a katılmakla satış bedeli hala vekil kardeşin uhtesinde gözüktüğünden mirasta tenkis, denkleştirme hükümleri ile o kardeşin miras payından mahsup akla gelebilir.
Old 07-05-2012, 11:14   #10
denizizm

 
Varsayılan

yargıtay 1 hd 18.06.2003 tarih 2003/6669 e. - 2003/7396 k.ında " borçlar kanunun 126 maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin vekalet akdinden kaynaklanan ve vekil ile müvekkil arasındaki çekişmelerde (iç temsil ilişkilerinde)uygulama yeri bulacağı tartışmasızdır.Davada ileri sürülen hukuki sebeplere (dış temsil ilişkisi)dayalı isteklerde anılan yasanın uygulama hükmüyeri yoktur." denilmektedir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptal davası-delil Av.Günar Meslektaşların Soruları 2 28-04-2019 22:42
Muris Muvazaası vekalet ücreti Av.Şükrü Y.KAYA Meslektaşların Soruları 8 22-02-2015 19:36
vekalet görevinin kötüye kullanılması-aktif husumet harkan Meslektaşların Soruları 7 15-01-2012 16:39
vekalet görevinin kötüye kullanılması alacak-zamanaşımı harkan Meslektaşların Soruları 24 29-12-2011 18:08
Muris Muvazaası-Nispi Vekalet Ücreti avyusuf Meslektaşların Soruları 3 23-11-2011 01:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05718994 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.