Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tanığın ölümü halinde başka tanık gösterilmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-10-2007, 14:41   #1
av.gzm

 
Varsayılan İkinci Tanık Listesi Verilememesi Kuralı

Öncelikle herkese iyi çalışmalar diliyorum.
Bugüün duruşma esnasında ilginç bir uygulama ile karşılaşmış bulunuyorum.
Yürütmekte olduğum bir müdahalenin men'i davasında dinleteceğim tanık vefat etmiş bulunmakta.Bu nedenle yeni bir tanık dinletilmesi için talepte bulunmama rağmen hakim bu talebimi reddetti.Gerekçesi ikinci tanık listesi verilememesi kuralı.Fakat ; şahsi kanaatime göre tanığın vefat etmesi beklenmedik bir hal olduğundan başka birinin tanıklığını talep etmemiz mümkün değil mi ve hakimin bu uygulaması savunma hakkının sınırlanması anlamına gelmez mi?konu ile ilgili görüşlerinize ihtiyacım var.
Saygılarımla..
Old 25-10-2007, 15:03   #2
av. sevilay

 
Dikkat

Merhabalar sizin de dediğiniz gibi tanığın vafatı beklenmedik bir durumdur, ancak başka tanıklar varsa ve onların dinlenmesi yeterli ise yeniden tanık listesi sunulamayacaktır. Tek tanık bildirmişseniz ve o da vefat etmişse tabi ki yeni tanık bildirebileceksiniz. İyi çalışmalar.
Old 25-10-2007, 15:15   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sn.av.gzm; iddianızın ispatı için başka şahitleriniz de var değil mi sayın meslektaşım.

İkinci tanık listesi verilemez gerekçesi ile bir davada dinlenecek tek tanığın ölmesi sonucu artık tanık dinletememe gibi bir durum söz konusu olamaz.

Zannediyorum, en az üç tanığınız var ve iki tanesinin doğru vereceği beyan iddianızın ispatına yetercektir diye düşünülmüş de olabilir.

Ama sadece ölmüş olan tanığın bildiği bir nokta var idiyse ve bu husus gösterdiğiniz diğer tanıklarca bilinmiyorsa 3. bir kişi tarafından bilinmekte ise, bu gerekçe ile, yeni tanığınızın ölü tanık yerine dinlenilmesini yazılı olarak talep edin derim.

Bu konuda yargıtay içtihadı bulamadım ama bu denenebilir, ileride dava alyhinize neticelenirse de eksik inceleme ve savunma hakkının kısıtlanması gibi gerekçelerle temyiz edebilirsiniz diye düşünüyorum...

Saygılarımla.
Old 25-10-2007, 15:22   #4
Av.bozkara

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşım av.gzm;

Benim içtihat programım yok ama Medeni Usul Hukuku kitabımı karıştırdım biraz. 2. tanık listesi verilemez deniyor, Yargıtay kararları da bu yönde ancak aksine yargıtay kararları da var. Kitapta Dipnot olarak belirtilmiş.Tanığın ölümünden bahsedilmiyor ancak şöyle denmiş; "...Ancak verilen şahit listesinde gösterilen kimselerin şahadetleri caiz değilse, onların yerine yeniden gösterilecek olan şahitler için ikinci bir liste verilebilir. (HGK.08.04.1964)" Yine bir başka kararda;
"...mera davlarında tanık dinlenmesi ve bu tanıkların niza konusu meradan yararlanan köylerden ve kişilerden olmaması gerektiğine ilişkin ispat şekli adli örf haline gelmiş bulunmaktadır.Oysa ki davacının verdiği tanık listesinde isimleri yazılı tanıklardan ikisi...mera ile menfaat ilişkisi bulunan...köy halkındandır.Bu yön mahkemece de görülerek bu tanıkların dinlenemeyeceklerine karar verilmiştir. İşte bu durumda davacı bu iki tanık yerine mera ile menfaat ilişkisi bulunmayan tarafsız köylerden tanık gösterebilir.Ve bu durum mad.274 deki yasağı ihlal etmez. (HGK.04.12.1971.967/1-811 E.,716 K.)" der.

Bu hallerde ikinci tanık ismi bildirilmesine izin verildiğine göre ve özellikle de sizin tanığınız siz tanık ismi bildirdikten sonra vefat etti ise mahkemenin ikinci tanık listesi talebinizi kabul etmesi gerekirdi. Mahkemeye dilekçe ile başvurup ara karardan vazgeçilmesini talep edin derim.

Saygılarımla
Old 25-10-2007, 19:14   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan


"İlk listedeki tanıkların ölmesi veya herhangi bir nedenle dinlenilmelerinin mümkün olamayacağının belgelendirilmesi halinde ikinci tanık listesi verilebileceği" hakkında bir yargıtay kararı ;
(av. gzm) ve ( Av. bozkara) yı doğruluyor.
Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/3243

K. 2000/3945

T. 9.5.2000

DAVA : Hasan Oluz ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Iğdır Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 02.02.2000 gün ve 66-55 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 28 ve 32 parsellerin Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro beyannamesine göre; uyuşmazlık konusu 28 parsel Ermenilerden metruken Hazineye kalan yerlerden olması nedeniyle 03.09.1975 tarihinde, 32 parselde imar ve ihya yasağı nedeniyle 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunu hükümleri gözönünde tutularak aynı tarihte Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, 32 parselin Oruç isimli bir kişiye ait olduğunu, miras ve taksim ile oğlu Necatiye ve Necatininde satış ve devri ile kendisine, 28 parselin de Mehmet Sepenek isimli kişinin satış ve devri ile kendisine geçtiğini ileri sürerek Hazineye ait tapu kayıtlarının iptal ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dinlenen tanıkların yaşı itibariyle 1955 tespit tarihinden önceki kazanmayı sağlayan zilyedliği bilebilecek durumda olmadıklarını, 28 parselin kısmi iktisabının mümkün bulunmadığı, 32 parselin ilk maliki Oruçtan miras ve taksim ile davacının satıcısı Necatiye geçtiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle her iki parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar; 32 parselin Oruçun ölümünden sonra taksim ile oğlu Necatiye, Necatinin satış ve devri ile davacıya, 28 parselinde Mehmetin satış ve devri ile davacıya geçtiğini, tespit tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini bildirmişlerdir. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre her iki parselin tesbitlerinin 1955 yılında yapıldığı yolundaki mahkeme gerekçesi doğru değildir. Az yukarıda izah edildiği üzere tesbitler, 1975 yılında yapılmıştır. Diğer yönden 32 parselin Oruçun mirasçıları arasında yapılan taksim ile satıcısı Necatiye onun satış ve devri ile de davacıya geçtiği yerel bilirkişi, tanık sözleri ve dayanılan senetten anlaşılmaktadır. Diğer yönden 28 parselin kısmen iktisabının geçerli olmadığı yolundaki mahkemenin gerekçesi de Yasaya uygun değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15.maddesi hükmüne göre kısmi iktisap geçerlidir. Koşulları mevcut olduğu taktirde böyle bir yerin iptal ve tescili istenebilir. Açıklanan tüm bu nedenlerden ötürü mahkemenin her iki parsel bakımından benimsediği red gerekçesi Yasaya uygun düşmemektedir. Davacı, tanıklarını 09.06.1989 günlü liste ile mahkemeye sunduğu halde daha sonra her iki tanığın öldüğünden bahisle yeni liste vermiştir. HUMK.nun 274.maddesi hükmü uyarınca bir dava nedeni ile birden ziyade tanık listesi verilemez. Ancak, ilk listedeki tanıkların ölmesi veya herhangi bir nedenle dinlenilmelerinin mümkün olamayacağının belgelendirilmesi halinde ancak ikinci tanık listesi verilebilir. Ne var ki; Hazinece ikinci tanık listesinin verilmesine karşı konulmamış ve tanıkların öldüğü zımnen kabul edilmiş bulunduğuna göre bu yön bozma sebebi yapılmamıştır. Diğer yönden; 28 parsel hakkında düzenlenen teknik bilirkişinin krokisi ile kadastro ekiplerince düzenlenen pafta arasında taşınmazın geometrik şekli bakımından farklılık mevcuttur. Yukarıdan beri izah edilen sebep ve gerekçelere göre 32 parsel hakkındaki davanın kabulüne, 28 parselin davacı ve satıcısı tarafından tasarruf edilen ve krokisinde B harfi ile gösterilen bölümün ayırma tarihindeki imar mevzuatı engel olmadığı taktirde bu bölüm hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olması Yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve 2.080.000.-lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.05.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-10-2007, 14:07   #6
Av.Çağlar Şener

 
Varsayılan

aynı durum bir davada bizimde başımıza geldi ve toplam 4 tanıktan 2 si keşif esnasında dinlenmiş olmasına, kalan ikisinden biri yaşıyor olmasına rağmen, vefat eden tanık yerine başka bir tanığın ismini bildirdik. yine bu tanıklarıda keşif mahallinde dinlettik.
saygılarımla;
Old 26-10-2007, 16:11   #7
Kemosabe

 
Varsayılan

İkinci tanık listesi verme yasağının istisnalarından biri de tanık listesinde gösterilen tanığın vefat etmesidir.Vefat eden tanığın yerine başka bir tanık bildirilebilir ve mahkemece bildirilen bu tanık dinlenebilir.Saygılarımla.
Old 28-10-2007, 17:48   #8
üye19870

 
Varsayılan

Dğerli meslekdaşım

Yukarıda üstadların da ifade ettiği gibi şayet eski tanığın öldüğünü ispat edebiliyosanız bunu mhkemeye dilekçeyle sunma veya duruşma esnasında bu hususla birlikte yeni listeyi de sunmak suretiyle bu tüm bunları zapta geçirirseniz talebinizin kabul görmemesi için bir neden bulunmamaktadır.Ölüme dair belge dosyada ise ve buna rağmen hakim yeni tanık listesini kabul etmez ise karar, Yargıtay'ca bozulur

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davalının ölümü halinde davacının izleyebileceği yollar gag Meslektaşların Soruları 4 01-10-2009 10:53
tanığın önceden ses kaydı alınarak daha sonra duruşmaya tanık sıfatıyla çağrılması buketoz Meslektaşların Soruları 6 26-11-2008 13:49
tanık listesinde tanıdığın soyadının yanlış yazılması halinde bu tanık dinlenirmi? dilekgulsen Meslektaşların Soruları 6 16-03-2007 10:56
Sadece Benim Memleketim Bir Başka Değil, Başka Memleketlerde Bir Başka Gemici Hukuk Sohbetleri 2 01-06-2004 08:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03227997 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.