Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ileri tarihli çeklerin icra takibi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-03-2017, 11:02   #1
erdincdulger

 
Varsayılan ileri tarihli çeklerin icra takibi

Herkese iyi günler,

5 adet çekten 1 tanesi muaccel diğerleri ileri tarihli.bu 5 çeke dair ihtiyati haciz kararı aldık ve infaz ettirdik kararı.

Sorun şu ki esasa geçmek istediğimizde icra müdürü müeccel olanlara karşı takip başlatamayız diyor.Bu durumda ihtiyati haciz kararının hiçbir esprisi kalmıyor.

Bu konuda bilgisi ya da elinde yargıtay kararı olan arkadaş paylaşırsa çok sevinirim.
Old 28-03-2017, 11:25   #2
Retgar

 
Varsayılan

Aldığınız ihtiyati haciz kararı yalnızca keşideci için geçerlidir. Cirantalar için takipte bulunamazsınız. Keşideci için ihtiyati haciz kararı içerisinde yer alan tüm çeklerin muaccel olduğuna ilişkin İİK md 257/3'e bakabilirsiniz.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/20163
K. 2011/694
T. 15.2.2011
• İHTİYATİ HACİZ ( İhtiyati Haciz Kararı İcra Edildiği İçin Takip Tarihinde Vadesi Gelmemiş Borç Borçlu Bakımından Muaccel Hale Geldiği - İhtiyati Haciz Kararına İtiraz Üzerine Karar Veren Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Kararı İle İhtiyati Haczin Kaldırılmasının Sonuca Etkili Olmadığı )
• TAKİP TARİHİNDE VADESİ GELMEMİŞ BORÇ ( Borçlu Bakımından Muaccel Hale Geldiği - İhtiyati Haciz Kararına İtiraz Üzerine Karar Veren Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Kararı İle İhtiyati Haczin Kaldırılmasının Sonuca Etkili Olmadığı )
• BONO AÇIĞA İMZA ATILMAK SURETİYLE DÜZENLENEBİLECEĞİ ( Bonoların Anlaşmalara Aykırı Olarak Doldurulduğu Borçlu Tarafça Kanıtlanamadığı - Şikayetin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )
2004/m.257, 261
6762/m.690
ÖZET : Takip geçerli bir ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılıp, ihtiyati haciz kararı icra edildiği için, takip tarihinde vadesi gelmemiş borç, borçlu bakımından muaccel hale gelmiştir, ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine karan veren Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile ihtiyati haczin kaldırılması sonuca etkili değildir.
Old 28-03-2017, 12:56   #3
erdincdulger

 
Varsayılan

Öncelikle çok teşekkür ederim cevabınız için evet bu kararı biz de bulup gösterdik fakat hala ikna olmadılar maalesef.
Old 28-03-2017, 13:12   #4
Retgar

 
Varsayılan

İkna etmek yerine şikayet yoluna gitseniz? İcra takiplerinde ne kadar hızlı o kadar iyi, biliyorum ama memuru da ikna etmek pek mümkün görünmüyor gibi. Takip talebi de müdürlüğe yapılmış bir talep olduğundan, talep edilen işlemi gereği gibi yerine getirmeyen memur hakkında memur muamelesini şikayet yoluna gidilebilir. Bir ihtiyati haczimizde haczedilen malların bozulma ihtimaline dayanarak satılıp paraya çevrilmesini talep etmiştik ancak dediğiniz gibi müdürü ikna edemedik. Şikayet yoluna başvurarak icra mahkemesinden karar aldık ve satışı yaptık. Bazı durumlarda icra müdürleri sorumluluk almak istemiyorlar. Mahkeme kararı onları rahatlatıyor. Sizin durumunuz da böyle olabilir.
İyi çalışmalar.
Old 28-03-2017, 13:21   #5
erdincdulger

 
Varsayılan

Maalesef dediğiniz gibi çok açık bir yargıtay ilamı sunmamıza sorumluluk altına girmek istemiyorlar.Biz ikna edemedik bir daha sorup soruşturup öyle karar verecek red olursa mecburen şikayet yoluna gideceğiz artık.
Çok teşekkür ederim ilginize iyi çalışmalar.
Old 28-03-2017, 13:43   #6
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

Meslektaşım yakın olarak bu kararı da sundunuz mu..
T.C YARGITAY 19.Hukuk Dairesi Esas: 2014 / 872 Karar: 2014 / 3096 Karar Tarihi: 18.02.2014
ÖZET: Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." Türk Medeni Kanunu'nun (TMK'nın) 1. maddesine göre, "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.-Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." Belirtilen Anayasa ve TMK hükümlerine göre hakimin, Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermesi gerekir. Anayasa, kanun hükümleri ve hukukun genel ilkeleri bir yana bırakılarak hakimin kendine göre bir anlayış ve uygulama oluşturur kararlarını buna göre vermesi usul ve yasaya aykırıdır.(2709 S. K. m. 2, 37, 125, 138, 142) (2004 S. K. m. 257, 258) (6100 S. K. m. 17) (4721 S. K. m. 1)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki ihtiyati haczin incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati haciz talep eden vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İhtiyati haciz isteyen vekili, bonoya istinaden ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, İİK'nın 257. maddesine göre vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olan alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün görünmekte ise de İİK'nın 258. maddesi uyarınca alacaklının ayrıca neden normal takip yolunu tercih etmeyip ihtiyati haciz istediğini de ispatlaması gerektiği, ihtiyati haczin normal bir takip yolu olmadığı, bononun soyut bir alacağı ispatlamasına olanak verilmesine rağmen ihtiyati haciz gibi olağanüstü bir takip yoluna başvurmak için gerekli şartların oluşmadığı, diğer bir anlatımla alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmek için hukuki yararının varlığını ispat edemediği, bononun aranacak borç olması nedeniyle ibraz edildiğinin ispatlanması gerektiği, bonoyu düzenleyenlere karşı protestoya gerek bulunmamakla birlikte bononun ödenmek üzere ibrazı gerektiği, alacaklısının tek taraflı sözlü beyanı ile yetinilemeyeceği, borçlunun kimin elinde olduğunu bilmediği bir bonodan dolayı hiçbir ödeme imkanı ve itiraz hakkı tanınmadan borcu gerçekten ödeme olanağı ve ihtimali olan kişilere ihtiyati haciz uygulanmasının ironik bir durur olduğu, ihtiyati haczin borçluların ticari ve sosyal itibarlarını zedeleme riski bulunduğundan adli mercilerin hassas bir denge kurmak zorunda oldukları aksi halde muhteris ve kötüniyetli alacaklılara alet olma riskinin doğacağı, mal kaçırma, mevcudu azaltma veya hileli işlemler yapma gibi kanuni karinelerin çok zaman alacaklı lehine sonuç doğurduğu, somut olayda borçlunun mahkemenin yargı çevresi dışında bulunduğu, genel yetki kuralı bilindiği halde mahkemeden ihtiyati haciz talep edilmesinin temin sebebinin ihtiyati hacze itirazın çok zaman fonksiyon icra etmekten uzak olduğu, halen süregelen uygulama ve Yargıtay'ın yetkiye ilişkin görüşlerinin eleştiriye açık olduğu, işi bu kadar acil olan alacaklının yerinde ihtiyati haciz talep ederek derhal infazı konusunda zaman kazanmayı düşünmediği, normal takip için geçecek tebligat ve ödeme süresini bir risk kabul ederek acilen ihtiyati haciz isteyen kişinin bu zaman kaybını da hesaba katması gerektiği, ihtiyati haciz isteyen muaccel bir borcun varlığını soyut olarak ispatlamış olsa da borçlunun ödeme mükellefiyetinin doğduğunu yeterince ispatlayamadığından ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiği belirtilerek talep reddedilmiş, kararı ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.

İcra iflas hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medeni usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1; Yılmaz, E. : Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, C.II, s.1). Türk hukuku açısından etkin hukuki himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa'nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m. 125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukuki himaye sağlama ödevini vermiş olduğundan şüphe etmemek gerekir. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır.

İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları, İcra ve İflas Kanunu'nun İİK'nın 257. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukuki sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi halinde uygulanması gereken İİK'nın 257,1 hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK'nın 257,11'deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK'nın 258. maddesi de somut olayımız açısından çok önemlidir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir." Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesinin 2. fıkrası uyarınca "Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 - Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 - Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. - Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder."

İcra ve İflas Kanunu'nun 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca, "...Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur...." Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK'nın 257,11 hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.

Yukarıda açıklanan geçici korumalara ilişkin genel hukuk ilkeleri ile kanun hükümleri çerçevesinde vadesi gelmiş bonoya dayalı olarak yapılan ihtiyati haciz isteminin reddine dair mahkeme kararının gerekçeleri aşağıdaki bentlerde tek tek değerlendirilmiştir.

1 - Mahkemenin ihtiyati haciz isteminin reddi gerekçelerinden birisi şudur: “Alacaklı neden normal takip yolunu tercih etmeyip, ihtiyati haciz istediğini ispatlamalıdır."

İİK'nın 258. maddesinin 1. fıkrasında yer alan"...Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur...." hükmü ile kastedilen husus; İİK'nın 257. maddesindeki ihtiyati haciz koşullarının gerçekleştiğine ilişkin delillerin alacaklı tarafından ibraz edilmesidir. Bu durumda mahkemece, İİK'nın "İhtiyati Haciz" başlıklı 9. Babında ihtiyati haciz koşulları ile ispata ilişkin 257. ve 258. maddeleri gözetilerek ihtiyati haciz isteminin değerlendirilmesi gerekir. Kanun tarafından aranmayan bir şartın hakim tarafından konulması kanuna uygun düşmez. Öte yandan yukarıda yapılan açıklamalarda ifade edildiği gibi takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. İhtiyati haciz müessesesinin yukarıda tarif edilen niteliği karşısında ihtiyati haciz koşulları düzenlenirken, "alacaklıya neden normal takip yoluna başvurmayıp, ihtiyati haciz istediğini açıklamak ya da ispatlamak" yükümlülüğü yüklenmemiştir.

2- İhtiyati haciz isteyenin vadesi gelmiş bir bonoya istinaden ihtiyati haciz talep etmesinde hukuki yararının bulunmadığı ve bu hususun da ispat edilemediği mahkemenin gerekçesinde belirtilmiştir.

Dava açılmasında olduğu gibi mahkemeye yapılan her talep için talepte bulunanın korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerektiği açıktır. Genel olarak hukuki yarar, her talep için gerekli olan geniş bir kavramdır. İhtiyati haciz açısından konu incelendiği ihtiyati haciz isteminin vadesi gelmiş bir bonoya dayanması ve bu durumda İİK'nın 257. maddesinin 1. fıkrasına göre ihtiyati haciz koşullarının mevcut olması karşısında, hukuki yarar koşulunun gerçekleştiğinin de kabulü gerekir. Öte yandan mahkemenin gerekçesinde "ihtiyati haciz" müessesesinin olağanüstü bir takip yolu olarak nitelendirmesi de isabetsizdir, İhtiyati haciz "takip yolu" olmayıp, bir çeşit geçici hukuki korumadır. Kanunda, öğretide ve yargı uygulamasında kabul edilen hukuki nitelendirme yerine, gerekçeleri de açıklanmadan farklı bir nitelendirme yapılmak suretiyle ihtiyati haciz müessesesine farklı anlamlar yüklenmesi yorum kuralları ile bağdaşmaz,

3- Mahkemece, senedin ödenmek üzere borçluya ibraz edildiğinin ispatlanamadığı, bononun aranacak borç niteliğinde olması nedeniyle bononun kimde olduğunun borçlu tarafından bilinemeyeceği de kararın gerekçesinde belirtilmiştir.

Kambiyo senetlerinden kaynaklanan borç, aranacak borç niteliğinde olmakla birlikte somut olayda aleyhine ihtiyati haciz istenen kişilerden biri bononun asıl borçlusu (düzenleyeni) diğeri ise avalist olduğundan, onlara karşı talepte bulunulabilmesi için protesto çekilmesine gerek bulunmamaktadır.

Öte yandan Türk Ticaret Kanununun 708. maddesine göre, "Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir." Keşideci ödeme zamanında poliçenin kimin elinde olduğunu bilemeyeceği için poliçe borcu aranılacak bir borçtur. Aynı Kanunun 712. maddesi uyarınca, "Bir poliçe 708. Maddede öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi edebilir." Bu kanun hükümlerinin bonolar için de geçerli olduğu kanunda açıkça belirtilmiştir (TTK m. 778/1-c). Dolayısıyla anılan kanun hükümleri uyarınca, ibraz edilmeyen bononun bedelinin masraf ve hasarı hamile ait olmak üzere bankaya tevdi etme olanağı bulunduğunun mahkemece gözetilmemesi de isabetsizdir.

4- Mal kaçırma, mevcudu azaltma ve hileli işlemler yapma gibi kanuni karinelerin çok zaman alacaklı lehine sonuçlar doğurduğundan bahsedilerek de ihtiyati haciz istemi reddedilmiş ise de İİK'nın 257. maddesinin 1. fıkrasına göre değerlendirilmesi gereken istem hakkında, uygulanma yeri olmayan aynı maddenin 2. fıkrasına ilişkin gerekçe oluşturulması da usul ve yasaya aykırıdır.

5- Mahkemece, alacaklının ve borçlunun yerleşim yerinin mahkemenin yargı çevresi dışında olması, genel yetki kurallarının herkes tarafından bilindiği, halen süregelen uygulama ve yetki konusunda Yargıtay'ın görüşünün eleştiriye açık olduğu da belirtilerek ihtiyati haciz istemi reddedilmiştir.

Uyuşmazlık bonoya ilişkindir. HMK'nın 17. maddesinin 2. fıkrasına göre kesin yetkinin olmadığı hallerde yetki itirazının ileri sürülmesi gerekli olup, bu husus hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınamaz. Mahkeme tarafından bu açık kanun hükmü de göz ardı edilmiştir.

1982 Anayasa'sının 142. maddesine göre, "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir." Somut olayda, ihtiyati haciz isteyen E... Ltd. Şti ile hakkında ihtiyati haciz talep edilenlerden O... Aydınlatma Aksesuar ticaret unvanını kullanan M.'in tacir olduğu, bonoda da "Bursa" mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK'nın 17. maddesine göre ihtiyati haciz talebinin sadece Bursa'daki mahkemelerden istenebileceği, başka yer mahkemesinin bu konuda yetkisiz olduğu açıktır. Bu durumda mahkemenin yetkisinin Anayasanın 142. maddesine göre kanunla belirlendiği, kanun hükümlerine göre Bursa mahkemesinin yetkili olduğu göz ardı edilerek, ihtiyati haciz isteyenin yetkisiz mahkemeye yönlendirilmesi, Anayasa'nın 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim güvencesinin de ihlali anlamına gelir. Bunun yanında yetkisiz mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz Kararının itiraz üzerine kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği de açıktır.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde konunun Anayasa kuralları ve hakimin karar verirken dikkate alması gereken kanun hükümleri çerçevesinde de değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. Anayasa'nın 138. maddesinin 1. fıkrasına göre, "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." Türk Medeni Kanunu'nun (TMK'nın) 1. maddesine göre, "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.-Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." Belirtilen Anayasa ve TMK hükümlerine göre hakimin, Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermesi gerekir. Anayasa, kanun hükümleri ve hukukun genel ilkeleri bir yana bırakılarak hakimin kendine göre bir anlayış ve uygulama oluşturur kararlarını buna göre vermesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 28-03-2017, 14:33   #7
erdincdulger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ilginize teşekkürler ama konuyla bağlantısı zayıf bir karar biraz bu attığınız
Old 28-03-2017, 15:55   #8
Lord Mozart

 
Varsayılan

Merhaba
Üstadım çekte vade olmaz hususu değerlendirilebilir.


T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/15345
Karar: 2002/15760
Karar Tarihi: 09.09.2002

...Dolayısıyla çekler üzerindeki bu tarihin artık ibraz süresi ve zamanaşımının hesabında esas alınması mümkün değildir. Aksi görüşün benimsenmesi, çeklerde vadeyi kabul etmek anlamına gelir. Çeklerde ise vade olmaz. TTK. nun 707. maddesinin <çek görüldüğünde ödenir buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz edilen bir çek, ibraz günü ödenir> şeklindeki hükmü çeklerde vade olamayacağını açıkça vurgulamaktadır.
Old 28-03-2017, 16:05   #9
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

Aslında attığım kararda TMK m. 1 önemli. ve Şu paragraf: İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları, İcra ve İflas Kanunu'nun İİK'nın 257. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukuki sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi halinde uygulanması gereken İİK'nın 257,1 hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK'nın 257,11'deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK'nın 258. maddesi de somut olayımız açısından çok önemlidir.
Haklısınız sizin kararla garantör hissetmeyen icra müdürü bu karara bakmaz bile
Ancak LORD MOZART çok iyi bir hamle yaptı:

II – Muacceliyet

MADDE 795– (1) Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.

(2) Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.
Old 30-03-2017, 13:24   #10
ISTANAZ

 
Varsayılan

5941 sayılı Çek Kanunu 3. maddesi 8. fıkrası "(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde, bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukuki takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır." hükmünü taşımaktadır.
Saygılarımla.
Old 30-03-2017, 16:11   #11
erdincdulger

 
Varsayılan

Sayın İSTANAZ çok haklısınız lakin ihtiyati haciz kararı almamız işin boyutunu değiştiriyor.Zira 12. hd nin kararında da belirtildiği gibi ihtiyati haciz kararı alındığında müeccel borç borçlu bakımından muaccel hale getiriyor. İcra müdürü daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığından başta talebinizi reddeceğim ilamsız takip yapın dedi fakat olayı izah edip biraz da baskı kurunca şikayet yoluna gitmeden dün itibariyle talebimizi kabul etti ve örnek 10 a göre ödeme emri yolladık.Bilginize..
Old 30-03-2017, 16:24   #12
Av. Kürşad MERCAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan erdincdulger
Sayın İSTANAZ çok haklısınız lakin ihtiyati haciz kararı almamız işin boyutunu değiştiriyor.Zira 12. hd nin kararında da belirtildiği gibi ihtiyati haciz kararı alındığında müeccel borç borçlu bakımından muaccel hale getiriyor. İcra müdürü daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığından başta talebinizi reddeceğim ilamsız takip yapın dedi fakat olayı izah edip biraz da baskı kurunca şikayet yoluna gitmeden dün itibariyle talebimizi kabul etti ve örnek 10 a göre ödeme emri yolladık.Bilginize..

Sayın meslektaşım sunduğunuz kararı ekleyebilir misiniz, teşekkürler.
Old 30-03-2017, 16:45   #13
erdincdulger

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/6110

K. 2005/3050

T. 31.3.2005

• SÜRESİ İÇİNDE İBRAZ EDİLMEYEN ÇEK ( Kambiyo İlişkisi İçinde Alacağını Elde Etme İmkanı Bulunmadığı - Alacağının İspatında Yazılı Delil Başlangıcı Teşkil Ettiğinden Tanık Dahil Her Türlü Delille Alacağını İspatlayabileceği )

• ALACAK TALEBİ ( Hamilin Süresi İçinde İbraz Edilmeyen Çeki /Kambiyo İlişkisi İçinde Alacağını Elde Etme İmkanı Bulunmadığı - Alacağının İspatında Yazılı Delil Başlangıcı Teşkil Ettiğinden Tanık Dahil Her Türlü Delille Alacağını İspatlayabileceği )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Hamilin Süresi İçinde İbraz Edilmeyen Çeki /Kambiyo İlişkisi İçinde Alacağını Elde Etme İmkanı Bulunmadığı - Alacağının İspatında Yazılı Delil Başlangıcı Teşkil Ettiğinden Tanık Dahil Her Türlü Delille Alacağını İspatlayabileceği )

• İSPAT / DELİL ( Hamilin Süresi İçinde İbraz Edilmeyen Çeki/Kambiyo İlişkisi İçinde Alacağını Elde Etme İmkanı Bulunmadığı - Alacağının İspatında Yazılı Delil Başlangıcı Teşkil Ettiğinden Tanık Dahil Her Türlü Delille Alacağını İspatlayabileceği )

6762/m.644,708,720

ÖZET : Dava, süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı alacak istemine ilişkindir. Hamilin, süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak kambiyo ilişkisi içinde alacağını elde etme imkanı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, hamilin elinde bulundurduğu çek, temel ilişkiden kaynaklanan alacağının ispatında yazılı delil başlangıcı teşkil etmesi nedeniyle hamil, tanık dahil her türlü delille alacağını ispatlayabilir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Konya Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.01.2004 tarih ve 2002/234-2004/7 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, bir alış verişten dolayı davalılardan M.İhsan Ormancı'nın keşidecisi Özata Oto Parçaları A.Ş., cirantası Özençler Otom.A.Ş. olan 10.000.000.000 TL bedelli çeki müvekkiline verdiğini, müvekkilinin iyi niyeti ve davalılarla olan şahsi ilişkileri nedeniyle çeki yazdırmadığını, davalıların söz konusu çek nedeniyle 2.200.000.000 TL ödeme yaptıklarını, kalan kısmın ödenmediğini, şifai görüşmelerden sonuç alınamadığını ileri sürerek, anılan çeke dayalı olarak davalılardan 7.800.000.000 TL alacaklı olduğunun tespiti ile faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davaya konu çekin zamanaşımına uğradığını, bankaya ibraz süresi geçmiş olduğundan davacının TTK'nun 720. maddesi uyarınca cirantalara ve keşideciye müracaat hakkının ortadan kalktığını, davacı ile davalılar arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, davacının yetkili hamil olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı M.İhsan Ormancı hakkındaki davanın akdi ilişkinin kanıtlanmaması nedeniyle, diğer davalılar açısından ise davaya konu çekin bankaya ibraz süresinin geçmiş olup, zamanaşımına uğradığı, davacının keşideci ve cirantalara karşı müracaat hakkını yitirdiği, davada TTK'nun 644. maddesine dayanılmadığı, davacının yemin delilini de göstermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve ciro yolu ile davaya konu çeki elinde bulunduran davacının söz konusu çeki TTK'nun 708. maddesi gereğince yasal süresi içinde ibraz etmemesi nedeniyle aynı Yasa'nın 720.maddesi gereğince keşideci ve cirantalara karşı kambiyo ilişkisi içinde başvurma hakkını yitirdiği, bu durumda davacının temel ilişkiye ya da aynı Yasa'nın 644.maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap davası yolu ile alacağını talep etmesinin mümkün olmasına, somut olayda,keşideci "Özata Oto Parçaları A.Ş."ve cirantalardan "Özençler Otom.A.Ş."ile davacı arasında temel ilişki bulunmamasına ve keşideciye karşı TTK'nun 644. maddesine de dayanılmadığı hususlarının anlaşılmış olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının davalılar Özata Oto Parçaları A.Ş.ve Özençler Otom.A.Ş.yönünden reddi ile kararın anılan davalılar bakımından onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Diğer davalı M.İhsan Ormancı'ya yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı alacak istemine ilişkindir. Hamilin, süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak kambiyo ilişkisi içinde alacağını elde etme imkanı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, hamilin elinde bulundurduğu çek, temel ilişkiden kaynaklanan alacağının ispatında yazılı delil başlangıcı teşkil etmesi nedeniyle hamil, tanık dahil her türlü delille alacağını ispatlayabilir.
Buna göre davaya konu somut olayda, davacı çeki aralarında gerçekleşen bir alış veriş nedeniyle davalılardan M.İhsan Ormancı'dan ciro yolu ile almış olduğunu ileri sürdüğünden, bu ciranta yönünden temel ilişkiye dayalı olarak alacak isteminde bulunmaktadır. Temel ilişkinin ispatı bakımından yazılı delil başlangıcı oluşturan bu çek nedeniyle davacının tanık dahil her türlü delili gösterebilmesi mümkün olduğundan, dinlenen davacı tanıklarının beyanları mahkemece göz önüne alınmalıdır. Dinlenen tanıklar çekin davalı M.İhsan Ormancı tarafından davacıdan aldığı borca karşılık olarak verildiğini açıkça bildirmelerine göre de, davacı ile bu davalı arasındaki temel ilişkinin kanıtlanmış olmasına göre mahkemece, bu davalının borcu belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile bu davalı yönünden de red kararı verilmesi doğru görülmediğinden, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalılar Özata Oto Parçaları A.Ş. ve Özençler Otom.San.A.Ş.ne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile kararın anılan davalılar yönünden ONANMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Old 30-03-2017, 16:47   #14
erdincdulger

 
Varsayılan

özür dilerim yukarıdaki kararı sehven paylaştım.Doğrusu aşağıdaki,

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/20163
K. 2011/694
T. 15.2.2011
• İHTİYATİ HACİZ ( İhtiyati Haciz Kararı İcra Edildiği İçin Takip Tarihinde Vadesi Gelmemiş Borç Borçlu Bakımından Muaccel Hale Geldiği - İhtiyati Haciz Kararına İtiraz Üzerine Karar Veren Asliye Hukuk Mahkemesi`nin Kararı İle İhtiyati Haczin Kaldırılmasının Sonuca Etkili Olmadığı )
• TAKİP TARİHİNDE VADESİ GELMEMİŞ BORÇ ( Borçlu Bakımından Muaccel Hale Geldiği - İhtiyati Haciz Kararına İtiraz Üzerine Karar Veren Asliye Hukuk Mahkemesi`nin Kararı İle İhtiyati Haczin Kaldırılmasının Sonuca Etkili Olmadığı )
• BONO AÇIĞA İMZA ATILMAK SURETİYLE DÜZENLENEBİLECEĞİ ( Bonoların Anlaşmalara Aykırı Olarak Doldurulduğu Borçlu Tarafça Kanıtlanamadığı - Şikayetin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )
ÖZET : Takip geçerli bir ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılıp, ihtiyati haciz kararı icra edildiği için, takip tarihinde vadesi gelmemiş borç, borçlu bakımından muaccel hale gelmiştir, ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine karan veren Asliye Hukuk Mahkemesi`nin kararı ile ihtiyati haczin kaldırılması sonuca etkili değildir.
Takibe konulduğu anda bonoların tüm unsurlarının bulunduğu çekişmesizdir. Bono açığa imza atılmak suretiyle düzenlenebileceğinden bonoların anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu borçlu tarafça kanıtlanamamıştır. Mahkemece belirtilen ilkeler uyarınca şikayetin reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı, İ.İ.K.nun 257/2. maddesinde yazılı sebeplerden birine dayanarak müeccel bir alacağı için ihtiyati haciz karan alır ve kararı İ.İ.K.`nun 261. maddesine göre icra ettirip borçlunun mallarına ihtiyati haciz koydurursa, müeccel borç, sadece borçlu bakımından İ.İ.K.nun 257/3. maddesi hükmüne göre muaccel hale gelir. Bundan sonra borçlu artık borcun vadesinin gelmediği itirazında bulunamaz ( Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı sh. 885 ).
T.T.K.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolarda da uygulanması gereken aynı yasanın 592. madde hükmüne göre, açığa imza atılmak sureti ile tanzim olunan senet, anlaşmalara aykırı doldurulduğu ispat edilmedikçe geçerli sayılır.
Somut olayda ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 15.7.2008 vadeli 7000.-TL ve 3150.-TL miktarındaki bonolara istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 14.7.2008 tarihinde takip başlatılmıştır. Keşideci borçlu vekili süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede takibe konu bonoların takip tarihi itibariyle vadeleri gelmediğini, bonolarda isim ve tanzim tarihlerinin sonradan doldurulduğunu, bono niteliği taşımadığını, 3150.-TL`lık bononun tanzim tarihinde tahrifat yapıldığını iddia ederek takibin iptali isteminde bulunmuştur. Mahkemece aldırılan 13.2.2009 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, bonolarda-ki tanzim tarihi ve alacaklı isimlerinin diğer yazı ve imzalardan farklı kalemle yazıldığı, 3150.-TL`lık senetteki tanzim tarihinin imzadan sonra yazıldığının tespit edildiği, ancak 7000.-TL`lık senet bakımından bir tespite gidilemediği bildirilmiştir, icra mahkemesi, takibin iptali kararının gerekçesinde anılan Adli Tıp raporunu esas almış, 3150.-TL`lık senetteki tanzim tarihinin senedin imzalanmasından sonra yazıldığını ve takibin başlangıcında yer alan ihtiyati haciz kararının daha sonra kaldırıldığını belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ve İ.İ.K.nun 257/2-3. ve 261. maddeleri uyarınca takip geçerli bir ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılıp, ihtiyati haciz kararı icra edildiği için, takip tarihinde vadesi gelmemiş borç, borçlu bakımından muaccel hale gelmiştir, ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine karan veren Zile Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 10.3.2009 tarihli kararı ile ihtiyati haczin kaldırılması sonuca etkili değildir.
Öte yandan takibe konulduğu anda bonoların tüm unsurlarının bulunduğu çekişmesizdir. Bono açığa imza atılmak suretiyle düzenlenebileceğinden bonoların anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu borçlu tarafça kanıtlanamamıştır.
Mahkemece yukarda belirtilen ilkeler uyarınca şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
eski tarihli ve ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmemiş çeklerin iptali av.sevinçşengöz Meslektaşların Soruları 0 28-04-2014 15:24
İcra dosyasında ileri sürülmeyen Zamanaşımı itirazı, itirazın iptali davasında ileri sürülebilir mi? tiryakim Meslektaşların Soruları 29 16-01-2012 11:37
Boşanmada davacı ileri sürmediği sebepler i karşı davada ileri sürülebilirmi? Av.fatboz Meslektaşların Soruları 13 02-09-2010 12:56
ileri tarihli çekin tanziminden sonradan getirilinen çift imza yetkisi gencerx07 Meslektaşların Soruları 15 08-05-2007 08:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06256604 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.