Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

SatiŞ Vaadİnde Hİle İddİasi Hangİ Hallerde GerÇekÇİ Olur?

Yanıt
Old 23-02-2009, 01:40   #1
ismailduygulu

 
Karar SatiŞ Vaadİnde Hİle İddİasi Hangİ Hallerde GerÇekÇİ Olur?

A'ya miras olarak intikal eden ve tek mirasçı olarak sahibi bulunduğu, kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası devam etmekte olan taşınmazların kadastro mahkemesinde kendisini vekil olarak temsil etmek üzere, B'ye 1996 yılında genel avukatlık vekaletnamesi verir.

Bu arada, avukat B, başkaca hukuki iş ve işlemlerinde de A'nın vekili olarak hukiki hizmet verir.

A, 1998 yılında, içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle paraya ihtiyaç duyar ve davaya konu edilen yerlerini B'ye satmak ister ve B'de kabul eder. Ancak B satış vaadi sözleşmesini tarafı olarak kendisi değil de, eşi olan C'yi nam-ı müstear sıfatıyla taraf yapar. (Nam-ı müstear sıfatıyla -ancak taraflar arasında bu yönde herhangi bir yazılı belge olmaksızın bu işlemi yapmışlar-)
Satıcı (A) ile esas alıcının (B) eşi olan ve alıcı görünen (C) bir araya gelmişler ve noterden, resmi şekilde, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gerçekleştirmişlerdir. A, satış vaadine konu ettiği taşınmazların bedelini, B'den nakten ve tamamen almış ve noterde C ile işlemi yapmıştır.

1999 yılında, gerçek alıcı olan B ile nam-ı müstear arasında boşanma davası gündeme gelmiş ve A ile C'nin yaptığı satış vaadi sözleşmesinden doğan haklar, C'de kalmış.

-----

Daha sonra satıcı, 1. alıcıya, yani nam-ı müstear sıfatıyla satış vaadi alıcısı görünen C'ye noterden, resmi olarak bir fesihname-ihtarname göndermek suretiyle, "satış vaadini gerçek alıcı olan B'ye satış vaadi niyetiyle bu işlemi yaptığını, parasını B'den aldığını, bu nedenle kendisi (C) ile yapılan satış vaadi sözleşmesini iptal etiğini ve esas alış-verişi yaptığı B ile yeniden satış vaadi yapacağını" beyan etmiştir.

2000 yılında A, B'den yeniden aynı taşınmazların bedelini 2. kez almak suretiyle, B adına, B'nin vekili (D) ile notere gitmişler, 1. satış vaadine konu edilen aynı yerler ile ilgili olarak, 2. kez noterden resmi şekilde düzenleme g. menkul satış vaadi sözleşmesi yapmışlardır. A, aynı zamanda, ferağ vekili olarak D'ye tapu işlemlerini yapmak üzere, satış vekaletnamesi vermiştir.

A'nın hem B ile ve hem de C ile ayrı ayrı 2 kez resmi şekilde satış vaadi sözleşmesine konu ettiği taşınmazlar, kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası devam ettiğinden, tapudan devir ve intikali henüz yapılamamakta ve tarafların haricen yaptığı anlaşmaya göre, A, B'nin avukatlık hizmetini satın alacak, satış vaadine konu ettiği taşınmazları kendi adına kayıt ve tescilini sağladıktan sonra, B'ye devrini sağlayacaktır. Bu nedenle tapudan devri henüz Kadastro Mahkemesi sona ermadiği için mümkün olmayan yerlerdendir.

A, satışa konu ettiği bu yerlerin dışında, yeniden hem dava konusu olan bir parseli ve hem de dava dışında ve adına tapulu olan birden fazla taşınmazdan 8 tanesini, B'ye satımkar olmuştur. Taraflar anlaşmış, bedelini B, A'ya ödemiştir.

Resmi işlemler, noterden gerçekleştirilmek üzere, notere gidilmiş ve B'nin yokluğunda, A ile B'nin vekili (E) 2003 yılında yeniden bir araya gelerek ve 8 ayrı tapulu taşınmaz ile 1 kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası devam eden ve bu nedenle tapudan devri şimdilik mümkün olmayan taşınmazları konu alacak şekilde, noterden resmi şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapmışlardır. Tapu işlemlerini yapmak üzere, ferağ vekaleti anlamında, satış işlemlerini yapmak üzere, (F)'ye ek bir vekalet vermiştir.

A doğrudan ve F'de işleri olmadığı için tapuya gelerek tapudan devri gereken taşınmazları aradan geçen 5 yıllık zamanda yapmamışlar ve nihayet, 2008 yılında, B ile A'nın vekili F bir araya gelerek, 8 adet taşınmazdan, 7 adedinin (1'inin parsel numarası yanlış yazılmıştır) tapudan devir ve intikalini gerçekleştirmişlerdir.

Bu aşamada, A;
1-Avukat B'yi azletmiş ve kadastro mahkemesindeki davayı sürdürme imkanını ortadan kaldırmıştır.

a)B de, hem 2. (bu sözleşmeye konu olan birden fazla taşınmaz için) ve hem de 3. (bu sözleşmedeki 1 adet taşınmaz için) satış vaadi sözleşmelerini dilekçesine ekleyerek, Kadastro Mahkemesi'ne başvurmak suretiyle, Kadastro Kanunu hükümleri dahilinde, asli müdahil sıfatıyla, davacı yanında müdahale talebinde bulunmuştur.

b)A, Kadastro mahkemesindeki dava için başka bir avukat tayin ederek, B'nin davaya konu edilen yerleri, elinden hile ile aldığını ve bu nedenle davaya asli müdahil olarak katılma talebinin kabul edilmemesini istemişlerdir.

2-Aynı zamanda;
a)Tapudan devir ve intikali yapılmış olan 7 adet taşınmazın tapu iptal ve tesciline ilişkin olarak, vekilin hilesine dayanarak, B ile A'nin vekili F'ye karşı asliye hukuk mahkemesinde dava açmış,
b)Henüz Kadastro Mahkemesinde davalık konumda olan ve tapu devri gerçekleştirilmemiş taşınmazlara ilişkin her iki satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin olarak, vekilin hilesine dayanarak, B ile B'nin vekili görünen D ve satış vaadi sırasında B'nin vekili ve ferağ için ek olarak A'nın vekili konumunda olan E'ye karşı sulh hukuk mahkemesinde dava açmıştır.

Şimdi bu halde, A'nın bedellerini, mükerrer olarak aldığı ve önce C ile yaptığı 1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi, C'ye noterden göndermiş olduğu 1999 tarihli noterden fesihname-ihtarnamesi, daha sonra 2. kez B'nin vekili ile aynı yerlere ilişkin 2000 yılında gerçekleştirdiği noter satış vaadi ve 3. kez B'nin bir diğer vekili ile 2003 yılında bir başka taşınmazları kapsayacak şekilde gerçekleştirdiği ve aradan geçen sürede herhangi bir itirazda bulunmadığı taşınmaz satış vaadleri ve tapuda intikali gerçekleştirilen taşınmazların iptal ve tescilinde, hileye dayalı olarak bir sonuç alabilir mi?

Biz davalı tarafın vekiliyiz ve her iki mahkemede de (BK.dan gelen 1 yıllık icazet vermiş sayılmaya ilişkin) zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazı, sulh hukuk mahkemesinde (davanın açıldığı tarihteki değere göre görev belirlenmesi gerektiğinden) görev itirazında bulunduk. Tanık dinlenmesine muvafakat etmedik.

Ancak, asliye hukuk mahkemesi, vekilin hilesi iddiası olduğu savı ile zaman aşımı itirazını dikkate almadı. Hile iddiası nedeniyle de tanık dinleme kararı aldı.

Siz bu iki ayrı davayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Böyle somut bir olayda, satıcı A, haksız ve kötü niyetli olarak, salt vekil hilesi iddiasını öne sürmek yöntemiyle, hem zaman aşımı itirazını boşa çıkarmak (yargıtay kararlarında vekil hilesi iddiasında zaman aşımı itirazı kabul edilmiyor) ve hem de tanık dinletme olanağı yaratmak yöntemiyle (yine yargıtay kararlarında, hile iddiasında tanık dinlenebileceği kabul ediliyor), satış vaadine konu ettiği gayrimenkulleri haksız olarak geri alabilir mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
SatiŞ Vaadİnde ZamanaŞimi av.bengü bulut Meslektaşların Soruları 0 06-08-2008 09:40
BoŞanma Davasini Hangİ Şehİrde AÇmam Mantikli Olur ? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 03-06-2008 11:13
Satim Vaadİnde ZamanaŞimi Av.Ertan Uzunoğlu Meslektaşların Soruları 3 07-08-2007 07:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03493810 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.