Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

21/2 mernis adresine tebligat sorunu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-06-2018, 16:28   #1
Müge Merde

 
Varsayılan 21/2 mernis adresine tebligat sorunu

Merhaba Sayın Meslektaşlarım,

Kira alacağı için 13 örnek icra takibi başlattık. İlk tebligatı kiracının kira sözleşmesindeki adresine çıkarttık ve 24.05.2018 tarihinde iade olarak geri döndü. Sonrasında 21/2 mernis adresine göre tebligat çıkardık. Bu da 29.05.2018 tarihinde (taşındı mernis) ibaresi ile borçlunun kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldığı belirtilerek tebliğ edildi. Borçlu 7 günlük itiraz süresinin son gününde borcun tamamına ve ferilerine itiraz etti. Sonrasında icra mahkemesinde tebligatın usulsüzlüğünden şikayet davası açtı. Şimdi buradaki şikayet haklı mıdır ? ben tebligatın usulüne uygun olduğunu düşünüyorum ancak bazı meslektaşlarım ve icra müdürleri bilinen adresten iade döndükten sonra önce mernis adresine normal tebligat sonra 21/2 yapılmalıdır şeklinde bir görüşe sahip olduğundan tereddüte düştüm. Ayrıca ben 30 günlük ödeme süresinin sonunda itirazın iptali ve tahliye davası açabilir miyim ? Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim. Saygılar
Old 26-06-2018, 10:56   #2
Rahmi Ertürk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak
tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi takip alacaklısı ( veya
davacı ) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres
kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Bildirilen
adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki
yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır.

Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina:
Madde 21 – (Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.)
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru
tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya
memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak
şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici
veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (1)
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi
olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir
veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi
gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi
sayılır. Şeklinde düzenlenmiş. İlk gösterilen adresten sonra ikinci tebligat yani mernis tebligatı 21'e göre yapılabilir. "Kanımca" usulsüz tebligat yok ve tahliye davası açabilirsiniz. Ayrıca borca itiraz borçlunun beyanı olduğu için 30 günü beklemenize de gerek yoktur.
Old 26-06-2018, 11:04   #3
Müge Merde

 
Varsayılan

Öncelikle çok teşekkür ederim meslektaşım. Benim de düşüncem o yöndeydi. Peki açacağım tahliye davasının mahkemesi, usulsüz tebligat hakkındaki davayı bekletici mesele yapar mı ? Büyük ihtimal yapacaktır diye düşünüyorum. Bir de 21/2 tebligat zarflarının açık mavi renkte olması zorunludur diye yargıtay kararları gördüm. Ancak gördüğüm kararlarda tebligatlar zaten usulsüzmüş ancak 21/2 tebligat zarfının da açık mavi olması gerektiği hususu da kararlara yazılmış. Yani bu zarf rengini uygulamada uygulayan yok zaten. Böyle birşey başınıza geldi mi ya da herhangi bir usulsüz tebligat davasında buna bakıldığını gördünüz mü ?
Old 26-06-2018, 11:31   #4
Rahmi Ertürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Müge Merde
Öncelikle çok teşekkür ederim meslektaşım. Benim de düşüncem o yöndeydi. Peki açacağım tahliye davasının mahkemesi, usulsüz tebligat hakkındaki davayı bekletici mesele yapar mı ? Büyük ihtimal yapacaktır diye düşünüyorum. Bir de 21/2 tebligat zarflarının açık mavi renkte olması zorunludur diye yargıtay kararları gördüm. Ancak gördüğüm kararlarda tebligatlar zaten usulsüzmüş ancak 21/2 tebligat zarfının da açık mavi olması gerektiği hususu da kararlara yazılmış. Yani bu zarf rengini uygulamada uygulayan yok zaten. Böyle birşey başınıza geldi mi ya da herhangi bir usulsüz tebligat davasında buna bakıldığını gördünüz mü ?


Sayın meslektaşım mavi hususu PTT Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı ilgili bir kusur olur sizi ilgilendirmez kanımca. Borçlu usulsüz tebligattan dolayı memur muamelesi şikayeti yoluna gittiği için zaten tahliye davası sürecinde bitmiş olur ve mahkeme bekletici mesele yapmaz.

Usülsüz tebligat davalarında da mavi zarf konusu gündeme gelmedi şu ana dek. Mahkemenin re'sen gözeteceğini düşünmüyorum.
Old 02-07-2018, 18:58   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.) "İlk defa bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması imkanı vardır." Ayrıca bir kez daha tebligata çıkarılması şartı söz konusu değildir.

2.)"Kanunun 21/2. maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağına dair usul hemen başvurulacak bir yol olmayıp, istisna olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şeklidir." Buna göre renkli zarf kullanılmaması bu aşamada iptal nedeni sayılmamalıdır.

14. Hukuk Dairesi 2017/4982 E. , 2018/2 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
I- 7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1-"Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
2-"Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" kenar başlıklı 21. maddesinde,"Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.",
II- Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin;
"Bilinen adreste tebligat" kenar başlıklı 16. maddesinde; "(1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.
(2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir."
Hükümlerine yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
Tebligat Kanununda değişiklik öngören maddelerin gerekçelerine göre, tebliğ işleminin iki veya üç tebligatla yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Tebligat Kanununda yapılan değişiklikten sonraki hükümlerde ve bu değişikliğe uygun olarak çıkarılan uygulama yönetmeliği hükümlerinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde ilk tebliğin 21/2'ye göre yapılacağına imkan tanınmamış, aksine bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi tebligatın 10/1 ve 21/1 maddelere göre yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, ikinci tebliğin 21/2'ye göre yapılabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı belirtilerek, bu usulün hemen başvurulacak bir yol olmadığına, istisna olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şekli olduğuna da işaret etmektedir. İlk defa bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi, tebliğ evrakının Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması, Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesince muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
Somut olayda; davalı ...'a yapılan gerekçeli karar tebligatının, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK'nun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu görülmüş ve Dairemizce davalıya usulüne uygun tebligat yapılması için dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.
Mahalline iade kararının gereğinin yerine getirilmediği, anlaşıldığından, kararın bu kez dikkatlice okunarak gerekli özenin gösterilmesi, bir yazışmaya daha sebebiyet verilmemesi, aksi takdirde yasal sorumluluğun doğacağının düşünülmesi, Mahkemece adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 08.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 15-06-2020, 10:37   #6
serdarserdar

 
Varsayılan

İyi günler. Bilinen adres ile mernis adresi farklı ise normal tebligat gönderilmesi hususunda Yargıtay'ın dairelerinin arasında görüş ayrılığı olduğunu farkettim. Ben mi birşey atlıyorum

Yargıtay 12.Hukuk dairesi: Bilinen adrese normal tebligattan sonra farklı adres de olsa Mernis adresine 21/2 ye göre tebligatı kabul ediyor.(2 tebligat)

Yargıtay 4.Hukuk dairesi: Bilinen adrese normal tebligattan sonra mernis adresi farklı bir adres ise MERNİS ADRESİNE DE YİNE NORMAL TEBLİGAT GÖNDERİLMESİNİ ve bu da iade gelirse mernis adresine 21/2ye göre tebligatı kabul ediyor. (toplam 3 tebligat)

Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin kararları pek mantıklı gelmiyor. Aşağıda hem 12.Hukuk dairesinin hem de 4.Hukuk Dairesinin kararlarını ekliyorum.


T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2018/4585
Karar No:2019/2676
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 15/10/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/01/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davalılardan ...'ye yapılan gerekçeli karar tebliğinin incelenmesinde; söz konusu tebligatın mernis şerhi ibaresi ile komşu ismi alınmak suretiyle Tebligat Kanunu 21/2 maddesine göre muhtara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; (1) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (2)Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ...'ye gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına gerekçeli karar ve davacının temyiz başvuru dilekçesinin, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 08/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/8430
Karar No:2018/6980
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı ... AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 13/05/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sebebiyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/11/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davalılardan ... 'a yapılan gerekçeli karar tebliğinin incelenmesinde; söz konusu tebligatın bilinen adrese muhattabın tanınmaması sebebiyle iade edildiği, daha sonra yapılan tebligatın mernis adresi şerhi olmaksızın aynı binada oturan isim ve imzadan imtina eden komşuya bildirilerek Tebligat Kanunu 21/2 gereği muhtara tebliğin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; (1) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (2)Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ... 'a, gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... ... adına gerekçeli kararın, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 14/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/8845
Karar No:2018/6156
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 09/12/2014 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanun'a dayalı rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1)Davalı ... yönünden yapılan incelemede; anılan davalı ...'a gerekçeli karar tebliğinin cezaevinde yapıldığı, tebliğin yapıldığı tarihte hükümlü olan ...'ın cezaevi aracılığı ile 15/12/2015 tarihinde kararı temyiz ettiği ve temyiz harç ve giderlerini ödediği, mahkemece bu aşamada davalı ...'ya ait vesayet kararının dosyaya celbedilerek gerekçeli kararın vasiye tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar mahkeme kararı davalı ... vasisi ...'a tebliğ edilmiş ise de; yapılan tebligatta hiçbir açıklama bulunmadığı görülmektedir.

Bu nedenle mahkeme kararı ve kısıtlının cezaevi aracılığı ile vermiş olduğu temyiz dilekçesi vasiye “kanuni süre içinde mahkeme hükmünü ayrıca temyiz edebileceği, bu süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde kısıtlı tarafından yapılmış olan temyize icazet vermiş (kabul etmiş) sayılacağı, temyizi kabul etmiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği kaydını içerir biçimde tebliğ edilmeli ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.

2) Davalı ... yönünden yapılan incelemede; anılan davalıya gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi hükümlerine göre tebliğ edildiği, ancak bu tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki;

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen 2. fıkraya göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Aynı Kanunun “Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir.

Yine Tebligat Kanunu'nun aynı Kanun ile değişik 35/2. maddesine göre; “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinin, dilekçede bildirilen “Yakacık Yeni Mah. Üst Sok. No:69/3 ...-... adresinde tebliğine dair tebligatın, kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldığından ve muhatabın taşındığından bahisle iade edildiği, mahkemece bunun üzerine dava dilekçesinin davalının adres kayıt sisteminde yazılı “Çarşı Mah. Özkonak Sok. No:5/5 ...-... adresine öncelikle normal tebligat gönderilmeden, mernis adresi olduğuna dair kayıt düşülerek doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca gönderildiği ve tebligatın muhtara teslim edildiği, gerekçeli kararın ise mahkemece yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca adres kayıt sistemindeki adresi araştırılmadan ve daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat da bulunmadan doğrudan aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Şu halde mahkemece, davalı ...'in adres kayıt sistemindeki adresi araştırılıp bu adrese öncelikle normal tebligat çıkarılması, bu tebligatın iade edilmesi halinde ise mernis şerhi verilerek Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapılmak üzere dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle ve bildirilen şekilde işlem yapılıp eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi için iade edilmek üzere mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 15/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2018/1523
Karar No:2018/5163
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve .... ( davalı Dr. Teknik Servis Hizmetleri A.Ş.'yi birleşme suretiyle devralan) aleyhine 20/07/2009 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 22/12/2015 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.

Dava dosyasından; bilirkişi raporunun davalı ...'in ... Mahallesi 869/2 sokak kapı no: 4/4 .../... adresinde annesine tebliğ edildiği, gerekçeli kararın tebliği amacıyla anılan adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi üzerine bu adresten farklı ve mernis adresi olan ...i mahallesi 1343 sokak no:62 iç kapı no:9 ...i/... adresine mernis şerhi verilerek tebligat çıkarıldığı, tebliğ evrakındaki açıklamalardan muhatabın D:8 den sorulduğu, tanınmadığından bahisle Tebligat Kanununun 21/2 maddesi uyarınca evrakın muhtara teslim edildiği anlaşılmaktadır.

Davalı ...'e, gerekçeli karar şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına bilinen son adresine çıkartılan tebligatların yapılamaması gözetilerek gerekçeli kararın öncelikle adres kayıt sistemindeki adresine yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 28/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/4204
Karar No:2018/853
K. Tarihi:

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 06/11/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/11/2015 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.

Davalı ...'na gerekçeli karar şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına gerekçeli kararın öncelikle bilinen ardesine mernis şerhi verilmeden tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılmaması halinde adres kayıt sistemindeki adresine öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Dosyanın yukarıda gösterilen nedenle ve bildirilen şekilde işlem yapılmak üzere GERİ ÇEVRİLMESİNE 13/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Trafik kazası sonucu hayatını kaybeden kişinin ailesi, sürücü hakkında maddi ve manevi tazminat davası açtı. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davaya ihbarnamenin tebliğ şekli damgasını vurdu.
YARGITAY'DAN EMSAL KARAR
Davalı sürücü evde bulunamayınca dava ihbarnamesi muhtara tebliğ edildi. Davadan haberdar olmadığını öne süren davalı mahkemenin tazminata yönelik kararını temyiz etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı.
Kararda şöyle denildi: ''Dosya kapsamından; davalının vasisine gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi hükümlerine göre doğrudan mernis şerhi ile muhtara tebliğ edildiği ancak bu tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder. Tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ... vasisine gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı vasisi adına gerekçeli kararın, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.Temyiz edilen kararın yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlanarak temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine geri,çevrilmesine gününde oy birliğiyle karar verildi.''





T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/2696
Karar No:2015/5296

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla takibe başlandığı, borçlunun bilinen adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı tarafından muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılmasının talep edildiği, talebin icra müdürlüğü tarafından reddedildiği, bu işlemin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece talebin reddine karar verildiği görülmüştür.

Bilinen adrese çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi üzerine, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesine göre, muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve çıkaran mercii tarafından Tebligat Yönetmeliği' nin 16/2. maddesi gereğince ilgili şerh verilerek Tebligat Kanunu' nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılır.

Somut olayda borçlunun bilinen adresine Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, tebligatın muhatabın tanınmadığı şerhi ile bilâ tebliğ iade edildiği, alacaklı vekilinin TK'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkarılması talebinin icra müdürlüğü tarafından "mernis adresinin bildirilen adresten farklı olması durumunda normal tebligat gönderilmesi gerektiği" gerekçesi ile kabul edilmediği, mahkemece de aynı gerekçe ile şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

İcra müdürlüğünün ve mahkemenin yorumları Dairemizin yerleşik içtihatlarına aykırıdır. Dairemizce sapma göstermeden uygulandığı üzere, TK'nun 10/1. maddesi gereğince muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, aynı maddenin 2. fıkrası gereğince aynı Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılabilir. Yani somut olayda bilinen adrese çıkarılan tebligat bilâ tebliğ iade edildiği için muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine normal değil, TK'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılması gerekir.
O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2014/4041
Karar No:2014/7062
K. Tarihi:12.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 05/12/2013

NUMARASI : 2013/608-2013/760

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlunun, icra mahkemesine başvurarak ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürdüğü; mahkemece, ilk kez gönderilen tebligatın mernis adresi olduğu gerekçesiyle tebligat usulune uygun olmadığından şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 10/1. maddesine göre; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.'' 11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3.maddesiyle eklenen aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.'' Aynı Yasanın "Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina" başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 21/2.maddesine göre;'' Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'' Aynı Yasanın "Usulüne Aykırı Tebliğin Hükmü" başlıklı 32. maddesinde ise; ''Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.'' hükmü yer almaktadır.

Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 16/2.maddesine göre; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."

6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde; ''... Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere Tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda kabul edilen "adres kayıt sistemi"nin Tebligat Kanununa intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilânen tebligatın gerektirdiği istisnaî hâller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine ek fıkra eklenmesine ilişkin 6099 Sayılı Kanunun 3.maddesinin gerekçesinde; '' Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen ikinci fıkra ile tebligata ilişkin sorunların belki de en önemli kısmının çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Yapılan yeni düzenlemeyle, önce yine bilinen en son adrese tebligat yapılacaktır. Böylelikle, muhataba daha kolay ulaşılabilecek bir adres biliniyorsa oraya tebligat yapılması imkânı açık tutulmuştur. Ancak, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen son adresi olarak kabul edilerek, tebligat buraya yapılacaktır. Hiç kimse, adres değişikliğini bildirmemek suretiyle ihmali veya adresini belirsiz hâle getirecek kötü niyetli davranışlarıyla hak elde etmemelidir. Hukuk düzeni, kişinin açık ihmal veya kötü niyetini korumaz. Adres kayıt sistemi dışında ayrıca bir adres araştırması yapılmayacaktır. Bu açıdan, adres kayıt sistemindeki adres, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, ne tebligatı çıkartan merciin ne de posta memurunun başkaca bir adres araştırması yapmasına gerek bulunmamaktadır. Adres kayıt sistemiyle ilgili olarak yapılan bu düzenlemenin sonucu olarak gereksiz zaman, işgücü ve maddî kaybın önüne geçmek için, bilinen adrese yapılan tebligatın karşılıksız kalması halinde adres kayıt sistemindeki adrese yapılan tebligatın geçerli sayılacağı kabul edilmiştir." Yine 21. maddeye ek fıkra eklenmesiyle ilgili 4.maddenin gerekçesinde; ''Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi çok sık uygulanan bir hükümdür. Bu maddede, muhatap veya kendisine tebliğ yapılabilecek kimselerden hiçbiri tebliğ adresinde bulunmaz veya bulunduğu hâlde tebellüğden imtina ederse, hangi yolun izleneceği belirtilmiştir. Bu durumda maddenin birinci fıkrasındaki yol izlenerek tebligat yapılacaktır. Bu maddeye ikinci fıkra eklenmiş, eklenen fıkrayla adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılması hâlinde izlenecek yöntem belirtilmiştir. Zira, 10. maddede yapılan değişiklikle birlikte, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, adres kayıt sistemindeki adres esas alınacak, başkaca araştırma yapılmadan tebligat o adrese yapılacaktır'" ifadelerine yer verilmiştir.

Tebligat Kanunu'nun 10.maddesine eklenen ikinci fıkra ile, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi, takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. İlk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.

Somut olayda icra dosyasında, borçlusu C.. F.. adına ödeme emrinin ilk olarak takip talebinde gösterilen "N.. Bul. No:105 Ç.. /İzmir" adresine tebliğe çıkarıldığı, bu tebligatın “N.. Bul. No:105 yoktur.muhatabın ismen tanınmıyor” şerhiyle bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez tebliğ zarfı üzerine "mernis adresi" olduğu yazılarak "R.. E.. Sok. No:45/4 B.. /İzmir" adresine tebliğe çıkarıldığı ve posta memuru tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Şikayet konusu yapılan ve borçlu C.. F..'ya gönderilen tebligatın, T.K.'nun 10/2. maddesine göre borçluya bilinen adresi itibariyle tebligat çıkarıldığı ve bilinen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın yukarıda anlatılan nedenlerle usulüne uygun bir tebligat olduğu anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçeyle şikayetin kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/15623
Karar:2012/21343
Karar Tarihi:19,06,2012

ÖZET: Buna göre icra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de Tebligat Kanunu’na uygundur. Ödeme emri tebliğ işlemi, usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

(7201 S. K. m. 10, 21, 23)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Türkan Zengin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı yasanın aynı maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Yine 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; <Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır> hükmü yer almaktadır.

Öte yandan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur.

Somut olayda alacaklı tarafından genel kredi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun takip dayanağı sözleşmede yazılı adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ evrakının, borçlunun tanınmadığı sebebi iade edildiği, alacaklının talebi ile borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine, tebliğ evrakı üzerine; <mernis adresi olup Tebligat Kanunu 21. maddeye göre tebliğ yapılır> şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın, aynı madde uyarınca 14.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Buna göre icra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesine uygundur.

O halde, ödeme emri tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/315
Karar No:2018/3846
K. Tarihi:



MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Şikayetçi vekili, 25.03.2015 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada şikayet olunanın, 3. sırada ise şikayetçinin alacağına yer verildiğini, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, TK 21. maddedeki usule uyulmadan tebliğ yapıldığını, bu nedenle şikayet olunanın geçerli bir haczinin de bulunmadığını ve şikayetçinin haczinin önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunan vekili, tebliğin usulsüz olduğu hususunun ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceğini, yapılan tebliğin usule uygun olduğunu, ayrıca borçlunun haciz alacakları ile yükümlü olarak taşınmazı devrettiğini, bu sırada hacizden ve takipten haberdar olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunanın alacaklı olduğu ... İcra Müdürlüğünün 2013/5768 E. sayılı dosyasında borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin, öncelikle mernis şerhi olmadan mernis adresine tebligat çıkarılması, bu tebliğin yapılamayıp tebligat parçasının iade gelmesi üzerine mernis şerhi konularak T.K'nın 21/2. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiğinden usulsüz olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.

Kararı, katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilleri temyiz etmiştir.

Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.

1-7201 sayılı Tebligat Kanununun Bilinen Adreste Tebligat başlığını taşıyan 10. maddesinde; Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. düzenlemesi yer almaktadır.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi davacı tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır.

Bu durumda mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya gönderilen ödeme emrinin, şikayet dışı borçlunun, alacaklı tarafından bildirilen önceki adreslerine tebligat yapılamaması nedeniyle tebligatın mernis adresine çıkarıldığı, Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca tebliğin yapıldığı ve tebliğin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2-Bozma nedenine göre, şikayetçi vekilinin temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre şikayetçi vekilinin temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/32459
Karar:2013/3328
Karar Tarihi:11.02.2013

ÖZET: Mahkemece, dairemizin yeniden oluşan görüşü doğrultusunda; yukarıda belirtilen nedenlerle ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna karar verilerek, borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihe göre 5 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı tespit edildiği taktirde icra takibine itirazlarının esasının incelenmesi gerekir iken bu hususlar gözardı edilerek istemin reddi yönüne hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir.

(2709 S. K. m. 36) (7201 S. K. m. 10, 21, 32)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 25.09.2012 tarih, 2012/9909-27840 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gülhan Kadıoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlu, alacaklı tarafından hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emri tebliğ tarihinin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10.01.2012 tarihi olarak düzeltilmesini talep etmiş ve icra takibine itirazlarını belirterek takibin iptalini talep etmiştir.

Takibe konu Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2011/11110 takip numaralı dosyasında örnek 10 ödeme emrinin davetiyesinin üzerine <Mernis Adresi> yazılarak tebliğe çıkarıldığı ve dağıtıcı tarafından TK.'nun 21/2. maddesine göre 18.11.2011 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.

2709 Sayılı 1982 Anayasası'nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde <Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.> denilmiştir.

11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre; <Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.>.

Tebligat Kanununun uygulanmasına dair yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde <Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.> denilmiştir.

6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde <... Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25.4.2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanunu'na intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai haller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir.> denilmiştir.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktad
Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2.maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine başka adresi bilinmiyor diyerek doğrudan doğruya 21/2.maddesine göre tebligat çıkartılması doğru olmaz. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi aynı zamanda özünde cezalandırmayı da amaçlayan bir düzenleme içermektedir. Yasa koyucu 5490 Sayılı Kanuna göre doğru adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildirmeyen vatandaşı cezalandırmak amacını gütmüştür. Tebligat yasasının dar yorumlanması geçerli bir mazereti nedeniyle yeni adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildiremeyen veya önemli bir mazereti nedeniyle (yatarak hastahanede tedavi gören hasta gibi) bir kaç aylığına adresinden ayrılmak zorunda kalan vatandaşın cezalandırılmasına neden olur. Yasanın yorumunda yardımcı kaynak olan madde gerekçelerini dikkate almak gerekir. Tebligat Kanunu'nda değişiklik yapılan madde gerekçelerinden açıkça anlaşılacağı üzere iki veya üç tebligatla sorun çözülmek istenmiştir. Hem yasa metninde, hem yasanın uygulanmasını gösteren yönetmelikte ve hem de madde gerekçesinde muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde doğrudan doğruya T.K 21/2'ye göre tebligat yapılacağı açıklamasına yer verilmemiş, bilakis bildirilen adrese tebligat yapılamaması halinde 21/2'ye göre tebligat yapılacağı önemle vurgulanmıştır. Adrese kayıt sistemindeki adres, tebligat yapılamayacağı açıkça anlaşılan bir adres olmadığı için, öncelikle, normal bir tebligat çıkartılarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30.maddesinde muhatap lehine olan araştırmaların yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işleminin yerine getirilmesi gerekir. Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.12.2009 tarihli 2009/12-563 E.-2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, takip borçlusunun hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciiye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.

Somut olayda şikayet konusu yapılan ödeme emri tebligatının TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın yukarıda anlatılan nedenlerle usule aykırı bir tebligat olduğu görülmüştür.

Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

O halde mahkemece, dairemizin yeniden oluşan görüşü doğrultusunda; yukarıda belirtilen nedenlerle ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna karar verilerek, borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihe göre 5 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı tespit edildiği taktirde icra takibine itirazlarının esasının incelenmesi gerekir iken bu hususlar gözardı edilerek istemin reddi yönüne hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir.

Sonuç: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.09.2012 tarih, 2012/9909 E., 2012/27840 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01.02.2012 tarih ve 2012/51 E., 2012/127 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21,15 TL onama harcı alındığından mahsubuna bakiye, 3,15 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 11.02.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.




T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/1089
Karar:2012/18617
Karar Tarihi:31.05.2012

ÖZET: İcra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, Tebligat Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık yoktur. Tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de Tebligat Kanunu'nun ilgili maddesine uygundur.

(2004 S. K. m. 16) (7201 S. K. m. 10, 21, 23) (Tebligat Tüzüğü m. 28) (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 30, 31)

Dava: Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; <Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.> hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebliğ işleminin ne şekilde yapılacağı Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31/1-c maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin son fıkrasında bende göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30. maddesinde öngörülen araştırmanın yapılmayacağı belirtilmiştir. Nitekim Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesinde de buna paralel olarak; <adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar> tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırması zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran merciice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.

Somut olayda her ne kadar borçlunun mernis adresine yapılan tebligatın Tebligat Kanunu 21 ve Tebligat Tüzüğü 28. maddelerine aykırılık gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de; 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi ve Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, şahsın mernis adresine tebligat yapılması halinde nerede olduğunun komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden araştırılması ve şahsın adreste bulunmama nedeninin tebliğe işlenmesi geçerlilik şartı değildir. Şu halde tebliğ usulüne uygun kabul edilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Somut olayda alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlu adresine tebliğe çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun adresten ayrıldığı sebebi ile 21.05.2011 tarihinde iade edildiği, alacaklının talebi ile üzerine borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine <Adres Kayıt Sistemindeki Adresidir TK 21'e göre iade olunmaması ihtar olunur> şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın aynı madde uyarınca 26.05.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

O halde, ödeme emri tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 31.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)





T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E: 2012/25376
K: 2012/40503
T: 27.12.2012
* MERNİS ADRESİNE YAPILAN USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edileceği )
* DOĞRUDAN YAPILAN USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edilmesi Gerektiği )
* USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabulü Gerektiği )
* BORÇLUNUN TAKİBİ ÖĞRENME TARİHİ ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edileceği )
7201/m.21, 32
ÖZET: Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin, borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle buna ilişkin şerh de düşülerek, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Borçlunun takibi öğrendiği tarih olarak bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin karar yerindedir.
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 28.06.2012 tarih, 14932/23102 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Yeliz Aziz Peker tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR: 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanun'un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Söz konusu 7201 Sayılı Yasanın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin madde gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılmalıdır. Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı genel haciz yolu ile i1amsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin, 12.5.2011 tarihinde borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle buna ilişkin şerh de düşülerek, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere borçluya yapılan ödeme emri tebliği usulsüz olup, borçlunun süresinde yapmış olduğu şikayet neticesinde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince takibi öğrendiği tarih olarak bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin yerel mahkeme kararı yukarıda yazılı ilkelere uygun olduğundan Dairemizce onanması gerekirken, bozulduğu anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 28.6.2012 tarih ve 2012/14932 E. - 2012/23102 K. Sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 21,15 TL onama harcının borçludan alınmasına, 27.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Danıştay Beşinci Dairesi'nin 30.11.2017 tarih ve E:2016/1581, K:2017/23534 sayılı kararında, Anayasa'nın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek, 7201 sayılı Kanunun 10. ve 21. maddelerinin konulma amaçları doğrultusunda ilgili lehine tüm araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaştırılmasına çalışılması gerekirken doğrudan adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılmasının, ilgililerin hak arama hürriyeti kısıtlayıcı nitelikte olduğundan Anayasa'nın 36. maddesine aykırılık teşkil edeceği belirtildikten sonra, tebligatın öncelikle muhatabın bilinen (dilekçesinde bildirdiği) adresine yapılması gerektiği, bu adresin muhatabın adres kayıt sistemi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmadığı, her iki adresinde Tebligat Kanunu'nun 10/1 maddesi kapsamında bilinen adres olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tebligatın bila iade edilmesi halinde, ikinci tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiğine işaret edilerek, olayda, Mahkemece verilen dilekçe ret kararının doğrudan davacının adres kayıt sistemindeki adresine yapılmasının, 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında bilinen adresi tespit edilmeksizin yapılmasının usulsüz olduğuna
Old 15-06-2020, 10:37   #7
serdarserdar

 
Varsayılan

İyi günler. Bilinen adres ile mernis adresi farklı ise normal tebligat gönderilmesi hususunda Yargıtay'ın dairelerinin arasında görüş ayrılığı olduğunu farkettim. Ben mi birşey atlıyorum

Yargıtay 12.Hukuk dairesi: Bilinen adrese normal tebligattan sonra farklı adres de olsa Mernis adresine 21/2 ye göre tebligatı kabul ediyor.(2 tebligat)

Yargıtay 4.Hukuk dairesi: Bilinen adrese normal tebligattan sonra mernis adresi farklı bir adres ise MERNİS ADRESİNE DE YİNE NORMAL TEBLİGAT GÖNDERİLMESİNİ ve bu da iade gelirse mernis adresine 21/2ye göre tebligatı kabul ediyor. (toplam 3 tebligat)

Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin kararları pek mantıklı gelmiyor. Aşağıda hem 12.Hukuk dairesinin hem de 4.Hukuk Dairesinin kararlarını ekliyorum.


T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2018/4585
Karar No:2019/2676
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 15/10/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/01/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davalılardan ...'ye yapılan gerekçeli karar tebliğinin incelenmesinde; söz konusu tebligatın mernis şerhi ibaresi ile komşu ismi alınmak suretiyle Tebligat Kanunu 21/2 maddesine göre muhtara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; (1) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (2)Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ...'ye gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına gerekçeli karar ve davacının temyiz başvuru dilekçesinin, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 08/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/8430
Karar No:2018/6980
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı ... AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 13/05/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sebebiyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/11/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davalılardan ... 'a yapılan gerekçeli karar tebliğinin incelenmesinde; söz konusu tebligatın bilinen adrese muhattabın tanınmaması sebebiyle iade edildiği, daha sonra yapılan tebligatın mernis adresi şerhi olmaksızın aynı binada oturan isim ve imzadan imtina eden komşuya bildirilerek Tebligat Kanunu 21/2 gereği muhtara tebliğin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; (1) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (2)Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ... 'a, gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... ... adına gerekçeli kararın, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 14/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/8845
Karar No:2018/6156
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 09/12/2014 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanun'a dayalı rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1)Davalı ... yönünden yapılan incelemede; anılan davalı ...'a gerekçeli karar tebliğinin cezaevinde yapıldığı, tebliğin yapıldığı tarihte hükümlü olan ...'ın cezaevi aracılığı ile 15/12/2015 tarihinde kararı temyiz ettiği ve temyiz harç ve giderlerini ödediği, mahkemece bu aşamada davalı ...'ya ait vesayet kararının dosyaya celbedilerek gerekçeli kararın vasiye tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar mahkeme kararı davalı ... vasisi ...'a tebliğ edilmiş ise de; yapılan tebligatta hiçbir açıklama bulunmadığı görülmektedir.

Bu nedenle mahkeme kararı ve kısıtlının cezaevi aracılığı ile vermiş olduğu temyiz dilekçesi vasiye “kanuni süre içinde mahkeme hükmünü ayrıca temyiz edebileceği, bu süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde kısıtlı tarafından yapılmış olan temyize icazet vermiş (kabul etmiş) sayılacağı, temyizi kabul etmiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği kaydını içerir biçimde tebliğ edilmeli ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.

2) Davalı ... yönünden yapılan incelemede; anılan davalıya gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi hükümlerine göre tebliğ edildiği, ancak bu tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki;

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine, 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen 2. fıkraya göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Aynı Kanunun “Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir.

Yine Tebligat Kanunu'nun aynı Kanun ile değişik 35/2. maddesine göre; “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinin, dilekçede bildirilen “Yakacık Yeni Mah. Üst Sok. No:69/3 ...-... adresinde tebliğine dair tebligatın, kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldığından ve muhatabın taşındığından bahisle iade edildiği, mahkemece bunun üzerine dava dilekçesinin davalının adres kayıt sisteminde yazılı “Çarşı Mah. Özkonak Sok. No:5/5 ...-... adresine öncelikle normal tebligat gönderilmeden, mernis adresi olduğuna dair kayıt düşülerek doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca gönderildiği ve tebligatın muhtara teslim edildiği, gerekçeli kararın ise mahkemece yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca adres kayıt sistemindeki adresi araştırılmadan ve daha önce usulüne uygun yapılmış bir tebligat da bulunmadan doğrudan aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Şu halde mahkemece, davalı ...'in adres kayıt sistemindeki adresi araştırılıp bu adrese öncelikle normal tebligat çıkarılması, bu tebligatın iade edilmesi halinde ise mernis şerhi verilerek Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapılmak üzere dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle ve bildirilen şekilde işlem yapılıp eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi için iade edilmek üzere mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 15/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2018/1523
Karar No:2018/5163
K. Tarihi:

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve .... ( davalı Dr. Teknik Servis Hizmetleri A.Ş.'yi birleşme suretiyle devralan) aleyhine 20/07/2009 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 22/12/2015 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.

Dava dosyasından; bilirkişi raporunun davalı ...'in ... Mahallesi 869/2 sokak kapı no: 4/4 .../... adresinde annesine tebliğ edildiği, gerekçeli kararın tebliği amacıyla anılan adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi üzerine bu adresten farklı ve mernis adresi olan ...i mahallesi 1343 sokak no:62 iç kapı no:9 ...i/... adresine mernis şerhi verilerek tebligat çıkarıldığı, tebliğ evrakındaki açıklamalardan muhatabın D:8 den sorulduğu, tanınmadığından bahisle Tebligat Kanununun 21/2 maddesi uyarınca evrakın muhtara teslim edildiği anlaşılmaktadır.

Davalı ...'e, gerekçeli karar şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına bilinen son adresine çıkartılan tebligatların yapılamaması gözetilerek gerekçeli kararın öncelikle adres kayıt sistemindeki adresine yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 28/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/4204
Karar No:2018/853
K. Tarihi:

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 06/11/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/11/2015 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanunun 21. maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 maddesinde ise mernis adresine tebligat usulü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında tebligatın öncelikle bilinen en son adrese çıkartılması, bu adreste tebliğ edilemeyerek iade edilmesi halinde ise mernis adresine çıkartılması gerekmektedir.

Davalı ...'na gerekçeli karar şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı ... adına gerekçeli kararın öncelikle bilinen ardesine mernis şerhi verilmeden tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılmaması halinde adres kayıt sistemindeki adresine öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Dosyanın yukarıda gösterilen nedenle ve bildirilen şekilde işlem yapılmak üzere GERİ ÇEVRİLMESİNE 13/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Trafik kazası sonucu hayatını kaybeden kişinin ailesi, sürücü hakkında maddi ve manevi tazminat davası açtı. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davaya ihbarnamenin tebliğ şekli damgasını vurdu.
YARGITAY'DAN EMSAL KARAR
Davalı sürücü evde bulunamayınca dava ihbarnamesi muhtara tebliğ edildi. Davadan haberdar olmadığını öne süren davalı mahkemenin tazminata yönelik kararını temyiz etti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı.
Kararda şöyle denildi: ''Dosya kapsamından; davalının vasisine gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi hükümlerine göre doğrudan mernis şerhi ile muhtara tebliğ edildiği ancak bu tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Tebligatın usulüne uygun olabilmesi için Tebligat Kanunu 10 ve 21. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu 10. maddesinde bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu 21. maddesinde ise; kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder. Tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı düzenlenmiştir.

Şu halde; davalılardan ... vasisine gerekçeli karar, şartları oluşmadan Tebligat Kanunu 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup bu tebligat geçerli değildir. Davalı vasisi adına gerekçeli kararın, öncelikle bilinen son adresine tebliğe çıkartılması, bu tebligatın yapılamaması halinde adres kayıt sistemindeki adresinin farklı olması halinde öncelikle yine normal tebligat, bunun iadesi halinde mernis adresi şerhi verilerek tebligat çıkartılarak, usulüne uygun şekilde tebliğ sağlandıktan ve yasal temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.Temyiz edilen kararın yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlanarak temyiz süresi beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya yeniden gönderilmesi için, dosyanın mahal mahkemesine geri,çevrilmesine gününde oy birliğiyle karar verildi.''





T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/2696
Karar No:2015/5296

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla takibe başlandığı, borçlunun bilinen adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı tarafından muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılmasının talep edildiği, talebin icra müdürlüğü tarafından reddedildiği, bu işlemin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece talebin reddine karar verildiği görülmüştür.

Bilinen adrese çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi üzerine, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesine göre, muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve çıkaran mercii tarafından Tebligat Yönetmeliği' nin 16/2. maddesi gereğince ilgili şerh verilerek Tebligat Kanunu' nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılır.

Somut olayda borçlunun bilinen adresine Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, tebligatın muhatabın tanınmadığı şerhi ile bilâ tebliğ iade edildiği, alacaklı vekilinin TK'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkarılması talebinin icra müdürlüğü tarafından "mernis adresinin bildirilen adresten farklı olması durumunda normal tebligat gönderilmesi gerektiği" gerekçesi ile kabul edilmediği, mahkemece de aynı gerekçe ile şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

İcra müdürlüğünün ve mahkemenin yorumları Dairemizin yerleşik içtihatlarına aykırıdır. Dairemizce sapma göstermeden uygulandığı üzere, TK'nun 10/1. maddesi gereğince muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, aynı maddenin 2. fıkrası gereğince aynı Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılabilir. Yani somut olayda bilinen adrese çıkarılan tebligat bilâ tebliğ iade edildiği için muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine normal değil, TK'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılması gerekir.
O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2014/4041
Karar No:2014/7062
K. Tarihi:12.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 05/12/2013

NUMARASI : 2013/608-2013/760

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlunun, icra mahkemesine başvurarak ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürdüğü; mahkemece, ilk kez gönderilen tebligatın mernis adresi olduğu gerekçesiyle tebligat usulune uygun olmadığından şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 10/1. maddesine göre; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.'' 11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3.maddesiyle eklenen aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.'' Aynı Yasanın "Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina" başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 21/2.maddesine göre;'' Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'' Aynı Yasanın "Usulüne Aykırı Tebliğin Hükmü" başlıklı 32. maddesinde ise; ''Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.'' hükmü yer almaktadır.

Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in "Bilinen Adreste Tebligat" başlıklı 16/2.maddesine göre; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."

6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde; ''... Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere Tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda kabul edilen "adres kayıt sistemi"nin Tebligat Kanununa intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilânen tebligatın gerektirdiği istisnaî hâller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine ek fıkra eklenmesine ilişkin 6099 Sayılı Kanunun 3.maddesinin gerekçesinde; '' Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen ikinci fıkra ile tebligata ilişkin sorunların belki de en önemli kısmının çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Yapılan yeni düzenlemeyle, önce yine bilinen en son adrese tebligat yapılacaktır. Böylelikle, muhataba daha kolay ulaşılabilecek bir adres biliniyorsa oraya tebligat yapılması imkânı açık tutulmuştur. Ancak, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen son adresi olarak kabul edilerek, tebligat buraya yapılacaktır. Hiç kimse, adres değişikliğini bildirmemek suretiyle ihmali veya adresini belirsiz hâle getirecek kötü niyetli davranışlarıyla hak elde etmemelidir. Hukuk düzeni, kişinin açık ihmal veya kötü niyetini korumaz. Adres kayıt sistemi dışında ayrıca bir adres araştırması yapılmayacaktır. Bu açıdan, adres kayıt sistemindeki adres, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, ne tebligatı çıkartan merciin ne de posta memurunun başkaca bir adres araştırması yapmasına gerek bulunmamaktadır. Adres kayıt sistemiyle ilgili olarak yapılan bu düzenlemenin sonucu olarak gereksiz zaman, işgücü ve maddî kaybın önüne geçmek için, bilinen adrese yapılan tebligatın karşılıksız kalması halinde adres kayıt sistemindeki adrese yapılan tebligatın geçerli sayılacağı kabul edilmiştir." Yine 21. maddeye ek fıkra eklenmesiyle ilgili 4.maddenin gerekçesinde; ''Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi çok sık uygulanan bir hükümdür. Bu maddede, muhatap veya kendisine tebliğ yapılabilecek kimselerden hiçbiri tebliğ adresinde bulunmaz veya bulunduğu hâlde tebellüğden imtina ederse, hangi yolun izleneceği belirtilmiştir. Bu durumda maddenin birinci fıkrasındaki yol izlenerek tebligat yapılacaktır. Bu maddeye ikinci fıkra eklenmiş, eklenen fıkrayla adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılması hâlinde izlenecek yöntem belirtilmiştir. Zira, 10. maddede yapılan değişiklikle birlikte, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, adres kayıt sistemindeki adres esas alınacak, başkaca araştırma yapılmadan tebligat o adrese yapılacaktır'" ifadelerine yer verilmiştir.

Tebligat Kanunu'nun 10.maddesine eklenen ikinci fıkra ile, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi, takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. İlk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.

Somut olayda icra dosyasında, borçlusu C.. F.. adına ödeme emrinin ilk olarak takip talebinde gösterilen "N.. Bul. No:105 Ç.. /İzmir" adresine tebliğe çıkarıldığı, bu tebligatın “N.. Bul. No:105 yoktur.muhatabın ismen tanınmıyor” şerhiyle bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez tebliğ zarfı üzerine "mernis adresi" olduğu yazılarak "R.. E.. Sok. No:45/4 B.. /İzmir" adresine tebliğe çıkarıldığı ve posta memuru tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Şikayet konusu yapılan ve borçlu C.. F..'ya gönderilen tebligatın, T.K.'nun 10/2. maddesine göre borçluya bilinen adresi itibariyle tebligat çıkarıldığı ve bilinen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın yukarıda anlatılan nedenlerle usulüne uygun bir tebligat olduğu anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçeyle şikayetin kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/15623
Karar:2012/21343
Karar Tarihi:19,06,2012

ÖZET: Buna göre icra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de Tebligat Kanunu’na uygundur. Ödeme emri tebliğ işlemi, usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

(7201 S. K. m. 10, 21, 23)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Türkan Zengin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı yasanın aynı maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Yine 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; <Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır> hükmü yer almaktadır.

Öte yandan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur.

Somut olayda alacaklı tarafından genel kredi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun takip dayanağı sözleşmede yazılı adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ evrakının, borçlunun tanınmadığı sebebi iade edildiği, alacaklının talebi ile borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine, tebliğ evrakı üzerine; <mernis adresi olup Tebligat Kanunu 21. maddeye göre tebliğ yapılır> şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın, aynı madde uyarınca 14.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Buna göre icra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesine uygundur.

O halde, ödeme emri tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
Genişlet + -

Esas No:2016/315
Karar No:2018/3846
K. Tarihi:



MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Şikayetçi vekili, 25.03.2015 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada şikayet olunanın, 3. sırada ise şikayetçinin alacağına yer verildiğini, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, TK 21. maddedeki usule uyulmadan tebliğ yapıldığını, bu nedenle şikayet olunanın geçerli bir haczinin de bulunmadığını ve şikayetçinin haczinin önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunan vekili, tebliğin usulsüz olduğu hususunun ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceğini, yapılan tebliğin usule uygun olduğunu, ayrıca borçlunun haciz alacakları ile yükümlü olarak taşınmazı devrettiğini, bu sırada hacizden ve takipten haberdar olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunanın alacaklı olduğu ... İcra Müdürlüğünün 2013/5768 E. sayılı dosyasında borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin, öncelikle mernis şerhi olmadan mernis adresine tebligat çıkarılması, bu tebliğin yapılamayıp tebligat parçasının iade gelmesi üzerine mernis şerhi konularak T.K'nın 21/2. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiğinden usulsüz olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.

Kararı, katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilleri temyiz etmiştir.

Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.

1-7201 sayılı Tebligat Kanununun Bilinen Adreste Tebligat başlığını taşıyan 10. maddesinde; Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. düzenlemesi yer almaktadır.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi davacı tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır.

Bu durumda mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya gönderilen ödeme emrinin, şikayet dışı borçlunun, alacaklı tarafından bildirilen önceki adreslerine tebligat yapılamaması nedeniyle tebligatın mernis adresine çıkarıldığı, Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca tebliğin yapıldığı ve tebliğin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2-Bozma nedenine göre, şikayetçi vekilinin temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre şikayetçi vekilinin temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/32459
Karar:2013/3328
Karar Tarihi:11.02.2013

ÖZET: Mahkemece, dairemizin yeniden oluşan görüşü doğrultusunda; yukarıda belirtilen nedenlerle ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna karar verilerek, borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihe göre 5 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı tespit edildiği taktirde icra takibine itirazlarının esasının incelenmesi gerekir iken bu hususlar gözardı edilerek istemin reddi yönüne hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir.

(2709 S. K. m. 36) (7201 S. K. m. 10, 21, 32)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 25.09.2012 tarih, 2012/9909-27840 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gülhan Kadıoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlu, alacaklı tarafından hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emri tebliğ tarihinin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 10.01.2012 tarihi olarak düzeltilmesini talep etmiş ve icra takibine itirazlarını belirterek takibin iptalini talep etmiştir.

Takibe konu Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2011/11110 takip numaralı dosyasında örnek 10 ödeme emrinin davetiyesinin üzerine <Mernis Adresi> yazılarak tebliğe çıkarıldığı ve dağıtıcı tarafından TK.'nun 21/2. maddesine göre 18.11.2011 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.

2709 Sayılı 1982 Anayasası'nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde <Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.> denilmiştir.

11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre; <Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.>.

Tebligat Kanununun uygulanmasına dair yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde <Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.> denilmiştir.

6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde <... Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25.4.2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanunu'na intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai haller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir.> denilmiştir.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktad
Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2.maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine başka adresi bilinmiyor diyerek doğrudan doğruya 21/2.maddesine göre tebligat çıkartılması doğru olmaz. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi aynı zamanda özünde cezalandırmayı da amaçlayan bir düzenleme içermektedir. Yasa koyucu 5490 Sayılı Kanuna göre doğru adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildirmeyen vatandaşı cezalandırmak amacını gütmüştür. Tebligat yasasının dar yorumlanması geçerli bir mazereti nedeniyle yeni adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildiremeyen veya önemli bir mazereti nedeniyle (yatarak hastahanede tedavi gören hasta gibi) bir kaç aylığına adresinden ayrılmak zorunda kalan vatandaşın cezalandırılmasına neden olur. Yasanın yorumunda yardımcı kaynak olan madde gerekçelerini dikkate almak gerekir. Tebligat Kanunu'nda değişiklik yapılan madde gerekçelerinden açıkça anlaşılacağı üzere iki veya üç tebligatla sorun çözülmek istenmiştir. Hem yasa metninde, hem yasanın uygulanmasını gösteren yönetmelikte ve hem de madde gerekçesinde muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde doğrudan doğruya T.K 21/2'ye göre tebligat yapılacağı açıklamasına yer verilmemiş, bilakis bildirilen adrese tebligat yapılamaması halinde 21/2'ye göre tebligat yapılacağı önemle vurgulanmıştır. Adrese kayıt sistemindeki adres, tebligat yapılamayacağı açıkça anlaşılan bir adres olmadığı için, öncelikle, normal bir tebligat çıkartılarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30.maddesinde muhatap lehine olan araştırmaların yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işleminin yerine getirilmesi gerekir. Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.12.2009 tarihli 2009/12-563 E.-2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, takip borçlusunun hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciiye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.

Somut olayda şikayet konusu yapılan ödeme emri tebligatının TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın yukarıda anlatılan nedenlerle usule aykırı bir tebligat olduğu görülmüştür.

Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

O halde mahkemece, dairemizin yeniden oluşan görüşü doğrultusunda; yukarıda belirtilen nedenlerle ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğuna karar verilerek, borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihe göre 5 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı tespit edildiği taktirde icra takibine itirazlarının esasının incelenmesi gerekir iken bu hususlar gözardı edilerek istemin reddi yönüne hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir.

Sonuç: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.09.2012 tarih, 2012/9909 E., 2012/27840 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01.02.2012 tarih ve 2012/51 E., 2012/127 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21,15 TL onama harcı alındığından mahsubuna bakiye, 3,15 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 11.02.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.




T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas:2012/1089
Karar:2012/18617
Karar Tarihi:31.05.2012

ÖZET: İcra takip dosyasında bilinen adresin tebligata elverişli olmaması ve tebligat yapılamaması nedeniyle, Tebligat Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık yoktur. Tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de Tebligat Kanunu'nun ilgili maddesine uygundur.

(2004 S. K. m. 16) (7201 S. K. m. 10, 21, 23) (Tebligat Tüzüğü m. 28) (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 30, 31)

Dava: Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; <Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.> hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebliğ işleminin ne şekilde yapılacağı Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31/1-c maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin son fıkrasında bende göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30. maddesinde öngörülen araştırmanın yapılmayacağı belirtilmiştir. Nitekim Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesinde de buna paralel olarak; <adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar> tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırması zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran merciice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.

Somut olayda her ne kadar borçlunun mernis adresine yapılan tebligatın Tebligat Kanunu 21 ve Tebligat Tüzüğü 28. maddelerine aykırılık gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de; 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi ve Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, şahsın mernis adresine tebligat yapılması halinde nerede olduğunun komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden araştırılması ve şahsın adreste bulunmama nedeninin tebliğe işlenmesi geçerlilik şartı değildir. Şu halde tebliğ usulüne uygun kabul edilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Somut olayda alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlu adresine tebliğe çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun adresten ayrıldığı sebebi ile 21.05.2011 tarihinde iade edildiği, alacaklının talebi ile üzerine borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine <Adres Kayıt Sistemindeki Adresidir TK 21'e göre iade olunmaması ihtar olunur> şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın aynı madde uyarınca 26.05.2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

O halde, ödeme emri tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 31.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)





T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E: 2012/25376
K: 2012/40503
T: 27.12.2012
* MERNİS ADRESİNE YAPILAN USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edileceği )
* DOĞRUDAN YAPILAN USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edilmesi Gerektiği )
* USULSÜZ TEBLİGAT ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabulü Gerektiği )
* BORÇLUNUN TAKİBİ ÖĞRENME TARİHİ ( Ödeme Emrinin Borçlunun Mernis Adresine Doğrudan Gönderildiği/Usulsüz Tebligat - Borçlunun Takibi Öğrendiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edileceği )
7201/m.21, 32
ÖZET: Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin, borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle buna ilişkin şerh de düşülerek, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Borçlunun takibi öğrendiği tarih olarak bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin karar yerindedir.
DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 28.06.2012 tarih, 14932/23102 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Yeliz Aziz Peker tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR: 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanun'un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Söz konusu 7201 Sayılı Yasanın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin madde gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılmalıdır. Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı genel haciz yolu ile i1amsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin, 12.5.2011 tarihinde borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle buna ilişkin şerh de düşülerek, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere borçluya yapılan ödeme emri tebliği usulsüz olup, borçlunun süresinde yapmış olduğu şikayet neticesinde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince takibi öğrendiği tarih olarak bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine ilişkin yerel mahkeme kararı yukarıda yazılı ilkelere uygun olduğundan Dairemizce onanması gerekirken, bozulduğu anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 28.6.2012 tarih ve 2012/14932 E. - 2012/23102 K. Sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 21,15 TL onama harcının borçludan alınmasına, 27.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Danıştay Beşinci Dairesi'nin 30.11.2017 tarih ve E:2016/1581, K:2017/23534 sayılı kararında, Anayasa'nın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek, 7201 sayılı Kanunun 10. ve 21. maddelerinin konulma amaçları doğrultusunda ilgili lehine tüm araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaştırılmasına çalışılması gerekirken doğrudan adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılmasının, ilgililerin hak arama hürriyeti kısıtlayıcı nitelikte olduğundan Anayasa'nın 36. maddesine aykırılık teşkil edeceği belirtildikten sonra, tebligatın öncelikle muhatabın bilinen (dilekçesinde bildirdiği) adresine yapılması gerektiği, bu adresin muhatabın adres kayıt sistemi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmadığı, her iki adresinde Tebligat Kanunu'nun 10/1 maddesi kapsamında bilinen adres olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tebligatın bila iade edilmesi halinde, ikinci tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiğine işaret edilerek, olayda, Mahkemece verilen dilekçe ret kararının doğrudan davacının adres kayıt sistemindeki adresine yapılmasının, 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında bilinen adresi tespit edilmeksizin yapılmasının usulsüz olduğuna
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
TK 21/2 Uyarınca Mernis Adresine Doğrudan Tebligat Sorunu Av.İlker DOLGUN Meslektaşların Soruları 17 26-02-2020 22:16
Mernis adresine tebligat Av.Özlem PEKSÜSLÜ Meslektaşların Soruları 6 29-09-2017 11:12
Yeni Tebligat Kanunu Değişikliği / Mernis Adresine 21. Maddeye Göre Tebligat Yapılabilir mi? ERCÜMENT AŞKIN Hukuk Sohbetleri 78 25-05-2015 15:43
mernis adresine tebligat yapılmadan yakalama kararı çıkarılması boran79 Meslektaşların Soruları 1 05-10-2012 17:47
Eski Mernis Adresine 35'e göre Tebligat Yapılır Mı ? tiryakim Meslektaşların Soruları 8 05-10-2012 08:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07386494 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.