Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın Haberleri 2004

Yanıt
Old 26-10-2006, 16:46   #91
gülşah

 
Varsayılan Kadın Sünnetine İlk Dava

Etiyopyalı küçük bir kızın sakat kalmasına neden olan sünnet davası bu hafta ABD’de görülecek.
MİAMİ - ABD’de 2 yaşında bir kız çocuğunun sünnetiyle ilgili ilk davanın bu hafta Georgia eyaletindeki Atlanta kentinde başlayacağı bildirildi.
Adli kaynaklar, Etiyopya kökenli 30 yaşındaki Halid Adem’in, 2 yaşındaki kızını makasla sünnet etmekle suçlandığını ve suçlu bulunması halinde 40 yıla kadar hapis cezası alabileceğini kaydetti. Savcı Marty First açıklamasında, “Çocuk sakatlanmıştır, buna hiçbir kuşku yoktur” ifadesini kullandı.

ABD’de 1997’den bu yana yasak olan kadın sünneti, Afrika’da 10 yaşından küçük kız çocuklarına yaygın olarak uygulanıyor. İnsan hakları örgütü Equality Now’a göre, bu dava ABD’de kadın sünnetine ilişkin ilk dava olma özelliğini taşıyor. Polise göre, çocuğuna karşı kötü muamelede bulunmak ve şiddet uygulamakla suçlanan Adem, 2001 yılında küçük kızını Georgia eyaletindeki Duluth’ta bulunan evinde makasla sünnet etti. Çocuğun annesi, olaydan ancak geçen yıl haberdar olduğunu belirtirken, babası bu iddiaya karşı çıkıyor.

Dünya Sağlık Örgütü kız çocuklara uygulanan sünnet yüzünden gerçekleşen ölüm vakalarının sayısını bilmiyor, ancak başta Kara Afrika ülkelerinde olmak üzere 28 ülkede rastlanan bu yöntemin her yıl 10 yaşın altındaki 3 milyon çocuğu etkilediğini, toplam olarak da 100 milyondan fazla kadının bu uygulamanın kurbanı olduğunu tahmin ediyor.

Kadın sünneti, erkeğin kendi neslinin devamını sağlamak amacıyla sahip olduğu kadınların ve doğacak kız çocuklarının cinselliklerini kontrol altına alma hakkını kendinde görmesi yüzünden doğan ataerkil bir gelenek olarak biliniyor. En yaygın olduğu ülkeler Mısır, Nijerya, Sudan, Somali, Mali ve Kenya...


Kaynak:http://www.ntvmsnbc.com/news/389071.asp
Old 28-10-2006, 14:01   #92
Av.Nebi

 
Varsayılan

Mısır, Nijerya, Sudan, Somali, Mali ve Kenya...
Zaten dikkat ederseniz hep geri kalmiş ülkelerde var olan bi sistem. Haber için teşekkürler...
Old 02-11-2006, 15:31   #93
gülşah

 
Varsayılan

Kızını sünnet eden babaya hapis
ABD’nin Georgia eyaletinde kadın sünnetiyle ilgili ilk davada, jürinin, 2 yaşındaki kızını sünnet etmekten suçlu bulduğu Khalid Adem 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı
MİAMİ - Mahkeme, Etiyopya kökenli 31 yaşındaki Khalid Adem’i, 2 yaşındayken kızını makasla sünnet ederek çocuğuna karşı kötü muamelede bulunmak ve şiddet uygulamaktan 10 yıl hapse mahkum etti.
Davanın, ABD’de kadın sünnetine ilişkin ilk dava olma özelliğini taşıdığını belirten Equality Now adlı insan hakları örgütünden Taina Bien-Aime, “Bunun ABD’de sünnet konusunda bilinçlenme sağlamasını umuyoruz. Zira bu durumun tek olduğuna inanmıyoruz” demişti.Polise göre Adem, 2001 yılında kızını Georgia eyaletindeki Duluth’ta bulunan evinde makasla sünnet etti. Çocuğun annesi, olaydan ancak geçen yıl haberdar olduğunu ileri sürerken, Adem, bu iddiaya karşı çıkmıştı.

Afrika’da genellikle 10 yaşından küçük kız çocuklarına yaygın olarak uygulanan kadın sünneti, ABD’de 1997’den bu yana yasak.

Kaynak :http://www.ntvmsnbc.com/news/389644.asp
Old 17-11-2006, 19:06   #94
hükümsüz1621

 
Varsayılan teoride kalmamalı

Kadın haklarının duyurulması ve kadınların bu konu hakkında bilinçlendirilmesi gayet güzel.ama önemli olan bu hakların ihlalinin olmaması ya da kadınların güvencelerini arttırmaktır.
kadınların ezildiğini aşağılandığını söylemek içimden gelmiyor çünkü bu muameleleri hak eden varlıklar değiliz.fakat sanırım toplumda harcanması en kolay olan varlıklar olarak kadınlar görülüyor.ama bir yandan da değişimlere bakmak lazım ve bunlar umut vaad eden gelişmeler.ülkemizde daha çok kız okuyor(en azından doğuda bu rakam artmaya başladı) ve ayakları yere daha sağlam basan kadın tabloları görmek beni gururlandırıyor.ama maalesef okuyan kadınlar da dayak yiyor veya çirkin muameler görüyor.bunların önüne geçilmesi için toplumda yer edinmiş bazı düşünceleri kırmak gerekiyor.sığınma evleri,kanunda kadınlara daha geniş haklar tanınması,dayak yemenin bir kader olmadığının ya da kural olmadığının altının kalın çizgilerle çizerek belirtilmesi artık caydırıcılık sağlar mı bilmiyorum.ama dediğim gibi önce toplumdaki zihniyet değişmeli...kadınlara tanınan şu haklar ah bi de uygulamada gözetilse ....teoride kalmasa da pratikte de uygulansa ve mutlu kadın suretleri görebilsek keşke diyorum....
Old 01-12-2006, 13:36   #95
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Güncel Basında Kadın

Şahe ölmüştür Zerife'yi alın

Berdel gelini Şahe, eşiyle anlaşamayınca baba evine döndü. Ancak geri yollanınca bunalıma giren Şahe, sırtına minik bebeğini bağlayıp kendini astı. Ailesi şimdi Şahe'nin yerine kardeşi Zerife'yi verecek...

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206120
Old 01-12-2006, 16:50   #96
dark

 
Varsayılan

Töre bir kılıf...nedir bu kadını korumak mı ..soy bağının devamı mı ...mantığı nedir..töre cinayeti ....töre...
.................................................. ..............
TDK 'dan töre tanımları:

1-Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü..

2-Bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap.
.................................................. ............................
nasıl bir meclistir bu ..her kıstası belirli bir topluluğa sürü psikolojisiyle yaptırım gücü gözükmesi..
.................................................. .............................
Kime göre ..o toplum ahlakını belirleyen ahlak kavramları..mantıkları ..töreyi hukuktan üstün tutan nedir..nasıl bir anlayış bu ????
Old 02-12-2006, 10:18   #97
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Zerife, berdel gitmeyecek
02/12/2006

ŞANLIURFA/ANKARA - Berdelle (karşılıklı kız alıp verme) evlendirilen Şanlıurfalı 21 yaşındaki Şahe Fidan'ın intiharından sonra ailesinin yerine vermek istediği 19 yaşındaki kız kardeşi Zerife 'töre'den kurtuldu.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206213
Old 02-12-2006, 10:21   #98
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Erkekle bir değiliz, dayak normal

Bunlar da 'haksız ev kadınları': Erkekle bir değiliz, dayak normal

İzmir'de gecekondularda yaşayan 960 kadınla yapılan ankete göre kadınlar haklarından habersiz: Kadın bazen dayağı hak eder. Kadınlar, erkeklerle aynı hakların peşinde koşacağına iyi bir eş olsun. Başka bir kadını dayak yerken görsem polise bildirmem...

Kadınların yüzde 45'i Ailenin Korunmasına Dair Kanun'u hiç duymamış. Yüzde 64'ü şiddet halinde karakoldan yardım alabileceklerini biliyor. Çiftlerin yüzde 62'sinde banka hesapları ve mallar erkeğin üzerinde

http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=02/12/2006
Old 03-12-2006, 21:32   #99
olcar

 
Varsayılan

Daha önce yine bir yazımda da belirtmiştim.Kadınlar haklarına en ağır ihlallerin olduğu durumlarda bile haklı olabileceklerine ihtimal vermiyorlar.Sorunun zincirleme sorunlara dönüşmeside burada başlıyor.Erkeklere gelmeden daha kadınlar kendi içlerinde kendilerinin statüsünü belirleyemediler.Her sıfattan önce kadın bir insandır.Ve insan vasfının getirdiği tüm hak ve özgürlüklere sahiptir.Hakkını arama özgürlüğü de bunların en başında gelir.Kadınlar ne yapıyorlar peki?Bunun farkına varmadıkları gibi, arayanı da suçlu bulup, ayıplıyorlar.

Eğitim seviyeside soruna net bir çözüm getirmemekte.Örneklerini çok gördük, çok duyduk.Üniversite öğrencilerinde oran azımsanmayacak ölçüde,bazılarıda bambaşka noktalara çekmiyor değil.Nereye gidiyoruz bayanlar silkinmenin zamanı gelmedi mi? denmeli bir şekilde hukuki yolla ve yararlı olabilecek diğer yollarla
Old 05-12-2006, 16:13   #100
Güldal

 
Varsayılan 72 Sene Önce BugÜn...

72 Yıl önce bugün kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.Kadınlar mileti %4.6 ile temsil ettiler ve bir daha o çoğunluğa hiçbir zaman ulaşılamadı.72 yıldır çok gerilere gittiğimiz bile oldu.halbu ki Türkiyedeki kadınlar avrupadaki bir çok ülkedeki hemcinslerinden önce kazanmışlardı bu hakkı.gelinmesi gereken nokta neydi ne oldu.Şimdi bu vesileyle tartışmaya açmak istedim bu konuyu.Kadınlar neden siyasete yeterli katılımı sağlayamıyor?onları bu duruma iten şartlar mı gerçekten yoksa şartları iyi olmasına rağmen kadınlar siyaseti sevmiyor,siyasetten korkuyor mu...?
Old 05-12-2006, 18:08   #101
olcar

 
Varsayılan 5 Aralık..Türk Kadınına Seçme Ve Seçilme Hakkı Verilmesinin 71.yıldönümü...

"Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin her toplumsal kademesinde öncülük eden kadınlara ilk siyasal hakları, 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile verildi. Ardından 1934 yılında Malatya Milletvekili İsmet İnönü ve 191 arkadaşının verdikleri bir yasa değişikliği teklifiyle Türk kadını milletvekili seçilme hakkını kazandı. O tarihlerde Avrupa ve Amerika'da kadınların böylesine çağdaş hakları henüz yoktu. 1 Mart 1935 yılında toplanan TBMM'de tam 18 kadın milletvekili yer aldı."
Tüm kadınların bu değerli gününü kutluyorum.Türk milletinin çağdaş medeniyetler seviyesine yükselmesindeki haklar eşitliği alanındaki en büyük adımlardan birinin yıldönümü bügun.Büyük mücadeleler verilerek alınan bu gibi hak ve özgürlüklerin devamını ve gelişmesini sağlamada bütün Türk halkına görevler düşmektedir.En büyük görevler ise, bu uğurda, biz kadınlardadır.....


(TÜRKHABER'den alıntı yapılmıştır)
Old 05-12-2006, 22:21   #102
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
KADIN PARTİSİ
Alıntı:
Sorunun kaynağı nerede? "Haklarınız verildi, almayı beceremediniz..." Bu nakaratı yıllardır dinliyoruz, ama tarih bize farklı bir öykü anlatıyor. Bilmemiz gereken bir detay, İstanbullu kadınların kadın hakları mücadelesine cumhuriyet öncesinde, Tanzimat'la başlamış olmalarıdır. İlk kız öğretmen okulunun açılış yılı 1870'tir. İlk kız öğrenciler İstanbul Üniversitesi'ne 1914'te kabul edilirler. Batı'da esen kadınlara oy hakkı rüzgârları Boğaz kıyılarında da daha o dönemde esmektedir. Kurtuluş Savaşı boyunca kadınların siyasal bilinci güçlenecektir. Halide Edip'in konuşma yaptığı Sultanahmet Mitingi buna örnektir. Bu yıllarda artık hiç kimsenin hatırlamadığı sürpriz bir gelişme olur: Bir kadınlar partisi kurulmak istenir. Adı da Cumhuriyetçi Kadınlar Partisi olacaktır! Bugün bir erkek partisine dönüşen CHP, halk partisi adıyla henüz kurulmamıştır bile... Başını yazar Nezihe Muhiddin'in çektiği bu girişim engellenir ve kadınlara Türk Kadınlar Birliği'ni kurma seçeneği sunulur.


1935: DÖNÜM NOKTASI
1935 yılında İstanbul'da Dünya Feministler Kongresi toplanır. Türk Kadınlar Birliği, cumhuriyetin kadın erkek eşitliğini tam olarak sağladığı gerekçesiyle bu kongreden bir hafta önce kendi kendini feshedecektir. Kadınlar, o zamanın tek partisi olan CHP içinde kendilerine eşit yer açılacağını ummaktadırlar. 1935 yılı Türk kadın hareketinin duraklama devrinin başlangıcı olan bir dönüm noktasıdır. Partide yer bulamayan kadınlar, kendilerini hayır işlerine adarlar. Derken 50'li yıllar gelir. Bu ilk çok partili dönemde kadının demokrasi sembolü olmasından vazgeçilmiştir. Köyden kente göç hızlanır ve yeni kentli eski köylü kadın ev kadını rolüne kapanır

http://www.tempodergisi.com.tr/kose/zeynep_gogus/03711/
Old 07-12-2006, 08:38   #103
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan İşkencenin mazereti: Onu eşi gibi dövdüm

İşkencenin mazereti: Onu eşi gibi dövdüm

Tutuklu Kıvrık, üçüncü duruşmada kendini savundu.

07/12/2006 DHA - ANTALYA - Tırnakları çekilen, üzerinde sigara söndürülen M... adlı kadına işkence yaptığı gerekçesiyle tutuklu yargılanan M..., üçüncü duruşmada 'susma hakkı'nı kullanmaktan vazgeçti. S..'ı bir kez dövdüğünü kabul eden Kıvrık, "M... benden eşi ve ona sahip çıkan biri olarak dayak yedi" dedi.
Antalya 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde "Kişi hürriyetini yoksun kılma, kasten yaralama ve eziyet" etme iddialarıyla açılan davanın dün görülen üçüncü duruşmasına M.. katılmazken, tutuklu olan patronu M..., erkek kardeşi A.., annesi H... hazır bulundu. S..'ın avukatı, "M.., aynı ortama gelip olayları tekrar yaşamak istemediğini söyledi. Anlayış istedi" dedi. Mahkeme Başkanı Faris .., bu durumu tutanaklara geçirdi.
.. önceki duruşmalarda susma hakkını kullanan ..'a, savunma yapıp yapmayacağını sordu. K..., elinde bulunan altı sayfalık dilekçe ile ayağa kalkıp, "Konuşacağım" dedi. K..., eşi Nilüfer K...'ın beş yıl önce iki aylığına evi terk ettiğini, sekreteri M...'la aralarında duygusal bir yakınlaşma başladığını anlattı.


'Eziyet değil, pat pat dayağı'
M...'ı 'çift kişilikli' diye tanımlayan Kı..kasada 15 bin YTL'nin eksik olduğunu fark ettiğini ve ona sorduğunu söyledi. Kıvrık, "M..., parayı kendisinin aldığını söyledi. Pavyona gidermiş. Üzüldük, moralimiz bozuldu. A... de M...'i dövdü. Pat, pat diye dövülen bir dayak. Eziyet değil. Üç, dört gün yattı" dedi.
K..., şöyle devam etti: "M... bir gece eve dövülmüş olarak geldi. Cinsel organında yanıklar vardı. 'Geceleri dışarı çıkmamı ve erkeklerle birlikte olmamı ancak beni zincirleyerek engellersiniz' dedi. Kardeşi A... bu talebi üzerine ablasını geceleri bağlamaya başladı. M...'le üç yıldır ilişkimiz vardı. Sürekli yalan söylediği için kalbim kırıldı. Benden, eşi ve ona sahip çıkan biri olarak dayak yedi. M...'in ayak parmaklarına sadece bir kez ayakkabılarımla vurdum. Tırnakları karardı. Medyada tecavüzcü, büyücü ve işkenceci oldum. İtibarımı kaybettim. Mağdurum. Eşim de boşanma davası açtı."

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206688
Old 07-12-2006, 10:09   #104
Gemici

 
Varsayılan

Bir Savunma'nın Ortaya Çıkardığı Gerçekler/mi?

Herkesin kendisine göre bir gerçeği vardır. Gerçekleriniz diğerlerinin gerçeklerine ters düştüğü zaman şaşırır kalırsınız, çünkü birileri o zamana kadar inadıklarınızı sorgulamaktadır ve onların doğru olmadığını savunmaktadır. Bunun en iyi örneklerinden birisini Osman Şahin'in bir hikayesindeki köy ağası verir; Mardin'e gelen Ağa kendisi ile dalga geçen şehirli gençlerden birisini tabancasını çekerek gönül rahatlığı ile öldürür, aklımda kaldığı kadarı ile. Tutuklanan Ağa neden tutuklandığını birtürlü anlıyamaz, çünkü köyünde astığı astık kestiği kestik olan Ağa bu türden bir eylemi köyünde yaptığında kimse sesini çıkarmamaktadır. Köyün sahibi olan Ağa'nın gerçeği ile şehir/devlet gerçeği çatışmaktadır.

Olyımızdaki sanığın gerçeklerinin başkalarının gerçekleri ile uyuşmadığı da bir gerçek. Nedir olayımızdaki Sanığın gerçekleri:

1. Erkek eşini döver,
2. Üzülünce moraliniz bozulunc eşini pat pat döver,
3. Aynı durum kalbi kırılınca da söz konusudur,
4. Pat pat dövmek eziyet etmek değildir, dövülen üç, dört gün hasta yatsa bile,
5. 'Geceleri dışarı çıkmamı ve erkeklerle birlikte olmamı ancak beni zincirliyerek engellersiniz' demek bir taleptir,
6. Erkek kadına sahip çıkmalıdır; Sahip çıkmanın gerekleri yukarıda sıralananlardır,
7. Asıl suçlu, olağan olan tüm bu yapılanları yazı ve resimlerle kamuoyuna bildiren medyadır.

Haksız yere suçlanan bir kişinin, gerçeklerini anlamıyanlara gerçeklerini anlatmaya çalışmasından daha olağan ne olabilir. Mahkemenin gerçeklerinin ne olduğunu kara gösterecek.

Sorulacak son soru:
Sanığın gerçekleri sadece kendisinin gerçekleri mi, bu gerçekleri kendisi ile paylaşan başka kimseler yok mu?


Saygılarımla
Old 11-12-2006, 07:11   #105
Cest la vie

 
Varsayılan

Diyarbakır’da kadın olmak zor

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı bir araştırmaya göre Diyarbakır’da kadınların yüzde 79.4’ü okuma yazma bilmiyor.

NTV
Güncelleme: 16:02 TSİ 08 Aralık 2006 Cuma
DİYARBAKIR - Diyarbakır’da yapılan bir araştırma aslında bilinen ve üzerinde çok konuşulan gerçekleri belgeledi. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 79.4’ü okuma yazma bilmiyor. Yüzde 30’u aşan bölümü evlendiğinde 15 yaş sınırında ya da altında. Yüzde 44.9’u ise ilk çocuklarını 14 ila 18 yaşları arasında doğurmuşlar.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi Sosyal Hizmet Uzmanı Halime Sarı Sabuncu’nun üç ay boyunca yüzyüze yaptığı görüşmelerde, kadınların sosyal ve ekonomik durumları gözönünde bulundurularak, kentsel yaşama katılım sürecinde, yaşadığı yerdeki sorunlarını araştırmak ve çözüm üretmek hedeflendi.

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 79.4’ü okuma yazma bilmiyor. Yüzde 32.4’ünün yalnızca dini nikahı var. Yüzde 30’u aşan bölümü evlendiğinde 15 yaş sınırında ya da altında. Yüzde 44.9’u ise ilk çocuklarını 14 ila 18 yaşları arasında doğurmuşlar. Rakamlar birçok noktayı belgelese de asıl öyküler satır aralarında gizli.

Töre sorulunca çoğu suskun kadınların. Araştırma sırasında aşılamayan tek duvarda bu olmuş zaten. Çevrelerinde namus cinayeti işlenip işlenmediği sorusuna yalnızca, yüzde 6.4’lük bölüm evet demiş. Berdel usulü evlenenlerin oranı ise yüzde 17.2.

Araştırmanın mimarı Halime Sarı Sabuncu’ya göre bu tabloya bakıp bu kadınlara acımak yanlış. Geçici çözümlerle sorunları ertelemekte. Yerel yönetimlere çok iş düşüyor. Öncelikli olan ise eğitim.

Rakamsal olarak araştırmaya yansımayan, ama Sabuncu’nun dikkat çektiği bir başka konu ise kız çocukları. Çünkü onlarda aynen anneleri gibi yetişiyor. El uzatılırsa, okullaştırılırlarsa, annelerinden farklı olarak geleceklerine sahip olabilirler belki.
Old 12-12-2006, 09:37   #106
Seyda

 
Varsayılan Hamile kadına tecavüz dehşeti

ADAPAZARI DHA

Adapazarı'nda önceki gün işyerinden çıkıp yürüyerek evine giden 6.5 aylık hamile F.K. (24), arkasından yaklaşıp kendisini eterle bayıltan bir kişinin tecavüzüne uğradı. Bir süre sonra kendine gelen genç kadın çığlık atarak yardım istedi. Tecavüze uğradığı götürüldüğü hastanede doktor raporuyla da kesinleşen F.K., "Tek hatırladığım başımın döndüğüydü. Kendime gelince olan biteni anladım. Kim olduğunu bilmiyorum" dedi. Genç kadın ifadesinde 2 yıl evli kaldığı eşinden ayrıldığını, ancak resmen boşanmadıklarını da söyleyerek, "Eski kocamla da aramızda sorun vardı. Ondan da şüpheleniyorum" dedi.
Polis, kent merkezindeki Bosna Caddesi'nde meydana gelen tecavüzü kimin yaptığını araştırıyor. Ayrıca genç kadının üzerinde bulunan spermlerden DNA testi yapılacağı da belirtildi.
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/12/yasam/yas10.html
Old 12-12-2006, 20:56   #107
nurten çakmak

 
Varsayılan pes yani!

bukadarda canilik olmaz yani okuyunca sinir krizine girdim biz nerde yaşıyoruz bu ne rezalet yazık yani kadına birde hamile psikolojik durumunu düşünmek bile istemiyorum artık insanlar bukadar canavarlaşmış inşallah sapık yakalanırda hakettiği cezayı çok çok fazlasıyla öder
Old 21-12-2006, 20:50   #109
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

1987'den beri "hareket"in içindeyim. Bu mehter yürüyüşü öylesine bunaltıyor ki, bazan dayanamayacağımı sanıyorum.

Nedense bir ileri, iki geri mehter yürüyüşümüz. Tam, bir kaç kazanım elde ettik derken bir bakıyoruz ki geri püskürtülmüşüz ve bu kez bulunduğumuz noktayı savunmaya geçmişiz.

Belki de bu son olay bir işe yarar. İlkkaracan'ın dediği gibi, anlatamadığımız, kabul ettiremediğimiz, töre-namus ikilemi bu sayede anlaşılacaktır.

Cinayet cinayettir.Yasa koyuculara "günaydın" demek gerekir diye düşünüyorum. Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadın Haberleri 2005 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 19-11-2006 16:22
2004 Baro Pulu 1.800.00 Tl Av. Bülent Sabri Akpunar Hukuk Haberleri 0 02-01-2004 18:25
Kadın Haberleri 2003 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 61 29-12-2003 22:55
Kadın Haberleri 2002 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 11 11-12-2002 22:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07060003 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.