Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatın Açtığı Davada Müvekkile Davaya Muvafakatı Olup Olmadığını Sormak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-06-2019, 12:27   #1
hülya er

 
Varsayılan Avukatın Açtığı Davada Müvekkile Davaya Muvafakatı Olup Olmadığını Sormak

Değerli meslektaşlarım merhaba,

Tutuklu yargılanıp sonra beraat eden müvekkil için CMK m.141 gereği “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” davası açtım.

Tenzip zaptında yazmışlar ki:

“Davacı adına duruşma yer, gün ve saatini bildirir yargılama hedef süre formu ekli ‘avukatınızın açmış olduğu tazminat davasına muvafakatınızın olup olmadığı, tutuklandığınız veya gözaltına alındığınız tarihte ne işle uğraştığınız, halihazırda ne iş yaptığınız ve aylık kazancınızın ne olduğu, maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanması talebinizin bulunup bulunmadığı hususlarının davetiyenin tebliğine rağmen bir ay içerisinde bildirmeniz halinde maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplattırılabileceği hususları tebliğ ve ilan olunur’ şerhli davetiye tebliğine”

demişler.

Açıkçası birmiktar gocundum, neden müvekkile bunları soruyorlar? Vekaletname ekli dava dilekçesinde zaten bu hususları yazdım.

Daha önce bununla karşılaşan var mı? Müvekkile bu davetiye gittiğinde uslu uslu cevap vermeli mi, yoksa ne münasebet mi demeli?

Teşekkürler.
Old 25-06-2019, 13:20   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargıtay


T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2010/3612
K. 2010/6318
T. 4.10.2010
DAVA : Adam öldürmek ve hırsızlık suçlarından sanık olarak (Üsküdar) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılanması sonunda, beraatine karar verilen Nergiz Mirzoyeva'nın tutuklu kaldığı günler için 466 Sayılı yasa uyarınca vaki tazminat istemi üzerine (İSTANBUL) Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesince yapılan incelemede; dosyada miktarı yazılı maddi-manevi tazminat ile vekalet ücretinin davalı hazineden alınarak adı geçen davacıya ödenmesine dair ittihaz olunan 10/02/2010 gün ve 167/40 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaatine, takdirine ve dosya münderecaatına göre davacının tutuklu kaldığı günler için lehine yazılı miktarda maddi ve manevi tazminata hükmolunmasında bozma nedenleri dışında yasaya aykırı bir husus bulunmadığından, davalı hazine vekilinin davanın reddedilmesi gerektiğine, fazla maddi tazminata hükmedildiğine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

a-) Kesinleşmiş beraat hükmü ile bu dava yönünden avukatlık sözleşmesi sona ereceğinden, davacı dinlenerek vekili ile avukatlık sözleşmesinin devam edip etmediğinin ve vekilin açtığı tazminat davasına muvafakat edip etmediğinin sorulması gerektiğinin düşünülmemesi,

b-) Davacının tutuklu sanık olarak yargılanıp beraat ettiği Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.04.2007 tarih ve 2005/2224 Esas 2007/114 karar sayılı dosyasının aslı veya tasdikli suretinin Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde dosya içine konulmaması,

c-) CMK.nun 144/1-a maddesi uyarınca, davaya esas teşkil eden tutukluluk süresinin davacının başka bir hükümlülüğünden indirilip indirilmediğinin araştırılmaması,

d-) Hükmedilecek manevi tazminatın tayininde objektif bir ölçü bulunmamakla birlikte davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre de gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde, hak ve nasafet kuralları gözetilerek, makul bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu ölçülere uymayacak şekilde fazla miktarda tayin edilmesi,

e-) Kısa kararında bulunduğu duruşma tutanağında gösterildiği halde gerekçeli karar başlığında Cumhuriyet Savcısının isminin gösterilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, davalı hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kısmen değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 04/10/2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 25-06-2019, 22:25   #3
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2010/3612
K. 2010/6318
T. 4.10.2010
DAVA : Adam öldürmek ve hırsızlık suçlarından sanık olarak (Üsküdar) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılanması sonunda, beraatine karar verilen Nergiz Mirzoyeva'nın tutuklu kaldığı günler için 466 Sayılı yasa uyarınca vaki tazminat istemi üzerine (İSTANBUL) Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesince yapılan incelemede; dosyada miktarı yazılı maddi-manevi tazminat ile vekalet ücretinin davalı hazineden alınarak adı geçen davacıya ödenmesine dair ittihaz olunan 10/02/2010 gün ve 167/40 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaatine, takdirine ve dosya münderecaatına göre davacının tutuklu kaldığı günler için lehine yazılı miktarda maddi ve manevi tazminata hükmolunmasında bozma nedenleri dışında yasaya aykırı bir husus bulunmadığından, davalı hazine vekilinin davanın reddedilmesi gerektiğine, fazla maddi tazminata hükmedildiğine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

a-) Kesinleşmiş beraat hükmü ile bu dava yönünden avukatlık sözleşmesi sona ereceğinden, davacı dinlenerek vekili ile avukatlık sözleşmesinin devam edip etmediğinin ve vekilin açtığı tazminat davasına muvafakat edip etmediğinin sorulması gerektiğinin düşünülmemesi,

b-) Davacının tutuklu sanık olarak yargılanıp beraat ettiği Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.04.2007 tarih ve 2005/2224 Esas 2007/114 karar sayılı dosyasının aslı veya tasdikli suretinin Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde dosya içine konulmaması,

c-) CMK.nun 144/1-a maddesi uyarınca, davaya esas teşkil eden tutukluluk süresinin davacının başka bir hükümlülüğünden indirilip indirilmediğinin araştırılmaması,

d-) Hükmedilecek manevi tazminatın tayininde objektif bir ölçü bulunmamakla birlikte davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre de gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde, hak ve nasafet kuralları gözetilerek, makul bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu ölçülere uymayacak şekilde fazla miktarda tayin edilmesi,

e-) Kısa kararında bulunduğu duruşma tutanağında gösterildiği halde gerekçeli karar başlığında Cumhuriyet Savcısının isminin gösterilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, davalı hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kısmen değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 04/10/2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Üstadım, demek ki böyle bir yerleşmiş uygulama var. Ancak bu durum benim hukuk mantığıma yatmıyor.

Birincisi avukat vekaletnamelidir. Vekaletname ile kendisine bu tür bir dava açma yetkisi verilmiştir. Vekaletname sebebiyle asilden tekrar bu yönde beyan almanın manasız olduğunu düşünüyorum. Nitekim, çok eski vekaletnameler hakkında net bileğim olmamak üzere, yeni vekaletnamelerde tazminat davasına ilişkin ayrı ibare de bulunmaktadır.

Bunun yanında avukatın ancak vekaletnamesinin olmaması halinde muvafakata dair asil beyanı alınması doğru olurdu diye düşünüyorum. Çünkü vekaletnamenin sunulmamış olduğu bu halde ancak mahkemenin geçerli bir vekalet ilişkisi bulunup bulunmadığını araştırması gerekir.

İkinci olarak zaten 1136/1 gereğince avukatlık mesleğinin kamu hizmeti yönünün mevcudiyeti ile bu sebeple aynı kanunun 62. maddesine göre cezai boyutu göz önüne alındığında bu şekilde bir ara karar oluşturulmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla.
Old 26-06-2019, 05:16   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

„…Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez…

9.HD. E. 2017/23538, K. 2018/1023, T. 23.1.2018
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=9hd-2017-23538.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*
„..Vekilin umumi vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez.

Örneğin,
hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz.
Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.11.2004 tarih ve 2004/2041-5550 Sayılı kararı)…“
22.HD. E. 2016/27238, K. 2017/28403, T. 11.12.2017
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=22hd-2016-27238.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*

Merhaba sayın meslektaşım Av. M. Bahadır Özer,

1136/m.1 ve m.62 hükümlerinin KONU bağlamında gerekçe olamayacağı görüşündeyim.

Aksi yöndeki görüşünüzün geçerli olması, vekil-avukatları çok zora sokardı...

Saygılar.
Old 26-06-2019, 07:08   #5
Lord Mozart

 
Varsayılan

Meslektaşım koruma tedbirleri ile ilgili açılacak tazminat davaları için vekaletnamede bu konuda özel yetki verilmesi gerekmektedir. Vekaletinizi inceleyin bu konuda özel yetki yoktur. Özel yetki olmadığı durumlarda vekilin açmış olduğu davaya, bu konuda dava açma yetkin yoktur diyerek reddetmeyip asilin muvafakatı olup olmadığını sorarak söz konusu eksikliği gidermektedirler. Bu durum Yargıtay uygulamalarında da böyledir.Eğer vekaletnamede özel yetki yok ise müvekkiliniz bir dilekce ile muvafakatını bildirmeli aksi halde süreye tabi bu davaların açılmamış sayılması,reddi vs sorumluluk doğurur. Kolay gelsin
Old 26-06-2019, 07:19   #6
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
„…Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez…

9.HD. E. 2017/23538, K. 2018/1023, T. 23.1.2018
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=9hd-2017-23538.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*
„..Vekilin umumi vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez.

Örneğin,
hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz.
Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.11.2004 tarih ve 2004/2041-5550 Sayılı kararı)…“
22.HD. E. 2016/27238, K. 2017/28403, T. 11.12.2017
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=22hd-2016-27238.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*

Merhaba sayın meslektaşım Av. M. Bahadır Özer,

1136/m.1 ve m.62 hükümlerinin KONU bağlamında gerekçe olamayacağı görüşündeyim.

Aksi yöndeki görüşünüzün geçerli olması, vekil-avukatları çok zora sokardı...

Saygılar.

Sayın üstadım, paylaşmış olduğunuz kararlarda genel bağlayıcı ifadeler mevcut olmakla birlikte her iki uyuşmazlık da davalıya tebliğ bakımından ortaya çıkmıştır. Eldeki uyuşmazlık ise açıkça mevcut bir yetkilendirmeye ve resmi vekaletnameye dayanarak tazminat davası açılabilip açılamayacağı doğrultusundadır.

Yargı kararlarında da bu konuda istikrar bulunmamaktadır. Nitekim:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2017/708
KARAR NO : 2018/725

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2016
NUMARASI : 2015/192 - 2016/209
DAVACI : D.B. vekili avukat S.Ö.
DAVALI : E.D.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalıdan alacaklı olduğunu gösteren belgeye istinaden başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile davalının Ceyhan İcra Müdürlüğü'nün 2015/2..7 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, dava değeri 10.882,10 TL’nin % 20 oranında 2.176,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibin itiraz üzerine durması sonucu itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı asile usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmamış, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrinin davalı-borçlu asile 13.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 20.04.2015 tarihinde ise davalı borçlu vekili tarafından borca itiraz edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ile tenzip zaptı ve duruşma gün ve saatini bildirir tebligat davalı asile yapılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 11. maddesine göre vekille takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Duruşma gün ve saatini bildirir tebligatın da vekile tebliği gerekir. Davalı asile tebligat yapılması taraf teşkilinin sağlandığı sonucunu doğurmaz. Bu durumda mahkemece, davalı vekiline duruşma gününü bildirir tebligat yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
A.S.Erkuş H.Dündar A.F.Ayaz B.Yılmaz Ö.Kerkez


Bu daire görüşüne tamamen katılmıyorum. Vekile tebligat yapılması gerektiği yönünde taraf itirazı bulunması gerektiğini düşünüyorum. 12. dairenin de bu yönde kararları vardı.

Ayrıca aksi yöndeki anlayış her davada da asile muvafakati olup olmadığını sormanın önünü açacaktır. Bunun bir sonucu yargılamaların uzaması olacağı gibi bir diğer sonucu da avukatlara karşı duyulan güvenin ve avukatın yargılamadaki rolünün değer kaybedecek olmasıdır. Bu anlayışın doğru olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla.
Old 26-06-2019, 08:29   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Alıntı:
Av. M. Bahadır Özer
Alıntı:
Ayrıca aksi yöndeki anlayış her davada da asile muvafakati olup olmadığını sormanın önünü açacaktır. Bunun bir sonucu yargılamaların uzaması olacağı gibi bir diğer sonucu da avukatlara karşı duyulan güvenin ve avukatın yargılamadaki rolünün değer kaybedecek olmasıdır. Bu anlayışın doğru olmadığı kanaatindeyim.

„Her görüş muhteremdir, ancak muteber değildir“

1.TBK. - Vekalet Sözleşmesi (TBK.m. 502 vd.)
a.Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (m.504)
b.Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir (m.505/1)

2.Av.K.
a.Avukatlık sözleşmesinin „BELLİ BİR HUKUKİ YARDIMI“ ve
b.meblağı yahut değeri kapsaması gerekir (m.163)

3.Müvekkil – Vekil ilişkisinde
a.Sözleşme (Hukuksal yardımın belirlenmesi+Ücret)
b.Vekaletname (İçeriği)
c.Talimat (Özellikle… sözleşmede belirtilmemiş olan işler için)

4.SONUÇ:
a.Temsil gücü ( Kullanılması – Sınırları „Talimat ve Mevzuat“)
b.Talimat (önceden) - Muvafakat (sonradan)
c.Uygulamanın amacı, avukatı müvekkilline karşı korumaktır.
d.Avukat Hakları bağlamında ve özellikle „ücret“ konusunda sorun çıkmaması için…Talimat (mutlaka) alınmalı.
e.Anımsatma : „Avukatın en tehlikeli hasmı, müvekkilidir…“

Hepimize kolay gelsin...
Old 26-06-2019, 15:01   #8
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Merhaba,

Yargıtay Koruma Tedbirlerine ilişkin açılacak manevi tazminat davalarında Vekaletnamede özel yetki arıyor. Ve verdiği ilk kararlar bu yönde.

En son Yargıtay 12.Ceza Dairesi'nin 2017/10075 Esas, 2018/1023 karar sayılı ve 05.02.2018 Tarihli kararında ise, yorum yoluyla başka bir sonuca ulaşmış.

" Dosya kapsamında mevcut 13/02/2009 tarihli vekaletnamede, CMK'nın 141-144 maddeleri gereğince koruma tedbirlerine dayalı tazminat davası açılması için özel yetki bulunmamakta ise de, dava açma hususunda genel yetki barındıran vekaletname ile bu tür davaların açılabileceği, davacı ile vekil arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiğine dair dosya kapsamında mevcut herhangi bir belgenin bulunmaması ya da iddianın ileri sürülmemesi karşısında, vekil ile davacı arasında tazminat davası açılmasına dair muvafakatın bulunmadığına ilişkin bozma öneren tebliğnamedeki bir numaralı, dosya kapsamında 04/06/2015 tarihli hüküm duruşmasında Cumhuriyet savcısının hazır olduğu ve sözlü mütalaada bulunduğu görülmekle buna dair bozma öneren tebliğnamedeki iki numaralı, 12/02/2015 tarihli duruşmada dosyanın bilirkişiye tevdiine dair ara karar verilip gereği yerine getirilmeden ve anılan karardan dönülmeden, asgari ücret tarifesi dosya içine alınmadan maddi tazminatın hesaplanması, esasa etkili görülmediğinden buna dair bozma öneren tebliğnamedeki üç numaralı görüşe iştirak edilmemiştir."


Bence de doğru olan budur.

Saygılarımla,
Old 26-06-2019, 15:26   #9
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Özel Yetki

Alıntı:
Av.Ufuk Bozoğlu
Alıntı:
Yargıtay Koruma Tedbirlerine ilişkin açılacak manevi tazminat davalarında Vekaletnamede özel yetki arıyor.

Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller

HMK.MADDE 74- (1) Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.
Old 28-06-2019, 12:19   #10
hülya er

 
Varsayılan

Merhabalar,

Cevaplar için çok teşekkürler.

Bu hususta vekaletnamede özel yetki olması gerektiğini bildiğim için vekalete

"...Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri nedeniyle devlet aleyhine tazminat davası açmaya"

diye ayrıca yazdırmıştık.

Belki de "koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açmaya" yazmak daha doğru olurdu.

Değerli görüşleriniz için çok teşekkürler. Hepsi mantıklı geldi bana.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukatın müvekkili hakkında yakalama kararı olup olmadığını öğrenmesi GECE Meslektaşların Soruları 9 19-12-2012 13:18
İşletmenin otel çalıştırma ruhsatı olup olmadığını nasıl öğrenebilirim?/ şikayet? burcu_ Meslektaşların Soruları 1 20-07-2010 12:56
menfaat çatışması olup olmadığını kim takdir eder? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 1 20-05-2010 10:15
Babanın Çocuğun Kendisinden olup olmadığını öğrenmek için dava açması. av.knel Meslektaşların Soruları 1 13-10-2008 18:32
vekalet ücreti için avukatın açtığı davada dosyanın bilirkişiye gönderilmesi av.halil canda Hukuk Sohbetleri 10 15-08-2008 23:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05823708 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.