Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İmam Nikahı İle Evlilikte Mehire Dayalı Alacak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-05-2011, 18:03   #1
avensis

 
Varsayılan İmam Nikahı İle Evlilikte Mehire Dayalı Alacak

Taraflar imam nikahı ile evlenmiş ve bu evlilliklerinden iki çocukları olmuştur. Taraflar arasında mehir senedi yoktur.Ancak düğünde birçok altın kadına takılmış ve kocası tarafından geri verilmemiştir. Bu dava için hangi mahkeme görevlidir?Bu konuya ilişkin yargıtay kararı varsa eklerseniz çok sevinirim, uzun müddet aramama rağmen bulamadım.Teşekkürler...
Old 05-05-2011, 21:44   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avensis
Taraflar imam nikahı ile evlenmiş ve bu evlilliklerinden iki çocukları olmuştur. Taraflar arasında mehir senedi yoktur.Ancak düğünde birçok altın kadına takılmış ve kocası tarafından geri verilmemiştir. Bu dava için hangi mahkeme görevlidir?Bu konuya ilişkin yargıtay kararı varsa eklerseniz çok sevinirim, uzun müddet aramama rağmen bulamadım.Teşekkürler...

Açılacak dava haksız fiil hukuki nedenine dayanan tazminat davası olup genel mahkemeler (Sulh veya Asliye Hukuk) davaya bakmaya yetkili ve görevlidir. Resmi nikah olmaksızın birlikte yaşayan çiftler için Aile mahkemelerinde dava açılamaz.
Old 06-05-2011, 15:18   #3
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avensis
Taraflar imam nikahı ile evlenmiş ve bu evlilliklerinden iki çocukları olmuştur. Taraflar arasında mehir senedi yoktur.Ancak düğünde birçok altın kadına takılmış ve kocası tarafından geri verilmemiştir. Bu dava için hangi mahkeme görevlidir?Bu konuya ilişkin yargıtay kararı varsa eklerseniz çok sevinirim, uzun müddet aramama rağmen bulamadım.Teşekkürler...

Sayın meslektaşım, işinizi görecek bir içtihat yolluyorum.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas 2010/4-88
Karar 2010/126
Tarih 03.03.2010
Davacı kadın, resmi nikah yapılmadan gayri resmi birliktelik sonrası ayrılık nedeniyle nikahsız eşi ile onun babasından maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı ile davalı arasındaki gayri resmi birliktelik, Medeni Kanun kapsamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşıyan bir evlilik değildir. Taraflar arasında bir Aile Hukuku ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Hukuku prensiplerine göre değil, Borçlar Hukuku kurallarına, özellikle de haksız eylem kurallarına göre çözümlenmesi gerekir. Yerel mahkemece, tazminat istemleri yönünden davalı nikahsız eş yanında onun babasının da hukuki sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur.
( 4721 s. MK m. 134 ) ( 818 s. BK m. 43, 49, 51 )
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.06.2008 gün ve 2007/263 E.-2009/202 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay +.Hukuk Dairesinin 25.05.2009 gün ve 2008/11629 E.-2009/7023 K. sayılı ilamı ile;

Dava, resmi nikah yapılmadan gerçekleşen evlilik sonrası ayrılık nedeniyle nikahsız eş ile onun babasından maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kebul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.

Davalı Veysel Yılmaz, davacı ile resmi nikah yapmadan evlilik hayatı sürdürmüş olan diğer davalının babasıdır. Davacı ile nikahsız eş arasında üç yıl süren evlilik, anlaşmazlık üzerine davacının evden ayrılması ile sona ermiştir. Bundan sonra açılan davada evde kalan ziynet eşyası ile birlikte maddi ve manevi tazminat istenmiştir. Davacı, nikahsız eş olan diğer davalı yanında onun babası olan Veysel Yıldız’ı da davalı olarak göstermiştir. Oğlunun eyleminden dolayı davalı babanın sorumluluğunu gerektiren bir neden bulunmadığından onun hakkındaki davanın reddedilmesi gerekir. Yerel mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yerinde olmayan yazılı gerekçeyle diğer davalı ile birlikte sorumluluğuna karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın Bozulması gerekmiştir....)

Gerekçesiyle, temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı Veysel Yılmaz yararına bozulmasına; davacı ile davalılardan H.Hüseyin Yılmaz’ın temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine, karar verilerek, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, resmi nikah olmaksızın yapılan evlilik sonrası gerçekleşen ayrılığa dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; husumet, birlikte sorumluluk iddiasıyla nikahsız eş yanında babasına da yöneltilmiştir.

Davacı vekili, davacının resmi nikahın yapıldığı yönünde 3 yıl süreyle davalılar tarafından kandırıldığını, nikah yapılmasını istediğinde ise evden kovulduğunu belirterek, evde kalan 5 adet gıramise ve 2 cumhuriyet altını ile 2 adet adana burgu bileziğin bedeli 2.750 YTL.; 3 yıl davalılarla birlikte çalışarak katkıda bulunmasının karşılığı olarak 3.250,00 YTL; kızlığının bozulması, iyi bir evlilik yapma şansının yitirilmesi nedeniyle 10.000,00 YTL olmak üzere maddi ve çekilen elem ve ızdırap nedeniyle 15.000,00 YTL de manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekilince, tarafların nikah akdi olmadan evlendiklerinin doğru olduğu, ancak diğer iddiaların dayanağı bulunmadığı, resmi nikahın çeşitli nedenlerle yapılamadığı, evlilikten kısa bir süre sonra davalı Hasan Hüseyin Yılmaz'ın askere gittiği, askerlik dönüşü ise bu kez davacının evi terk ettiği, iddia edildiği gibi evden kovulmadığı, altınların satılmadığı, halen müvekkilinde olduğu, ancak elde bulunan bileziklerin ince burgu bilezikler olup, talep edildiğinde ödemeye hazır oldukları, belirtilerek nikahsız eş hakkında açılan davanın esastan, babası hakkında açılan davanın ise husumet yönünden reddine karar verilmesi istenmiştir.

Davalı Veysel duruşmadaki imzalı beyanında; kendilerinde kalan altınların, 4 adet büyük gremise altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bilezik olduğu, başka olmadığını, aynen iadeye hazır olduğunu, beyan etmiş; davacı vekili, davalının bu beyanına bir itirazları olmadığını bildirmiştir.

Mahkemece; 4 adet gramise tabir edilen büyük altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bileziğin davalılardan aynen alınıp davacıya iadesine, 3.000,00 YTL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3.250,00 YTL çalışması karşılığı istenen maddi tazminat isteminin tam kabulü ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kızlık bozulması ve iyi bir evlilik yapma şansının yitirilmesi nedeniyle istenen maddi tazminat talebinin ve diğer kalemlere yönelik fazla istemlerin reddine karar verilmiştir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece, davacı vekili ile davalı nikahsız eşin tüm temyiz itirazları reddedilmiş; nikahsız eşin babası diğer davalı yönünden verilen karar ise, yukarıda başlık bölümünde ayrıntısıyla yer verildiği üzere sorumluluğunun bulunmadığından bahisle bozulmuştur.

Yerel Mahkemenin, önceki kararında direnmeye ilişkin hükmünü, davalı vekili temyize getirmiştir.

Mahkemece verilen ilk karar, davalı nikahsız eşin sorumluluğu yönünden kesinlenmekle, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalılardan nikahsız eşin babasının hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, mahkemenin ilk kararında bu davalı hakkında açık bir değerlendirmenin yer alıp almadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığa etkili deliller ile somut olay özelliklerinin ortaya konulmasında yarar vardır:

Somut olayda, davacı kadın 15.08.1984, davalı Hasan Hüseyin de 17.04.1983 doğumlu olup, 20.06.2002 tarihinde diğer davalı babanın bilgi ve teşviki ile düğün yapılmak suretiyle gayri resmi olarak birleşmişler; resmi nikah gerçekleştirmemişlerdir. Düğünden sonra bağımsız bir eve taşınmayıp, diğer davalı(Hasan’ın babası) Veysel ile birlikte aynı evde yaklaşık 3 yıl süreyle birlikte yaşamışlardır. Davalı Hasan Hüseyin, 01.12.2003 ile 01.03.2005 tarihleri arasında yaklaşık 15 ay süre ile askerlik görevini yapmış, evde bulunmamıştır. Bu süre içinde davacı kadın, diğer davalı Veysel’in evinde kalmaya devam etmiş ve kendisine gösterilen işleri yapmış; yaşadığı bu evin bütçesine katkıda bulunmuştur.

Önemle belirtilmelidir ki, davacı ile davalı Hüseyin arasındaki bu gayrı resmi birliktelik Medeni Kanun anlamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşıyan bir evlilik olmayıp; taraflar arasında bir aile hukuk ilişkisi de doğmamaktadır. Bu nedenle, taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Mahkeme, davalı Hasan Hüseyin’in haksız eyleminin varlığını kabul etmiş ve bu yön bozma dışı kalmakla kesinleşmiştir. Davalı Hasan’ın babası olan diğer davalının da oğlu ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olup olmayacağının da yine borçlar hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi yoluna gidilmiş; Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında davalı Veysel’in sorumluluğu ziynet eşyaları ve diğer talepler yönünden ayrı ayrı ele alınarak görüşülüp, oylanmıştır.

Ziynet eşyalarına ilişkin maddi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede;

Davalı Veysel, 19.03.2008 tarihli duruşma tutanağına geçen "Bizde kalan bilezikler bizim taktığımız gremiselen büyük altın, 2 adet yarım altın, 2 adet çift burgulu bilezik dışında başkaca bilezik yoktur, bunu da iadeye hazırım” şeklinde ve açık kabul beyanı ile kişisel sorumluluğunu kabul etmiş ve bu beyana davacı taraf itiraz etmemiştir. Bu açık kabul karşısında, yapılan ilk görüşmede bu husus oy çokluğu ile karara bağlanmış ve çoğunluk görüşü, beyanda geçen ziynet eşyaları yönünden davalı Veysel’in iade sorumluluğunun olduğunu, yerel mahkemenin bu yöndeki kararında isabetsizlik bulunmadığından onanması gerektiğini kabul etmiştir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, ziynet eşyaları yönünden, 24.02.2010 gününde birinci görüşmede oyçokluğu ile, manevi tazminat ve çalışma karşılığı maddi tazminat yönünden, 03.03.2010 gününde ikinci görüşmede oybirliği ile ONANMASINA karar verildi.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Cmr sözleşmesine dayalı alacak. m.cumhur Meslektaşların Soruları 4 30-07-2010 15:19
Vadesi geçmiş senede dayalı alacak tijen Meslektaşların Soruları 6 30-03-2010 12:25
Muris Muvazaasına Dayalı Alacak Davası Av. Mesut Kaplan Meslektaşların Soruları 2 14-01-2010 18:36
İmam Nikahı Nedeni ile Yaş Tahsisi av.n.e.barut Meslektaşların Soruları 2 25-06-2009 16:24
sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak av.medine Meslektaşların Soruları 8 27-04-2007 15:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04100800 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.