Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Islahla talebin terditli hale getirilmesi mümkün mü?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-06-2011, 21:46   #1
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan Islahla talebin terditli hale getirilmesi mümkün mü?

Sayın meslektaşlarım sorum ıslah ile ilgili.Acaba ıslahla talep sonucuma yeni bir talep ekleyip önceki talebimle yeni talebimi terditli hale getirebilir miyim?Yardımcı olacak meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Old 09-06-2011, 08:12   #2
Av. Güneş

 
Varsayılan

Yapılabileceği kanaatindeyim. Zira ıslahla yapılamayacak şeyler sınırlı
Old 09-06-2011, 10:48   #3
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Islah ile talep sonucu değiştirilebilir. Dolayısıyla terditli hale de getirilebilir. Örnek Yargıtay kararlarından birisi aşağıdadır.

T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/864 K. 2005/1510 T. 21.2.2005

TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT (Islah Yolu İle Talep Sonucunun Değiştirilebileceği )

ISLAH (Islah Yolu İle Talep Sonucunun Değiştirilebileceği - Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat )

TALEP SONUCU(Islah Yolu İle Talep Sonucunun Değiştirilebileceği - Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat )

1086/m.87


ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. HUMK'nun 87. maddesinde yer alan "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" biçimindeki düzenlemenin Anayasa Makemesi tarafından iptal edilmesinden sonra ıslah yolu ile talep sonucunun değiştirilebilmesi olanaklı duruma gelmiştir. Eldeki davada davacılar bu olanaktan yararlanarak ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde ileri sürdükleri istemin ıslah dilekçesiyle talep sonucunun artırılması şeklinde olsa da yeni bir dava niteliğinde olduğu benimsenmelidir. Yerel mahkemece bu istek konusunda da işinin esasının incelenmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Davacı Murat Çardak vd. vekili Avukat Halit Arslan tarafından, davalı Mehmet Çiftçi ve Baha Bildik aleyhine 13.12.1999 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacılar Çağlayan Çardak, Cemile Çardak ve Özkan Sürücü'nün davasının reddine, diğer davacıların davalarının kısmen kabulüne dair verilen 26.10.2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Öteki temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davacılar Çağlayan Çardak, Cemile Çardak ve Özlem Sürücü'nün davasının reddine, öteki davacıların davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandıktan sonra ortaya çıkan fazlaya ilişkin zararın ödetilmesi istemiyle davacılar vekili tarafından 2.8.2004 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuştur. Mahkemece ıslahın yöntemine uygun olmadığı, 10 gün içinde yeniden ıslah dilekçesi verilmesi kararı üzerine davacılar vekili ikinci ıslah dilekçesini 21.9.2004 tarihinde vermiştir. Mahkemece son celse ıslah isteminin reddine karar verilmiştir.
HUMK.nun 87. maddesinde yer alan "müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez" biçimindeki düzenlemenin Anayasa Makemesi tarafından iptal edilmesinden sonra ıslah yolu ile talep sonucunun değiştirilebilmesi olanaklı duruma gelmiştir. Eldeki davada davacılar bu olanaktan yararlanarak ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde ileri sürdükleri istemin ıslah dilekçesiyle talep sonucunun artırılması şeklinde olsa da yeni bir dava niteliğinde olduğu benimsenmelidir. Yerel mahkemece bu istek konusunda da işinin esasının incelenmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA. öteki temyiz itirazlarının ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 21.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kaynak : Kazancı İçtihat Bankası
Old 09-06-2011, 10:55   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Size daha yakın bir karar da aşağıdadır.


T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/13859 K. 2010/2527 T. 9.3.2010

HARİCEN DÜZENLENMİŞ TAŞINMAZ SATIŞ SÖZLEŞMESİ (Muvazaa İddiasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil - Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

MUVAZAA İDDİASI (Tapu İptali ve Tescil - Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

ISLAH (Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

FAYDALI GİDERLER (Davacı Islah Suretiyle Davasını Harici Satışa Dayalı Tapu İptali ve Tescil İkinci Kademede İse Harici Satış Bedelinin Faizi Cezai Şartı ve Taşınmazla İlgili Yapılan Faydalı Giderleri İstediğinden Islah Yoluyla Öne Sürülen Bu İstek Mahkemece Değerlendirilip İncelenmesi Gerektiği)

1086/m.83

ÖZET : Dava, haricen düzenlenmiş taşınmaz satış sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır. Davacı vekili dilekçesinde başlangıçta talep konusu yaptığı tescil istemine ek olarak "bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla evin satış bedeli olarak ödenenin faizi ve cezai şartla birlikte tahsilini" istemiştir. Davacının bu talebi ıslah yoluyla terditli istemde bulunmaktan ibarettir. Dosyaya sonradan sunulan dilekçede ise ... tarihli dilekçedeki talebin mahkemece istenmesi üzerine açıklaması yapılmıştır. Bu son dilekçe davanın ikinci kez ıslahı değil, ıslah talebinin açıklaması için verildiğinden ikinci ıslahtan sözedilemez. Kısaca davacı ıslah suretiyle davasını harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise harici satış bedelinin faizi, cezai şartı ve taşınmazla ilgili yapılan faydalı giderleri istediğinden ıslah yoluyla öne sürülen bu istek mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde değerlendirilip incelenmeli, çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.01.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, ıslah dilekçesi ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın ve usulüne uygun olmayan ıslah isteminin reddine dair verilen 09.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.03.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili ile karşı taraftan davalılar vekili geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabul üne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, haricen düzenlenmiş taşınmaz satış sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır.
Davalılar, dayanak sözleşmenin geçersiz olduğunu, senetteki imzanın davalı M. D.'e ait olmadığını, iyiniyetli tapu maliki olduklarını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın ve usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle ıslah isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Düzenlemesi HUMK'nun 83. ve sonraki maddelerinde yapılan ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul muamelesinin tamamen veya kısmen düzeltmesi demektir. Islah, yargılama tamamlanıncaya kadar yapılabilir. Kural olarak da hükmün Yargıtay'ca bozulmasından sonra ıslah caiz değildir. Yukarıda sözü edilen yasa hükümlerine göre iki çeşit ıslah olanaklıdır. Davanın tamamının ıslahı demek davacının dava dilekçesinden itibaren ileri sürdüğü hususları bir yana bırakarak davasını yeni bir nedene dayandırması demektir. Davanın kısmen ıslahı ise; o ana kadar yapılmış bir usul muamelesinin ıslah edilerek düzeltme yapılması demektir. Islahın konusunu tarafların yaptıkları usul işlemleri teşkil eder. Örneğin, davacı ıslah yoluyla davanın sebebini (davasının dayandığı vakıaları) değiştirebilir.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da hukukumuzda davanın terditli olarak ileri sürülen taleplerle açılıp açılamayacağıdır. Yargıtay'ın aksine bazı kararları bulunsa da çoğunlukla talep neticesinin terditli (kademeli) olarak belirtilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Bu görüş doktrinde de kabul görmektedir. Aslında terditli olarak ileri sürülen taleplerin dayandığı maddi vakıalar aynıdır. Fakat, bu vakıalardan çıkarılan terditli taleplerin hukuki sebepleri değişiklik gösterebilir. Terditli taleplerin bulunması halinde mahkemenin yapacağı iş önce ilk talebi incelemek olacaktır. Bunun kabulü halinde ise diğer talebin incelenmesi gerekmeyecektir. Fakat ilk talep, yerinde bulunmazsa aynı hadiseden doğan ikinci talebin incelenmesi gerekecektir.
Islah ve terditli dava hakkındaki bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı vekili 22.07.2008 tarihli dilekçesinde başlangıçta talep konusu yaptığı tescil istemine ek olarak "bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla evin satış bedeli olarak ödenenin faizi ve cezai şartla birlikte tahsilini" istemiştir. Davacının bu talebi ıslah yoluyla terditli istemde bulunmaktan ibarettir. Dosyaya sonradan sunulan 23.03.2009 tarihli dilekçede ise 22.07.2008 tarihli dilekçedeki talebin mahkemece istenmesi üzerine açıklaması yapılmıştır. Bu son dilekçe davanın ikinci kez ıslahı değil, ıslah talebinin açıklaması için verildiğinden ikinci ıslahtan sözedilemez. Kısaca davacı ıslah suretiyle davasını harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise harici satış bedelinin faizi, cezai şartı ve taşınmazla ilgili yapılan faydalı giderleri istediğinden ıslah yoluyla öne sürülen bu istek mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde değerlendirilip incelenmeli, çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
Değinilen bu yönler bir yana bırakılarak davanın ve usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle ıslah isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 750.00 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 09.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası
Old 09-06-2011, 13:49   #5
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

14 H.D.-10.11.2003 , 7521/7922 : Davacının aynı davada müddeabihi arttırması ve davasını genişletmesi hallerinde kısmi ıslahtan söz edilir.

H.G.K.-03.07.2002 , 9-564/572 : Bilindiği gibi davacı , kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını ek bir dava açarak isteyebileceği gibi , müddeabihin arttıtılmasını önleyen yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasından yararlanarak müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle arttırabilir.
Old 11-09-2011, 17:14   #6
avcihansahin

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım kolay gelsin;
Müvekkilin ziynet eşyalarının tahsili için dava açtık. Boşanmanın kesinleşmesine az kaldı. Açılan ziynet bedelinin tahsili davasında sadece bedel talep etmişiz aynen iade talebimiz yok. Sorum şu bedel istediğimizden ötürü bir yıllık zamanaşımı işler mi? Bir diğer sorum ise ıslahla talep kısmımı aynen iade mümkün değilse bedeli şeklinde değiştirebilir miyim. Eğer boyle yaparsam zamanaşımı sıkıntım ortadan kalkar mı?
Old 12-09-2011, 08:02   #7
avcihansahin

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

8.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/2531
Karar: 2010/4228
Karar Tarihi: 21.09.2010


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞI İSTEMİ - TERDİTLİ DAVA - ISLAH - KADEMELİ İKİNCİ İSTEK KONUSUNDA OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR KARAR VERİLMEMİŞ OLMASININ İSABETSİZ OLUŞU - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda, tapu iptali ve tescil isteğinin reddi kararı yerindedir. Ancak, mahkemece, ikinci istek konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir. Bu bakımdan öncelikle ıslah dilekçesi kapsamı gereğince kısmi ıslah ile istenen alacak miktarının davacı vekiline açıklattırılması, belirlenecek alacak miktarı üzerinden gerekli harcın alınması için davacı vekiline süre ve imkan tanınması, ondan sonra davanın yürütülmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 202, 218, 219, 225, 227, 229, 230, 231, 232, 235, 236) (743 S. K. m. 170) (1086 S. K. m. 83) (YİBK 07.10.1953 T. 1953/8 E. 1953/7 K.)

Dava: S. ile N. ve Y. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ankara 7. Aile Mahkemesi'nden verilen 28.01.2010 gün ve 330/61 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.09.2010 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat E.C. ve karşı taraftan davalı N. vekili Avukat A.U. geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı S. vekili; evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş N. adına kaydedilen 27195 ada 5 parselde bulunan 14 nolu bağımsız bölümün vekil edenini zarara uğratmak amacıyla kız kardeşinin eşi olan diğer davalı Y.'a boşanma davasının açılmasından hemen sonra, değerinin çok altında bir değerle, muvazaalı bir biçimde devrettiğini belirterek davalılardan Y. adına olan tapu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın yeniden davalı eş N. adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; daha sonra ise, 12.10.2009 tarihli dilekçe ile; dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmiş bir taşınmaz olması nedeniyle yan hissesinin vekil edenine ait bulunduğunu, dava dilekçesinde davalı Y. adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile taşınmazın yeniden davalı eş N. adına tapuya tesciline ilişkin istemlerinin maddi hataya dayandığını, asıl istenilenin davalı Y. adına olan kaydın iptali ile 1/2 payının vekil edeni olan davacı S. adına tapuya tescili olduğunu; eğer bu talepleri yerinde görülmez ise, dava konusu taşınmazın alımında vekil edeninin de en az davalı N. kadar katkısının bulunması nedeniyle hesaplanacak katkı payının davalı N.'den tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan Y. vekili, davacının asıl isteğinin TMK.'nun 227. maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka ilişkin bulunduğunu, tapu iptali ve tescil isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Diğer davalı N. vekili ise; dava dilekçesine ve 12.10.2009 tarihli dilekçeye verdiği cevaplarda özetle; davalı Y.'a yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, muvazaanın bulunmadığını, zaten şahsi hakka dayanılarak taşınmazın aynının talep edilemeyeceğini, dava dilekçesinde kademeli (terditli) bir talepte bulunulmadığını, bu nedenle 12.10.2009 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindeki talep sonucunun değiştirilmesinin ve yeni bir talebin eklenmesinin olanaklı olmadığını, işlemi onaylamadıklarını, kaldı ki davacının dava konusu taşınmazın edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını, çalışmayan, ev kadını olan davacının katkı sağlayacağının da düşünülemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; <..... davacı vekilinin davayı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirdiği, evlilik birliği içinde edinilmiş mal rejimlerinde malın aynının istenemeyeceği M.K. ilgili maddelerinde belirtildiğinden......> bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK.'nun 236. maddesi gereğince açılan edinilmiş mallara katılma (artık değer) alacağı isteğine ilişkindir.

Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre; taraflar 27.03.1986 tarihinde evlenmiş, 03.09.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.09.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.'nun 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.'nun 202 m). TMK.'nun 225. maddesi uyarınca başka bir mal rejimi seçilemediğinden (eşler tarafından) boşanma davasının açılmasıyla yasal edinilmiş mallara katılma rejimi sonra ermiştir. Dava konusu taşınmaz, davalı eş N. tarafından 25.02.2004 tarihinde edinildiğine göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince çözüme kavuşturulması gerektiği konusunda duraksamamak gerekir (TMK. m. 218, 219, 229, 230, 231, 232, 235, 236).

Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın sadece aynı dava konusu yapılmış ise de, 12.10.2009 tarihli dilekçe ile ayına ilişkin talep kabul edilmez ise, alacak isteğinde bulunulduğu belirtilmiştir. Kural olarak iddia ve savunma, karşı tarafın onayı olmadan değiştirilemez ise de; bu kuralın istisnalarından biri ıslah kurumudur (HYUK mad. 83 ve devamı). Islah tamamen veya kısmen olabileceği gibi, tahkikata tabi davalarda, tahkikat sona erinceye kadar, tahkikata tabi olmayan davalarda ise yargılamanın sonuna kadar yapılabilir. Dava dilekçesinde, kademeli istekte bulunulmamış olması halinde daha sonra yapılan ıslahla ilk isteğe kademeli başka bir isteğin eklenmesi kısmi ıslah olup, ıslah karşı tarafın oluruna bağlı değildir. Davacı vekilinin 28.01.2010 günlü oturumdaki <Bizim asıl davamız tapu iptali ve tescildir> şeklindeki beyanı da kademeli istekten vazgeçildiği anlamını taşımaz. Sadece öncelikli isteğin tapu iptali ve tescil olduğunu belirtme yönünde bir beyan olup 12.10.2009 tarihli ıslah dilekçesinde belirtilen isteklerle aynı doğrultudadır.

Mahkemece, yukarıda açıklanan olguların göz ardı edilmesi sonucunda, dava sadece tapu iptali tescil isteğine ilişkin bir dava imiş gibi değerlendirilerek, kademeli (terditli) ikinci talep dikkate alınmadan ve değerlendirilmeden sadece tapu iptali ve tescil isteği için geçerli olan ve 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı'na uygun bulunan bir gerekçe ile verilen davanın reddine ilişkin kararda isabet bulunmamaktadır. Hiç şüphesiz tapu iptali ve tescil isteğinin reddi kararı yerindedir. Ancak, mahkemece, ikinci istek konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir. Bu bakımdan öncelikle 12.10.2009 tarihli ıslah dilekçesi kapsamı gereğince kısmi ıslah ile istenen alacak miktarının davacı vekiline açıklattırılması, belirlenecek alacak miktarı üzerinden gerekli harcın alınması için davacı vekiline süre ve imkan tanınması, ondan sonra davanın yürütülmesi gerekir.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kısmi ıslah dilekçesiyle istenen edinilmiş mallara katılma alacağı (artık değere katılma alacağı) yönünden hükmün bozulduğu gözetilerek Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750.-TL avukatlık ücretinin davalılardan N.'den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 256,50.-TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 21.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 12-09-2011, 10:01   #8
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ; ıslah ile talep sonucunu değiştirebilmenizin mümkün olduğunu düşünüyorum. Ancak zamanaşımı ile ilgili bir sorun yok bence ; çünkü ziynet eşyaları mülkiyet hakkının konusudur ve mülkiyet hakkında zamanaşımı olmaz ; ancak Yargıtay'ın bu konuya yönelik olarak ziynet eşyası ve akti ilişki yorumu yaptığına ve davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğuna dair kararları olduğunu da hatırlıyorum ; eğer bulabilirsem gönderirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşyeri olarak kullanılan meskenin eski hale getirilmesi ertan tanrei Meslektaşların Soruları 1 27-07-2010 21:39
Ön alım hakkının kullanılamaz hale getirilmesi Av.Adem Eyidoğan Meslektaşların Soruları 0 20-07-2009 15:58
Islah dilekçesi ile netice-i talebimi terditli hale getirebilir miyim? Av.Seray ERDEK Meslektaşların Soruları 2 09-07-2008 12:10
İcra cezada terditli şikayet mümkün mü? denipre Meslektaşların Soruları 3 29-03-2007 15:56


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08156991 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.