Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tedbir Nafakası Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 13-04-2004, 10:46   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Tedbir Nafakası Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6665
K. 2002/7412
T. 3.6.2002

• TEDBİR NAFAKASI ( Davalının 743 S. Kanuna Dayalı Derdest Davasının Olması - 4721 S. Kanunun 169. Maddesi Uyarınca Tedbiri Gereksiz Kılmayacağı/Nafaka Şartlarının Başkalığı )

• NAFAKA ŞARTLARININ BAŞKALIĞI ( Tedbir Nafakası - Davalının 743 S. Kanuna Dayalı Derdest Davasının Olması/4721 S. Kanunun 169. Maddesi Uyarınca Tedbiri Gereksiz Kılmayacağı )

• HAKİMİN RESEN ALMAK ZORUNDA OLDUĞU GEÇİCİ ÖNLEMLER ( İşi ve Geliri Olmayan Kadın Yararına Türk Medeni Kanununun 185/2, 186/3 Maddelerine Uygun Miktarda Tedbir Nafakası )

4721/m.169, 185, 186
743/m.162

ÖZET : Davalının Türk Kanunu Medenisinin 162. maddesine dayanan derdest davasının olması 4721 Sayılı Kanunun 169. maddesi uyarınca tedbiri gereksiz kılmaz. Zira, her iki nafakanın şartları başkadır.-

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davalının Türk Kanunu Medenisinin 162. maddesine dayanan derdest davasının olması 4721 Sayılı Kanunun 169. maddesi uyarınca tedbiri gereksiz kılmaz. Zira, her iki nafakanın şartları başkadır.

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan , özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 )geçimine, ( TMK md.185/3 )malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 )ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md.185/2 )ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen )almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 185/2, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 13-04-2004, 10:54   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1157
K. 2003/4467
T. 31.3.2003

• KUSURSUZ EŞ LEHİNE MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanmaya Sebebiyet Veren Hadiseler - Şahsi Menfaatlerin Zarara Uğraması )

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Boşanma ile Yoksulluğa Düşecek Eş Lehine Hükmedilmesi Gereği )

• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Davası İle Ayrı Yaşamaya Hak Kazanan Eş Lehine Talep Olmasa Dahi Res'en Hükmolunması Gereği )

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Velayeti Anneye Bırakılan Müşterek Çocuklar İçin Takdir Edilmemesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )
4721/m.4, 169, 174, 175, 197

ÖZET : Boşanma davası ile ayrı yaşamaya hak kazanan eş lehine talep olmasa dahi res'en tedbir nafakasına hükmolunmalıdır. Boşanmaya sebebiyet veren hadiseler ile şahsi menfaatleri zarara uğramış kabahatsız kadın veya koca lehine uygun bir manevi tazmina hükmolunması gerekir. Boşanma ile yoksulluğa düşecek kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmaladır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafakalar ile manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. ( M.K.m.162/2,137 ). ( 4721 S. TMK. 197 ) Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden ( resen ) alınması zorunludur. ( M.K.137 ) ( 4721 S. TMK. 169 ) O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

2-Toplanan delillerden kocanın eşini dövdüğü anlaşılmaktadır.
Medeni kanunun 143/2. maddesi, ( 4721 S. TMK. 174 ) boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler, kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakimin manevi tazminata hükmedebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının hiçbir kusurunun olmadığı, karşı taraf ise tam kusurlu olup, kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı ( MK Md.4 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

3-Boşanma sonucu kadının yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. Kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası verilmesi gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması da yerinde değildir.

4-Velayeti anneye bırakılan müşterek çocuklar için iştirak nafakası takdir edilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 31.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 13-04-2004, 11:00   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/135
K. 2003/1416
T. 3.2.2003

• BOŞANMA DAVASI AÇILMASI ( Hakimin Alması Gereken Tedbirler-Tedbir Nafakası )

• RES'EN ALINACAK KORUMA TEDBİRLERİ ( Boşanma Davası İkamesi - Eşlerin ve Çocukların Barınması Korunması Malların İdaresi )

• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Davası Açılması - Re'sen Alınacak Tedbirler )

4722/m.1
743/m.137, 162
4721/m.169

ÖZET : Hakim boşanma davasının ikamesi ile birlikte res'en eşlerin ve çocukların barınması, korunması ve geçimine ve birlik mallarının idaresine ait tedbirleri talep olmasa dahi res'en almak ve bu beyanda da tedbir nafakasına hükmetmek zorundadır. Şahsi ilişki kararında çocuğun teslim alınış ve teslim ediliş tarihleri tereddüte meydan bırakmayacak surette açık ve net olarak hükümde belirtilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının temyiz itirazları yersizdir.

2-Davalı kadının temyizine gelince;

Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. ( M.K.m.162/2,137 ). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğin den ( resen ) alınması zorunludur. ( M.K.137 ). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Hükmün 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, davacının temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan gerekçe ile REDDİNE, aşağıda yazılı harcın davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran davalıya geri verilmesine, 03.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 16-03-2005, 14:47   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2004/2-8
K. 2004/27
T. 28.1.2004

• BOŞANMA ( Hakimin Davanın Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine Malların Yönetimine ve Çocukların Bakım ve Korunmasına İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )

• TEDBİR NAFAKASI ( Hakimin Boşanma Davasının Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )

• KUSUR ( Tedbir Nafakası/Hakimin Boşanma Davasının Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )

4721/m.169, 185, 186
743/m.137, 152

ÖZET : Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Bu tedbirlerin alınması bakımından kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma, nafaka ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kozan 2.Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, nafaka ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 25.6.2002 gün ve 2002/13-162 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.1.2003 gün ve 15451-273 sayılı ilamı ile,

( ...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın davamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. Md.186/1 ) geçimine, ( TMK md.185/3 ) malların yönetimine ( TMK.223, 242, 244 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK md.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( re'sen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma, karşı talep nafaka ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı koca vekili 3.1.2002 tarihli dava dilekçesinde, davalının davacıya hakaret ettiğini, ailesine ve evine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğini, davacıyı başka bir erkekle aldattığını, evi terk ettiğini, bu davranışlarının geçimsizliğe neden olduğunu beyanla, tarafların boşanmalarını, müşterek çocukların velayetinin davacı babaya verilmesini istemiştir.

Davalı kadın vekili, davalının sadakate aykırı davranışlarda bulunmadığını, davacının davalıyı çocukları ile birlikte evden kovduğunu, geçimsizliğe neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu beyanla, davanın reddini istemiş, karşı talep olarak, çocukların velayetinin davalı anneye bırakılmasını, çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmesini, boşanma halinde iştirak nafakasına dönüştürülmesini, davalı eş için tedbir nafakası verilmesini, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devam etmesini ayrıca davalı eş lehine manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin "davalının sadakate aykırı davrandığı, boşanmaya neden olanı olaylarda davalının kusurlu olduğu, davalının evi haklı nedenle terk etmediği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacıya verilmesine, davalının kendisi için istediği tedbir nafakası ve manevi tazminat talebi ile çocuklar için istediği tedbir nafakası talebinin reddine" dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuştur.

Mahkemece, "boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun Özel Dairece de kabul edildiği, davalının boşanma davasından önce haklı neden olmadan evi terk ettiği, tedbir nafakasının kocanın bakım borcundan kaynaklandığı, 743 sayılı Medeni Kanun'un 152. maddesine göre evin reisi olan kocanın evin seçimi, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesinin karşılanması ile yükümlü olduğu ancak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185 ve 186. maddeleri ile eşlere birlikte bakım gözetim, iaşe temini yükümlülüğü getirildiği, bu yükümlülük karşısında davalının da davacı gibi çalışarak evin giderlerine katkıda bulunması gerektiği, davalının tedbir nafakası alamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılan davada, boşanmaya yol açan olaylarda kusurlu bulunan davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilip, hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Tedbir nafakası yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Medeni Kanun'un 137. maddesinde düzenlenmiş, boşanma ve ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, infakına, karı koca mallarının yönetimine ve çocukların bakımına dair geçici tedbirleri alacağı hükme bağlanmış, istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakarı hakim tarafından kendiliğinden ( re'sen ) alınması zorunlu kılınmış, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının 137. maddede öngörülen bu kuralı değiştirmeyeceği Yargıtay uygulamasında istikrar kazanmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesinde de, 137. maddedeki bu hüküm sadeleştirilmek suretiyle aynen korunmuş, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önemleri re'sen alacağı hükme bağlanmış, kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.

O halde yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının madde de öngörülen kuralı değiştirmeyeceği de gözetilerek kadın yararına uygun tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanlış gerekçelerle talebin reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.1.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 16-03-2005, 14:50   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/9228
K. 2004/8910
T. 13.9.2004

• TEDBİR NAFAKASI ( Evlilik Birliği Devam Ederken Ayrı Yaşam Halinde İstenen - Tarafların Ekonomik Sosyal Durumlarına Çocukların Yaş ve İhtiyaçlarına Uygun Karar Verileceği )

• AYRI YAŞAMA ( Evlilik Birliği Devam Ederken - Tedbir Nafakası Talebi/Ayrı Yaşamada Haklı Olunduğunun Kanıtlaması Gereği )

4721/m. 197/2

ÖZET : Evlilik birliği devam ederken ayrı yaşam halinde istenen tedbir nafakalarında davacının nafakaya hak kazanabilmesi için, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu hususun usulünce ispatlanmasından sonra, hakim tarafların ekonomik, sosyal, mali ve içtimai durumlarına, müşterek çocukların yaş ve ihtiyaçlarına uygun bir nafakaya karar verecektir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının davalı ile resmen evli olup, bu evlilikten 2 çocuklarının bulunduğunu, ancak davalının evini terkettiğini ve ailesi ile ilgilenmediğini beyan ederek, davacı için aylık 150.000.000 lira ve 2 çocuk için toplam aylık 150.000.000 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, TMK'nun 197/2 maddesine dayanan tedbir nafakası talebine ilişkindir.

TMK'nun 197/2 maddesine göre, birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyor ise hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Evlilik birliği devam ederken ayrı yaşam halinde istenen tedbir nafakalarında davacının nafakaya hak kazanabilmesi için, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu hususun usulünce ispatlanmasından sonra, hakim tarafların ekonomik, sosyal, mali ve içtimai durumlarına, müşterek çocukların yaş ve ihtiyaçlarına uygun bir nafakaya karar verecektir.

Somut olayda, tarafların ekonomik, mali ve sosyal durumları ile çocukların yaşları, ( nüfus kaydı celbedilerek ) öğrenim durumları araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuştur.

O halde mahkemece, yukarıda bildirilen ilke ve esaslar gözetilerek, gerekli araştırma ve incelemeler yapılıp, deliler usulünce toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 16-03-2005, 14:52   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/898
K. 2004/4371
T. 6.4.2004

• TEDBİR NAFAKASI ( Dava Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilememesi )

• FAİZ BAŞLANGICI ( Tedbir Nafakasına Uygulanacak Olan )
• DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN FAİZ YÜRÜTÜLEMEMESİ ( Tedbir Nafakasına )

• BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDEKİ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Harca ve Vekalet Ücretine Tabi Olmaması )

• HARCA TABİ OLMAMA ( Boşanmanın Fer'i Niteliğindeki Maddi ve Manevi Tazminat ve Nafaka Talepleri )

• VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEMESİ ( Boşanmanın Fer'i Niteliğindeki Maddi ve Manevi Tazminat ve Nafaka Talepleri İçin )

4721/m.174,197

ÖZET : 1- Hükmedilen 400 milyon lira nafakanın dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar olan bölümünün tedbir, sonrasının ise yoksulluk nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Karar altına alınan tedbir nafakasının her an doğup işleyen bir hak olduğu nazara alınmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değildir.

2- Boşanma davası içerisinde Türk Medeni Kanununun 174. maddesine dayanılarak istenilen maddi ve manevi tazminat ile nafakalar boşanmanın eki niteliğinde olup ayrı bir harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin reddi veya kabulü halinde taraflar yararına vekalet ücretine de hükmedilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Ünal C. ve karşı taraf Ziynet C. vekili Av. Ahmet Gül geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-a-Hükmedilen 400 milyon lira nafakanın dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar olan bölümünün tedbir, sonrasının ise yoksulluk nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Karar altına alınan tedbir nafakasının her an doğup işleyen bir hak olduğu nazara alınmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değildir.

b-Boşanma davası içerisinde Türk Medeni Kanununun 174. maddesine dayanılarak istenilen maddi ve manevi tazminat ile nafakalar boşanmanın eki niteliğinde olup ayrı bir harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin reddi veya kabulü halinde taraflar yararına vekalet ücretine de hükmedilemez. Bu durum nazara alınmadan hüküm altına alınan nafaka ve tazminatlar yönünden harç alınması ve davacı yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi de bozma sebebidir.

3- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.

SONUÇ : Temyize konu kararın 2/a-b benlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün temyiz edilen diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 04-05-2005, 22:05   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/4362
K. 2004/5542
T. 29.4.2004

• TEDBİR NAFAKASI ( Davanın Devamı Süresince İşi Ve Geliri Olmayan Çocuk Yararına Hükmedilmesi Gereği )

• MÜŞTEREK ÇOCUK ( İşi Ve Geliri Olmaması - Çocuk Yararına Dava Süresince Tedbir Nafakasına Hükmedilmesi Gereği )

• BOŞANMA VEYA AYRILIK DAVASI ( Hakimin Dava Süresince Eşlerin Geçimine, Malların Yönetimine Ve Çocukların Bakım Ve Korunmasına İlişkin Önlemleri Kendiliğinden Almak Zorunda Olduğu )

• MALİ VE SOSYAL DURUM ( Nafaka Talebinde Araştırılması Gereği )

4721/m. 175, 185, 186, 223, 242, 244, 262, 267

ÖZET :Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava tarihinde Necla'nın ergin bulunmasına, Necla tarafından açılan bir davanın bulunmamasına, davacının yoksulluk nafakası talebinin bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 ) geçimine, ( TMK md.185/3 ) malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

3- Davalının mali sosyal durumunun araştırılmaması doğru değildir.

SONUÇ : Davacının diğer temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan nedenle REDDİNE, hükmün 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 24-05-2006, 15:37   #8
mineöge

 
Varsayılan

benim bir sorum olacak;evlilik birliği devam ederken taraflar ayrı yaşamaya başladılarsa,müşterek çocuklara fiilen bakıp gözeten eş diğer eşe çocuk için nafaka istemli dava açtığında bu davayı kendi adına açabilir mi yoksa çocuğa velayeten mi açması gerekir? ben kendi adına açması gerekir diye düşünüyorum,ama farklı görüşlerle karşılaşınca biraz kafam karıştı.evlilik birliği devam ettiği için velayet hem ana hem de babanın hakkı.bu durumda velayeten dava açmak çok mümkün gözükmüyor çünkü bu halde -avukat tutulmak istenmesi halinde örneğin -müstakbel davalının da vekaletnamede imzasının olması gerekir.bilgi verirseniz sevinirim.
Old 24-05-2006, 17:27   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın mineöge,

Sorunuzun yanıtı TMK madde 197'de mevcuttur. 2 inci fıkraya göre, "birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya,konut ve ev eşyasından yararlanmaya, eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır" 3 üncü fıkrası ise, "eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır" hükmünü içermektedir.Yani davacının,boşanma davasındaki gibi nafaka isterken, ayrı yaşamakta haklı olduğunu da ispatlaması da gerekmektedir. Şahsen dava açması yeterli olacaktır.

Saygılarımla
Old 07-08-2006, 11:04   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16313
K. 2006/545
T. 30.1.2006

• TEDBİR NAFAKASI ( Her An Doğup İşleyen Alacak Niteliğinde Olduğu - Boşanma )

• BOŞANMA ( Davacı Yargılama Sırasında Tedbir Nafakası İstemediğini Beyan Ettikten Sonra Yeniden Tedbir Nafakası Talep Etmesi - Yeniden Tedbir Nafakası Talep Edilen Tarihten Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihe Kadar Devam Etmek Üzere Verileceği )

4721/m. 169, 174, 175

ÖZET : Boşanma davası yargılaması sırasında davacı, imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat istemediğini belirtmiştir. Bu husus dikkate alınmadan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı yargılama sırasında tedbir nafakası istemediğini beyan ettikten sonra yeniden tedbir nafakası talep etmiştir. Bu durumda yeniden tedbir nafakası talep edilen tarihten boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı 28.09.2004 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiştir. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3- Tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı 28.09.2004 günlü oturumda nafaka istemediğini beyan etmekle birlikte 09.06.2005 tarihli celsede yeniden tedbir nafakası istediğine göre kadın yararına 09.06.2005 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi de doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 16-09-2006, 11:04   #11
Av.Ebru Caner

 
Varsayılan

SAYIN AV. HABİBE YILMAZ KAYAR, konuyla ilgili açıklayıcı yargıtay kararları ortaya koyduğunuz için şahsım adına teşekkür ederim.
Old 13-11-2006, 13:23   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ


E. 2003/5085
K. 2003/6191
T. 28.4.2003


• TAKİBE İTİRAZ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Alacak - İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )

NAFAKANIN LİKİT ALACAK NİTELİĞİ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakası - Takibe İtiraz/İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği )

İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takibe İtiraz - Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )

2004/m.67

ÖZET : Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen aylık 150.000.000 Tl. tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

2-Reddedilen kısım 45.000.000 Tl.’dir. Bu miktar üzerinden davalı için avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen 1. ve 2.bentlerde yazılı sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 28.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 20-11-2006, 17:47   #13
ayseunluce

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/95
K. 2006/504
T. 6.2.2006
• TEDBİR NAFAKASI ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• ANNE YANINDA KALAN MÜŞTEREK ÇOCUK ( Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• HAKLILIK UNSURU ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
4721/m. 185, 186, 197
ÖZET : Dava, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı eş ve müşterek çocuk için tedbir nafakası talebine ilişkindir. Davacı eş, davalı kocasının alkol müptelası olduğunu, kendisini sürekli dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bu nedenle müşterek çocuğunu alıp ailesinin yanına sığındığını, ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamından davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için ayrı yaşamada haklılık unsuru aranmaz. Müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir. Davacının herhangi bir geliri de bulunmadığından davacı ve müşterek çocuk için uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı ve müşterek çocuk için tedbir nafakası istenilmiş, mahkemece iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.

HUMK'nun 240. maddesine göre, kural olarak hakim ikame olunun delilleri serbestçe takdir eder.

Somut olayda davacı eş, kocası davalının alkol müptelası olduğunu, devamlı alkol alıp kendisini dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bunun sonucu müşterek çocuğunu da yanına alarak annesinin evine sığındığım, ayrı yaşama hakkı bulunduğunu iddia ederek, kendisi ve müşterek çocukları G. için tedbir nafakası istemiş, iddiasını ispatlamak için tanıklarını bildirmiştir. Mahkemece; davacı tanıklarının, davacının akrabaları olduğu ve taraftarın bulunduğu mahalden başka bir ilde oturmaları nedeniyle iddia olunan vakılarla ile ilgili görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, davalı tanığının ise taraftarın komşusu olduğu, görgüye dayalı bilgilerinin olduğu, beyanlarının daha samimi olduğundan bahisle davalı tanığının beyanı esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.

Oysa, davacı tanıklarının akraba olup olmaması, taraftarla aynı mahalde oturup oturmamaları, tarafsızlıklarına ve olayları görüp bilmelerine engel olmadığı gibi iddiaları doğrulayan davacı tanıklarının beyanları, davalı tarafından da herhangi bir itiraza uğramamıştır. Hükme esas alınan davalı tanığı K. beyanında "...davalının ara sıra alkol kullandığını" beyan etmiş, diğer davalı tanığı L. ise beyanında "...davacı E. bize gelerek davalıdan yakındı, kendi kendine müşterek haneden ayrılıp gittiğini bilahare duydum, daha önce bir kez daha gitmişti, iki ay durdu tekrardan müşterek haneye döndü" diyerek her iki davalı tanığı da, davacının ve davacı tanıklarının iddia ve beyanlarını doğrular nitelikte beyanda bulundukları da dikkate alınarak, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu hususu sabit olduğu halde yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.

Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakası hükmedilmesi için ayrı yaşamada haklılık hususu aranmaz, müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir.

Mahkemece, dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve davacı yanında bulunan müşterek çocuk yararına Türk Medeni Kanunu'nun 185/3, 186/3, 197/2. maddeleri uyarınca TMK'nun 4. maddesinde bulunan hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmelidir

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 29-04-2007, 16:27   #14
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
E.2003/1879
K.2003/2921
T.5.3.2003

BOŞANMA DAVASI
TEDBİR NAFAKASI

BOŞANMA DAVASI AÇILMAKLA EŞLERİN AYRI YAŞAMA VE NAFAKA İSTEME HAKKI DOĞAR. DAVA TARİHİNDEN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE, KADIN YARARINA UYGUN MİKTARDA TEDBİR NAFAKASINA HÜKMEDİLMESİ GEREKTİĞİNİN GÖZETİLMEMESİ BOZMAYI GEREKTİRİR.

4721/md. 197, 169 (743/md.162,137)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet, nafaka ve tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda ev işlerini yapmayan ve çocuğu ile ilgilenmeyen davacı kadında kusurlu olduğundan davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. ( M.K.m.162/2,137 ). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğin den ( resen ) alınması zorunludur. ( M.K.137 ). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç : Temyize konu kararın ikinci bentteki sebeplerle tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise birinci bentteki nedenlerle ONANMASINA, 5.3.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

www.mevbank.com
Old 18-12-2007, 13:26   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/13516
K. 2005/16716
T. 3.10.2005


NAFAKA MİKTARI ( Türk Medeni Kanununun 4. Maddesindeki Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Daha Uygun Miktarda Nafakaya Hükmedilmesi Gereği )

HAKKANİYET İLKESİ ( Türk Medeni Kanununun 4. Maddesindeki Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Daha Uygun Miktarda Nafakaya Hükmedilmesi Gereği )

NAFAKA TALEBİ ( Kadının Ayrı Yaşamakta Haklı Olduğu Kabul Edildiği - Buna Rağmen Takdir Edilen Nafakanın "Kararın Kesinleşmesine Kadar" Devamına Karar Verilmesi Doğru Olmadığı )
4721/m.4,197

ÖZET : Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Kadının birleşen nafaka davası Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalıdır. Dava kısmen kabul edilmiştir. Daha açık bir anlatımla kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmiştir. Buna rağmen takdir edilen nafakanın "kararın kesinleşmesine kadar" devamına karar verilmesi doğru değildir. <>DAVA : Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm vekalet ücreti, konut tahsisi, eşya alımı için istenen para ve nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Kadının eşya ile ilgili davası ret edildiği halde koca yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değildir.

2-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve aile konutu dışında bir konutun tedbiren tahsisi istenmiş olmasına göre kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası ) azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

4-Kadının birleşen nafaka davası Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalıdır. Dava kısmen kabul edilmiştir. Daha açık bir anlatımla kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmiştir. Buna rağmen takdir edilen nafakanın "kararın kesinleşmesine kadar" devamına karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün 1.bentte yazılı nedenle davacı-davalı koca yararına, 3. ve 4. bentlerde yazılı nedenle davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, kadının diğer temyiz itirazlarının 2.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 18-12-2007, 13:30   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12995
K. 2005/16627
T. 3.10.2005

NAFAKANIN İRAT BİÇİMİNDE ÖDENMESİ ( Hakim Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )

SOSYAL VE EKONOMİK DURUM ( Hakim İstem Halinde İrat Biçiminde Ödenmesine Karar Verilen Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )

• KİŞİSEL MAL ( Kadına Düğün Sırasında Takılan 10 Adet Bilezik 1 Set ve 15 Adet Yarım ve Çeyrek Altın Ona Bağışlanmış Sayılması Nedeniyle )

4721/m.182/son
ÖZET : Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.

Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün )temyiz eden Şule Bayındır ( Esen ) vekili Avukat Ömer Faruk Budak ve karşı taraf Mehmet İlyas Bayındır vekili Avukat Behiç Cantürk geldi.Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.

3-Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.

Mahkemece yapılacak iş; 15 adet yarım ve çeyrek altının ne kadarının yarım, ne kadarının çeyrek altın olduğu davalı-karşı davacı kadın vekiline açıklattırılarak 10 adet bilezik ve 1 setle birlikte değerleri ayrı ayrı gösterilerek istemin kabulüne karar vermektir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,hükmün bozma kapsamı dışında kalan kesimlerinin ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 400 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 10-01-2008, 23:54   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1490
K. 2007/1544
T. 8.2.2007

• AYRI YAŞAMA ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eş - Tedbir Nafakası Talebi Kabul Edilmesi Gereği )

• DAYAK NEDENİYLE AYRI YAŞAMAKTA HAKLI OLAN EŞ ( Hakkaniyet İlkesine Uygun Tedbir Nafakasına Karar Verilmesi Gereği )

• TEDBİR NAFAKASI ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eşin Talebinin Kabul Edilmesi Gereği )

4721/m.197

ÖZET : Davacı kadın, davalı eşinin kendisini döverek evden attığı iddiasıyla tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Tanık anlatımlarından davacı kadının eşinden dayak yediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ayrı yaşamakta haklı olduğundan hakkaniyet ilkesine uygun tedbir nafakasına karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, eşine karşı gereken saygıyı gösterdiği halde kendisini dövdüğünü ve evden kovduğunu son altı aydır kız kardeşinin yanında kaldığını beyanla 1000.YTL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davacının evinden ayrı yaşamasını haklı kılan delil gösterilmediğinden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.

TMK 197. maddesine göre; eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin kusuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Somut olayda, davacı tanığı ( davacının kardeşi ) ablasının eşinden dayak yediğini ve kendisine sığındığını, 2 yıl önce de eşinden dayak yediği için evden kaçtığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları da dövme olayı hakkında açıkça beyanda bulunmamış iseler de davacı tanığın beyanını doğrular nitelikte açıklamada bulunmuşlardır.

Bu durumda mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmesi gerekirken davacı tanığının beyanına ve bunu destekler mahiyetteki davalı tanıklarının beyanına itibar edilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün koşullarına ve de TMK'nun 4. maddesinde yer alan "hakkaniyet" ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 18-03-2008, 12:27   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1859
K. 2007/14951
T. 5.11.2007

TEDBİR NAFAKASI ( Ara Karar İle Annesine Teslimine Karar Verilen Çocuk İçin Takdir Edilen Tedbir Nafakası Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )

ARA KARAR İLE ANNEYE TESLİM EDİLEN ÇOCUK ( Çocuk İçin Takdir Edilen Tedbir Nafakası Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )

TEDBİR NAFAKASININ BAŞLANGIÇ TARİHİ ( Çocuk İçin Takdir Edilen - Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )
4721/m.195

ÖZET : Müşterek çocuk dava tarihinde babası yanında olup ara karar ile annesine teslimine karar verilmiştir. Çocuk için takdir edilen tedbir nafakası anneye teslim tarihinden itibaren başlatılmak gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

DAVA
: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup geregi görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlişlik görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Müşterek çocuk dava tarihinde babası yanında olup 31.01.2006 tarihli ara kararı ile annesine teslimine karar verilmiştir. Çocuk için takdir edilen tedbir nafakası anneye teslim tarihinden itibaren başlatılmak gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda 2. nolu bentte gösterilen nedenle çocuk için takdir edilen tedbir nafakasına yönelik olaraK BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, 05.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 18-03-2008, 12:31   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/15774
K. 2006/292
T. 25.1.2006

NAFAKAYA İLİŞKİN FAİZ İSTEMİNİN BULUNMAMASI ( Talep Aşılmak Suretiyle Nafaka Talebi Hakkında Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

TALEPLE BAĞLILIK ( Aşılmak Suretiyle Nafaka Talebi Hakkında Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Davacı-Karşı Davalı Kadının Nafakaya İlişkin Faiz İsteğinin Bulunmaması )

• NAFAKA TALEBİ ( Talep Aşılmak Suretiyle Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
1086/m.74,438

ÖZET : Davacı-karşı davalı kadının nafakaya ilişkin faiz isteği bulunmamaktadır. Kaldı ki bu talepler hakim kararı ile muaccel ( istenebilir ) hale geldiğinden dava tarihinden faiz de verilemez. Talep aşılmak suretiyle nafaka talebi hakkında faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı-karşı davalı kadının nafakaya ilişkin faiz isteği bulunmamaktadır. Kaldı ki bu talepler hakim kararı ile muaccel ( istenebilir ) hale geldiğinden dava tarihinden faiz de verilemez. Talep aşılmak suretiyle nafaka talebi hakkında faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( HUMK.74.m. ) Ancak bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün nafakaya faiz yürütülmesi ile ilgili bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir. ( HUMK.438/7.madde )

SONUÇ : 2. bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "yasal faizi ile birlikte" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına ve kararın bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, diğer bölümlerinin ise 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

www.kazanci.com.tr
Old 22-09-2008, 16:15   #20
elboy

 
Varsayılan Evlilik üç haftadan kısa sürmüş olsa da tedbir nafakasına hükmedilmeli midir?

Sayın meslektaşlarım,
fiilen üç haftadan kısa sürmüş bir evlilik, karı-koca hayatı tesis edilememiş ,kadın üniversite mezunu çalışabilecek durumda ama çalışmıyor,

peki bu durumda da tedbir nafakasına hükmedilmesi hakkaniyetli midir?
Old 22-09-2008, 18:20   #21
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Bu hususta ben de kanunun uygulamalarının bazen tam anlamıyla objektif olamadığını,istemeden ve otomatik olarak cinsiyet ayrımcılığı yapılabildiğini düşünüyorum.Yani herkesin beyninde "Aldatmayan veya bir şekilde ağır kusurlu olmayan HER KADIN; nafaka alır" gibi bir ibare var. Oysa Medeni Kanunumuz erkek lehine de nafakaya cevaz veriyor.
Anlattığınız olayda da kanaatimce, durumun ispatlanması şartıyla, tedbir nafakasının iptaline hükmedilmesi mümkün görünüyor.
Old 13-07-2009, 17:05   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2615
K. 2009/4787
T. 16.3.2009

• BOŞANMA ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılmasına Neden Olan Olaylarda Eşini İstemediğini Söyleyen Davacı/Davalı Koca Yanında Eşini İstemediğini Söyleyen ve İntihara Teşebbüs Eden Kadının da Kusurlu Olduğu - İstemin Kabulü Gereği )

NAFAKA ALACAĞI ( Her Gün Doğan ve İşlemeye Başlayan Alacaklarından Olduğu - İşlemiş ve Muaccel Hale Gelmiş Nafaka Olmadıkça Nafakaya Faiz Yürütülemeyeceği )

• FAİZ ( Nafaka Alacağı Her Gün Doğan ve İşlemeye Başlayan Alacaklarından Olduğu - İşlemiş ve Muaccel Hale Gelmiş Nafaka Olmadıkça Nafakaya Faiz Yürütülemeyeceği )
4721/m.166/1-2

ÖZET : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşini istemediğini söyleyen davacı-davalı koca yanında eşini istemediğini söyleyen ve intihara teşebbüs eden kadın da kusurludur. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinin aradığı koşullar gerçekleşmekle boşanmaya karar verilmesi gerekirken reddi doğru değildir.

Nafaka alacağı her gün doğan ve işlemeye başlayan alacaklarındandır. İşlemiş ve muaccel hale gelmiş nafaka olmadıkça nafakaya faiz yürütülemez. Bu nedenle davalı-davacı kadın lehine hüküm altına alınan tedbir nafakasına yazılı şekilde faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşini istemediğini söyleyen davacı-davalı koca yanında eşini istemediğini söyleyen ve intihara teşebbüs eden kadında kusurludur.Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinin aradığı koşullar gerçekleşmekle boşanmaya karar verilmesi gerekirken reddi doğru değildir.

3-Nafaka alacağı her gün doğan ve işlemeye başlayan alacaklarındandır. İşlemiş ve muaccel hale gelmiş nafaka olmadıkça nafakaya faiz yürütülemez. Bu nedenle davalı-davacı kadın lehine hüküm altına alınan tedbir nafakasına yazılı şekilde faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ :
Hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyize konu diğer hususların yukarıda l. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 26-07-2009, 18:22   #23
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan boşanma davasından bağımsız tedbir nafakası/ asgari ücretle çalışan kadın

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/10244
Karar: 2008/15023
Karar Tarihi: 18.09.2008

ÖZET: Eş için takdir edilen nafakanın çalıştığı dönemde de geçerli olacağı değerlendirilip buna göre çocuklar yönünden de nafaka miktarı hakkaniyet ölçüsünde artırılarak hüküm kurulması gerekir.

(4721 S. K. m. 169)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Davada, davalı kocanın başka bir kadınla karı-koca hayatı yaşadığı, eşine şiddet uyguladığı ileri sürülerek eş ve çocuklar için tedbir nafakası istenilmiş; mahkemece eş için asgari ücretle çalışmaya başladığı tarihe kadar geçerli olmak üzere 150. YTL, çocuklar için 110'ar YTL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı tarafın bütün, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, asgari ücretli olarak çalışmak tedbir nafakası verilmesine engel değildir. Nitekim yerleşik Yargıtay uygulamasına göre de asgari ücret yoksulluğu ortadan kaldırıcı bir gelir düzeyi olarak kabul edilmemiştir. Kaldı ki tedbir nafakasının niteliği, tarafların birlikte olduğu dönemde sürdürülen yaşam düzeyinin, ayrı yaşama halinde de olsun korunmasına yöneliktir.

Somut olayda ilköğretimde okuyan 2 çocuklu bir anne için toplam 370. YTL nafaka miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve özellikle polis olan davalının 1586. YTL tutarındaki gelirine ve çocukların eğitim seviyesine uygun bulunmamıştır.

Mahkemece, eş için takdir edilen nafakanın çalıştığı dönemde de geçerli olacağı değerlendirilip buna göre çocuklar yönünden de nafaka miktarı hakkaniyet ölçüsünde artırılarak hüküm kurulmalıdır.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 15-08-2009, 19:44   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Sadakatsizlik Tedbir Nafakası

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/3327
K. 2006/9534
T. 15.6.2006

BAŞKA ERKEKLE KARI KOCA GİBİ YAŞAMA ( Sadakatsiz Kadın Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilmesinin Doğru Görülmediği )

TEDBİR NAFAKASI ( Başka Bir Erkekle Karı-Koca Gibi Yaşayan Sadakatsiz Kadın Yararına Hükmedilmesinin Doğru Görülmediği )

SADAKATSİZ KADIN ( Başka Bir Erkekle Karı-Koca Gibi Yaşayan Sadakatsiz Kadın Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilmesinin Doğru Görülmediği )

4721/m.169

ÖZET : Başka bir erkekle karı-koca gibi yaşayan sadakatsiz kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tedbir nafakası ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre sair temyiz itirazları yersizdir.

2- Başka bir erkekle karı-koca gibi yaşayan sadakatsiz kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 03-11-2009, 14:51   #25
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No.
2004/14958
Karar No.
2005/244
Tarihi
11.01.2005

İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/436/437
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/175

KAVRAMLAR
YOKSULLUK NAFAKASI
BOZMA KARARI KAPSAMI DIŞINDA KALAN NAFAKA TALEBİ
BOZMANIN MÜNHASIRAN TEDBİR NAFAKASINA İLİŞKİN OLMASI

ÖZET
İLK HÜKMÜN YOKSULLUK NAFAKASININ REDDİNE İLİŞKİN BÖLÜMÜ, DAVALININ BU YÖNE İLİŞKİN İTİRAZLARI İNCELENİP REDDEDİLMEK SURETİYLE BOZMA KARARININ KAPSAMI DIŞINDA KALARAK ( KARAR DÜZELTME SÜRESİNİN DE TÜKETİLMESİYLE ) KESİNLEŞTİĞİNE GÖRE, KESİNLEŞEN BU KISIM DAVACI YARARINA USULÜ KAZANILMIŞ HAK OLUŞTURMUŞTUR

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İlk hükümde; davacı kocanın açtığı boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına karşı boşanma davasının reddine, davalının manevi tazminat ve nafaka istemlerinin reddine karar verilmiş; davalının temyizi üzerine hüküm, " ... davalı yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğinden ... " bahisle bu yönden bozulmuş, davalının bozmanın kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yersiz olduğu belirtilerek, bozmanın dışında kalan kısımlar açıkça onanmıştır.
İlk hükmün yoksulluk nafakasının reddine ilişkin bölümü, davalının bu yöne ilişkin itirazları incelenip reddedilmek suretiyle bozma kararının kapsamı dışında kalarak ( karar düzeltme süresinin de tüketilmesiyle ) kesinleştiğine göre, kesinleşen bu kısım davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşturmuştur. Münhasıran tedbir nafakasına ilişkin bozma kararına uyan mahkeme artık davalı yararına yoksulluk nafakasına hükmedemez. Bu yön gözetilmeden davalı yararına yoksulluk nafakasına hükmolunması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-01-2011, 15:49   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/3500
K. 2010/5773
T. 25.3.2010

• TEDBİR NAFAKASI ( Müşterek Çocukların Baba Yanında Kaldıkları Dönemler Nazara Alınmaksızın Dava Tarihinden İtibaren Hükmedilemeyeceği )

• ÇOCUKLARIN BABA YANINDA KALDIKLARI DÖNEMLER ( Nazara Alınmaksızın Dava Tarihinden İtibaren Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

4721/m. 169

ÖZET : Müşterek çocukların davacı-davalı baba yanında kaldıkları dönemler nazara alınmaksızın dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, velayet, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeblere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2- Müşterek çocuklar M.ve M. nın davacı-davalı baba yanında kaldıkları dönemler nazara alınmaksızın dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu hususların ise yukarıda 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 28-05-2011, 16:36   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/10636
K. 2009/14855
T. 22.7.2009

• BOŞANMA DAVASI (Eşine Şiddet Uygulayıp Başka Bir Kadınla Yaşayan Koca Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)

• EŞİNİ ALDATIP EŞİNE ŞİDDET UYGULAYAN DAVALI KOCA YARARINA TEDBİR NAFAKASINA HÜKMEDİLMESİ (Davacı Eşin Davası Bu Nedenlerle Kabul Edildikten Sonra Davalı Koca Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)

• TEDBİR NAFAKASI (Davacı Kadının Kendisine Şiddet Uygulayıp Başka Bir Kadınla Yaşayan Kocası Hakkında Açtığı Boşanma Davasının Kabul Edildiği - Davalı Eş Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)
4721/m.169

ÖZET : Davalı eşin davacı eşine şiddet uyguladığı ve başka bir kadınla yaşadığı kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verildiyse davalı koca yararına tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği dikkate alınmalıdır.

DAVA : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 07.04.2009 gün ve 3794-6534 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü:

KARAR : 1- Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme talebi yersizdir.

2- Davacının karar düzeltme talebine gelince;

Mahkemece, "davalının eşine şiddet uyguladığı ve bir başka kadınla yaşadığı sabit" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davalı koca yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 350.-YTL. Tedbir nafakası takdir edilmiştir. Davacı, hükmü bu yönden temyiz ettiği halde, davacının temyiz itirazları yerinde görülmeyerek hüküm Yargıtay'ca bu yönden de onanmıştır. Davacı, kararın koca lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden düzeltilmesini istemiştir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin önlemleri talep halinde veya re'sen alacağı kuşkusuzdur. (TMK.md. 169) Ancak, maddede gösterilen önlemlerin alınmasını gerektiren bir durumun bulunması gerekir. Davalı koca lehine tedbir nafakasına hükmedilmesini gerektiren şartlar somut olayda bulunmamaktadır. Bu husus gözetilmeden davalı yararına Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesi gereğince tedbir nafakası takdiri doğru değildir. Ne var ki bu husus, ilk incelemede gözden kaçtığından, hüküm bu yönden de onanmış olmakla davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin onama kararının davalı lehine hükmedilen tedbir nafakasına münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün tedbir nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 -442. maddeleri gereğince davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemizin 07.04.2009 tarihli 2008/3794 esas, 2009/6534 sayılı onama kararının koca lehine hükmedilen tedbir nafakasına münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA, davalının karar düzeltme talebinin, yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple REDDİNE, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442/3. maddesi gereğince; "bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle, ceza, idari Para cezasına dönüştürüldüğünden,

5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, hesaplanan 169.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca 32.30 TL. ilam harcının karar düzeltme talep eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 22.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY : Kısa karar ile gerekçeli karar arasında yoksulluk nafakası konusunda çelişki yaratılmıştır.

Çekişme nedir?

Değerli çoğunluğun kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisine rağmen isin esasının diğer yönlerden incelenebileceğine yönelik düşüncesine katılmıyorum. Dairemin formüle edilmiş ilke kararına göre: "...Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 381/2 maddesi uyarınca kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir." Dikkat edilecek olursa Dairemin formüle edilmiş ilke kararına göre tefhim edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık diğer yönler incelenmeden ve tek başına bozma sebebi olur. Kaldı ki kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bir bozma sebebi sayılır. (10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gerekçesi) 10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması görüşü konusunda oybirliği vardır, içtihadı birleştirme kararma göre yerel mahkeme önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle vicdani kanaatine göre karar verebilir. Öyle ki hâkim çelişkiyi gidererek davayı görev yönünden ya da hak düşürücü süreden de reddedebilir.

"Kısa karar ile gerekçeli kararda hükmün herhangi bir bölümü ile ilgili olarak çelişki yaratılması sonucu bozulması, hüküm maddelerinin tümünü ortadan kaldırır. Yeniden verilecek kararda, tüm istekler hakkında yeniden ayrı ayrı karar verilmesini gerektirir. Açıklanan yasa nedenlerle yok hükmünde olan önceki kararın temyiz edilmeyen bölümlerinin kesinleştiğine ilişkin görüş anılan inançları birleştirme kararına aykırıdır." (Y2HD, 28.4.1999, 1986-4284) Çelişik kararın gerek tamamının gerekse bir bölümünün temyiz incelenmesine konu yapılması bu sebeple olanaksızdır. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibaret olduğundan değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum.

Kazancı
Old 09-07-2011, 16:30   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/6706
K. 2011/7565
T. 3.5.2011

• YOKSULLUK NAFAKASI ( Davalı Kadının Sadakatsiz Davranışlarda Bulunduğu/Boşanmaya Neden Olan Olaylarda Daha Ağır Kusurlu Olduğu - Lehine Takdir Edilmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )

• BOŞANMA ( Sadakatsiz Davranışlarda Bulunan Kadının Boşanmaya Neden Olan Olaylarda Daha Ağır Kusurlu Olduğu - Lehine Yoksulluk Nafakası Takdir Edilemeyeceği )
4721/m. 175

ÖZET : Davalı kadının sadakatsiz davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olan davalı kadın lehine yoksulluk nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının sadakatsiz davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu olan davalı kadın lehine yoksulluk nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( TMK.md.175 )

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 09-07-2011, 16:38   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/4431
K. 2011/5559
T. 29.3.2011

• TAZMİNAT VE NAFAKA TALEBİ ( Davalı Karşı Davacının Boşanma Davası Bulunmadığı Halde Boşanmasına Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

• BOŞANMA HÜKMÜ ( Davalı Karşı Davacının Tazminat ve Nafaka Talep Ettiği - Davalı Karşı Davacının Boşanma Davası Bulunmadığı Halde Boşanmasına Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

• NİSPİ HARCIN TAMAMLANMASI ( Davalı Karşı Davacının Tazminat ve Nafaka Talep Ettiği - İstediği Tazminat Miktarı İle Nafakanın Bir Yıllık Tutarının Toplamı Üzerinden Nispi Harcın Tamamlatılacağı )

1086/m.72
492/m.30-32

ÖZET : Davalı-karşı davacının davası tazminat ve nafakaya ilişkindir. Boşanma davası bulunmadığı halde; davalı-karşı davacının boşanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Davalı-karşılık davacı, istediği tazminat ve nafaka için karşı dava dilekçesi vererek başvurma harcını ve maktu peşin harcını yatırmıştır. İstediği tazminat miktarı ile nafakanın bir yıllık tutarının toplamı üzerinden nispi harcını tamamlaması için süre verilip sonucuna göre işlem yapılması gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukanda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar, nafakalar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1 - Davalı-karşı davacı Hülya'nın karşılık davası tazminat ve nafakaya ilişkindir. Boşanma davası bulunmadığı halde; "davalı-karşı davacı Hülya'nın boşanma davasının kabulüne" şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır ( HUMK. md. 72 ).

2 - Davalı-karşılık davacı H. istediği tazminat ve nafaka için karşı dava dilekçesi vererek başvurma harcını ve maktu peşin harcını yatırmıştır. İstediği tazminat miktarı ile nafakanın bir yıllık tutarının toplamı üzerinden nispi harcını tamamlaması için süre verilip sonucuna göre işlem yapılması gerekirken ( Harçlar Kanunu md. 30-32 ) bu eksiklik giderilmeden yargılamaya devamla yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 13-11-2012, 15:40   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/1922
K. 2012/20359
T. 5.9.2012

• BİRLİKTE YAŞAMAYA ARA VERİLMESİ (Yanındaki Çocuklar Yönünden Tedbir Nafakasına Hükmedilmesi İçin Kadının Ayrı Yaşamakta Haklılığını Kanıtlama Yükümlülüğü Bulunmasa da Kendisi İçin Talep Ettiği Nafaka Yönünden Kanıtlaması Gerektiği)

• KADININ AYRI YAŞAMASI (Kendisi İçin Talep Ettiği Nafaka Yönünden Ayrı Yaşamakta Haklılığını Kanıtlama Yükümlülüğü Bulunduğu)

• TEDBİR NAFAKASI (Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi - Talep Eden Kadının Ayrı Yaşamakta Haklılığını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu)

4721/m. 197

ÖZET : Nafaka talep eden davacı kadın ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamamıştır. Davacı kadın yanında bulunan çocuklar yönünden tedbir nafakasına hükmedilmesi için, kadının ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlama yükümlülüğü bulunmasa da, kendisi için talep ettiği nafaka yönünden kocanın kusurlu davranışları nedeniyle ayrı yaşamakta haklılığının kanıtlanması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle müşterek çocuk Taha için takdir edilen tedbir nafakasının (TMK.m.197) çocuğun ergin olduğu 30.06.2011 tarihine kadar hüküm ifade edeceğinin tabi bulunmasına göre davacı kadının tüm, davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı kadın 06.02.2008 tarihinde davalı kocanın bir kısım kusurlu davranışlarını ileri sürerek boşanma davası açmış, mahkemece davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş ve bu karar 06.05.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma davasının reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra taraflar bir araya gelmemiş, davacı kadın tarafından 14.06.2010 tarihinde eldeki nafaka davası açılmıştır. Davacı kadının sunduğu ve mahkemece toplanan deliller dikkate alındığında; davacı kadın ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davacı kadın yanında bulunan çocuklar yönünden tedbir nafakasına hükmedilmesi için, kadının ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlama yükümlülüğü bulunmasa da, kendisi için talep ettiği nafaka yönünden kocanın kusurlu davranışları nedeniyle ayrı yaşamakta haklılığının kanıtlanması gerekir. Davacı kadının kendisi için istediği nafakanın reddi gerekirken kabulü doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple davalı koca yararına BOZULMASINA, temyize konu diğer hususların 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yoksulluk Nafakası Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 44 23-10-2023 10:48
İştirak Nafakası Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 32 13-10-2023 00:08
Tedbir Nafakası glossator Meslektaşların Soruları 0 13-03-2002 23:20
Tedbir Nafakası esma Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 00:29
Tedbir Nafakası esma Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 00:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11785889 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.