DANIŞTAY'a Saldırı!!!

Danıştay’a silahlı saldırı: 2'si ağır, 5 yaralı

Hürriyet İnternet/AA

Danıştay’a silahlı saldırı yapıldı. Saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile Mustafa Yücel Özbilgin ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı.



Danıştay'a silahlı saldırı düzenleyen İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat Alparslan Aslan
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre saat 10.00 sıralarında meydana gelen olayda 25-27 yaşlarında avukat Alparslan Aslan, Daire toplantı halindeyken saldırıda bulundu.

YARALILARIN KİMLİĞİ

Saldırı sonucu 2’inci Daire Başkanı Mustafa Birden ve Mustafa Yücel Özbilgin ağır olmak üzere Ayfer Gevrek Özdemir, Ayla Gönenç ve Ahmet Çobanoğlu yaralandı.

Yaralılar Hacettepe Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırıldı.

YARARILARIN DURUMU

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Direktörü Prof. Dr. Uğur Erdener, hastanenin acil servis önünde gazetecilere Danıştay'daki saldırıda yaralananlarla ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Erdener, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in hayati tehlikesinin sürdüğünü, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in genel durumunun iyi olduğunu bildirdi.

Olayda toplam 5 yaralı olduğunu bildiren Erdener, ilk olarak 4 yaralının hastaneye geldiğini ve bunlara hemen müdahaleye başlandığını söyledi. 1 yaralının da başka bir hastaneden Hacettepe Hastanesi'ne nakledildiğini ifade eden Erdener, şunları söyledi.

“2. Daire Başkanı Mustafa Birden mide ve dalağından yaralanma nedeniyle şu anda ameliyatta. Kendisinin genel durumu büyük bir ciddiyet arz etmiyor. Diğer hastamız Mustafa Yücel Özbilgin başından bir kurşun yaralanmasına maruz kalmış durumda. Kendisi bizzat Sayın Rektörümüz tarafından ameliyata alınmış durumda. Ama hayati tehlikesi sürmekte. Ayla Gönenç ile Ahmet Çobanoğlu, birazdan müdahale edilmek üzere ameliyathaneye alınacak. Kendilerinin hayati tehlikeleri mevcut değil. Son olarak da Ayfer Özdemir isimli hastamız hastanemize getirildi.”

Erdener, bir soru üzerine, Ayfer Özdemir'in el bileğinden, Ahmet Çobanoğlu'nun da damağından yaralandığını bildirdi.

Hacettepe Hastanesi Genel Direktörü Uğur Erdener, Mustafa Yücel Özbilgin'in başından yaralandığını ve hayati tehlikesinin dürdüğünü belirtti. Özbilgin'in ameliyata alındığını bildiren Erdener, Mustafa Birden'in de mide ve dalağandan yaralandığını kaydetti.

SALDIRGAN YAKALANDI

Saldırgan avukat Alparslan Aslan, olay sırasında kullandığı Glock marka tabancasıyla yakalandı.

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Alparslan Aslan'ın Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusu sürüyor.

SALDIRGAN DÜN DE DANIŞTAY'A GİTMİŞ



Bugün Danıştay 2. Daire başkanlığına gelerek silahlı saldırıda bulunan Alparslan Aslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay 2. Daire başkanlığına geldiği ve başkanın odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terk ettiği öğrenildi.



SOKAKTA TÜRBAN SAKINCALI

Bu arada Danıştay 2’inci Daire Başkanı Mustafa Birden'in, anaokulu öğretmenin sokakta da türban takamayacağı yönündeki kararı verenler arasında olduğu belirlendi.

Vakit Gazetesi de Mustafa Birden'i "hedef göstermişti."

ÇİÇEK: NEFRETLE KINIYORUZ

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Danıştay 2. Dairesi toplantı halindeyken yapılan silahlı saldırıda şu an için can kaybı bulunmadığını, 4 üyenin yaralı olduğunu söyledi.

Cemil Çiçek, saldırının ardından gittiği Danıştay'dan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Saldırıyı, nereden ve kimden gelirse gelsin, nedeni ne olursa olsun nefretle kınadıklarını” belirten Çiçek, Danıştay'ın Cumhuriyetin saygın, Anayasal, önemli bir kurumu olduğunu vurguladı.

Çiçek, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini, Ankara Valisi, Emniyet Müdürü ve Ankara Cumhuriyet Başsavcısının Danıştay'da bulunduğu, gerekli incelemelerin yapıldığını söyledi.

Şu anda 4 üyenin yaralı olduğunu ve can kaybı bulunmadığını kaydeden Çiçek, “Olmamasını diliyoruz. Bazı yanlış ve eksik bilgiler veriliyor. Olayla ilgili soruşturma çok yönlü sürüyor” dedi.

Çiçek, saldırganın avukat olduğu yönündeki bilgilerin anımsatılması üzerine de soruşturmanın sürdürüldüğünü vurgulayarak, ”Eksik veya yanlış bilgi verilmemeli. Bazı eksik bilgiler verildiği görülüyor. Gerektiği zaman açıklama yapılacak. Saldırgan gözaltına alınmıştır. Her türlü bilgi derlenmektedir” karşılığını verdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de Danıştay'dan ayrılırken saldırıyı nefretle kınadığını belirterek, olayın aydınlatılması için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Çiçek, gazetecilerin, saldırganın avukat olduğu yönündeki haberlerden söz etmeleri üzerine de bu konuda bilgisi bulunmadığını kaydetti.


Haber için tıklayınız

http://news.yahoo.com/s/nm/20060517/...rkey_attack_dc

Saldırıya uğrayanlar hedef gösterilmişti

Hürriyet İnternet

Silahlı saldırıda ağır yaralanan iki yüksek yargıcın Aytaç Kılınç isimli öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz kararı veren Danıştay üyeleri olduğu ortaya çıktı.



Danıştay'a silahlı saldırı düzenleyen İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat Alparslan Aslan
Danıştay’a yapılan silahlı saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile Mustafa Yücel Özbilgin ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı. Saldırının yapıldığı daire bu yılın başında Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermişti. Anadolu'da Vakit Gazetesi, bu kararın ardından üyelerin fotoğraflarını ve isimlerin yayınlayarak "İşte o vekiller" diye manşet yapmıştı.

Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, Anadolu'da Vakit Gazetesi ve sorumluları hakkında, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ile 3 üyesinin ''terör örgütlerine hedef gösterildiği gerekçesiyle'' soruşturma başlatmıştı.

Gazetenin o günkü sayısında ''İşte O Üyeler'' başlığı altında yayınlanan haberi ve Aytaç Kılınç adlı öğretmenle ilgili kararı veren Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve 3 üyenin fotoğraflarının yayınlanmasını inceleyen Bağcılar Basın Savcısı Ali Çakır, gazete ve sorumluları hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesi uyarınca re'sen soruşturma açmıştı.



BİRDEN’E TEHDİT GİBİ SUÇ DUYURUSU

Saldırıya uğrayan 2. Daire’nin türbanla ilgili kamusal alan kararını nedeniyle geçtiğimiz ay sert açıklamalar yapan Alperen Ocakları, "Kararda, başörtüsü takma ve başörtüler aşağılanmıştır, toplumdaki milyonlarca insan hakkında ayrımcılık yapılmıştır" diyerek suç duyurusu kampanyası başlatmıştı.

Bazı yazılı basın organlarında da yer alan Alperen Ocakları’nın suç duyurusu kampanyasının tam metni şöyle:

ŞÜPHELİLER: Danıştay 2. Dairesi bir kısım üyeleri

Danıştay Başkanlığı - Ankara SUÇ : Ayrımcılık, hakaret, halkı aşağılama / kin ve düşmanlığa tahrik, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, eğitim ve öğretimin engellenmesi

SUÇ TARİHİ: Şubat 2006 ve öncesi

AÇIKLAMALAR :

1- Bilindiği gibi, okula geliş gidişte başörtüsü takan Aytaç Kılınç isimli öğretmenin anaokulu müdürlüğünden alınması işleminin iptalinin Danıştay 2. Dairesi’nce red edilmesi kararı medyaya yansımıştır. Danıştay 2. Dairesi, 26/10/2005 tarih ve 2004/4051 esas, 2005/3366 kararında özetle, İsl?mi inanç gereği takılan türbanın (başörtüsünün) çocuklara ’kötü örnek’ olduğu gerekçesiyle davacının aleyhine karar vermiştir.

2- Karar, kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır. Türkiye halkının örf ve ?detlerine aykırı, davacı kişinin inanç özgürlüğünü çiğneyen kararda kullanılan ifade ve mantık, hukukun temel ilkelerine, Anayasa ve temel insan haklarına aykırıdır.

3- Anayasa’ya göre (m.138); ’hakimler Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdan kanaatlerine göre hüküm vermek zorundadırlar.’ ’Türk Milleti Adına’ karar veren hakimler, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka aykırı karar veremez. Hakim tüm kararlarında hukuka uygunluğu ve hakkaniyeti gözetmek zorundadır. Ayrıca, ’hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.’ (Türk Medeni Kanunu m.1/son).

4- Yargıçlar, özel olarak davacı aleyhinde, genel olarak da Türkiye halkı aleyhinde, ayırımcı, ideolojik ve jakoben bir yaklaşımla verdikleri karar ile, inanç özgürlüğü, iş ve çalışma özgürlüğü, eğitim-öğretim özgürlüğü ile düşünce ve kanaat özgürlüğünü ihlal etmişlerdir.

5- Şüpheliler, verdikleri karar ile inancı gereği başörtüsü takanları aşağılamış ve hakaret etmişlerdir. İnanç gereği başörtüsü takanların bu şekilde aşağılanması, ’mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı’ hakaret edilmesi suçtur. Oyçokluğu ile alınan kararda, karar gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, din inançlarını yerine getiren milyonlarca insan, inancı nedeniyle aşağılanmış ve hakarete uğramıştır.

6- Başörtüsü, İslam dini mensuplarınca inanç gereği veya geleneksel, kültürel sebeplerle takılmaktadır. Türkiye toplumunda kadınların çoğu başörtüsünün farklı biçimlerini takmaktadır. Başörtüsünün genel olarak inanç nedeniyle takıldığı bilinmektedir. Kararda, başörtüsü takma ve başörtülüler aşağılanarak toplumdaki milyonlarca insan hakkında ayrımcılık yapılarak rencide edilmiştir. İnsanları inançlarından dolayı kınamak, aşağılamak veya hakaret etmek, hukuk düzenince korunmaz. Ayrımcılık yapmak, din inançları aşağılamak suçtur. TCK m. 122 açıkça ’kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapma’yı suç saymıştır. TCK m. 216 da ’halkın bir kesiminin benimsediği din değerleri alenen aşağılamayı’ suç olarak düzenlemiştir. 7- Kararın gerekçesinde ileri sürülen bazı hususlar, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiştir. Netice olarak, anılan kararla, halkın benimsediği din değerleri alenen aşağılayan, ayrımcılık yapan şüpheliler hakkında şik?yetin yapılması zaruri olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıdaki arz ve izah ettiğimiz nedenlerle; kamuoyu önünde, alenen halkın din değerlerini aşağılayan, ayrımcılık yapan, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleyen, hakaret eden, iş ve çalışma özgürlüğünü ihlal eden şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasını ve cezalandırılmasını talep ederim.

Saygılarımla.

/03/2006 Şikayet eden Ad -soyad İmza"

2. DAİRE LAİKLİK HASSASİYETİYLE ÖNE ÇIKTI

Danıştay 2. Daire, laiklik konusundaki hassasiyetiyle öne çıktı. Daire, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt dışı görevlendirmeleri ile yurt dışında okuyanlara denklik konularında önemli kararlar aldı.

Danıştay 2. Dairesi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile bu bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli kamu personeline ilişkin mevzuattan kaynaklanan dava ve temyiz başvuruları ile kamu personelinin sicillerine ilişkin dava ve temyiz başvurularına bakıyor.

Daire, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt dışı görevlendirmeleri ile yurt dışında okuyanların denklik konularında önemli kararlara imza attı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4427771.asp?m=1&gid=69

Bu hain saldırıyı tüm benliğimle kınıyorum. Cumhuriyet'e karşı başlatılan kalkışmanın geldiği bu aşamada bir AVUKAT'ın dahi bir ideolojinin nasıl esiri olabildiği ve birey olamadan insanın nasıl yetişkin olabildiğini göstermesi bakımından üzerinde çok önemle durulması gereken bir hadise olduğunu düşünüyorum. Ve ne yazık ki faile bakınca, bazı önyargılarımın bu olayla artık önyargı olmaktan çıkmaya başladığını dehşetle görüyorum.

Geçen hafta içerisinde Türkiye'nin siyasi yönden tarafsız ama Atatürk ilke ve İnkılapları doğrultusunda yayın yapan "Cumhuriyet Gazetesi"ne, 6 günde "3 Bombalı Saldırı" düzenlenmiş olduğu düşünülünce, bugün gerçekleşen Cumhuriyetimizin temel taşlarından olan, bağımsız Türk yargısının en üst basamağına düzenlenen bu saldırı, akla bir çok soruyu beraberinde getiriyor.
Bu eylemin kişisel olarak bir avukatın tepkisi olmadığından eminim. (Umarım yanılıyorumdur) Ayrıca saldırganın üstünden çıkan kimliğin gerçekten kendisine ait olup olmadığı konusunda da henüz netlik yok. Ancak saldırganın saldırı esnasında "Biz Allah'ın askerleriyiz" diye slogan atması ve bu iki olayın birbiriyle bir çok yönden bağdaşması bu konudaki düşüncemi pekiştiriyor.

Umarım olayın iç yüzü bir an önce açığa çıkar.

Saldırganın kimliği netleşmiş değil ancak her ne kadar netlik olmadığı vurgulansa da, bir çok kişinin zihninde avukat kimliğimiz zedelenmiş bulunmakta. Avukat kimliği taşıyan bir kişinin avukatlık onuruna yakışmayan ve avukatlıkla bağdaşmayan bir davranış sergilemesi, tüm avukatlara mal edilmekte malesef. Bu da bizim haklarımızın (cezaevlerinde arama konusunda avukatlara yönelen güvensiz davranışlar gibi) kısıtlanması, ismimizin lekelenmesi, toplumsal itibarımızın zede görmesi demek. Gönül ister ki sepetteki çürük elmalar tüm sepeti toplumun gözünden düşürmesin. Umarım duyarlı vatandaşlarımız, saldırıyı gerçekleştirenin bir avukat olduğu netleşse dahi bu utanç verici saldırıyı mesleğimize bir kara leke olarak mal etmezler.. Saygılar..

Öncelikle bu saldırı bir noktayı çok açık olarak ortaya çıkardı, o da bu tür
kurumlarda olan güvenlik eksikliği.Saldırıyı yapan şahsın dün de orada
görülmesi ve buna rağmen önlem alınmaması düşündürücü.Üstelik bu daire
nin verdiği kararlar ile bir kısım insanları rahatsız ettiği açıkça ortada iken.
Toplanma yeri değiştirilse dahi bu saldırının önüne geçilebilirdi.
Ancak her zaman olduğu gibi, gerek iktidar ve gerekse
muhalefet saldırıyı yine ayrı ayrı yorumlayıp fikir ve önlem birliği
oluşturmayacaklar,böyle bir tavır ile bu tip saldırıları önlemek de mümkün
olmayacak.Son olarak şunu belirtmek isterim ki, saldırı her ne kadar üzücü
ve irkitici olsa da ,bu tip saldırılar sansasyon yaratmaktan öteye gidemez ve
bu yöntemle sistem değiştirilemez. Bu itibarla laik,demokratik ve Atatürkçü
düşünceye sahip olan arkadaşların bu derece endişelenmesini de doğru
bulmuyorum.Bizim Cumhuriyetimiz bu tip saldırılar ile yıkılacak ya da
zedelenecek kadar güçsüz değildir. Böyle eylemleri geçmişte de çok gördük
ama hala ayaktayız.

sayın angel.ın yorumuna katılıyorum.
yalnız yargının bağımsızlığına değil, avukatlık meslek onuruna karşı da yapılan bu suikasti ben de nefretle kınıyorum.cehalet eğitimle giderilemiyor ne yazıkki.

her meslek grubunda beyni yıkanmış hainler mevcut elbette ancak, yine de bir avukat olarak gidişattan endişe etmemek mümkün değil.tarihinin hiçbir döneminde böyle bir olaya tanık olmadı bu ülke.
hiçbir suikast,hiçbir eylem,anayasal düzeni değiştiremez.o kadar kolay değil.pamuk ipliğine bağlı değil bu ülkenin kaderi.üç beş haine pabuç bırakacak değiliz...

Böyle bir saldırıyı ben de kınıyorum. Çok üzücü bir olay, Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı , Demoratik ,Sosyal bir hukuk devletinde bu türlü hain ve karanlık saldırıların olması çok üzücü , ................................. AV. ERDAL

Bu bana göre büyük bir skandaldır.Hükümetin hukukçulara yönelttiği haksız eleştirilerin yol açtığı bir sonuçtur.Saldırıyı kınıyorum.Umarım devamı gelmez.
Saygılarımla.

Danıştay'da bu sabah uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanan Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vefat etti.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Tunçalp Özgen, hastane önünde bekleyen gazetecilere yaptığı açıklamada, Özbilgin'in vefat ettiğini bildirdi. Özgen, ''Biraz önce değerli hakim Mustafa Yücel Özbilgin'i kaybettik. Ailesine, Danıştaya, ülkemize başsağlığı diliyorum. Başka söyleyebileceğim maalesef bir şey yok''dedi.

Özbilgin'in ailesine vefat haberini kendisinin vereceğini söyleyen Özgen, bir soru üzerine hastanede tedavi gören diğer hastaların sağlık durumlarının iyiye gittiğini, şu anda bu hastalarda hayati bir tehlikenin söz konusu olmadığını söyledi.



Kaynak - internet haber

Bu sabah meydana gelen, amacı açık ve net olan bu menfur olayı şiddetle kınıyoruz. Hain saldırı HAKİMLERE değil, LAİK, DEMOKRATİK, SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN HUKUKUNA YÖNELİK ELİM BİR SALDIRIDIR. Saldırı, herkesçe bilinen kimi kararların beğenilmemesi nedeniyle sorumsuz izansız bazı basın yayın kuruluşlarının ve yazarlarının hedef göstererek yönlendirmesi ve devletin bazı yetkili organlarının bu gibi sorumsuz davranışları cesaretlendirici, ihtiyatsız beyanlarda bulunmalarından dolayı gerçekleştirilmiş olup HUKUKA GÖZ DAĞI VERMEYE YÖNELİKTİR. Bu çağdışı kalmış kişi ve zihniyetler ve onların maşaları bilmelidirler ki; ULU ÖNDER ATATÜRK ün kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ni yıkmaya asla güçleri yetmeyecek, buna cüret dahi edemeyeceklerdir. HUKUKİ NET AİLESİ OLARAK Bu elim saldırı sonucu yaşamını yitiren Sayın Üye Mustafa Yücel Özbilgin'in yakınlarına ve hukuk camiasına başsağlığı, yaralı hakimlerimize ise acil şifalar dileriz.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, kanlı saldırıyı gerçekleştiren kişinin maalesef avukat olması üzüntümüzü bir kat daha arttırmaktadır. Ancak herkes bilmelidir ki dalalet içinde olan bir iki meslektaşımız dışında tüm avukatlar ATATÜRK ün çizdiği çağdaş uygarlık yolundan taviz vermemeye kararlıdır.

Susurluğu unutturmayız dediler; Şemdinliyi yarattılar,
Uğur Mumcu'yu, Bahriye Üçok'u, Doğan Öz'ü unutturmayız dediler; Danıştay Hakimlerini vurdular.

Sırada Maraş, Çorum, Sivas olaylarını hatırlatmaları kaldı...Seyredecekmiyiz?

NE YAPMALI?
NASIL YAPMALI?

Bilindiği üzere Devletimiz,YASAMA,YARGI VE YÜRÜTME OLMAK ÜZERE üç temel unsurdan oluşur.Bu unsurlardan herhangi birinin yok edilmesi DEVLETİN ORTADAN KALDIRILMASI anlamına gelir. Uzuvlarından herhangi birini kaybeden DEVLETİN işlevini yapması mümkün değildir.
Aylardır,vatandaşımızın mal ve can güvenliği olmadığı herkes tarafından haykırılmasına karşın, MAALESEF Devletin koruma gücü emrine verilmiş olan idarenin yetkililerce ciddi herhangi bir önlem alınmamıştır.Bu durumdan cesaret alan VATAN haini ya da hainleri, bu defa DEVLETİMİZİN üç temel direğinden biri olan YARGIYI hedef almış ve YÜCE DANIŞTAYIN YÜCE HAKİMLERİNE görevleri başında saldırmışlardır.Bu saldırının amacı Devletin yok edilmesi değil de nedir?
Acımız büyüktür.Bu saldırı da değerli dostum,saygıdeğer hemşehrim büyük insan Vali ve DANIŞTAY ÜYESİ Sayın Mustafa YÜCEL ÖZBİLGİN Beyefendiyi şehit vermiş bulunmaktayız.Kendisine Cenabı Allahtan rahmet,kederli Ailesine ve tüm İdari Yargı Mensuplarına başsağlığı diliyor acılarını paylaşıyorum.Yine bu saldırıda İdari Yagının Zirvesinde yer alan Sayın Mustafa BİRDEN, Sayın Ayfer ÖZDEMİR ve Sayın Ayla GÜNENÇ başta olmak üzere birçok meslekdaşımız AĞIR ŞEKİLDE YARALANMIŞLARDIR. Kendilerine acil şifalar dilyorum.Yakınlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.Şurası ASLA UNUTULMAMALIDIR Kİ BU VATAN, BU DEVLET SAHİPSİZ EĞİLDİR.YURDUNU,MİLLETİNİ SEVEN VE ÇOCUKLARININ GELECEĞİNİ GÜVENCE ALTINA ALMAK İSTEYEN HER TURK VATANDAŞI,GEÇ KALMADAN ELE ELE GÖNÜLGÖNÜLE VERİP KENETLENMELİ VE BU SOYSUZLUĞA BİR SON VERMELİYİZ.ÇARE ATATÜRK İLKELERİNDEDİR.REHBER ATATÜRKÜN GENÇLİĞE HİTABESİDİR.
VATANI, MİLLETİ VE İLKELERİ UĞRUNA ŞEHİT DÜŞMÜŞ OLAN YÜCE İNSAN MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN Beyefendi,Ruhun ŞAD,Mekanın cennet olsun Vatan Sana Minnettardır. MESLEKDAŞLARIN BAŞTA OLMAK ÜZERE BU MİLLET SENİ ASLA UNUTMAYACAKTIR.
AZİZ HATIRAN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM.
Emekli İdari Yargı Hakimi İrfan AYDIN.

Samsunlu olmam nededniyle bi beyanata yerel medyada şahit oldum.Aynen;Av.Basri Sermet BAŞOKUR Danıştay’a yapılan saldırı hakkında yaptığı açıklamada. Yapılmış Bulunan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Adı geçen saldırının belli bir zihniyetin eseri olduğundan kuşku bulunmamaktadır. Kimse bu saldırıyı ferdi bir olay olarak nitelendirmesin. Bu saldırı belli kişilerce yıllardan beri ekilen tohumların eseridir. On yıllardır bu ülkede gayri resmi talebe yurtları ve tarikat evleri neden açılmıştır. Hizbullah, İbdaC,Hizbul Tahrir gibi örgütlenmeler nasıl yapılmıştır. Bunların eylemlerinde çoğu zaman güvenlik güçleri neden seyirci kalmıştır. Tüm bunların üzerinde durulması gerekir. Daha yakın zamanda sayın Başbakan bazı konuların yargı tarafından değil ulema tarafından çözülmesi gerektiğini söylememiş midir? Hatta yakın tarihte bir toplantıda Danıştay’ın bir çok konuda kendilerine engel olduğunu söylememiş midir. Son zamanlarda Partimizin PKK terörü hakkında AKP nin yetersiz kaldığı yönünde açıklamalarına kimse Terör üzerinden siyaset yapmasın diyen zihniyet bu gün yaptığı açıklamada da bu olayı siyasi rant olarak kullanmamak gerekir demiştir. Kimsenin bu tür acı olayları kullanmak gibi bir niyeti yoktur. Senin iktidarında PKK terörü azacak muhalefet olarak ses çıkaramayacağız . Senin döneminde radikal İslamcı terör artacak ses çıkarmayacağız. Bu nasıl bir anlayıştır. Bizim görevimiz sizin yaptığınız yanlışlıkları açıklamak ve sizi Ülkeyi doğru dürüst yönetmeye çağırmaktır. Başbakana meydan konuşmalarında Kubbeleri ve Minareleri kullandığını hatırlatmak isteriz. Bu tür konuşmaların ve dinin siyasete alet edilmesinin nasıl sonuçlar doğuracağı bir bir ortaya çıkmaktadır. Sayın Başbakan Cumhuriyetin temel kurumlarıyla kavgalıdır. Sürekli onları hedef göstermektedir. Bu durumda birilerinin de bu kurumlara saldırı düzenlemesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Türban hakkında Sayın Dairece verilen karar sonrası 2.Daire üyelerinin resimleri isimleri adresleri bir gazetede yayınlanmış ve daire üyelerince koruma talebinde bulunulmuş ancak bu talep reddedilmiştir. Eğer daire üyelerinin yakın korumaları olsa idi yada bu talep sonrasında Danıştay’da daha sıkı güvenlik tedbirleri alınsa idi acaba bu cani bu suçu işleyebilir miydi? Bizim de sormak hakkımız neden koruma vermediniz? Niyetiniz ne idi? Şu anda yoksa birileri timsah gözyaşlarımı döküyor?Dedi. Tüm bu sözlere imzamı atarım. saygılarımla..

Bugün Anıtkabir'e çıkan on binlerce hukukçuya, Atatürk İlke ve İnkılapları ışığında tek yürek olmuş, Hukukun üstünlüğüne, sosyal devlet ve laiklik ilkesine sahip çıkan milyonlarca kişiye, yine aynı değerleri paylaşan, Atatürk'ün izinde yola çıkmış ve hukuk için hukuk ile çalışan Türk Hukuk Sitesi Yönetimi adına birlik ve teşekkürlerimizi sunarız.


Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz değil. Gerektiğinde tek yürek birbirine kenetlenerek, başta Cumhuriyetimiz, bölünmez bütünlüğümüz ve laikliğimiz olmak üzere tüm "Anayasal Değerlerimize" sahip çıkacak milyonlarca kişiyiz.


Hepimiz TEK YÜREĞİZ!

TÜRKİYE CUMHURİYETİ laik bir devlettir.Böyle olaylar bizi yıldıramayacaklar.Türk milleti,dimdik ayakta Atatürk'ün bıraktığı mirasla yaşaycaktır.Bunu kimse değiştiremez.Değiştirmek isteyenler karşılarında güçlü bir Türk milleti bulacaklardır.Şuan hukukçu olduğum bir kat daha fazla guru duyuyorum.

Avukatların yargıda ki yeri konusunda teredütler yaşayan bir ülkede kendini bilmezlerin yaptıkları yüzünden yargı ve avukatlık meseği büyük bir skandalla karşı karşıya kalmıştır.Laik Türkiye Devletine yapılan bu saldırı ,Turk milleti adına karar veren bağımsız yargıya yöneltilen kirli bir eldir. Biz bundan 87 yıl önce yedi düvele kafa tutan vatanın evlatlarıyız,üç beş cılız ses turk ulusunun milliyetçi ve atatürkçü yoluna asla set cekemeyecektir.Yapılan bu hain saldırıyı kınıyor laikik ilkesine atılan son kurşun olmasını diliyorum.TURK ULUSUNUN BAŞI SAĞOLSUN. stj av.burcu birlik balıkesir barosu

Sn BURCU,
AĞZINA DİLİNE,YÜREĞİNE SAĞLIK.
SİZ VE SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN GENÇLERİMİZ VAR OLDUKÇA,TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KİMSENİN YOLUNDAN DÖNDÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.İNANIYORUM Kİ BU DEVLET ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ DOĞRULTUSUNDA GELİŞEREK VARLIĞINI SÜRDÜRECEKTİR.NAZIMIN DEDİĞİ GİBİ KARANLIKLARIN AYTINLATILMASI SIRASINDA BAZILARIMIZ YANACAKTIR.
DEMOKRASİ VE GÖREV ŞEHİDİMİZ MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİNİN AZİZ HATIRASI ÖNÜNDE SAYGIYLA EGİLİYORUM. Emekli İdari Yargı Hakimi irfan Aydın

En büyük korkum nedir bilir misiniz..?

Yeni jenerasyon olayın ve tekrarlanmaya çalışılan o kabusların tehlikesinin ne denli can yakıcı boyutlarda olduğunu bilmez..Ama ben bu terör ve kavgaları GÜZEL BURSA'mın sokaklarında en acımasızından yaşadım..
Bu tarz olaylar olduğunda aynı 8.5 şiddetinde deprem gibi enkaz olmaktayım..

Yıllardan 1979..oYILLARDA altıparmak cd.üzerinde ,BURSA TİCARİ İLİMLER AKADEMİSİ..bulunmakta..

Tarih 4 mayıs iyi biliyorum çünkü o gün can arkadaşım-şu anda kendisinirahmetle anıyorum..Bursa kız lisesi son sınıftayken trafik kazasında kaybettik onu..
Ben İlknur'cuğumun doğum gününe gitmek için Kafkas pastahanesinden pastamı ve çiçekçiden karanfil buketimi yaptırarak bindim dolmuşa..
caddeler sakindi..Akademi binasının önünde indim..Dar aralıktan 15-20 m.ileriye kadar yürüdüm.Tam o esnada meydanın tam ortasında feci bir manzarayla karşılaştım..
Sanki MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞIYDI..
Kim kimi yok etmek istiyordu ..,neydi savunulan bu yaşıma geldim hala daha terör ve taşlarla sopalarla bir mm.bile yol alınamayacağını bile bile kimeydi bu zulüm..hala anlayabilmiş değilim..
**************************************************
Bir yanda ellerinde sopa dersem mütevazi olacağımı düşünürüm..koca koca kalaslar..,AKADEMİLİ OĞLANLAR VE KIZLAR..
DİĞER YANDA ..ALLAH-ALLAH-NARALARIYLE ELLERİNDE TAŞLAR KALASLAR..Eğitim enstütülü ..insanlar..birbirlerini öldüresiye kıydılar..
Kalakalmıştım..tam ortalarında..karanfillerim yere düştü..çiğnediler..ayaklarının altında..
o anda bir yaşlı kadıncağız açtı kapısını çekti beni içeri..aksi halde ben de yaralanacaktım..
Keşke bunlara şahit olmasaydım keşke yaşanmasaydı bu kaoslar..
*************************************************
İçimde korkunç bir yara var..kapanmadı kanı mhala için için akmakta..

İŞTE BUGÜN DE o depremlerle sarsılmaktayım..
Terörün ve de öldürmek eyleminin dini dili ırkı ve de siyaseti olamaz ve düşünceler bu tarz ilkel ve sığı ..davranışlarla savunulamaz..

Danıştaya yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum..Hakkın rahmetine kavuşan..HAKİM MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN'e Allahtan rahmet diliyorum..
Diğer yaralananlara da acil şifalar temenni ediyorum..
************************************************** ***
NİLGÜN/19.05.2006
B*U*R*S*A

Bağımsız yargımıza yapılan bu saldırı kabul edilemez unutulmaz niteliktedir.Bu hain saldırıyı bir kez daha kınıyorum.Yaşanılan bu olay üzerine ülkede istifalar yaşanması gerekirdi ama kimse koltuğunu bırakmadı.3 temel erkten biri olan yüce yargıya adeta üvey evlat muamelesi yapılmıştır,haksız eleştirilerle kamuoyunda infial yaratılmıştır ve bu sonuç meydana gelmiştir. Bu olayın sorumlularının yaptıları açıklamalar gösteriyor ki bu kişiler hala siyaset yapmaktadır yerini korumanın derdindedir.
Evet tehlike büyüktür.Ama bu noktada hepimizin sağduyulu davranmalıyız.Ülkede yeni kutuplaşmalar yaratmanın kimseye yararı dokunmaz.Saygılarımla.

Çok üzgünüm. Çevremdekilerin 'Bu adam nasıl avukat olabilmiş?' sorularına cevap vermekte zorlanıyorum.
Tüm yargı camiasının başı sağolsun.
Av. Ertürk Türker

Böylesine çirkin bir saldırıyı kınamamak elde değil. Padişah döneminden itibaren TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin bulunduğu bu topraklarda, toprak tanesinden çok KAN dökülen bu topraklarda, pek çok ırktan, dinden, dilden ,milletten insanların (en azından halk arasında) dostane ilişkilerle yaşadığı bu topraklarda; ileri gelen sözüm ona halkın hakkını koruyan, kanunları düzenleyen, halkın birliği için uğraşan POLİTİKACILAR, bu politikacıların söylemlerini halka ileten sözüm ona DÜRÜST BASIN organlarına söyleyecek söylenebilecek sözüm yok.Unutulmayacak üstü kapatılamayacak bu çirkin saldırıyı her zaman gündemde tutmalıyız. Benim görüşüm yıllardır pek çok kötü olayı ''yapacak bir şey yok ki ''diyerek bağrına basıp unutmaya alıştırılmış halkımıza bu çirkin saldırının unutturulmaması için herkesin elinden geleni yapması gerekir ki, bağrı yanan kişiler olduğumuzu ve bu sadırıların devamı gelebilir nitelike olduğunu düşünüp, bilip her yönden en iyi silahla karşılık vermeliyiz. VE EN İYİ SİLAH BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN HALKIN, KANUN ÇALIŞANLARININ, ASKERİN BİRBİRİNE DESTEK OLDUKLARINI SADECE GEREKEN KİŞİLERE DEĞİL DÜNYA YA GÖSTERMELERİDİR.(Ümit ediyorum ki böylesine saldırıların en sonuncusu bu olsun )
GAZİ ŞEHİTİMİZİ ALLAH RAHMETİNE KAVUŞTURSUN GERİDE KALANLARA BAŞ SAĞLIĞI DİLİYORUM. HEĞİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN. TC BİZİMDİR BİZİM OLACAK.ANLAMAK İSEMEYENLERE GEREKİRSE ZORLA ANLATACAĞIZ.SAYGILARIMLA.

Ben yurt disinda yasayan bir hukukcuyum. Olayi duydugumuz andan itibaren icimiz daha bir agrimaya basladi. Hem bir hukukcu olarak hem de bir ülkesini cok seven vatandas olarak.
Ben Hukuk Fakültesinde okurken bas örtülü arkadaslar vardi.Yurtta kaldigimiz icin onlarin her birinin bir erkek korumasi vardi. Okula gidip gelirken onlari korumak icin . Ben bu durumu duydugumda cok sasirdim, bir erkek arkadas aciklama yapti, basi acik kiz arkadaslarin baslarina gelen kötü olaylari zaten kendisinin basi acik olmakla davet ettigini söyledi.
Halen bugün 2005-2006 da ülkeme yaptigim ziyaretlerde görüyorum ki adliye personeli oruc olmadigi halde orucmus gibi davranmak zorunda kaliyor, yemekhaneler o aylarda sürekli tamiratta oluyor.Oruc tutanlar da olabilir,namaz kilanlar da. Ama bunu yapmayanlar yapanlar karsisinda sindirilmeye ve kafir olarak mimlenmeye calisiliyor. Bu ülke bir Islam ülkesi degildir, bir Cumhuriyet ülkesidir.
Bu zihniyet degismedikce ne yazikki aziz ATAMIZ in ve onun arkadaslarinin kurdugu ülkemizi ayakta tutmamiz zor olacak.
Din olayi insanin kendi icindeki bir meseledir. Ülkemizde özledikleri seriat düzeni ne pahasina olursa olsun tekrar geri gelmeyecektir. Arkadaslar, bu konuda ülkesini ve Atatürk ü seven her insana görev düsmektedir. Lütfen birlik olalim. Atatürk ün genclige hitabesini tekrar tekrar okuyalim, bütün yanitlar oradadir.
Ne yazikki Cumhuriyet yolunda verilen sehitler geri gelmemektedir. Ugur Mumcu lar ölmez diyoruz, ama ölüyor,inaniyorum onun gibi diger ölen gercek Cumhuriyet evlatlari yasasa idi bugün bu zihniyet iktidarda olmazdi.
Onlar bizi bir bir eksiltmeye ve yok etmeye calisiyor. Bunu gözardi etmeyelim, ölen Sayin Danistay Üyemize rahmetler diliyorum,topragi bol olsun, diger üyelerimize de gecmis olsun diyorum.
Arkadaslar uyanalim, en azindan yakin cevremizi ve akrabalarimizi daha bilincli olmaya davet edelim, biz aktif olarak calismadikca yarinlar cok gec olacak. Yarinlari hazirlayan bugünlerdir. Atatürkcü arkadaslari göreve cagiriyorum.
En icten sevgilerle.

Bu hain saldırı cumhuriyetimize yapılmış bir saldırıdır. Ne yazık ki aydınlık,laik ve çağdaş bir Türkiye'yi içlerine sindiremiyorlar. Nefretle kınıyorum.

Laik demokratik çağdaş hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti bu alçak saldırılardan yılmadan yoluna devam edecektir

Marmara Hukuk Fakültesi 2004 mezunu
okul no:4346

bu yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum.ve bunu yapan kişi avukat kimliğini taşısa da asla ve asla hukukçu olamamış..tüm bu kötülüklere karşın bu sitede yazanlar gibi aydın kişilerin olduğunu görmek en büyük teselli bence.
sayın hakime rahmet diliyorum.yakınlarına başsağlığı ve yaralı olanlara da geçmiş olsun diyorum.fakat bu konunun üzerine sonuna kadar gidilmeli,böyle bırakılmamalı diye düşünüyorum...

saldırıyı yapanı şiddetle kınıyorum bu saldırıyı cumhuriyete yapılmış kabul ediyorum danıştaydaki güvenlik sistemini pek anlayamadım bu nasıl iş bir insan geliyor danıştaydaki daireyi kurşun yağmuruna tutuyor akıl mantık işi değil bu kadar kolay mı????????????????

Atam ; Gençlik senin izinde. Bir kısmı da seni izleyenlerin izinde. Biz bunun farkındayız. Sen yine de RAHAT UYU... Üzerine rehavet çökmüş bizler, gün gelir Kuvva-i Milli' ye ruhu ile yine kenetlenir, bizlere altın tepsi içinde sunduğun o değerlere canımız pahasına sahip çıkarız. Ruhun şad olsun ATAM...

SON DERECE ÇİRKİN VE İLKEL BİR SALDIRI.

Çirkin çünkü görevini yapan insanlara görevlerini yaptıkları için saldırılmıştır.

İlkel çünkü insanlar sadece kendileri gibi düşünmediği için öldürülmeye kalkışılmıştır.

Bu saldırı bir yaranın kaşındığında kanayacağını açıklıkla ortaya koymuştur.

Geçmişte baş örtüsü türban meselesi hiç tartışılmazdı. Çoğumuzun annesinin başı örtülüdür.

Olay önce bir simge haline getirilip bir düşüncenin sancağı/alemi haline geldi. Sonra bu sancak etrafında tartışmalar başladı.

Ben kişisel olarak idari kararlar ile insanların özel yaşamının düzenlenmesine karşıyım. Olayın özelinden çıkarsak bu düşüncemi türban konusunda bir haklılık temeli olarak ifade edemiyorum. Geçmişte yaşadığım bir tartışmada söylediğim gibi "ben din hanesinden islam tanımlamasını sildirmek istiyorsam ve karşımda yargıç olarak türbanlı (belirttiğimiz şekilde bir alem olarak bunu taşıyan bir kişi) bir yargıç oturuyorsa ben nasıl rahat olabilirim. Bu ifade değişik anlayışlar için de genişletilebilir.

Demokrasi insanlara en geniş özgürlükleri sağlamaya çalışan bir yönetim biçimidir. Bu doğru ve gereklidir. Ancak demokrasinin sağladığı bu özgürlükler demokrasinin yıkılması için kullanılamaz. Kim tarafından olursa olsun.

Bu durumda demokrasi kendisini yıkmaya çalışan bu kişi/anlayış/çabalara karşı gerekli önlemleri alır ve almak zorundadır. Demokrasiye inanan ve savunanlar da bu çerçevede davranmak zorundadırlar.

Ülkemizde insanlar yaşadıkları devletin tanımladığı denokrasiye inanmışlar ve savunmaktadırlar. Olaya karşı tepkisini koyan HİÇ BİR KİŞİ, KURUM ve ANLAYIŞ tarafından ÖRGÜTLENMEMİŞ, tepkisini kendiliğinden koyan onbinlerce kişi bunu göstermiştir.

Bu olay bize demokrasinin tanımını da bir anlamda göstermiştir. Senin örgütlü olman, hatta çağunluk olman bile çoğunluk olman bile azınlığın haklarını yeme gerekçen olamaz. Demokratik kurallar içinde az sayıda olanların da hakları ve bu haklara sahip çıkma yetenekleri vardır. Demokratik anlayış budur.

Yaşanan olay son paragrafta anlatılandan çok daha farklıdır. Burada insanların örgütsüzlüğünden yararlanarak demokrasi düşmanı bir hareket demokrasiyi ve demokratik hakları kullanarak demokrasiyi yok etmeye çalışmaktadır. DEMOKRASİ VE DEMOKRASİYE İNANALAR GEREKEN YANITI VEREBİLECEKLERDİR VE BUNU GÖSTERMİŞLERDİR.

Bu çerçevede biz hukukçulara düşen görev toplumsal gerilimi artırmadan demokrasinin yıkılması çabalarına engel olmaktır. Toplumsal gerilimin artması kaos ortamına neden olabilecek bu da demokratik hakların çeşitli nedenlerle kısıtlanması gerekçesi olabilecektir.

Sayın yargıcın dediği gibi; "Ben inandığım için muhalefet oyu verdim. Muhalefet oyu nedeni ile benikendinizden ya da türban yanlısı olarak görmeyin, göstermeyin. Beni kurşunlarınız öldüremedi ama bu öldürür."

DAHA DEMOKRATİK VE UYGAR BİR TÜRKİYE DİLEKLERİMLE.

Saygılarımla.

nıştaya yapılan saldırıyı bende esefle ve nefretle kınıyorum.Laiklik gibi olmazsa olmaz bir devletin temel niteliğinin bu denli yanlış yorumlanıp,kavram kargaşası yaratılmaya çalışılması;saldırıyı yapan şahsın bir avukat olması gerçekten utanç verici...Hukukçu olmak büyük sorumluluk sahibi olmaktır.Hal böyle olunca sevgili arkdaşlarım eğitim hayatında olsun meslek hayatında olsun söylediğimiz her söze,davranışlarımıza dikkat etmeliyiz.Yaşam biçimimizi hukuka göre şekillendirmek zorundyız.Zaten gerçekten hukukçu olmak isteyen bunu seve seve yapacaktır.SAYGILARIMLA...