Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

basit yargılama tanık ismi bildirme süresi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-12-2011, 10:20   #1
limpid

 
Önemli basit yargılama tanık ismi bildirme süresi

selamlar,
açılan iş davasında cevap dilekçesinde hakim bey tanık ismini belirtmemiz gerektiğini aksi halde bu hakkımızı kullanamayacağımızı madde 318in çok açık olduğunu belirtti.
MADDE 318-
(1) Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.

iş davalarında uygulama ne yönde ya da yeni kanunda basiy yargılamada tanık isimlernin sonradan bildirilmesine izin veren bir hüküm var mı?

Old 01-12-2011, 11:17   #2
Av. Aslı Kaya

 
Varsayılan

HMK’nın 447. maddesine göre “Diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hâllerde, bu Kanunun basit yargılama usulü ile ilgili hükümleri uygulanır.” Bu düzenleme uyarınca, örneğin, İş Mahkemelerinde sözlü veya seri usule göre görülen davalar, HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra basit usule tabi olarak görülmeye devam edecektir.
Dolayısıyla HMK madde 317/3 de tarafların cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi veremeyeceği de göz önüne alındığında HMK 318. maddesi ile tanık isimlerinin de dilekçeler ile birlikte verilmesinin zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.
Saygılarımla.
Old 01-12-2011, 11:17   #3
üye38190

 
Dikkat

Cevap dilekçesini verme süresi
MADDE 127- (1) Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.

Mahkemeler, HMK nın yürürlüğe girmesiyle genellikle cevap sürelerini ve beyanları iki haftalık kesin süreyle kısıtlıyorlar. Bu açıdan kesin süre verildiği hallerde, tanık bildirmezseniz hakkınızı kaybederseniz. Ben böyle bir duruma şahit oldum. Zaten sonradan tanık bildirilmesi her şartta mahkemenin kabulüne bağlı. En iyisi siz bildirin, yükümlülükten kurtulun.
Old 02-12-2011, 14:31   #4
limpid

 
Varsayılan

dün olayı çözdüm, 317/2ye göre cevap süresinin uzatılması için hakimden ek 15 gün süre aldım bu arada tanıklarla temasa geçip dilekçemde bildireceğim teşekkürler
Old 03-12-2011, 12:05   #5
Porsuk

 
Varsayılan

HMK'nın 243. maddesini de değerlendirirsek hakimin tanık listesinin sunulması için süre vermesi ve tanıkların dinleneceği günü belirlemesi gerekir. Zira maddedeki düzenlemeye göre listeyi kesin süre içerisinde sunmazsak dahi, tanıklarımızı dinlenecekleri günde hazır edersek mahkemece dinleneceklerdir. Bu madde ışığında kanımca delillerimiz arasında tanık deliline başvuracağımızı bildirmemiz yeterli olup,tanıkların adlarını ve ne konuda tanıklık yapacaklarını tahkikat aşamasında verilecek süre içerisinde bildirebiliriz.
Old 03-12-2011, 13:48   #6
Av. Aslı Kaya

 
Varsayılan

Bende Sayın porsuk gibi düşünüyorum, yasal süre içerisinde delil listemizi sunup tanık deliline başvuracağımızı bildirmemiz yeterli, sonradan tahkikat aşamasında verilecek süre içerisinde tanıkların ayrıca bilgileri bildirilebilir. Nitekim katıldığım seminerlerde bu konudaki tartışmalar hep bu yönde olacağı şeklinde.

Ancak ne kadar öyle olabilse de aklıma takılan şu husus var ki, o da basit yargılama ile yazılı yargılama usulünün bu konuda da farklılık göstereceği. HMK madde 317/3 ve 318 birlikte değerlendirildiğinde bütün belge ve delillerin ilk başta dilekçeler ile sunulması gerektiğinin zorunluluğu ve sonradan bu belgelerin sunulamayacağı açıkça ortada. Dolayısıyla tanık isimlerinin de en başta bildirilmemesi hak kaybına sebep olabilir

HMK çok canlar yakıcak çookkk
Old 03-12-2011, 15:14   #7
Porsuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Aslı Kaya
Ancak ne kadar öyle olabilse de aklıma takılan şu husus var ki, o da basit yargılama ile yazılı yargılama usulünün bu konuda da farklılık göstereceği. HMK madde 317/3 ve 318 birlikte değerlendirildiğinde bütün belge ve delillerin ilk başta dilekçeler ile sunulması gerektiğinin zorunluluğu ve sonradan bu belgelerin sunulamayacağı açıkça ortada. Dolayısıyla tanık isimlerinin de en başta bildirilmemesi hak kaybına sebep olabilir

HMK çok canlar yakıcak çookkk
Sayın Av. Aslı Kaya, HMK 318 ve HMK 194 maddeleri incelendiğinde görüleceği üzere delillerin bildirilmesi bakımından yazılı yargılama usulü ile basit yargılama usulü arasında kanımca bir fark yok.Delillerimiz arasındaki belgelerin ibrazı ya da başka yerden getirtilmesi için gerekli bilgilerin dilekçe ekinde sunulması gerekmektedir.Sevgiler..
Old 06-07-2012, 12:00   #8
Av. Tevrat DURAN

 
Varsayılan

6100 sayılı HMK 243. maddesi açık, tanık listesinin verilmesi için kesin süre verildiği , tanık dinlenme günü tayin edilmişse tanık listesi verilmemişse dahi hazır edildiğinde tanık dinlenecektir. Uygulamada Delil listesinin verilmesi yönünde kesin süre verilmekte, tanık listesi için kesin mehilin de ayrıca verilmesi gerektiği kanaatindeyim.HMK 243 maddesi açık.
Old 08-04-2013, 17:07   #9
Avukat mc

 
Varsayılan

6100 sayılı kanunda bu hususta bir değişiklik yok. Dolayısıyla 1086 sayılı kanun zamanından bir HGK kararı konuyu aydınlatmaya yeterli. Eğer dilekçenizde tanık deliline dayanmışsanız, tanık listenizi daha sonra verebilirsiniz. Mahkeme size listeyi vermeniz ve masrafını yatırmanız için süre vermek zorundadır.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/8-98
K. 2009/145
T. 29.4.2009
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Tapuda Kayıtlı OlmayanTaşınmaz Malların Üzerindeki Malik Sıfatıyla Zilyetlik Belgelerle veyaBilirkişi veyahut Tanık Beyanlarıyla İspatlanabileceği )
• ZİLYETLİK ( Tapu İptali ve Tescil - TapudaKayıtlı Olmayan Taşınmaz Malların Üzerindeki Malik Sıfatıyla ZilyetlikBelgelerle veya Bilirkişi veyahut Tanık Beyanlarıyla İspatlanabileceği )
• TAPUDA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZ MALLARINTESPİTİ ( Malik Sıfatıyla Zilyetlik Belgelerle veya Bilirkişi veyahut TanıkBeyanlarıyla İspatlanabileceği )
• TANIK DELİLİ ( Mahkemece Tanıklarınınİsimlerini Bildirmesi İçin Davacıya Usulüne Uygun Önel Verilmesi UyulmamasıHalinde İse Kesin Süre Verilerek Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
• KESİN SÜRE ( Tapu İptali ve Tescil - MahkemeceTanıklarının İsimlerini Bildirmesi İçin Davacıya Usulüne Uygun Önel VerilmesiUyulmaması Halinde İse Kesin Süre Verilerek Sonucuna Göre Bir Karar VerilmesiGerektiği )
1086/m.258,259,274
3402/m.14
ÖZET :Dava, tapu iptali ve tescil istemidir. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazmalların üzerindeki malik sıfatıyla zilyetlik belgelerle veya bilirkişi veyahuttanık beyanlarıyla ispatlanabilir. Somut olayda davacı dava dilekçesinde tanıkdeliline dayanmış olduğuna göre mahkemece tanıklarının isimlerini bildirmesiiçin davacıya usulüne uygun önel verilmesi uyulmaması halinde ise kesin süreverilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA :Taraflar arasındaki “Tapu İptali ve Tescil” davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dairverilen 12.06.2008 gün ve 2006/91 E., 2008/71 K. sayılı kararın incelenmesidavacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 28.10.2008 gün ve 2008/4655-5327 sayılı ilamıile;
( ...Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle383 ada 95 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeniadına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
DavalıHazine vekili, davacının davasını kanıtlamasını gerektiğini açıklayarak sonuçtadavanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemecedava konusu taşınmazın davacı tarafından terk edildiği, 20 yıldan fazla süreile kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm,davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2209m2 yüzölçüme sahip dava konusu parselin kadastro tutanağında; A. P.’ya aitolduğu, ancak adı geçenin başvurarak zilyetliğini kanıtlayıcı herhangi birbelge vermediğinin muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine05.05.1995 tarihinde tarla niteliğiyle Hazine adına tespit ve tesciledilmiştir.
Davacıvekili tespitten önceki sebebe dayanarak süresinde açmış olduğu dava ile iptalve tescil isteğinde bulunmuştur. Yerel bilirkişi davacının annesine ait olan buyerin sağlığında kendisine verildiğini, 1970’li yıllarda hububat ekimininyapıldığını, 1980 yılından sonra davacının yurt dışına gitmesi nedeniyletaşınmazın kullanılmadığını, adada serbest hayvancılığın yaygın hale gelmesiüzerine hayvan otlatılan bir yer olduğunu, zaman zaman davacının taşınmazınsınırları ve öncesi hakkında kendisine başvurduğunu, ziraatçı uzman bilirkişi3.sınıf kuru tarım arazisi niteliğinde olduğunu bildirmiştir. Mahkemecedavacının tespit öncesi 20 seneyi aşkın bir zamandan beri bu yeri kullanmadığı,taşınmazı terk ettiği görüşünden hareketle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Bir yerin terk edilmesi, davacının bu yer üzerindeki zilyetliğinin kesilmesi,mülkiyet hakkının sona ermesi için terk işleminin iradi olması gerekir.Görülmekte olan davada yerel bilirkişi taşınmazın davacı tarafından kesin olarakterk edildiğini bildirmemiştir. Davacı vekili dilekçesinde diğer delilleryanında tanık deliline dayanmış olup, kendisinden tanık dinletip dinletmeyeceğisorulmadan ve tanık dinlenilmesinden vazgeçilmeden yalnız bilirkişi sözlerinedayanarak uyuşmazlığın sona erdirilmiş olması doğru görülmemiştir. Davacıvekilinden varsa delillerinin sorulması, tanık gösterdiği takdirde yerel,teknik bilirkişiler aracılığıyla yeniden mahallinde keşif yapılması, tanıklarınHUMK.nun 258.maddesi uyarınca davetiye ile çağırılarak aynı Kanunun 259.maddesiuyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, davacının bu yer üzerindekizilyetliğinin terk edilip edilmediğinin olaylara dayalı olarak kendilerindenayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, tüm deliller eksiksiz toplanıp birliktedeğerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir...),
Gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HukukGenel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiğianlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Davacı vekili, dava konusu taşınmazın daha önce davacının annesine aitiken kızı olan davacıya satıldığını, o tarihten itibaren davacının elindebulunduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın davalı MaliyeHazinesi adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan bu tescilin yolsuz tescilhükmünde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuyatesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıvekili, yargılama sırasında davayı kabul etmediklerini, davacının davasınıispat etmesi gerektiğini beyan etmiştir.
YerelMahkeme, mahalli bilirkişi beyanına göre taşınmaz üzerindeki zilyetliğin iradiolarak terk edildiğinin kabulünün gerekeceği ve bu haliyle davacı lehinezilyetlik yoluyla kazanma şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddinekarar vermiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdakigerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile kararında direnmiştir.
3402sayılı Kadastro Kanunun 14.maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan taşınmazmalların üzerindeki malik sıfatıyla zilyetlik belgelerle veya bilirkişi veyahuttanık beyanlarıyla ispatlanabilir.
1086sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274.maddesinde tanık dinletecekkimsenin öncelikle bunların isimlerini mahkemeye bildirmesi gerektiğibelirtilmiş ise de somut olayda davacı dava dilekçesinde tanık delilinedayanmış olduğuna göre mahkemece tanıklarının isimlerini bildirmesi içindavacıya usulüne uygun önel verilmesi uyulmaması halinde ise kesin süreverilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacı tanık delilindenvazgeçmediği halde tanıklarını bildirmesi istenmeden sadece bilirkişi beyanınagöre hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Ohalde Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnmekararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 29.04.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
yarx

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
basit yargılama usulü- cevap süresi- ek savunma av. fikri cora Meslektaşların Soruları 1 14-09-2011 12:36
İş mahkemesi delil bildirme süresi avukat1980 Meslektaşların Soruları 5 11-08-2010 19:57
delil bildirme süresi hukukçu79 Meslektaşların Soruları 2 05-10-2009 14:07
yargılama süresi kolluğun etkisi.. Ufuk İsbir Hukuk Sohbetleri 0 30-05-2008 22:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06125998 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.