Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

borç ikrarı içeren belge eklemede bulunuldu iddiası?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-05-2012, 16:33   #1
av.mass

 
Mutsuz borç ikrarı içeren belge eklemede bulunuldu iddiası?

Şöyle bir sorunumuz var müvekkil alacaklı oldu şahıstan işyerini kendisine devretmesini borcu karşılığı (borç bir belgeye bağlı değil) istemiş borçluda kabul etmiştir bir belge düzenliyorlar aralarında şu tarihte teslim edeceğim etmez ise şu kadar tlyi ödeyeceğimi taahüd ederim diyor ve kaşeleyip imzalıyor cümlenin tam altına .daha sonra ödenmiyor ve icra takibine koyuyoruz itiraz geliyor devir konusu doğru ama cezai kısmı iceren şukadar ile ödeyeceğim kısmı sonrdan doldurulmuştur diye itirazın iptali açıcağız ancak gerekçede gösterebilceğimiz bir yargıtay kararı mevcutmudur .yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Old 19-05-2012, 22:38   #2
av.buğra

 
İnceleme

ilgili olduğunu düşündüğüm bir karar ekliyorum...iyi çalışmalar...

T.C.

YARGITAY



İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1988/1

K. 1989/2

T. 24.3.1989

• İMZALI VE YAZISIZ KAĞIDI SAHİBİ ZARARINA DOLDURMAK ( Tanıkla İsbat Edilememesi - TCK.m.509'a Dayanılarak Dava Açılması )

• TANIKLA İSBAT EDİLEMEME ( İmzalı ve Yazısız Kağıdı Sahibi Zararına Doldurmak - TCK.m.509'a Dayanılarak Dava Açılması )

• TÜRK CEZA KANUNU M.509'A DAYANILARAK ŞİKAYET ÜZERİNE AÇILAN DAVA ( İmzalı ve Yazısız Kağıdı Sahibi Zararına Doldurmak - Tanıkla İsbat Edilememesi )

SENEDE KARŞI İDDİANIN SENETLE İSBATI ( Hukuk Usulünde İstisnalar Dışında )

• SERBEST DELİL İLKESİ ( Ceza Usulünde Uygulanabileceği )

• CEZA MAHKEMESİNİN YARGILAMAYA ARA VEREREK HUKUK DAVASI AÇILMASI İÇİN SÜRE VERMESİ

• MAHKEMESİ KARARININ CEZA MAHKEMESİNİ BAĞLAMASI ( Anlaşmaya Aykırı Doldurulan Senet - Tanıkla İsbat Edilememesi )

• GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMAK ( İmzalı ve Yazısız Kağıdı Sahibi Zararına Doldurmak - TCK.m.509'a Dayanılarak Dava Açılması )

765/m.509

1086/m.287, 288

1412/m.218

ÖZET : CMUK.nun 255. maddesine göre, bir fiilin suç olup olmaması adi hukuka ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı ise, ceza mahkemesi bu sorunu ceza işlerinde uygulanan serbest delil ilkesi çevresinde çözümler. Bununla beraber ceza mahkemesi, yargılamaya ara vererek hukuk davası açılması için ilgililere uygun bir süre verebilir ve hukuk mahkemesinden bu konuda bir karar çıkmasını da bekleyebilir. Ceza mahkemesi, ilgililere süre vererek hukuk mahkemesinden bir kararın çıkmasını beklediği takdirde, hukuk mahkemesi, ceza usulünde benimsenen serbest delil ilkesi hükümlerine göre değil, hukuk usulünde uygulanan istisnalar dışında senede karşı ancak senetle iddiaların ispat edilebileceği ilkesi uyarınca bir karar tesis etmek zorundadır. Bunun sonucu olarak hukuk mahkemesinin senet hakkında verdiği kararın ceza mahkemesini bağlayacağının tartışmasız olması gerekmektedir.
Her ne kadar CMUK.nun 255. maddesinde bir fiilin suç olup olmaması adi hukuka ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı olduğu takdirde, ceza mahkemesi bu sorunu dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için geçerli kurallara göre karar verir biçiminde ise de, bu somut uyuşmazlıkta ceza mahkemesi, bir fiilin suç olup olmamasını değil, bir hukuki işlemin, yani senet düzenlenmesi halinin suç olup olmamasını karara bağlamaktadır. Başka bir deyişle, sanık tarafından yapılan hukuki işlemin ve özellikle anlaşmaya aykırı düzenlendiği ileri sürülen senede ilişkin hukuki işlemin suç olup olmadığı incelenmektedir. Bu nedenle ceza hakimi, imzalı boş kağıdın aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının sübutunu hukuk usulünde öngörülen kuralları uygulamak suretiyle çözümlemek zorundadır.
İmzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazıldığı veya yazdırıldığı iddiasıyla Türk Ceza Kanununun 509. maddesine dayanılarak şikayet üzerine açılan ceza davasında sanığa yüklenen bu eylem, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla isbat edilemez.
DAVA : Ordu Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25.12.1987 gün ve 467/679 sayılı yazısında, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 17.3.1986 gün ve 1985/9-464 esas ve 1986/126 sayılı kararı ile Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi'nin 24.9.1985 gün ve 1985/3520-3982; 10.4.1986 gün ve 1986/240-2335 ve yine aynı Dairenin 6.10.1986 gün ve 1986/3224-4942 sayılı, Yargıtay Altıncı Ceza Dairesi'nin 8.10.1987 gün ve 6037/8399 sayılı kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ileri sürülerek başvurulması üzerine Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca: "İmzalı boş senedin, sanıkla mağdur arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın bu eyleminin tanıkla isbat edilip edilemeyeceği" konusunda sözü edilen kararlar arasında aykırılık bulunduğu belirtilerek, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 16 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 14. maddeleri uyarınca konunun Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda görüşülmesine,25.2.1988 gün ve 15 sayı ile karar verilmiştir.
11.11.1988 gününde toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda, önce kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı ve içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı sorunu üzerinde durulmuş ve aynı konuda daha önce yapılan bir başvuru da evrakla birleştirilerek 24.2.1989 günlü toplantıda sözü geçen kararlar arasında yukarıda belirtilen konuda içtihat aykırılığının bulunduğuna oybirliğiyle karar verildikten sonra esasın görüşülmesine geçilmiştir.
KARAR : Esasın incelenmesinde önce konu ile doğrudan doğruya ilgili yasa maddelerini gözden geçirmekle yarar bulunmaktadır. Bu maddeler şöyle sıralanabilir :
"Türk Ceza Kanunu madde 509- Bir kimse iade veya muayyen bir suretle istimal etmek üzere kendisine tevdi olunan imzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazar veya yazdırır, yahut elinde bedelsiz olarak kalmış olan bir senedi istimal ederse, mutazarır olan kimsenin şikayeti üzerine üç aydan üç seneye kadar hapis ve yüzelli liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasına mahkum olur.
Bu imzalı ve yazısız kağıt esasen kendisine tevdi ve teslim olunmayıp da bertakrip ele geçirerek birinci fıkradaki cürmü işlemiş ise, altıncı babın üçüncü ve dördüncü fasıllarında beyan olunan ahkama göre ceza verilir.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 255- Bir fiilin suç olup olmaması, adi hukuka müteallik bir meselenin halline bağlı ise ceza mahkemesi bu meseleyi dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için mer'i kaidelere göre karar verir.
Bununla beraber mahkeme, muhakemeye ara ve hukuk davası açılması için alakadarlara bir mehil verebilir.
Hukuk Mahkemesinden bu bapta bir hüküm çıkmasını da bekleyebilir.
Ceza Mahkemelerinde son tahkikat esnasında suçtan zarar görevlerle sanıkların yaşlarında ceza hükümleri bakımından lüzum görülecek tashihlerin Nüfus Kanunundaki usule göre icrası ceza mahkemesine aittir. Bu bapta verilecek karar esas hükümle birlikte temyiz olunabilir.
Türk Ticaret Kanunu madde 592- Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa bu anlaşmalara riayet edilmemiş olması keyfiyeti hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki hamil poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusurun isnadı mümkün bulunmuş olsun.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 288- Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve iflası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma ( ibra ) gibi herhangi bir sebeple beşbin liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 290- Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler beşbin liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 314- Resmi ve gayri resmi her nev'i senedatın sahteliğini iddia eden kimse asıl davayı rüyet eden mahkemede bu iddiasını gerek davayı asliye gerek davayı hadise suretiyle ikame edebilir. Usulüne tevkifan icra kılınan. tetkikat neticesinde senedin sahte olmadığına dair mahkemeden sadır olan karar kesbi katiyet ettikten sonra işbu senet hakkında mehakimi cezaiyede dahi sahtelik iddiası mesmu olmaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 315- Mahkemece sahtelik sebebiyle iptal edilen senet hakkında ciheti cezaiyece ademi mesuliyet ve beraate dair verilecek karar hukuk mahkemesince senedin iptali hakkında karara haizi tesir değildir.
Borçlar Kanunu madde 53- Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimi takyit etmez."
CMUK.nun 255. maddesine göre, bir fiilin suç olup olmaması adi hukuka ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı ise, ceza mahkemesi bu sorunu ceza işlerinde uygulanan serbest delil ilkesi çevresinde çözümler. Bununla beraber ceza mahkemesi, yargılamaya ara vererek hukuk davası açılması için ilgililere uygun bir süre verebilir ve hukuk mahkemesinden bu konuda bir karar çıkmasını da bekleyebilir. Ceza mahkemesi, ilgililere süre vererek hukuk mahkemesinden bir kararın çıkmasını beklediği takdirde, hukuk mahkemesi, ceza usulünde benimsenen serbest delil ilkesi hükümlerine göre değil, hukuk usulünde uygulanan istisnalar dışında senede karşı ancak senetle iddiaların ispat edilebileceği ilkesi uyarınca bir karar tesis etmek zorundadır. Bunun sonucu olarak hukuk mahkemesinin senet hakkında verdiği kararın ceza mahkemesini bağlayacağının tartışmasız olması gerekmektedir. Bu konuda aksi yönde ileri sürülen görüşlerin kabulü mümkün değildir. Çünkü ceza mahkemesi adi hukuka ilişkin uyuşmazlığın hukuk mahkemesinde çözümüne imkan tanıdıkları sonra bu mahkemeden verilen ve kesinleşen kararı aynen uygulamaması açık bir çelişki olur. İşte bu nedenledir ki, ceza mahkemesi adi hukuka ilişkin bir sorunu ceza usulü kuralları içinde karara bağlamadan bu sorunun hukuk mahkemesinde, çözümüne imkan tanımışsa, artık hukuk mahkemesinden verilen kararla bağlı olduğunun kabulü gerekmektedir. Biraz önce değinilen adi hukuka ilişkin sorunu ceza mahkemesi kendisi karara bağlamak istediği takdirde, yine aynı kuralları, yani hukuk usulünde benimsenen kuralları uygulaması icap eder. Aksi halin kabulünde çelişkili kararların tesisi olasılığı nedeniyle hak ve nısfet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki, bu da yargıya olan güveni sarsar. Her ne kadar CMUK.nun 255. maddesinde bir fiilin suç olup olmaması adi hukuka ilişkin bir sorunun çözümüne bağlı olduğu takdirde, ceza mahkemesi bu sorunu dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için geçerli kurallara göre karar verir biçiminde ise de, bu somut uyuşmazlıkta ceza mahkemesi, bir fiilin suç olup olmamasını değil, bir hukuki işlemin, yani senet düzenlenmesi halinin suç olup olmamasını karara bağlamaktadır. Başka bir deyişle, sanık tarafından yapılan hukuki işlemin ve özellikle anlaşmaya aykırı düzenlendiği ileri sürülen senede ilişkin hukuki işlemin suç olup olmadığı incelenmektedir. Bu nedenle ceza hakimi, imzalı boş kağıdın aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının sübutunu hukuk usulünde öngörülen kuralları uygulamak suretiyle çözümlemek zorundadır. Ceza ve hukuk mahkemelerinde, sübuta ilişkin bir sorunun çözümünde farklı usul kurallarının uygulanmasının kabulünde farklı sonuçların çıkacağı açıktır. CMUK.nun 255. maddesinin alındığı Alman Usulünde bu farklılık yoktur. Çünkü bu ülkede gerek ceza ve gerek hukuk usulünde serbest delil sistemi uygulanmaktadır. Öte yandan, imzalı boş kağıdın anlaşma dışı doldurulduğu iddiasının ceza mahkemesinde serbest delil usulü ve hukuk mahkemesinde ise, istisnalar dışında sınırlı delil usulüne göre çözümünün ve bundan dolayı farklı sonuçların ortaya çıkmasının kabulü adalet ve hakkaniyete aykırı düşer. Bu itibarla, imzalı boş kağıdın anlaşma dışı doldurulduğu iddiasına ilişkin adi hukuka ait sorunun çözümünde, ceza ve hukuk mahkemelerinden verilen kararların farklı sonuçlarının uygulamada doğuracağı sakıncaların önlenmesi bakımından, tanıkla ispat konusunda ceza mahkemesinin hukuk mahkemesinin bağlı olduğu usul kurallarını uygulaması gerekir.
Biraz önce açıklanan görüş, yalan yere yemin suçundan ceza mahkemelerinde tanık dinlenip dinlenmeyeceğine ilişkin içtihat uyuşmazlığını çözen 2.4.1941 gün ve 19/12 sayılı İçtihat Birleştirme Kararında da benimsenmiştir.
Diğer taraftan, Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmünce "Hakim kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Hukukunun mes'uliyete dair hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, Ceza mahkemesinden verilen beraet kararıyle de mukayyet değildir." Bu hükümlerle hukuk hakimine kuşkusuz ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin kuralları karşısında geniş bir serbestlik tanınmaktadır. BK.nun 53. maddesinde benimsenen esaslara göre, ceza mahkemesince delil yetersizliğinden dolayı verilen bir beraet kararının hukuk hakimini bağlamayacağı; ancak ceza hakimi failin yasayı ihlal ettiğini tespit etmesi halinde hukuk hakiminin bu kararla bağlı olduğu ve artık işlenen fiilin hukuka aykırı olmadığına karar veremeyeceği yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğidir.
İmzalı ,boş bir kağıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının cezada sabit görülerek verilen mahkumiyet kararının aksine olarak hukuk mahkemesinde böyle bir iddianın yerinde olmadığının kabulü ile alacağın gerçek bulunduğu sabit olduğu takdirde, alacaklı ceza kararı sonucu mahkum olacak ve fakat aynı alacaklı hukuk mahkemesi kararı sonucu alacağını icrada tahsil edecektir. Böylesine çelişkili durumun ortaya çıkmasına hukuk mantığının cevaz vermeyeceği doğaldır. Bu sonucu benimsemek Borçlar Kanununun az önce açıklanan 53. maddesindeki hukuki esaslarla da bağdaştırılamaz. Aksinin kabulü halinde senet borçlusu hiç bir zaman ne İcra Tetkik Mercii Hakimliğine, ne de Ticaret Mahkemesine başvurma yoluna gitmeyecek, şahit temin ederek C.Savcılığına başvurarak dava açılmasını, kamu davasına da katılarak şahsi hakkının hüküm altına alınmasını ve asıl önemli olan TCK"nun 36. maddesine dayanarak davaya konu belgenin zoralımına karar verilmesini sağlayabilecektir. Hal böyle olunca ve bu yol açılınca HUMK. ve İİK. hükümleriyle getirilen sınırlamaların uygulama olanağı da eylemli olarak kalkacaktır.
Kaldı ki, cebinde gerçeğe ve hukuka uygun olarak düzenlenmiş senet bulunan alacaklının senede konu alacağını tahsil edememe tehlikesinden de öteye TCK.nun 509. maddesinde gösterilen sonucu bakımından çok ağır bir cezanın tehdidi altında bulundurulması, hatta HUMK. ile İİK., Ticaret Kanunu hükümlerine güvenerek alacağını sağlam gördüğü için, şahit temini,yolunu hiç aklına getirmediğinden, kolayca mahkum edilebilme yolu açılacaktır. Böyle bir yolun açılması, topluma güveni sarsacak, ekonomik hayatı alt-üst edecek sonuçlar doğuracaktır.
Bu nedenlerle içtihat aykırılığının imzalı boş senedin, sanıkla mağdur arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın bu eyleminin HUMK.nun cevaz verdiği istisnalar dışında tanıkla ispat edilemeyeceği doğrultusunda giderilmesi uygun bulunmuştur.
SONUÇ : İmzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazıldığı veya yazdırıldığı iddiasıyla Türk Ceza Kanununun 509. maddesine dayanılarak şikayet üzerine açılan ceza davasında sanığa yüklenen bu eylemin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispat edilemeyeceğine ilk iki toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından 24.3.1989 günlü üçüncü toplantıda salt çoğunlukla karar verildi.



karşı oy yazılar içb bkz.
senede karşı senetle ispat kuralı vardır. yukarıdaki ibk. bunu açıkça düzenlemiştir. ve hukukumuzda açık bono (unsurları tam olmadan tedavüle çıkarılan) vardır. dolayısıyla aksii ancak ve ancak yazılı delil ile ispatlanır.
Old 20-05-2012, 12:54   #3
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mass
itiraz geliyor devir konusu doğru ama cezai kısmı iceren şukadar ile ödeyeceğim kısmı sonrdan doldurulmuştur diye itirazın iptali açıcağız ancak gerekçede gösterebilceğimiz bir yargıtay kararı mevcutmudur

Sn. av. mass, karşı tarafın bu iddiasını senetle ispat etmesi gerektiği hakkında:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16/04/2008 tarihli ve E.2008/19-328, K.2008/320 sayılı kararı:

Uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen 29.4.2003 tarihli fesihname ve ibraname başlıklı belgeden kaynaklanmaktadır.. Anılan belge altındaki imzanın davalıya ait olduğu toplanan DELİLLERLE SAPTANMIŞTIR. Her ne kadar davalı anılan belgenin imzanın üstündeki bölümünün sonradan doldurulduğunu ve bu nedenle geçersiz olduğunu savunmuş ise de, bu savunmasının kanıtı olarak yazılı DELİL SUNAMAMIŞTIR. HUMK.nun 290. maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler yasada belirtilenden az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında İSABET GÖRÜLMEMİŞTİR....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
...
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle aynı ilkelerin 24.3.1989 gün ve 1988/1 esas, 1989/2 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Hukuk Genel Kurulu'nun 05.11.2003 gün ve 2003/13-659-629 sayılı kararlarında da vurgulanmış olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve YASAYA AYKIRIDIR. Bu nedenle direnme KARARI BOZULMALIDIR.
Old 23-05-2012, 15:51   #4
av.mass

 
Varsayılan

üstad şöyle bir durum var metin 3. kişi tarafından yazılıyor ve borçlu tarafından imzalanıyor .belgenin bir kısmına kadar doğru burayı kabul ediyorum diğer kısmını kabul etmiyorum denmekte kısacası metin eklemesi iddiası sözkonusu burada izlenilcek yol açısından yardımcı olcağını düşündüğüm olay herhangibir suç duyurusunda bulunulmamış ,senetle ıspat yükümlüğü ortda bilirkişi incelemesi ile aynı kalemden çıkma ve tarih farklığı olmadığı ortaya çıkacaktır . başka bir husus eklemelimiyiz
Old 23-05-2012, 16:11   #5
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mass
üstad şöyle bir durum var metin 3. kişi tarafından yazılıyor ve borçlu tarafından imzalanıyor .belgenin bir kısmına kadar doğru burayı kabul ediyorum diğer kısmını kabul etmiyorum denmekte kısacası metin eklemesi iddiası sözkonusu burada izlenilcek yol açısından yardımcı olcağını düşündüğüm olay herhangibir suç duyurusunda bulunulmamış ,senetle ıspat yükümlüğü ortda bilirkişi incelemesi ile aynı kalemden çıkma ve tarih farklığı olmadığı ortaya çıkacaktır . başka bir husus eklemelimiyiz

Sn. av. mass,

Daha önce de belirttiğim gibi karşı tarafın bu iddiasını yazılı bir belgeyle ispatlaması gerekir. Bu gibi durumlarda borçlanan kişi senetten bir nüshayı da kendisinde bulundurmalıdır ki ileride bir ihtilaf çıkarsa "Bakın, bendeki metinde böyle yazmıyor" gibi bir itirazda bulunabilsin.

Karşı tarafın elinde sanırım böyle bir belge yok, yoksa bunu çoktan sunmuş olurdu. Gerisini bence bırakın o düşünsün.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
senedin kayıtsız şartsız borç ikrarı olması gerektiği johnross Meslektaşların Soruları 8 10-12-2012 10:35
şiddet içeren boşanma davaları Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 13-04-2012 16:48
kira akdinin ikrarı iik m.68 deki belgelerden sayılır mı? ssblll Hukuk Soruları 2 17-08-2011 15:39
borç ikrarını içeren imzalı kağıda karşı açılan icra takibine itiraz üzerine iti ipt sultanahmet83 Meslektaşların Soruları 2 10-02-2010 21:52
Avukat görüşme tutanağı borç ikrarı hüsnü gökulu Meslektaşların Soruları 3 08-01-2010 15:12


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04927707 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.