Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İdari İşlemin İptali İçin Süre Geçirilmişse Başka Yol Var Mıdır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-03-2007, 13:16   #1
Av.Sever Köz

 
Varsayılan İdari İşlemin İptali İçin Süre Geçirilmişse Başka Yol Var Mıdır?

Merhaba;

Bir polis memuru hakkında bir ceza davası açılıyor, ancak henüz neticelenmiş değil.. Ancak emniyet müdürlüğünün ilgili biriminden yapılan bir açıklama ile -hakkındaki suçlamaların subuta erdiği gerekçesiyle- meslekten men cezası verildiği tebliğ edilmiş ve bu idari işleme karşı yargı yoluna gitmek için 60 günlük süre geçirilmiş durumda..

Bu sürenin dışında, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı halde meslekten çıkarılan polis memuru hakkında yapılabilecek bir itiraz ya da dava yolu var mıdır?
Old 28-03-2007, 14:15   #2
Hukukçu55

 
Varsayılan

ceza davasında yargılandığı suçun mahiyeti nedir? mahkumiyet halinde 657 ye göre memuriyet yapması imkansız duruma geliyor mu?yapılan tebligat usulüne uygun mu?Açıklama tabirini kullanıyorsunuz o nedenle sordum?
Old 28-03-2007, 14:50   #3
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

*Öncelikle idareye işlemini geri alması yönünde talepte bulunulabilir. Hatalı olduğu, sübuta erme deyiminin kendilerinin anladığı anlamda olmadığı, teknik anlamları bulunduğu izah edilebilir. Denemekte yarar var.
*Şeklen yapacak birşey görünmüyor. Ancak;
*Sakatlığı çok açık bir işlem. İşlem tarihinde suçlamanın sübuta ermediği ortada. Sakatlığın çok açık, göze batar olduğu durumlarda yapılabilecek birşeyler bulunmalı diye düşünüyorum. Bu aşamada süre kaçırılmış olmasına rağmen şans denenebilir. Olmazsa, beraat ettiği takdirde işlemin sebepten tamamen yoksun kalacağı açık olacağından tekrar denenebilir.
*İnsan haklarıyla yakından ilgili bir konu olması hasebiyle sonuçta AİHM'ne gidilebilir.
Şeklinde düşünüyorum.
Saygılarımla...
Old 28-03-2007, 14:54   #4
Av. BNK

 
Varsayılan

Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan meslekten men kararı vermeleri hukuka aykırı. Süreyi geçirmişse hukuka aykırı meslekten men işleminin geri alınması için başvuruda bulunun bu başvurunun reddi üzerine yeniden 60 günlük dava açma süresi kazanacaksınız. Red işleminin iptali için idari yargıda dava açın.
Old 28-03-2007, 15:28   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av.Sever Köz

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
madde 136 - İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulmaz.

Sayın Av. Bülent Nuri Kurdoğlu

"Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan meslekten men kararı vermeleri hukuka aykırı" değildir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
Cezai Kovuşturma İle Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi:
Madde 131 - Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktirmez.Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.

Saygılarımla
Old 28-03-2007, 15:42   #6
Hukukçu55

 
Varsayılan

Sayın Konyalı ya katılıyorum.ceza mahkemesinin kararının beklenmemiş olması usul ve yasaya aykırı değildir.Ayrıca idari işlemin geri alınması İYUY 11'e göre ancak dava açma süresi içerisinde istenebilir ve dava açma süresini durdurur. Bence burada izlenecek yol ceza mahkemesinin kararını vermesini ve kesinleşmesini beklemektir. Eğer beraat çıkarsa o takdirde bu kararla birlikte göreve iade talebinde bulunulur ve reddi söz konusu olursa iptal davası açılır.O nedenle bir önceki mesajımda Sever hanıma soru yöneltmiştim.Ancak sanırım şu an sitede değil.
Old 28-03-2007, 15:57   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın igunduz

Aşağıdaki madde gereğince göreve iade talebinde bulunulamayacağı ve bulunulsa da reddedilmesi gerektiği kanısındayım. Göreve iade talebi memuriyetten çıkarma varsa ileri sürülemez; ancak görevden uzaklaştırma varsa ileri sürülebilir:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
Memurun Göreve Tekrar Başlatılması Zorunlu Olan Haller :
Madde 143 - Soruşturma veya yargılama sonunda yetkili mercilerce :
a) Haklarında memurluktan çıkarmadan başka bir disiplin cezası verilenler;
b) Yargılamanın men’ine veya beraatına karar verilenler;
c) Hükümden evvel haklarında kovuşturma genel af ile kaldırılanlar;
ç) Görevlerine ve memurluklarına ilişkin olsun veya olmasın memurluğa engel olmayacak bir ceza ile hükümlü olup cezası ertelenenler;
Bu kararların kesinleşmesi üzerine haklarındaki görevden uzaklaştırma tedbiri kaldırılır.

Saygılarımla
Old 28-03-2007, 16:02   #8
Av. BNK

 
Varsayılan

Sayın İgunduz benim yazdıklarımdan farklı bir şey yazmış değilsiniz. Nasıl Armağan Konyalı'yı haklı buluyorsunuz. Süresi geçirilmiş bir idari davayı açabilmenin tek yolu belirttiğiniz gibi idareye yeniden başvurup men kararının kaldırılarak göreve iadesini istemektir.

Sayın Konyalı kişi 657 sayılı kanuna göre ceza davasından mahkum olsa bile meslekten men cezasının verilmesine karar verilmesi dava yolunu ortadan kaldıran bir durum değildir. Süre geçirilmişse eğer yukarıdaki gibi hareket edilebilir.
Old 28-03-2007, 17:07   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. BÜLENT NURİ KURDOĞLU
Sayın İgunduz benim yazdıklarımdan farklı bir şey yazmış değilsiniz. Nasıl Armağan Konyalı'yı haklı buluyorsunuz. Süresi geçirilmiş bir idari davayı açabilmenin tek yolu belirttiğiniz gibi idareye yeniden başvurup men kararının kaldırılarak göreve iadesini istemektir.

Sayın Konyalı kişi 657 sayılı kanuna göre ceza davasından mahkum olsa bile meslekten men cezasının verilmesine karar verilmesi dava yolunu ortadan kaldıran bir durum değildir. Süre geçirilmişse eğer yukarıdaki gibi hareket edilebilir.

Sayın Kurdoğlu,

Ben Kazancı'ya ait programı kullanmaktayım. İnternetten de takip edebilmekteyim. Bana güncellediklerini söylediler. Hangi aralıklarla güncellediklerini bilmiyorum. İYUK'un ilgili maddelerini bu programdan aşağıya alıntılıyorum. Siz cevaplara rağmen ısrarla yeni bir başvurunun, dava açma süresini yeniden başlatacağını söylüyorsunuz. Bunu kanıtlarsanız, Kazancı Bilişim'e dava açmayı düşünüyorum.

Saygılarımla

Alıntı:
DAVA AÇMA SÜRESİ

MADDE 7 - 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.

ÜST MAKAMLARA BAŞVURMA

MADDE 11 - 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.

2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halind dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.
Old 28-03-2007, 18:04   #10
Hukukçu55

 
Varsayılan

Olayımızdaki idari işlem yasal süresi içerisinde dava açılmadığından kesinleşmiştir. Ortada hiç bir sebep yokken kesinleşen idari işlemin yeniden değerlendirilerek işlem tesis etmesi idareden istenemez ve istense dahi böyle bir istem sona ermiş bulunan dava açma süresini yeniden canlandırmaz. Ancak idarenin ihraç kararı verdiği sırada ortada olmayan ve karardan sonra ortaya çıkan ve kararı esastan etkileyeceği açık olan bir belge sonradan ortaya çıkarsa o takdirde bu belgeye dayanılarak idareye başvurulması ve daha önceden kesinleşmiş bulunan idari işlemin bu belge ışığında yeniden değerlendirilmesinin istenmesi ve bu değerlendirme sonucuna göre verilecek karara karşı da idari yargı yoluna gidilmesi mümkündür. Bu nedenle ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının beklenmesi gerekir diyorum. Yoksa ortada hiç bir neden söz konusu olmadan kesinleşmiş bir idari işleme karşı tükenmiş bulunan dava süresinin yeniden canlandırılması mümkün değildir. Olayımızda da ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ihraç kararının verilmesinden sonra ortaya çıkan ve herkesi bağlayan resmi belge niteliğinde olacağından bu belge nedeniyle kararın muhatabının kararın yeniden değerlendirilmesini istemek hakkı bulunmaktadır
. Ayrıca itiraz üzerine yada itiraz edilmeyerek kesinleşen disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağına ilişkin hüküm yalnızca uyarma ve kınama cezalarını kapsıyor olsa gerek.Aksi takdirde bütün disiplin cezalarına karşı idari yargı yolu kapalı olurdu.
Old 28-03-2007, 18:07   #11
cesur_yürek

 
Varsayılan

Evet idari yargıda süreler çok önemli ama ne olursa olsun sürenin geçirilmesi ortada bulunan hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacaktır.
Old 28-03-2007, 18:57   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Ayrıca itiraz üzerine yada itiraz edilmeyerek kesinleşen disiplin cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağına ilişkin hüküm yalnızca uyarma ve kınama cezalarını kapsıyor olsa gerek.Aksi takdirde bütün disiplin cezalarına karşı idari yargı yolu kapalı olurdu.
Sayın igunduz
Haklısınız. Önceki mesajımda gerekli düzeltmeyi yaptım.
Uyarınız için teşekkür ederim.

Saygılarımla
Old 28-03-2007, 19:49   #13
irfan AYDIN

 
Varsayılan İdari yargıda dava açma süresi geçirilmişse işlem kesinleşmiş olur.

Sevgili Dostlar,
Olayda adli yargıda hakkında ceza davası açılmış olan kamu görevlisi açılmış bulunan ceza davası devam ederken, idare ayrıca kişi hakkında disiplin cezası da uygulamak suretiyle bu kişiyi memuriyetten ihraç etmiş ya da memuriyetine son vermiştir.
Adı geçen memuriyetten çıkarma işlemine karşı, altmış günlük dava açma süresi içinde dava açmadığı için idari işlem kesinleşmiştir.
Kesinleşen bu işlemin açılacak dava yoluyla iptali ve kişinin memuriyetine geri döndürülmesi mevcut kanunlara göre mümkün değildir.
Sn.Av.Suat ERGİN, bu hususun yasal dayanaklarını da göstermek suretiyle gerekçesini açıklamış bulunmaktadır. Bu genel kuralın aksine örneklere rastlamak mümkünmüdür.? Evet mümkündür.Yasal düzenlemelere aykırı olmakla birlikte bazen hak ve hukuk adına Yüsek Mahkemece sürelerin gözardı edildiğne rastlanılmaktadır.
Peki,meslekten çıkarılmış olan bu kamu görevlisi memuriyete geri dönebilirmi? Tabiki döndürülebilir.Ancak yargı yoluyla değil.O halde nasıl? İdarenin özgür iradesiyle yani idare hatalı bulduğu işlemini her zaman geri alabilir.Yani ilgili,idareye bir dilekçeyle başvurup hatanın düzeltilmesini ve mağduriyetinin giderilmesini isteyebilir.İdare bu istemi kabul edebileceği gibi ret de edebilir. İstek retle sonuçlanmışsa bu olayda ret işlemine karşı idari yargıya başvuruda bulunulması mevcut yasalara aykırıdır.
Bu olayda memuriyetten çıkarma işlemi ile, memurun açığa alınması işlemleri karıştırlmamalıdır.Ayrıca unutulmaması gereken bir hususda,bu olyda ceza yargılaması sonucunda verilecek kararın memuriyetten çıkarma kararıyla ilişkilendirilmesi de mümkün değildir. Çünkü, memuriyetten çıkarma kararı disiplin hükümlerine göre verilmiştir.Sözkonusu işlem İdari yargının denetimine tabi olan bir işlemdir.
Sevgi ve Saygılarımla.
Old 28-03-2007, 22:28   #14
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Kanaatimce, idare dahi, yaptığı işlemi geri alamaz.
Danıştay 8. Dairesinin 12.10.1998 tarih ve 1998-3015 sayılı kararında bu hususu açıkça vurgulamıştır:

"Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşu-
mu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün
bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin ce-
zası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir.
Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan
kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama ta-
sarufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına
göre, belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atama-
ya yetkili amirden istenebilir."






Old 28-03-2007, 22:52   #15
irfan AYDIN

 
Varsayılan Karar Olayına Özgüdür.

Sn.KORAYAD;
İdarenin işlemini geri alması ilkesi,idare hukukunun temel prensiplerindendir.
İdare tesis ettiği işleminin hatalı olduğunun farkına kendiliğinden vardığında,hatayı düzeltmesine kim engel olabilecektir.Ya da hangi yasal düzenleme hatanın düzeltilmesine maanidir. Açıklarmısınız?
Sözünü ettiğiniz Danıştay kararının bu olayla ilgisinin bulunmadığını ve olayına özgü olduğunu düşünüyorum.Kaldı ki,Anayasa Mahkemesinde bile çoğu kere kararlarının 5/6 çoğunlukla alındığı da bilinen gerçeklerdendir.
Sevgi ve saygılarımla.
Old 28-03-2007, 22:53   #16
Korayc

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar ışığında idareye bir dilekçe ile başvurulup müvekkilinizin son durumunun ne olduğunun sorulabileceğini, buna verilecek cevabın uygulayıcı idari işlem olarak değerlendirilip buna dayanak olan düzenleyici işlemin (meslekten men kararının) iptalinin talep edilebileceği kanısındayım.

T.C.
DANIŞTAY
6. DAİRE
E. 2001/6627
K. 2003/20
T. 3.1.2003
• İMAR PLANI (Uygulanmasına Yönelik İşlem - İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği)
• DÜZENLEYİCİ İŞLEM (İmar Planı Yapılması - Uygulanmasına Yönelik İşlem/İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği)
• SÜRE (Uygulama İşlemi Üzerine Düzenleyici İşleme Karşı - İmar Planı/İptali İstemiyle 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği)
• UYGULAMA İŞLEMİ (Üzerine Düzenleyici İşleme Karşı Açılan Dava/İmar Planı - 2577 Sayılı Yasanın 7. Maddesinde Belirtilen Süre İçerisinde Dava Açılabileceği)
2577/m.7, 8, 11
3194/m.8, 18
ÖZET : Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar planının iptali istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde belirtilen süre içerisinde dava açılabilir.
Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durumu belgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İstemin Özeti : İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 25.4.2001 günlü, E:2000-/265, K:2001/568 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu'nun Düşüncesi : Dava konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme karşı açılan davada süreaşımı bulunmadığından İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür:
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ..., ..., ...'nda davacılara ait parselleri de kapsamına alan bölgedeki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve 14.1.2000 günlü, 73 sayılı imar durum belgesinin iptali istemiyle açıldığı, İdare Mahkemesince, 14.4.1999 onay tarihli imar planlarının 29.6.1999 28.7.1999 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, davacının 27.2.1999 gününde yaptığı itirazın cevap verilmeyerek reddedildiği, 14.1.2000 günlü dilekçeyle imar durumu istenildiği, verilen imar durumu üzerine bakılan davanın açıldığı, dava konusu plana karşı askı süresi içinde yapılan itiraza bir aylık askı süresinin son gününden itibaren 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi üzerine itirazın zımnen reddedildiği tarih olan 25.9.1999 gününden itibaren en geç 24.11.1999 gününde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra, imar durumu belgesinin tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildiriminin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, dördüncü fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8. maddesinin 1. fıkrasında; "süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar" hükmüne, yine aynı Kanunun 11. maddesinde; "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa üstemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur" hükmüne yer verilmiştir.
Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar planının iptali istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde belirtilen süre içerisinde dava açılabileceğinde anılan hükümler karşısında duraksama bulunmamaktadır.
Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durumu belgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, imar planlarıyla bu planların uygulanması niteliğindeki imar durumu belgesi hakkında inceleme yapılarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 25.4.2001 günlü, E:2000/265; K:2001/1568 sayılı kararının BOZULMASINA, ..., dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 3.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-03-2007, 23:04   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın İrfan Aydın,

Tabi ki, idari işlemler yetkide ve usulde parelelelik ilkesine de uyulmak suretiyle geri alınabilir, kaldırılabilir.Ancak, disiplin cezaları tipik bir idari işlem değildir.Sıkı şekil şartlarına tabidir. Eğer siz, kesinleşip idari yargıda dava açamıyacağına kabul ediyorsanız;işte aynı nedenle de geri alınamıyacağına kabul etmeniz gerekir.

Danıştay kararının tam metnini gönderiyorum:

SEKİZİNCİ DAİRE 1998 3015 1998 4988 12/10/1998 KARAR METNİKESİNLEŞMİŞ DİSİPLİN CEZASININ YENİ BİR İDARİ İŞLEMLE ORTADAN KALDI-
RILMAYACAĞI HK.<
Davacının, bir alt ceza olarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Disip-
lin Kurulunun ... gün ve ... sayılı kararının iptali istemiyle açılan
davada; dosyanın incelenmesinden, davacının atamaya yetkili kişi olma-
dığının açık olduğu, ancak gerek 1. Hukuk Müşaviri, gerekse Yüksek Di-
siplin Kurulu üyesi olarak, Kenan Köktürk isimli kişi hakkında veril-
miş ve kesinleşerek sicile işlenmiş olan disiplin cezasının idarece
geri alınabileceği yolunda makamı yanıltıcı mütaala ve oy vererek hu-
kuka aykırı şekilde Kenan Köktürk'ün Genel Müdür ve Yönetim Kurulu
Başkanı olarak atanmasına engel olan koşulların ortadan kaldırılmasına
katkıda bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu disiplin cezası ile ce-
zalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı
reddeden Ankara 6. İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının;
dönemin teftiş kurulu başkanı tarafından düzenlenen rapor ve ekleri i-
tibariyle yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, ayrıca bu iş-
lemin istişari nitelikte olduğu ve icra organını bağlamadığı öne sürü-
lerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca
temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Uyuşmazlık, davacının bir alt ceza olarak 1/30 oranında aylık-
tan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanlığı Disiplin Kurulu işleminden doğmuştur.
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) Genel Müdürlüğü
Disiplin Yönetmeliğinin 7. maddesinin (a) fıkrasında; verilen emir ve
görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahalinde Teşekkülce
belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili
belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu
davranmak eyleminin kınama cezasını gerektirdiği kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 657 sayılı Yasanın 135. maddesinde aylıktan kesme,
kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma ce-
zalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği, aynı Yasanın 133.
maddesinde de Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disip-
lin cezasına çarptırılmış olan memurun uyarma ve kınama cezalarının
uygulanmasından 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından 10 sene sonra
atamaya yetkili amire başvurarak verilmiş olan cezalarının sicil dos-
yasından silinmesini isteyebileceği, memurun yukarıdaki süreler içeri-
sindeki davranışları bu isteğini haklı kılacak nitelikte görülürse,
isteğinin yerine getirilmesine karar verilerek bu kararın sicil dosya-
sına işleneceği hükme bağlanmıştır.
20.1.1995 gün ve 22177 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yü-
rürlüğe giren Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) Genel
Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliğinde de bunlara paralel düzenlemeler yer
almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, İç Anadolu Elektrik Dağıtım Müessese-
sinde Mühendis olarak görev yapan ve ilerlemesinin uzun süreli durdu-
rulması cezası ile cezalandırılan ... isimli şahsın bu cezanın kesin-
leşmesinden yaklaşık 15 ay geçtikten sonra, doğrudan Genel Müdürlüğe
vermiş olduğu dilekçe ile geçmişte taraflı davranılarak hatalı işlem-
ler sonucu cezalandırılarak mağdur edildiği ve özlük haklarının gasp
edildiğinden bahisle cezanın gözden geçirilmesi talebinde bulunduğu,
bu dilekçenin incelenmek üzere Genel Müdür tarafından Teftiş Kurulu
Başkanına havale edildiği, Teftiş Kurulu Başkanının olayla ilgili ola-
rak yaptığı incelemeler sonucunda, ...'e Müessesece 15 ay önce veril-
miş olan cezanın haksız yere verildiği, cezanın verilişi sırasında ve
verilmesinden sonraki tebligat ve yargı yolu aşamasında bir takım usul
hatalarının yapıldığı, bu nedenlerden dolayı haksızlığın ve ...'ün
mağduriyetinin giderilmesi gerektiği yolunda ... tarihli raporu düzen-
lediği, raporun aynı günlü Genel Müdürlük havalesiyle Yüksek Disiplin
Kurulu gündemine alınarak ... gününde konunun görüşüldüğü, bu toplan-
tıya davacının da Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi sıfatıyla katıldığı ve
...'ün kesinleşen cezasının kaldırılması yönünde oy kullandığı ve ...
gününde ...'ün Zonguldak Elektrik Dağıtım Müessesesi, İşletme ve Bakım
Müdürlüğünde Müdür görevine, alabileceği aylık ve ek göstergeyle nak-
len tayini ile Müessese Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığına veka-
leten atandığı, daha sonra da ... gün ve ... sayılı üçlü kararnameyle
... Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlı-
ğına atanması üzerine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müfettişle-
ri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen rapor üzerine
konuyu görüşen Bakanlık Disiplin Kurulunun ... günlü kararıyla, dava-
cının kesinleşmiş ve idari yargı yoluna süresi içinde başvurulmamış
bulunan disiplin cezası için yapılacak bir işlem bulunmadığı halde,
TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısında cezanın
kaldırılmasına dair karara iştirak etmek suretiyle bir yandan idarenin
itibarının zedelenmesine, bir yandan da Kenan Köktürk hakkında daha
sonra yanlış işlem yapılmasına (Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı
olarak atanmasına) neden olmak şeklindeki eylemin, kademe ilerlemesi-
nin durdurulması cezasını gerektirdiği, ancak 657 sayılı Yasanın 125.
maddesinin (E) fıkrasından sonra gelen 2. paragrafında yer alan "geç-
miş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu ve sicilleri iyi ve çok
iyi derecede olanlar için önerilenden bir derece hafif olan ceza uygu-
lanabilir" hükmü uyarınca, bu cezanın "Aylıktan kesme" ye dönüştürül-
mesi ve brüt aylığından 1/30 oranında kesinti yapılması yolunda dava
konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Kamu hizmetinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için ge-
rekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği gereği öteki idari
işlemlerden farklıdır.
Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşu-
mu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün
bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin ce-
zası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir.
Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan
kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama ta-
sarufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına
göre, belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atama-
ya yetkili amirden istenebilir.
Hukuk müşaviri olan davacının, kesinleşen disiplin cezasının
idari bir kararla kaldırılması yolunda işlem tesis eden TEDAŞ Genel
Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kuruluna katılması ve aynı doğrultuda oy
kullanması karşısında, disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka
aykırılık bulunmamaktadır.
Ancak, davacının eylemi yönetmeliğin 7/a maddesinde belirtilen
kusurlu harekete girdiğinden bu eylemin karşığı olarakta kınama cezası
verilmesi gerekirken, dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılması
işlemi, eylem ile verilen ceza arasında adil bir denge bulunmadığından
hukuka aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesi kararının bozulmasına
karar verildi. (MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:99)


Sayın Korayc,
Yukarıda yazıları (igündüz,Suat ergin ve armağan Konyalı'nın) yazılarını tekrar bir gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

Saygılarımla
Old 28-03-2007, 23:05   #18
irfan AYDIN

 
Varsayılan Karar Olayına Özgüdür.

Sn.KORAYAD;
Bahsettiğiniz Danıştay 8.Daire Kararı bence olayına özgüdür ve de kararda kararın yasal dayanağı gösterilmemiştir. İdare hatalı işlemini her zaman düzeltebilmelidir.Aksi takdirde hem yargının yükü artacaktır.Hemde Demokratik Hukuk Devletinin varlığı tartışılır hale gelecektir.Dikkat edilecek olursa düzeltmeyi yapacak olan makam yetkiyi elinde bulunduran makamdır.İdare işlemini geri aldığında yani düzelttiğinde buna kim engel olacaktır.Lehine düzeltme yapılan mı Açıklarmısınız.?
Sevgi ve Saygılarımla.
Old 28-03-2007, 23:31   #19
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:

İdare işlemini geri aldığında yani düzelttiğinde buna kim engel olacaktır.Lehine düzeltme yapılan mı Açıklarmısınız.?


lehine düzeltme yapılan kişi değil,lehine düzeltme yapan kişi başvuracaktır.Çünkü düzeltme yaptığında disiplin cezası alacaktır. Bu cezanın iptali amaçlı idari yargıya gittiğinde, hukuka aykırı yaptığı işlemim hesabı da orada görülecektir,mecburen...

Saygılarımla
Old 28-03-2007, 23:32   #20
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İdare tesis ettiği işlemi ancak dava açma süresi içerisinde geri alabilir.
Alıntı:
T.C. Danıştay
10.Dairesi
Esas: 1991/235
Karar: 1991/3727
Karar Tarihi: 10.12.1991

ÖZET: Açık hataya düşülerek tesis edildiği belirlenen taşınmaz mal satışı işleminin geri alınabileceği hk.



(1580 s. Belediye K. m. 1, 15, 80) (2886 s. İhale K. m. 6)
İstemin Özeti: Davalı İdareye ait Beşiktaş ... Mahallesi, ... Sok., 42 pafta, 637 ada ve 49 parsel 3986 mı`lik taşınmazın davacı Vakfa satışına dair İstanbul Büyükşehir Belediye Encümenince verilen 05.01.1989 gün ve 2683-7 sayılı F.1988 tarih ve 2703 kararın geri alınmasına ilişkin 07.07.1989 gün ve 1143 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 4. İdare Mahkemesince, 1580 sayılı Belediye Kanunu`nun 1. maddesinde belediyelerin görevleri sayılmış olup, eğitim ve öğretim hizmetlerinin Belediyelerin görevleri arasında sayılmadığı, belediyelerin ancak kamu yararı bulunan durumlarda eğitim ve öğretim hizmeti yönünden kuruluşların belediyeyi zarara uğratmayacak biçimde kolaylıklar sağlayabileceği, Eğitim ve Kültür Vakfının paralı eğitim veren okullar kurduğu maddi imkandan yoksun öğrencilere Vakıf Resmi Senedinin 3. maddesinde belirtildiği üzere sadece % 10 luk bir kapasite tahsis edildiği, 2886 sayılı Yasanın 6. maddesinde ihaleye katılamayacakların sayıldığı, olayda Belediyede ihale ile ilgili kararı alan ve onaylayan resmi görevli kişilerin yani Belediye Başkanı ve Genel Sekreterin aynı zamanda ihaleyi kazanan İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfının kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkan ve Başkan Yardımcısı oldukları, ihaleyi yapan ita amiri ve ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olup doğrudan veya dolaylı yoldan ihaleye katılamayacakları, muhammen bedelin gerçek değerinin çok altında tesbit edildiği, bu durumun belediyenin malvarlığında azalmaya neden olduğu, idarenin hukuka aykırı ve açık hata bulunan işlemlerinin belirli bir süre ile sınırlı olmadan her zaman geri alınabileceği, vakfa yapılan satışın hukuka, kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, anılan mahkemenin 25.06.1990 gün ve E:1989/2281, K:1990/1243 sayılı kararının Belediye görevlerinin zamanla genişlediği Eğitim ve öğretim alanında başka yasalarında belediyeye görevler yüklediği Belediyenin imkanlar elverdiği ölçüde bu yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğu, durum bu olunca belediyelerin eğitim ve öğretim görevi olmadığından bahisle bedel karşılığı arsa satarak Kamusal bir göreve destek vermesinin 1580 sayılı Yasanın amacı ve ruhuna aykırı olmadığı Vakfın kurucusunun aynı zamanda Belediye Başkanı olmasının kamu yararını ortadan kaldırmayacağı 2886 sayılı Yasanın 6. maddesinde ihaleye katılmayacaklar arasında Vakfın sayılmadığı 1580 sayılı Yasanın 80. maddesinde encümen üyelerinin özel bir ilişki içinde bulundukları meselenin görüşülmesinde hazır bulunamayacaklarının öngörüldüğü özel ilişkiden maksadın menfaat ilişkisi olduğu, uygulamadan gelen fiyatlar baz alınarak vergi değerleri gözetilerek bedelin tesbit edildiği, okullarda 9077 öğrencinin öğrenim görüp burslu okuyan öğrencilerin tüm mevcut içindeki oranının % 23 olduğu, bu okulların sadece belli olanaklı öğrencilere açık olduğunun iddia edilemeyeceği nedeniyle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: E.K.
Danıştay Savcısı M.İ.D.`nin Düşüncesi: Davalı Belediyeye ait Beşiktaş, ... Mahallesi, ... Sokak, 42 pafta, 637 ada, 49 parsel sayılı 3986.75 mı`lik taşınmazın, davacı Vakfa 05.01.1989 günlü 2683-7 sayılı kararın geri alınmasına ilişkin 07.07.1989 günlü 1143 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeni Kararının iptali talebiyle açılan davayı reddeden İstanbul 6. İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi.
Anlaşmazlık; davacı vakıf hakkında tesis olunan ve davalı Belediyeye ait taşınmazın davacı Vakfa satışına dair Belediye Encümeni kararının dava konusu Belediye Encümeni kararı ile geri alınmasından kaynaklanmış olup, anlaşmazlığın çözümü için öncelikle, idari işlemlerin geri alınması teorisinin gözden geçirilmesi, daha sonra geri alınma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, bilahare geri alma işleminin, unsurları yönünden mevzuata, hiımet gereklerine ve kamu yararına uygun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Tesis ettiği idari işlemlerin doğruluğu ve hukuka uygunluğu aslolan idarenin; hukuka aykırı olduğunu idari işlemleri geri almak suretiyle hukuka uygunluğu sağlaması, hukuk devleti ilkesinin tabii bir sonucudur. Ancak, idari işlemleri geri alma yetkisinin, idari istikrarı sağlayabilmek ve kazanılmış hakları koruyabilmek için belli koşullara bağlı tutulması da hukuki bir zorunluluktur.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, İdari işlemlerin geri alınması koşullarını da belirleyen 22.12.1973 günlü E:1968/8-K.1973/14 sayılı kararında da açıklandığı üzere; dava açma süresi içinde, hukuka aykırı tüm işlemlerini geri almaya yetkili olan idarenin, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak yok hükmündeki idari işlemleri ile, ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı, veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri alması mümkün bulunmaktadır. Zira bu tür işlemlerin ilgililer lehine hak doğurması mümkün bulunmadığı gibi, bu nitelikleri itibariyle istikrar yaratmaları da mümkün değildir.
Anlaşmazlık konusu olayda; dava açma süresi geçtikten sonra hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bir idari işlemin geri alınması söz konusu olduğundan, geri alınan işlemin; idarece ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşülerek tesis olunup olunmadığı veya yok hükmünde olup olmadığının tesbit ve tayni gerekmektedir. Zira anılan işlem yukarıda belirtilen nitelikte ise, bu işlemin ilgililer lehine hak doğurması mümkün olmadığından, dava açma süresi geçmiş olsa bile her zaman geri alınması mümkün ve bu tür bir uygulamanın idari istikrar ilkesine aykırı düşmediği de açık bulunmaktadır.
Bu yönden olaya bakıldığında; geri alınan işlemle davalı idare; davacı vakfa Beşiktaş, ... Mahallesi, ... Sokak, 42 pafta, 637 Ada, 49 parsel sayılı 3986.75 mı`lik Belediyeye ait arsayı satmıştır.
İşbu satışa ilişkin işlemin ( Belediye Encümeni Kararı ) ve buna ilişkin belgelerin ve dosya içeriğinin incelenmesinden, anılan işlemin yok hükmünde olduğu veya ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle tesis olunduğu söylenmeyeceğinden, geri almaya ilişkin koşulların gerekleştiğinden söz etmek mümkün değildir.
Geri alınan işlemin; geri alma koşulları içinde yer alan; idarenin açıkca hataya düşerek tesis ettiği işlem olup olmadığına gelince;
Açık hata kavramı, Fransız Danıştayı tarafından yakın zamanlarda kullanılmaya başlanmış ve uygulama alanı gittikçe genişlemiş bir kavram olup, kavramda yer alan açık nitelemesi, hatalı işlemin hak doğurmaya engel olduğu, yoksa yalnızca hatanın hak doğurma niteliğini kaybetmeye yetmediği şeklinde anlaşılmaktadır. Danıştayımızın uygulamasına göre hata kavramı, işlemin unsurlarından birinde ve çoğu kez sebep unsurundaki sakatlığı, işlemin hukuka açıkça aykırı olmasını ifade etmektedir. Şu hale göre işlem hukuka açıkca aykırı ise de; idare, işlemi hataen tesis etmiş demektir ve bu işlemin, süre koşuluna bağlı olmadan geri alınması mümkündür.
Bu gene ve kısa açıklama karşısında geri alınan işlemin açıkça hataya düşülerek tesis edilip edilmediği, başka bir anlatımla, açıkça hukuka aykırı olup olmadığı, binnetice geri alınmasının mümkün bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir.
1580 sayılı Belediye Kanunu`nun 1. maddesinde, Belediyenin, beldenin ve belde sakinlerinin mahalli mahiyette müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tanzim ve tesviye ile mükellef hükmi bir şahsiyet olduğu hükme bağlanmış; anılan madde ile belediyelere verilen genel görev; 15. maddede muhtelif bendler halinde tek tek sayılmıştır. Anılan maddelerin incelenmesinden, belediyelere ancak, merkezi idarece yerine getirilebilecek eğitim ve öğretim görevi verilmediği anlaşılmaktadır. Şu hale göre, kendisine eğitim ve öğretim görevi verilmeyen belediyelerin; bedeli karşılığında arsa satarak eğitim ve öğretim gibi, merkezi idareye verilen kamusal bir göreve destek vermesi, 1580 sayılı Yasanın 1 ve 15. maddelerinin lafzına, amacına ve ruhuna açıkca aykırı olup, bu konuda bir kamu yararı da bulunmamaktadır.
Öte yandan, belediyeye ait taşınmazın davacı Vakfa satılması yolundaki işlem, 2886 sayılı Yasanın 6. maddesine açıkça aykırı bulunmaktadır. Zira anılan maddede ihaleye katılamayacak olanlar sayılmış olup anılan maddeyi; 2886 sayılı Yasanın genel esprisi, ihalenin serbest rekabet ortamı içinde açıklık ve eşitlik ilkelerine uyulmak suretiyle yapılmasında mevcut kamu yararı çerçevesinde değerlendirmek, bu arada maddenin yasaklı olan kişilerin ihaleden kişisel çıkar temin etmelerini önlemek amacını taşıdığını gözönünde bulundurmak gerekir. Konuya bu açıdan bakınca; belediyede ihale ile ilgili kararı alan ve onaylayan resmi görevli kişilerin yani belediye başkanı ve Genel Sekreter aynı zamanda ihaleyi kazanan davacı vakfın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı ve başkan yardımcısı oldukları dosya içeriğinden anlaşılmakta ve bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadir. Şu hale göre doğrudan ihaleye katılmasalar bile, hukuki bir işlem olan ihale işleminde sonucu etkileyen iradeyi oluşturan kişilerin aynı olması nedeniyle bunların dolaylı olarak ihaleye katıldıkları tartışılamayacak biçimde açık olduğundan, kişilerin katılımıyla gerçekleştirilen ihale işleminin 2886 sayılı Yasanın amacına aykırılığı bir yana, 6. maddesine aykırılığı da ortadadır. 1580 sayılı Yasanın 80. maddesi; encümen azalarının hususi suretle alakadar oldukları meselelerin müzakeresinde bulunamıyacaklarını öngördüğü cihetle, anılan kişilerin ihale ile i1gili işlemlerin görüşüldüğü müzakerelerde bulunmaları ayrı bir yasaya aykırılık olup, işlemi bu yönü ile de açıkça hukuka aykırı kılmaktadır.
Açıklanan bu durum karşısında; geri alınan işlem idarenin açıkça hataya düşerek tesis ettiği, başka bir anlatımla ve Danıştayımız İçtihatlarında belirlendiği biçimde açıkca hukuka aykırı işlemlerden olmakla anılan işlemin süre kaydına bağlı olmadan idarece geri alınması yolundaki dava konusu işlem usul ve mevzuata, hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun bulunmaktadır. Bu itibarla anılan işlemin iptali istemiyle açılam davanın reddi yolundaki temyize konu idare mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davacı tarafından ileri sürülen temyiz sebepleri 2577 sayılı Yasanın 49/I maddesinde sayılan sebeplere uygun olmadığından temyiz isteminin reddi ve temyiz olunan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay 10. Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 17. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre yapılmasına karar verilen duruşma için taraflara bildirilmiş bulunan 10.12.1991 günü davacı vekilleri Av. ... ile Av. ...`in davalı idare vekilleri Av. ... ile Av. ...`in geldikleri görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlendikten, Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Dosya incelenerek işin gereği düşünüldü.
İdare ve ergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bozulması istenen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçe ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına 10.12.1991 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 29-03-2007, 07:47   #21
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan Sorular

İdare verdiği cezayı geri alamayacak ve bu yolla memurun göreve iadesini sağlayamayacaksa da;

Memur beraat ettiğinde veya memuriyete engel olmayacak bir mahkumiyet sözkonusu olduğunda idare, memuru -yeni bir işlem tesisiyle- açıktan atayamayacak mıdır?
veya:
Alıntı:
yok hükmündeki idari işlemleri
Somut olaydaki "suçun sübut bulduğu gerekçesi", bu işlemi yoklukla malul kılacak derecede sakatlamamakta mıdır?

Saygılarımla.
Old 29-03-2007, 09:13   #22
irfan AYDIN

 
Varsayılan Dikkatten Kaçan Husus

Sevgili Arkadaşlar;
Konuya ilişkin değerlendirmelerde göz ardı edilen bir husus var.O da şu; bu olayda sözünü ettiğimiz düzeltmeyi idare, kendi aleyhine yapmaktadır.Tabiki kendi lehine yapacağı düzeltmelerin koşulları vardır.İdarenin kendi lehine yapacağı düzeltme işlemlerinde aleyhine düzeltme yapılan kişi itiraz yada dava hakkını kullanabilecektir. Örneğin,bir fiilinden dolayı memurunu kınama cezası ile cezalandıran idare, bu ceza kesinleştikten sonra aynı fiili nedeniyle memuruna daha ağır bir disiplin cezası olan memuriyetten çıkarma cezasıyla cezalandıramaz.Ancak bu kuralın istisnaları mevcuttur.Örneğin,kişinin memuriyetten çıkarılmasını gerektiren yeni bir kanıt ortaya çıkmışsa ceza verilebilcektir.
Görüşlerimiz olayına özgüdür. Bu olayda idare (İşlemi geri almaya yetkili makam) isterse ceza yargılamasının sonucunu beklemeden, polis memurunu göreve dönürebilir. İdari yargının konusuna giren disiplin cezası ile adli yargının(ceza mahkemelerinin) vereceği kararların sonuçlarının etkisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Sevgi ve saygılarımla.
Old 29-03-2007, 10:18   #23
Av. BNK

 
Varsayılan

Bu konuya ilk cevabımı yazdığımda ceza yargılaması bitmeden verilen meslekten men cezasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştim. Her ne kadar 657 sayılı kanun idareye disiplin cezası verme hakkı tanısa da ceza yargılaması bittiğinde mahkemenin kararı disiplin cezasının gerekçesini ortadan kaldırır nitelikte ise kişi idareye yeniden başvurarak görevine iadesini isteme hakkına sahiptir.

Kişinin bu başvurusuna idarenin vereceği her türlü cevap "yenibir idari işlem" dir. Eğer idare başvuruyu redderese bu red kararına karşı 60 günlük yeni bir dava açma süresi başlar. Bana gönderdiğiniz İYUK maddeleri dava açma süresini gösteriyor. Meydana gelecek yeni işlemlere karşı dava açılmasını engelleyen bir hüküm yok.

İdarenin yaptığı işlemden dolayı dava açma süresi içerisinde dönme koşulu sadece idareyi bağlar. Eğer somut olayla ilgili yeni bir gelişme olur da bu yeni gelişme kişiye idareden yeni bir talepte bulunma hakkı verirse bu talebin reddi yeni bir işlemdir ve iptali dava açama süresi içerisinde istenebilir.

Old 29-03-2007, 10:20   #24
Hukukçu55

 
Varsayılan

eğer ceza mahkemesi sanığın suç teşkil eden eylemi işlediğine ilişkin yeter kanıt bulunamadığı gerekçesiyle beraatine karar verirse;aynı iade i muhakemede olduğu gibi bu mahkeme kararı disiplin kararının verilmesinden sonra ortaya çıktığı için disiplin kararının yeniden değerlendirilmesini ve bu değerlendirme sonucunda idarenin bir karar vermesini zorunlu kılar.Bu karara karşı idari yargı yolu açıktır. Ancak böyle bir karar elde edilemediği sürece sona ermiş dava sürelerini canlandırma imkanı yoktur.Eğer kesinleşen idari işleme karşı geri alınmasını isteyen bir dilekçe vermek suretiyle yeniden süre başlatmak ve kesinleşen işlemi bu şekilde dolaylı yolla yargı önüne getirmek imkanı olsa idi o zaman idari yargıdaki hak düşürücü sürelerin ne anlamı olurdu?
Old 29-03-2007, 22:51   #25
Av.Sever Köz

 
Varsayılan Herkese Merhaba,

Öncelikle fikir ve bilgilerini paylaşan ve beyin cimnastiği yapan tüm meslekdaşlarıma teşekkür ediyorum..

İdareye yazılı başvuru süresi olan 30 günlük süre ve akabinde başvuru hakkı kullanılıp da alınan red cevabı üzerine 60 günlük dava açma süresi ne yazık ki bu olayda yok. Zira memuriyetten men cezası alan "eski memur", 30 gün içinde bağlı bulunduğu idareye ne yazılı başvurusunu yapmış, dolayısıyla ne de lehine 60 günlük dava açma süresi başlamış. Kısacası idari işlem kesinleşmiş.

Ancak burada rahatsız edici bir durum var ki, o da idarenin bu işlemindeki gerekçesi; "hakkındaki suçlamaların sübuta ermesi nedeniyle..."

Hakkında devam eden bir ceza yargılaması var ve henüz değil kesinleşmiş karar, hüküm verilmemiş bir memuru için idare; suçlamaların sübuta erdiği kanaatine erivermiştir(!)...

Sürenin geçirilmiş olmasıyla, keyfi ve hukuka aykırı bir idari işlem hayat kazanmaktadır.

Yargılamanın bitmesinin beklenmesinden evvel, yasal 30 günlük süre geçirilmiş olsa dahi yeniden ve başkaca bir yazılı bir talep ile idarenin kararının geri alınması ve idarece verilecek red cevabı üzerine dava yolu işletilerek hukuka aykırılığın ortadan kaldırılabileceği fikri hakim anladığım kadarıyla..


Emeğiyle ve vaktiyle katılan herkese yeniden teşekkür ediyorum..

Hepinize saygılar...
Old 30-03-2007, 00:03   #26
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Hakkında devam eden bir ceza yargılaması var ve henüz değil kesinleşmiş karar, hüküm verilmemiş bir memuru için idare; suçlamaların sübuta erdiği kanaatine erivermiştir(!)...
Sayın Av.Sever Köz
Gerekçede sabit olduğu ifade edilen suç disiplin suçudur. Karşılığında verilen ceza disiplin cezasıdır. Memurun eyleminin disiplin suçu oluşturduğuna disiplin kurulu karar verir.

Her idarede teftiş kurulu ve disiplin kurulu olaya mahkemeden daha yakındır. Genel olarak disiplin kurulunun mahkemeden alacağı bir feyz bulunmamaktadır. Özel olarak sizin olayınızda haksızlık yapılıp yapılmadı hakkında bir şey söyleyemem. Ama bu gerekçeye bakılarak da kararın haksız olduğu söylenemez. Bence kararın gerekçesi doğru: Disiplin suçu sabit görülmeli ki disiplin cezası verilebilsin.

Saygılarımla
Old 30-03-2007, 12:32   #27
Av.Sever Köz

 
Varsayılan

Sn.Av.Armağan Konyalı,

Zaten sıkıntı da burada.. Zira idarenin meslekten men'e ilişkin yaptığı ve tebliğ ettiği yazılı açıklama, iddianamenin aynısı.. Size kesinlikle katılıyorum. İdare mahkemeden daha yakındır ve daha pratik tedbirler alabilir kendi kurumu içinde. Ancak bir söylenti üzerine şüphe duyulan memur hakkında bu cezanın verilmesi ağır bir mağduriyeti de beraberinde getiriyor..

Fail olmak elimizde ama sanık sandalyesinde olmak elimizde değil.. Sanık hakkında ceza davası açılmakla; sanığı suçlamaları üstlenmiş ve mesleğine leke getirmiş biri olarak değerlendireceksek, hakkında ağır cezalarda açılmış ve beraatle sonuçlanmış meslekdaşlarımız ya da başkaca vatandaşlarımız hakkında aynı kanaati edinmemizi mi gerektirecektir?

(Davada sanıklar ve deliller vardır, ama olaya konu memurla delillerin ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Muhtemelen de beraat edecektir ama mağduriyeti devam edecektir.)

Bu nedenle sorumu yöneltmiştim. Kaçırılan sürelere rağmen izlenebilecek bir yol var mıdır diye, kaçırılan sürelerin hak düşürücü süreler olduğunun bilincinde olarak..

Saygılar...
Old 30-03-2007, 15:20   #28
Hukukçu55

 
Varsayılan

Sayın Köz,müvekkiliniz kesin ilamla beraat ederse bu ilamı iliştirerek ihraç kararından sonra ortaya çıkan yeni bir belge olması nedeniyle idareye başvurarak oluşan yeni duruma göre karar verilmesini istemeye yargı yolu açık olmak üzere hakkınız bulunduğunu düşünüyorum.Sağlıcakla kalın.
Old 26-05-2009, 14:57   #29
Av.Fidan Gül

 
Varsayılan

sayın Köz yukarıda bahsi geçen olayı nasıl çözdüğünüzü öğrenebilir miyim?
Old 29-08-2009, 12:25   #30
Av.Odabaşı

 
Varsayılan

Başvurulacak bir yol olmadığı gibi, bir daha devlet memurluğunu da atanamaz. Kesinleşmiş ceza davası olmadan, idarece işlem de tesisi edilebilir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
Cezai Kovuşturma İle Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi:
Madde 131 - Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktirmez.Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.
Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6183 m.24 Tasarrufun İptali Davasında Kamu Alacağının Kesinleşme Şartı Var Mıdır? Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 2 10-05-2008 22:02
Savcının bir başka mahkemenin hükmünü temyiz etmesinde süre ve görev sorunu? mslmklvz Meslektaşların Soruları 8 03-03-2008 22:01
Muvazaalı Haczin İptali Mümkün müdür? Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 9 19-10-2007 17:45
idarenin eğitim ödeneğini başka bir borca mahsup etme hakkı var mıdır? sendurhukuk Meslektaşların Soruları 3 24-11-2006 00:36
Sadece Benim Memleketim Bir Başka Değil, Başka Memleketlerde Bir Başka Gemici Hukuk Sohbetleri 2 01-06-2004 08:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10899591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.