Basın dördüncü güç mü yoksa kamusal görev ifa eden muhalif bir güç mü?

Basını dördüncü güç olarak kabul edersek; tüm güçler gibi basının da yetkileri katı çizgilerle sınırlanmalı ve daraltılmalıdır. Yok eğer kamusal görev ifa eden muhalif bir güç olarak kabul edersek; özgürlüğün boyutları olabildiğince geniş tutulmalı ve toplum adına muhalafet görevi yapabilmek için gerekli tüm imkanlar basına sağlanmalıdır. Bu bağlamda basın sizce dördüncü güç müdür yoksa muhalif bir güç mü?

Basın, yasamaya yön verir,
Basın, yürütmeye emir verir,
Basın, yargıya müdahale eder,

İşte bu nedenle görsel ve yazılı basın, ne dördündcü güçtür, ne de muhalif bir güçtür... Bunlarında üstünde bir güçtür...

Fikirlerim Türkiyede ki basına ilişkin görüşlerimdir...

Basını dördüncü güç olarak tanımlamak, ütopya "olmalıdır".

Basını, kamusal görev ifa eden muhalif güç olarak tanımlamak ise, yine ütopya "olmalıdır".

Basın, sadece basın olmalıdır. Haber alma, bilgilenme aracı olmalıdır. Basın sadece "haber vermelidir".

Kitleleri yönlendirmemeli, çekiştirmemeli, tarafsız, yorumsuz ve bu özellikleriyle tümüyle özerk, güçlü ve bağımsız , kitlelere ulaşan bir iletişim aracı olmalıdır.

Saygılarımla...

Diğer yazılanlardan farklı olarak ben ülkemizde basının 4. erk olma ve erkleri yönlerdirme yolunda ilerlemekte olduğunu düşünüyorum. Büyük sermaye sahiplerinin birden fazla gazetesi, televizyonu olduğu ve halkının okumak,iredelemek yerine izlemeği tercih ettiği bir toplumda halkı kolayca etkileyip, siyasal gücü sıkıştırma, gerekirse asparagas haber yapıp çamur atma durumunun rastlanması normaldir.
Bir de yargı organları tarafından 'basının kışkırtabileceğine, abartabileceğine' ilişkin karaların verilmesi basın özgürlüğünün ülkemizde haddinden fazla kullanıldığını ve özgürlüğün geniş bir çerçeveyle çevrildiğini göstermektedir.
Maaselef bu geniş özgürlük anlayışıyla ülkemizde basın kendini bazen yargı yerine koyuyor, hatta yargılama yapıp cezasını bile veriyor, bu durumda gizli bir erk ve bu erkin erklerüstü olmaya yöneldiğini söylemek yanlış olmaz..
Saygılar..

Her ikisi de değil. Basın tek güçtür yani gücün tek sahibidir ve istisnasız kendi lehine kullanır yani kamusal bir amacı da işine gelmiyorsa kesinlikle yoktur. Sermaye sahiplerinin kendi çıkarları için sonuna kadar kullandıkları, 6136'ya tabi olmayan tehlikeli bir silahtır. Şantaj ve tehdit amacıyla da kullanılmaktadır. Mutlu bir azınlığa hizmet eder ve toplumadan da kesinlikle kopuktur. Suşi yiyen mutlu azınlığa dahil bir gazetecinin halkla kopukluğuna dair reklam vardı ve anafikri bakımından bence süperdi.

Basın derken sadece gazeteden bahsetmiyoruz galiba. Televizyon haberleri, gazete, dergi, radyo'dan bahsediyoruz. Ve böyle düşünüldüğünde basın tamamen bir güçtür. Kamuoyu oluşturan yegane araçtır. Kamuoyu tamamen halkı ve devleti yönlendiren bir unsur olarak görürsek önemi bir kez daha ortaya çıkmış olur. Ama kamusal görev ifa ettiği pek söylenemez. Kazandıkları ve kazanacakları kar oranında kamuya hizmet ediyor görünüyorlar bana.

"Sözün özü, özgürlük güç olarak algılanırsa, kolayca kötüye kullanılabilir, ama onarımı zor sakıncalar doğurur. Toplumsal iletişim özgürlüklerinin başında gelen basın, ancak “doğru ve gerçek bilgiyi aktarma ödevi ile bunlara ulaşma hakkı” bağlamında özgürlük olarak savunulabilir. Amaca ulaşmada o durumda etkili olur; kendisi erk olamaz: çünkü erk-yetki devlet alanında, hak ve özgürlük ise birey ve toplum katmanında yer alır."

Prof. Dr İbrahim Kaboğlu, BirGün Gazetesi, 03.08.2006, Syf 6, “Basın: Erk mi, özgürlük mü?” başlıklı köşe yazısı

Türkiye'de "basın" dediğimiz unsur ne 4. güçtür ne de kamu görevi ifa eden bir muhalif güçtür.Basın 4. güç değildir;çünkü Türkiye de basın adına belli bir yapı,sistemli bir cihaz yoktur.Emperyalizm'i iliklerine kadar sindirmiş para patronlarının isteği doğrultusunda yayın yapan köşelerinde veya televizyon kanallarında belirli konuları işleyebilecek güçte olan saydam bir yapıdır.Basın Türkiye şartlarında güç gibi görünen ancak "maşa" olmaktan öte gidemeyen bir unsurdur.
Basın'ın kamu görevini ifa eden bir güç olabilmesi için illede muhalif olması gerekmemektedir,kamu görevini ifa ediyorsa halka taraf olması gerekmektedir.Ancak ülkemizde basın boyun eğdiği güce taraftır.Hiç bir düşüncenin fikir babalığını yapamadığı gibi "halk" için zararlı düşünceler ve hareketlerin bayraktarlığını yapmaktadır.