Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çalişan Kişinin Hile İle Isten Atılması

Yanıt
Old 29-08-2006, 20:03   #1
umutlaw

 
Varsayılan Çalişan Kişinin Hile İle Isten Atılması

Sayin meslekdaslarim,
Bir is yerinde mutad olarak dort yil boyunca Muhasebe, Soforluk, Tahsilat islemlerini gerceklestiren X kisi yillik izne cikmıstir. İzin, ticari itimad gelenegi cercevesinde sozlu olarak alinmistir. Daha sonra izin suresi olan bes gunluk sureyi 3 gun daha uzatmak uzere isyerindeki Muhasebe sefini telefonla arayarak bu izni alan X kisi rahat bir sekilde ise donecek gunu beklerken son gun noterden kendisine gonderilen bir ihtarla karsi karsiya kalir. ".... tarihinden sonra izinsiz olarak ise gelmediginizden Is kanunu .... su maddesi geregince isten cikartilmissiniz....." . X kisi isine geri donmek istersede sirket buna izin vermemekle birlikte cuzi bir miktar parayla olayi kapatmak istemis ve ayni zamanda calistigi sureninde karsiligi olan maasi kendisine odeyemeyecegini soylemstir. Her hangi bir dava suana kadar ikame edilmemistir. Sirket delil olarak X kisinin ise gelmedigine dair otomatik saat karti detaylarini ve yazili izni olmadigini delil olarak gostermektedir. Suanda konu hakkinda dava dosyasi hazirligi asamasindayim. Bu husus hakkinda bilgisi olan siz sayin meslekdaslarimin engin bilgilerinizi paylasmanizi diler yargitay kararlari hakkinda var ise karar orneklerini gondermenizi istirham ederim.
Old 29-08-2006, 23:08   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

İş sözleşmesinin işveren tarafından İş Kanunu madde 25/II-g hükmü uyarınca feshedildiği ortadadır.

Madde.25/II-g
"İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi."

Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere devamsızlığın işverenin izni olmaksızın gerçekleşmesi gerekmektedir. Oysa somut olayda işçi yıllık ücretli izin hakkını kullanmıştır. Bu durumda ilk yapılacak şey eğer işçi iş güvencesi hükümlerinden yararlanabiliyorsa feshin geçersizliğinin tespiti ile işçinin işe iadesine ilişkin dava açılmasıdır. Elinizde yazılı belge olmaması nedeniyle bu davada dayanılacak delil, tanık beyanı olacaktır. İspat kolaylığı açısından önemli olabilecek nokta şudur. Eğer işveren izin olgusunu tamamen inkar etmemekle birlikte telefonla alınan üç günlük izni inkar ederse davacı işçinin davasını ispatlaması daha zor olacaktır. Çünkü iki kişi arasında yapılan telefon görüşmesini bilebilecek tanık bulunması güçtür. Fakat izin olgusu külliyen reddedilip, normal izin+üç günlük izin süresini kapsayan dönem boyunca izinsiz devamsızlık yapılması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiği bildirilmişse ispat açısından işiniz kolaylaşacaktır. Bu durumda işçinin yıllık ücretli izinde olduğu şirkette çalışan tanık beyanları ile daha kolay ortaya çıkarılabilecektir.

Belirtilen zaman aralıklarında işçinin işe gelmediği konusunda bir uyuşmazlık bulunmaması nedeniyle işçinin işe gelmediğini gösterir puantaj kayıtlarının pratik bir değeri olmadığı kanısındayım.

İşçi iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecek durumda değilse bu durumda açılacak davada feshin haklı nedene dayanmadığı belirtilip kıdem-ihbar tazminatı ile birlikte diğer işçilik alacakları istenebilir.

İlk planda aklıma gelen bunlar. Detaylı araştırıp ek birşey bulabilirsem paylaşırım.

Saygılarımla
Old 29-08-2006, 23:13   #3
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Aynı anda sayın özoğulla parelel şeyleri yazdığımdan dolayı yazı kalabalığını önlemek için benim cevabımı sildim...

ancak sizin olayınıza çok benzeyen bir yargıtay kararı okuduğumu hatırlıyorum ancak aramama rağmen bulamadım. Bulduğum zaman lehinize ileri sürebileceğiniz yargıtay kararını hemen burdan yayınlayacağımdan şüphe etmeyin. Saygılar...
Old 29-08-2006, 23:56   #4
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Yanlış anlamadıysam yıllık ücretli izin süresi 5 gün olarak yazılı. Eğer bu bakiye izin süresi değilse; 4 yıllık bir işçinin yıllık ücretli izin süresi 14 gün ve bu sürenin hesabında hafta tatili sayılmaz. Ayrıca yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez. İşçinin rızasıyla en az 10 gün olmaz üzere kısımlara ayrılabilir. Bu halde +3 günü yıllık ücretli iznin devamı sayma imkanı varsa tekrar izin istemeye dahi gerek olmaksızın, yıllık iznin olarak telakki ederek hareket edin yok diğer türlü ise işverenin iş akdini feshi yine haksız fesihtir. Çünkü kanunda işverenin izni olmaksızın veya geçerli bir mazereti olmaksızın ibareleri var. Muhasebe şefi işveren temsilcisidir ve ondan alınan izin işverenden alınmış yerine geçer. İş Kanunu ve mahkemeleri genel olarak işçi lehine yorum yapar. Bu halde tanık delilini küçümsemeyin. İzin alırken yanında bulunup, konuşmalarını duyan ya da bir şekilde işverenin muvafakatini gösteren başkaca bir emareye tanıklılk eden 2 kişi yeterli olacaktır. Bir de hayatın olağan akışına bağlanan karine durumu var. Mahkeme ortalama bir kimse yıllık izin sonrası, maaşını ve kıdemini almaksızın işten çıkıp sonra da bu şekilde dava açmaz genel kabuluyle davaya bakabilecektir. İş mahkemelerinde genelde işçi haksız yere dava açmaz dava açmışsa haksız fesih vardır ve haklarını alamamıştır mantığı hakim. İşyerinde 30'dan fazla işçi var ise, fesihten itibaren 1 ay içinde feshin geçersizliği iddiasıylaişe iade davası ve eğer 30'dan az ise yasal işçi alacakları için dava açmalısınız.
Old 30-08-2006, 00:08   #5
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Yıllık ücretli iznin bölünmesi halinde uygulanacak hüküm 4857 sayılı kanunun 103. maddesidir. Bu nedenle işveren tarafından beş gün izin verilmesi halinde, işçi yıllık ücretli izin bölünemez diyerek kullanabileceği iznin tamamını kullanamaz kanısındayım. İşçi beş gün izin almışsa beş gün sonunda işe dönmelidir. Bu durum ancak madde 103 kapsamında yaptırım uygulanmasını gerektiri. Bu nedenle sırf yıllık ücretli iznin bölünemez olması nedeniye +3 günlük kısmın 5 günlük iznin devamı sayılamayacağı görüşündeyim. Kanımca +3 günlük izin başlı başına işveren tarafından verilen bir izindir ve ispatlanması gerekir.

Yıllık ücretli izin hükümlerine aykırılık
MADDE 103. - Yıllık ücretli izni bu Kanunun 56 ncı maddesine aykırı olarak bölen veya izin ücretini 57 nci maddenin üç ve dördüncü fıkralarında belirtilen usule aykırı olarak ödeyen veya eksik ödeyen veya 59 uncu maddedeki hak edilmiş izni kullanmadan iş sözleşmesinin sona ermesi halinde bu izne ait ücreti ödemeyen veya 60 ıncı maddede belirtilen yönetmeliğin esas ve usullerine aykırı olarak izin kullandırmayan veya eksik kullandıran işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için yüz milyon lira para cezası verilir.
Old 30-08-2006, 00:12   #6
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
İşçinin rızasıyla en az 10 gün olmaz üzere kısımlara ayrılabilir. Bu halde +3 günü yıllık ücretli iznin devamı sayma imkanı varsa tekrar izin istemeye dahi gerek olmaksızın, yıllık iznin olarak telakki ederek hareket edin yok

Bu hususun belirtilmesi işçinin aleyhine sonuç doğurmaz mı? Çünkü işveren zaten ben izin vermedim izin verseydim dahi işçini belirttiği gibi 5 gün vermezdim gibi bir açıklama yaparsa, iddia biraz havada kalmaz mı
Old 30-08-2006, 00:20   #7
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Stj.Av.Engin Özoğul
Olaya daha teorik yaklaşmanızı henüz stajyer olmanıza bağlıyor, anlayışla karşılıyorum ancak bir çok farklı konuda çok yetkin cevaplar verdiğinizi de teslim etmem gerekiyor. Benim ifade etmek istediğim ve yanlış anlaşılan husus şuydu: Nasıl ki işçi hem yazılı delili olmaması nedeniyle yıllık izinde olduğunu ve hem de +3 gün için izin aldığını yazılı delil ile ispat edemiyor. Aynı durum işveren açısından da geçerlidir. 5 günlük izin, yıllık ücretli izinden kalan bakiye izin süresi değilse pekala işçi de 'bana 8 günlük izin verilmişti, bunu kullandım' diyebilir. Herhalükarda +3 için ek izin alındığını ispat, 8 günlük yıllık ücretli iznde olduğunu ispattan daha zor olacaktır. Yani olayın teorik yönünden ziyade, pratik çıkış yolu olabilecek bir detaya dikkat çekmek istemiştim. Saygılar.
Old 30-08-2006, 00:35   #8
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Ek Olarak:
İş Kanunu 56/6
"Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. İşveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır"

Şu ana kadar hep işçinin ücretli izin için işverene başvurmuş olması ve ispat vesikası olabilecek bir belgeyi temin etmesi yükümlülüğü bulunduğunu düşünmüşken; kanundaki bu düzenleme en azından lafzı itibariyle izin kayıt belgesi tutma yükümlülüğünün işverene ait olduğunu gösteriyor. İşyerinde bu tip bir uygulamanın ve kayıtların bulunmaması dahi işçiye şifahen izin verildiğine karine olabilecektir.
Old 30-08-2006, 00:35   #9
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Jean D'arc
olayın teorik yönü bir yana iş hukuku uygulamasının birebir ve ağırlıklı içindeyim. Benim aklımdan gecen de suydu:

İşveren işçiye ilk etapta beş günlük(ve muhtemelen bu beşgün hafta içi beşgündür diye düşündüm) izin verdiğine göre dinlenen tanıklar X şu hafta içi izne çıkmıştı diyeceklerdir. Bu durumda şu hafta için izne çıkan X ertesi hafta başında iş başı yaptı mı diye sorulduğunda muhtemelen "hayır" cevabı gelecektir. Bunun yanında X izne çıkarken arkadaşlarına muhtemelen ben beş gün yokum gibi ibareler kullanmıştır diye düşündüm. Bu durumda da dinlenen tanıklar bize beş gün izne çıktığını söyledi diyecektir. Bu nedenle tek seferde sekiz gün izin alındı savunmasının çökme ihtimali yüksektir diye düşündüm. Dinlenen tanıkların halen davalı işveren işçisi olduğu düşünülürse lehe tanık beyanı bulmak da güçleşecektir. Pratiğe ilişkin düşüncem bu yöndeydi.
Old 30-08-2006, 01:05   #10
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Özoğul
İş hukukundaki teorik veya pratik yetkinliğinizi tartışmak gibi bir niyetim kesinlikle yok. Sadece siz olaya teorik, kanuni açıdan bir çıkış yolu bulmaya çalışırken ben de pratikteki maddi vakıadan hareketle neler yapılabilire cevap aramıştım. Tarafınızca benim cevabım da -sanırım ifade yanlışlığımdan- teorik yorumlandığından üsteki açıklamayı yazdım. Yoksa iş davalarım var ve ihtiyaç duydukça hiç yüksünmeden yardımınızı da talep ederim. Şimdi ben de tanıklarla ilgili duruma şöyle cevap vereyim. Davanın tanık dinleme aşamasına kadar muhtemel ki o işyerinden tanık olabilecek pel çok insan ayrılacaktır. Kaldı ki işçinin muhasebeci, şöfor ve tahsildar olması nedeniyle; çalışılan banka personeli, ticari ilişkide bulunulan firmalar, vergi dairesi memurları, vs. bir çok kişi de tanık olabilecektir. İşçi tanıklarının yanında halen o işyerinde çalışan tanıkların şehadetleri menfaat ilişkisi nedeniyle ikinci derecede kalacaktır. Ayrıca davalı tanıkları da 1-1,5 yıl sıonra bu kadar net hatırlamayabilirler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hile İle Elde Edilen Delil... Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 43 03-03-2007 15:38
EskİŞehİr'de ÇaliŞan Avukat ArkadaŞlarin Yardimina İhtİyacim Var ustam Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 20-11-2006 17:36
Gabin mi Hile mi? Brusk Meslektaşların Soruları 5 01-11-2006 09:07
Devremülk Sözleşmesine Eski Tarih Atılması Ve İptal Yolları Sentinel Hukuk Soruları Arşivi 0 26-04-2005 13:58
3. bir Kişinin Davaya Eklenmesi peace Meslektaşların Soruları 3 02-09-2002 16:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05835009 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.