Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Deniz taşımasında taşıyıcının, gönderenin emir ve talimatlarına uyma zorunluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-04-2007, 11:57   #1
Av.E.Fırat Kuyurtar

 
Varsayılan Deniz taşımasında taşıyıcının, gönderenin emir ve talimatlarına uyma zorunluluğu

Sayın meslektaşlarım,

Kısaca anlatacak olursam;
1) Uluslararası bir taşıma işi söz konusudur(Türkiye - ABD)
2) Gönderen G, taşıyıcı T aracılığı ile malı alıcı A ya gönderiyor.
3) Gönderilen ulaşmadan G, T' ye mail aracılığı ile malları sat diyor. T malları satıyor, kendi masraflarını aldıktan sonra mal bedelini G' ye gönderiyor.
4) Bu aşamadan sonra alıcı olarak B isimli bir şirket ortaya çıkıyor. Teslim istiyor. G' nin taşıma işi sırasında alıcıyı değiştirdiği anlaşılıyor.(Not: Alıcının değişmesi taşıyıcının rotasını değiştirmemektedir.)

Soru: Kara ticareti hukukunda üye devletse CMR, olmasa bile TTK m.773 açıklayıcıdır. Deniz ticareti ile ilgili yaptığım tarama sonucu vesaik mukabili ihracatta karar anlamında, kanun anlamında "net" bir sonuca ulaşamadım.
Görüşleriniz, yorumlarınız ve varsa karar paylaşımlarınız için şimdiden teşekkürler.

Saygılarımla
Old 19-04-2007, 12:21   #2
av-gülen

 
Varsayılan

Sayın Euphrates , netice olarak taşıyıcının sorumluluğunu mu soruyorsunuz yoksa bu tüm olayı dikkate aldığımızda sorumluluğun kime yükletileceğini mi , biraz daha açıklarsanız sevinirim ...
Saygıar...
Old 19-04-2007, 12:37   #3
Av.E.Fırat Kuyurtar

 
Varsayılan

Sn.Av.Gülen
Taşıyıcının sorumluluğu daha öncelikli diyebilirim.
Sayg.
Old 19-04-2007, 13:11   #4
av-gülen

 
Varsayılan

Sayın Euphrates , araştırdığım kadarıyla öncelikle B.K.. daki genel hükümlere göre , taşıyan , her akitte olduğu gibi sözleşmeden doğan borçlarını hiç veya gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklanan zararlar için sorumludur.Ticaret Kanununda ise taşıyanın sorumluluğu bu şekilde genel bir kurala bağlanmamış olup , özellikle başlangıçtaki denize , yola ,yüke elverişsizliği ( TTK. 1019. Md.) veya yüke özen gösterilmemesinden doğan zararlar (TTK 1061m.) gibi muayyen sorumluluk hallerini öngören hükümler vardır. Diğer sorumluluk halleri ise yükün İZİNSİZ olarak sözleşmeden tayin edilen gemiden başka bir gemiye yüklenmesi (TTK.1028) , taşıyanın yetkisi veya zorunluluk olmadığı halde , yolculukta yükü diğer bir gemiye aktarması (TTK.1029) , YAHUT KARARLAŞTIRILAN GEMİNİN MUTAT VEYA KARARLAŞIRILAN ROTADAN HAKSIZ SAPMASI (TTK.996., 1091, 1061) meydana gelen zararlar için söz konusudur.Bunların dışındaki haller için ise taşıyanın sorumluluğu Borçlar Kanununa göre halledilir denmektedir.

Ayrıca taşıyanın sorumluluğunun TTK.Md. 1116 da hangi hallerde emredici olduğu , 1117 de ise istisnaları belirtilmektedir.

Kanımca burada taşıyanın herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Navlun sözleşmesinde taşıyan ,deniz yolu ile yük taşımayı taahhüt eden kimsedir ve dediğiniz gibi taşıtanın emir ve talimatları ile bağlıdır ;bence burada çözümlenmesi gereken taşıtan ile gönderilen arasındaki sözleşmenin niteliğidir .

Umarım işinize yarar ,saygılar...
Old 19-04-2007, 18:11   #5
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Olayınız deniz taşımalarına ilişkin olduğundan CMR’nin uygulanma imkanı yok. Aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar önem arzetmektedir.

Olayda konişmento düzenlenmiş mi? Düzenlenmiş ise kim lehine?

Ayrıca aşağıdaki makalemden de yararlanabilirsiniz. Makalenin başlığı her ne kadar CMR ile ilgili ise de içinde ve dipnotlarında deniz taşımalarına ilişkin bilgiler de yer almaktadır.

“Dış Ticarette Vesaik Mukabili Ödemeli Satışların CMR Kapsamındaki Taşıma Sözleşmelerine Etkisi”, LEGAL Hukuk Dergisi, Şubat 2006, Yıl. 4, Sayı 38, s. 447-460.
Old 19-04-2007, 19:07   #6
av-gülen

 
Varsayılan

Değerli Vural Hocam bende sizin bir öğrenciniz olarak kendimce soruya cevap vermeye çalışırken , keşke hocam da sitede olsa ve bizi değerli bilgileri ile aydınlatsa demiştim..

Saygılar...
Old 20-04-2007, 09:15   #7
Av.E.Fırat Kuyurtar

 
Varsayılan

“Dış Ticarette Vesaik Mukabili Ödemeli Satışların CMR Kapsamındaki Taşıma Sözleşmelerine Etkisi" isimli makalenizin, LEGAL Hukuk Dergisi, Şubat 2006, Yıl. 4, Sayı 38, s. 459 dipnot 46' da ki ifadesi açık, bir diyeceğim yok; ancak daha önce gerek duymadığım için açıklamadığım bir konu var:

"Gönderilen ulaşmadan gönderen T ye malı sat diyor" derken ifadem zannedersem anlatmak istediğimi yansıtmadı. Açacak olursam alıcı A iflas ediyor, mallar gümrükte beklerken malların millileşmesini engellemek için gönderen aracılığı ile kağıt üzerinde B isimli yeni bir alıcı belirleniyor. Önemli bilgi B malı teslim almıyor. mallar bir süre gümrükte bekledikten sonra gönderen T ye malları satması talimatını veriyor. T de yukarıda belirttiğim işlemleri yapıyor.
Soru:Taşıyıcının sorumluluğu nedir? Alıcı B mallar satıldıktan sonra malları bana teslim et diye ortaya çıkarsa ne olur?
Old 20-04-2007, 10:14   #8
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın Euphrates, bir yargıtay kararı ile tartışmaya katkı sunmak istedik. Esasen içtihat sıkıntısı olmayan bir alan deniz taşımacılığında taşıyıcının sorumluluğu. Umarım bu biraz açıklayıcı olur...

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 1980/1
Karar: 1980/133
Karar Tarihi: 17.01.1980

(818 S. K. m. 100) (6762 S. K. m. 1016, 1061, 1062, 1067)

Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Birinci Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.9.1979 tarih ve 881/1704 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, vekil edeni şirket tarafından nakliye poliçesiyle sigorta edilen 50 balya kanaviçenin davalı donatana ait Rupsa gemisine yüklendiğini, anılan davalının, Pakistan’dan yüklediği malı İstanbul da ki alıcı firmaya teslimi gerekirken, İzmir limanında diğer davalı Denizcilik Bankasına ait gemiye aktardığını, sigortalı malların gönderilene 8 balya noksan teslim edildiğini, davalıların ilk ve son taşıyıcı olarak birlikte sorumlu olduklarını, davalı bankanın ayrıca, liman işleticisi ve anbar sahibi sıfatları nedeniyle de sorumlu olduğunu bildirerek, takibe karşın ödenmeyen sigorta tazminatı 17.908.555 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı banka vekili savunmasında, zamanaşımı itirazıyla birlikte noksanlıktan ilk taşıyan diğer davalının sorumlu olması gerektiğini ve bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini kusurlarının bulunmadığını istenen miktarın yüksek olduğunu, direnim faizi istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.

Davalı donatan vekili savunmasında, donatana izafeten acentelerine husumet yöneltilemeyeceğini TTK. nun 1067. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiğini, vekil edeni donatanın malları noksansız biçimde diğer davalının gemisine yüklediğini, bu nedenle sorumlu olamayacaklarını ve husumet yöneltilemeyeceğini, direnim temerrüt faizi istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.3.1973 gün ve 73/945-1414 sayılı kararı ile hüküm onanmıştır. Ancak davalı donatan vekilinin karar düzeltme istemi üzerine 10.10.1973 gün ve 73/3017-3757 sayılı kararımızla hüküm bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; uzman bilirkişi raporları ve sunulan belgeler dayanak yapılarak, 8 balya kanaviçenin alıcısına noksan teslim edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, 17.908.55 liranın % 10 faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Hüküm her iki davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava; navlun (eşya taşıma) sözleşmesi uyarınca, davalı "Rupsa" gemisi donatanınca taşınması üstlenilen malın, yolculuk sırasında diğer davalıya ait gemiye aktarılıp, varma limanında gönderilene noksan teslim edilmesi sonucu doğan zararın, sigorta sözleşmesi uyarınca ödeme yapan davacı sigorta şirketi yararına, her iki taşıyandan tahsili istemesini içermektedir.

Mahkemece, TTK. nun 787. maddesi dayanak yapılarak, her iki taşıyıcının da zarardan sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Her iki davalının temyiz itirazları da, esasla birlikte husumet ve sorumluluğun kime ait olacağı konularına yöneliktir. Bu nedenle, davalının temyiz itirazlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve konşimento, ordino, kargo raporları ve sunulan diğer belge içerikleriyle, uzman bilirkişilerin olaya ve kanıtlara uygun, yeterli nitelikte görülen raporlarına göre, davalıların, aşağıdaki bentlerde yazılı ve husumet dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 - Davalı Denizcilik Bankasının husumet ve sorumluluğa ilişkin temyizine gelince: Yukarıda tanımlandığı gibi, dava genel taşıma hükümlerine ( kara taşımacılığı ) değil, ( TTK. 762-815 ) deniz ticaret sözleşmelerinden, navlun sözleşmesine ve bunun kırkambar türüne ( TTK. 1016 vd ) ilişkin hükümlere dayalı olarak açılmıştır. Deniz yoluyla taşınan malın kaybı yüzünden uğranılan zararın halefiyet de gözetilerek, taşıyıcılardan tahsili istemini içermektedir.

TTK. nun 764. maddesinin açık hükmü uyarınca, taşımaya ilişkin genel hükümlere ( TTK. 762-815 ) kara yoluyla eşya taşımasına ait hükümlerin ( TTK.768-797 ) deniz taşımasına yönelik işlerde uygulanmaları olanağı yoktur. Olayda başvurulması gereken hükümler, anılan Yasanın 4. kitabında düzenlenmiş bulunan, deniz ticaretine ilişkin hükümlerdir. Daha açık bir anlatımla, uyuşmazlığın, navlun ( eşya taşıma ) sözleşmesine ilişkin özel hükümler ( TTK.1016 vd. özellikle 1096 yoluyla 1061, 1062 ) gözetilerek çözümlenmesi yasal zorunluktur. Bu nedenle mahkemece davalıların ilk ve son taşıyıcı olarak nitelendirilip, anılan yasanın, olayda uygulama olanağı bulunmayan 787. maddesi uyarınca birlikte sorumlu olduklarının kabulü yasaya aykırıdır. Aslında, söz konusu hüküm dayanak yapılarak, ilk ve son taşıyıcının her ikisine birden dava açma olanağı da yoktur.

Taşıma sözleşmesi ve konşimento içeriğine göre, davalı "Rupsa" gemisi donatanı, taşıyıcı sıfatını taşımaktadır. Malların ziya ve hasarı halinde, taşıyanın sorumluluğu Ticaret Yasamızın 1061 vd. maddeleri hükümleriyle, özel biçimde düzenlenmiştir.

Anılan Yasanın 1061. maddesi hükmü uyarınca, taşıma sözleşmesiyle, malların teslimi yerine kadar naklini üstlenen taşıyıcı, teslim aldığı andan, teslim edeceği ana kadar, tüm taşıma işlerinde tedbirli bir taşıyanın ( TTK. nun 20/2 ) göstereceği özeni göstermek durumundadır. Kusurlu davranış sonucu oluşan zarardan sorumludur. Bundan başka, taşıma sözleşmesinin tarafı olarak, kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurları nedeniyle, malların kaybı ya da hasarı yüzünden doğacak zarardan da, kendi kusuru gibi sorumludur ( TTK. 1062 ). Olayımızda, zararın, geminin sevkine ya da başkaca teknik idaresine ait bir eylem yahut yangın sonucu doğması da söz konusu olmadığına göre, kişisel kusursuzluk dayanak yapılarak, sorumluluktan kurtulması da düşünülemez.

Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin bu yasal ilkenin, olayımızda somutlaştırılması yönünden, yolculuk sırasında, malların, donatanı bulunduğu gemiye aktarılmasını kabul eden ve taşıma işini varış limanına kadar yürüten, ayrıca kayba neden olan, davalı Denizcilik Bankasının sıfatının belirlenmesinde zorunluluk vardır. Yukarıda değinildiği gibi, olayımızda, kara taşımacılığına ilişkin genel hükümlerin uygulanması dayanağı bulunmadığına göre, anılan davalının, sorumluluğun saptanması açısından yasaca öngörülen son taşıyıcı sıfatını taşıdığını kabul olanağı yoktur.

Sadece, navlun sözleşmesinin ifasında kullanılan ve anılan sözleşmenin icrası kendisine bırakılan üst taşıyıcı, taşıyanın adamı değil, onun yardımcı şahsıdır. Bilimsel öğretideki baskın olan görüş de bu doğrultudadır. ( Bkz. Sami Akıncı, "Deniz Hukuku, Navlun Mukaveleleri İst. 1968 s. 300-305, 310, Adil İzveren, "Deniz Ticaret Hukuku" Ankara 1966, s. 166 - İsmail Doğanay, "Türk Ticaret Kanunu Şerhi", Ankara 1979, C. 3, s. 343 ve dip not 384, 385 ). Böylece, yolculuk sırasında aktarma yoluyla malları taşıyan ve varış limanında onları gönderilene noksan teslim eden davalı Denizcilik Bankası, üst taşıyan olarak, diğer davalı asıl taşıyanın ( alt taşıyıcı ), yardımcı şahsı durumundadır. Davalı bankanın, bu sıfatla ve kendisine tevdi edilen, taşıma sözleşmesi ya da konşimentoya dayalı edimin yerine getirilmesinde kusurlu davranarak neden olduğu zarara, asıl taşıyıcı sıfatını taşıyan diğer davalının katlanması yasa gereğidir. ( BK. 100, TTK. 1062 ).

Böylece, navlun sözleşmesinin ifasında kullanılan ve taşıyanın, adamı ya da gemi adamı grubuna girmeyen davalı üst taşıyıcı bankanın, kendisine verilen işin yerine getirilmesinde, kusuruyla zarara neden olması karşısında TTK. nun 1. maddesi yollamasıyla BK.nın 100. maddesinde öngörülen tüm koşulların gerçekleştiğinin kabulüyle, sonuçtan asıl taşıyıcının sorumlu tutulması zorunludur.

Dosya içeriği ve toplanan kanıtlara göre, dava konusu malların, aktarmadan sonra ve yardımcı şahıs durumundaki, davalı bankanın üst taşıması sırasında kaybolduğu anlaşılmaktadır. Böylece, yardımcı şahsın, borçlu taşıyana ait edimi ifada kusurlu olduğu açıktır. Yargılamada belirlenen bu durum bir yana, BK.nun 100. maddesi uyarınca, aynı Yasanın 55/2. maddesi hükmünün tersine, yardımcı şahıs kullanan borçlunun, adam çalıştıranlar hakkında öngörülen "kurtuluş beyyinesinden" yararlanması olanağı yoktur. Ayrıca, yardımcı şahsın, işi yaparken alacaklıya verdiği zararda, kusurlu olması da koşul değildir. Yardımcı şahsın, kayba yol açan ve diğer davalı asıl taşıyanın sorumluluktan kurtulması düşünülemez.

Aslında, BK.nun 100. maddesi hükmü uyarınca, yardımcı şahıs sıfatı taşıyan davalı bankanın kusursuzluğu saptansa bile, borçlu ( asıl taşıyan ) işi yardımcı şahıslara bırakmayarak, bizzat yapmış olsaydı, anılan zarardan kendisi kusurlu sayılabilecek durumdaysa, zarardan, borçlunun sorumlu tutulması zorunludur. Bilimsel öğretide çoğunluk görüşü de bu yoldadır ( Bkz. Necmeddin F. Feyzioğlu, "Borçlar Hukuku Genel Hükümler" İst. 1977, C. 2, s. 203 ve dipnot 246'daki yazarlar ). Navlun sözleşmesi uyarınca teslim aldığı malı, gönderilene teslim edilene kadar, noksansız ve hasarsız biçimde taşıma yükümü bulunan taşıyıcının, taşıma sırasında olduğu saptanan kayıp nedeniyle kusurlu ve sorumlu olacağını, kabul doğaldır. Bu yaklaşımla da, navlun sözleşmesinin tarafı olan asıl taşıyıcının sorumluluğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Davalı asıl taşıyıcının, BK.nun 100/2. maddesinde öngörülen biçimde ( sorumluluk sözleşmesi ) bulunduğu yolunda herhangi bir savunması da yoktur. Her ne kadar, konşimentoda, taşıyana yoluculuk sırasında, malı başka bir gemiye aktarma yetkisi, tanınmışsa da, bunun sorumsuzluk sözleşmesi olarak yorumlanması olanağı yoktur. Konşimentonun anılan bölümde sorumsuzluğa ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Söz konusu kayıt TTK. nun 1028. maddesinde öngörülen ve aktarma nedeniyle izinsiz yüklemeden doğacak sorumluluğu önler niteliktedir.

Belirlenen bu durum karşısında, dava konusu zarardan, navlun sözleşmesinin tarafı olan, davalı "Rupsa" gemisi donatanı taşıyıcının sorumlu olacağının kabulü zorunludur. Zarar, sözleşmeye aykırı davranıştan doğmuştur. Ortada, haksız eyleme ilişkin bir durum bulunmadığına göre, alacaklıya halef olan davacı sigortanın, zararın giderilmesini, yalnız ve doğrudan doğruya, sözleşmede taraf olan borçlu taşıyıcıdan isteyebilmesi gerekir. Yardımcı şahıs, borca aykırı davranışında kusurlu olsa bile, alacaklı, borçluyu bir tarafa bırakarak ya da olayımızda olduğu gibi, borçluya birlikte yardımcı şahsa başvuramaz. Zarardan sorumlu olan taşıyıcının, yardımcısıyla arasındaki sözleşme ilişkisini dayanak yaparak, koşulları varsa yardımcı şahsa dönebilmesi ( rücu etmesi ) olanaklıdır.

Tüm bu nedenlerle, üst taşıyıcı ve yardımcı şahıs durumundaki, davalı Denizcilik Bankası hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekirken, anılan davalının da sorumlu olduğu yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiş ve banka vekilinin husumete yönelik temyiz itirazının kabulü gerekmiştir.

3 - Yukarıda iki no.lu bentte açıklanan nedenlerle, dava konusu zarardan navlun sözleşmesinin tarafı ve taşıyıcı sıfatıyla, davalı Rupsa gemisi donatanı firmanın sorumlu olduğunun kabulünde yasal zorunluluk vardır. Bu yüzden anılan davalı vekilinin sorumlu bulunmadıklarına ilişkin temyiz itirazının da reddiyle, adı geçen davalı hakkında sonucu itibariyle doğru olan hükmün onanması yoluna gidilmiştir.

Sonuç: Yukarıda bir nolu bentte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddiyle, iki no.lu bentte yazılı nedenlerle hükmün davalı Denizcilik Bankası T.A.Ş. yararına bozulmasına, üç nolu bentte yazılı nedenlerle de hükmün, diğer davalı "Rupsa" gemisi donatanı firma yönünden ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde Denizcilik Bankası T.A.Ş.'ne iadesine ve aşağıda yazılı bakiye 379 lira temyiz ilam harcının, temyiz eden "Rupsa" gemisi donatanı firmadan alınmasına 17.1.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 20-04-2007, 11:03   #9
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Sevgili Gülen,

Vermiş olduğunuz cevaptan benim öğrencilerimden birisi olduğunuz zaten anlaşılıyor. Çünkü benim öğrencilerim (artık meslektaşlarım), taşıyıcı ile taşıyan kavramlarını birbirinin yerine kullanmazlar. Bu titizliğiniz için ben teşekkür ediyor, öğrettiklerimin boşa gitmemiş olduğunu görmekten ayrıca mutlu olduğumu da belirtmek istiyorum. Başarılarınızın devamı dileklerimle…

Sn. Euphrates,

Sorunun doğru cevaplandırılabilmesi için daha önce belirtmiş olduğum sorulara cevap verilmesi zorunluluk arzetmektedir.

Olayda konişmento düzenlenmiş mi? Düzenlenmiş ise kim lehine ve kaç nüsha?
Old 20-04-2007, 11:45   #10
Av.E.Fırat Kuyurtar

 
Varsayılan

Sn. Seven ve diğer konu ile ilgilienen meslektaşlarım

Ayrıntılı bilgilere sahip değilim ve eteğimdeki taşları döktüğümü söyleyebilirim.
Konuya ilgim nedir derseniz, bilgi açlığı derim. Zira soruna faydalı bir çözüm bulsak bile elde edeceğim şey sadece bilgi açlığımın dinmesi olacaktır. Zannedersem konunun bu şekilde tartışılması dahi deniz ticareti konusunda fazla tartışma olmayan THS' ye ve meslektaşlara katkı sağlayacaktır.
Örneğin elimin altında Legal dergileri var ama içinde sizin makaleniz olduğunu buradan öğrendim. İyi ki de öğrendim

Bu nedenle mümkünse kısaca faraziyelere dayalı açıklamalarda bulunmanızı rica edeceğim.

Saygılarımla

(Bir probleme cevap verilebilmesi için herhalde en önemli şey doğru soruyu sorabilmekten geçmekte. THS' den elde etmeye çalıştığım birinci derecede fayda budur.)
Old 20-04-2007, 16:47   #11
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Aşağıdaki maddeler çerçevesinde çözümünüzü oluşturabilirsiniz.

TTK m. 1057 - Gönderilen, malı almaya hazır olduğunu bildirip de riayet etmeye mecbur olduğu müddeti geçirerek yükü teslim almakta gecikirse, kaptan, gönderilene haber verdikten sonra malı bir umumi ambara veya emniyetli her hangi bir yere tevdi edebilir.

Gönderilen, malı teslim almaktan imtina eder yahut 1052 nci maddede yazılı ihbar veya ilan üzerine malı teslim almaya hazır olup olmadığını bildirmez veyahut da bulunamazsa kaptan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve aynı zamanda taşıtana haber vermekle mükelleftir.

Kaptanın kusuru olmaksızın gönderilenin gecikmesi veya tevdi muamelesi yüzünden boşaltma müddeti geçmiş ise, taşıyan, sürastarya ücreti istiyebilir. Bugünler sürastarya müddeti mahiyetinde olmadıkça taşıyanın uğradığı daha büyük bir zararın tazminini istemek hakkı mahfuzdur.

TTK m. 1108 - Emre yazılı bir konişmento tanzim edilmişse kaptan, yükletenin malların iadesi veya teslimi hususundaki talimatına ancak kendisine konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde riayet eder.

Gemi, varma limanına vasıl olmadan bir konişmento hamili malların teslimini talebederse aynı hüküm tatbik olunur.

Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse taşıyan konişmentonun salahiyetli hamiline karşı mesul kalır.

Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve konşimentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun hiçbir nüshası ibraz edilmese dahi mallar iade veya teslim olunur. Şu kadar ki; konişmentonun bütün nüshaları geri verilmiş değilse taşıyan bu yüzden doğabilecek zararlar için önce teminat gösterilmesini istiyebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mülteci taşımasında kullanılan aracın yaptığı kazada sorumluluk Defne Elif Meslektaşların Soruları 1 10-03-2007 12:41
Posta Gönderenin mi, Alıcının mı tasarrufunda olmalı? Hekimbaşı Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 7 24-02-2007 15:36
Yazılı Emir Yolu Av.Kadir Meslektaşların Soruları 5 22-12-2006 13:05
yazılı emir olcsvl Meslektaşların Soruları 1 22-12-2006 00:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08020401 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.