Savcıyı şikayet..

Değerli meslektaşlarım bugün yürütülmekte olan bir soruşturma için müvekkilim tanık olarak savcı tarafından çağrılıyor.Daha müvekkilimin ifadesi alınmadan savcı kendisine yalan söyleyebileceğini düşündüğünü ve bu sebeple kendisini hapse attırabileceğini kaba bir şekilde ifade ediyor.müvekkil de savcıya uslübünün kaba olduğunu kendisine bu şekilde hitap edemeyeceğini beyan ediyor ve ifadesini vererek oradan ayrılıyor.Müvekkilim bir gün sonra müştekiden kendisi hakkında yalan beyandan dolayı şüpheli olarak iddianame düzenlendiğini öğreniyor.Aynı savcı daha evvel başka soruşturmalardada başka tanıklara aynı şekilde davranmış.Bu durumda savcıyı şikayet hakkında neler düşünüyorsunuz?

bir şey çıkmaz

eğer savcı hakkında daha önce de benzer şikayetler varsa
belki bakanlık tayinde dikkate alır

Alıntı: Yazan avukat1980 Değerli meslektaşlarım bugün yürütülmekte olan bir soruşturma için müvekkilim tanık olarak savcı tarafından çağrılıyor.Daha müvekkilimin ifadesi alınmadan savcı kendisine yalan söyleyebileceğini düşündüğünü ve bu sebeple kendisini hapse attırabileceğini kaba bir şekilde ifade ediyor.müvekkil de savcıya uslübünün kaba olduğunu kendisine bu şekilde hitap edemeyeceğini beyan ediyor ve ifadesini vererek oradan ayrılıyor.Müvekkilim bir gün sonra müştekiden kendisi hakkında yalan beyandan dolayı şüpheli olarak iddianame düzenlendiğini öğreniyor.Aynı savcı daha evvel başka soruşturmalardada başka tanıklara aynı şekilde davranmış.Bu durumda savcıyı şikayet hakkında neler düşünüyorsunuz?

Yerinizde olsam en başta ispat sorununu düşünürdüm.

Değerli Meslektaşım,
geçmiş olsun.Mutlaka siz de bundan dolayı üzülmüşsünüzdür. Fakat Cengiz Bey doğru değinmiş.Nasıl ispatlayacaksınız?
Savcı Bey yalan tanıklıktan dolayı iddianame düzenleyebilir.Mütaalası bu yönde olabilir. Buna diyecek bir şey yok. Fakat bu hususu müvekkilinizin hem de bir gün sonra müştekiden öğrenmesi ve savcının peşin hükümlü ve kaba davranması yanlış. Aynı şeyleri ben de yaşamış ve ispat noktasında takılmıştım. Bu olaydan sonra bende şu fikir oluştu. Evet meşhur deyimle savcı hazırlık soruşturmasının kralıdır. Peki hukukumuz kimseye krallık tanımaya müsait mi? Acaba savcı odalarına kamera takılsa ve ifade kameraya alınıp bir ay tutulsa ve CMK'ya bir hüküm eklenip bu tür durumlar için olaydan itibaren 15 gün içinde şikayet hakkı tanınsa diyorum. Siz ne dersiniz? Yine de böyle bir hadise yaşanmışsa müfettişlere şikayet etmenizi öneriririm.

Sayın Kemal Bey,şu kamera fikri bana pek uygun görünmedi.Bu defa heryere kamera takılması gündeme gelecektir ki,bol kameralı gündemimiz üzerine biraz can sıkıcı bir fikir gibi..Empati yapalım ve hukuk bürolarına kamera ve ses kayıt cihazını mecbur tutan bir düzenleme olduğunu düşünelim,düşünmesi bile boğucu değil mi?kabalığın savunulur hiç bir yanı tabiki olamaz,fakat soruşturma sırasında yapılan uyarılar da esasen gerekli gibi geliyor bana.Savcının yalancı tanıklığın suç olduğunu hukuki olarak ifade etmesi gerekirdi.İyi çalışmalar....

Sayın Ali Ekmekçi,
Sayın Meslektaşım,
Savcının odasına kamera yerleştirilmesiyle (Hukuk bürosu yerine avukatlık bürosu demek gerektiği başka bir tartışma konusu)avukat bürolarına kamera yerleştirmek arasında nasıl bir ilgi olabilir ki.Birisi kamu gücü kullanıyor.Öbürü serbest meslek yapıyor.Savcının vatandaşa karşı tutumunu denetlemek gerekir mi?Evet.
Konu açılmışken yıllardır içimde kanayan bir yara olan bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şüpheli ile birlikte Savcının odasına giriyorsunuz.Savcı size karşı gayet nazik.Ya da saygısız ve kaba değil.Ancak daha ifadenin başında şüpheliye başlıyor bağırmaya.Genellikle replik şöyle:
-Adın soyadın?
-Mehmet Kaçar
-Nerde Oturuyorsun?
-Güzelyalı'da
-Be adam, doğru dürüst adresini söylesene!
Buna benzer konuşmalar.Savcı müvekkile bağırıp çağırıyor.Ben kendimi tahkir edilmiş duyumsuyorum.Evet , müvekkille özdeşleşmemek gerekir ama, benim yanımda müvekkile nasıl bağırıp çağırabilir.Kaba saba davranır.Bir yandan ispat sorunu var.Bir yandan da müvekkile ne derece güvenebilirsin.Diğer yandan da gereksiz yere müvekkilin tutuklanmaya sevk edilmesi durumu.Yardımcı olayım derken müvekkilin zararına bir durum yaratma tehlikesi.Ve elbette ki mesleki onurunun yara alması.İşte bu duygularla çoğu kez kendimden, mesleğimden, dünyadan, insanlardan nefret demiyeyim haydi ama memnunsuz bir şekilde savcının odasından çıktığımı anımsarım.
Ne dersiniz?
Av. MEHMET SEYREK

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayet istemli olarak dilkeçe yazmanızı öneririm.HSYK da idari yaptırım müeyyidesi uygulanbilir.Aynı husus sadece savcılar değil hakimler içinde geçerli olan bir durumdur malesef.Savunduğumuz husus aslında hep aynı:"Hata marangozun değil;o makamdaki görevini layıkıyla yerine getiremeyenlerindir."SAYGILARIMLA.

Bu ülke, hakim ve savcıların karşılarına çıkan vatandaşa hiç bir ayırım yapmadan "sen" yerine " siz " diye hitap ettiği gün düzelme yolunda önemli yol almış demektir.(Gerçi yeri geldiğinde adamına göre pekala siz diyorlar ama neyse)

Adalet Bakanlığı Ceza İşlerine şikayet etmenizi öneririm. Sonuç olarak belki bir şey çıkmayabilir ama Adalet Bakanlığı kısa zaman içinde müfettiş görevlendirip tahkikata başlıyor. Sanırım şikayet hususu hakim savcı atamalarında etkili oluyor.

Savcının elinde demek öyle bir delil var ki, olayın tanığın anlatdığı şekilde olmadığına o kadar inanmış ki, dinlenen tanığı uyarması ve buna rağmen tanığın doğruyu söylemediğini düşünmesi sonrasında yalan tanıklıktan dava açmasında savcı haklı olabilir.

Yaptığı işten ötürü bence savcıyı şikayet husumet doğurur.

"Türkiye hukuk devletidir" diyenlere atıf olsun...

sayın meslektaşlarım
Şu an elimde kamu görevlisi sıfatıyla resmi evrakta sahtecilik ile ilgili bir dava var.Milli eğitim müfettişleri kursun sahibinin de yargılanmasını istemişler ama savcı iddianame de kursa sahibinin adını dahi geçirmemiş. şahsen suç duyurusunda bulundum takipsizlik mahkeme kanalıyla bulundum yine takipsizlik... Gerekçe özel öğretim kurumları kanunu gereği kursa sahibinin cezai sorumluluğu yok.Abcak kurs sahibi ifadesinde müvekkilime iş sözleşmesi götürdüğünü imzalatıp kursa getirdiğini beyan etmiş. Yine 5 yıl boyunca sahte sözleşme gereği müvekkilimin girmesi gereken derslere kendisi girmiş.
Bilirkişi raporu ile imzaların müvekkilime ait olmadığı ispatlandı,bordro da düzenlenmemiş. İmzaların kurs sahibine ait olduğundan eminiz ancak sanık olmadığı için imza incelemesi talep edemiyoruz. Ayrıca hukuki tazminat davasına dayanağımız da olmuyor.Kurs sahibi kamu görevlisi olarak cezai sorumluluğu olmasa bile TCK 204/1 den yargılanması gerekiyor sonuçta kast var kazanç var ve müvekkile zararı var
Bu durumda elim kolum bağlandı kurs sahibini davaya dahil etmenin başka bir yolu var mı,
savcıyı şikayet etsem ve disiplin soruşturması başlasa bunun benim davama olumlu etkisi olur mu yani takipsizlik kararı geçersiz mi olur. Beyhude mı şikayet etmiş olurum?
Teşekkürler