Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aldatılan eşin diğer eş ve sevgilisinden tazminat talebi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-05-2010, 13:49   #1
AV.AYŞE GÜL

 
Varsayılan Aldatılan eşin diğer eş ve sevgilisinden tazminat talebi

İyi günler.Aldatılan eşin diğer eş ve sevgilisinden tazminat talebi ile ilgili olarak verilen yeni yargıtay kararına ulaşabilir miyiz.Ayrıca taraflar anlaşmalı olarak (Karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat talep etmemişlerdir)boşandıktan sonra davacı koca sadece telefon kayıtları ile böyle bir davayı ispatlayabilir mi?
Old 31-05-2010, 14:48   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın AV.AYŞE GÜL;

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin basında da geniş yer bulan bu yönde yeni tarihli bir kararı mevcut. Esas ve karar no.su konusunda bilgim yok.Sadece telefon kayıtları, mahkeme nezdinde yeterli delil teşkil etmeyebilir, ancak mahkeme, söz konusu kayıtların aldatmanın varlığı için yeterli olduğu kanaatine de varabilir. Bu konuda kayıtların içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığım için net bir hükme varma imkanım yok. Mahkeme, telefon kayıtlarının yeterli delil niteliği taşımadığı kanaatine varırsa aldatılma olayına tanık olan şahısların tanıklıklarına başvurmak gerekebilir. Kayıtların hukuka aykırı şekilde alınmış olması halinde delil niteliği taşımayacağı ve bu girişimin suç teşkil edeceğine ilişkin mesajların bulunduğu linki incelemenizi öneririm.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22784

Saygılarımla..
Old 31-05-2010, 15:03   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.AYŞE GÜL
İyi günler.Aldatılan eşin diğer eş ve sevgilisinden tazminat talebi ile ilgili olarak verilen yeni yargıtay kararına ulaşabilir miyiz.Ayrıca taraflar anlaşmalı olarak (Karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat talep etmemişlerdir)boşandıktan sonra davacı koca sadece telefon kayıtları ile böyle bir davayı ispatlayabilir mi?

Karar aşağıdaki linkte 44 no.lu mesajın içindedir.


http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=13067&page=2
Old 06-02-2012, 11:05   #4
didem kunal

 
Varsayılan

Müvekkilimin hamilelik döneminde, eşi kendisini aldatmış. Bir dizi olaylar, vukuatlar yaşandıktan sonra müvekkilim eşiyle barışmış ancak düşük tehlikesi atlatmış ve doğum da problemli olmuştur.
Müvekkilin eşi,sevgilisinden ayrılmış yuvasına dönmüş ancak sevgilisi hala müvekkille uğraşmakta, ağır tahrik altında bırakarak suç işletmekte ve buna dayanarakta ardı ardına şikayetlerde bulunmaktadır. Müvekkilim de tüm davalardan, durumu izah etmesine rağmen ceza almaktadır. Şahıs, şimdide müvekkilime karşı kazandığı ceza davalarına dayanarak tazminat davası açmıştır ki bu müvekkilim için artık yeter dediği noktadır.
Yargıtay ın bu yeni içtihatını gördükten sonra aynı davayı bizim de açmamıza engel var mıdır diye araştırıyorum.İçtihattan farklı olarak müvekkilin eşi hayatta ve eşin sevgilisinde çocuk aldırma vs gibi bir husus yok. Elbette ki bunlar davanın ayrıntıları, içtihatın özüne bakmak laızm.Ben de böyle yaparak aynı davayı açmayı düşündüm.
Konu hakkındaki görüşleriniz nedir acaba? Bu dava yerine daha reel, daha kesin sonuç verecek bir başka dava öneriniz var mıdır? Örtneğin kişi huzurunu bozmaktan suç duyurusunda da bulunmayı düşünüyoum.
Old 06-02-2012, 11:16   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Müvekkilimin hamilelik döneminde, eşi kendisini aldatmış. Bir dizi olaylar, vukuatlar yaşandıktan sonra müvekkilim eşiyle barışmış ancak düşük tehlikesi atlatmış ve doğum da problemli olmuştur.
Müvekkilin eşi,sevgilisinden ayrılmış yuvasına dönmüş ancak sevgilisi hala müvekkille uğraşmakta, ağır tahrik altında bırakarak suç işletmekte ve buna dayanarakta ardı ardına şikayetlerde bulunmaktadır. Müvekkilim de tüm davalardan, durumu izah etmesine rağmen ceza almaktadır. Şahıs, şimdide müvekkilime karşı kazandığı ceza davalarına dayanarak tazminat davası açmıştır ki bu müvekkilim için artık yeter dediği noktadır.
Yargıtay ın bu yeni içtihatını gördükten sonra aynı davayı bizim de açmamıza engel var mıdır diye araştırıyorum.İçtihattan farklı olarak müvekkilin eşi hayatta ve eşin sevgilisinde çocuk aldırma vs gibi bir husus yok. Elbette ki bunlar davanın ayrıntıları, içtihatın özüne bakmak laızm.Ben de böyle yaparak aynı davayı açmayı düşündüm.
Konu hakkındaki görüşleriniz nedir acaba? Bu dava yerine daha reel, daha kesin sonuç verecek bir başka dava öneriniz var mıdır? Örtneğin kişi huzurunu bozmaktan suç duyurusunda da bulunmayı düşünüyoum.
Sayın didem kunal;

Müvekkiliniz, eşi ile barışmış ve evlilik birliktelikleri devam etmektedir. Aldatılma nedeniyle bu aşamada eşten tazminat talebinde bulunmanın dayanağı nasıl olmayacak ise, aynı şekilde müvekkilinizin eşinin bir süre birliktelik yaşadığı şahıstan da aldatma nedenine dayalı olarak manevi tazminat talebinde bulunmak mümkün olmamak gerekir.

Ancak, söz konusu şahsın müvekkilinize ağır tahriklerde bulunarak kişilik haklarıyla/onuruyla vb.. duygularıyla oynadığı ve sizin de belirttiğiniz gibi huzuru bozucu davranışlarda bulunduğu savıyla -eğer ispat imkanı söz konusu ise- tazminat talebinde bulunmanıza herhangi bir engel bulunmadığı kanaatindeyim.
Old 06-02-2012, 14:56   #6
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/4-129-K. 2010/173-T. 24.3.2010
• ALDATAN EŞİN SEVGİLİSİNİN RESMİ NİKAHLI EŞE MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMESİ ( Davalının Dava Dışı Eşin Evli Olduğunu Bildiği Halde Duygusal ve Cinsel İlişki Kurduğu/Diğer Eşin Sosyal Kişilik Değerlerine Saldırı Olduğu – Aldatan Eşin Ölmesinin Sonucu Değiştirmeyeceği/Haksız Fiil Hükümleri Kapsamında Manevi Tazminata Hükmedileceği )
Old 06-02-2012, 15:53   #7
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C.YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/4-129-K. 2010/173-T. 24.3.2010
• ALDATAN EŞİN SEVGİLİSİNİN RESMİ NİKAHLI EŞE MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMESİ ( Davalının Dava Dışı Eşin Evli Olduğunu Bildiği Halde Duygusal ve Cinsel İlişki Kurduğu/Diğer Eşin Sosyal Kişilik Değerlerine Saldırı Olduğu – Aldatan Eşin Ölmesinin Sonucu Değiştirmeyeceği/Haksız Fiil Hükümleri Kapsamında Manevi Tazminata Hükmedileceği )
Sayın GÜLSÜM ÖNAL;

Konuya katkı anlamında güzel bir karar ancak aldatan eşle aldatılan eşin barışmasından daha farklı bir durum söz konusu karara konu olayda. Aldatan eşin affedilmesi durumunda, üçüncü şahsın da kalben değilse bile zımnen affedilmesi gibi bir durum göze çarpıyor ancak ölüm durumunda aldatan eşin ölmeden önce affedilmiş olmasının, üçüncü şahıstan manevi tazminat talebinde bulunmaya engel teşkil edebileceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..
Old 07-02-2012, 11:05   #8
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Bence karı ve kocanın boşanma davasında anlaşmaları -tarafların bir birini affettiği anlamına gelirse de bu affetmenin sınırları genişletilerek altatmada taraf olan diğer kişiyi kapsar şeklinde değerlendirilmemelidir.
Eşler arasında süregelen ilişkinin devamlılığına bir çok yön dikkate alınarak karar verilebilir.( çevre-çocuklar-sosyal konum vs.) Ancak bu kararın alınmasında diğer kişinin etkisi olmadığı için onunda affedildiği şekli ile yorumlanmamalıdır.
Old 07-02-2012, 17:26   #9
Av.Hatice Sarıbardak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Bence karı ve kocanın boşanma davasında anlaşmaları -tarafların bir birini affettiği anlamına gelirse de bu affetmenin sınırları genişletilerek altatmada taraf olan diğer kişiyi kapsar şeklinde değerlendirilmemelidir.
Eşler arasında süregelen ilişkinin devamlılığına bir çok yön dikkate alınarak karar verilebilir.( çevre-çocuklar-sosyal konum vs.) Ancak bu kararın alınmasında diğer kişinin etkisi olmadığı için onunda affedildiği şekli ile yorumlanmamalıdır.

Sayın Önal,Sayın Ekici'nin yazdıklarına birebir katılıyorum.Aldatan eş affedilmiş ve evlilik birliği devam etmekte...Ancak cezai anlamda huzur ve sükunu bozma olarak nitelendirilebilecek unsurlar varsa şikayetçi olunabilir.
Old 09-02-2012, 08:49   #10
furugferruhzad

 
Varsayılan

Haksız fiil olduğu için zamanaşımı süresine de dikkat edin.
Old 30-03-2016, 10:28   #11
Av. V. Gözde Arıkaya

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/1566
K. 2016/1362
T. 08.02.2016

* EŞİN BİRLİKTE OLDUĞU KİŞİNİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU (Kanunda Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Eden Eşin Eylemini Birlikte Gerçekleştirdiği Kişiler Yönünden Herhangi Bir Düzenleme Getirilmediği/Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulamayacağı - Haksız Fiil Sorumluluğunu Geniş ve Belirsiz Bir Kavram Olan Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Etmeye İştirak Çerçevesinde Değerlendirmenin Bu Sorumluluğu Belirsiz Hale Getireceği)

* EVLENMEYLE EŞE YÜKLENEN SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ (Eşin Birlikte Olduğu Kişinin Doğrudan Davacının Bedensel veya Ruhsal Bütünlüğüne Yönelik Hukuka Aykırı Bir Fiilde Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği/Kanunda Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Eden Eşin Eylemini Birlikte Gerçekleştirdiği Kişiler Yönünden Herhangi Bir Düzenleme Getirilmediği)

* KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT (Eşin Birlikte Olduğu Kişinin Tazminat Sorumluluğu - Eşin Birlikte Olduğu Kişinin Doğrudan Davacının Bedensel veya Ruhsal Bütünlüğüne Yönelik Hukuka Aykırı Bir Fiilde Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği/Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulmasının Hatalı Olacağı)

* MÜTESELSİL SORMLULUK (Eşin Birlikte Olduğu Kişinin Tazminat Sorumluluğu/818 S.K.Md. 50'de Haksız Fiil Nedeniyle Müteselsilen Sorumluluğuna Gidilebileceklerin Gösterildiği - İştirak Halinin Söz Konusu Olamayacağı/İştiraken İşlenebilir Bir Eylemin Varlığının Kabul Edilebilmesi İçin Eylemin Müstakilen ve Asli Olarak da İşlenebilir Olması Gerektiği)

* HAKIZ FİİL NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT (Eşin Birlikte Olduğu Kişinin Doğrudan Davacının Bedensel veya Ruhsal Bütünlüğüne Yönelik Hukuka Aykırı Bir Fiilde Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği/Kanunda Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Eden Eşin Eylemini Birlikte Gerçekleştirdiği Kişiler Yönünden Herhangi Bir Düzenleme Getirilmediğinden Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulamayacağı)

4721/m. 174,185

6098/m.58

818/m.49,50

ÖZET : Dava, manevi tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davalı-karşı davacının ve dava dışı eşin davacı-karşı davalıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceği konusunda toplanmaktadır. Davalı-karşı davacının doğrudan davacı-karşı davalının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. 818 sayılı BK'nın 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Davalı-karşı davacı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir. Açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacının eylemi, davacı-karşı davalının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı-karşı davalının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahkemece, toplanan delillere göre davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olduğu hususu sabit görülerek davanın kısmen kabulü ile davacı-karşı davalı yararına manevi tazminata; karşı dava yönünden ise, davacı-karşı davalının haksız eylemleri sabit görülerek kısmen kabul ile davalı-karşı davacı yararına manevi tazminata hükmedilmiş; karar, davalı-karşı davacı tarafından asıl davada davacı-karşı davalı yararına hükmedilen manevi tazminat yönünden temyiz edilmiştir.

KARAR : TMK'nın 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Kanun'un 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir.

TBK'nın 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine TBK'nın 58. maddesinde "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir." Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı, zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.

Somut olaya gelince, davalı-karşı davacının ve dava dışı eşin davacı-karşı davalıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.

Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacı-karşı davalının dava dışı eşinin TMK'nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Kanun'un 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK'daki düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.

Davalı-karşı davacının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, davalı-karşı davacının doğrudan davacı-karşı davalının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.

Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu Kanun'un 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı-karşı davacı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.

Açıklanan nedenlerle, BK'nın 49 (TBK.58) maddesine göre, davalı-karşı davacının eylemi, davacı-karşı davalının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı-karşı davalının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 08.02.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : Dava, davalının davacının (dava dışı eşi ile) (diğer davalı eşi ile) birlikteliğinden kaynaklanan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık evlilik dışı birlikteliğin haksız fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği dolayısıyla davalının bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine karşı sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Davalının bu davranışı da açıkça haksız eylem niteliğindedir. Eş söyleşiyle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku yoktur. Türk Borçlar Kanunu'nun 61. (Borçlar Kanunu'nun 50. md.) maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimle tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur. (HGK. 2010/4-129 E-173 K) Müteselsil sorumluluğun bulunduğu durumlarda davacı alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir. (HGK. 12/11/2003 gün ve 2003/9-685 E, 690 K) Mahkemece, davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek davacı eş yararına manevi tazminata karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmünün davalı yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarı hakkındaki görüşümüz saklı kalmak üzere Dairemizin sayın çoğunluğunun davalı hakkındaki davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin bozma kararına katılmıyoruz. Bu karar, kullanıcılarımızdan Sayın Avukat Habibe Yılmaz KAYAR tarafından gönderilmiştir.



Sayın meslektaşlarım, kararı incelemenizi öneririm.

İyi çalışmalar.
Old 30-03-2016, 11:59   #12
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. V. Gözde Arıkaya
T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2015/1566 K. 2016/1362 T. 08.02.2016

* EŞİN BİRLİKTE OLDUĞU KİŞİNİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU (Kanunda Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Eden Eşin Eylemini Birlikte Gerçekleştirdiği Kişiler Yönünden Herhangi Bir Düzenleme Getirilmediği/Zararın Meydana Gelmesinden Asli Olarak Sorumlu Tutulamayacağı - Haksız Fiil Sorumluluğunu Geniş ve Belirsiz Bir Kavram Olan Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Etmeye İştirak Çerçevesinde Değerlendirmenin Bu Sorumluluğu Belirsiz Hale Getireceği)...
İsabetli bir karar.
Old 30-03-2016, 13:59   #13
Av.Can

 
Varsayılan

Ben karşı oyun daha isabetli olduğu kanaatindeyim. Evli olduğunu bilerek bir kişi ile ilişkiye girmek o kişinin eşine karşı haksız hareket oluşturur. Bu nedenle tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu kadar kazuistik düzenleme aramaya gerek yok. Haksız fiilin şartları belli. Hukuk Genel Kurulu kararının aksine bir karar 4. HD nin kararı. Önceki içtihat daha isabetli idi bana göre.
Old 31-03-2016, 08:22   #14
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Evlilik birliği fiilen sona erdikten sonra "sadakat yükümlülüğü" gibi bir kavramın esas alınması ve eşlerin birbirlerine sadık kalmaya devam etmesinin beklenmesinin olağan akışa aykırı olduğu, tamamen toplumsal beklentilere yanıt veren bir yaklaşım biçimi olduğu düşüncesiyle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararının isabetli olduğunu düşünmekteyim.
Old 31-03-2016, 08:53   #15
Av.Can

 
Varsayılan

Evlili fiilen bitince sadakat yükümlülüğünün devamını beklemek bencede adil değil. Ancak malumunuz Yargıtay 2. HD ve Genel Kurulun kökleşmiş içtihadı var. Sadakat yükümlülüğü evliliğin fiilen değil, hukuken bittiği tarihe kadar sürer diye. Yani boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam ediyor mevcut uygulamaya göre. Bu nedenle 4. HD nin kararı çelişkiye sebebiyet veriyor. Tam da bu konuda dava açacaktım. İşler büsbütün karıştı)
Old 31-03-2016, 11:01   #16
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Evlili fiilen bitince sadakat yükümlülüğünün devamını beklemek bencede adil değil. Ancak malumunuz Yargıtay 2. HD ve Genel Kurulun kökleşmiş içtihadı var. Sadakat yükümlülüğü evliliğin fiilen değil, hukuken bittiği tarihe kadar sürer diye. Yani boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam ediyor mevcut uygulamaya göre. Bu nedenle 4. HD nin kararı çelişkiye sebebiyet veriyor. Tam da bu konuda dava açacaktım. İşler büsbütün karıştı)
Sayın Av.Can Lafcı;

İçtihat ile karar arasında çelişki olduğu doğru ama kanaatimce içtihat değişikliğine gidilmelidir.

Bu süreçte dava açacak olmakla risk almış oluyorsunuz ama bir yerden başlamanız gerekecek.

Saygılarımla..
Old 31-03-2016, 11:52   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
İsabetli bir karar.

Karar isabetli olabilir ama gerekçesini ıskalamışlar bence. Ne yani Yargıtay, kanunda olmayan ama içtihat yolu ile doldurduğu kanun boşluklarını inkar eder hale mi geldi?
Old 31-03-2016, 12:38   #18
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Karar isabetli olabilir ama gerekçesini ıskalamışlar bence. Ne yani Yargıtay, kanunda olmayan ama içtihat yolu ile doldurduğu kanun boşluklarını inkar eder hale mi geldi?
Değerli Üstadım Av. Suat ERGİN;

Hayatın gerçekleriyle bire bir örtüştüğü için isabetli olduğu düşüncesinde olduğumu yineleyeyim fakat Yargıtay, içtihat değişikliğine bu defa farklı(!) bir yolla gidiyor olabilir.
Old 31-03-2016, 16:36   #19
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Evlilik birliği fiilen sona erdikten sonra "sadakat yükümlülüğü" gibi bir kavramın esas alınması ve eşlerin birbirlerine sadık kalmaya devam etmesinin beklenmesinin olağan akışa aykırı olduğu, tamamen toplumsal beklentilere yanıt veren bir yaklaşım biçimi olduğu düşüncesiyle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararının isabetli olduğunu düşünmekteyim.
Sayın Av.Engin Ekici
Ben kararı okuduğumda, evlilik birliğinin "fiilen" sona erdiğini göremedim. Siz ise son mesajınızda bu manaya gelecek şekilde görüş belirtmişsiniz. Aydınlatır mısınız?
Old 01-04-2016, 10:42   #20
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Av.Engin Ekici
Ben kararı okuduğumda, evlilik birliğinin "fiilen" sona erdiğini göremedim. Siz ise son mesajınızda bu manaya gelecek şekilde görüş belirtmişsiniz. Aydınlatır mısınız?
(Hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan) Sayın Av.Suat Ergin;

Esasen kararda atıfta bulunulan husus evlilik birliğinin fiilen devam edip etmemesi değil, evlilik birliği devam ederken bir başkasıyla beraberlik yaşayan eş nedeniyle 3. şahsın eyleminin "haksız fiil" sorumluluğu kapsamına dahil edilip edilemeyeceği olmakla birlikte kararın; evlilik birliği fiilen devam ederken gerçekleşen bu tür beraberliklerde 3. şahsın haksız fiil sorumluluğu olmadığına yönelik yapılan tespit karşısında evlilik birliğinin fiilen devam etmediği durumlar için haksız fiilin oluşmadığı yönüyle hayli hayli değerlendirilebileceği düşüncesindeyim.

Saygılarımla..
Old 01-04-2016, 13:11   #21
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
İsabetli bir karar.
Haklısınız Üstad,
Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Karar isabetli olabilir ama gerekçesini ıskalamışlar bence. Ne yani Yargıtay, kanunda olmayan ama içtihat yolu ile doldurduğu kanun boşluklarını inkar eder hale mi geldi?
Size'de hak veriyorum Üstad.

Yargıtay'ın evli kişilerin eşlerini aldatmaları durumunda aldatılan eşin diğer eşten ve bu diğer eşle aldatma eylemini gerçekleştiren üçüncü kişiden tazminat isteyebileceği kararı temel haklarla uyuşmayan bir karardı. Ve THS'de bir hayli tartışılmıştı. O zamanki tartışma için:
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=54618&page=4

Av. Engin EKİCİ'nin isabetli bir karar olduğu düşüncesini paylaşıyorum.

Kararın gerekçesi içinse Sayın Av.Suat Ergin'le aynı düşüncedeyim.

Yargıtay aldatma durumunda aldatan eşin ve bu eşle beraber aldatma eylemini gerçekleştiren üçüncü kişinin tazminata mahkum edilemiyeceği konusunda isabetli ve yerinde bir karar vermiş bence. Ama asıl görevi yasada haksız fiil olarak tanımlanmıyan bir fiilin haksız fiil olup olmadığını açığa çıkarmak olan Yargıtay'ın mevzuatta yeri yok gerekçesi ile olayı baştan savması gereken gerekçe olmasa gerek.

Saygılarımla
Old 05-11-2016, 13:03   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yargıtay 4 HD'nin bu konuda verdiği bozma kararına Yerel Mahkeme direnmiştir.Dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderildi.

Kararın takibi için:
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...104#post728104
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bir eşin borcundan dolayı diğer eşin taşınmazına haciz günseligonca Meslektaşların Soruları 4 10-01-2014 21:54
Alman Hukukunda Aldatılan Eşin Tazminat Hakkı Gemici Yabancı Hukuk Sistemleri 0 30-08-2009 01:10
Eve Bakmayan Eşin Maaşı Diğer Eşe Ödenir Mi? murattiii Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 08-07-2009 22:12
Eşin gayrimenkulünü diğer eşten habersiz satması hukukcu15 Meslektaşların Soruları 4 24-03-2009 13:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07541299 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.