Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

23.10.1972 Gün Ve 2/12 Sayılı Y.İ.B.K. Hakkında

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-03-2008, 22:52   #1
Av.Buğra ERTEM

 
Varsayılan 23.10.1972 Gün Ve 2/12 Sayılı Y.İ.B.K. Hakkında

Değerli meslektaşlarım.Hakem kararlarının kesin delil ve kesin hüküm teşkil etmesi açısından gerekli olduğundan " 23.10.1972 GÜN VE 2/12 SAYILI YİBK " arıyorum maalesef bulamadım.Temin edebilecek sayın meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 25-03-2008, 23:36   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
Esas: 1972/2
Karar: 1972/12
Karar Tarihi: 23.10.1972
ÖZET: Gerçek veya tüzel kişiler, kamu düzeni ile ilgili olmayan uyuşmazlıklarının hakem eliyle çözülmesi için tahkim anlaşması yapabilirler. Hakem kararları da, mahkeme kararları gibi, tarafları bağlayıcı ve "kesin hüküm" vasıf ve mahiyetindedir. Bilindiği üzere, kesin hükmün gayesi taraflar arasındaki uyuşmazlıkları bir daha ortaya atılamayacak bir şekilde halletmekten ibarettir. Mahkeme kararları için öngörülen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 237. maddesinde yer alan "kesin hüküm" şartları hakem kararları için de aynen caridir.
(1086 S. K. m. 516, 533) (818 S.K. m. 19) (YİBK 09.05.1960 T. 1960/21 E 1960/9 K.)
Dava: Kazım Rüştü Güven vekili Ankara Barosu Avukatlarından Saffet Nezihi Bölükbaşı Yargıtay Birinci Başkanlığına verdiği 21.9.1969 tarihli dilekçe ile: Avrupa'da yaş meyve ve sebze ihraç etmek için kurulacak adi ortaklık sebebiyle müvekkili ile (Yaşmeyve Sebze Tarım Satış Kooperatifleri Birliği) arasında çıkan uyuşmazlığın halli için tahkim yoluna başvurduklarını, hakemlerce verilen kararları inceleyen Yargıtay Ticaret Dairesinin verdiği kararın, eskiden verilmiş kararlarıyla çeliştiğini, böylece arada içtihat aykırılığı belirtildiğini, keza Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin aynı uyuşmazlığın başka bir bölümü ile ilgili bir kararı ile de içtihat aykırılığı meydana geldiğini ileri sürmüştür.
Öte yandan tasfiye halinde olan "Yaş meyve ve Sebze Tarım Satış Kooperatifleri Birliği" vekilleri İstanbul Barosu Avukatlarından Dr. Sait Önen ile Rasih Yeğengil tarafından müştereken Yargıtay Birinci Başkanlığına verilen 20/Mayıs/1971 günlü dilekçede aynı iddialar tekrarlanmıştır.
İçtihat aykırılığının giderilmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığınca birleştirilen iki ayrı dosya Yargıtay Hukuk Bölümü İçtihadı Birleştirme Genel Kuruluna havale edilmişse de, dosyanın raportörü olan üye tarafından aynı konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait 16.2.1972 gün ve 708/93 sayılı ayrı bir kararın varlığından söz edilmiş, bu itibarla Tevhidi İçtihat Büyük Kurulunca içtihat uyuşmazlığının çözülmesi gerekmiş dosya 8.4.1972 günlü ara kararı ile Büyük Kurula intikal etmiş ve kurulca ilgililerin müracaat dilekçelerine ekledikleri daire ilamları ile raportör üye tarafından ibraz edilen Hukuk Genel Kurulu ilamı incelenmiş, arada içtihat uyuşmazlığının varlığı oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra Büyük Tevhidi İçtihat Genel Kurulunda keyfiyet incelenip müzakere edilmiştir.
Gerçek veya tüzel kişiler, kamu düzeni ile ilgili olmayan uyuşmazlıklarının hakem eliyle çözülmesi için tahkim anlaşması yapabilirler. Bu akit serbestisinin tabii bir sonucu olup, Borçlar Kanunun 19 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 516. maddeleriyle mümkün kılınmıştır. İlgililerin mahkemeye başvurmayıp da hakeme gitmelerinin yegane sebebi, aralarındaki uyuşmazlığın bir an önce halledilmesini arzu etmiş olmalarıdır. Esasen kanun koyucu da bunu sağlamak amacıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 529. maddesinde; hakemlerin ilk içtimalarından itibaren 6 ay içinde hüküm vermeye mecbur oldukları ilkesine yer vermiş, bununla da yetinmemiş, bir an önce sonuca ulaşmaları gayesiyle de, diledikleri yargılama usulünü seçmekte onları serbest bırakmıştır.
Hakem kararları da, mahkeme kararları gibi, tarafları bağlayıcı ve "kesin hüküm" vasıf ve mahiyetindedir. Bilindiği üzere, kesin hükmün gayesi taraflar arasındaki uyuşmazlıkları bir daha ortaya atılamayacak bir şekilde halletmekten ibarettir. Mahkeme kararları için öngörülen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 237. maddesinde yer alan "kesin hüküm" şartları hakem kararları için de aynen caridir. Yukarıda işaret edildiği üzere, hakem kararları da mahkeme kararları gibi taraflar için "kesin hüküm" niteliği taşıdığı için, Yargıtayın bozma sebepleri dışında kalan diğer hususların kesinleşeceği tabiidir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Kurulu Kararında da belirtildiği veçhile bozmaya uyulmakla bir taraf yararına "usuli müktesep hak" doğar. Artık bozmanın kapsamına girmeyen hususlarda yeni bir karar verilemez. Aksi takdirde, eskiden hakemlerce lehinde karar verilen taraf aleyhinde bozmadan sonra yeni bir karar verilmesi daima mümkün ve muhtemel bir hale girer ki, bu adalete güven duygusunu zedeler. İstikrarsızlığa ve kesmekeşliğe yol açar. Bununla da kalmaz, tahkim müessesesinin ihdas sebebi olan, "bir an önce uyuşmazlığın çözülmesi" ilkesini ortadan kaldırır.
Hakem veya hakem heyeti tarafından verilen kararların Yargıtayca bozulması üzerine eski kararın tamamen kalkmış sayılması, başka bir deyimle "keenlemyekün" addedilmesi halinde yukarıda değinilenlerin dışında sakıncalar da ortaya çıkabilir. Şöyle ki: Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun 133. maddesinin 2. bendine göre, alacaklının mahkemede veya hakem nezdinde dava açması ile zamanaşımı kesilir. Yargıtay'ın bozması üzerine eski hakem kararının keenlemyekün sayılacağı görüşü kabul edildiği takdirde, Borçlar Kanununun 133. maddesinin 2. hükmünün anlamı kalmaz. Çünkü; neticeten, hakem önünde dava açılmamış sayılacağı için zamanaşımının kesilmesi de mümkün olamayacak, sözü geçen madde hükmü gereksiz bir hukuk kuralı haline girecektir. Ayrıca alacaklı tarafından müddeabih için istenecek dava faizinin başlangıcı da, alacaklı aleyhine olmak üzere ikinci defa hakeme başvurmak tarihi olacaktır ki, bu hal de, asla, hak ve adalet duyguları ve kanun anlayışı ile bağdaştırılamaz.
Bir an önce uyuşmazlığı sonuçlandırma ilkesine uygun olarak hakem kararlarının bozulması, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 533. maddesinde yazılı dört sebebe inhisar ettirilmiştir. Şayet kanun koyucu aksi bir düşüncede olsa idi, o zaman, hakem kararları için özel bozma sebepleri tespit etmez, mahkeme kararlarının Yargıtay bozulması ile ilgili Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi hükmüne atıfta bulunurdu. Bu dahi hakeme intikal eden uyuşmazlıkların bir an önce kesin şekil alması amacına ön plana yer verildiğini göstermektedir.
Hakem kararı HUMK. 533. maddesinin 1. bendine göre bozulmuşsa tahkim sözleşmesi artık sona erer. Bu takdirde, taraflar bundan sonra, hakeme değil, vazifeli ve salahiyetli mahkemeye gitmek zorundadırlar. Şayet, hakem kararı söz konusu maddenin diğer bentlerine göre bozulmuşsa, o zaman, taraflar hakemleriyle tahkim süresini yeniden tespit ve tayin ederler. (HUMK. 533/son fıkra) Zira, hakemler kendilerine intikal eden uyuşmazlığı nihai karara bağlamak suretiyle kazai yetkilerine son vermiş olurlar. Hakem kararı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 533. maddesinin 1. bendi dışında kalan diğer üç sebepten herhangi birisiyle bozulmuşsa, bozmadan sonra seçilen hakemler ki bunlar eski hakemler de olabilirler - artık bozmanın kapsamı içinde kalmak, sadece bozulan kısımla ilgili hususta inceleme yapıp karar vermek zorunluluğundadır. Lehine karar verilen taraf için "usuli müktesep hak" teşkil eden yönleri tekrar tetkik edemezler ve bu hususlarla ilgili herhangi bir karar da veremezler. Ancak, Yargıtayın bozması hakemin bitaraf olmaması halinde (HUMK. J21) veya hakemin ehliyetsizliğine (HUMK. 519) dair is, ancak o takdirde yeni seçilen hakemler bozma kararının kapsamı dışına çıkarak, dava konusu uyuşmazlığın tümünü yeniden inceleyip bir karara bağlarlar.
Sonuç:Hakem kararlarının Yargıtay tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 533. maddesinin 1. bendi dışındaki sebeplerden herhangi birisiyle bozulması halinde yeni seçilen hakemlerin bozma sebepleri çevresinde incelemey yapıp karar verilebileceklerine, bozmanın kapsamı dışına çıkamayacaklarına ve bozma dışında kalan kısımların lehine karar verilen taraf için usuli kazanılmış hak teşkil edeceğine, ilk toplantı günü olan 23.10.1972 tarihinde üçte ikiyi aşan çoğunlukla (72 olumlu oya karşı 12 muhalif oyla) karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Semahat Tüzün (1. HD. Üyesi) :
Mahkemeden verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulduğu takdirde Yargıtay'ın inceleme görevi usulün 428. maddesinde tarif olunmuştur. Hakem kararlarının incelemesinde ise temyiz tetkikatı usulün 533. maddesinde yazılı dört hal ile sınırlandırılmıştır. Bu iki madde tetkik ve mukayese edildiğinde yekdiğerinden farklılığı meydana çıkar.
Bilhassa usulün 428. maddesindeki ve iki taraf beynindeki mukavelenin yanlış tatbik edilmiş olması yolundaki bir nolu bendine 533. maddede yer verilmiştir. 533. maddede yalnızca hakemin tahkim konusunun dışına çıkmamasının veya tahkim konusuna giren bir isteğin kararsız bırakılmasının önlenmesi hedef tutulmuştur. Tahkim usulünün mahiyetine aykırı düşeceği için 428. maddenin iki nolu bendi dışında kalan ezcümle L, 3, 4, 5, 6 sayılı bentlerdeki bozma sebeplerine 533. maddede yer verilmemiştir. Hal böyle olunca da kesinleşmiş bir kararla sona ermemiş bulunan bir anlaşmazlıkta evvelce Yargıtay'ın bozması ile kesinleşmiş noktalar vardır. Bu naktaları göz önünde tutmayan hakem kararı kanuna aykırıdır diye ikinci hakem kararını bozmaya 533. maddenin Temyiz Mahkemesine yetki vermediği aşikardır. Parçalara ayrılamaz. Parçalara ayrılırsa son hükümde birbirine zıt fıkralar yer alabilir. Mesela bir aktin sonunda gereken mecbur için tahliye ve geç teslimden dolayı tazminat isteği ile açılan bir davada birinci hakem anlaşmayı batıl sayan tahliyeye karar verse tazminat isteğini unutup karar vermese; Yargıtay tazminat isteğine karar verilmedi diye kararı bozsa yeni hakem tahliyeyi inceleyecek mi? İnceleme yetkisi kabul olunmazsa ikinci hakem anlaşmayı muteber saysa tazminata hükmet denebilir mi? öyle bir kabul işi (fasit bir şekle sokar ve 533. maddenin son fıkrasındaki (karar son üç sebepten birine binaen temyizen nakz edilirse hakemler ve müddet yeniden intihap ve tayin olunur) yolundaki açık hüküm haşiv sayılmasını gerektirir.
Hakem kararları ısrar kabiliyeti olmayan kararlardan bulunduğu 533. maddenin son fıkrası ile belirmektedir. Yargıtay'ın çok mahdut sebeplerle bir hakem kararını bozabileceği düşünülerek böyle bir karara israr hakkı tanınmamıştır. Yargıtay'ın bozması ile kesinleşen haklar denildi mi 533. maddeye yeni bir bozma sebebi yani beşinci bir bozma sebebi ilave edilmiş olur. Ve böylece Yargıtay'ın buna yetkisi olduğu düşünülmüş olur ki, bunun ne derece kanuna aykırı bulunduğunun bittabi izahına lüzum yoktur. Temyiz Mahkemesi hakem kararında gördüğü her yanlışlığı bir mahkeme kararında olduğu gibi bozamaz ki, ortada Yargıtay ilamı ile kesinleşmiş bir nokta vardır, denilebilsin. Netice olarak hakem kararı usulün 533. maddesinde sayılı son üç sebepten biri ile bozulduğu takdirde tamamen ortadan kalkar, yeniden seçilecek bilirkişilerle konu yeniden karara bağlanır.
533. maddenin birinci bendine göre hüküm bozulursa o zaman ortada bir karar yoktur. Yokluğu ancak Yargıtay tespit eder ve usulün 529. maddesine göre artık o davanın vazifeli mahkemede görülmesi gerekir.
428, 533, 529 uncu maddeler birlikte dikkatlice incelendiği takdirde bozulan hakem kararlarında diğer mahkemelerden verilen kararlarda olduğu gibi temyiz incelemesinden doğan kesinleşmiş noktalar olacağını kabul etmeye işin mahiyeti elverişli değildir. Aksini kabul kanunun 533. maddesi hükmüne aykırı olup, kanunun ahengini bozar.
Bu nedenlerle hakem kararı Yargıtayca bozulunca tamamen ortadan kalkmış olur kanaat ve reyindeyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tez konum ile ilgili YİBK arıyorum...yardım eder misiniz? O_z_z_y Hukuk Lisans Eğitimi 2 28-12-2008 17:27
506 Sayili Kanun ADONMEZ Meslektaşların Soruları 2 12-09-2007 23:28
YİBK kararı Alper Özboyacı Hukuk Soruları Arşivi 1 12-03-2007 01:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03476501 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.