Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

telefon sinyali ile elde edilen yer tespiti bilgisi

Yanıt
Old 21-03-2010, 00:16   #1
üye26353

 
Varsayılan telefon sinyali ile elde edilen yer tespiti bilgisi

taksirle ölüme neden olma suçuna ilişkin olarak müvekkilim sanık sıfatı ile yargılanıyor.ifadeleri ile olay gününe ilişkin TİB den gelen telefon sinyal bilgilerine göre müvekkilin bulunduğu yere ilişkin kayıtlar birbirleriyle çelişkili görünüyor.trafik tespit tutanağına göre müvekkil kusursuz ve karşı taraf araç sürücüsü olan şüpheli şahıs hem 91 pr.alkollü hemde şerit ihlali nedeni ile tam kusurlu.Fakat aksini iddia ediyor ve müvekkilimin şerit ihlalinde bulunduğunu beyan ediyor.Kısacası TİB den gelen müvekkile ait cep telefonunun sinyal bilgilerinden ulaşılan yer tespitine ilişkin evraktan başka aleyhe birşey yok dosya kapsamında.Sorum şu olacak;sadece cep telefonu sinyal bilgilerine göre yer tespitine dayanılarak hüküm kurulabilir mi?tek başına delil olarak cezalandırmaya yeter mi?Bu konuya ilişkin yargıtay kararı var ise ve paylaşılabilir ise çok memnun olucam.Yardımlarınızı bekliyorum
Old 21-03-2010, 00:30   #2
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

CMK Yönetmeliğine göre; sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi: İletişimin içeriğine müdahale niteliğinde olmayıp yetkili makamdan alınan karar kapsamında sinyal bilgilerinin iletişim sistemleri üzerinde bıraktığı izlerin tespit edilerek, bunlardan anlamlandırılan sonuçlar çıkarmak üzere gerçekleştirilen değerlendirme işlemleri ifade etmektedir.
Yani hangi baz istasyonundan sinyal aldığını göstermektedir, dolayısıyla kendi şeridi veya karşı şerit ayrımını yapacak kadar gelişmemiştir kanaatindeyim bu sistem. Rüzgarlı bir havada başka bir bazdan da sinyal alınabilir pekala.
Ancak bu aleyhe delil kendi başına hüküm için yeterli olmaz. Yargıtay çoğu kararında CMK 135 uyarınca alınan kararlarla elde edilen delillerin yan delillerle desteklenmedikçe hükme esas teşkil edemeyeceğini belirtmiştir. Ancak yan delillerle desteklenirse hükme esas teşkil edebilir. Sizin olayınızda ise trafik tespit tutanağı lehinize ve bu durum müvekkilinizin mahkumiyeti için gerekli yasal şart olan "suçu işlediğinin sabit olması" şartını oluşturmaktan kurtarır müvekkilinizi, tabi dosya kapsamında başkaca durum ve deliller yoksa.
Old 21-03-2010, 08:20   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan asli.cankaya
taksirle ölüme neden olma suçuna ilişkin olarak müvekkilim sanık sıfatı ile yargılanıyor.ifadeleri ile olay gününe ilişkin TİB den gelen telefon sinyal bilgilerine göre müvekkilin bulunduğu yere ilişkin kayıtlar birbirleriyle çelişkili görünüyor.trafik tespit tutanağına göre müvekkil kusursuz ve karşı taraf araç sürücüsü olan şüpheli şahıs hem 91 pr.alkollü hemde şerit ihlali nedeni ile tam kusurlu.Fakat aksini iddia ediyor ve müvekkilimin şerit ihlalinde bulunduğunu beyan ediyor.Kısacası TİB den gelen müvekkile ait cep telefonunun sinyal bilgilerinden ulaşılan yer tespitine ilişkin evraktan başka aleyhe birşey yok dosya kapsamında.Sorum şu olacak;sadece cep telefonu sinyal bilgilerine göre yer tespitine dayanılarak hüküm kurulabilir mi?tek başına delil olarak cezalandırmaya yeter mi?Bu konuya ilişkin yargıtay kararı var ise ve paylaşılabilir ise çok memnun olucam.Yardımlarınızı bekliyorum

Bildiğim kadarıyla GSM sinyalleri ancak baz istasyonu esas alınmak suretiyle hangi baz istasyonu civarında olduğunun belirlenmesi şeklinde yapılıyor. Yoksa noktasal bir tespit mümkün değil.

Bu itibarla kazaya karışan müvekkilinizin geldiği yön bir önceki baz istasyon ile tespit edilebilirse de, -refüjle bölünmüş yol değilse- şerit ihlalinin yapıldığını ispata elverişli olmaz. (Diye düşünüyorum)

Şu linkte GSM sinyalleri ile yer tespiti konusunda bir çalışma var, faydalı olabilir:http://74.125.77.132/search?q=cache:...t=clnk& gl=tr
Old 22-03-2010, 10:55   #4
Av.Can

 
Varsayılan

GSM sinyalleri ile ancak sinyalin hangi baz istasyonundan alındığı bilgisi ile bulunulan civar tespit edilebilir.Yani A istasyonundan sinyal alındı ise kişi A istasyonunun sinyalinden yararlanılabilecek bir bölgede demektir. Nokta tespiti mümkün olamamakta. Sadece cep telefonu sinyal bilgilerine göre bu şekilde bir hükümn kurulmaz.
Old 22-03-2010, 12:08   #5
üye26353

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım hepinize bilgi paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim.Bu hususa ilişkin yargıtay kararı bulabilirsem çok faydalı olacak.herkese iyi çalışmalar...
Old 22-03-2010, 12:19   #6
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Bu arada gözümüzden kaçan başka bir husus da taksirle öldürme CMK 135/6'da sayılan katalog suçlardan olmadığı için usule aykırı bir şekilde sinyal bilgileri değerlendirilmiştir.
Konuya ilişkin bir Yargıtay kararını da bilginize sunuyorum:Esas No : 2009 / 22575 Karar No : 2009/31143 Yargıtay 2. Ceza Dairesi Tarih : 25/06/2009

Konut dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2008/12634 soruşturma sayılı dosyasında şüphelinin kullandığı cep telefonu ile ilgili iletişimin tespiti talebinin, talebin bizzat Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yerine getirilebileceğinden reddine dair (Elazığ Birinci Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 12.11.2008 tarihli, 2008/1462 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın keza reddine ilişkin (Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 18.11.2008 tarihli ve 2008/266 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nca verilen 25.03.2009 gün ve 2009/2631/14334 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15.04.2009 gün ve 2009/87830 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.



Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;



5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 5353 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle değişik 135. maddesinin 1. fıkrasında "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir". 6. fıkrasında "Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler... sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir".



Şeklindeki düzenlemelerde belirtildiği üzere, soruşturma evresinde telefonla yapılan görüşmelere ilişkin detay bilgilerinin, yani telefonla yapılan iletişimin kimlerle ve ne zaman yapıldığının belirlenmesi anlamına gelen tespitin, 5271 sayılı Kanun'un 135/6. maddesi kapsamı dışında kaldığı, hangi suça ilişkin olursa olsun, telefondan kimlerle, ne zaman görüşüldüğüne dair tespitin, 5271 sayılı Kanun'un 135/1. maddesi uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla mümkün olacağı, somut olayda da şüpheliye ait olan cep telefon numarasını arayan ve aranan telefon dökümlerini içerecek şekilde detay bilgilerinin istendiği dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.



Gereği düşünüldü:




KARAR : 5271 sayılı CYY'nin 5353 sayılı Yasa'nın 17. maddesiyle değişik 135. maddesi uyarınca "bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla "iletişimi tespit edilebilir, dinlenilebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir". CYY'nin 135. maddesinin 6. fıkrasında ise, "bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin" katalog suçlarıyla ilgili olarak uygulanabileceği öngörülmüştür.



Görülüyor ki, CYY'nin 135. maddesinin birinci fıkrasındaki önlemlerden "iletişimin tespiti" işlemine tüm suçlar bakımından başvurulabilirken, "dinleme, kayda alma ve sinyal bilgileri" için yalnızca katalog suçları bakımından başvurulabilecektir.



Somut olaydaki soruşturma konusu suç "konut dokunulmazlığını bozma" suçu olup, katalog suçlarından bulunmamaktadır. Buna karşın 5237 sayılı CYY'nin 135. maddesinde öngörülen "iletişimin tespiti" önlemine, konut dokunulmazlığını bozma suçundan dolayı da yasal olarak başvurulabilir.



Bu nedenle, itiraz makamı olan Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin soruşturma konusu suç "katalog suçlarından" olmadığı için Sulh Ceza Mahkemesinin red kararının yerinde olduğuna ilişkin gerekçe yasal bulunmamaktadır. Ancak;



Somut olayda yakınan, evine girerek cep telefonunu evde unutan ve evin içini karıştırmış olan şüpheli ya da şüphelilerin belirlenerek, konut dokunulmazlığını bozma suçundan cezalandırılmaları istemiyle şikayette bulunmuştur.



Cumhuriyet Başsavcılığınca konut dokunulmazlığını ihlal suçu ile ilgili olarak yapılan soruşturmada; yakınanın evinde bulduğunu iddia ettiği telefonun konut dokunulmazlığını bozma suçunu işleyen şüpheliye ait olabileceği düşüncesiyle, telefonu ve kartın sahibini belirlemek amacıyla Sulh Ceza Mahkemesinden bu telefonla yapılan son üç aylık görüşmelerin (arayan ve aranan dahil) HTS raporlarının tespitini istemiştir.



Soruşturma konusu konut dokunulmazlığını bozma suçunu kimin işlediğinin belirlenmesi için, yakınanın evinde bulduğunu ileri sürdüğü ve eve giren kişiye ait olduğunu iddia ettiği cep telefonu ve sim kartının; abone adı, kimlik bilgileri, telefon numarası ve sim kart bilgilerinin işletmeci kurumlardan istenmesi için CYY'nin 135. maddesinin birinci fıkrasında yazılı bulunan "ile tişimin tespiti" kararına gereksinim bulunmamaktadır. Söz konusu bu bilgilerin, Cumhuriyet Savcısı'nın CYY'nin 160 ve 161. maddelerinde düzenlenen genel soruşturma yetkisi kapsamında, yargıç kararı olmadan, ilgili kurumdan istenmesi olanaklıdır.



İlgili kurumdan gelecek bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda ise, soruşturma konusu konut dokunulmazlığını bozma suçunun hangi şüpheli ya da şüphelilerce işlendiğinin belirlenmesi olanağı bulunmaktadır.




SONUÇ : Bu nedenlerle, Elazığ Cumhuriyet Savcılığı'nın "iletişiminin tespitine" ilişkin isteminin Elazığ Sulh Ceza Mahkemesi'nce reddine dair kararı üzerine, Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18.11.2008 tarihli 2008/266 değişik iş sayılı itirazın "Reddine" ilişkin kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu anlaşıldığından, Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma istemi üzerine, yasa gereği aynı doğrultuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, yasa yararına bozma isteminin REDDİNE, 25.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-03-2010, 13:09   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Erkan Şenses
Bu arada gözümüzden kaçan başka bir husus da taksirle öldürme CMK 135/6'da sayılan katalog suçlardan olmadığı için usule aykırı bir şekilde sinyal bilgileri değerlendirilmiştir.
Konuya ilişkin bir Yargıtay kararını da bilginize sunuyorum:Esas No : 2009 / 22575 Karar No : 2009/31143 Yargıtay 2. Ceza Dairesi Tarih : 25/06/2009

Konut dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2008/12634 soruşturma sayılı dosyasında şüphelinin kullandığı cep telefonu ile ilgili iletişimin tespiti talebinin, talebin bizzat Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yerine getirilebileceğinden reddine dair (Elazığ Birinci Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 12.11.2008 tarihli, 2008/1462 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın keza reddine ilişkin (Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 18.11.2008 tarihli ve 2008/266 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nca verilen 25.03.2009 gün ve 2009/2631/14334 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15.04.2009 gün ve 2009/87830 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.



Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;



5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 5353 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle değişik 135. maddesinin 1. fıkrasında "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir". 6. fıkrasında "Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler... sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir".



Şeklindeki düzenlemelerde belirtildiği üzere, soruşturma evresinde telefonla yapılan görüşmelere ilişkin detay bilgilerinin, yani telefonla yapılan iletişimin kimlerle ve ne zaman yapıldığının belirlenmesi anlamına gelen tespitin, 5271 sayılı Kanun'un 135/6. maddesi kapsamı dışında kaldığı, hangi suça ilişkin olursa olsun, telefondan kimlerle, ne zaman görüşüldüğüne dair tespitin, 5271 sayılı Kanun'un 135/1. maddesi uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla mümkün olacağı, somut olayda da şüpheliye ait olan cep telefon numarasını arayan ve aranan telefon dökümlerini içerecek şekilde detay bilgilerinin istendiği dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.



Gereği düşünüldü:




KARAR : 5271 sayılı CYY'nin 5353 sayılı Yasa'nın 17. maddesiyle değişik 135. maddesi uyarınca "bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı'nın kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla "iletişimi tespit edilebilir, dinlenilebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir". CYY'nin 135. maddesinin 6. fıkrasında ise, "bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin" katalog suçlarıyla ilgili olarak uygulanabileceği öngörülmüştür.



Görülüyor ki, CYY'nin 135. maddesinin birinci fıkrasındaki önlemlerden "iletişimin tespiti" işlemine tüm suçlar bakımından başvurulabilirken, "dinleme, kayda alma ve sinyal bilgileri" için yalnızca katalog suçları bakımından başvurulabilecektir.



Somut olaydaki soruşturma konusu suç "konut dokunulmazlığını bozma" suçu olup, katalog suçlarından bulunmamaktadır. Buna karşın 5237 sayılı CYY'nin 135. maddesinde öngörülen "iletişimin tespiti" önlemine, konut dokunulmazlığını bozma suçundan dolayı da yasal olarak başvurulabilir.



Bu nedenle, itiraz makamı olan Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin soruşturma konusu suç "katalog suçlarından" olmadığı için Sulh Ceza Mahkemesinin red kararının yerinde olduğuna ilişkin gerekçe yasal bulunmamaktadır. Ancak;



Somut olayda yakınan, evine girerek cep telefonunu evde unutan ve evin içini karıştırmış olan şüpheli ya da şüphelilerin belirlenerek, konut dokunulmazlığını bozma suçundan cezalandırılmaları istemiyle şikayette bulunmuştur.



Cumhuriyet Başsavcılığınca konut dokunulmazlığını ihlal suçu ile ilgili olarak yapılan soruşturmada; yakınanın evinde bulduğunu iddia ettiği telefonun konut dokunulmazlığını bozma suçunu işleyen şüpheliye ait olabileceği düşüncesiyle, telefonu ve kartın sahibini belirlemek amacıyla Sulh Ceza Mahkemesinden bu telefonla yapılan son üç aylık görüşmelerin (arayan ve aranan dahil) HTS raporlarının tespitini istemiştir.



Soruşturma konusu konut dokunulmazlığını bozma suçunu kimin işlediğinin belirlenmesi için, yakınanın evinde bulduğunu ileri sürdüğü ve eve giren kişiye ait olduğunu iddia ettiği cep telefonu ve sim kartının; abone adı, kimlik bilgileri, telefon numarası ve sim kart bilgilerinin işletmeci kurumlardan istenmesi için CYY'nin 135. maddesinin birinci fıkrasında yazılı bulunan "ile tişimin tespiti" kararına gereksinim bulunmamaktadır. Söz konusu bu bilgilerin, Cumhuriyet Savcısı'nın CYY'nin 160 ve 161. maddelerinde düzenlenen genel soruşturma yetkisi kapsamında, yargıç kararı olmadan, ilgili kurumdan istenmesi olanaklıdır.



İlgili kurumdan gelecek bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda ise, soruşturma konusu konut dokunulmazlığını bozma suçunun hangi şüpheli ya da şüphelilerce işlendiğinin belirlenmesi olanağı bulunmaktadır.




SONUÇ : Bu nedenlerle, Elazığ Cumhuriyet Savcılığı'nın "iletişiminin tespitine" ilişkin isteminin Elazığ Sulh Ceza Mahkemesi'nce reddine dair kararı üzerine, Elazığ İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18.11.2008 tarihli 2008/266 değişik iş sayılı itirazın "Reddine" ilişkin kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu anlaşıldığından, Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma istemi üzerine, yasa gereği aynı doğrultuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, yasa yararına bozma isteminin REDDİNE, 25.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Katalog suçlara ilişkin "iletişim tespiti" ile olay sonrası "Telefon sinyal bilgilerinin konunun aydınlatılması bakımından delil olarak toplanması" kanaatimce farklı şeylerdir.

İlki, telefon dinlenmesi ve kaydı gibi ileriye yönelik bir içerik taşırken, somut olaydaki telefon sinyallerinin geldiği baz istasyonunu tespit etmek ise, geçmiş tarihli olay saatindeki mahali belirlemeye yarar ve herhangi bir dinleme ve kayıt içermez. Sadece şu saatte şu baz istasyonundan sinyal alınmıştır... manasında bir içerik taşır. Bu itibarla somut olaydaki gibi durumlarda bir katalog suç olması gerekmez diye düşünüyorum.
Old 22-03-2010, 15:47   #8
üye26353

 
Varsayılan

katalog suç olması gerekmediği yönündeki düşüncenize katılıyorum.fakat tüm dosya kapsamındaki deliller(trafik tespit tutanağı müvekkilin kusursuz olduğu yönünde-araç hasarlarına ilişkin fotoğraflar var lehe-tanıkların beyanları yine kazadan sonra araçların yönlerinin asla değiştirilmediği yönünde vs.vs.)müvekkilimin lehine iken sadece olay gününü anlatırken (gidip geldiği yerler arası mesafe 2-3 km. gibi kısa mesafelidir)ifade ettikleri ile sinyal bilgileri çelişmekte olduğundan,bu baz istasyonu sinyal bilgilerinin nokta atışı yapamadığı da göz önünde bulundurulursa,salt bu delile dayanarak hüküm kurulabilmesi mümkün müdür?
Old 22-03-2010, 15:56   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan asli.cankaya
katalog suç olması gerekmediği yönündeki düşüncenize katılıyorum.fakat tüm dosya kapsamındaki deliller(trafik tespit tutanağı müvekkilin kusursuz olduğu yönünde-araç hasarlarına ilişkin fotoğraflar var lehe-tanıkların beyanları yine kazadan sonra araçların yönlerinin asla değiştirilmediği yönünde vs.vs.)müvekkilimin lehine iken sadece olay gününü anlatırken (gidip geldiği yerler arası mesafe 2-3 km. gibi kısa mesafelidir)ifade ettikleri ile sinyal bilgileri çelişmekte olduğundan,bu baz istasyonu sinyal bilgilerinin nokta atışı yapamadığı da göz önünde bulundurulursa,salt bu delile dayanarak hüküm kurulabilmesi mümkün müdür?

Araçların çarpışma şekli ile konum ve yönlerini tam olarak bilmiyorum ancak telefon sinyalinin "nokta" yer tayin edemeyeceğinden eminim.

Tanık beyanlarındaki ifadelerle sinyal bilgileri çelişiyorsa elbette ki o tanıkalrın beyanları kuşkulu beyan olarak dikkate alınır ve bence o beyanlara itibar edilemez. Ancak salt sinyalin de aracın "şerit değiştirdiği" iddiasını ispata yetmeyeceği kanaatindeyim. Bu durumda kaza tespit tutanağı ve fotoğraflar, aksi ispat edilene kadar geçerli bir delil olarak kabul edilir diye düşünüyorum.
Old 22-03-2010, 16:29   #10
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Katalog suçlara ilişkin "iletişim tespiti" ile olay sonrası "Telefon sinyal bilgilerinin konunun aydınlatılması bakımından delil olarak toplanması" kanaatimce farklı şeylerdir.

İlki, telefon dinlenmesi ve kaydı gibi ileriye yönelik bir içerik taşırken, somut olaydaki telefon sinyallerinin geldiği baz istasyonunu tespit etmek ise, geçmiş tarihli olay saatindeki mahali belirlemeye yarar ve herhangi bir dinleme ve kayıt içermez. Sadece şu saatte şu baz istasyonundan sinyal alınmıştır... manasında bir içerik taşır. Bu itibarla somut olaydaki gibi durumlarda bir katalog suç olması gerekmez diye düşünüyorum.

CMK 135/(6) Bu madde (Değişik ibare: 25/05/2005-5353/17 md.) kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir diyerek yasakoyucu her durumda sinyal bilgilerinin alınmasına cevaz vermemiştir. Zira özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyetine bir müdahale teşkil eder bu durum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yasadışı elde edilen telefon kayıtlarının hukuki niteliği Av.Güçlü KERVAN Hukuk Haberleri 9 17-05-2010 08:09
Telefon Dİnlemesİ İle Elde Edİlen Delİllerİn, Dİsİplİn SoruŞturmasinda Kullanilmasi üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 25-10-2008 20:43
Telefon dinlenmesi şeklinde elde edilen bir delilin kuvveti nedir? Brusk Meslektaşların Soruları 11 15-09-2008 10:24
Telefon dinlenilmesi yolu ile elde edilen delil-suçun nitelik değiştirmesi-Disiplin s üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 12-09-2008 20:28
Hile İle Elde Edilen Delil... Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 43 03-03-2007 15:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06075191 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.