Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-01-2013, 12:55   #1
FIRAT GICIK

 
Varsayılan trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat zamanaşımı

Değerli meslektaşlarım, üzerinde çalıştığım bir dava ile ilgili müvekkil hakkında trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır. Kaza tarihi 22.04.2005 dava tarihi ise 09.01.2013 yılıdır. Yaralanan kişi kaza tarihinde beş yaşındadır. Yaralananın ailesi müvekkil hakkında şikayetçi olmadığından Cumhuriyet Savcılığı tarafından 10.06.2005 tarihinde kovuşturmama kararı verilmiştir. Sorum dava zamanaşımına uğramış mıdır? Burada ailenin şikayetçi olmaması sebebiyle kovuşturmama kararı verilmesine rağmen uzamış ceza dava zamanaşımı uygulanır mı?
Ailenin şikayetçi olmaması maddi ve manevi tazminat talep hakkını ortadan kaldırmaz mı? Verdiğiniz kıymetli cevaplar için şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 27-01-2013, 15:41   #2
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

"Tazminat davasında ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, açılmış bir kamu davasının bulunması zorunlu değildir. Haksız eylemin aynı zamanda suç oluşturması yeterlidir."

Şurada örnek kararlar mevcut: http://www.tazminathukuku.com/yargit...rli-olmasi.htm
Old 29-01-2013, 16:20   #4
Pandekt

 
Varsayılan

birden fazla kişinin yaralandığı durumlarda 2918 sayılı Kanun m. 109/2, Borçlar Kanunu m. 72 ve Türk Ceza Kanunu m. 89 ve m. 66 uyarınca sekiz yıldır, henüz dolmamış görünüyor. Şikayetçi olunmaması, şikayetten vazgeçilmiş olması ve takipsizlik verilmesi tazminat hakkını etkilemeyecektir.
Old 29-01-2013, 18:20   #5
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1183

K. 2004/7711

T. 14.6.2004

• YAYIN YOLU İLE KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Manevi Tazminat - Ceza Mahkemesince Suç Öğelerinin Oluşmadığı Nedeniyle Beraat Kararı Verilmesi Hali Dışında Eylemin Suç Oluşturup Oluşturmadığının Hukuk Yargıcı Tarafından Değerlendirilip Saptanması Gereği )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Ceza Mahkemesince Suç Öğelerinin Oluşmadığı Nedeniyle Beraat Kararı Verilmesi Hali Dışında Eylemin Suç Oluşturup Oluşturmadığının Hukuk Yargıcı Tarafından Değerlendirilip Saptanması Gereği )

• ZAMANAŞIMI ( TCK.m.102/4'de Düzenlenen Ceza Davası Zamanaşımı Süresi İse 5 Yıl Olduğu Halde Yazı Nedeniyle Sorumlu Müdür Sıfatını Taşıyan Davalı Yönünden BK.m.60/2 Uyarınca Uzamış Ceza Davası Zamanaşımı Süresi Söz Konusu Olduğu )

818/m.60/2

765/m.102/4


ÖZET : Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Ceza mahkemesince, suç öğelerinin oluşmadığı nedeniyle beraat kararı verilmesi hali dışında; eylemin suç oluşturup oluşturmadığının, hukuk yargıcı tarafından değerlendirilip saptanması gerekir. Davaya konu yayın ile ilgili olarak bir ceza soruşturması veya kararı bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, yayının aynı zamanda suç niteliğini taşıyıp taşımadığının mahkemece belirlenmesi gerekmektedir.
Bu eylemin, TCK.m.102/4'de düzenlenen ceza davası zamanaşımı süresi ise 5 yıldır. O halde, yazı nedeniyle sorumlu müdür sıfatını taşıyan davalı Uğur Sarı yönünden BK.m.60/2 uyarınca uzamış ceza davası zamanaşımı süresi söz konusudur.
DAVA : Davacı Necmi Halıcı vekili Avukat Tuncer Aktaş tarafından, davalılar Hürriyet Gaz. Mat. A.Ş vd. aleyhine 29/07/2003 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 18/11/2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının davalılardan Gözcü Gazetesi'ne ve imtiyaz sahibi Mehmet Ali Yalçındağ'a yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının, diğer davalı Uğur Sarı'ya yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davaya konu edilen yayında, "Tele-aşklı kuyumcu soygunu" başlığı altında:
"Cep telefonuyla tele-aşk yaparak kuyumcunun dikkatini dağıtıp, 7, 5 milyarlık bilezik çalan iki kadın soyguncu yakalandı.
Erzurum'da Kadriye Alcan ( 41 ), Taşmağazalar Semti'nde girdiği kuyumcuda soygun için fırsat kollarken, arkadaşı Melek Yıldız, erkek arkadaşı Ali Dinç'in kullandığı otomobilden cep telefonuyla kuyumcu Necmi Halıcı'yı telefonla arayıp "tele-aşk"a başladı. Yıldız, arkadaşı Alcan altınları alana kadar konuşmasını uzattı.
Kısa süre sonra bileziklerin kaybolduğunu fark eden kuyumcu, polisi arayarak yardım istedi. "Tele-aşk" şebekesinin peşine düşen polis, kent çıkışlarını kontrol altına aldırdı. Soyguncular, Ilıca yakınlarında yakalandı. Aramada, iki kadının külotlarından 7, 5 milyar lira değerinde altın bilezik çıktı.
Kars ve Ağrı'da kuyumcuları soyduktan sonra Erzurum'a gelen "tele-aşk" çetesi son işinde yakalandı. 23 yaşındaki Melek Yıldız cep telefonuyla, "tele-aşk" yaparken, arkadaşı Kadriye Alcan, bilezikleri çalıyordu." biçiminde haber yapılmıştır.
Mahkemece, yayın tarihinden itibaren BK.m.60/1'de ön görülen bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
BK.m.60/2 uyarınca, aynı zamanda suç niteliği taşıyan haksız eylem bakımından, ceza yasalarında ön görülen dava zamanaşımı süresi BK.m.60/1'de düzenlenen sürelerden daha uzun ise; ceza davası zamanaşımı süresinin göz önünde tutulması gerekir. Madde hükmünün uygulanabilmesi için, ceza davası açılmış bulunması gerekmediği gibi; mahkumiyet kararı verilmiş olması da koşul değildir. Bu anlamda, cumhuriyet savcılığının koğuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı dahi, bağlayıcı ve etken değildir. Ceza mahkemesince, suç öğelerinin oluşmadığı nedeniyle beraat kararı verilmesi hali dışında; eylemin suç oluşturup oluşturmadığının, hukuk yargıcı tarafından değerlendirilip saptanması gerekir. Davaya konu yayın ile ilgili olarak bir ceza soruşturması veya kararı bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, yayının aynı zamanda suç niteliğini taşıyıp taşımadığının mahkemece belirlenmesi gerekmektedir. Davacı, hakkında yapılan haber ile; cep telefonu ile tele-aşk yapan ve bu nedenle dikkati dağıtılan bir kimse olarak gösterilmiştir. Ortalama değer yargıları göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir ilişkiye açık biri olarak gösterilmiştir. Yazıda, yer ve zaman ile kişi unsurları da yer almaktadır. Şu durumda yazı, aynı zamanda TCK.m.480'de düzenlenen ve ceza yaptırımına bağlanan hakaret suçunun da konusunu oluşturmaktadır. Bu eylemin, TCK.m.102/4'de düzenlenen ceza davası zamanaşımı süresi ise 5 yıldır. O halde, yazı nedeniyle sorumlu müdür sıfatını taşıyan davalı Uğur Sarı yönünden BK.m.60/2 uyarınca uzamış ceza davası zamanaşımı süresi söz konusudur. Karar, bu bakımdan doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda ( 2 )nolu bentte gösterilen nedenle davalılardan Uğur Sarı aleyhine BOZULMASINA; diğer davalılara yönelik temyiz itirazlarının ( 1 )nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve bu davalılara yönelik hükmün onanmasına ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 14/6/2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-01-2013, 19:03   #6
feel-in-law

 
Varsayılan

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. Maddesi ‘’Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.’’

2918 sayılı karayolları trafik kanununun 109/1. Maddesini dayanak göstererek zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Lakin davalı yine aynı kanunun 110.maddesini ‘’Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.’’

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72. Maddesini ‘’ Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.’'

Hukuk Genel Kurulu’ca yapılan inceleme sonucu:
Somut olayda, davalı sürücünün neden olduğu, bir kişinin yaralanması ve davacıya ait aracın hasara uğramasıyla sonuçlanan trafik kazasının, aynı zamanda Türk Ceza Kanununun 459/2. maddesi çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının, anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle, aynı kanunun 102/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli bulunması; davanın kaza tarihi üzerinden beş yıl geçmeden açılması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır.
2918 sayılı yasanın anılan hükmünün, gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır: Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte, bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayırım da yapılmamış; böylece, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Bu durumda, yerel mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı yerindedir. Ne var ki, davalının esasa ilişkin temyiz itirazları dairesince incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya özel dairesine gönderilmelidir.
Kaynak : HGK.10.10.2001, E. 2001/19-652 K. 2001/705 (Yargı Dünyası, 2002/1-20)
Old 30-01-2013, 11:54   #7
Pandekt

 
Varsayılan

HGK 10.10.2001 T. 2001/705 K. sayılı karar özeti;
“Görüldüğü üzere, Borçlar Kanunu'nun 60. ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. Maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından bir yıl yerine, iki yıl olarak öngörülmesidir. 2918 S.K.nun anılan hükmünün, gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır: Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte, bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular ( örneğin işleten ) arasında bir ayırım da yapılmamış; böylece, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür."

4.hukuk Dairesi'nin de benzer nitelikte kararları mevcut.
Tabi bu HGK kararı eski olduğu için BK'da 1 yıldan bahsediyor,biliyorsunuz yeni yasada KTK'ya uygun olarak zamanaşımı 2 yıla çıkarıldı.
Old 30-01-2013, 11:57   #8
Pandekt

 
Varsayılan

tam metin,

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2001/19-652
K. 2001/705
T. 10.10.2001
• CEZA ZAMANAŞIMI ( Hukuk Davasında Uygulanma Şartları )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT DAVASI ( Zamanaşımı Süresi-Ceza Zamanaşımı-Yaralanmayla Sonuçlanan Kaza )
• YARALANMAYLA SONUÇLANAN TRAFİK KAZASI ( Tazminat Davasının Tabi Olduğu Zamanaşımı Süresi )
• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Yaralamayla Sonuçlanan Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davası )
765/m.102,459
2918/m.109
ÖZET : Davalının neden olduğu, bir kişinin yaralanması ve davacıya ait aracın hasara uğramasıyla sonuçlanan trafik kazasının, aynı zamanda Türk Ceza kanununun 459/2. maddesi çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğindedir. Bu eylemle ilgili ceza davası, anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle, aynı kanunun 102/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/2. maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerlidir. Davanın kaza tarihi üzerinden beş yıl geçmeden açılmıştır. Bu nedenle dava konusu olayda zamanaşımı gerçekleşmemiştir.

DAVA : Tararlar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 9.5.2000 gün ve 2000/12-60 sayılı kararın incelenmesi davalı Celil Başak tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 20,11.2000 gün ve 2000/6525-7957 sayılı ilamı ile ( "... 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/1 maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl içinde zamanaşımına uğrar.

Olay 26.8.1997 tarihinde meydana gelmiş, dava iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 26.1.2000 tarihinde açılmıştır.

Bu durumda mahkemece davalı Celil Başak'ın davaya cevap süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımı yönünden reddi gerekirken, yazılı şekilde tazminatla sorumlu tutulmasında isabet görülmemiştir..." ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmistir.

TEMYİZ EDEN : Davalı Celil Başak

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresince temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluşan hasardan dolayı tazminat istemine ilişkindir.

Yerel mahkemenin, davalı Celil Başak hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya neden olmak suçundan ceza davası açılmış olması nedeniyle, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. Maddesi uyarınca görülmekte olan davanın beş yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, bu duruma göre dava zamanaşımının gerçekleşmediği gerekçesiyle ve bilirkişi raporunu esas alarak verdiği, davanın kısmen kabulüne dair karar, Özel Daire tarafından yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davalı Saim Dursun adına trafiğe kayıtlı olup, diğer davalı Celil Başak'ın yönetiminde bulunan aracın, davacıya ait araca çarparak hasara uğramasına neden olduğu, kazada dava dışı Abdullah Şen'in de yaralandığı; 25.8.1997 tarihinde meydana gelen bu trafik kazası nedeniyle, davalı Celil Başak hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralanmaya neden olmak suçundan ceza davası açılıp, sonuçta mahkumiyetine karar verildiği dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Taraflar arasında da, bu yönlerden bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Görülmekte olan dava 26.1.2000 tarihinde açılmıştır.

Yerel "Mahkeme ile özel Daire arasındaki uyuşmazlık, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bu nedenle, öncelikle, somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi konusunda, aşağıdaki açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır:

Somut olayca olduğu gibi, trafik kazası sonucunda bir kimsenin aracının hasara uğratılmasının, o kişiye karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğinde bulunduğu açıktır.

Borçlar Kanunu'nun 41. Maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. Maddesinde de, haksız fiilden zarar görenin, bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.

Buna karşılık, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109. Maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden Borçlar Kanunu'nun 60. Maddesindeki düzenlemeden farklı, özel bir hüküm getirilmiş; anılan hükümdeki bir yıllık zamanaşımı süresi, bu tür tazminat talepleri için açılacak davalar yönünden iki yıl olarak belirtilmiştir. Aynı Maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve Ceza Kanununun bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri ( bu taleple açılacak davalar ) için de geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.

Görüldüğü üzere, Borçlar Kanunu'nun 60. ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. Maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından bir yıl yerine, iki yıl olarak öngörülmesidir.

2918 S.K.nun anılan hükmünün, gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır: Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte, bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular ( örneğin işleten ) arasında bir ayırım da yapılmamış; böylece, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.

Belirtilmelidir ki, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenmiş ve kararlılık kazanmış bulunan uygulaması da bu doğrultudadır. ( Örneğin, anılan Dairenin 10.11.1998 gün ve 1998/7266-8701 sayılı; 18.2.1999 gün ve 1998/9746-1999/1189 sayılı; 8.4.1999 gün ve 1999/1163-3022 sayılı kararları ) 19. Hukuk Dairesi'nin aksi yöndeki kararları, görülmekte olan davayla ilgili görüşme sırasında, hem gerekçeleri ve hem de sonuçları itibariyle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun büyük çoğunluğunca benimsenmemiştir.

Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Davalı Celil Başak'ın neden olduğu, bir kişinin yaralanması ve davacıya ait aracın hasara uğramasıyla sonuçlanan trafik kazasının, aynı zamanda Türk Ceza kanununun 459/2. Maddesi çerçevesinde cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının, anılan hükümde öngörülen cezanın türü ve süresi itibariyle, aynı kanunun 102/4. Maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/2. Maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli bulunması; davanın kaza tarihi üzerinden beş yıl geçmeden açılması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır.

Bu durumda, yerel mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı yerindedir. Ne var ki, davalının esasa ilişkin temyiz itirazları dairesince incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya özel dairesine gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnmesi yerinde görüldüğünden, davalının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 10.10.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 29-03-2014, 18:47   #9
eser_29

 
Varsayılan

Peki kesinleşmiş ceza davasının üzerinden BK'ya göre 2 yıl geçti ise de yine ceza zamanaşımı dolmadığı için dava açılabilir mi ? Uzamış ceza zamanaşımı olsa dahi ceza yargılamasının kesimleşmesinden sonra her halükarda 2 yıllık süre mi geçerli olur ?
Old 29-03-2014, 20:18   #10
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmadıysa her durumda dava açılabilir. Ceza davasının kesinleştiği zamanın bu durumda bir önemi yok.
Old 30-03-2014, 15:24   #11
eser_29

 
Varsayılan

Yanıtınız için teşekkür ederim. Bu durumu belirten doğrudan bir doktrin görüşü veya içtihat bulamadığımdan kafam karışık. Ceza davasının kesinleşmesinden itibaren faili ve zararı öğrenme süresi işleyip 2 yıllık süre geçtikten sonra zamanaşımı dolmuştur denilebilir diye düşünceye sahibim. Ama siz önemi yok diyorsunuz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik kazası sonucu maddi-manevi tazminat Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 3 14-08-2012 18:47
Trafik Kazası Maddi Manevi Tazminat dsahutoglu Meslektaşların Soruları 1 13-03-2011 23:48
trafik kazası maddi-manevi tazminat n_plak Meslektaşların Soruları 16 07-03-2011 14:27
ölümlü trafik kazası maddi manevi tazminat avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 1 07-02-2011 12:16
trafik kazası, maddi manevi tazminat ersen Meslektaşların Soruları 2 17-04-2008 15:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04952693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.