Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Görev başında Yıldırım Çarpması - bedeni zarar - tazminat

Yanıt
Old 18-05-2007, 11:29   #1
öteki_hukuk

 
Varsayılan Görev başında Yıldırım Çarpması - bedeni zarar - tazminat

sayın meslektaşlarım.müvekkilim geçici köy kurucusu 2003 yılında görevi başındayken yıldırım çarpıyor.bunun sonucunda bedeni zarar meydana geliyor.Bu durumda hangi hukuki yollara başvurabilirim.
Old 18-05-2007, 13:22   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Sayın meslektaşımız,


"KANUN NO: 442
KÖY KANUNU (*)

(Ek fıkra: 3175 - 26.3.1985 / m.1) Köy Korucuları ve Geçici Köy Korucularının görevde bulundukları süre içinde yaralanmaları, sakatlanmaları ve ölümleri halinde "2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun" hükümleri uygulanır."

2330 sayılı kanunun uygulama esasları, çıkarılan yönetmelikte ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

Yönetmelikte size faydalı olacak bilgiler ve başvuru usulleri mevcut.

"NAKDİ TAZMİNAT VE AYLIK BAĞLANMASI HAKKINDA YÖNETMELİK

Bakanlar Kurulu Karar Numarası ve Tarihi: 92/3809 - 25.11.1992
Dayandığı Kanun Numarası ve Tarihi: 2330 - 3.11.1980
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 18 Ocak 1993 - Sayı: 21469

ÜÇÜNCÜ KISIM

NAKDİ TAZMİNAT VERECEK MAKAMLAR, NAKDİ TAZMİNAT KOMİSYONU VE TAZMİNATIN ÖDENME USULÜ

NAKDİ TAZMİNAT VERECEK MAKAMLAR

MADDE 12 - 2 nci maddede sayılanların bu Yönetmelikte belirtilen durumlarda ölmeleri, yaralanmaları veya sakat kalmaları halinde;

a) Güvenlik ve asayişin korunmasında hizmetlerinden yararlanılması zorunlu görülen ve bu amaca yönelik görev verilen veya güvenlik kuvvetlerine kendiliklerinden yardımcı olan şahıslar ile bunların eş, füru, ana, baba ve kardeşlerinin tazminatları İçişleri Bakanlığınca,

b) Diğer kamu personeli ile bunların eş, füru, ana, baba ve kardeşlerinin tazminatları bu personelin bağlı olduğu bakanlık veya kurum tarafından, ödenir."

Sayın Av. Bülent S. Akpunar benden önce gerekli bilgiyi sunmuş zaten
Old 23-05-2007, 18:42   #5
avenginakbaba

 
Varsayılan

saygıdeğer meslektaşım,
sanırım aşağıdaki karar işinize yarayabilir.


T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire

Esas : 2004/359
Karar : 2004/1691
Tarih : 19.03.2004

ÖZET : Davacıların murisinin, askerlik görevinin ifası sırasında 17 Ağustos 1999 gününde meydana gelen Marmara depreminde göçük altında kalarak vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan davacılara maddi ve manevi tazminat ödenmesi gereği, belli bir miktar paraya ait olarak saptanan ve manevi zararın telafisi için hükmedilecek manevi tazminata idareye başvuru gününden itibaren faiz yürütülmesinin 3095 s. Yasal Faiz ve Temerrüt Faizine ait Yasa gereği olduğu ve avukatlık asgari ücret tarifesinde belirlenen avukatlık ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ekleme olanağı bulunmadığı hakkında.

KARAR METNİ :
Temyiz İsteminde Bulunan : 1- Milli Savunma Bakanlığı

2- ... kendi adına asaleten ...adına velayeten ... Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : 1- ... kendi adına asaleten ... adına velayeten ... Vekili : Av. ...

2- Milli Savunma Bakanlığı

İstemin Özeti : Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 3.4.2003 günlü, E:2001/443, K:2003/307 s. kararının usul ve kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Tarafların Savunmalarının Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Gonca Temizhan''ın Düşüncesi : Temyize konu kararın maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM''e dava açma gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ait bölümünde hukuka aykırılık bulunmadığından onanması, manevi zararın telafisi için hükmedilen miktara, idareye başvuru gününden itibaren 3095 s. Yasal Faiz ve Temerrüt Faizine ait Yasa uyarınca faiz yürütülmesi gerekeceğinden mahkeme kararının manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine yönelik kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok''un Düşüncesi : Davacıların yakınının 17 Ağustos 1999 depreminde vefat etmesinden dolayı talep edilen maddi ve manevi tazminatın kanuni faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davayı mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve dosyada bulunan sair belgelerin tetkiki sonucunda destekten yoksun kalma sebebiyle uğranılan maddi zararın AYİM''e davanın açıldığı 2.6.2000 gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte ödenmesine olay tarihi ile dava açma tarihleri arasındaki faiz isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, fazla olan kısmının reddine, manevi tazminata ait faiz isteminin reddine, kararın verildiği tarihteki Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan Avukatlık ücreti+KDV''nin taraflara ödenmesine ait İdare Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

Davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM''e dava açma gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ait İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık ve anılan kararda 2577 s. kanunun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından temyiz isteminin reddiyle temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının onanması; Sair taraftan temyiz dosyasının incelenmesinden Manevi tazminata, idareye başvuru gününden itibaren faiz yürütülmesi 3095 s. kanun gereği olduğundan manevi tazminata kanuni faiz uygulanması isteminin reddedilmesinde ve takdir edilen vekalet ücretine Katma Değer Vergisi eklenmesine ait hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmadığı anlaşıldığından mahkeme kararının manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine ve vekalet ücretine ayrıca katma Değer Vergisi eklenmesine Ait bölümünün bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci Daireleri müşterek heyetince 2575 s. Danıştay Yasasının Ek-1 maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, askeri hizmete ait bir yönü bulunmayan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare yargı yerinin görevinde olduğuna, Üye ...''nün; davacıların yakınının 17 Ağustos 1999 gününde meydana gelen deprem sebebiyle Suüstü Eğitim Merkez Komutanlığında askerlik hizmetini yaptığı sırada vefat ettiği, Anayasa''nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi''nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ait idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 20.7.1972 günlü, 1602 s. Yasa''nın 25.12.1981 günlü, 2568 s. Kanun ile değişik 20. maddesinde de aynı hükme yer verildiği, idari eylemin "askeri hizmete ait bulunması" eylemin yasa ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşıdığı, askeri nitelikteki idari eylemi de askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak gerektiği, idari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" için de eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerektiği, davacıların yakınının 1602 s. Kanun kapsamında asker kişi olduğu, 3194 s. Kanunun 26. maddesi uyarınca imarla ilgili hükümlerin Milli Savunma Bakanlığı ... Dairesi Başkanlığınca yerine getirildiği, bu Başkanlığın askeri hizmetin daha iyi koşullarda yerine getirilmesi için yer seçimi dahil mühendislik ve kontrol görevlerini yerine getirmek üzere teşkilatlandığı ve bu hizmetin de askeri hizmet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden Askeri Yüksek İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesince görülen davanın temyiz incelemesi aşamasında 2247 s. Kanunun 20. maddesi uyarınca inceleme ertelenerek görevli yargı merciinin belirtilmesi için uyuşmazlık mahkemesine başvurulması gerektiği, karşı oyuyla ve oy çokluğuyla karar verilerek işin gereği görüşüldü:

Dava; Dz.Er ...''in askerlik görevinin ifası sırasında 17 Ağustos 1999 gününde meydana gelen Marmara depreminde göçük altında kalarak vefat ettiği, davalı idarece deprem bölgesinde bulunan binalar depreme karşı dayanıklı inşa edilseydi binanın yıkılmayacağı, bu yönden idarenin kusurlu olduğu, idare kusursuz olsa dahi, askerlik hizmetinin ifası amacıyla müteveffanın orada bulunmasının dahi idarenin sorumluluğu için yeterli bir neden olduğu iddialarıyla davacılardan baba ... için 3.000.000.000.- maddi, 2.500.000.000.- TL. manevi, anne ... için 3.000.000.000.- TL. maddi, 2.500.000.000.- TL. manevi, kardeş ... için ise 350.000.000.- TL. manevi olmak üzere toplam 11.350.000.000.- TL. tazminatın olay gününden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince davacılardan ... ve ...''in miras bırakanı Dz.Er ...''in desteğinden yoksunluk zararının miktarının tespiti için dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyanın incelenmesinden, deprem sırasında yıkılan binanın gerek yapımı aşamasında gerekse daha sonraki tadilat ve yapılan ilavelerde davacının herhangi bir katkısının veya eyleminin bulunmadığı, yapının sahibi, müteahhidi ve hatta kiracısı da olmadığından zeminin özellikleri, imar planı, yapının imara uygunluğu gibi hususları inceleme, araştırma gibi bir durumun söz konusu olmadığı, davacının yapmış olduğu askerlik görevi dolayısıyla o binada kalmak zorunda olduğu, bu sebeple uyuşmazlığın 2577 s. Kanunun 13. maddesi bağlamında idarenin eylem veya eylemsizliğinden, kaynaklanan tam yargı davası olarak değerlendirildiği, ülkemizin, jeolojik ve topoğrafik yapısı sebebiyle büyük can ve mal kayıplarına yol açan deprem felaketleriyle sık sık karşılaşan ülkelerin başında geldiği, afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla alınması gereken tedbirleri araştırmak, bu konudaki temel hedef ve politikaları belirlemek, ülke içerisindeki bilimsel, teknik ve idari çalışmaları koordine etmek, ortak sonuçlan tüzük, yönetmelik, talimat ve eğitim yoluyla uygulamaya aktarmak ve denetlemek, afet zararlarının azaltılması amacıyla ulusal ve uluslararası işbirliği, proje ve programları oluşturmak, elde edilen sonuçları uygulamaya aktarmak, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı veya ikamet için yasaklanmış afet bölgelerini tesbit ve ilan etmek, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini ve projelendirme esaslarını tesbit etmek, depremleri ve etkilerini incelemek, elde edilen sonuçlara göre deprem katalogları ve ülkenin deprem haritalarını hazırlamak ve geliştirmek ve depremlerden dolayı hasar görmüş yapıların takviye ve onarım yöntemleriyle ilgili çalışmalar yapmanın devletin yetki, görev ve sorumlulukları arasında olduğu, deprem olgusunun doğal bir olay olarak ortaya çıkmasının yanında, idarece gerçekleştirilecek uygulamalarla doğabilecek zararların önlenmesi hatta ortadan kaldırılmasının mümkün olduğu, depremin, yeri, zamanı, koşulları vs. bakımından yapılacak değerlendirmelerden sonra mücbir sebep olarak değerlendirilebileceği, öngörülemezlik ölçütünün uygulanabilmesi için yer ve zaman olarak öngörmenin mümkün olmadığı fakat önlenemezlik ölçütü bakımından tedbirli ve öngörülü bir idareden beklenen özeni göstermesi sonucunda öngörülemeyen doğal olayın yaratacağı zarardan kısmen veya tamamen kaçınma olanağının mümkün olduğu, bu zarardan kaçınmak için idarenin gerekeni yapmaması durumunda ise hizmet kusurundan sorumlu olacağı, davacıların çocuğu ve kardeşi olan ...''in askerlik görevini ifa ederken meydana gelen deprem sırasında vefat ettiği binanın 4 katlı 260 odalı ve 76 senelik olduğu, binanın zaman içerisinde tadilata uğradığı ve ilaveler yapıldığı, depremden hemen sonra yıkılan bu binanın yıkılma nedeninin araştırılması için binadan numune alınmadığı, yapılan ilaveler ve tadilatlar sebebiyle depremden sonra yıkılan bina ile projeler arasında bağlantı kurulamadığı, aynı bölgede yıkılmayan davalı idareye ilişkin tesisler bulunduğu, Mahkemece iki defa ara kararı ile davacıların murisinin vefat ettiği ... Su Üstü Eğitim Merkezi Komutanlığı Er Yatakhanesine ilişkin inşaat, iskan ruhsatları ve tasdikli projelerin gönderilmesi istenilmesine rağmen bu belgelerin idarece gönderilmediği, bunun da söz konusu belgelerin olmadığına karine teşkil ettiği, bu sebeple binanın gerçek yıkım nedeninin tespitinin yapılamadığı, bu itibarla Türkiye gibi birinci derecede deprem bölgesinde bulunan ve sık sık depremlerin olduğu ve gelecekte de olacağı bilinen bir ülkede, depreme dayanıklı, deprem koşullarına uygun bir bina olmadığı, deprem sebebiyle yalnızca bu hizmet kusurunun ağırlaştığı, dolayısıyla davalı idarenin meydana gelen zararı hizmet kusurunun bulunması sebebiyle tazmin etmesi gerektiği, davacılardan ... için bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma sebebiyle uğradığı maddi zarar 3.554.715.811.- TL., anne ... için ise 3.237.241.127.-TL. olarak tesbit edilmiş ise de Mahkeme taleple bağlı olduğundan anne ve baba için ayrı ayrı 3.000.000.000.- TL. olmak üzere toplam 6.000.000.000.- TL. maddi tazminatın davanın AYİM''de açılma tarihi olan 2.6.2000 gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, davacıların olay tarihi ile dava açma tarihi arasındaki faiz isteminin reddine, zarar ve zararı doğuran olay sebebiyle duyulan elem ve üzüntünün karşılığı olarak manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile anne ve baba için ayrı ayrı 1.000.000.000.- TL., kardeş ... için 350.000.000.- TL. olmak üzere toplam 2.350.000.000.- TL. manevi tazminatın davacılara ödenmesine, manevi tazminat ile ilgili olarak faiz isteminin ise reddine karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı, avukatlık ücretine KDV''nin dahil edildiği, olayda idarenin sorumluluğunun bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği ileri sürülerek usul ve esas yönünden, davacı tarafından ise manevi tazminatın düşük tutulduğu ve bu tazminata faiz yürütülmediği iddiası ile esas yönünden usul ve hukuka aykırı olduğundan bahisle taraflarca temyiz edilmiştir.

Temyize konu kararın maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM''e dava açma gününden itibaren maddi tazminatın kanuni faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik bölümünde 2577 s. İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Temyize konu kararın manevi tazminat ile ilgili faiz isteminin reddine ve vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasına ait bölümüne gelince;

Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracı olduğundan ancak bu eksilmenin başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirdiğinden, sonuç olarak konusu belli bir miktar paraya ait olarak saptanan ve manevi zararın telafisi için hükmedilecek manevi tazminata, idareye başvuru gününden itibaren faiz yürütülmesi 3095 s. Yasal Faiz ve Temerrüt Faizine ait Yasa gereği olduğundan, mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminata kanuni faiz uygulanması isteminin reddine ait kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Kararın verildiği gün itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi''nin 21. maddesinde; "bu tarifede yer alan ücretlere 3065 s. Kanun hükümleri gereği katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir." denilmekte ise de, 3065 s. Katma Değer Vergisi Kanununun 20/4. maddesinde "belli bir tarifeye göre fiyatı tesbit edilen işler ile biletle tahsil edilen hallerde tarife ve bilet bedeli, katma değer vergisi dahil edilerek tesbit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez." hükümü ile Anayasa''nın 73. maddesinde belirtilen "vergi resim harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır." biçiminde kanun maddelerinin bu düzenleniş biçimine karşın, "tarifede yer alan vekalet ücretlerine katma değer vergisi ayrıca ilave edilir." yolundaki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi''nin 21. maddesindeki düzenleme, normlar arasında aykırılık yaratmıştır. Bu gibi durumlarda ve Yargılama Hukuku bakımından öncelikle gözönünde tutulacak hüküm, Anayasa kuralıdır.

Yukarıda yazılı olan Anayasa kuralına dayanılarak çıkarılan 3065 s. Kanunun 20/4. maddesinde açıklandığı üzere, bu nitelikteki tarifelerde ön görülen miktarın içerisinde Katma Değer Vergisinin de bulunduğu, sair bir ifade ile Katma Değer Vergisinin tarifede belirlenen miktar içerisinde yer aldığı belirtilmiştir. Bu itibarla, kanun hükümü gözetildiğinde, tarifedeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi mümkün değildir.

Bu durumda, idare mahkemesince, yukarda yer verilen kanuni düzenleme gözetilmeden, tarifede belirlenen vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi şeklinde hüküm kurulmasında, usul ve kanun hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan sebeplerle temyize konu Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 3.4.2003 günlü, E:2001/443, K:2003/307 s. kararının maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM''e dava açılma gününden itibaren kanuni faiziyle birlikte davacılara ödenmesine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik bölümünden onanmasına, kararın manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine yönelik bölümü ile vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesine dair hüküm fıkrasının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 19.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : DKD Sayı-5 Yıl 2-2004 Sf: 184
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05670309 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.