Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadının Kabusu : Taciz

Yanıt
Konu Notu: 5 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-08-2004, 21:04   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadının Kabusu : Taciz

Şahitsiz Taciz de Cezasız Kalmadı

Yargıtay, yanında çalışan avukata sarkıntılık eden avukatın sekiz aylık hapis cezasını onaylarken, yeni kriter getirdi: Tanık şart değil.



--------------------------------------------------------------------------
Radikal
10/08/2004 Adnan KESKİN
--------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - Yargıtay, cinsel taciz mağduru kadınların "Şahit yoktu, tek başımaydım. Şikâyet etsem bile kanıtlayamam" korkusunu bitirecek tarihi bir karar vererek, şahit olmasa da cinsel taciz suçlarına ceza verilmesi dönemini başlattı.

Görgü şahidi olmadığı halde, yanında çalışan avukata sarkıntılık suçundan sekiz ay hapse mahkûm edilen avukatın cezası Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından oybirliğiyle onandı.

Yaygın olarak çalışan kadınların şikâyetçi olduğu "gizli taciz" suçunu cezalandırmaya kapı aralayan Yargıtay kararı, "Suç kanıtı olarak mutlaka görgü tanığı aranması, birçok olayın karşılıksız ve cezasız kalması gibi hukuken istenmeyen sonuca yol açar" gerekçesine dayandırıldı.

Sanık avukatın "İftiradır" savunmasını, "Yakınıcının başkasını zarara uğratmak isterken, kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırıdır" diyerek reddeden Yargıtay, suçun yanında çalıştırdığı kişiye yönelik işlenmesini cezada alt sınırı aşma nedeni saydı.

Yargıtay, "İffete taarruz cezasının paraya çevrilmesi suçu özendirir" görüşüne de kararında yer verdi.

Avukattan avukata taciz

Tacizcilerin cezalandırılmasında kadınlara cesaret veren Yargıtay kararına konu dava, 2001 yılında Ankara'da yaşanan olayla gelişti. Ankara Barosu avukatlarından avukat M.T nin bürosunda işe başlayan avukat E.C.
büroda yalnız bulundukları sırada avukatın kendisini yanaklarından öptüğünü ve onun da kendisini öpmesini istediğini belirterek, savcılığa şikâyette bulundu.

Ankara Başsavcılığı, bunun üzerine sanık avukat M.T ye Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 421. maddesindeki sarkıntılık suçundan altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
İftira savunması geçersiz

Davaya Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı A.Z.D baktı. Sanık avukat, yargılama boyunca sarkıntılık suçlamasını reddetti, şikâyetçinin "iş konusunda yetersiz olması nedeniyle kendisini birkaç kez uyardığı" için kendisine iftira attığını öne sürdü ve beraatını istedi.

Ancak, bu klasik savunmaları inandırıcı bulmayan yargıç A.Z.D., avukat E.C.'nin yaşadığı şoku ve olayın hemen ardından ağlayarak aktardığı arkadaşını da dinledi. Bu tanık, olay sonrası büroya gittiğini, arkadaşının durumu kendisine anlattığını, daha sonra sanığı ayıplayarak şikâyetçi olmak üzere bürodan ayrıldıklarını anlattı. Yargıç da bu ifadeleri ciddiye alarak
sanığı şu gerekçelerle cezalandırdı:

Suç cezasız kalır: Olayın görgü tanığı ve maddi delilin bulunmadığı muhakkaktır. Ancak tarafların ve olayın özellikleri göz ardı edilerek suç kanıtı olarak mutlaka tanık aranması birçok olayın da cezasız kalması gibi hukuken tecviz olunmayacak bir sonuca yol açar ki, uygulamada da böyle bir anlayış
zorunlu görülmemektedir.

Doğaya aykırı: Söz konusu olan olayda henüz avukatlık mesleğinin başlangıcında bekâr genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında toplumumuzda hâkim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde, kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. Başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması
insanın doğasına aykırı bir olgudur.

Başka yollar bulabilirdi: İddia bir an, savunma tarafının ileri sürüldüğü gibi şikâyetçinin sanığın mesleki yetersizliği nedeniyle kendisini uyarması vs. nedeniyle kırgınlıkla iftira ettiği düşünülse dahi.. kendisine zarar vermeyecek başka yol-yöntemlere başvurma olanağının varlığı karşısında bu düşünceye
geçerlilik ve üstünlük tanımak hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu itibarla yakınıcı tanıklarının anlatımları gibi yan delillerle doğrulanan kendi iffetini ortaya koyarak ileri sürdüğü iddiaları mahkemezice sabit görülerek
sanığın eylemlerinin sübutunu kabul için yeterli görülmüştür.

'Şikâyetçi sanığa güvenmiş'

Çalışanı istismar: Sanık yaşı ve mesleki yönden deneyimli bir kimse olup yakınıcı da bu özelliği itibarıyla kendisine güven duyarak yanında çalışmaya başlamış, diğer anlatımla birbirine yabancı iki insan olmayıp sanık kendisinden
deneyimsiz bir kimsenin ekonomik beklentilerini karşılamak durumunda olan bir hukukçu, yakınıcı da sanığı gözetiminde ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak ve mesleki yönden gelişmeyi amaçlayan sanığa bağımlı bir insandır. Yakınıcının bu
bağımlılığının istismar edilmesi suretiyle suçun işlenmiş olması oluşu ve suçun işlenmesindeki davranış ve ısrarı itibarıyla suç işleme konusundaki karşılığı gözetilerek, asgari hadler aşılmak suretiyle ceza tayininin kişilik ve eylemine
uygun olacağı düşünülmüştür.

Cezası ertelendi

"Yine suç aşamasındaki konumu ve davranışları itibarıyla verilen hapis cezasının paraya çevrilmesinin uygun olmayacağı, iffete taarruz cezasının paraya çevrilmesinin suçu özendireceği ve caydırıcılığı ortadan kaldıracağı değerlendirmesiyle para cezasına çevrilmesi uygun görülmemiştir."

Yargıç sanığa TCK 421. madde uyarınca "takdiren ve teşdiden" sekiz ay hapis cezası verdi, bu cezada indirim yapmadı, ancak sanığın "sabıkasız oluşu ve sosyo-kültürel durumu"nu gerekçe gösterip bu cezayı erteledi.

Daha sonra karar sanık avukat tarafından temyiz edildi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, tacizden mahkûm avukatın tüm itirazlarını reddetti ve mahkemenin alt
sınırdan uzaklaşarak verdiği sekiz aylık hapis cezasını oybirliğiyle onaylarak kesinleştirdi. (AK/BB)
.....
Old 24-08-2004, 14:34   #2
Av.H.Sancar KARACA

 
Karar

Kurtlardan özür dilemek mi gerekiyor?
"İnsan insanın kurdudur" bile aşılmış.
Old 15-12-2004, 22:00   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadının Kabusu : Taciz

Çalışan kadının kabusu: Taciz



Türkiye’de, çalışan kadınların yüzde 14’ü işyerinde tacize uğruyor. İngiltere’de ise kadın milletvekilleri parlamentoda cinsel ayrımcılık içeren sözlü saldırılara maruz kalıyor. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ve Açık Toplum Enstitüsü'nün katkılarıyla yapılan bir araştırma, kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları olumsuzlukları gözler önüne serdi.
Araştırmaya göre çalışan kadınların yüzde 14'ü işyerinde cinsel tacize uğruyor, ancak yine kadınların çoğu cinsel taciz konusunda şikayetçi olmuyor. Ve özellikle küçük yerleşim birimlerindeki kadınlar bu konuda konuşmamayı tercih ediyor. Bu nedenle söz konusu oranın daha yüksek olmasından endişe ediliyor.

Eğitim sektöründe çalışan kadınların yüzde 15'i, gıda sektöründe çalışanların ise yüzde 11'i cinsel tacizle karşılaşıyor. Hastanelerde ise cinsel taciz daha yaygın. Hemşirelerin yüzde 41'i, doktorların yüzde 23'ü sağlık kurumlarında taciz olduğunu kabul ediyor.

İngiltere'de kadın milletvekilleri arasında yapılan bir anket de parlamentoda kadınların hâlâ saldırılara ve aşağılamalara hedef olduklarını gösterdi. Başkent Londra'daki Birkbeck Koleji tarafından düzenlenen ankete katılan 83 kadın milletvekili, cinsel ayrımcılık içeren sözlü saldırılara, erkeklerin baskılarına ve fiziksel aşağılamalara hedef olduklarını söylediler. Anketin sonuçlarını değerlendiren, ilk kez 1997 yılında İşçi Partisi'nden parlamentoya giren Oona King, daha milletvekili seçilmeden siyasi ortamdaki erkek hakimiyetinin farkına vardığını belirtti.

Bu nedenle yapılan anketin sonuçlarına bütün kalbiyle inandığını belirten King, Avrupa Parlamentosu'nda görev yaptığı sırada, partisinden bir milletvekilinin kendisine 10 bin sterlin karşılığında birlikte olma teklifinde bulunduğunu açıkladı. King, söz konusu kişiye “Cehenneme git” yanıtını verdiğini söyledi. (SD)

Cumhuriyet, 9 Aralık 2004

Av.Habibe Yılmaz Kayar

İstanbul Barosu
Old 16-12-2004, 17:05   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Üyeler,

Onbin sterlini reddeden Oona King' in adresini merak edenlere aşagıda sunuyorum:

Başka bir sitede hakkında bilgi:

http://www.100greatblackbritons.com/bios/oona_king.html

Saygılarımla

Bir Dost
Old 16-12-2004, 17:43   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Dost

Şüpheli birinin, isnat edilen eylemle ilgili medyada teşhirini "lekelenmeme" hakkı nedeni ile doğru bulmuyorum.

Şüpheli için ve herkes için tanımlanan bu hakkın mağdur için de geçerli olduğunu öncelikle düşünüyorum.


Ama siz farklı düşünüyorsanız ve ille birinin tanınması ve teşhir edilmesi gerektiğne inanıyorsanız neden taciz şüphelisini seçmediniz?

Neden mağduru seçtiniz?



Saygılar
Old 16-12-2004, 19:00   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Ne kimseyi teşhir ediyorum; ne de kimseyi lekeledim. Seçimi de ben yapmadım; haberi yazan sizsiniz. Haberde de sanığın adı geçmiyor.

Kaldı ki ''ahlaksız teklifi' reddeden biri neden lekelensin?
Kaldı ki teklif ''iltifat olacak' kadar yüksekmiş.
Kaldı ki ben haberdeki rakama inanmadım zaten...


Yukarıdaki nedenlerle Oona King olayın mağduru değil; kahramanı bence.

Sayenizde bana sirayet etmekle, olayın mağduru ''bendeniz'' oldum kanısındayım ...

Saygılarımla

Bir Dost
Old 16-12-2004, 19:47   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn Dost,

Yanıt vermede seçtiğiniz duruş,taciz konusunda açıklamada bulunma cesaretini gösteren KAHRAMAN kadınların başına neler geleceğini gösteriyor.

Tacize uğrayan kadınlar işte bu sebeple açıklama yapmaktan korkuyor.

Tacize maruz kalan kadınların başvurularındaki rakamlar bu nedenle düşük.

Nasılsa maruz kaldığı taciz eylemini açıklayıp KAHRAMAN olmaya karar veren kadınlar,sadece hukuki sürecin yeniden, yeniden yıpratıcılığı ile değil,toplumda oluşan önyargılarla da başetmesi gerekiyor.


Saygılar
Old 16-12-2004, 20:06   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Kesinlikle önyargılı değilim..

Taciz olayına inanıyorum

Saygılarımla

Bir Dost
Old 17-12-2004, 14:25   #9
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: bir dost



Kaldı ki teklif ''iltifat olacak' kadar yüksekmiş.
Kaldı ki ben haberdeki rakama inanmadım zaten...




Önyargılı olmadığınıza emin misiniz?

rakam 1 sterlin yada bir milyon sterlin olsa

değişen nedir ki?

"kadının" o rakama değip değmeyeceği mi?

her neyse..

Sayın hykayar'ın dediği gibi ,

"duruş"larımız önemlidir.
Old 18-12-2004, 12:22   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Rakamdan bağımsız bir duruş elbette zarif bir tavır

Ama rakamı telaffuz eden bizzat olayın kahramanıydı...

Böylesi aşırı yüksek tekliflere hukuk dilinde ''latife beyanı'' denir.
Ve her hangi bir ''duruş'' ile üzerinde durmamak gerekir.

Saygı ile ''hazırol'' duruşu haberin niteliği karşısında çocukça duruyor.

Duruş, bu işsizlik ve kriz ortamında patronuna karşı ''reddetme'' gücünden yoksun genç kızlarımız için gösterilmeli.

Ama bir duruş daha var ki, O da kadınların erkekleri taciz etmesine karşı olmalı. Beğenilme isteğinin tatmini için, mümkün olan en fazla sayıda erkeğin kendisine ilgi göstermesi için hırsla uğraşan kadınların ''tacizi'' de görmezlikten gelinmemeli.
Old 18-12-2004, 22:20   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Dost

Konumuz "taciz" in tartışılması.

İzleyenler farkedeceklerdir,bu konuda ilgilendiğiniz konular,
ya mağdurun fotoğrafı ya da önerilen rakam.

Mağdur fotoğrafı ve rakamı bir yana bırakarak bu konuda hukukçu olarak söyleyecekleriniz var mı?




Saygılar
Old 18-12-2004, 22:45   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Burada taciz konusunda hangi hukuki tez getirildi de ben ilgi göstermedim?

Getirilen bir gazete haberinden ibaret. Gazete haberleri de resimli olmalı. Yoksa radyo haberinden farkı kalmaz.
....

Taciz hakkında bir hukukçu ne diyebilir ?

Cezasını söylesem, güler geçersiniz.
Kanıtlama zorluğunu söylesem, oturur ağlarsınız.
Halbuki mağdura hayatı zehir eden bir etkisi var.

Taciz hukuktan daha çok ahlak disiplinlerine; bilim olarak da psikolojiye ve sosyolojiye yakın bir konu. Ama habere bakılırsa aynı zamanda ekonomiyi de etkilemeye başlamış.

10 bin sterlin ... Tam bir taciz ...

Saygılarımla

Bir Dost
Old 18-12-2004, 23:00   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

TÜRK CEZA KANUNU

Cezasını ben söyleyeyim de,hala asıl konuda kalmaya devam edelim:

Kanun No. 5237

Kabul Tarihi : 26.9.2004


Cinsel taciz

MADDE 105. - (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Old 18-12-2004, 23:03   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kanıtlama konusunda ise bir Yargıtay kararı var,çok bilindik.Daha önce yine bu forum alanlarında yayınlanmıştı.Yineliyorum:

Avukattan Avukata Taciz
Şahitsiz Taciz de Cezasız Kalmadı

Yargıtay, yanında çalışan avukata sarkıntılık eden avukatın sekiz aylık hapis cezasını onaylarken, yeni kriter getirdi: Tanık şart değil.



--------------------------------------------------------------------------
Radikal
10/08/2004 Adnan KESKİN
--------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - Yargıtay, cinsel taciz mağduru kadınların "Şahit yoktu, tek başımaydım. Şikâyet etsem bile kanıtlayamam" korkusunu bitirecek tarihi bir karar vererek, şahit olmasa da cinsel taciz suçlarına ceza verilmesi dönemini başlattı.

Görgü şahidi olmadığı halde, yanında çalışan avukata sarkıntılık suçundan sekiz ay hapse mahkûm edilen avukatın cezası Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından oybirliğiyle onandı.

Yaygın olarak çalışan kadınların şikâyetçi olduğu "gizli taciz" suçunu cezalandırmaya kapı aralayan Yargıtay kararı, "Suç kanıtı olarak mutlaka görgü tanığı aranması, birçok olayın karşılıksız ve cezasız kalması gibi hukuken istenmeyen sonuca yol açar" gerekçesine dayandırıldı.

Sanık avukatın "İftiradır" savunmasını, "Yakınıcının başkasını zarara uğratmak isterken, kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırıdır" diyerek reddeden Yargıtay, suçun yanında çalıştırdığı kişiye yönelik işlenmesini cezada alt sınırı aşma nedeni saydı.

Yargıtay, "İffete taarruz cezasının paraya çevrilmesi suçu özendirir" görüşüne de kararında yer verdi.

Avukattan avukata taciz

Tacizcilerin cezalandırılmasında kadınlara cesaret veren Yargıtay kararına konu dava, 2001 yılında Ankara'da yaşanan olayla gelişti. Ankara Barosu avukatlarından avukat M.T nin bürosunda işe başlayan avukat E.C. büroda yalnız bulundukları sırada avukatın kendisini yanaklarından öptüğünü ve onun da kendisini öpmesini istediğini belirterek, savcılığa şikâyette bulundu.

Ankara Başsavcılığı, bunun üzerine sanık avukat M.T ye Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 421. maddesindeki sarkıntılık suçundan altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
İftira savunması geçersiz

Davaya Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı A.Z.D baktı. Sanık avukat, yargılama boyunca sarkıntılık suçlamasını reddetti, şikâyetçinin "iş konusunda yetersiz olması nedeniyle kendisini birkaç kez uyardığı" için kendisine iftira attığını öne sürdü ve beraatını istedi.

Ancak, bu klasik savunmaları inandırıcı bulmayan yargıç A.Z.D., avukat E.C.'nin yaşadığı şoku ve olayın hemen ardından ağlayarak aktardığı arkadaşını da dinledi. Bu tanık, olay sonrası büroya gittiğini, arkadaşının durumu kendisine anlattığını, daha sonra sanığı ayıplayarak şikâyetçi olmak üzere bürodan ayrıldıklarını anlattı. Yargıç da bu ifadeleri ciddiye alarak
sanığı şu gerekçelerle cezalandırdı:

Suç cezasız kalır: Olayın görgü tanığı ve maddi delilin bulunmadığı muhakkaktır. Ancak tarafların ve olayın özellikleri göz ardı edilerek suç kanıtı olarak mutlaka tanık aranması birçok olayın da cezasız kalması gibi hukuken tecviz olunmayacak bir sonuca yol açar ki, uygulamada da böyle bir anlayış
zorunlu görülmemektedir.

Doğaya aykırı: Söz konusu olan olayda henüz avukatlık mesleğinin başlangıcında bekâr genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında toplumumuzda hâkim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde, kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. Başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması
insanın doğasına aykırı bir olgudur.

Başka yollar bulabilirdi: İddia bir an, savunma tarafının ileri sürüldüğü gibi şikâyetçinin sanığın mesleki yetersizliği nedeniyle kendisini uyarması vs. nedeniyle kırgınlıkla iftira ettiği düşünülse dahi.. kendisine zarar vermeyecek başka yol-yöntemlere başvurma olanağının varlığı karşısında bu düşünceye
geçerlilik ve üstünlük tanımak hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu itibarla yakınıcı tanıklarının anlatımları gibi yan delillerle doğrulanan kendi iffetini ortaya koyarak ileri sürdüğü iddiaları mahkemezice sabit görülerek
sanığın eylemlerinin sübutunu kabul için yeterli görülmüştür.

'Şikâyetçi sanığa güvenmiş'

Çalışanı istismar: Sanık yaşı ve mesleki yönden deneyimli bir kimse olup yakınıcı da bu özelliği itibarıyla kendisine güven duyarak yanında çalışmaya başlamış, diğer anlatımla birbirine yabancı iki insan olmayıp sanık kendisinden
deneyimsiz bir kimsenin ekonomik beklentilerini karşılamak durumunda olan bir hukukçu, yakınıcı da sanığı gözetiminde ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak ve mesleki yönden gelişmeyi amaçlayan sanığa bağımlı bir insandır. Yakınıcının bu
bağımlılığının istismar edilmesi suretiyle suçun işlenmiş olması oluşu ve suçun işlenmesindeki davranış ve ısrarı itibarıyla suç işleme konusundaki karşılığı gözetilerek, asgari hadler aşılmak suretiyle ceza tayininin kişilik ve eylemine
uygun olacağı düşünülmüştür.

Cezası ertelendi

"Yine suç aşamasındaki konumu ve davranışları itibarıyla verilen hapis cezasının paraya çevrilmesinin uygun olmayacağı, iffete taarruz cezasının paraya çevrilmesinin suçu özendireceği ve caydırıcılığı ortadan kaldıracağı değerlendirmesiyle para cezasına çevrilmesi uygun görülmemiştir."

Yargıç sanığa TCK 421. madde uyarınca "takdiren ve teşdiden" sekiz ay hapis cezası verdi, bu cezada indirim yapmadı, ancak sanığın "sabıkasız oluşu ve sosyo-kültürel durumu"nu gerekçe gösterip bu cezayı erteledi.

Daha sonra karar sanık avukat tarafından temyiz edildi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, tacizden mahkûm avukatın tüm itirazlarını reddetti ve mahkemenin alt
sınırdan uzaklaşarak verdiği sekiz aylık hapis cezasını oybirliğiyle onaylarak kesinleştirdi. (AK/BB)
.....


Saygılar
Old 19-12-2004, 02:45   #15
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Cezasının çok az olduğunu söylemiştim zaten. Ben paraya çevrilip ertelenen cezaları ceza olarak görmüyorum.

3 ay hapis cezası veya para cezası verilir. 3 ay hapis cezası verilse bile paraya çevrilir.

3ay hapis cezası VEYA para cezası ertelenir.

Mağdur mağdur olduğu ile kalır.
Sanık yaptığı ile kalır. Duruşmadan çıkarken de sırıtır.

Ben ilk defa suç işleyenlerin cezasız kalmasına yol açan,
'' paraya cevirme ve erteleme '' kavramlarını
adalete aykırı buluyorum.

Bu kurallar ile sanki
herkese bir defalığına
''tacizde bulunma hakkı''
verilmiş gibi oluyor.

...

Kanıtlamaya gelince,
tekrar tekrar gönderdiğiniz Yargıtay Kararı naftalinlenip saklanacak kadar değerli bir karar.

Ancak tek bir karara fazlaca umut bağlamamak gerekir. Her taciz olayında aynı şiirsel kararın çıkacağı gibi bir umut pompalanmamalı. Yargıtayımızın tüm kararlarının bu karar doğrultusunda istikrar kazanmasını dilerim.

Bu dileğimin gerçekleşmesi için bir dilek havuzuna 10 bin sterlin atabilirim. Hiç olmazsa güzel bir karşılığı olacak ...

Saygılarımla

Bir Dost
Old 19-12-2004, 15:37   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Dost

Anlaşılıyor ki 10.000 sterlin sözü sizi çok eğlendiriyor.

Bu tutumunuzu konuyu izleyenlerin görüşlerine sunuyorum.

Ne dersiniz?Sn.Dost eğlenmekte haklı mı?


Saygılar
Old 28-01-2005, 00:31   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İngiltere'de Kadın Askerler Tacize Uğruyor
Kraliyet Hava Kuvvetleri için hazırlanan bir rapora göre, son 12 ayda bin kadın asker, üstlerine yaptıkları başvuruda bir meslektaşı hakkında cinsel taciz suçlamasında bulundu. Kadın asker ve subaylar en az iki kez üstleri tarafından taciz edildi.



--------------------------------------------------------------------------------
Gündem
24/01/2005
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (Londra) - İngiltere'de Kraliyet Hava Kuvvetleri için hazırlanan bir rapor, hava kuvvetleri mensubu kadın asker ve subayların yarısının iş hayatları boyunca en az bir kez cinsel tacize uğradıklarını ortaya koydu.

Independent on Sunday gazetesinin yayınladığı rapora göre, son 12 ayda bin kadın asker, üstlerine yaptıkları başvuruda bir meslektaşı hakkında cinsel taciz suçlamasında bulundu.

Kadın asker ve subayların en az iki kez karşı cinsteki üstleri tarafından taciz edildiklerinin de rapor yazarları tarafından ortaya konulduğunu öne süren Independent, kadın asker ve subayların en azından cinsel konularda sözle sarkıntılık edilerek rahatsız edildiklerini kaydetti.

Yarısı şikayette bulundu

Cinsel tacize uğrayanların sadece yarısının şikayette bulunduğunu iddia eden Independent, üç yıl önce de benzer bir raporun yayımlandığını, karşılaştırma yapıldığında taciz sayısının büyük artış gösterdiğinin anlaşıldığını belirtti. Independent, "Bu durum ordu komuta kademesini büyük bir kaygıya sürüklüyor" diye yazdı.
Old 08-03-2005, 20:11   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Cinsel Taciz, Tazminatsız Kovulma Nedeni"
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işyerinde cinsel tacizi, tazminatsız atılma nedeni saydı. İş Kanunu'nun 25/2. maddesine dayanan kararın gerekçesinde, "işyerinde cinsel tacizin,ahlaka ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış olduğu" belirtildi.

--------------------------------------------------------------------------------
Hürriyet
25/02/2005
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, İş Kanunu'nun 25/2. maddesine dayanarak, işyerinde cinsel tacizi, tazminatsız atılma nedeni saydı.

Yargıtay'ın kararına konu olay Ankara'da geçti. Ankara'da bir fabrikada işçi olarak çalışan M.N, vardiyasında mesai arkadaşı bir kadına sarkıntılık yaptı. Mağdur işçi kadın şikayet etti. İşveren cinsel taciz olayını tutanakla tespit etti. Daha sonra bu olay Çalışma Bakanlığı'na bildirildi.

Fabrikaya gelen müfettişin raporu üzerine işveren M.N'yi İş Kanunu'nun 25/2 maddesine göre, işyerinde cinsel tacizde bulunduğu için "haklı fesih" hakkını kullanarak, tazminat ödemeden işten çıkardı. İhbar ve kıdem tazminatı almadan atılan işçi de mahkemeye başvurdu. Yerel mahkeme, M.N'ye kısmen tazminat ödenmesine hükmetti.

Bu kararı davalı işveren, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nde temyiz etti. İşverenin temyiz itirazını haklı bulan Yargıtay, davacı M.N'ye tazminat verilmesine ilişkin kararı bozdu. Bozma kararında, işyerinde cinsel tacizin, İş Kanunu'nun 25/2 maddesine göre, "Ahlaka ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış" olduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi:

"Davacı işçinin, davalıya ait işyerinde çalışırken, aynı işyerinde çalışan bir kadın işçiye sarkıntılık yaptığı, olaya maruz kalan işçinin şikayeti üzerine düzenlenen tutanağın içeriği, iş müfettişinin raporundan cinsel taciz eyleminin gerçekleştiği anlaşılmıştır: Bu davranış işverene iş akdini tazminatsız fesih hakkı verir. Bu durumda davacı ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz." (OA/BB)
.....
.....
Old 20-07-2005, 17:15   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

.C. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/13286 Karar No: 2005/7706 Tarihi: 08.03.2005



• İşçinin İş Düzenini Bozucu Davranışları

• İşçinin Diğer İşçiye Cinsel Tacizi

• Feshin Haklı Sebebe Dayanması

• Kıdem ve İhbar Tazminatı

• Mesainin İşçi Tarafından Belirlenmesi

• Fazla Çalışma Ücreti



ÖZET:

Olayda dava dışı bayan işçinin şikayet dilekçesi ve tanık beyanlarına göre, davacının sekreter olarak çalışan bayan işçiye karşı işyerindeki konumunu da kullanarak baskı oluşturmak suretiyle duygusal ilişkiye zorladığı anlaşılmaktadır. Davacı işçi, daha sonra bayan işçinin rızasıyla bu tür eylemlerine devam etmişse de, davacının işyerinde haiz olduğu yönetici konumu sebebiyle baskı oluşturarak bu eylemlere girişmesi ve son dönemlerde bayan işçinin karşı çıkmaları üzerine işten çıkartmakla tehdit etmesi ve en nihayetinde bayan işçinin baskılar sonucu istifa etmesi şeklinde gelişen olaylar iş düzenini bozacak nitelikte olduğu gibi doğruluk ve bağlılığa da aykırı eylemler niteliğindedir. Bu durumda davacının ihbar ve kıdem tazminatı istekleri reddedilmelidir.



Öte yandan, davacı işçi bölge müdürü konumunda çalıştığı ve mesaisini kendisi belirlediğinden fazla çalışma ücreti isteğinin reddi gerekmekle birlikte daha önce daha alt görevlerde çalıştığından bu dönemler için fazla çalışma ücreti hesaplanmalı ve taktiri indirim yapılarak karar verilmelidir.



(4857 s. İş Kn m. 25/II-c, 41)



TAM METİN:

Taraflar arasındaki ihbar, kıdem tazminatı, izin, fazla çalışma ile hafta ve bayram tatili gündeliklerinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 8.3.2005 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat G. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:



1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.



2. Davacı işçi iş sözleşmesi davalıya ait işyerinde bölge müdürü olarak çalıştığı sırada işyerinde sekreter olarak çalışan bir bayan işçiye cinsel tacizde bulunduğu ve bayan işçinin karşılık vermemesi üzerine işten çıkartmakla tehdit ettiği ileri sürülerek davalı işverence feshedilmiştir. Davacı işçi açmış olduğu bu davada feshin haksız olduğunu ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuş, mahkemece isteklerin kabulüne karar verilmiştir.



İşyerinde sekreter olarak çalışan bayan işçinin işverene gönderdiği 7.5.2002 tarihli mektupta davacının eylemleri yer ve zaman belirtilerek açıklanmıştır. İlk olarak işyerinde ve bayan işçinin odasında bu eylemlere giriştiği, ardından çeşitli yerlerde davacı ile birlikte görüldüğü ve baskı sonucu bu eylemlerine göz yumduğu yazılı olarak ifade edilmiştir. Bir süre sonra davacının kıskançlık krizlerine girerek bayan işçinin başka erkeklerle konuşmasını yasakladığı ve işyerinde odasına gelenleri göndermesini istediği bu yönde bayan işçiye baskı yaptığı da anılan yazıda açıklanmıştır. Son olarak bayan işçiyi işten çıkarmakla tehdit ettiği bu şekilde ilişkiye zorladığı hususu da bayan işçinin yazısında yer almıştır. Sözü geçen bayan işçi bu hususları mahkemede de tekrarlamıştır.



Davacı tanıkları ise, bayan işçinin bir başka işçi ile ilişkisinin olduğunu ve bu yüzden davacıya karşı komplo kurulduğunu belirtmişlerse de, şikayet dilekçesinin içeriği ve davalı tanığı beyanına göre davacının sekreter olarak çalışan bayan işçiye karşı işyerindeki konumunu da kullanarak baskı oluşturmak suretiyle duygusal ilişkiye zorladığı anlaşılmaktadır. Gerçekten, bir bayan işçinin nedensiz yere kendisinin cinsel tacize uğradığı yönünde bu kadar ayrıntılı olarak açıklamada bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacı işçi, daha sonra bayan işçinin rızasıyla bu tür eylemlerine devam etmişse de, davacının işyerinde haiz olduğu yönetici konumu sebebiyle baskı oluşturarak bu eylemlere giriştiği ve son dönemlerde bayan işçinin karşı çıkmaları üzerine işten çıkartmakla tehdit ettiği ve en nihayetinde bayan işçinin baskılar sonucu istifa ettiği ve aynı gün cinsel taciz iddialarıyla ilgili durumu davalı işverene bildirdiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı ile bayan işçi arasında yaşananlar iş düzenini bozacak nitelikte olduğu gibi doğruluk ve bağlılığa da aykırı eylemler niteliğindedir. Bu durumda ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmelidir.



3. Mahkemece davacı işçinin bölge müdürü konumunda çalıştığı ve mesaisini kendisinin belirlediği gerekçesiyle fazla çalışma ücreti isteğinin reddine karar verilmiştir. Davacı işçinin son görevi bölge müdürlüğü ise de, daha önce daha alt görevlerde çalıştığı anlaşılmaktır. Bu dönemler için fazla çalışma ücreti hesaplanmalı ve taktiri indirim hususu da düşünülmek suretiyle bir karar verilmelidir.



SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 400 YTL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 8.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 20-06-2006, 14:11   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bele el atan avukat 7 yılla yargılanacak

Nurettin KURT/ANKARA

*Ankaralı avukat L.A. yolda karşılaştığı meslektaşının sekreterine iltifat
edip elini beline attı. Genç kızın şikayeti üzerine "sarkıntılık" suçundan
yargılanan L.A. 6 ay hapis cezası aldı. Yargıtay, yeni yasaya göre olayı
"cinsel taciz" kabul etti ve yerel mahkemenin kararını bozarak sanığın 2
yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasını istedi.*

ANKARALI avukat L.A. aynı işhanında çalışan meslektaşının sekreteri S.S. ile
yolda karşılaştı. Avukat L.A, sekreter S.S. ile sohbete başladı. Sohbet
sırasında, "Çok hoş, çok güzel bir kızsın. Dudakların da çok güzel. Biraz da
kilo versen daha güzel olursun; ama böyle de çok güzelsin" deyip karşıdan
karşıya geçerken de elini genç kızın beline atmak istedi. Ancak S.S. hızla
uzaklaşınca avukatın, bu hamlesi boşa çıkardı.

S.S., Ankara Barosu ve Cumhuriyet Başsavcılığı'na avukat hakkında şikayette
bulundu. Savcılık, L.A. hakkında dava açtı. Ankara 3. Sulh Ceza
Mahkemesi'nde yargılanan L.A. "sarkıntılık" suçundan 6 ay hapis cezasına
çarptırıldı, mahkeme hapis cezasını paraya çevirip tecil etti. Avukat L.A.
sarkıntılık yapmadığını, cezalandırılması değil, beraat etmesi gerektiğini
savunarak, yerel mahkemenin kararını temyiz etti. Ancak dosyayı inceleyen
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, sanığın "sarkıntılık"tan değil değişen yasa
çerçevesinde "cinsel taciz" suçundan 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası
istemiyle Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğine karar verdi.
Kararı veren Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, Yargıtay'ın kararına uyarak
dosyayı görevsizlik kararıyla Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Avukat, bu
mahkemede, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle tekrar yargılanacak.
Old 09-08-2006, 12:35   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Medyadaki Taciz Konuşulamıyor
Kadın gazeteciler Soner, Algan, Özyiğit, Tokcan, Düzkan ve isimlerini vermeyen kadın gazeteciler medyadaki tacizi, kendilerinden ve çevrelerinden örneklerle tartışıyor. Tacizle başa çıkılabilir mi, şikayet edilebilir mi? Medyadaki taciz haber olabilir mi?

BİA (İstanbul) - "Taciz/tecavüz" haberlerini kadınları teşhir ederek genelde veren medyada kadın bir gazetecinin taciz edildiğine dair bir haber okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?

İşyeri tacizi bilinen bir şeydir ve yaygındır. Denir ki; medyada işyeri tacizi her yerden daha yaygındır.

Biz de kadın gazetecilere sorduk: Tacize uğradınız mı? Tanık oldunuz mu? Tacizle nasıl başa çıkılır?

Türkiye Gazeteciler Sendikası eski başkanlarından Cumhuriyet yazarı Şükran Soner, ANKA'dan Eylem Düzyol ve Ayça Özyiğit, Sabah'dan Ayşe Düzkan, en son Vatan'da çalışan Emine Algan, NTV'den Selen Tokcan, Adana İlkHaber'den Süreyya Uri ile isimlerini vermek istemeyen kadın gazeteciler bianet'in sorusu üzerine tacizi tartıştı, yaşadıklarını, tanık oldukları durumları anlattı.

Yunanistan'da kadın gazeteciler arasında yapılan bir araştırmada, konuşulanların yüzde 50'ye yakını tacize uğradığını söylüyor. Acaba, her konuşulan gazeteci açıkça taciz uğradığını söyleyebildi mi?

Türkiye'de ise biz böyle bir araştırmaya ulaşamadık. Tacizle ilgili düşünürken, önce medyada çalışanların en yüzde 30'unun kadın olduğunu, ama yöneticilerin erkeklerden oluştuğunu ve zaten ortaya çıkan ürünün de erkek olduğunu belirtmeli. Tacizin iktidarla ne kadar ilişkili olduğunu kadın gazetecilerin anlatımları da ortaya koyuyor.

Soner: Taciz uğramadan gazeteci olunur mu?

Şükran Soner, iletişim fakültelerinden staj için gelen öğrencilerin grup halinde "Tacize uğramadan bu mesleği nasıl yapacağız?" diye sorduklarını aktarıyor.

Soner, soldan biri olarak siyasi bir kimliğinin ve siyaset yapan ve bir Karadenizlinin eşi olmanın kendisi için özel bir konum yarattığını düşünüyor ve "boşandığımda da zaten abla olmuştum," diyor. İşte tacizden kurtulmanın bir yolu.

"Arkadaşıma 'programın ne zaman başlıyor' diye sordum. Programı konuşmak için gittiği yemeklerden birinde yapımcı kendisine 'akşam bana geliyorsun' demiş. İtiraz edince de 'ne sanıyorsun' yanıtını almış. Program kalmış. Bu çok yaygın."

Soner, sendikacılık yaparken kadın gazetecilerin tacizle ilgili pek çok şikayetini dinlediğini, ama önlem alınmasının istenmediğini aktarıyor.

"Meslekten aforoz edilmekten korkuluyor. Pek çok başarılı olmuş, nitelikleri olan, eğitimi iyi olan kadın gazetecinin özel hayatına bağlı olarak yükselip, özel hayatına bağlı olarak atıldığını biliyorum."

"Stajyerlere yönelik taciz yaygın"

Meslekte 15 yılı geride bırakan, adını vermek istemeyen B.A. ise tacizin daha çok stajyerlere ve sekreterlere yönelik olduğunu söylüyor.

B.A.'ya göre bir başka taciz de yönetim kademesinde olmayan, eski gazetecilerden kaynaklanan taciz:

"Onlar reddedildiklerinde iyice çekilmez oluyor. Dedikodu yapıyor, haberi kötülüyor, azarlıyor, sözle, mektupla taciz ediyor, özel yaşamınızı eleştiriyor. Bütün bunların yıkıcı sonuçları oluyor. Bir arkadaşım psikolojik yardım aldı ve mesleği bıraktı. Neredeyse intihar edecekti."

Düzyol: Yöneticinin yatağına girmeden olmaz!

Gazeteci Eylem Düzyol kadın gazetecilerin giyimlerine çok dikkat etmeleri gerektiğini, mesela biraz dekolte ve mini etek giymenin bakışları değiştirdiğini söylüyor.

"Ben hiç tacize uğramadım ama gazeteciler arasında dilden dile dolaşan 'kötü anı'ları ben de duydum."

Algan: İması bile yeterli

Emine Algan da doğrudan temasla ilgili taciz duymadığını ve yaşamadığını ama kulaktan kulağa dolaşan taciz öykülerini dinlediğini söylüyor.

"Tacizin iması bile yeterdir. Öyle şeyler her zaman oldu. Özellikle yönetici erkeklerin bana ya da yakın arkadaşlarıma böyle yaklaşımları oldu. İlişkiye geçersen 'her şey daha kolay olur' iması hep var.

"Erkek yöneticilerin gönlünü hoş tutmak gerektiğini gözlemledim. İlle de ilişkiye girmek gerekmiyor. Onlara hoş davranmak, gülümsemek yetiyor bazen. Doğru bildiğini söylerken, sert davranırsan erkek muamelesi gören kadın olursun."

Düzkan:Taciz her yerde var

Feminist gazeteci Ayşe Düzkan "Tacize uğramadım" diyor. Yaygın medyaya 45 yaşından sonra girdiğini söyleyen Düzkan, daha önce feminist kadın dergilerinde çalıştığı için tacizle karşılaşmadığını belirtiyor.

"Taciz her yerde olduğu gibi medyada da var. Rahatsız edici açık seçik konuşma da taciz bence. O da çok yaygın. Bana bugüne kadar tacize uğradığını söyleyen kadın gazeteci olmadı."

Özyiğit: Onlar erkekliklerinden vazgeçsinler

Stajyerlik başvurusu görüşmesinde yöneticinin endamını görmek için pencereyi kapatmasını istemesini hatırlayan Ayça Özyiğit, "bu da bir tacizdi," diyor.

"Ne manaya geldiğini anlamadan kalkıp camı kapatmıştım. Sonra, bana, 'televizyonda fiziğe de dikkat ederiz' demişti. Şaşırmıştım."

Özyiğit, Televizyonlarda, "Lolipop şekeri" gibi kadınlar istendiğini söylerken, "TV kanallarında erkek berberi yoktur ama kadın kuaförü vardır. Neden?" diye soruyor.

"Ben kadınım. Ne göğsümü saklayabilirim ne peçe takabilirim. Kadın olmaktan hiçbir zaman vazgeçmem. Erkekler erkekliklerinden vazgeçsin."

Peki tacizler neden açıklanamıyor? "Mümkünse onları deşifre etmek gerekiyor. Kadınlar 'iş bulamayız' diye düşündükleri gibi 'adımız çıkar' diye korkuyorlar."

Özyiğit, sözlü ve psikolojik tacize çok uğradığını söylüyor: "Bedenime rızam dışında dokunulmasından hoşlanmam. Ama sevgi ifadesi gibi tacizleri yaşadım. Kadın, gazeteci olmuşsa rahattır, 'ulaşılır' dır görüşü yaygın. Bu tür tacizlere tüm kadın arkadaşlarım uğruyor."

"'Asılmayan' erkeğe gey deniyor"

Bir yıldır stajyerdi, yenilerde kadroya geçti. Peki stajyerlik nasıl oluyor?

"Stajyer olarak genellikle 'genç, güzel kadınları' tercih ediyorlar. Gazetecilik kriterleri o kadar önemli değil. "Gazetenin çiçeği" muamelesi var. Yaptığı iş işten sayılmadığı gibi kimsenin ona haber öğretmek derdi de olmuyor. O gazete mekanında dekoratif bir unsur oluyor"

Diyor ki; yeni başlayan genç kadınlara "asılmak" adeta bir gelenek. Öyle ki 'asılmayan' erkekler 'gey' oldukları iddiasıyla o erkek dünyadan dışlanıyor. Onlara göre böyle bir fırsatı kaçırmak delilik."

Tacizle başa çıkılamaz mı? "Medya erkek ya da kadın isminizle varolabileceğiniz, çok kişisel bir alan. O nedenle kadınlar hukuki bir mücadele yolunu seçmiyor. Hatta mücadele etmiyor. İspatlama zorluğu da var tabii. Çünkü yıllar sonra bile adının önünde böyle bir 'leke' taşıyabileceğinden korkuyor."

Tokcan: Taciz yaşamın her alanında var

Selen Tokcan, bir yıldır NTV'de, öncesinde kısa dönemli pek çok medya kuruluşunda çalıştı. "Elle tutulur" bir taciz olayının başına gelmediğini söylüyor.

"Erkekler uyanıklar. Kadın olup da hissettiğiniz pek çok mimik, söz, tavır sizi rahatsız ederken, bunu açıklayamıyor ya da tepki veremiyorsunuz. Bunu sürekli yaşıyorum. 'En aydın, ilerici medya kuruluşuyum' diyenler de var."

Tokcan tepki verildiğinde yanlış anlamış duruma düşme tehlikesine dikkat çekiyor.

"Öyle uyanıklar ki insan kendine 'acaba ben yanlış mı anladım?' diye sormadan edemiyor. Bu duruma düşmemek için de kimseyle başınıza geleni paylaşamıyorsunuz."

Tokcan, başına "aleni taciz" gelirse durumu yöneticilere bildirmekte kararlı, ve caydırıcı bir çözüm bulunacağından da umutlu.

Uri: Yerel medyada da var ama yöntemler farklı

Süreyya Uri tacize uğramamasının, tacizin olmadığı anlamına gelmediğini söylüyor.

"İdeolojik ve dini sebeplerle onaylamadıkları bir kadın gazeteci iftiralar atılarak taciz edildi. BU gazeteci bütün bunlarla mücadele etti, ama sonunda mesleği de bıraktı.

"Yerel medyada da tıpkı yaygın medyadaki gibi taciz var, yöntemler değişik. Medyada kadına yönelik yargılar çok daha acımasız. Kadına çoğu zaman cinsel obje olarak bakılıyor. Medyada gösterdikleri gibi görüyorlar."

Peki Uri tacize uğrarsa ne olur? "Gelmemesi için etrafımda bir duvar oluşturuyorum. Gelirse de teşhir ederim. Şikayet ederim."

Uri'ye katılmak gerekiyor. Taciz ve belki de daha fazlasını önce konuşmaya başlamalı. (AD/EÖ/BA)

--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
08/08/2006 Ayşe DURUKAN - Emine ÖZCAN
--------------------------------------------------------------------------------
http://www.bianet.org/2006/08/08/83429.htm
Old 10-08-2006, 19:57   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Erkek Gazeteciler Medyadaki Tacizi Konuşuyor
Talu, Eryılmaz, Çalışlar, Atakan, Şengül ve Çelik "Taciz her yerde var. Medyada ne daha az ne de daha fazla" diyor. Medyadaki erkek egemenliğinin tacizi meşrulaştırdığı yaygın kanı. Medyanın diğer ve en önemli sorunları, örgütsüzlük ve cesaret eksikliği.
BİA (İstanbul) - "İktidar demek, aynı zamanda taciz etme yetkisi demektir. Erkekler de bunu kullanıyorlar. "

Oral Çalışlar, "Medyada kadınlara yönelik taciz tabii ki var. Olmaması mümkün mü? Erkek egemenliğinin en güçlü olduğu yerlerden medyada olmaması mümkün mü?" sorusunu, yine kendisi işte böyle yanıtlıyor.

Sadece Cumhuriyet'ten Çalışlar değil, Sabah'tan Umur Talu, Radikal'den Tuğrul Eryılmaz, Hürriyet'ten Yurtsan Atakan ve Yüksel Şengül, Vatan'dan Ateş Çelik Salı günü bianette Kadın gazetecilerin "medyadaki taciz" tartışmasına katıldılar.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Bakanı Orhan Erinç' Cemiyete taciz konusunda hiç şikayet gelmediğini açıkladı.

"Medyada cinsel tacize dair bir veri olduğunu söylemek zor. Taciz boyutunda bir yaklaşım olduğunu pek sanmıyorum. Kadın-erkek ilişkileri doğaldır."

Çalışlar: Medya erkek egemenliğinin güçlü oldu yer

Erkeklerin "taciz etme yetkisini kullandığını tekrarlayan Çalışlar kadınların başlattığı mücadelenin tacizle ilgili tepkileri de arttırdığını ve konuşulur kıldığını söylüyor.

"Bir gazeteci olarak tacizin oldukça ileri düzeylerde olduğunu biliyorum."

Ve aklına hemen Duygu Asena geliyor: "Duygu bu meseleyi ilk ortaya koyan gazetecidir. Tacize engel olmak için hem kadınların, gazetecilerin, örgütlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor."

Talu: Medya hiyerarşisinde taciz vardır

Umur Talu, "mutlaka vardır," diyor ama bire bir yaşamadığını ve görmediğini de ekliyor.

"Medyada hiyerarşinin içinde taciz vardır. Bir kısmı cinsiyetçidir, bir kısmı da makro sınıf ilişkilerin mikro ölçekte uygulanmasıdır.

"Yalnız cinsel anlamda değil onur ve haysiyete yönelik tacizler de vardır. Bundan da en çok kadınlar zarar görür."

Talu da tacizi otoriteyle ilişkilendiriyor ve otoritenin katmerli bir taciz ortamı yarattığını düşünüyor: "Sonuçta taciz otoritenin, erkek otoritesi olarak tecilli olduğu her yerde taciz vardır."

Medyada taciz daha yaygın olması da mesleki anlamda istismarla ilişkili. Yani, "Haberin girmesi, kariyer beklentisi olduğu için medyada daha baskın görülüyor".

Talu'ya göre, örgütsüzlük, cesaret sorunu, genel rehinelik durumu sürdükçe taciz de sürecek. "Taciz"i dillendirmede karşısında kadınların mesleki aforozdan korkması da Talu için anlaşılır bir durum.

"Çok kişi bu sorunlara boyun eğmeyerek de aforoz ediliyor. Baskı biçimi yalnızsa cinsel değil ki. Sırf Türkiye medyasında da değil, demokratik ülkelerde bu sorunlar var."

Eryılmaz: En tehlikeli taciz erkek egemenliğidir

"Ben tacizden erkek gazetecinin erkeklikten gelen konumuna güvenerek iş yaptığı insanları rahatsız etmesini anlıyorum" diyor Tuğrul Eryılmaz.

"Tacizi ille de cinsel anlamda ele almamak gerek. Her alanda olduğu gibi basında da taciz var. Aslında en tehlikeli taciz medyadaki erkek egemenliğidir. Medyada kadın yönetici o kadar az ki bu bile başlı başına tacizdir. Bütün gazetelerin başında erkek var."

30 yıldır yöneticilik yapan ve taciz şikayeti almadığını söyleyen Eryılmaz, gereğinden fazla sert davranarak tacizde bulunmuş olabileceğini söylüyor.

Kadınların cinsel tacizle bireysel olarak başa çıkabileceklerini kanısında Eryılmaz "Ama bütün yöneticilerin erkek olmasının getirdiği acz ve tacizle başa çıkmak zor" diyor.

Atakan: Erkek tacizin farkında değil

Yurtsan Atakan hem kadınlara, hem de erkeklere taciz olduğunu açıklıyor. "Erkekler rahatsızlığın daha az farkında sadece" diyor.

"Yani kadın tacizi bilinçaltında daha çok etki bırakıyor. Öte yandan çalışan erkek sayısı, kadın sayısına göre daha fazla olduğu için kadına yönelik tacizin sayısı erkeğe yönelik tacizden çok daha fazla."

Atakan tacizin ataerkil kültür sonucunda benimsenen düşünce yapısından kaynaklandığını düşünüyor. Tacizi flört dozunun kaçırılmışı olarak nitelendiriyor:

"Sorun ilk yakınlaşma denemesinde alınan ret cevabının algılanmamasından ya da yanlış algılanmasından doğuyor. Erkek, geleneksel önyargılarıyla bu reddedilmeyi bir naz olarak kabul ediyor ve yakınlaşma denemelerinde ısrarcı olarak kadını rahatsız ediyor. "

"Kadının da erkeğin de şöhrete giden yolu medya"

Erkeğe yönelik tacizi de geleneksel düşünce kalıplarına bağlayan Atakan "Kadın erkeğin cinsel dürtülerini uyaracak hareket ve davranışlarının erkeği rahatsız edici etkilerinin olmayacağını düşünüyor" diyor.

Atakan, çalıştığı yerlerden birinde tacizle ilgili bir şikayet aldığını aktarıyor. Olay kadın gazetecini istifasıyla sonuçlanmış.

"Bu gibi durumlarda ispat zor olduğundan, yapılabilecek en iyi şey hakkında şikayet olan kişiyi yakın takibe almak olur. Bu arada şikayetçi tarafın da kısa bir süre sabırlı davranması, hemen pes edip işten ayrılma yolunu seçmemesi doğru olur."

Çelik: Taciz erkeğin zafiyetidir

Ateş Çelik "Tacizin gerekçesi hoşlanmak olabilir. O zaman tacize girer mi?" diye soruyor. Yönetici konumundaki erkek gazetecilerin yanındaki kadın gazetecilere ve sekreterlerinden hoşlandıkları, ilgi duyduklarını duydum" diyor.

"Taciz, sana boyun eğmek zorunda olan birine gösterilen zafiyettir. Çok çirkin bir şeydir."

Çelik çalıştığı yerlerden birinde bir pikajörün, bir kadın çalışana tacizini anlatıyor: "O zaman olay oldu. Erkek kovuldu. Kadın da kovulabilirdi ama patronun uzaktan yeğeni çıktı."

Şengül: Gazetecilik de ilişkiler çok girift

Yüksel Şengül de tüm gazeteciler gibi tacizin her yerde olduğu kanısında:"Ama dozu ve yaklaşım farklılaşıyor. Türkiye'de çalışan kadın olarak gerçekten çok zor" diyor.

Gazetecilikte ilişkilerin çok girift olduğunu, bazen tacizin nerede başlayıp nerede bittiğinin bilinemediği söylüyor Şengül: "Şikayet de gelmiyor. Kadınların kendi aralarında konuşmalarında dile getiriliyor. Yapılacak şey ikaz etmek, tekrarlanmamasını istemektir. Uygar davranış bu. Çim hokeyi takımında bile taciz varsa neden medyada olmasın" diyor.

Şengül kadınlara sesleniyor: "Susmayın. Anlatın. Gizli saklı kalmasın. Sessizlik ve kabullenmek olayı büyütüyor." (AD/BA)




--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
09/08/2006 Ayşe DURUKAN
--------------------------------------------------------------------------------
http://kadin.bianet.org/index.htm
Old 12-08-2006, 20:29   #23
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan kadınların en büyük sorunu

Sayın Kayar öncelikle bu kadar önemli bir konuyu tartışmaya açtığınız için size çok teşekkür ediyorum.Sn Dost'un tavrının sebebinide hala anlayabilmiş değilim.Konuda ilgilendiği tek yer 10.000 sterlin kısmı nedense.
Kadınlarımız artık her alanda çalışmaya başladılar.Bu da beraberinde taciz oranını da arttırdı tabi.Ama bir çok kadın adının lekelenmesinden korktuğu için bu konuda sessiz kalmaktadır.Oysaki bir kadın kendisine yapılan bir tacizi anlattığında bence kadının değil taciz yapan şahsiyetin adı kirlenir.Umarım bir gün bu anlayış toplumumuza yerleşir.Neden kadınlar erkekleri değil de erkekler kadınları taciz eder acaba?Aslında bu konunun yanıtını bulmak o kadar da zor değil..SAygılarımla..
Old 12-08-2006, 22:11   #24
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın pınar yılmaz

Adıma yönelik eleştiriniz üzerine, bunca zaman sonra yazdıklarımı bir kez daha okudum:

1- Benden başka konuya ilgi göstermiş tek erkek yok
2- Tacizi onaylamadığımı belirtmişim
3- Tacize verilen cezayı az bulduğumu da eklemişim
4- Bu gibi magazin haberlerine ilgi göstermek yerine, ülkemizdeki çalışan kızların bedava tacizlere mahkum olduğunu örnek verip, içten gelen duygularımla yakınmışım
5- Yargıtay’ın kararlarındaki kanıt aramamak yolundaki görüşe dahi katılmışım.

Daha fazla yapabileceğim bir şey kalmamış. Benden daha ne bekliyorsunuz ?

Ama lütfen, ne olur, 10 bin sterline inanmamı beklemeyin..

Saygılarımla
Old 22-08-2006, 09:37   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Kadınlara karşı işlenen her türlü suçu özellikle de cinsel suçları kınıyorum. Öncelikle bunu belirtmeliyim.

Yukarıya aktarılan ve hatırladığım kadarıyla başka bir topikte de daha önceki bir tarihte tartışılan Yargıtay Kararını bir hukukçu olarak HİÇ BİR ŞEKİLDE anlamlandıramadığımı ifade etmeliyim.

hukukun genel kuralları varsa ve bu adam öldürme gibi son derece ağır suçlarda bile istisnasız uygulanıyorsa, sırf kadın-erkek ikilemi temelinde farklı uygulamayı hoş görmek yahut hukkun genel kuralını tersine çevirmek bana son derece hukuk dışı bir anlayış olarak geliyor.

Biliyorum ki bir çok bayan meslektaşımızın tepkilerini çekeceğim ama açık yüreklilikle ortaya koymalıyım ki, delilsiz "taciz" kararını bana kimse benimsetemez.

Aşağıdaki iki ayrı kararı yorumsuz olarak ekliyorum. Olay kadın hakları yahut kadının istismarından çok, bir kereliğine yahut kadınlar adına HUKUK MU HUKUKSUZLUK MU? temelinde değerlendirilmelidir.

Saygılarımla..


Alıntı:
Suç cezasız kalır: Olayın görgü tanığı ve maddi delilin bulunmadığı muhakkaktır. Ancak tarafların ve olayın özellikleri göz ardı edilerek suç kanıtı olarak mutlaka tanık aranması birçok olayın da cezasız kalması gibi hukuken tecviz olunmayacak bir sonuca yol açar ki, uygulamada da böyle bir anlayış
zorunlu görülmemektedir.

Doğaya aykırı: Söz konusu olan olayda henüz avukatlık mesleğinin başlangıcında bekâr genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında toplumumuzda hâkim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde, kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. Başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması
insanın doğasına aykırı bir olgudur.

Başka yollar bulabilirdi: İddia bir an, savunma tarafının ileri sürüldüğü gibi şikâyetçinin sanığın mesleki yetersizliği nedeniyle kendisini uyarması vs. nedeniyle kırgınlıkla iftira ettiği düşünülse dahi.. kendisine zarar vermeyecek başka yol-yöntemlere başvurma olanağının varlığı karşısında bu düşünceye
geçerlilik ve üstünlük tanımak hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu itibarla yakınıcı tanıklarının anlatımları gibi yan delillerle doğrulanan kendi iffetini ortaya koyarak ileri sürdüğü iddiaları mahkemezice sabit görülerek
sanığın eylemlerinin sübutunu kabul için yeterli görülmüştür.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2002/17707
K. 2002/21232
T. 11.6.2002
• NASI IZRAR ( Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi - Sanığın Atılı Suçu İşlediğine Dair Yeterli Kanıt Bulunmaması )
• ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ ( Sanığın Atılı Suçu İşlediğine Dair Yeterli Kanıt Bulunmaması - Nas'ı Izrar )
• SANIĞIN ATILI SUÇU İŞLEDİĞİNE DAİR YETERLİ KANIT BULUNMAMASI ( Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi - Nas'ı Izrar )
765/m.516
1412/m.238, 254
ÖZET : Sanık hakkında, mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanık aleyhinde şüpheden tamamen uzak, kesin kanı uyandırabilecek yeterlilikte kanıtlar bulunmalıdır.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2002/143
K. 2002/1024
T. 27.3.2002
• ADAM ÖLDÜRME ( Sanığın Oğlunu Öldürmesi )
• ŞÜPHEDEN SANIĞIN YARARLANMASI ( Şehadette Bulunanların Oğlunun Öldürüldüğünü Gördüğünde Sanık Soğukkanlıydı Diyerek Yorum Yapmalarının Kanıt Değerinin Olmaması )
• DELİL YETERSİZLİĞİ ( Failin ve Öldürme Sebep ve Saikinin Hazırlık Soruşturmasıyla Netleştirilememesi ve Şehadetlik Yapanların Söylediklerinin Kanıt Değerinin Olmaması )
• KİŞİLERİN OLAYLAR KARŞISINDAKİ TEPKİLERİNİN FARKLI OLMASI ( Kendi Gömleğini Olay Mahallinde Bırakmış Olabilme Tedbirsizliğini Göstermesinin Düşünülememesi )
765/m.51,59,450
Old 30-08-2006, 10:17   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Bizim genel müdür şirketteki kadınlara sarktı, işten attım

Sadi ÖZDEMİR

Özel hava yolu şirketi kurup eski KTHY’nin genel müdürü Sadettin Gezmek’i genel müdür yapan Bahtışen Tunca, dört kadın personelinin "Sadettin Bey bizi sürekli taciz ediyor" dilekçesi üzerine genel müdürü işten atıp, taciz şikayetini de savcılığa bildirdi.

ABD’de yaşayan ve Türkiye’de özel havayolu şirketi Tunca Havacılık A.Ş.’yi (Best Air) kuran Bahtışen Tunca, şirketinin genel müdürünü ’Kadın personele cinsel taciz’ suçlamasıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet etti. Best Air’i kurup, Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın (KTHY) eski genel müdürü Saadettin Gezmek’i şirketine yönetim kurulu başkan vekili ve genel müdür yapan Bahtışen Tunca, 4 kadın personelinin yazılı olarak kendisine "Sadettin Bey bizi sürekli taciz ediyor" diye başvurması üzerine Gezmek’i, Çalışma Yasası’nın 17’inci Maddesi’ne dayanarak işten çıkardı. Ardından da kendisi, bazı şirket yöneticileri ve şikayetçi kadın çalışanlarıyla soluğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nda aldı. Bahtışen Tunca, "Hiçbir iş yerinde cinsel taciz cezasız kalmamalı. Bazı şirketler bu tür olayları ’kol kırılır yen içinde kalır’ düşüncesiyle savcılığa taşımıyorlar. Ben bunun yanlış olduğunu söylüyorum. Saadettin Bey yargılanmalı ve işlediği suçun cezasını çekmeli" dedi. Tunca, Saadettin Gezmek’in, Ceza Kanunu’nun cinsel taciz başlıklı 105’inci maddesi uyarınca cezalandırılmasını istedi.

KANDIRDI VE TACİZ ETTİ: Bahtışen Tunca, Saadettin Gezmek’in birçok konuda da yanlış beyanda bulunduğunu ve kendilerini kandırdığını belirttiği şikayet dilekçesinde şu ifadelere verdi: "Sivil Havcılık Genel Müdürlüğü denetim ve kontrolleri dahil olmak üzere pek çok konuda yönetim kuruluna gerçeğe aykırı beyanlarda bulunması sebebi ile şirketin çalışmalarını aksatmıştır. Bir Genel Müdür’den beklenmeyecek hal ve hareketlerde bulunmuş, hiyerarşik konumunun da etkisiyle çalışanlara yönelik sarkıntılık, laf atma ve cinsel taciz eylemlerinde bulunmuştur. Şirket çalışanları, sanığın ısrarcı tutumu üzerine kendi kişisel çabaları ile tacize son veremeyeceklerini anlamışlar ve sanığın kendilerine olan tutumlarını ayrıntılı bir şekilde anlatan şikayet dilekçesi ile Tunca Havacılık A.Ş. Yönetim kurulu Başkanlığı’na bildirip çözüm istemişlerdir."

KTHY’de ilişkiler çok sıcaktı iç çamaşırlarını bile görürdüm

BEST Hava Yolları’nın katdın çalışanlarından birinin şikayet dilekçesinde Sadettin Gezmek’in kendisine söyledikleri şöyle anlatılıyor: "En son 15.06 2006’da öğleden sonra odama gelip masamda duran bir kağıda ’2 expresso’ yazıp kaş göz işaretiyle odasına getirmemi istemişti. Odasına kahveyle gittiğimde ’misafiriniz var sanmıştım’ deyip kahveleri bıraktım. Benim için olduğunu, oturup sohbet edeceğimizi, ona ilgi göstermediğimi, çok resmi davrandığımı söyleyerek, yine özel hayatımla ilgili sorular sormuş; kendisinin KTHY’deyken kabin ekipleri ve kabin hizmetleri müdürüyle çok samimi ilişkiler içinde bulunduğunu hatta iç çamaşırı bile aldığında kendisine gösterildiğini burada bu sıcak ilişkileri bulamadığını ifade etmiştir. Görev atama yazımı imzalatmak üzere götürdüğümde kalemin yazmadığını, yazması için benim ne yapmam gerektiğini bildiğimi ifade etmiş, bilmediğimi ne demek istediğini anlamadığımı söyleyince de ’sen bilirsin, bilirsin. Sen feleğin çemberinden geçmişsin’ diyerek yazıyı imzalamıştır."

Seni görünce gözüm gönlüm açılıyor, evine davet et

BİR başka kadın çalışan da şikayet dilekçesinde, Sadettin Gezmek’in kendisine ’uygunsuz fıkralar anlatıp; Kıbrıs’ta hosteslerle olan diyaloglarını ve özel ilişkilerini, karısının bunları duyduğunu ve bu nedenle sıkıntılar yaşadığını anlattığını’ belirtti. Kadın çalışan dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: "Erkek arkadaşım olup olmadığını, boş zamanlarımı nasıl değerlendirdiğimi soruyordu. Ben ise işlerle ilgili sorular sorarak konuyu değiştirmeye çalışıyordum. Bana sürekli kendisinin gözbebeği olduğumu, beni görünce gözünün gönlünün açıldığını, tüm sıkıntılarının dağıldığını söylüyordu. Defalarca kendisini yemeğe, kahve içmeye davet ettirmeye çalıştı. Beni öğle yemeklerinde cep telefonumdan arayıp yemeğe davet ediyordu. Ben de kabin hizmetleri kadrosu ile program yaptığımı, onlarla çıkacağımı söyleyince ’Pekiii...’ diye telefonu kapatıyor ve gün içinde ofisteyken telefonuma defalarca cevapsız çağrı bırakıyordu. Bu da odama gel anlamına geliyormuş."

Tacizinden işe gitmedim 20 cevapsız çağrı yaptı

SAADETTİN Gezmek’in kadın çalışanlara taciziyle ilgili ifadelerde bir başka taciz iddiası da şöyle anlatılıyor: "Saat 19.00-20.00 arasında cep telefonumdan aradı ve nerede olduğumu sordu, ben de mesai bittiği için çıktığımı söyledim. Bana geri dönmem gerektiğini, geç saate kadar birlikte çalışacağımızı ertesi güne yetiştirilmesi gereken yazılar olduğunu söyledi. Ben de B. Hanım’a bilgi verip gelebileceğimi söyledim. Bana ’ona söyleme o gelmesin sen gel ben seni eve de bırakırım’ dedi. Sabah erkenden gelip evrakı yazabileceğimi söylediğimde bana, ’hayır burada olman ve beraber yazmamız gerekiyor’ dedi. Ertesi sabah 07.30’da B. Hanım ile birlikte ofise gittik ancak kendisi saat 09.30’da geldi. Bana ’akşam seni çok üzdüm, affettirmek için seni akşam yemeğe götüreceğim. Bu yemek çok özel olacak, sadece ikimiz olacağız’ dedi. Ben ’böyle bir şeye gerek olmadığını söyledim. Ertesi günlerde ofise gitmemeye B. Hanım’la birlikte karar verdik. Ertesi gün evdeyken Saadettin Bey cep telefonumdan çok kez en az 20 defa cevapsız çağrı yaptı."

Gezmek: Bahtışen Hanım çok fazla Dallas seyretmiş



Tunca Havacılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Bahtışen Tunca tarafından ’kadın personele taciz’ iddiasıyla savcılığa şikayet edilen eski genel müdür Saadettin Gezmek, hakkındaki iddiaların hepsinin iftira olduğunu ve kendisinin şirketteki haklarını ’gasp etmek’ için şantaja uğradığını söyledi.

Gezmek şöyle konuştu:

"Bu arkadaş çok yanlış işler yapıyor. Herhalde kendisini hálá ABD’de sanıyor. Herhalde çok Dallas dizisi seyretmiş olmalı. Bir kere benim orada para ve emeklerimin karşılığı olan yüzde 10 hissem var. Bu hisseleri ve genel müdürlükten doğan haklarımı gasp etmek için böyle bir yola girdiler. Bana önce şantaj yaptılar, boyun eğmedim. Şimdi ben de onların aleyhine 3-4 tane dava açacağım. Söylediklerinin tamamı iftiradır. Ben iyi bir bürokrattım ve 3 yıl KTHY’de ülkemi çok başarılı şekilde temsil ettim. Ben bu hanımefendiye şirketi kurdum, bir noktaya getirdim. İlk uçuşumuzu 25 Haziran’da yaptık ve daha 1 hafta geçmeden benim şirketten ayrılmamı istedi. Karşı koydum. Onlar da çalışanlardan aleyhime dilekçeler almışlar. Ben bu şantaja boyun eğmiyorum, çoluk çocuğumun hakkını her kuruşuna kadar alacağım. Benim 3 yıllık sözleşmem var ve bu aşamadan sonra bütün bu konular uzun süre mahkeme konusu olacak."



http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/5...id=0&oid=0&l=1
Old 30-08-2006, 22:41   #27
olcar

 
Varsayılan olayı ben gazteden okumuştum

Dikkat çeken haber içeriği taşıyan yanlış ifade etmiyorsam işyerinde taciz vakası yaşanması.Ama benim burdan yola çıkarak gelmek istediğim yer bayanların olayı (diğerlerinin aksine biraz cesaret göstererek) diğerleriyle paylaşması ve haklıyken haksız duruma düşmemeleri!Nedendir bilinmez taciz ,tecavüz gibi talihsiz vakaları geçiren talihsiz bayanlar ayıplanır.Bu desteğe muhtaç kadınlarımıza birde toplumdan dışlanma,suçlu bulunma piskolojisi ile biz baskı uyguluyoruz(belki bilerek,belki bilmeyerek,belki farkına vararak,belki varmayarak!).Özellikle dikkat ettiğim nokta belki onları en iyi anlayan ve yorumlayan biz bayanlar olmalıyken,ya destek olmadık,ya zavallı demekle yetindik ,ya onu bile demeyip bencilce tahtalara vurduk,ya da MALESEF suçladık dışladık.Burada ise hepsi açıklayarak içlerine kapanmamış göz yaşlarıyla avunmamışlar.Yetkili olan bayan da söylenenleri ciddiye alarak işleme koymuş.İddialar doğrudur, değildir bunu adalet gösterecektir ama cesaretlerini ve kendilerine duydukları saygının gereklerini yaptıkları için takdire değer buluyorum.
Old 05-10-2006, 18:04   #28
Merhaba

 
Varsayılan Tacizde mağdur şikayeti aranmayacak...

Patron tacizinde mağdur şikáyeti aranmayacak


6 ekim 2006 hurriyet.com.tr


Yargıtay, kız kardeşine cinsel tacizde bulunan ağabeyin davasını görüşürken, yeni TCK’daki cinsel saldırı suçunu yeniden yorumladı. Ensest suçları ve patron tacizinde mağdurun şikayeti aranmayacak. Eşe tecavüz ise şikayete bağlı olacak. Ancak kocanın karısının başına silah dayaması ve bıçak çekmesi halinde eş şikayetçi olmasa bile resen kamu davası açılacak.
Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi, Adil K’nın olay tarihinde 18 yaşını dolduran kız kardeşi Gülcan K’nın göğüs ve boynunu elleyip öperek "ırz ve namusuna tasaddide" bulunduğu gerekçesiyle eski TCK’ya göre 6 yıl hapse mahkum etti.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise Adil K’nın eylemini yeni TCK’ya göre "basit cinsel saldırı" kabul etti ve reşit olan kız kardeşi Gülcan K’nın şikayetçi olmadığı gerekçesiyle bu davanın düşürülmesine karar verdi. İki üye ise "ana-baba bir kardeşine karşı cinsel saldırı" suçunun "nitelikli hal" olduğunu ve bu suçu işleyene soruşturmanın resen yapılması gerektiği görüşüyle karşı oy kullandı.

BAŞSAVCILIK İTİRAZI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da Adil K. hakkındaki davanın düşürülmesi kararına Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda itiraz etti. Başsavcılık itirazında, 102/ 2. fıkrada, eşe karşı cinsel saldırının mağdur eşin şikayetine bağlı olduğunun belirtildiğine dikkat çekilerek "Bundan diğer hallerde (nitelikli hal) suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı anlaşılmaktadır" denildi. Kurul önceki günkü tartışmalı görüşmede Başsavcılığın itirazını kabul etti ve daire kararını oy çokluğuyla bozdu. Bazı üyeler bu karara "Evlilikler yıkılır" diye tepki gösterdiler.

SON KARARIN ANLAMI
Genel Kurul’un bu kararı ışığında "cinsel saldırı" suçu şöyle cezalandırılacak:

1-Eşe karşı basit cinsel saldırı suçu işlenmesi halinde soruşturma ve kovuşturma mağdur eşin şikayetine bağlı olacak. Silahla, bıçakla nitelikli cinsel saldırıda da eşin şikayeti aranmadan resen kamu davası açılabilecek.

2-Silahla ve birden fazla kişi tarafından birlikte cinsel saldırı suçunun işlenmesi halinde de şikayete bağlı olmayacak.

3-Kardeşe, anaya, babaya cinsel saldırı (ensestte) şikayet şartı aranmayacak ve resen kovuşturulacak (üçüncü derecede akrabalar dahil).

4- Kamu görevlisinin, örneğin müdürün memura, patronun ya da yöneticinin çalışanına nüfuz kullanarak, cinsel saldırısı nitelikli sayılacak ve şikayet aranmayacak.

5-Beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumdaki kişiye cinsel saldırıda da şikayet şartı aranmayacak.

Patron, iftira davası açabilir

Yeni TCK’nın mimarlarından Doç. Dr. Adem Sözüer, yeni TCK’ya göre, "cinsel taciz"in henüz saldırı aşamasına gelmemiş söz atma, cinsel içerikli sözler söyleme gibi eylemler olduğunu ve kişinin vücuduna dokunulduğu anda ise suçun "cinsel saldırı" olacağını anlattı. Doç. Sözüer, nüfuzun kötüye kullanılarak patronun işçisine cinsel saldırıda bulunması halinde, suçun cezasının yarıya kadar artırılacağını belirtti. Doç. Sözüer, ancak örneğin o işçinin, patronu kendisine cinsel saldırıda bulunmadığı halde şikayetçi olarak, patronuna soruşturma açılmasına neden olması halinde, bu kez işçi hakkında iftira suçundan dava açılabileceğini söyledi.
Old 27-10-2006, 14:20   #29
akif tütüncü

 
Varsayılan

taciz sadece kadının karşılaştığı bir hareket olmayıp erkeklerde kadınlar tarafından taciz edilmektedir
Old 17-11-2006, 16:51   #30
mgamzesahin

 
Varsayılan

Cinsel taciz her ne kadar sıkça rastlanan bir suç olsa da(özellikle de işyerlerinde), bu başlık altında yer alan olaylardan KTYHdeki cinsel taciz haberi ile ilgili güncel bir gelişmeyi eklemek istedim. Cinsel tacizle ilgili şikayete karşı takipsizlik kararı verildi ve karar kesinleşti. Yargısız infaz yapmak da biz hukukçuların yapmaması gereken bir işlem olmalı. Haberleri yayınlarken ve alıntı yaparken de daha dikkatli olmak gerekiyor bence..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Baro Değişikliği Halinde "Nakil Ücreti" Kabusu.... Av.Duygu Işık Behrem Hukuk Sohbetleri 94 21-05-2019 11:12
Taciz Konusundaki Yanlışlar Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 28-10-2003 20:50
Cep Telefonundan Taciz hsel Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 18:14
Cinsel Taciz UĞUR Hukuk Soruları Arşivi 1 15-02-2002 00:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08760500 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.