Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

alacaklı soyismi yanlış yazılan bononun geçerliligi

Yanıt
Old 03-10-2007, 13:13   #1
avnihal

 
Varsayılan alacaklı soyismi yanlış yazılan bononun geçerliligi

Elimde bir bono var henüz takibe koymadım ancak bonodaki alacaklı soyadı yanlış yazılmış nüfustaki soyadı ile bonodaki soyadı başka.
Bu durumda bononun geçerliliği nedir acaba?
Old 03-10-2007, 14:09   #2
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

kanımca hiçbirşey olmaz.Maddi hatadır.Eğer teredüttünüz varsa senette alacaklı görünen birine ciro etsin,O da alacaklıya ciro etsin burda soyadını doğru yazsınlar ama.
Old 03-10-2007, 14:16   #3
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avnihal
Elimde bir bono var henüz takibe koymadım ancak bonodaki alacaklı soyadı yanlış yazılmış nüfustaki soyadı ile bonodaki soyadı başka.
Bu durumda bononun geçerliliği nedir acaba?
Bu durumda bononun vasfında bir problem yoktur ancak tahsil kabiliyeti zordur.Soyadının farklı olmasının mantıklı bir açıklaması vardır herhalde.Mesela soy isim tashihi vs.öncelikle bu hususu tespit etmek gerekir.Aksi halde alacaklının gerçek alacaklı olduğunu izahı çok zordur ve böyle bir senedin tahsil kabiliyeti imkansızdır.Yanlışlığın soyadının tamamına mı ait yoksa 1-2 harfinin yanlış olup olmadığı da önemlidir.Mesela Ahmet Arslan Yerine Ahmet Aslan yazıldıysa bu anlaşılabilir bir durum ancak Ahmet Arslan yerine Ahmet Kurt yazıldıysa artık bu alacaklı tamamen farklı bir kişidir demektir.Ve senedin gerçek alacaklısı senette adı geçen kişi olacaktır.
Old 05-10-2007, 14:18   #4
avalaattin61

 
Varsayılan

Sayın arkadaşlar, soy isim yanlış da olsa, doğru kişiye takip yapılabilir diye düşünüyorum. Zira, takip yapıldığında,borçlu neye itiraz edecektir. Eğer bu borçlu ben değilim der ve imzaya da itiraz etmezse, itirazın iptali davası ile sorun çözülür, şayet imzaya da itiraz ederse, bu kez imza tetkiki sonucunda gerçek ortaya çıkacaktır.
Old 05-10-2007, 14:45   #5
selcukcete

 
Varsayılan Emre muharrer senet şartları

İcra takibine konu yapılması için tarafınıza verilen emre muharrer senette
lehtarın soy isminin yanlış yazılmış olduğunu,senetteki soy isim ile lehtarın nüfustaki soy isminin farklı yazıldığını,bononun geçerli olup olmadığı konusunda ikilemde kaldığınızı düşünüyorum.
1. İcra takibine dayanak yapılacak sened icra müdürüne ibraz edildiğinde İİK 168/1 madde uyarınca "icra müdürü senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse,borçluya senet sureti ile hemen bir ödeme emri gönderir"hükmünü içermektedir.
İcra müdürlügünce borçluya ödeme emri gönderilecek olursa gönderilen ödeme emri ile takibe dayanak yapılan senet fotokopisi zorunlu olarak borçluya teblig edilecektir.
Borçlu İİK.168/3 madde uyarınca takip müstenidi senedin kambiyo vasfında olmadığını bu nedenle takip yapan alacaklının yetkili hamil bulunmadığını öne sürerek (5 gün içinde)takibin iptalini isteyebilir.İcra Hakimi takip konusu senedin kambiyo vasfında olup olmadığını İİK 170/a maddesi gereğince resen gözetmek zorundadır.
2. Yarğıtay 19 Hukuk Dairesinin 18.04.1996 gün ve 2198/3977 sayılı kararı bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.Karar özetle "TTK 688/5 inci hükmüne göre emre muharrer senedin kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad soyadını ihtiva etmesi zorunlu olup,aynı yasanın 689/1 inci maddesi gereğince bu unsuru ihtiva etmeyen bir senet bono sayılamaz"Bu durum karşısında size verilen senet ile kambiyo takibi yapılması mümkün değildir.
Kambiyo takibi yapılamaz ise o zaman ne olacaktır,
Müvekkilinize verilen senetteki imzalar borçluya ait olduğuna göre borçlu hakkında ilamsız takip yapmanızı (müvekkilinizin gerçek ad ve soyadı)öneririm,borçlu kendisine gönderilen ödeme emrinde imza inkarında bulunmadığı taktirde takip konusu senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılacağından yazılı delil başlanğıcı olan senede dayanarak itirazın iptal davasının açılmasını öneririm,borçlu senetteki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği taktirde borçlu olmadığının ispat külfeti HUMK 288 ve 290 maddeleri uyarınca davalı borçluya düşecektir.selam ve sayğılar
Old 05-10-2007, 19:13   #6
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/319
Karar: 2005/4026
Karar Tarihi: 01.03.2005
ÖZET: Mahkemece, re'sen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de TTK. nun 688/2.maddesine aykırı olarak bonodaki keşideci imzalarını inkar etmeyen S. A. ve A. Y.'ın bonoda isimlerinin bulunmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi de doğru değildir.


(6762 S. K. m. 58/3,60/1-c, 688/2) (YHGK. 06.10.2004 T. 2004/1-433 E. 2004/483 K.)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Alacaklı vekili vasıtasıyla borçlu aleyhinde 1 adet 5000 Euro'luk bonoya dayalı olarak yaptığı takipte, takip talepnamesinde İİK. nun 58/3.maddesine göre alacağın Türk Lirası tutarı gösterilmiş ise de, İİK. nun 60/1-c maddesi hükmünce ödeme emrinde de alacağın Türk Lirası karşılığının yazılması zorunludur. Bu noksanlık, kamu düzeni ve Devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, takibin her aşamasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır. (HGK. nun 12.05.1994 tarih - 94/12-271 esas - 94/301 sayılı kararı)
Ayrıca, kamu düzeni ile ilgili konularda temyiz edenin aleyhine de karar verilebileceğinden (HGK. nun 06.10.2004 tarih 2004/1-433 esas sayılı kararı) Mahkemece, re'sen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de TTK. nun 688/2.maddesine aykırı olarak bonodaki keşideci imzalarını inkar etmeyen S. Avşar ve A. Yantır'ın bonoda isimlerinin bulunmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi de doğru değildir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 05-10-2007, 21:13   #7
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Yargıtayımız beni mi takip ediyor;ben mi onu taklit ediyorum;yoksa aklın yolu bir olayı mı gerçekleşiyor.
Old 05-10-2007, 23:02   #8
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Vardar tarafından eklenen karar, bonoyu düzenleyenin ad ve soyadının bulunmasının zorunlu olmadığını belirtiyor.

Soruda ise alacaklının, soyadının yanlış olduğu belirtilmiş. Soyadı yanlış yazılan alacaklı, lehdar ise konuya ilişkin aşağıdaki kararın açıklayıcı olacağını düşünüyorum.

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2000/4679
Karar: 2000/7362
Karar Tarihi: 02.11.2000

ÖZET: Lehtarın ad ve soyadının yazılı olmadığı belge,kambiyo senedi niteliğim haiz bono olarak kabul edilemeyeceğinden, kambiyo hukuku hükümlerinden yararlanarak alacak isteminde bulunulamaz.
Alacaklının İİK. nun 72/5. maddesine göre tazminata mahkum edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir.

(2004 S. K. m. 72/5) (6762 S. K. m. 688/5, 689/1)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- TTK'nın 688/5. maddesi hükmüne göre, bono kime veya kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını ihtiva etmesi gerekir. oysa dava konusu senetlerde lehdarın ad ve soyadının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda TTK'nın 689/1. maddesine göre dava konusu belgeler kambiyo senedi niteliğini haiz bono olarak kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle davalının kambiyo hukuku hükümlerinden yararlanarak alacak isteminde bulunmasına yasal olarak bulunmadığından davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- İİK'nin 72/5. maddesi uyarınca alacaklının tazminata mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda davalının icra takibine girişmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davacı lehine %40 tazminata hükmedilmesi isabetli değildir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 65.000.000 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Konunun istisnasına ilişkin karara bir örnek aşağıdadır.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2001/11-199
Karar: 2001/244
Karar Tarihi: 14.03.2001

ÖZET: Kural olarak kambiyo senetlerinde lehdar hanesine hakiki ve hükmi şahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne var ki, lehdarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda yasal kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Dahası bononun bu yönde usulsüzlük durumunu bilen ve imzalayan borçlunun daha sonra bu eksikliğe dayanması iyiniyet ile bağdaşmaz. Öte yandan bononun ciro şerhinde lehdarın tam hüviyeti belirlenmiş olmakla eksikliğin tamamlanmış olduğu da açıktır. O nedenle bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekir.

(743 S. K. m. 2) (6762 S. K. m. 583, 688, 689)

Dava: Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.4.2000 gün ve 2000/18 E-397 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 11.9.2000 gün ve 2000/5669-6542 sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, müvekkilin keşidecisi olduğu ve davalının ciro yoluyla sahip olduğu senedin lehdarın gerçek veya tüzel kişiliği bulunmaması, cirodaki imzanın da yetkili şahsa ait olmaması nedeniyle kambiyo senedi vasfında olmadığını, ancak, davalının icra takibi ile müvekkilinden 65.700.000 lira tahsil ettiğini ileri sürerek, bu meblağın %80 faizi ile istirdadını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, senedin geçerliliğinin merci hakimliğince belirlenip, kararın kesinleştiğini, davacının cirosunun sahteliğine dayanamayacağını, kaldı ki, cironun geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, senette lehdar olarak tüzel kişiliği olmayan "U. Dershanesi"nin gösterildiği, ciro kısmında Ltd. Şti. kaşesi mevcut ise de, ciro imzasının şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı, bu durumda, adi senet hükmündeki belge ile kambiyo hukukuna mahsus takip yapılamayacağı, bu yolla yapılan takip sonunda tahsil edilen paranın iadesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibi sonunda ödenen meblağın istirdadına ilişkindir.

Davacı, lehdar hanesinde "U. Dershanesi" yazan bonoyu imzalamış, bilahare, senedin arkası "U, E. Öğr. Ltd." kaşesi ile imzalanarak davalıya ciro edilmiştir. Davacı bu davada sonuç olarak, dava konusu senedin lehdarın bulunmadığından kambiyo senedi vasfında olmadığını ileri sürmekte ise de, daha baştan lehdar hanesinde "U. Dershanesi" yazılı senedi gördüğü halde imzalayan davacının böyle bir iddiası tipik olarak MK.'nun 2'nci maddesine aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan hukuken himaye edilemez.

Kaldı ki, ciro kısmındaki şirket unvanı nazara alındığında senedin ön yüzünde lehdar ünvanının eksik yazılması sonuca etkili olmadığı gibi, senedin arkasını ciro eden M. A. U.'ın da dosyaya ibraz edilen Ankara 41'nci Noterliğince düzenlenmiş 9.4.1997 tarihli vekaletname kapsamına göre, senet imzalama yetkisi de dahil olmak üzere çok geniş kapsamlı şirketi temsil ve yetkiye sahip olduğu görülmektedir.

Bu durumda mahkemece, kambiyo hukukuna mahsus takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Kural olarak kambiyo senetlerinde Lehdar hanesine hakiki ve hükmi şahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne var ki, Lehdarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda az yukarıda açıklanan kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Dahası bononun bu yönde usulsüzlük durumunu bilen ve imzalayan borçlunun daha sonra bu eksikliğe dayanması Medeni Kanunun 2'nci maddesi ile bağdaşmaz (Bkz. Prof. Dr. F. Ö., Kıymetli Evrak Hukuku Ankara 1997 Sh. 489, 494). Öte yandan bononun ciro şerhinde Lehdarın tam hüviyeti belirlenmiş olmakla eksikliğin tamamlanmış olduğu da açıktır. O nedenle bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.3.2001 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bir Doğru Bir Yanlış Av.Suat Ergin Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 323 06-10-2013 18:49
İcra Mahkemesinde Yanlış Açılan İtirazın İptali Davasından Feragat Eden Alacaklı dinamik Meslektaşların Soruları 7 15-10-2012 16:58
bononun şarta bağlanması saadet Meslektaşların Soruları 4 21-04-2007 18:48
Tapu Sureti Olmadan Ihtarnamenin Gecerliligi umutlaw Meslektaşların Soruları 3 31-03-2007 14:50
Velayetin Nezi -Delil Gecerliligi av.m.a.g Meslektaşların Soruları 8 26-01-2007 09:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03229403 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.