Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra takibinde borçlu mal beyanında bulunduğu halde menfi tespit davası açabilir mi?

Yanıt
Old 18-01-2008, 17:47   #1
Av. Ersin Aslan

 
Varsayılan İcra takibinde borçlu mal beyanında bulunduğu halde menfi tespit davası açabilir mi?

Sayın meslektaşlarım, size bir hukuki sorunu anlatmak istiyorum ve değerli fikirlerinizi bekliyorum;
Bir icra takibinde Borçlu mal beyanında bulunduğu halde, sonra takip devam ederken borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açabilir mi?. Hem mal beyanında bulunup hemde borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açmak bir çelişki midir? Saygılarımla.
Old 18-01-2008, 23:23   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

bu bir çelişki olamaz bunu destekleyen bir yasal dayanak bulamadım açıkçası
Old 18-01-2008, 23:33   #3
korayoz

 
Varsayılan

menfi tespit davası açsanızda açmasanızda zaten mal beyanında bulunmanız gerekir.
Old 18-01-2008, 23:57   #4
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ersin Aslan
Hem mal beyanında bulunup hemde borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açmak bir çelişki midir? Saygılarımla.
Mal beyanı dilekçesinde "borcun kabul edildiğine"ilişkin bir beyan yoksahiç bir çelişki arz etmez.
Old 19-01-2008, 02:18   #5
Aslı Elif KOŞAR

 
Varsayılan

Menfi tespit davası takibin devamı sırasında da ortada para alacağına ilişkin bir takip yokken de açılabilir.

Takip başlatıldıktan sonra, Menfi Tespit Davası para alacaklıya ödeninceye kadar açılabilir. Para alacaklıya ödendikten sonra menfi tespit davası açılamaz ancak İstirdat Davası açılabilir.

Menfi Tespit Davası açılmış ve daha sonra para ödenmiş ise bu dava İstirdat Davasına dönüştürülür.

İcra takibi başladıktan sonra açılan Menfi Tespit Davasında bir ihtiyati tedbir olarak takibin durdurulmasına karar verilemez


Kısacası, bu bilgiler doğrultusunda düşünüldüğünde borçlu ödeme emrini tebellüğ ettiği andan itibaren ödeme emrinde belirtilen süre içinde mutlaka mal beyanında bulunmalıdır. Bunun kesinlikle bir çelişki olduğu düşünülemez.
Old 19-01-2008, 22:10   #6
süleyman zengin

 
Varsayılan

Malbeyanında bulunması gereken zorunlu onsurlardan biri de borcu kabul edip, etmemektir. Eğer üsulune uygun malbeyanında bulunmak kastıyla yada birisinin basmakalıp yazdığı malbeyan dilekçesinde -borcu kabul ediyorum- ibaresi geçiyorsa kesinlikle menfi tespit davasını kazanma şansınız yoktur. Ancak, ceza almamak amacıyla borcu kabul etmemekle birilikte malbeyanında bulunulmuşsa menfi tespit davası açılabilir. Saygılarımla....
Old 19-01-2008, 23:47   #7
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın Zengin' in açıklamalarına katılıyorum. Aşağıdaki Yargıtay kararı da buna dikkat çekmekte zaten. Saygılarımla...


T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

Esas : 2002/5674
Karar : 2003/4850
Tarih : 06.05.2003



KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı asıl borçlu Yaşar Arslan´ın kredi borcuna kefil olduğu için Yerköy İcra Müdürlünün 1999/66 s. dosyasında aleyhine icra takibine girişildiğini, oysa sözleşmede limit belirli olmadığı için kefaletinin geçersiz olduğunu, adı geçen icra dosyasına 3.4.2001 gününde yatırdığı 3.796.000.000.-TL´nın kendisine iadesi gerektiğini ayrıca aynı yer icra müdürlüğünün 1999/49 s. dosyasında asıl borçlu sıfatı ile aleyhine icra takibi yapıldığını, bu takipde faize faiz yürütüldüğünü, faiz oranının kanuni olmadığını ileri sürmüş, 1999/66 s. icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, yatırdığı paranın 3.4.2001 gününden itibaren %225 faiz oranı ile davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada ise ana paranın 2.500.000.000.-TL olarak tespiti ile faizin kanuni faiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece 1999/66 s. icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatı ile imzalandığı, sözleşmede limit gösterilmediği için davacının sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılmış ve davacının bu dosyadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalıya ödediği 3.794.481.217.-TL´nin ödeme tarihi olan 3.4.2001 gününden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada davacı borcu kabul ettiği için menfi tesbit talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, Yerköy İcra Müdürlüğünün 1999/66 s. icra dosyasındaki alacağın dayanağı olan sözleşmeyi "garanti eden" sıfatı ile imzalamıştır. Bu halde uyuşmazlığın kefalet değil garanti sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Ancak, kredi sözleşmesi ve garanti sözleşmesinin içeriğinden garanti edilen edimin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Belirsizliğin garantisi olamayacağından davacının sorumluluğundan söz edilemez ise de, davacı, 12.2.1999 günlü mal beyanı dilekçesinde "Ödeme emrindeki borcu kabul ediyorum..." demiştir. Ayrıca 3.4.2001 gününde bakiye borcu için ödeme taahhüdünde bulunmuş, bu taahhüt ve alacaklı vekilinin taahhüdünün kabulü icra müdürlüğü tarafından zapta geçirilmiştir. Mahkemece davacının icra dosyasındaki bu beyanları dikkate alınmadan 1999/66 s. icra takibi bakımından davacı borçlunun menfi tesbit ve istirdat talebinin kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 6.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Corpus Arşiv
Old 20-01-2008, 01:29   #8
hakarar

 
Varsayılan

Öncelikle, sorunun, Sayın Vardar'ın ve Sayın Zengin'in açıklamaları ve Sayın Coşkun'un belirttiği Yargıtay kararı doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. Bu anlamda, bu açıklama ve Yargıtay kararı doğrultusunda ufak bazı eklemeler ve açılmılar yapmak isterim.
1 ) Eğer, mal beyanında ya da icra dosyası içerisindeki başkaca bir tutanakta, borçlunun, bu borcu açıkça kabul ettiğini gösterir imzalı bir beyanı varsa, artık borçlu olmadığının saptanmasını isteyemez. Ancak, bu beyanın, belirttiğim üzere, AÇIK BİR KABUL BEYANI olması gerekmek-tedir. Borcu kabul ettiğini gösterir bir ibare olmaksızın, salt yasal zorunluluğu yerine getirmeye yönelik bir mal bildirimi, bu davanın açılmasına engel değildir.

2 ) Bir düzeltme : Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, menfi tespit davası açılsa da açılmasa da her durumda mal bildirimi zorunluluğundan söz edilmiş olsa da, bilindiği üzere, borca itiraz edilmiş olması durumlarında, mal bildirimi zorunluluğu olmayıp, vaki itirazın kaldırılmasından itibaren üç günlük ek sürede, bu zorunluluğun yerine getirilmesi gerekecektir.
İyi çalışmalar ve esenlik dileklerimle.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Takibi - Yetkili İcra Dairesi- Menfi Tespit ve İstirdat Davası av.sinem Meslektaşların Soruları 5 21-11-2012 15:48
menfi tespit davası av.asen öznur Meslektaşların Soruları 12 02-03-2009 10:49
menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması mineöge Hukuk Soruları Arşivi 2 07-11-2006 15:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05500507 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.