Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlık ücreti ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-08-2009, 14:19   #31
Avrasya

 
Varsayılan

Arkadaşlar merhaba.

Mühür bozma ve kaçak su kullanma suçlarından sanık hakkında dava açılmış. Her iki taraf (katılan ve sanık) vekil ile temsil edilmiş.

1-Mühür bozma ile ilgili beraat kararı verilmiş ama vekalet ücreti hakkında hüküm tesis edilmemiş.

2-Kaçak su kullanmaktan 1 yıl ceza verilip (idare tarafından verilen idari para cezası) ödendiği için 2/3 indirim yapılmış, iyi halde 1/6 indirim yapılmış. sonuçta 3 ay hapis cezası verilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş.

Tüm masraflar sanığa yükletilmiş.


Ayrıca sanığın kendisine verilmiş olan idari para cezasının iptali için açmış olduğu dava idare mahkemesince kabul edilmiş.
------------------------------

Biz burda sanık vekili olarak hem kararı hem temyiz edip hem de itiraz mı etmeliyiz? Zira beraat konusunda vekalet ücreti tayin edilmemiş. Tüm masraflar müvekkile yüklenmiş, sanığın önceki ve sonraki tüm faturaları ödenmiş olmasına ve ne kadar su kullandığı belirlenememesine rağmen kaçak su kullanım miktarı fahiş denilerek indirim yapılmamış. Hatta kaçak su kullandığı bile tespit edilememiş.

Cevaplarınızı bekliyorum!
Old 28-09-2009, 16:18   #32
av.külcü

 
Varsayılan Kanun Yararına Bozma Talebim Reddedildi...!!!!

Yeniden Merhaba Arkadaşlar,
Kanun Yararına Bozma (Yazılı Emir) yoluna gittiğimi söylemiştim. Adalet Bakanlığından gelen kararı aşağıya kopyalıyorum. Önce düşüncelerimi yazmak istiyorum.
Karardaki CMK. 231. maddeyle ilgili kısma diyeceğim yok. Evet doğru; suça ve cezaya ilişkin hüküm, sanık yeni bir suç işlerse açıklanır ve o zaman Yargıtay yolu açılır.
Ancak, vekalet ücreti ile ilgili kısımda ne dendiğini anlayamadım..!!!
Vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değilse ve ortada bir de "cezaya ilişkin hususlar dışındaki hususları incelemeye Ağır Ceza Mahkemesi yetkili değildir" diyen bir Yargıtay kararı varsa (8. Ceza Dairesinin 2006/5860 E. 6504 K. sayılı kararı) neden yerel mahkemece Yargıtay'a gitmeme izin verilmiyor..? İzin verilmediğine göre neden Yazılı Emir yoluyla bu karar bozulmuyor...?
Karar aşağıda, görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim;


BAFRA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
İlgi: 21.08.2009 tarihli ve B.M. 2009/1786 sayılı yazı.


Kamu malına zarar verme suçundan sanık ………………
……………………………
…………………………… sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi gereğince vekille temsil edilen katılan yararına vekalet ücreti tayin olunması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiş ise de Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 05.11.2008 tarihli ve 2008/9091-7078 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yoluna temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş bulunan kararlarda gerek maddi hukuk ve gerekse usul hukukuna ilişkin aykırılıkların giderilmesi için başvurulabileceği, vekalet ücreti yargılama gideri sayılsa da kişisel hak niteliğinde olup, bu hakka yönelik kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından incelenebilmesi için hak sahibi tarafından temyiz edilmesi gerektiği, şahsi hak bakımından kanun yararına bozma yoluna gidilmesinin mümkün bulunmadığı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş bulunması karşısında, kurulan hükmün henüz sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmadığı, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde 5271 Sayılı CMK.nun 5560 sayılı kanunla değiştirilen 231/11. maddesi uyarınca mahkemece geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verileceği ve söz konusu hükmün açıklanmasından sonra kanun yollarına tabi olacağı cihetle, tüm dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran anılan karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmemiştir.
Mustafa KÖKÇAM
Hakim
Bakan a.
Müsteşar Yardımcısı
Old 31-10-2009, 12:14   #33
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

[quote]
Alıntı:
Yazan seferino
Vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değilse neden yerel mahkemece Yargıtay'a gitmeme izin verilmiyor..? İzin verilmediğine göre neden Yazılı Emir yoluyla bu karar bozulmuyor...?

Yazılı emir yoluna gitmek için temyiz aşamasının geçirilmesi gerekmektedir. Hagb kararı verildiğinde ise temyiz aşaması henüz geçmemiştir. Hagb kararı şimdilik temyiz edilememektedir. Karar açıklandığında temyiz aşamasına geçilecektir. Temyiz veya yazılı emir yoluna hükmün açıklanmasından önce gidilemez.

Hüküm ancak sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde açıklanacağina göre, sanık yeni bir suç işlemezse hukuka aykırı karar hukuk aleminde çürük diş gibi kalacaktır.

''vekalet ücreti yargılama gideri sayılsa da kişisel hak niteliğinde'' olduğuna göre sanık yeni bir suç işlemezse avukatlık ücretini alamayan müdahilin bu şahsi hakkı yanacaktır.

Size verilen yanıttan ben bunu anladım. Umarım yanlış anlamışımdır:
Devlet kendi cezalandırma hakkını isterse geri bıraksın ama şahsi hakkı yakmasın.

Saygılarımla
Old 31-10-2009, 21:32   #34
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Hakimin sorumluluğunun da düşünülmesi gerektiği kanısındayım.

Saygılarımla.
Old 11-08-2010, 16:20   #35
avyusuf

 
Varsayılan

vekalet ücretine hükmedilik hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da karar verildiği durumlarda vekalet ücreti karar kesinleşmeden icraya konulamayacağına göre nasıl tahsil edilebilecektir. itiraz ile verilen karar kesin ancak karar kesinleşmiş sayılıyormu.
Old 17-08-2010, 10:04   #36
enderkc

 
Varsayılan

Biraz önce icra emrini içeren tebligatı aldım. Hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı bir yargılama da verilen ilamdan doğan vekalet ücretini karşı yan takibe koymuş. İcra emrinde mahkemeden verilmiş bir kesinleşme şerhi var bu şerh de, kararın "temyiz edilmeksizin kesinleştiği" ibaresi var. Ben bu kararı tabi ki temyiz etmedim çünkü hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararları temyiz edilemez, askıda kararlardır. Buna rağmen mahkeme nasıl böyle bir şerh düzenlemiş,karar kesinleşmeden, vekalet ücreti nasıl icraya konulmuş anlamıyorum. Yukarıdaki tüm yazılanları okudum, ben icra emrini hakimliğe şikayet edeceğim, ilam kesinleşmemiştir, kesinleşmemiş ilamdan ötürü vekalet ücreti talep edilemez kanaatindeyim. Saygılar.
Old 17-08-2010, 15:39   #37
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali ekmekçi
sayın meslektaşlarım hagb sını düzenleyen ilgili maddede bu kararın verilmesi kamunun zararının sanık tarafından giderilmesi koşuluna bağlanmaktadır.Peki kamunun zararı nasıl giderilecektir.Örneğin 6136 dan yargılanmakta olan bir sanık bu zararı nasıl ve yargılamanın hangi evresinde giderecektir meblağ neye göre belirlenecektir bu konudaki görüşlerinizi de belirtirseniz sevinirim.Bir de şu mukayaseyi yapalım örneğimizden yola çıkarak.Sanık sabıkasız 6136 sayılı yasanın 12.maddesine göre cezalandırılıp hükmün paraya çevrilerek ertelenmesi yolunu tercih etmekle hagb talebinde bulunmak arasında sanık açısından ne gibi avantajlar ve dezavantajlar olacaktır ...teşekkürler

Sayın Ekmekçi,
CMK.nun 231.maddesinde belirtilen zarardan ''maddi zararın''anlaşılması gerektiği düşüncesindeyim.6136 sayılı yasaya aykırılık suçunda kamunun uğrayacağı herhangi bir maddi zarar sözkonusu olmadığından diğer koşullar gerçekleşmiş ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Diğer sorunuza gelince:Hükmedilen hapis cezası paraya çevrildiğinde ertelenmesi mümkün değildir.Çünkü ,TCK.nun 51. maddesine göre sadece 2 yıla kadar hapis cezaları ertelenebilir.Mahkemece belirlenen deneme süresi sonunda kasıtlı suç işlenmediğinde ceza infaz edilmiş sayılır ve adli sicil kaydına işlenir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine 5 yıllık deneme süresi sonunda koşul yerine getirldiğinde CMK.nun 231/10 maddesi gereğince ''kamu davasının düşürülmesine'' karar verilir.Ve bu durum sanık lehinedir.
Saygılarımla.
Old 17-08-2010, 16:12   #38
S.Orhan

 
Varsayılan

[quote=Av.Armağan Konyalı]
Alıntı:

Yazılı emir yoluna gitmek için temyiz aşamasının geçirilmesi gerekmektedir. Hagb kararı verildiğinde ise temyiz aşaması henüz geçmemiştir. Hagb kararı şimdilik temyiz edilememektedir. Karar açıklandığında temyiz aşamasına geçilecektir. Temyiz veya yazılı emir yoluna hükmün açıklanmasından önce gidilemez.

Hüküm ancak sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde açıklanacağina göre, sanık yeni bir suç işlemezse hukuka aykırı karar hukuk aleminde çürük diş gibi kalacaktır.

''vekalet ücreti yargılama gideri sayılsa da kişisel hak niteliğinde'' olduğuna göre sanık yeni bir suç işlemezse avukatlık ücretini alamayan müdahilin bu şahsi hakkı yanacaktır.

Size verilen yanıttan ben bunu anladım. Umarım yanlış anlamışımdır:
Devlet kendi cezalandırma hakkını isterse geri bıraksın ama şahsi hakkı yakmasın.

Saygılarımla

Sayın Konyalı, izninizle öncelikle bir yanlışı düzeltmek isterim.Olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna, ancak yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlar aleyhine gidilebilir.Bu nedenle temyiz aşamasından geçmiş kararlar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemez.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da henüz hüküm niteliğinde olmadığından bu aşamada kanun yararına bozma yoluna gidilmemesi doğrudur.
Ancak burada gözden kaçırılan husus, temyiz yoluna başvurabilmek için sadece sanığın suç işlemesini ve hükmün açıklanmasını beklemek değildir. ''Düşme'' kararları da temyize tabi olduğundan, yasal süre sonunda mahkemece verilecek kamu davasının düşürülmesi kararı temyiz edilmek suretiyle davanın hem esas yönünden, hem de yargılama giderleri, vekalet ücreti vs. gibi yönlerden denetimini sağlama olanağı mevcuttur.Tabiki gecikmeli de olsa.Ancak ''geciken adalet, adalet değildir'' özdeyişi gözönüne alınarak bu durumun yapılacak bir yasal düzenleme ile düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 17-08-2010, 18:54   #39
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan S.Orhan
Sayın Konyalı, izninizle öncelikle bir yanlışı düzeltmek isterim.
Yanlış yok: Doğru bir ama rivayet muhtelif.

- Sizin dediğiniz gibi ‘’ kanun yararına bozma yoluna, ancak yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşen kararlar aleyhine gidilebilir.’’

Ve benim dediğim gibi ‘’ Yazılı emir yoluna gitmek için temyiz aşamasının geçirilmesi gerekmektedir.’’


- Sizin dediğiniz gibi ‘’ Hükmün açıklanmasının geri bırakılması aşamasında kanun yararına bozma yoluna gidilmemesi doğrudur.’’

Ve benim dediğim gibi ‘’ Temyiz veya yazılı emir yoluna hükmün açıklanmasından önce gidilemez.’’


- Sizin dediğiniz gibi ‘’Ancak burada gözden kaçırılan husus, temyiz yoluna başvurabilmek için sadece sanığın suç işlemesini ve hükmün açıklanmasını beklemek değildir. ''Düşme'' kararları da temyize tabi olduğundan, yasal süre sonunda mahkemece verilecek kamu davasının düşürülmesi kararı temyiz edilmek suretiyle davanın hem esas yönünden, hem de yargılama giderleri, vekalet ücreti vs. gibi yönlerden denetimini sağlama olanağı mevcuttur.Tabiki gecikmeli de olsa . Ancak ''geciken adalet, adalet değildir'' özdeyişi gözönüne alınarak bu durumun yapılacak bir yasal düzenleme ile düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.’’

Ve benim dediğim gibi ‘’Düşme kararı verildiğinde ben ya emekli ya da rahmetli olacağım.’’

Saygılarımla
Old 24-08-2010, 16:03   #40
S.Orhan

 
Varsayılan CMK.nun 231.maddesi değişti

25.07 2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı terörle mücadele kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun 7.maddesi ile cmk.nun 231/6.fıkrasına ekleme yapılmıştır.Buna göre ''sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez''.
Ayrıca geçici 2.madde ile, daha önce verilmiş kararlar için de yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde mahkemeye başvuru hakkı getirilmiştir.Sürenin son günü adli tatile denk geldiğinden, adli tatilin bitiminden itibaren 3 gün içerisinde bu hak kullanılabilinir.İlgilenen ve haberi olmayan arkadaşlara duyurulur.
Saygılarımla.
Old 07-01-2011, 16:45   #41
mgunaydin

 
Varsayılan

Çok ilginç bir tartışma.

HAGB kararlarında yargılama giderlerine (bu arada vekalet ücretine) hükmedilmesi gerektiği, tartışılamayacak kadar açıktır. Olabilir, hakimler hata yapabilir. Ancak itiraz, temyiz, temyizin reddini temyiz gibi tüm yollara gidildikten sonra, eğer verilen kararlarda bir keyfilik veya vekalet ücretine karşı bir direniş seziyorsanız, ilgililer hakkında bir dilekçe ile HSYK ve Adalet Bakanlığı'na müracaat edin derim. Bir tek olaydan bir sonuç çıkmayabilirse de, aynı kişi hakkında gelecek çok sayıdaki şikayetler, elbette yükselme ve atamalarda dikkate alınır.

Ayrıca bu gibi durumlarda takdir edilmeyen vekalet ücretinin tahsili için, ilgili Hakim ve İdare aleyhine adli yargıya gidilmesi de denenebilir.

Keyfiliklerin olmadığı bir hukuk dileğiyle...
Old 09-11-2012, 11:17   #42
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sayın Üyeler

Mühür Bozma suçu nedeniyle, mühürü sökülen idarenin müdahil sıfatıyla katıldığı yargılama sonunda mahkemece sanığa bir ceza verilmiş ama
1-Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
2-Vekalet ücreti konusunda bu aşamada hüküm kurulmasına yer olmadığına
karar verilmiştir.

1- Kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi, hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilebilmesinin ön koşuludur. Halbuki davamızda suç ile meydana gelen kamu zararı giderilmemiştir. Bu nedenle davamızda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez kanısındayım.

2- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde, kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan MÜDAHİL lehine avukatlık ücreti takdir edilmemesi de müdahile yapılan bir haksızlıktır kanısındayım. Bu haksızlığın düzeltilmesi mümkün görülmemektedir:

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına sadece ağır ceza mahkemesinde itiraz yolu açıktır; temyiz yolu kapalıdır. Ağır ceza mahkemesinin de itirazı sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı açısından inceleyebileceği düşünülürse, verilmeyen avukatlık ücreti konusunda kanun yolu bulunmamaktadır.


İlgili CMK 231.maddesinin ilgili iki fıkrası aşağıda sunulmuştur:
(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.

Katkıda bulunacak üyelere teşekkür ederim

Saygılarımla

Konuyla ilgili bir Yargıtay kararını faydalı olacağı kanaatiyle ekliyorum.

Yargıtay
3. Ceza Dairesi

Esas : 2011/7609
Karar : 2011/13784
Tarih : 10.10.2011


Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;

Gereği görüşülüp düşünüldü;

1- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda nispi para cezalarının öngörülmeyip gün adli para cezasının öngörüldüğü, bu itibarla nispi para cezalarının tayininde emvalin miktarı ile 6831 sayılı Orman Kanunun 91/1-2 maddelerindeki para cezasının çarpımı sonucunda bulunan sonuç cezanın 1 YTL'nin altında kalıp 5335 sayılı Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkındaki 5083 sayılı Kanunun 2. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 1 TL'nin altında kalan para cezaları hesaba alınmayacağından para cezası tayininin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun gözetilmmesi

2- Orman içi köyü nüfusuna kayıtlı ve aynı yerde oturan sanık hakkında 6831 Sayılı Yasanın 91/son maddesinin uygulanması,

3- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.02.2009 gün ve E.2008/8-272, K.2009/25 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kurulan hükmün sanık lehine sonuç doğurmasına olanak sağlayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun mahkemece hiçbir isteme bağlı olmaksızın değerlendirilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden bu hususun karar yerinde tartışmasız bırakılması,

4- Suça konu emvalin 765 sayılı TCK nun 36. maddesi yerine 6831 Sayılı Yasanın 93/4. maddesi uyarınca müsadere edilmesi,

5- Müdahil İdare lehine vekalet ücreti tayini gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, müdahil idarenin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 10.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-11-2013, 14:01   #43
Av. Arda Günay

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım, bugün ben de benzer bir sorunla karşılaştım ve yeni başlık açmaktansa burada tartışalım istedim.

Katılan vekili olduğum davada, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Çağrı gideri ve posta masrafı yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline karar verildi.

Avukatlık ücreti yönünden ise "Katılan her ne kadar kendisini davada vekille temsil ettirmiş ise de verilen kararın niteliği gereği katılan lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına" karar verilmiştir.

Söz konusu kararın CMK m. 324/1 ve m. 325/1-2'ye açıkça aykırıdır. Hukuka aykırı bu kararla ilgili;
1- HAGB'ye yapılacak itirazda yer verilebilir.
2- Kanun yararına bozma talep edilebilir.
3- Hakimin hukuki sorumluluğuna gidilebilir.

İtirazda yalnızca HAGB şartlarının oluşumuna ilişkin şekli inceleme yapılacağında çok mantıklı gözükmüyor. Nitekim Y. 2. CD'nin 15.06.2011 tarih ve 2011/19218 E. 2011/13215 K. sayılı kararı da bu yöndedir. Bu sebeple itirazda bu konuya yer vermeyerek, hakimin sorumluluğundan da önce kanun yararına bozma yoluna gitmeyi düşünüyorum. Ancak Sayın av.külcü'nün paylaştığı karar da çok enterasan. Bu sebeple fikirlerinizi almak istiyorum.

Siz olsanız ne yapardınız ?
Old 12-11-2013, 16:50   #44
icra20

 
Varsayılan

Bu konuya bir ışık tutabilirmi bilmem, ancak icra dairesince ilam kesinleşmediğinden bahisle icra emri düzenlenmemesine karar verilmiş ve aşağıdaki gerekçeyle mahkeme yapılan şikayeti reddetmiştir.

Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında 1. İcra Müdürlüğünün 20 /213 esas sayılı dosyası ile 1. Sulh Ceza Mahkemesinin /0/20 tarih 20 / Esas 20 /47 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve beraat kararlarına dayanarak icra takibi başlatıldığı, şikayetçi alacaklının talebin icra müdürlüğünün 21.01.2013 tarihli kararıyla mahkumiyet hükmü kesinleşmediğinden ferilerinin infazı mümkün olamayacağından borçlu hakkında icra emrinin düzenlenmemesine karar verildiği ve şikayetçi tarafından bu kararın kaldırılması için mahkememize şikayet yoluyla dava açıldığı görülmüştür.Takip konusu ilamın Ceza Mahkemesince verilen ilamlardan olması nedeniyle kesinleşmedikçe ferileri olan vekalet ücretinin de infaz olunamayacağı, Yerleşik yargı içtihatlarına göre takip konusu ilamda kararda açıklanmayan bir hüküm ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olan kararın kesinleşmiş mahkeme hükmü niteliğinin bulunmadığı zira mahkemece verilen bu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmiş olsa dahi kesin hüküm niteliğinin bulunmadığı , CMK 231/5 maddesine göre kurulan hükmün borçlu hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağına göre ferilerinin de doğurmaması söz konusu olacağından kesinleşmeyen mahkumiyet hükmü karşısında ferilerinden olan vekalet ücretinin de tahsil edilebilmesinin ancak mahkumiyet hükmünün kesinleşmesiyle mümkün olduğu bu nedenle davacının itirazının haklı ve yerinde olduğu takip dayanağının kesinleşmemiş mahkumiyet kararına dayalı olması nedeniyle infazının mümkün olamayacağı gibi bu karara dayalı olarak ilgiliden tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi kararın eklentilerinin de icra yoluyla infazının mümkün bulunmadığı, bu nedenle icra müdürlüğünün 21.01.2013 tarihli kararıyla mahkumiyet hükmü kesinleşmediğinden ferilerinin infazı mümkün olamayacağından borçlu hakkında icra emrinin düzenlenmemesine dair verilen kararın yerinde olduğu ve usul ve yasaya uygun olduğu , şikayetçilerin şikayetinin yerinde olmadığından reddi gerektiği kanaatine varılmış mahkememizce yukarıda açıklanan nedenlerle ve oluşan kanaate göre şikayetin reddine karar verilmiştir.
Old 12-11-2013, 17:56   #45
Av. Arda Günay

 
Varsayılan

Sayın icra20 ilginiz için çok teşekkür ederim. HAGB'de ortada açıklanan bir hüküm olmadığı için kesinleşmesinin beklenmesi zaten mümkün değil. Sonuçta sanık hakkında HAGB kararı veriliyor ve bu karar itirazın sonucuna göre kesinleşiyor. Kararın kesinleşmesinden sonra avukatın vekalet ücretini icraya koyabileceği kanaatindeyim.

İşin komik tarafı henüz ben vekalet ücretini bile hakedemedim Desenize kanun yararına bozma ile vekalet ücreti elde edebilirsem icrada da bir o kadar uğraşacağım.

Mahkemenin HAGB'nin hukuki sonuç doğurmayacağından böyle bir şey yaptığını düşüneyim diyorum, o zaman diğer tüm yargılama giderlerinin hepsine niye hükmediliyor da sadece avukatlık ücretine hükmediliyor

Yok arkadaş herkes avukatın vekalet ücretine kafayı takmış. Ama ben sonuna kadar uğraşacağım 660,00 TL için değil, bu meslek için
Old 13-11-2013, 10:31   #46
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

1- Kanun yararına bozma, aşağıda sunulan 309/4-c bendi nedeniyle işe yarar mı?
CMK
Kanun yararına bozma
MADDE 309.- (1)
(2) (
4) Bozma nedenleri:
c) Davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
...
2- Önceki mesajlarda yer alan bazı yanlış kararlar aklımızı karıştırmamalı:
- Hagb kararı ağır cezaya itiraz süresinin sonunda kesinleşir. Tüm mahkemeler hagb kararlarında bu sürenin geçmesinden sonra kesinleşme şerhi vermektedir. Ceza mahkemesinin verdiği kesinleşme şerhi varken icra mahkemesinin kesinleşmediğinden bahisle karar vermesi mümkün değildir.
- Hagb ile sadece mahkumiyet hükmü geri bırakılmış olur. Mahkumiyetten başka hükümler geri bırakılmaz. Mahkumiyetten başka hükümler ağır cezaya itiraz süresi sonunda kesinleşme şerhi verildiğinde icraya konabilir hale gelir.
- Hukuk tekniğini bir yana bıraksak bile aklın yolu birdir: Sanığı korumak adına katılanı mağdur etmemek gerekir. Devlet kendi cezasını verir, geri bırakır, erteler; bu kendi bileceği iştir. Ama katılanın haklarını geri bırakamaz. Hem sanığa ceza vermemek hem de katılanı mağdur etmek adalete sığmaz.

Saygılarımla
Old 13-11-2013, 11:40   #47
Av. Arda Günay

 
Varsayılan

Sayın Konyalı, ilginiz için çok teşekkür ederim.
1- Ben HAGB'deki yargılama giderlerine ilişkin kararın, CMK m. 309/4-b bendindeki "mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasına çözmeyen yönüne" ilişkin olduğunu düşünüyorum. Zira sanık hakkında verilen hüküm mahkumiyeti ilişkin, ancak hükmün yargılama giderlerinin ilişkin kısmı esası çözmeyen bir yön olarak görüyorum. Temyiz edilmeksizin kesinleştiği için de Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğini düşünüyorum.
2- Buradaki söylemlerinize aynen katılıyorum. Sonuna kadar bu durumun takipçisi olacağım. Ancak hakimlerin bu avukat karşıtı tutumunu anlamak gerçekten çok güç.
Old 12-12-2013, 21:56   #48
manolimato_06

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Arda Günay
Sayın Konyalı, ilginiz için çok teşekkür ederim.
1- Ben HAGB'deki yargılama giderlerine ilişkin kararın, CMK m. 309/4-b bendindeki "mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasına çözmeyen yönüne" ilişkin olduğunu düşünüyorum. Zira sanık hakkında verilen hüküm mahkumiyeti ilişkin, ancak hükmün yargılama giderlerinin ilişkin kısmı esası çözmeyen bir yön olarak görüyorum. Temyiz edilmeksizin kesinleştiği için de Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğini düşünüyorum.
...

Ben sizin gibi düşünemiyorum; öncelikle yukarıdaki tüm tartışmalarda gözden kaçan bir husus var ki HAGB kararı bir hüküm değildir!

CMK'da hükümler bellidir;
1- Beraat,
2- Ceza verilmesine yer olmadığı,
3- Mahkumiyet,
4- Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
5- Davanın reddi veya düşmesi
Hükümdür. Bunun dışında verilen kararlar hüküm değildir.

KANUN YARARINA BOZMA olayına gelince;

CMK. Madde 309 -
(4) Bozma nedenleri:

b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, ...

c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, ...

4/b deki veya 4/c deki durum ile HAGB kararının hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü hagb, mahkumiyete ilişkin hüküm olmadığı gibi(4/b), 4/c de sözü edilen hükümlerden değildir, örneğin düşme esası çözer ve mahkumiyet dışındadır, keza Beraat, Ceza verilmesine yer olmadığı, Güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi veya düşmesi de esası çözer fakat mahkumiyet hükmü değillerdir.
Old 30-05-2014, 23:02   #49
GECE

 
Varsayılan

YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
E:2011/19218 KARAR:2011/13215 KT:15.6.2011

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İtiraz,Avukatlık ücreti tayin edilmemesi

CMK.231/5-12, 271, 309 – TCK.62/1, 142/1-f, 168/1

Açıklanmayan ve hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, itiraz yolu ile incelenmesi olanağı bulunmadığından;

Katılan vekilinin hükmün içeriğine yönelik itirazının kabulüne karar verilerek, hükümde vekalet ücreti ile ilgili düzeltme yapılması nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.

DAVA ve KARAR:
Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık İbrahim K.`ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 142/1-f, 168/1., 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, katılan kendini vekille temsil ettirmiş ise de vekili duruşmalara katılmadığından 175,00.- Türk Lirası dilekçe ücretinin sanıktan tahsiliyle katılana verilmesine,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair,
Keşan Asliye Ceza Mahkemesinin 27.7.2010 tarihli ve 2010/301-773 sayılı karaRINA yönelik itirazın kabulü ile
Keşan Asliye Ceza Mahkemesinin 27.7.2010 tarihli ve 2010/301-773 sayılı kararının 4 nolu bendinin “katılan kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.000,00.- Türk Lirası dilekçe ücretinin sanıktan tahsiliyle katılana verilmesine” şeklinde düzeltilmesine ilişkin, EDİRNE 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.9.2010 tarihli ve 2010/940 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 6.4.2011 gün ve 2011/3885-18109 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.5.2011 gün ve 2011/164662 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulması hâlinde, itiraz merciinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesinin şartlarının olup olmadığını, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığını inceleyebileceği;
Mercii tarafından suçun sübutu, nitelendirilmesi gibi esasa ilişkin değerlendirme yapılamayacağı;
Açıklanmayan mahkumiyet hükmü içeriğindeki hukuka aykırılıkların denetlenemeyeceği, bu gibi hukuka aykırılıkların ancak davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde temyiz kanun yolu ile incelenebileceği cihetle, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

KARAR
Sanık hakkında Keşan Asliye Ceza Mahkemesi`nin, 27.7.2010 tarih, 2010/301-773 sayılı kararı ile elektrik hırsızlığı suçundan, 5271 sayılı CMK.’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, katılan vekilinin vekalet ücretine hükmolunmaması yönündeki itirazı üzerine,
Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi`nce, itirazının kabulü ile “karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000.- TL. vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile katılana verilmesine,” şeklinde hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.
5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5. fıkrasında
“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklindeki düzenleme nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, aynı maddenin 12. fıkrası uyarınca itiraza tabi bulunan bu karar yönünden, itiraz merciince ancak 5271 sayılı yasanın 231. maddesindeki koşulların bulunup bulunmadığına ilişkin sınırlı bir denetleme yapılabilecek, anılan maddenin 5. fıkrası uyarınca henüz varlık kazanmamış olan hükmün denetlenmesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.2.2009 gün ve 2009/4-13 Esas – 2009/12 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, anılan yasanın 231 ve 271. maddelerindeki düzenlemelere aykırı olacaktır.
Hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabilecektir.
Bu itibarla; açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmünün, hükmün açıklanması, düşme kararı verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra ancak temyiz incelemesine konu olabilmesi, temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde ise koşulları bulunduğu taktirde yasa yararına bozma yasa yolu ile incelenebilecek olması ve ancak bu aşamada hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların denetlenebilecek olması karşısında, açıklanmayan ve hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, itiraz yolu ile incelenmesi olanağı bulunmadığından, katılan vekilinin hükmün içeriğine yönelik itirazının kabulüne karar verilerek, hükümde vekalet ücreti ile ilgili düzeltme yapılması nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle,
SONUÇ: EDİRNE 1. Ağır Ceza Mahkemesinden kesin olarak verilen 24.9.2010 gün ve 2010/940 D. İş sayılı kararın, BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
WWW.KARARARA.COM
Old 02-06-2014, 15:10   #50
Av.F.Demirhan Seçilmiş

 
Varsayılan

Değerli ARkadaşlar:
Metinleri okudum.ama anlayamadığım bir şey var.Hakim yargılama esnasında -bana göre- hukuki bir hata yapmış ve şüpheli hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermişse; bu karara itiraz edilerek yol tüketilmiş ise; kanun yararına bozma sırf hükmün kesinleşmemiş bir hüküm olması nedeni ile reddedilirse; bu yanlışlık nerede ve nasıl düzeltilecektir?
Old 28-01-2015, 15:06   #51
txyz

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında katılan lehine vekalet ücreti hükmedilerek tahsil edilmiş, denetim süresi içerisinde suç işlenmesi sonucu hükmün açıklanmasına karar verilmiş ve tekrar vekalet ücretine hükmedilmiş. Bu uygulama kanuna uygun mudur ?
Old 28-01-2015, 20:18   #52
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.F.Demirhan Seçilmiş
Değerli ARkadaşlar:
Metinleri okudum.ama anlayamadığım bir şey var.Hakim yargılama esnasında -bana göre- hukuki bir hata yapmış ve şüpheli hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermişse; bu karara itiraz edilerek yol tüketilmiş ise; kanun yararına bozma sırf hükmün kesinleşmemiş bir hüküm olması nedeni ile reddedilirse; bu yanlışlık nerede ve nasıl düzeltilecektir?

Sevgili Demirhan üstadım,

Kanun koyucu bu kadar çok hata yapacak mahkemeyi öngöremediği için, "ayıp etmiştir" de diyebiliriz ama bu, bence, haksızlık olur. Bir yargı sistematiğinde bu kadar çok hata yapan mahkeme(ler) olabiliyorsa eğer, kanun koyucunun (varsa eğer) bu ayıbı da kadı kızı muhabbeti gibi masum ve saf kalır. Sevgi ve saygılarımla.
Old 14-04-2016, 17:34   #53
Av. Büşra Elif KURAL

 
Varsayılan

YARGITAY 2. Ceza Dairesi
Esas: 2011/9118
Karar: 2011/6579
Hırsızlık suçundan sanık S...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/1-f, 168/1, 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 231/8. maddesi gereğince 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabî tutulmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden katılan kurum lehine vekalet ücretinin takdirine yer olmadığına dair, ...Asliye Ceza Mahkemesinin 11/03/2010 tarihli ve 2009/343 esas, 2010/43 sayılı kararına karşı katılan vekilinin yaptığı itirazın kabulüne ve katılan kurum lehine vekalet ücreti verilmesine şeklinde hükmün düzeltilmesine ilişkin ...Ağır Ceza Mahkemesinin 06/04/2010 tarihli ve 2010/281 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14.01.2011 gün ve 2010/637-3711 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2011 gün ve 2011/62994 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Tüm dosya kapsamına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine rağmen vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden karara itiraz edildiği ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yasa yoluna başvurulması hâlinde, itiraz merciinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesinin koşullarının olup olmadığını, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığını inceleyebileceği, mercii tarafından suçun sübutu, nitelendirilmesi gibi esasa ilişkin değerlendirme yapılamayacağı, açıklanmayan mahkumiyet hükmü içeriğindeki hukuka aykırılıkların denetlenemeyeceği, bu gibi hukuka aykırılıkların ancak davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde temyiz yasa yolu ile incelenebileceği cihetle, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında ...Asliye Ceza Mahkemesi'nin, 11.03.2010 tarih 2009/343, 2010/43 sayılı kararı ile elektrik hırsızlığı suçundan 5271 sayılı CMK.’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, katılan vekilinin, vekalet ücretine hükmolunmaması yönündeki itirazı üzerine, ...Ağır Ceza Mahkemesi'nce, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları değerlendirilip, gerekçede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında isabetsizlik bulunmadığı kabul edildiği halde, itiraz konusu itibariyle itirazının kabulü ile “hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1000 TL.avukatlık ücretinin sanıktan alınarak katılan kuruma verilmesine,” şeklinde hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.

5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5.fıkrasında “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder” şeklindeki düzenleme nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, aynı maddenin 12.fıkrası uyarınca itiraza tabi bulunan bu karar yönünden, itiraz merciince ancak 5271 sayılı yasanın 231. maddesindeki koşulların bulunup bulunmadığına ilişkin sınırlı bir değerlendirme yapılabilecek, anılan maddenin 5. fıkrası uyarınca henüz varlık kazanmamış olan hükmün denetlenmesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 Esas, 2009/12 sayılı kararında da belirtildiği üzere, anılan yasanın 231 ve 271. maddelerindeki düzenlemelere aykırı olacaktır.

Hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabilecektir. Bu itibarla; açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmünün, hükmün açıklanması, düşme kararı verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra ancak temyiz incelemesine konu olabilmesi, temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde ise koşulları bulunduğu taktirde yasa yararına bozma yasa yolu ile incelenebilecek olması ve ancak bu aşamada hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların denetlenebilecek olması karşısında, açıklanmayan ve hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün, içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, itiraz yolu ile incelenmesi olanağı bulunmadığından, katılan vekilinin hükmün içeriğine yönelik itirazının kabulüne karar verilerek, hükümde avukatlık ücreti ile ilgili düzeltme yapılması nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, (...) Ağır Ceza Mahkemesinden verilip keşinleşen, 06.04.2010 gün ve 2010/281 D.İş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca, 30.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Umarım yardımcı olur bu karar herkese.
Old 14-04-2016, 20:24   #54
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan txyz
Sayın meslektaşlarım hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında katılan lehine vekalet ücreti hükmedilerek tahsil edilmiş, denetim süresi içerisinde suç işlenmesi sonucu hükmün açıklanmasına karar verilmiş ve tekrar vekalet ücretine hükmedilmiş. Bu uygulama kanuna uygun mudur ?
Uygun değildir:

Hükmün açıklanması birinci davadan ayrı bir dava olmadığından hükmün açıklanması için ayrıca ve ikinci defa avukatlık ücreti takdir edilmez.

Uygulama bu yöndedir.

Saygılarımla
Old 21-04-2017, 09:16   #55
avden

 
Varsayılan Örnek Mahkeme kararı

T.C.
UŞAK İCRA HUKUK MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR

ESAS NO : 2017/139
KARAR NO : 2017/135
İcra Dosya No : Uşak 3. İcra Müdürlüğü 2017/908 Esas

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Şikayet (Takibin İptali)
DAVA TARİHİ : 16/03/2017
KARAR TARİHİ : 03/04/2017
GEREKÇELİ
KARAR TARİHİ : 03/04/2017

Mahkememizde görülmekte bulunan Şikayet (Takibin İptali)
davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dilekçesi ile müvekkili aleyhine Uşak 3. İcra Müdürlüğü'nün 2017/908 esas sayılı dosyasında Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/127 esas 2016/289 karar sayılı ilamına dayalı olarak ilamlı icra takibi yapıldığını, dayanak ilamda mahkumiyet kararı verilmediğini, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, CMK 231/5. maddesine göre hüküm hukuki sonuç doğurmayacağına göre ferilerinin de hukuki sonuç doğuramayacağını, karar kesinleşmediğinden infaz kabiliyeti bulunmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Uşak 3. İcra Müdürlüğü'nün 2017/908 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; alacaklı ............ tarafından borçlu ............... aleyhine Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2016 tarih ve 2016/127 esas 2016/289 karar sayılı ilamında yazılı 3.600,00 TL vekalet ücretinin 28,41 TL faizi ile tahsili amacıyla 07/03/2017 tarihinde ilamlı icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Takip dayanağı ilam ve eklerinin incelemesinde borçlu sanık hakkında yapılan yargılama sonucu üzerine atılı suçlardan ceza verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 3.600,00 TL vekalet ücretinin sanık Melike'den alınarak katılana (.........) verilmesine karar verildiği, kararın 02/02/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı mahkememizce değerlendirildiğinde;
Müşteki/borçlu vekili mahkememize başvurusunda dayanak ilamda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, CMK 231/5. maddesine göre hükmün ferileri ile birlikte hukuki sonuç doğuramayacağını, karar kesinleşmediğinden infaz kabiliyeti bulunmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 4. Maddesinde "Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz." Bu düzenlemeye göre mahkumiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımlarının ilamlı takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir.
Somut olayda takip dayanağı ilam sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmününün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olup;
CMK'nın 231. Maddesinin 5. Fıkrasının son cümlesinde "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Yine CMK'nın 231. Maddesinin 10 ve 11 fıkraları da;
"(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklinde düzenlenmiştir.
CMK'nın 231. Maddesinin 5. Fıkrasının son cümlesindeki düzenleme sanık hakkında verilen hüküm yönünden geçerli olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı takipten önce 02/02/2017 tarihinde kesinleşmiş olduğundan kararda katılan lehine hükmedilen vekalet ücretinin tahsilini engelleyen bir kanuni düzenleme bulunmadığı gibi bu amaçla yapılan ilamlı icra takibinde de usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle şikayetin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Şikayetin REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde yatırılan gider avansının harcama yapılan kısmı düşüldükten sonra kalan miktarın talep halinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu takip miktarı İİK 363/1. Maddesinde yazılı 7.260,00 TL altında olduğundan kanun yolu kapalı olmakla KESİN OLARAK karar verildi.03/04/2017


Katip



Hakim
Old 21-04-2017, 09:18   #56
avden

 
Varsayılan Örnek Mahkeme kararı -2

T.C. YARGITAY

8.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/13031
Karar: 2012/11753
Karar Tarihi: 04.12.2012


ÖZET: Somut olayda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu hükümlü hakkında kurulan ceza hükmüne ilişkin olup sadece ceza hükmünü kapsamına almaktadır. Hüküm usulünce kesinleşmiş olup kesinleşen bu hükümde geçen yargılama gideri ve bu arada katılan lehine hüküm altına alınan vekalet ücretinin tahsiline yasal bir engel bulunmamaktadır. Zira ortada yargılama gideri ve vekalet ücreti ile ilgili kesinleşmiş bir karar bulunmaktadır.

(5271 S. K. m. 231) (1136 S. K. m. 164) (2004 S. K. m. 363, 365, 366)

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sonuç: İlk karar İİK.nun 363. maddesi gereğince temyizi kabil olmayan bir karardır. Bu nedenle temyiz isteğinin reddine ilişkin son karar İİK.nun 365 ve HUMK.nun 432. maddeleri gereği yasaya uygun bulunmakla ONANMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL onama harcı temyiz edenden alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 04.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.


T.C.
DENİZLİ
1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO: 2012/406
KARAR NO: 2012/499


DAVA: Takibin Taliki Veya İptali
DAVA TARİHİ: 28/06/2012
KARAR TARİHİ: 29/06/2012


Şikayetçi-borçlular tarafından mahkememize verilen icra müdürü işlemini şikayete dair dilekçe defter-i mahsusuna kaydı bilicra icra dosyası getirtilerek incelendi. Duruşma açılmasına gerek görülmemekle;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Şikayetçi-borçlular mahkememize verdiği dilekçesi ile davalı-alacaklının yukarıda belirtilen icra dosyası ile kendileri hakkında Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/363 esas 2012/46 karar sayılı ilamına dayalı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek katılan vekili olarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilen ilama dayalı olarak ilamlı takip talebinde bulunup icra emri tebliğ edildiğini, oysa ceza mahkemesi kararlarının kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini, bu nedenle icra müdürünün icra emri düzenlemesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek icra müdürü işleminin iptalini talep ve şikayet etmiştir.

İcra dosyası dosya arasına getirtilerek incelendiğinde; alacaklı vekilinin Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/363 esas 2012/46 karar sayılı kesinleşme şerhli ilamına dayalı olarak takip talebinde bulunduğu, icra müdürünün icra emri tanzim ve tebliğ ettiği görülmektedir.

Takip dayanağı ilam incelendiğinde görevi ihmal ve görevi ihmal ile zimmete neden olma suçları sabit görülen sanıklar T. M. ve B. A.'un mahkumiyetlerine karar verilip sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra hüküm fıkrasının son bölümünde yargılama giderleri ile katılan vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği, ilamın 18.05.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu hükümlü hakkında kurulan ceza hükmüne ilişkin olup sadece ceza hükmünü kapsamına almaktadır. Hüküm usulünce kesinleşmiş olup kesinleşen bu hükümde geçen yargılama gideri ve bu arada katılan lehine hüküm altına alınan vekalet ücretinin tahsiline yasal bir engel bulunmamaktadır. Zira ortada yargılama gideri ve vekalet ücreti ile ilgili kesinleşmiş bir karar bulunmaktadır. Bu itibarla şikayet yersiz olup reddi gerekmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Şikayetin REDDİNE,

2- Giderlerin işin niteliği gereği şikayetçi üzerinde bırakılmasına,

3- Artan gider avansının şikayetçilere iadesine,

Evrak üzerinde yapılan inceleme neticesi kesin olmak üzere karar verildi. 29/06/2012 (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 23-02-2021, 09:51   #57
Avukat4245

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
18. Ceza Dairesi

Esas No:2015/32437
Karar No:2016/4190
K. Tarihi:

KARAR
Hakaret suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.080,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2015 gün ve 249239 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “ Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında müşteki doktor ....'a yönelik hakaret eylemi nedeni ile kamu görevlisine hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, müştekinin vekaletli avukatı bulunmadığı, ancak 28/04/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği'nin 6. maddesi gereğince ... Bakanlığı bünyesinde görevli Avukat E. E. K.'ın ilk duruşmadan itibaren duruşmalara katıldığı ve müştekiye hukuki yardımda bulunduğu, bununla birlikte yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmediği. ... Bakanlığı Avukatı E. E. K. tarafından bu karara vekalet ücreti yönünden itiraz edildiği, merci tarafından yapılan incelemede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddedildiği anlaşılmış ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324/1. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre müşteki lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin yargılama gideri olduğu ve aynı Kanun'un 325/1-2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile mahkumiyet halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenilmesi gerektiği, ... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği'nin 6. maddesi gereğince sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık personeline karşı işlendiği iddia edilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda; yönetmelik uyarınca görevli avukatların ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili mağdur personelin vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkili oldukları, somut olayda ... Bakanlığı Avukatı E.E. K.'ın anılan Yönetmelik uyarınca ilk duruşmadan itibaren müşteki Doktor ....'ın vekili olarak duruşmalara katıldığı, müştekiye hukuki yardımda bulunduğu ve 08/04/2014 tarihli duruşmada müşteki vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiş olduğu cihetle, yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olması karşısında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, her ne kadar sonuç olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz edilmesi halinde itiraz merciinin incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi hem hukuki yönden yapması ve her yönden hukuka uygunluğun denetlenmesi gerektiği cihetle, müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "itiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde: “Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak hukuki yardıma bağlı olarak Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca lehe hükmedilecek vekâlet ücretleri hakkında 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi uygulanır.” hükmü,
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesinde ise: “(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.” ise hükümleri düzenlenmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararında, katılanın kendisini .... Bakanlığı vekili ile temsil ettirmesi nedeniyle, .... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi uyarınca idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu, katılan vekilinin de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını yalnızca CMK'nın 231. maddesindeki koşullar yönüyle inceleyerek itirazın reddine karar verdiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılığı denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve itiraz konusu incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 07.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

kaynak: https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/651610/
Old 23-02-2021, 10:02   #58
av.külcü

 
Mutsuz

Karar için teşekkür ederim. Karardan haberim var ve hemen hemen tüm HAGB itirazlarıma ekliyorum. Daha bugüne kadar bir kez bile dikkate alındığına rastlamadım, maalesef...

Alıntı:
Yazan Avukat4245
T.C.
Yargıtay
18. Ceza Dairesi

Esas No:2015/32437
Karar No:2016/4190
K. Tarihi:

KARAR
Hakaret suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.080,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/07/2015 gün ve 249239 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “ Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında müşteki doktor ....'a yönelik hakaret eylemi nedeni ile kamu görevlisine hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, müştekinin vekaletli avukatı bulunmadığı, ancak 28/04/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği'nin 6. maddesi gereğince ... Bakanlığı bünyesinde görevli Avukat E. E. K.'ın ilk duruşmadan itibaren duruşmalara katıldığı ve müştekiye hukuki yardımda bulunduğu, bununla birlikte yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmediği. ... Bakanlığı Avukatı E. E. K. tarafından bu karara vekalet ücreti yönünden itiraz edildiği, merci tarafından yapılan incelemede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddedildiği anlaşılmış ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324/1. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre müşteki lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin yargılama gideri olduğu ve aynı Kanun'un 325/1-2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile mahkumiyet halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenilmesi gerektiği, ... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği'nin 6. maddesi gereğince sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık personeline karşı işlendiği iddia edilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda; yönetmelik uyarınca görevli avukatların ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili mağdur personelin vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkili oldukları, somut olayda ... Bakanlığı Avukatı E.E. K.'ın anılan Yönetmelik uyarınca ilk duruşmadan itibaren müşteki Doktor ....'ın vekili olarak duruşmalara katıldığı, müştekiye hukuki yardımda bulunduğu ve 08/04/2014 tarihli duruşmada müşteki vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiş olduğu cihetle, yargılama sonunda sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olması karşısında müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, her ne kadar sonuç olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz edilmesi halinde itiraz merciinin incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi hem hukuki yönden yapması ve her yönden hukuka uygunluğun denetlenmesi gerektiği cihetle, müşteki lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "itiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde: “Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak hukuki yardıma bağlı olarak Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca lehe hükmedilecek vekâlet ücretleri hakkında 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesi uygulanır.” hükmü,
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesinde ise: “(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.” ise hükümleri düzenlenmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli ve 2014/76 esas, 2014/261 sayılı kararında, katılanın kendisini .... Bakanlığı vekili ile temsil ettirmesi nedeniyle, .... Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi ile 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi uyarınca idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu, katılan vekilinin de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını yalnızca CMK'nın 231. maddesindeki koşullar yönüyle inceleyerek itirazın reddine karar verdiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılığı denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve itiraz konusu incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2014 tarihli ve 2014/1067 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin merciince yerine getirilmesine, 07.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

kaynak: https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/651610/
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması-İtiraz philomelion Meslektaşların Soruları 15 25-03-2014 09:24
5560 S. yasa - Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Müessesi üye3578 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 15 02-01-2012 13:46
Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi Kararına Karşı Kanun Yolu Defne Elif Meslektaşların Soruları 16 10-11-2010 09:12
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına av.knel Meslektaşların Soruları 2 01-07-2007 13:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09642911 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.