Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekaletname ve Görevlendirme Belgesi olmadan Tahliye Talebinde Bulunabilir miyim?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-05-2012, 17:08   #1
mehmet sirn

 
Varsayılan Vekaletname ve Görevlendirme Belgesi olmadan Tahliye Talebinde Bulunabilir miyim?

Şüpheli uzun süredir tutuklu bulunmaktadır. Dosyada baro tarafından görevlendirilen bir müdafii bulunmaktadır. Ancak tutuklu bulunan şüphelinin eşi tahliye talebinde bulunmam için başvurdu. Vekaletname olmadan, şüphelinin eşinin bu talebinden bahsedip tutuklamaya itiraz dilekçesi sunabilir miyim? Ya da şüphelinin eşinin, müdafii olarak kabul edilmemi talep ettiği ve imzaladığı dilekçesini tutuklamaya itiraz dilekçesine ek olarak sunup tahliye talebinde bulunabilir miyim?
Old 17-05-2012, 17:24   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mehmet sirn
Şüpheli uzun süredir tutuklu bulunmaktadır. Dosyada baro tarafından görevlendirilen bir müdafii bulunmaktadır. Ancak tutuklu bulunan şüphelinin eşi tahliye talebinde bulunmam için başvurdu. Vekaletname olmadan, şüphelinin eşinin bu talebinden bahsedip tutuklamaya itiraz dilekçesi sunabilir miyim? Ya da şüphelinin eşinin, müdafii olarak kabul edilmemi talep ettiği ve imzaladığı dilekçesini tutuklamaya itiraz dilekçesine ek olarak sunup tahliye talebinde bulunabilir miyim?

CMK 262'ye göre şüphelinin eşinin de kanun yollarına başvurma hakkı vardır. Şüpheliden vekaletname alma olanağı yok ise dilekçeyi eşi adına yazabilirsiniz.
Old 17-05-2012, 17:44   #3
mehmet sirn

 
Varsayılan

Teşekkürler Sayın Aladağ,dediğiniz şekilde bir mahkumiyet kararını temyiz etmiştim.
Ancak, savunma hakkının kısıtlanamayacağını ve şüpheli veya sanık lehine yorum yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda somut ve özel bir düzenleme yoksa şüphelinin menfaatleri gözönünde bulundurulup kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında bahsettiğim şekilde tahliye talebinde bulundum. Fakat az önce kalemden arayıp vekaletname olmadan reddedileceğini söylediler.

"Dosyamızda, meydana gelen öldürme olayından sonra ilkin Makbule şüpheli olarak belirlenmiş aile tarafından ona müdafii tayin edilmiş, daha sonra ailenin diğer iki bireyi hakkında aynı suçtan dava açılmış, aile, hukuki yardımdan memnun kaldığı avukatı diğer iki sanığa da atamıştır."

Acaba burada bahsedilen vekaletname ile tayin edilen müdafii mi yoksa mahkemeye beyan üzerine kabul edilen müdafii mi?


Daire:CGK
Tarih:2011
Esas No:2011/1-44
Karar No:2011/122
Kaynak:UYAP
İlgili Maddeler:CMK 152, 1136 SY 38
İlgili Kavramlar:Menfaat çatışması, birdn fazla sanık, aynı müdafii
nl2br( T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas No : Karar No : Tebliğname : TUTUKLU 2011/1-44 2011/122 2010/326111 Y A R G I T A Y K A R A R I Kararı veren Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi Mahkemesi : MALATYA 2. Ağır Ceza Günü : 28.06.2010 Sayısı : 160-199 Davacı : K.H Ölen : Hıdır Güler Katılanlar : 1- Zeynep Güler 2- Ali Güler 3- Zekine Güler 4- Hürrem Güler Sanıklar : 1- Makbule Güler 2- Nihat Uğurcuklu Temyiz Edenler : Sanık Makbule yönünden re�sen, sanıklar müdafii Haksız tahrik altında eşini öldürme suçundan sanık Makbule Güler'in TCY'nın 82/1-d, 29/1 ve 62. maddeleri uyarınca 17 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırıl¬ma¬sına, haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan sanık Nihat Uğurcuklu'nun ise TCY'nın 81/1, 29/1 ve 62. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar hakkında TCY'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 17.12.2008 gün ve 75-456 sayı ile verilen ve sanıklardan Makbule yönünden kendiliğinden temyize tabi olan hükmün, katılanlar vekili ve sanıklar müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.04.2010 gün ve 6071-2085 sayı ile; Aynı suçlardan yargılanan ve menfaatleri çatışan sanıklar Makbule Güler, Nihat Uğurcuklu ve Hamza Uğurcuklu'nun aynı müdafii ile temsil ettirilerek kamu davasının yürütülüp sonuçlandırılması suretiyle CYY'nın 152 ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/b maddelerine muhalefet edilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulması¬na karar verilmiştir. Yerel mahkeme ise 28.06.2010 gün ve 160-199 sayı ile; Yüksek Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile mahkememiz arasındaki uyuşmazlık; dosyamız sanıkları Makbule, Nihat ve Hamza arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak da aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanmalarının, savunma hakkının kısıtlanması olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. Sanıklardan birinin savunması, ancak diğer bir sanığın suçlanması ile sağlanabili¬yorsa, aralarında çıkar çatışmasının varlığı kabul edilmektedir. Olayımızdan, sanıklar Nihat ve Hamza tüm aşamalarda atılı suçu işlemediklerini beyan etmiş, sanık Makbule ise yine tüm aşamalarda eylemi tek başına gerçekleştirdiğini söylemiştir. Mahkememizce, olay yerinde bulunan boş kovanların iki ayrı tüfekten atıldığı belirlenmiş, bu tüfeklerden birinin sanık Makbule, diğerinin sanık Nihat tarafından kullanıldığı tespit edilmiş ve hüküm buna göre tesis edilmiştir. Deliller ve oluş itibarıyla, her bir sanığın beraat veya mahkûmiyeti ya da delillerin değerlendirilmesi, diğer sanığın hukuki durumunu etkilememektedir. Deliller bir bütün olarak değerlendirilip hangi sanık öldürme eylemine katılmış ise onun sorumluluğuna gidilmiştir. Olayımızda olduğu gibi, bu tür olaylarda, katılan taraf karşı ailenin olay yerinde bulunan bütün bireylerinin cezalandırılmasını sağlamak, sanık taraf ise ailenin bireylerini savunmaya çalışmaktadır. Savunma tarafı, ailenin öldürme eylemine katılmayan bireylerini savunmaya çalışırken, diğer taraftan mahkeme olarak, yapay şekilde ailenin bireyleri arasında menfaat çatışması olduğunu belirtip, savunmanın bütünlüğünü bölmek, birbirinin aleyhine savunmaya zorlamak da savunmanın amacı dışındadır. Öte yandan, dosyamızda olduğu gibi ailenin her bir ferdine ayrı müdafii tayini sağlaması halinde, yeni atanan müdafiinin, mevcut müdafii ile ailenin aşamalardaki savunma bütünlüğü dışına çıkarak başka savunma getirmesi de ihtimal dahilinde görülmemektedir. Sanıkların serbest iradelerinin aksine müdafii tayinine zorlama yapay bir uygulama olarak kalacaktır. Yine dosyamızda olduğu gibi her bir sanığa ayrı bir müdafii tayini yerine, aynı müdafinin, olayın bütünlüğü içerisinde her bir sanığın olaydaki konumlarını değerlendirip savunma yapması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olmayıp, aksine daha sağlıklı sonuca ulaşmayı sağlayabilecektir. Dosyamızda, meydana gelen öldürme olayından sonra ilkin Makbule şüpheli olarak belirlenmiş aile tarafından ona müdafii tayin edilmiş, daha sonra ailenin diğer iki bireyi hakkında aynı suçtan dava açılmış, aile, hukuki yardımdan memnun kaldığı avukatı diğer iki sanığa da atamıştır. Bunun dışında mahkememiz sanıkların ortak iradesi üstüne çıkarak her birine başka müdafii atamalarını istemek, kanun koyucunun amacı olmaması gerekir. Belirtilen nedenlerle, dosyamıza konu olayda, aynı suçlardan yargılanan sanıklar Makbule Güler, Nihat Uğurcuklu ve Hamza Uğurcuklu'nun menfaatleri arasında çatışma bulunmadığından, aynı müdafii ile temsil ettirilerek, kamu davasının yürütülüp sonuçlandırıl¬masının CMK 152 ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 38/b maddelerine muhalefet oluşturma¬dığı gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanık Makbule yönünden kendiliğinden temyize tabi olması ve sanık¬lar müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 07.02.2011 gün ve 326111 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI İnceleme, sanıklar Makbule Güler ve Nihat Uğurcuklu hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır. Sanık Makbule Güler'in haksız tahrik altında eşini kasten öldürmekten, sanık Nihat Uğurcuklu'nun ise haksız tahrik altında kasten öldürmekten hükümlülüklerine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar Makbule ve Nihat arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığının, buna bağlı olarak da aynı müdafiinin hukuki yardımından yarar¬lanmalarının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya içeriğinden; Sanıklar Makbule Güler ve Nihat Uğurcuklu'nun yargılama aşamasında aynı müda¬fiinin hukuki yardımından yararlandıkları, sanık Makbule'nin savunmalarında eşi olan Hıdır Güler'i kendisinin öldürdüğünü, sanık Nihat'ın eyleme katılmadığını, sanık Nihat'ın ise savun¬masında suçu işlemediğini, ölen Hıdır Güler'i ablası olan diğer sanık Makbule'nin öldürdü¬ğünü belirttiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır. 5271 sayılı CYY'nın, "Şüpheli veya sanığın birden fazla olması halinde savunma" başlığını taşıyan 152. maddesi, "Yararları birbirine uygun olan birden fazla şüpheli veya sanığın savunması aynı müdafie verilebilir" hükmünü taşımaktadır. Öte yandan 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 38. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile avukata, aynı işte menfaati zıt olan bir tarafa vekalet etmesi halinde, gelen işi reddetmesi zorunluluğu getirilmiştir. Yine Türkiye Barolar Birliğince kabul edilen Avukatlık Meslek Kurallarının 35. maddesi ile de, "Avukat aynı davada birinin savunması öbürünün savunmasına zarar vere¬bi¬lecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez" kuralına yer verilmiştir. Bütün bu hükümlerden de anlaşılacağı gibi, menfaat zıtlığını dar anlamda yorumla¬mamak gerekir. Burada, önemli olan, savunmanın hiçbir şekilde zafiyete uğramamasıdır. Nitekim öğretide de aynı görüş benimsenmiş, şüpheli veya sanıklardan birisinin savunulması ancak diğer sanığın suçlanmasıyla sağlanabiliyorsa, çıkarların çatıştığını ve müdafilerinin değişik kişiler olması gerektiği belirtilmiştir. (Prof. Dr. Nur Centel � Doç. Dr. Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası sh. 170) Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanık Nihat ile birlikte kasten öldürme suçunu işledikleri iddia edilen sanık Makbule�nin suçun yalnızca kendisi tarafından gerçekleştirildiğinin savunulması karşısında, ortak müdafileri tarafından sanık Nihat'ın bu suçu işlemediğinin savunulması gerektiği ve bu durumun da, sanık Makbule yönünden savunmada zafiyet yaratacağı açıktır. Bu itibarla, yerel mahkemenin, sanıklar arasında menfaat çatışması bulunmadığı görüşüne dayalı direnme gerekçesi, yukarıda açıklanan yasa ve meslek kurallarına aykırı olup, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Ayrıca, sanık Makbule Güler 14.09.2006, sanık Nihat Uğurcuklu ise 17.11.2008 tarihinden itibaren tutuklu olup, sanıkların üzerine atılı kasten öldürme suçuna bakmak Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerden olduğundan ve 5271 sayılı CYY'nın 102/2. maddesi uyarınca tutuklukta geçecek süre uzatmada dahil olmak üzere en çok 5 yıl olup, tutuklanma tarihlerinden itibaren bu süre dolmamış olduğundan, sanıkların tahliyesi konusu yerel mahkemece değerlendirilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2010 gün ve 160-199 sayılı direnme hükmünün, saptanan usul yanılgısı nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2011 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi. İhsan AKÇİN Mahmut GÜL Sedat BAKICI Birinci Başkanvekili 10.C.D.Bşk. 8. C.D.Bşk. Muvaffak TATAR A.Muhlis KARAKAŞ S.Zeki İSKENDER 7.C.D.Bşk.V. Mehmet MUTLU Eyüp KARATAŞ Abdulkadir İLHAN Bahri DEMİREL Mustafa KAYA Rıza ŞAHİN 5. C.D.Bşk.V. 6. C.D.Bşk.V Şakir AKTI Abdulhalik YILDIZ Ahmet ER Nazmi ÇATAK Gürsel YALVAÇ Hüseyin KARAGÖL Hüseyin ÇOLAK Halit DÖNMEZ Necati MERAN 4.C.D.Bşk.V. 11. C.D.Bşk.V. Kenan KARABEYESER M.Abdullah COŞ Muhammet GÜNEY Hüsamettin UĞUR Hüseyin SARIÖMEROĞLU Fikriye ŞENTÜRK 9.C.D.Bşk.V. Mustafa AKARSU Ahmet KİRİŞ Muharrem KARAYOL Zülfikar TEKİRDAĞ )
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
husumet itirazı ile birlikte vekalet ücreti masraf talebinde de bulunabilir miyiz? Av. Hakan VARAN Meslektaşların Soruları 1 16-06-2011 07:54
Birden Çok Tavzih Talebinde Bulunabilir Miyiz? avfatih Meslektaşların Soruları 0 22-04-2011 10:33
aldatılıyorum boşanma halinde hak talebinde bulunabilir miyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 26-05-2010 07:38
H.G.K.den karar düzeltme talebinde bulunabilir mi halis yolun Meslektaşların Soruları 4 26-02-2008 14:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04581499 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.