Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ticari Duyurular Ticari hukuk programları ve ürünleri, ücretli seminer ve konferans duyuruları, hukuk kitapları - yayınları. Hukukla ilgili tüm ticari ilanlar için.

Yeni Kitap Duyurusu: Güzergah Arayışı

Yanıt
Old 08-03-2020, 19:46   #1
Ali Rıza Malkoç

 
Varsayılan Yeni Kitap Duyurusu: Güzergah Arayışı

08.03.2020
-YAYIN DAĞITICI, KİTAPÇI VE KİTAP ONLINE SATIŞ WEB SİTELERİNE-
Yeni Çıkan Kitap Tanıtım Bültenidir

Kitap Adı : Güzergâh Arayışı
Alt Başlık : - Eski Köye Yeni âdet-
Yazarı : Ali Rıza MALKOÇ
Yayıncı : Gülnar Yayınları
Barkod No : 9786056998188
ISBN : 978-605-69981-8-8
Basıldığı Tarih: 3 Mart 2020
Baskı Sayısı : 1. Baskı Ankara
Dil : Türkçe
Sayfa Sayısı : 222 Sayfa
Cilt Tipi : Mat Selefonlu karton kapak
Kağıt Cinsi : Enso Kitap Kağıdı
Boyut : 13,5 x 21 Cm
Etiket Fiyatı : 35 TL
Kitap İçerik :Hukuk, Hukuk Felsefesi, Toplum ve düşünce

İletişim :
Ramazan Sarıtaş
GÜLNAR YAYINLARI

Kızılay/ Ankara

Telefon: 0532 375 60 88
info@gulnaryayinlari.com
gulnaryayinlari@gmail.com
www.gulnaryayinlari.com
Not: Kapak görsel fotoğrafı JPG formatında ektedir.


KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI (CIP)
Ali Rıza Malkoç, Güzergah Arayışı – Eski Köye Yeni âdet- Ankara, 2020, Gülnar Yayınları
1.Hukuk 2.Felsefe 3.Toplum 4. Sosyal Psikoloji 5. Deneme


SUNUŞ YAZISI / Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

… Hukukçunun her söylediği, gerçeği ifade etmeyeceği gibi hukuki dile büründürülmüş her şey de gerçek olmayabilir. Öte yandan, dil ve kültürün sağladığı “anlam” da belli koşulların varlığına indirgenemez. İşte, “gerçek”, “simge”, “anlam”, “işlev”, “çatışma”, “geçerlilik”, “meşruiyet” ve “bilgi” kavramları önemli öğeler olarak çağdaş hukuk ve toplum teorisinde yerini almalıdır. Bu doğrultuda yoğunlaşacak felsefi ve/ya sosyolojik çalışmaların Türk hukuk kültürüne/hukuk bilincine ve standart hukuk resmine kazanımları da tahminlerin ötesinde olacaktır.

Hukuk teorisi, kavramlar ve soyutlamalarla dile getirilmekte, gerekçelendirilmekte ve somutlaştırılmakta ise de kurallardan biri ihlâl edildiğinde cezalandırılan ve cezaevine konulanın bir kavram değil, bir insan olduğu unutulmamalıdır. İnsanı devre dışı bırakıp, hukuku cansız nesneler toplamına dönüştüremeyiz. Bir kavram ne denli yüceltilirse yüceltilsin, anlamı, kavramın tikel/ toplumsal varlıkların deneyimlerine ilişkin sonuçları gözlenerek irdelenmeli ve hukuk bilgisinin, uğruna hukuk yaratılan kişiler/toplum göz ardı edildiğinde, çok az şey ifade edeceği bilinmeli; hukukun insanî boyutu olduğu kadar toplumsal bir olgu olduğu unutulmamalıdır. İşte hukuk düşüncesinin ana teması, bireysel/kolektif seçim haklarını ve bu haklardan etkin bir şekilde yararlanmayı sağlamaya yönelik kurallarla birlikte özgür, siyasi ve ekonomik bir düzeni biçimlendirmektir.

Hukukta hiç olmazsa potansiyel olarak değerli bir şeyin varlığına tanık olmaktayız. Temiz hava temizdir gibisinden iyi hukuk da iyidir. Kuşkusuz, etkili hukuk sistemi ile halka sunulan sosyal olanaklar yelpazesi olabildiğince artacağından/arttığında, bu durum kendiliğinden bir iyilik oluşturacaktır. Bazı düşünürler, hukukun (hiç olmazsa bir kısmının) muhtevaya dayalı olarak itaat için ekseriya ahlaki bir yükümlülük olduğunu da söyleyeceklerdir. Hukuk hakkında “iyi” söylenecek nesnenin, üyelerinin otonomluğuna saygı içinde kişilerin tümünün eşit olarak görülmesi şeklinde sosyal yaşamın düzenlenmesidir. Bu açıdan, belli bir ülkedeki hukuk muhtevası düzenlemesinde hukukun üstünlüğü ideali göz önünde bulundurulmalıdır. İşte bu ideale erişim yolunda elinizdeki denemeler mimarı
Ali Rıza Malkoç’u içtenlikle kutlar ve yeni girişimlere yelken açarak demokratik vatandaş olarak görev ve işlevini yerine getirmekte örnek kimliğini devam ettirmesini kendisinden beklerim.

Prof. Dr. Mustafa Tören YÜCEL
Ankara, 23/11/2019
******************************
İlk söz Yazısından

Her kitap bir arayışı dile getirir, bir öngörüyle yola çıkar. Diğerleri gibi bu kitapta da ahlâk, adalet, bilim ve kalıcı, kabul edilebilir bir medeniyet arayışına ağırlık verdim, odaklandım.
Yaşamda attığımız her adımın, bir gerekçe ile temellendirme, anlam arayışı ile hakkaniyet süzgecinden geçirme, mutluluk, refah, hakikat ve huzura doğru bir yolculuk olmasını arzu ederiz.
Bu arayış ve temellendirmelerin; ekonomik, ahlaki, hukuki, siyasi ve toplumsal gerekçeleri olacaktır.
Evrensel genel bir gözlem yaptığımızda, toplumlar bir tarafı düzeltip mükemmele doğru yol alırken, diğer taraftan farklı bunalımlarla tanışabiliyorlar. Olması gerekenden çok uzakta yaşayabiliyorlar bugün. İşte insanlar “Kral çıplak” diyebilmeli ki, terzilere de yeni iş alanı oluşsun. Alternatifler olsun, çoğalsın, tartışılsın.
Sosyal gerçeklere bakıldığında sığlık, çiğlik, sinsilik, çok yüzlülük, taklitçilik, açgözlülük, kıskançlık esir almış toplumları. Yerinde ahlaki ve mantık donanımlı bir yargıyla, evrensel ve bütüncül varoluşu yorumlamanın en önemli yöntemleri, bilim ve felsefe sosyal donanımıdır. Bilim ve felsefe ile gerekli, kalıcı, tutarlı, doğru, yeterli, sağlıklı yol ve yöntemlere ulaşabiliriz. Bulduklarınız böylece ölçülebilir, nitelenebilir, doğrulanabilir, yanlışlanabilir, denetlenebilir, uygulanabilir form ve formatta olur böylece.
Bu bağlamda varoluşçu bir soru, yeni bir umutname yazacaksak, sosyal navigasyon arıyorsak, bir de bu güzergâhtan geçmemiz gerekmiyor mu?
Mevlana’nın, “Işıklar sönmüşse ve karanlıksa; ona da aldırma, sen ay ışığını seyret. Sabret. Sabret ki, her şey gönlünce olsun” bu sözünü, Cohan’in “Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır ve ışık içeriye oradan girer” sözüyle bağlayalım.
“Hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmamalı” Dogmatizmin, despotizmin her çeşidine karşı alternatifler üreterek yaşamı daha da sevimli ve anlamlı hale getirebiliriz.
Bu doğrultuda ritüellerden realiteye geçiş için, objektif ve rasyonel bir atmosfere dalmamız gerekiyor.
Topluma karşı hizmet, görev ve dayanışma amacıyla yola çıkanlar; şeffaf, saydam, denetlenebilir, değişebilir, hesap sorulabilir, değiştirilebilir olmalıdırlar.
Yapılan iş ister gönüllü, ister ticari, ister kamu hizmeti olsun; bu niteliklerden uzak birliktelik, teşkilatlanma, kurum, kuruluş veya platformlardan uzak durma sorumluluğumuz olduğu bilinci yaratılmalıdır.
Bu bağlamdaki soru; bilim, sanat, kültür ve düşünce insanlarını; milliyetleri ve memleketleri ile özdeşleştirmek mümkün müdür? Bilim, felsefe, düşünce ve edebiyat insanı; tüm insanlığa odaklanmıştır fakat mensubu olduğu devlet; sömürgeci zihniyeti ile dünyayı yutmaya hedeflenmiş olabilir. Ve ne var ki, insan ancak elinin, gücünün uzanabildiği alana müdahale edebiliyor. Etki ve yetki alanı dışındaki olumsuzluklardan, bireyleri zan altında bırakmak
hiçbir sorumluluk anlayışı ile, açıklanamaz. Bu anlamda; okuma tercihlerimizde yazarın kimliğine değil, yazdıklarına bakarak, değer yargılarımızı devreye almamız daha makul ve mantıklı olacaktır.
“Tecrübe, hayatın sana; kel bıraktıktan sonra tarak sunmasıdır” sözü bizi yanılgı ve yılgınlığa sevk etmesin! Bir bakıma doğrudur. Yaş kemale ermeden, deneyimler keskinleşmiyor, bilinç iyi tartamıyor,
heyecan, his, kapris, güç zehirlenmesi, özgüven körlüğü, gençlik heyecanına yenik düşme ihtimali de var elbette. Fakat bize düşen her yaşta, elimizdeki imkanlarla en iyisini yapmak, zaman geçtikte güncellemek, temizlemek, ayıklamak, gerekiyorsa çöpe atmak.
“Bu dünyada yapılacak, öğrenilecek o kadar çok şey var ki, yedi saat uyuyunca kendimi suçlu hissediyorum” diyen Jack London” bize aşk ve heyecan veren, sorumluluk yükleyen bir hakikati haykırmıyor mu? İşte bu noktada insan, olabildiğince önyargılardan sıyrılabilmelidir.
“Anlamanın ilk şartı önyargıdan kurtulmaktır, Çeşmeye boş kap ile gidilir”
İnsanın ihtiyacı da sevmek ve sevilmek değil midir? Nice çiçekler, ağaçlar, ve onlara konan canlılar sevdim ben, kırda, ormanda. Çoğunun adlarını bile bilmiyorum ve meyveleri de yoktu ayrıca.
İnsan da beklentisiz, kimliksiz, tanımlamadan ama nitelikli sevebilmeli diğerini.
İnsanın çok yönlü arayış macerası devam etmektedir. Bu süreç, anlam ve hakikat, mutluluk arayışı ile başlamış, ideal toplum ve insanlık arayışı ile devam etmektedir. Bu idealist arayışlar zamanla, eksen kayması ve tahribata uğramış, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte; güç, itibar, gösteriş ve imaj arayışına dönüşmüştür.
Bireysel arayışlar, zaman zaman toplumsal ve küresel düzleme taşınmış, evrensel kaotik ve güvensizlik ortamının temelleri atılmıştır. İnsan ve doğanın bozulmasıyla birlikte, yönümüzü nereye ve neden döndürdüğümüz belirsizleşmiştir.

Düştüğümüz yerden tekrar kalkabilmek için; yeni zihinsel aktivite, felsefi, bilimsel üretim ve yöntemlere, yeni zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç vardır.
Zihin ise akıl, duygu ve zekâyı da kapsayan daha üst bir donanım ve yetenektir. akıl ve zekâ, bilgi birikimi ve geçmişe dönük deneyimleri içerirken,
zihin ve bilincin bünyesinde daha kavramsal, analitik öğeler mevcuttur. Örneklemek gerekirse;
bunlar tarihsel yorumlama, gerekçelendirme, kanaat, hayal, öngörü, algı, sezgi, öz irade, umut, korku, çekincelerdir. Dolasıyla zihnimizi, tümünü gerekli oranda bir araya getirip analitik olarak yorumlayan ve yoğuran bir hamur ustası gibi niteleyebiliriz.
Değerler sistemine bakıldığında birisi, “cesaret mi, yoksa adalet mi daha iyi” diye sorunca, Sparta Kralı Agesilaos, “Hepimiz adil olabilirsek, cesarete ihtiyaç duymayız” cevabını verdi. (Plutarkhos, Moralia) İşte bu doğrultuda hukukun evrenselliği, üstünlüğü ve bağlayıcılığına inanmış ve her aşamasında gerekçelendirmeyi önemseyen bir adalet düzeni, kalıcı toplumsal dengeyi tesis edecektir.
Bir hukuki süreci pratik olarak ele alırsak; tespit, ihbar, şikayet, kuşku, makul/adil/makul/mantıklı şüphe, soruşturma, delillendirme, kovuşturma, iddianame, savunma, tarafların savları, adil yargılanma, gerekçelendirme, hüküm, istinaf, temyiz, AYM, AİHM ve icra/infaz/beraat şeklinde listeleyebiliriz.
Bu süreçler hukukun evrensel ve temel ilkelerine göre ilerleyebiliyorsa, her söylem doğru, yasal, haklı, makul, mantıklı, pozitif ve bilimsel niteliklere dayanıyorsa, ancak hukukun adalet doğurduğunu,
hakkaniyetle yol aldığını, meşruiyete dayandığını söyleyebiliriz.
Bu bağlamda Hukuk felsefesi, adalet bilinci ve yargılama yöntemleriyle ilgili görüş ve önerilerimi, kitabın farklı sayfalarında okuyabilirsiniz. Hukuk mesleklerini icra eden, bu alanda öğrenci ve akademik görev yapan, hukuk bilincine ihtiyaç duyan, yasa önerisi hazırlayan, rapor, tez, gerekçe, savunma hazırlayan herkesin, bu kitaptan esinlenebileceği düşünceleri olabilir.
Kararın temeli olan gerekçe ise; adaletin nasıl dağıtıldığının mantıksal, düşünsel, meşru ve metodolojik açıklamasıdır.
Bilgiden mânâya ulaşamıyorsak, bilgi hamalı olmaktan öteye geçemiyoruz ve sorunlara gebelik başlıyor, bu da “körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor” demektir. Sonuçta gönülden gönüle, içten ve yüce bir iletişim kurulamıyor.
Yeniden adalet kavramına dönersek, Francis Bacon’un 1615 yılında söylediği; “adaleti koruyamazsak, adalet bizi koruyamayacaktır” sözü bireysel ve toplumsal ölçekte dikkate almaya değer bir öneridir.
Ve “adalet vicdandır, yalnız kişisel vicdan değil. Alexander Solzhenistsyn” sözü de adaletin öznesini çok net şekilde tanımlamıştır.
İşte bu saptamalar denediyle, hukuk Felsefesi, bilim, bilgi ve dil felsefesini önemsiyorum.
Rehfeldt” in “Hukuk felsefesinden uzak kalan bir hukukçu, fizikten anlamayan bir elektrikçi olmaktan öteye gidemez” sözü de tespitimi pekiştirmektedir.

“Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyanın kuşkuları artar. Üçüncü kitabı okuyan ise, hiçbir şey bilmediğini anlamaya başlar. I. F. Polloock” sözü bizlere bilim ve bilgi açısından doyurucu bir yol haritası sunmaktadır.
İşte kuşkularla başlayan ve önleyici nitelikte olan bilim uğraşıları gibi, sağlıklı yaşam için gerekli olan koruyucu hekimlik gibi, suça karışmayı önleyen, ihtimalleri ve ihtilafları azaltan, koruyucu hukuk bilincimizi de geliştirmemiz gerekiyor.
Yaşam mücadelesi; anlam, bilgi, hakikat, adalet, mutluluk, huzur, haz, güç, güvence, özgürlük, manevi doyum ve varoluş amacını sorgulama öğeleriyle devam ediyor.
Gerekçemiz, dayanağımız, ilkelerimiz, karar ve yargılarımız; doğru, yasal, haklı, makul, mantıklı, pozitif, bilimsel, doyurucu, yeterli ve denetlenebilir olmalıdır.
Bu süreçte ne var ki, tüm dünyaya yayılmış bilgisayar cihazı ve diğer dijital iletişim araçlarına ait işlemci beyinler arasında, yazılımsal bir network (sanal Ağ) kurulabiliyorken, insan beyinleri arasında kalıcı, uyumlu, disiplinli, verimli ve güvenli bir network bilgi akışı, niyet ve eylem birliği oluşturulamıyor.
Bunun antropolojik, kültürel, biyolojik, coğrafik, psikolojik, ekonomik ve medeniyet tabanlı haklı nedenleri vardır elbette. Fakat bu çatışmayı, uyumsuzluğu, kaygan zemini, kaosu, güvensiz ortamı minimize etmek de yine insan zihninin sorumluluğu kapsamındadır.
“Hiçbir korkuluğu kurt suretinde yapmamışlar, ayı ve leopar gibi yapmamışlardır. Zannederim ki, insandan daha korkuncunu bulamamışlardır. Thomas Hobbes” bu sözü de bu açıklamamıza, farklı bir bakış açısı getirmektedir.
Kuşkusuz, normatif hukuk yanında uygulama evresinde aktörlerin niteliği ve tarafsızlığı da önemlidir. Nitekim “Mısır, tavuklardan oluşan bir yargı heyetinden adalet bekleyemez” Afrika atasözü de bizlere tarafsızlık konusunda yol gösterici olmaktadır. Tarafsız ve önyargısız olarak duruşmaya başlamak, sanki havuza girmeden, genel kullanıma açık olan suyu kirletmemek için duş almak gibidir.
Yargıçlar da donanımlı olmalıdır; hazine aramaya çıkınca; yanımıza harita, pusula, kazma, kürek, lamba ve diğer araç ve gereçleri aldığımız gibi.
Tüm bu süreçlerde felsefe, bir araştırma, sorgulama, düşünme aktivitesi olarak önemli bir referans olacaktır.
Sayın Prof. Dr. Hasan Onat Bey’in; “Akla karşı çıkarken, aklı itibarsızlaştırmaya çalışırken, yine aklı kullandığının farkında olmamak, hiç de akıllıca bir davranış değildir!.” sözünü,
"Akıl yürütmeyi inkâr eden kimsenin elinde, onu reddetmek için, akıl yürütmekten başka bir kanıt yoktur." (Maturidi, Kitabu't-Tevhid, 14) sözüyle pekiştirmesi ne kadar manidardır.
“Bu dünyada insanlar, bir kere aldanınca, mutlak gerçekten bile şüphe duyarlar”
Hitopadesa’ya ait olan bu söz, bireyleri toplumdan koparan bir zihniyetin temellerinin nasıl atıldığına işaret ediyor. Çıkmaz sokağın, girdabın, kısırdöngünün, dipsiz kuyunun, kaosun tarumar edilmesi bizim ortak niyet, kararlılık ve eylemlerimizle gerçekleşebilecektir.
Ahlaki, bilimsel ve yöntemsel değerleri; statik bir mekanizma gibi değil, sürekli gelişen, değişen, büyüyebilen bir organizma gibi görmek gerekir. Toplumsal verimlilik, doyum, güven, huzur ve kabul edilebilirlik için buna muhtacız.
Bu eserin sizlere ulaşmasına katkısı olan, önemseyen, yayınlamaya değer bulan Astana Yayınevi yöneticilerine ve üretimin her aşamasında emeği geçen tüm çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
İlgiyle okuduktan sonra, kitabıma sunuş yazısı yazarak, bilimsel ve manevi değerini yükselten, beni onurlandıran Sayın Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel üstadıma, müteşekkir ve minnettarım.
Kitapların derinliği ve serinliğinde yol alabilmek ve bu yolun hakkını verebilmek çok büyük bir ideal, sorumluluk, kararlılık, umut ve cesaret istiyor. Güzergâh arayışı verdik kitabın adını.
Bu güzergâhta, daha önce sizlere sunmuş olduğumuz, Hukuk Aşkı, En güzele yürümek, Yaşam donanımları, Yaşam merdiveni adlı dört kitabımı da dikkate almanızı öneririm.
Bu kitap, kişiye özel, ısmarlama yazılmış bir mektup veya reçete değildir.
Elbette ki, ilginizi çekmeyen, onaylamadığınız, anlayamadığınız kısımlar da karşısına çıkacaktır.
O bölümleri, daha sonra değerlendirmek üzere atlamanız önerilir.
Kitabın sonunda, önerilen kaynak kitaplar listesi bulacaksınız. Yüzlerce kitabı okuyarak, öncelik verilmesi gerekenler listelenmiştir. Güzergâh arayışınıza katkı sağlayacaktır.
Kitap ve anlatımlar hakkında görüş, öneri ve alternatif fikirleriniz bizim için önemlidir.
Geliniz bu güzergâhı birlikte yürüyelim, meyvesi ileride toplanabilecek fidanlar dikelim.
Şen ve esen kalın, kitapla kalın, hoşça kalınız.
Ali Rıza MALKOÇ
www.arm.web.tr
#armozdeyis
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yeni Kitap Duyurusu: Hukuk Aşkı - Yeni Bir Anayasa Özlemi Ali Rıza Malkoç Ticari Duyurular 0 28-09-2019 17:29
Yeni büro açanlara Kitap Tavsiyesi Av. Ali AYDIN Hukuk Sohbetleri 11 21-01-2018 00:12
yeni ticaret kanunu kitap önerisi mc_50cent Hukuk Lisans Eğitimi 9 26-10-2013 13:54
Araç Alt Geçitinden Dolayı Tafik Güzergah Değişikliği korhanerk Meslektaşların Soruları 5 22-02-2011 11:15
Bilişim Hukuku yeni site duyurusu hukukcu Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 2 19-08-2009 10:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02819800 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.