Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukatlik Meslek Sorunlari-1

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2006, 11:36   #1
mehmetseyrek

 
Varsayılan Avukatlik Meslek Sorunlari-1

AVUKATLIK MESLEĞİNİN SORUNLARI – 1

EKONOMİK SORUN
Hiç kuşkusuz avukatlık mesleğinin sorunları saymakla bitmez.Bu sorunların en önemlilerinden biri belki de birincisi ekonomik sorundur.Kirasını ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen, kafası ekonomik sorunlarla dolu bir avukatın sağlıklı biçimde “mesleği icra etmesi” beklenemez.Sağlıklı bir biçimde yapmaya çalışsa da çok kısa zamanda yıpranır.Fiziki olarak yıpranır.Manevi olarak yıpranır.Böyle özverili bir yaşamı uzun süre sürdüremez.Mesleği ‘bihakkın’ yapabilmesi için ekonomik sorunlarla boğuşmuyor olması gerekir.
Bu ekonomik sorunların ortaya çıkmasının birden çok nedeni vardır.Genel olarak alım gücünün azalması, halkın fukaralaşması, ihtiyaçların önceliği vb. birçok neden sayabiliriz.Ancak temel neden avukat sayısının hızla artmasıdır.Avukat sayısındaki gereksinmenin çok üstündeki artış “avukat enflasyonuna” yol açmaktadır.Bu artış, mesleğin hızla değer yitirmesine, meslektaşların yoksullaşmasına, mesleğin giderek daha az özenle yapılmasına, disiplin suçlarının artmasına yol açmaktadır.Zaten tartışılan toplumdaki ‘Avukat’ imajı gittikçe daha da kötüleşmektedir.Buna mutlaka köklü, kalıcı bir çözüm bulmak zorunluluğu bugün her günkünden daha çok kendini duyumsatmaktadır.

ÇÖZÜM AVUKATLIK SINAVINDA MI
Kimi meslektaşımız avukatlığa giriş sınavını bir çözüm olarak görme eğilimindedir.Aslında şu anda kaldırılmış olan avukatlığa giriş sınavının buradaki konumuzla doğrudan bir ilgisi yok.Çünkü o apayrı bir konu.Ne var ki birçok meslektaşımız sırf mesleğe yeni katılanların sayısı bir miktar azalır diye avukatlık sınavlarının yapılmasını destekleme düşüncesindedirler.Diğer bazıları da kalitenin yükselmesi amacıyla avukatlık sınavının yapılmasına taraftar olmaktadır.
Bilindiği gibi her sınav temel olarak iki amaçtan birine hizmet eder.Birisi seçme sınavı:Bu sınavda, seçilecek olan sayıda kişi en başarılı olandan geriye doğru sıralanır.Burada başarı ölçülmez.Daha doğrusu başarı, diğerlerinin başarısızlığı üzerine kurulur.ÖSS bu nitelikte bir sınavdır.Diğeri ise başarıyı ölçme sınavıdır:Sınava girenlerin belli bilgi ve beceriyi edinip edinmedikleri ve verilen eğitimin başarısı ölçülür. Liselerdeki sınavlar da bu türdendir.Avukatlık sınavının bu ikinci türden olacağı bellidir.Ancak avukatlık formasyonunun elde edilip edilmediğini ölçecek olan bu sınavın çoktan seçmeli-test usulü-olarak yapılıp yapılamayacağı; bunun ne derece sağlıklı olduğu başka bir yazı konusudur.
Bütün bunlar bir yana , sorunun asıl can alıcı noktası avukatlık sınavı değildir.Belki sonunda yine bir sınav gerekebilecektir ama bu, başarıyı ölçmek için değil seçme sınavı biçiminde olacaktır.
Çünkü asıl sorun sınav değil, avukat sayısının sınırlandırılmasıdır.

ASIL ÇÖZÜM NE
Anayasanın 48. maddesi çalışma ve sözleşme özgürlüğünden söz eder.”Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir.Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. …..).Ancak bu özgürlük sınırsız bir özgürlük olmayıp “Kamu Yararı” amacıyla sınırlandırılabilir.Nitekim herhangi bir şehirdeki ticari taksi sayısı sınırlıdır.Her aklına esen bir otomobil alıp ticari taksi işletemez.Keza bir adliye çevresindeki Noter sayısı belirlidir.Her isteyen hukuk fakültesi mezunu istediği yerde noterlik yapamaz.Bu ve benzeri örneklerde görüleceği üzere Kamu yararı gözetilerek her Baro çevresindeki Avukat sayısı sınırlandırılabilir.
Avukatlık mesleğini bir ticari işletmeyle, imalat sektörüyle ya da bir zirai işletmeyle bir görerek bu konuda eleştiri getirenler olacaktır.Bir ticari işletme iyi kâr ediyorsa yanına bir ikincisi daha açılır.Bir üçüncüsü daha açılınca kriz başlar.İşletmelerden bir tanesi batar.İmalat sektöründe bir mal iyi para ediyorsa diğer imalatçılar da aynı malı üretmeye başlar.Sonunda hesapsız kitapsız açılan imalathanelerden bazıları kapanmak zorunda kalır.Zirai işletmeler için de durum aynıdır.Ancak avukatlık mesleğini bu tür sektörlerle karşılaştırmak çok yanlıştır.Avukatlık ne de olsa bir “Kamu hizmeti” dir.Avukatlık yasası 1. madde “avukatlık bir kamu hizmeti ve serbest meslektir “der.Hatta kamu hizmeti sözünü önce yazması bile anlamlıdır diye düşünüyorum.Bu nedenle avukatlık hizmetinin yapılmasını piyasanın o görünmez, düzenleyici eline teslim etmek; Laissez-passer, Laissez faire(bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) düşüncesiyle hareket etmek doğru değildir.Her Baronun üye sayısı önceden belli ölçütlere göre saptanmalıdır.
Sayı eksildikçe her Baro kendi yeni üyelerini seçmek için sınav yapabilir.Bu sınavların nasıl yapılacağını her Baro – elbette nesnel ölçüler kullanarak-kendisi belirlemelidir.
Her Baro çevresindeki avukat sayısını kim belirleyecektir.Bu belirleme işi Barolara bırakılırsa sıkıntı doğabilir.Barolar yeni üye alımında hasis davranabilirler.Bunun için nesnel ölçüler konulabilir.Örneğin o baro çevresindeki nüfus, adliyelerdeki dosya sayısı, ekonomik ilişkiler, noterlikçe verilen vekaletnameler vb.
Bu ayrıntılar tartışılabilir.Ancak tartışılmaması gereken konu avukat sayısının fazlalığıdır ve bu sorun sayının sınırlandırılmasıyla ancak çözülebilir.
Old 05-12-2006, 21:34   #2
ibreti

 
Varsayılan

AVUKATLARIN EKONOMİK KOŞULLARININ KÖTÜLŞMESİNİN NEDENİ MESLEKİ FAALİYET ALANIN ASAHİP ÇIKILMAMASI, FAALİYET ALANININ BAŞKALARINA KAPTIRILMASIDIR:

1136 Sayılı Avukatlık Yasasına rağmen;
Hemen her adliyenin çevresinde yüzlerce arz-u halci var iken,...
Bir çok avukatın bürosunda neredeyse tüm icra takiplerini üstlenmiş, hatta ücreti bu işlerden elde edilecek gelirden yüzde ödemek suret ile karşılanan ofis elemanları var iken,...
İdare mahkemelerindeki davaların önemli bir bölümü Avikatlık Yasasının 35.maddesine rağmen muhasebeciler ve mali müşavirler tarafından takip edilir iken,...
Hemen her nevi kira ve inşaat sözleşmeleri emlak komisyoncuları tarafından düzenlenir iken,...
kendi faaliyet alanımıza sahip çıkmayıp, hatta AB'ne uyum sürecinin yaşandığı bir dönemde faaliyet alanımızı daha da genişletme imkanı var iken bu yönde hiç bir çalışma içinde olmayıp, avukat sayısının hızla artmasını bu alanda faaliyet gösterenlerin ekonomik daralma yaşamalarının nedeni olarak görmek yanlış olur dile düşünüyorum.
Rahatlıkla söyleyebilirimki;
Sırf 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile tanınan alanlardaki faaliyetleri doğru düzgün bir şekilde elimizde tutabilsek, diğer meslek gruplarının bizim alanımızda faaliyet göstermesini engelleyebilsek ekonomik sorunların önemli ölçüde üstesinden gelceğimiz muhakkaktır. Kaldıki faaliyet alanımıza sahip çıkmamız hukukçunun elinden çıkan işler ötekilere nisbeten çok daha tutarlı olacağından toplumsal barışa da çok önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. AB ülkelerindeki meslektaşlarımız ile faaliyet alanlarımızın mukayesesini yaptığımızda da, bizim faaliyet alanımızın AB ülkelerinde faaliyet gösteren meslektaşlarımızın faalyet alanının dörtte birine bile ulaşmadığını görürüz. Mesela; AB ülkelerinin bir çoğunda belli bir limitin üzerindeki parasını bir yatırımcıda kullanacak olan kişi mali müşavirinin ve hukuk müşavirinin onayını alır, bizde ise kendisi harcar ve sonra parayı kaptırınca geri almak için avukata gider. Bizzat gidip görmedim, lakin hukuk müşaviri yapacağı yatırımı güvenli bulmadığından gerekli izni vermediği için parasını bankadan çekemeyen çok Avrupalıya rastladım. Oradaki meslektaşlarımızın tek yanlı yazılı beyanları resmi senet hüviyetinde iken, bizim meslektaşımız vekaletname alabilmek için müvekkilini notere gönderir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Öncelikli olarak faaliyet alanımıza sahip çıkmamız, hatta bu alanı daha da genişletmemiz bir ödev olarak durur iken, avukatların ekonomik koşullarının kötüleşmesini avukat sayısının hızla artışına bağlamak, çözüm olarak da avukat sayısını sınırlamayı ya da azaltmayı önermek doğru bir yaklaşım değildir.


AVUKAT SAYISINI SINIRLAMAK DOĞRU OLMAMAKLA BİRLİKTE,
AVUKATLARIN NÜFUSA VE SEKTÖREL YOĞUNLUĞA GÖRE DAĞILIMININ SAĞLANMASI BİR GEREKLİLİKTİR:

Avukatlık Yasasında da belirtildiği gibi avukatlık bir kamu görevi olup, temelde hukuki savunma hizmeti sunulmaktadır. Hukuki savunma hizmetinin yaygın şekilde ağlanabilmesi için avukatların cazibe merkezi durumundaki yerleşimlerde yığılmasının önüne geçilip, nüfusa ve sektörel yoğunluklara göre etkin bir şekilde dağılımının sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde ülkenin bir yanında kişiler savunma hizmeti alamaz iken, öte taraftaki cazibe merkezlerindeki yağılma neticesinde oluşacak rekabette nedeniyle, meslek ahlakı piyasa kurallarına indirgenecektir.

MESLEKİ BİLGİ STANDARDININ KENDİNİ YENİLEYEN, DİNAMİK YÖNTEMLERLE SAĞLANMASI GEREKİR:

Hukuk fakültelerinde ve staj aşamasında edindiğimiz bilgi ile mesleğe ilk adımı atmaktayız. Bunun ötesindedi gelişimimiz kişisel gayretimize, araştırmacılığımıza ve tecrübemize bağlıdır. Mevcut hukuk fakültelerinin öğreci kapasitesinin yükseltilmesi yanında hukuk fakültelerinin sayısal olarak artması; buna karşın aynı nisbette eğitim ve öğretim kadrosunun genişletilememesi mesleğe ilk adımdaki bilgi kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir.
Fakülte sayısının yanında öğrenci sayısının azaltılması; aynı zamanda eğitim ve öğretim kadrosunun arttırılması mesleğe ilk adımdaki bilgi kalitesinin arttırılmasında gerekli, doğru ve iyi bir çözümdür şüphesiz. Ancak bu yöntem ile ikinci adımı atmak mümkün değildir. İkinci adım mesleki faaliyetimizdir ve bu adımda bizi başarıya götürecek olan bir kurumsallaşma maalesef yoktur. İkinci adım avukatın kendisine bırakılmıştır. Avukat canı isterse kendini geliştirir, yeni düzenlemeleri ve gelişmleri takip eder. Ya canı istemezse ne olacak? Canı istemediği için kendisini geliştirmede hiç bir gayret göstermeyen avukat o alanda iş almaz mı? Alır elbet! Alır ve sonra olan vatandaşa olur. İşte bu durumun önüne geçilmesi, ikinci adımda mesleki standart ve kalitenin geliştirilmesi için çözüm üretilmesi, kurumsallaşmaya gidilmesi gerekmektedir. Benim önerim kapsamı çok iyi düzenlenmiş zorunlu mesleki risk sigortasının oluşturulması, avukatlık yapacak kişinin diğer şartlar yanında faaliyet göstermek istediği branşlarda mesleki faaliyeti sebebi ile kişilere verebileceği zararları siorta ettirmesi zorunlu olmalı; mesleki riskini sigorta ettirmediği alanlarda faaliyetine izin verilmemelidir. Hiç şüphesiz tek çözüm bu değildir. Üzerinde iyi bir çalışma yapılınca bundan çok daha iyi çözümler de bulunabilecektir. Hatta bu çözümü mahzurlu bulanlar da olabilecektir.


MESLEK KURALLARINA UYMAMANIN YAPTIRIMLARI YENİDEN BELİRLENMELİ, İHTAR VE KINAMA CEZALARI KALDIRILMALI, MESLEKTEN İHRAÇ YOLU ETKİNLEŞTİRİLMELİDİR:

Yemin ile başlanılan, bu hali ile doğruluk ve güven karinesine dayanan bir meslektir avukatlık mesleği. Yemin ile başlanılan bir meslekte, o mesleğin kurallarına uymamak diye bir durum söz konusu olamaz. Meslek kuralları, bir yanı ile mesleğin düzen ve geleneklerini korunmasını, yasaların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesini ve yüklediği görevleri tam ve şerefli bir şekilde yerine getirilmesi amacını gerçekleştirmeye yönelik ise de öteki yanıyla birbirimizin rızkına saygıyı ifade eden rekabet kurallarıdır.
Meslek kurallarının ihlali nedenine dayalı ihtar ve kınama cezalarına oldum olası hiç bir anlam verememekteyim. Yemin ederek bir mesleğe başlayacaksınız, sonra o mesleğin kurallarını ihlal edeceksiniz. Bunun yaptırımı ise ihtar ve kınama olacak. Çok basit bir mantık ile "Utanma duygusu olan kişi meslek kuralını ihlal etmez. Utanma duygusu olmayan kişiyi kınamanın da yaptırım niteliği olamaz." diye düşünüyorum. Bu hali ile ihtar ve kınama yapılan fiilin tekrarlanmasını önleyici nitelikte yaptırımı olmaktan çok, o fiile göz yummayı ifade etmektedir. Meslek kurallarını ihla eden kişinin avukatlık sıfatının üzerinde yük olmasının önüne geçilmeli, meslekten kısa ve uzun süreli uzaklaştırmaları ve tümden ihraç nedeni sayılan fiillerin kapsamı genişletilmelidir.

----
Sorunlar ve çözümler bu kadarla bitmez elbette. Daha yazacak çok şey var lakin vakit bu kadar.

Saygılarımla...
Old 05-12-2006, 23:43   #3
Kavaz

 
Varsayılan

Avukatlara saygınlık kazandırılmalı!!!Saygınlıgı ınsan kensısı yaratır demeyın bana.Cunku artık sıstem o boyutları coktan gecmıs.Avukat para konularıyla ugrasmamalı hata bu konuda muvekkılle muhatap bıle olmamalıdır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakimlik-avukatlik A_Ü_H_F Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 13 02-01-2013 15:13
Cift Vatandaslik Ve Sorunlari parisli11 Hukuk Soruları Arşivi 1 23-10-2005 15:32
Avrupada Avukatlik twilight Meslektaşların Soruları 2 18-03-2002 14:04
Avukatlik branslari Dinçer BIKMAZ Hukuk Soruları Arşivi 3 11-02-2002 03:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08795595 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.