Menfi Tespit - Kefalat Sözleşmesinin Iptalinin Eş Tarafindan Istenip Istenemeyeceği - Görevli Mahkeme Ve Usul

Tüm meslektaşlarıma merhaba... .
Öncelikle form sakinlerine kıymetli bilgi paylaşımlar için çok teşekkür ederim. 10 yıllık meslek hayatımda ziyadesiyle faydalandım....

Konu başlığında da belirttiğim üzere çözemediğim bir durum var. Yardımcı olursam sevinirim.

Ahmet ile Banu evlidir. Banu 'nun okuma yazma ehliyeti yoktur. Cansu Zirai Bankasından bireysel ihtiyaç kredisi kullanmıştır ve ödemelerini gerçekleştirememesi sebebiyle yeniden borç yapılandırılmasında Ahmet, Cansu ' ya kefil olmuştur. Kefalet işlemleri sırasında TBK' nın 584.maddesi(Eşin yazılı rızası) gereğince okuma yazması olmayan Banu'dan okuma yazması varmış gibi rızası alınmıştır. ( Parmak izi, tanık vs yoktur. Sadece okuma yazma biliyormuş gibi metin imzalatılmıştır).

Sorular:

1. Ahmet menfi tespit ve/ya kefalet sözleşmesinin iptali davası açabilir mi? Açabilirse hangi mahkeme görevlidir? Husumet kimlere yöneltilecektir?

2. Banu kefalet sözleşmesinin iptali davası açabilir mi? Açabilirse hangi mahkeme görevlidir? Husumet kimlere yöneltilecektir?

3. Ahmet ve Banu birlikte menfi tespit ve/ya kefalet sözleşmesinin iptali davası açabilirler mi? Açabilirlerse hangi mahkeme görevlidir? Husumet kimlere yöneltilecektir?

Şimdiden değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.

Alıntı: Yazan ihsanberat Banu'dan okuma yazması varmış gibi rızası alınmıştır.

Banu'dan okuma yazması varmış gibi imzası mı alınmış, yoksa Banu okuma yazması olmadığını söylemeden bir imza mı atmış, bence bu sorunun yanıtı önemli.


Banu'nun okuma yazması yoksa, imza atarken bunu beyan etmesi beklenir diye düşünüyorum. Karşı tarafın banka olduğunu dikkate alınırsa, bu beyan edildiğinde banka da kredi sözleşmesini usulüne uygun yapabilirdi. Ancak Banu okuma yazması olmadığını söylemeden önüne uzatılan kağıda imza atmışsa, bu olayın değerlendirilmesini değiştirebilir.



Çünkü böyle bir durumda kredi sözleşmesinin iptali yoluna gidilirse, Banka'nın da Banu veya bu durumdan menfaat sağlayan Ahmet veya Cansu için dolandırıcılık gibi bir suç isnadıyla suç duyurusu yoluna gidebileceğini değerlendirmek gerek. Zira eşi Ahmet'in de ve kefil olunan Cansu'nun da Banu'nun okuma yazması olmadığını bilmemesi pek olası gözükmüyor.

Bankaya eşin okuma yazması olmadığı bildirilmesine rağmen banka imza almıştır. Dolayısıyla dolandırıcılık ayrı bir konu...

Önemli olan görevli mahkeme ve dava tarafları...

Menfi tespit davalarında görevli mahkeme borcu oluşturan kaynağa bakılarak tespit edilmelidir .YARGITAY 19.HD, E.2016/18124 K.2018/3007 T.28.5.2018 kararına göre Tüketici kredilerine ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi tüketici mahkemelerinin, genel kredi sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi ticaret mahkemelerinindir. Olayda kullandırılan kefalet sözleşmesi tüketici kredisi kullandırmaya yöneliktir. Bu sebeple görevl mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu kanısındayım.
Yetkili mahkeme ise ;davalının yerleşim yeri mahkemesi veya takibe başlandıktan sonra menfi tespit davası açılmışsa takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir. (İİK m.72)
Olayda TBK 583'de sayılan şekil şartları gerçekleşmemiştir. Bu şekil şartları ispat değil geçerlilik şartı olduğundan iptal davası açılabilir. Husumet bankaya yönelik olmalıdır.

Saygılarımla